KENT HABERLERİ...

KORONA VİRÜSÜNE BAHANE ÜRETİP UMURSAMIYOR, KURALLARA UYMUYORUZ...
Adalar Vapur İskelelerinde iniş, binişlerde Korona Virüsü unutuldu.
Kurban Bayramına rastlayan 2020 Temmuz ayı sonu ve Ağustos başı günleri sürecinde havanın güzel, vapurların ücretsiz olması, gezmeye olan özlem ve çeşitli etkenlerle başta Büyükada olmak üzere tüm adalara yapılan vapur ve yolcu motorlarıyla çok sayıda yolcu taşındı.
Gerek iskele yolcu salonu girişlerinde topluca bekleyişlerde, gerekse vapurlarda kişilerin birbiri arasında olması gereken sosyal mesafeye riayet edilmedi. Bilim adamları, uzman ve doktor tavsiyelerine uyulmadı, ciddiye alınmadı.

Sosyal mesafe sıfır
Zamanı mesire yerlerinde, plajlarda geçirenler virüsün bulaşmasına karşı, "evde sıkıldık, başka tatilimiz yok, açık havadayız, çocukları gezdirelim istedik, deniz tuzlu su iyi gelir" gibi sudan bahaneler ile maskesiz savunmalar geliştirdiklerine tanık olundu. Ayasofya toplanmasından sonra olduğu gibi virüs taşıyanların takibi imkansız hale geldi.

Sirkeci, Sultanhamam Büyük Postahane Caddesi üzerinde, 2019 yılı sonuna gelmeden tarihi Germanya Han'da hizmet verecek yepyeni bir otele kavuşuyor
Otel çevresi adeta define alanı kadar zengin
Restorasyonu iki yıldır devam eden tarihi eser nitelikli yapı, inşaatı tamamlandığı zaman 36 odasıyla turizme hizmet verecek. İnşaatına 1890 yılında Alman mimar Jachmund ile başlanan, sarayla ilişkili yapı, 14 yılın sonunda 1904 yılında Drestner Bank, üst katları iş hanı odaları olarak hizmet vermeye başlamış. Dönemin İstanbul'da ki ilk betonarme gökdeleni hüviyetinde ki yapı, ender sayılacak özellikler taşıyan dairesel kulesi, kubbesi, sütunları ve balkonuyla izleyenlere seyir zevki veriyor.
Bir zamanlar giriş katı dükkânlarında ünlü "Suraski kumaş mağazası", "Knips Şemsiye" mağazasının yer aldığı ünlü bina, aynı zamanda başta James Bond filmleri olmak üzere çok sayıda filme çekim platosu olmuş.
Konum olarak Mısır Çarşısı, Eminönü bir tarafta Sultanahmet Meydanı, Tarihi Yarımada üzerinde Ayasofya, Topkapı Sarayı gibi müzelerin bulunduğu, Kapalıçarşıya, Boğaz gezisi, Pera'ya yakınlığı ve yürüme mesafesi içinde çok yere zaman kaybedilmeden gidilebilmesi otelde kalacak turistler için büyük avantajlar sunacak. (Haber girişi: 11 Temmuz 2019)

YAĞMUR YAĞDI KAÇ KAÇ ŞEMSİYENİ AÇ AÇ, ŞEMSİYE'NİN MEVSİMİ YOK
Sokakları Gökkuşağı renklerine çeviren şemsiyeler, artık her yerde
Son yıllarda hızla değişen iklim koşulları, yazın en kurak günlerinde bile İstanbulluları tedbirsiz anlarında yakalıyor.
Aşırı sıcaklarla artan buharlaşmanın sonucu ani ve aşırı yağışlar sağanak halinde aniden inince şemsiyesiz sokağa çıkmak risk oluşturuyor. Kışın doğal olarak kullanılan şemsiye yazın kimi güneşten korunmak için kimi işletmeciler ise restoran, kafe ve iş yerleri dışına kurdukları sokak masalarını korumak, çevreyi renklendirmek için sokakları şemsiyelerle kaplıyorlar.
İstanbul'da en çok rastlanan ünlü semsiyeli sokakların başında ise Galataport kafe ve barlarının bulunduğu sokaklar, Beyoğlu paralelinde bulunan Eski Yeni Melek Sineması çevresi, Beşiktaş Çarşısısı ve tabii Kadıköy Çarşısı arkasında yer alan gençlerin uğrak yerleri olan barlar ve kafelerin çokça ziyaret edildiği daracık sokaklar.

Çamlıca Anten Kulesi'nin son katları mekiğe monte edildi

İstanbul'a hâkim tepede yer alan ve tüm antenlerin bir kulede toplanması için dikilen anten kulesinin seyir, restoran gibi katları kulenin altında hazırlanarak sırasıyla yukarı çekildi.
En alt katları oluşturan bölümün monte işlemi ise 24-24 Martta tamamlandı.
İstanbul siluetine bakıldığı zaman gerek Anadolu yakası, gerekse tarihi yarımada siluetinde yer alan tarihi yapılar ve camiler küresel mimari özelliği kubbelerden oluşuyor.
Bunu Sultanahmet Camisi, Haseki Hamam kubbelerinde, Ayasofya, Ayairini, Ahırkapı Fenerinden Beyazıt Kulesi'ne, Kızkulesi kubbesine dek görülebilir. Ayrıca Büyük Çamlıca tepesinde inşa edilip, yakın zamanda açılan Çamlıca Camisi de aynı paralellikte aynı kubbe sinsilesini takip ediyor.
İstanbullular arasında caminin yanı başında yer alan yeni Küçük Çamlıca anten kulesi mekiğinin, Almanya'nın Berlin TV kulesinde olduğu gibi benzer biçimde yarım veya tam küre olması kent siluetine daha uygun düşeceği görüşü hâkim. Kuleye Haziran ayı sonunda eklenen parçalarla gövde yapısının kalınlaştığı ve kabalaştığı görülebiliyor.


MEYVE YEMEK LÜKS OLDU...
Şaşıran hava şartları nedeniyle mahsülün ya dalında ya tüketiciye ulaşıncaya kadar artan etiket fiyatları adeta el yakıyor.

Ülkemizde yaşanan olumsuzluklar nedeniyle kış aylarında bir çok sebze ve meyvenin fiyatını düşmesini bekleyenler, turfanda mevsimini de atlatmış olmalarına rağmen çarşı ve pazarlarda bile ekonomik fiyatları hala göremediler.
Eminönü Peynirciler Çarşısında kiraz satan bir tezgahta Şişli, Nişantaşı semtleriyle yarışırcasına 2019 yılı Haziran ayı sonunda bir kilo kiraz 25.00 TL'den fiyatlanıyor.
Kayısı, şeftali, kavun, karpuz, erik, üzüm, muz gibi diğer meyve çeşitlerinin fiyatları da kolay alınabilir olmaktan uzak görünüyor.


RENKLERİ BEYAZ, TÜYLERİ TEMİZ AMA GÖRÜNÜŞLERİYLE KARTAL GİBİ OLDULAR...

Hamur işi ile beslenen martılar, gaga yapısı, bakışları, kulakları sağır eden bağırışları, kargalarla dalaşmaları nedeniyle adeta kartal gibi oldular.

İstanbul martılarıyla da anılan bir su kenti.
Ne var ki denizlerde azalan balıklarla yeterince beslenemeyen martılar son yıllarda daha iç kıyılara yerleşerek çatıları mesken edindiler.
Özellikle her martı bir çatıyı sahiplenip burada yavru çıkarmaya başlayınca dünyaya yeni gelen yavru martılar da bu alışkanlığa çatılarda yaşayarak devam ediyorlar.
Özellikle kendilerine verilen ekmek, yufka, simit gibi hamur işleriyle karın doyurmak zorunda kalan martılarda aşırı büyümekanat açıklığında genişleme gözlemleniyor. Bir kaç kez kendisine verilen yiyeceklere alışan martılar bulundukları yerleri hayatları boyunca terk etmiyorlar.


Zengin çeşitlerle soğuk sandviç satan Mobil Kahvaltıcılar

İstanbul'da müdavimleri olan sokak lezzetlerinden birisi de mobil kahvaltıcılarda bulunuyor.
Sabah işe yetişmek için alelacele sokağa çıkanların imdadına yetişen işporta kahvaltıcılar. Tekerlekli, camekânlı, resimli arabalarını kahvaltıda tüketilen yiyeceklerle doldururlar, müşteri siparişine göre sandviç ekmekleri arasına özenle dolduruyorlar. Ana malzemeyi genellikle haşlanmış yumurta dilimleri oluştursa da içine tereyağ sürülmüş sandviç veya ekmek arasına yapılan soğuk sandviç, dilimlenmiş domates, salatalık, peynir çeşitleri ile zenginleştiriliyor.
Mobil kahvaltıcılarda salam, dil de oluyor, isteyene bal bile sunuluyor, malzeme çeşidine göre fiyatlanıyor.
Dürüm gibi kâğıda sarılıp, ısırılarak iştahla yenen soğuk sandviçlere genellikle çekirdekli zeytin konmuyor, konulan malzeme tartılmadan, göz kararı müşterinin gözü önünde ayaküstü beklemeden hazırlanıyor.
Kahvaltıcılara genellikle Eminönü, Karaköy gibi iş yerlerine yakın yerlerde merdiven altı tabir edilen han girişlerinde, çarşı ve avlularda, köşe başlarında, merdivenli yokuşların başlarında rastlanıyor, öğleye doğru kayboluyorlar.


İSTANBULLU SÜRÜCÜLER "GİZLİ TUZAKLARA" BİLHASSA DİKKAT
Sizin de başınıza gelebilir, tabelada yazanlara aldanmayınız...

İstanbul'da bazı yollar trafiğe belirlenen saatlerde kapatılıyor. Sirkeci'den Cağaloğluna dönen yolda 10.00'da değilde tam taksi geçerken saat 10'a on kala zeminden çıkan demir silindir baba bir anda aracın önüne giriverdi.
10 dakika erken kapatılan yol araçta hasara sebep oldu aman dikkat tuzaklar zeminden aniden çıkıveriyor.r.
Demir silindir kapan asfalt ile sıfır görünüyor, ama zabıta elektrik verince birden yukarı çıkıveriyor, direksiyon başında sürücü neye uğradığını şaşırıyor, görmediği sesini duyarak sarsılıp durmak zorunda kaldığında iş işten geçmiş oluyor. Bir bakıyor önünde kimse yok ama aracın içine mania yerine geçen engelli tuzak girmiş oluyor.
Fotoğraflar, 26 Nisan sabahı yaşanan bu görünmez kazada taksi sürücüsü "sıfır araç ne hale geldi ben ne yapacağım şimdi" derken Fatih Belediyesi zabıta memuru silindiri geri çeken elektiriği verdikten sonra aracına binip oradan uzaklaşırken çekildi.

İKLİMLER ÇOK DEĞİŞTİ...
Özellikle Batı Bölgesin'de Marmara'da alışagelmişin dışında hava şartları yaşanıyor.
Aralık ayının ortasına gelindiği bu dönem içinde ağaçlar kızaran, kuruyan yapraklarını dökerken dibinde sarı papatyaların çiçek açtığına tanık olabiliyor, güllerin filizlendiğini, sardunyaların çiçeklerini kaybetmediği görülebiliyor.
Olumsuz hava şartları nedeniyle deniz seferlerinin bir kısmı yapılamıyor, iptaller yaşanıyor.
Öte yandan Meteroloji tarafından İstanbul için fırtına, sert rüzgar uyarıları yapılıyor, buna rağmen hala evlerde üşümeden pencere açılabiliyor.
Bir bakıyorsunuz kentte Aralık ayında tüm gece boyunca aralıksız sıcak yağmur yağışları hüküm sürüyor, bir bakıyorsunuz Mayıs ayında görmeye alıştığımız İstanbul laleleri Nisan ayı başında açmış, ay sonu gelmeden çiçekleri geçmiş oluyor.


KÖPEK GEZDİRİCİLİĞİ
isizliğin artış gösterdiği günümüzde hiç olmaz ise asgari ücreti kazanma uğruna bir çok kişi köpek gezdiriciliğini meslek edinmiş görünüyor!

Son yıllarda artan sayıda köpek besleyenler köpeğin doğal ihtiyacını karşılamak için gezdiricilere başvuruyorlar.
Pazar hariç haftanın altı günü bir saat sabah bir saat akşam köpek gezdirmenin bedeli ise köpek küçük, akıllı, uslu ise aylık 600 TL den başlıyor, köpek azgın ise 800 - 900 TL ye kadar çıkabiliyor.
Gezdiricilerin bazıları köpekleri de toprağa, çimene çıkarıyorlar, bazıları ise apartmanlardan aldıkları köpekleri beton kaplı parklarda, asfaltta, parke taşlar üzerinde dolaştırıyor, köpekler bir saatlik dolaşmada toprağı bile göremiyorlar. Mesleğin riski tarafı ise gezi sırasında saldırgan köpeklerle karşılaşmak, emanet köpekleri korumak oluyor.
Yine de köpek bakım masrafları sadece gezdirmekle bitmiyor maması, içeceği, veterineri, aşısı, kuaförü, tasması, yağmurluğu, kulübesi derken bir köpeğin aylık masrafı 1500, hatta 2000 TL'yi geçiyor.

BURASI KADIKÖY... BURADAN ÇIKIŞ YOK!


İstanbul'un trafiğini hiç bir alternatif çözemiyor, ne köprüler, ne de Marmaray hattı, İstanbul trafiğine çözüm olamadığı açıkca görülüyor. Köprüleri, tünelleri geçmek için sıraya giren araçlar yolları tıka basa doldurup, uzun kuyruklar oluşturuyorlar.
Her gün trafiğe çıkan araç sayısında ki artışı, buna mukabil sabit kalan yollar nedenlerine olumsuz hava şartlarının etkisi de eklenince her iki yakada trafik yoğunluğu ve buna bağlı döviz ödenerek satın alınan yakıt harcamaları ile yıpranan araç parçaları daha da önemlisi yollarda geçen, kayıp zaman da eklenince üretim maaliyetleri arttıkça artıyor.
Avrupa Yakası'nda iş yeri olanlar veya Sirkeci, Eminönü, Kapalıçarşı, Beyazıt, Karaköy gibi yoğun çalışanın bulunduğu yerlere gidecek olanlar özellikle uzak semtlerden geldikleri araçlarını Kadıköy sahilinde otoparklara bırakıp, karşı yakaya vapurla ulaşıyorlar. Bu ulaşım tarzı hem onlara geçiş ücretinde kar, hem zamandan kazanç sağlıyor.
Kadıköy çevresinde artırılacak açık kapalı güvenli yeni otopark sayısı ile özendirilecek bu tarz, ekonomik otopark fiyatıyla daha çok kişinin tercih sebebi olabilir.
Öte yandan Kadıköy'e yakın olan Moda, Mühürdar, Bahariye, Altıyol gibi yoğun yerleşim bölgesinin de mesai dışı saatlerde özellikle gece otopark ihtiyacını önemli ölçüde karşılayacaktır. Güzergahı kullananlarla, kent dönüşümüyle yoğunlaşan yerde oturanlarla, yeni oluşan yerleşim alanlarında oturmaya başlayanlarla anketler yapılmalı, nereden gelip nereye gittikleri, hangi yolu, kullandıkları maaliyetleri, harcamaları incelenip güzergaha göre deniz yoluyla direk ekonomik yeni hatlar açılmalı.



Acil olarak her iki yakada iskeleler çevresinde oto parkların kapasitelerinde artışa gidilmeli, Yenikapı'da kazanılan alan araç parkına imkan verip Kartal, Kadıköy, Yenikapı gibi yeni hatlar kurup, seferler metro bağlantılı ulaşım sağlanmalı.

PTT Binası 2018 de başlayan tadilat nedeniyle yeni yerine taşındı!

Posta Telgraf Nezaret Binası olarak 1909 yılında mimar Vedat Tek projesiyle inşa edilen görkemli bina posta işlerinin yürütüldüğü ilk bina olarak PTT tarihinde önemli bir yere sahip. Cephesinde yontma taş ve mermer kullanılmış.
Binada 16. Y.Y Osmanlı klasik süsleme tarzı dikkat çekiyor, kısmen karkas kısmen de yığma olan temel duvarları taş, katlar ise kagir. 1927-1936 yılları arasında postahane işlerinin yanı sıra İstanbul Radyo Evi olarak ta kullanılmış.
Bina bir süre de İstanbul Adliyesi yangınında bir bölümüyle Adliyeye tahsis edilmiş. Bodrum, Zemin ve üç normal kattan oluşan bina 3200 m2 dikdörtgen planlı yapılmış.
Tadilata giren yapıda bina yüzeyi kimyasal temizlik sularıyla yıkanarak oksitlenmeden kurtarıldı. İçeride de bazı bölümler yıkılıyor. Bina önüne konan panoda ki kokide belirtildiği gibi,
müşteri kizmetleri takriben bir yıl boyunca Eminönü Hamdi restoran yanında ki PTT binasında sürecek.
Bir bir başka hizmet yeri Sultanhamam tarafı yani PTT'nin arka sokağında devam ediyor. İlgililerin belirtildiğine göre 2019 yılında PTT hizmet üniteleri ve Pul Müzesi tekrar yenilenen tarihi binaya dönecek.

Nisan 2019 tarihi itibari ile yapının ön cephesinin temizlenmiş ve restorasyonun sonuna helmiş hali.

Nisan 2019 açılan satış merkezi, Sirkeci PTT ana binası sırasında Değerli kağıtlar ve Filatelist grubuna hitap eden yeni bir bina hizmete girdi. Buradan yeni çıkan pulları ilk gün damgalı pullu zarfları, kartları alabiliyorsunuz.
Ayrıca hediyelik eşyalar da bulunuyor, üzerinde pul resmi olan kupalar, büyüteçler, ofis objeleri satılıyor.

LALELER 2018 MART AYINDA ERKEN GELEN BAHAR İLE AÇARKEN İSTANBUL'UN LALE BAHÇELERİ RENKLENDİ!...

İstanbul'un parklarına, korularına, meydanlarına ve cadde kenarlarına bu yıl 125 ayrı türde toplam 30 milyon adet lale soğanı dikilerek renklendirildi.

Gülhane Parkı'na 49 farklı türde 2 milyon 250 bin adet lale ekildi.
Emirgan Korusu'na 125 farklı türde 3,5 milyon adet lale dikildi. Koruda tüm lale türleri görülebilir.
Yıldız Korusu'na 45 farklı türde 500 bin adet lale dikildi.
Zeytinburnu Soğanlı Bitkiler Parkı'na 167 farklı türde 500 bin adet soğanlı bitki dikildi.
Lale, sümbül, nergis ve muskari gibi soğanlı bitkiler lale dönemi sonrası da parkta görülebilir.
Beykoz Korusu'na 25 farklı türde 300 bin adet lale dikildi. Göztepe 60. Yıl Parkı'na ise 100 farklı türde 1 milyon 657 bin 500 adet lale toprakla buluştu.

KAPALIÇARŞI GEÇMİŞİNİ ARIYOR
Günlük cirosu, ziyaretci sayısı ile dudak uçuklatan Tarihi Kapalıçarşı geçmişte yaşadığı günleri arıyor.



Galata Limanının sürmekte olan inşaatı ile turist gemilerinin rotasından çıkan İstanbul'un ünlü çarşısı, bu nedenle büyük sekteye uğramıştı. Günümüzde çeşitli nedenlerle ziyaretcilerin, satışların azaldığı çarşıda 1980 sonrası yapılan turistik düzenlemeler, desenli tavan boyamaları da İstanbul'un nemli havasına dayanamayarak boya ve sıvalarda kabarmalar,dökülmeler başlayarak kemerli tavan süsleri tahribata uğradı.
Önlem olarak yeniden başlanan dış etkilere karşı çatı iyileştirme çalışmaları ise sürüyor.


Güvenlik önlemlerinin artırıldığı her kapıya xr ışınlı dedektörlü girişler konulduğu, girenlerin aranarak içeri alındığı çarşı da esnaf yine turist kafileleri gelecekmiş gibi özenle vitrin yapıyor, mamulleri en cazip biçimde sergilemeye sabırla devam ediyor.

Kapalıçarşı'nın en fazla ziyaret edilen, en işlek yollarından birisi olan Örücüler Kapısı bu yıl öncekileri arar nitelikte.
Her yılbaşı öncesi haftalarda görmeye alıştığı başta Rus, İspanyol, İtalyan, Yunanlı, Alman olmak üzere turistleri göremediklerini belirtiyorlar. Gelen giden olmayan bir çok çarşı esnafı ya dükkanında uyukluyor ya eli cebinde müşteri bekliyor ya da çağımızın bağımlılık hastalığı haline gelen cep telefonuyla oyalanıyor. (Haber girişi 27.Aralık. 2017)

Tamamen demirden oluşan ve Haliç´in kıyısında monte edilerek, 1898´de açılan Balat´taki "Sveti Stefan Kilisesi", 7 yıl süren kapsamlı restorasyonunun ardından 7 Ocak 2018´de yeniden kapılarını açtı.
Bulgar Eksarhlığı Ortodoks Kilisesi Vakfı Başkanı Vasil Liaze dünyada 3 tane demir kilise yapıldığını, bunların Arjantin, Avusturyada kilerin yok olduğunu ve sadece Balat'taki demir kilisenin ayakta kaldığını dile getirdi.
Liaze, kilisenin tarihine ilişkin şu bilgileri verdi".
500 ton ağırlığındaki kilise, ufak gemilerle buraya getirilmiş. Komple demirden oluşan bu kilise, vidalarla denizin üzerinde monte edilmiş.
Brezilya'da bir ağaç var, bunlar suyun içinde yaşıyor. Kilise, bu ağaçların üzerine monte edilmiş ve açılışı 1898'de yapılmış.
" Liaze, denizin üzerinde olması nedeniyle bir süre sonra yapıda korozyon oluştuğuna ve metalin erimeye başladığına değinerek, Haliç'in çevresi düzenlenirken, kilisenin önüne yapılan yol nedeniyle kilisenin üzerine monte edildiği ağaçların su alamadığını anlattı. Liaze, "Oysa kilisenin monte edildiği ağaçlar su ile yaşıyor. Çamur olduğu için de denize doğru kayma meydana geldi. Çevresinin betonla sağlamlaştırılması projesi yapıldı. 14 yıl önce başlanan çalışmayla 330 beton kazık çakıldı etrafına, böylece kilisenin kayması önlendi." diye konuştu. 2011 yılından başlayan restorasyon kapsamında Demir Kilise'nin yüzde 90’ı elden geçirildi. Yapılan çalışmalar kapsamında Demir Kilise'nin taşıyıcı sistem güçlendirme, dış cephe koruma ve restorasyon, iç restorasyon ile çevre düzenlemesi yapılarak, törenle ziyarete açıldı.


DÜZENLE DÜZENLEYEBİLDİĞİN KADAR!


İstanbul Üniversitesi'nin kuleli Abidevi Kapısı yıllar boyunca binlerce mezun veren öğrenim görenlerin anılarını yaşadığı, kentin önemli simgelerinden biri sayılıyor. Zaman içinde defalarca düzenlenen Beyazıt Meydanın ortasında havuz bulunan tramvayların geçtiği hali hasretle anılıyor.
Pazar günleri bit pazarı da kurulan meydanın defalarca zemini taş döşenmesine, kademeli park yapılmasına rağmen tadilatı bitmedi. Günümüzde Beyazıt Meydanının büyük bölümü otopark olarak kullanılırken 2017 yılı sonunda yine iş makinalarının çalıştığı, kah kazıldığı kah merdivenlerin yeni baştan yapıldığı bir meydan durumunda.
Öte yandan Beyazıt Meydanı'nın diğer bölümünde yer alan Beyazıt Camisinin restorasyonu devam ediyor.
İstanbul'un ünlü bir başka çarşısı olan Sahaflar Çarşısı'nda satışlarda ise büyük durgunluk yaşanıyor. (27 Aralık 2017)


YILDIZ PARKI'NA TAŞ DÖŞENİYOR!
İlkbaharın gelmesiyle park ve bahçelerde hummalı bir faaliyet gözleniyor, İstanbul'da bir biri ardına geliştirilip hızla uygulamaya konulan projeleri sindirmeye vakit kalmıyor.

Bunlardan birisi de Yıldız Parkı içinde yapılan peysaj çalışmaları. Yıldız Parkı kapı girişine ithal malı lambrilerle yapılan lüks bilet gişesinden sonra park içinde ki asfalt yollara, müsteşcen bulunarak Karaköy'den kaldırılıp Yıldız Parkının tenha bir köşesine konulan Güzel İstanbul heykelinin önünde ki yürüyüş patikalarına parke taşları döşeniyor.
Sultan Abdülaziz'in Beylerbeyi Sarayı için Fransa'da sipariş üzerine yaptırdığı 12 bronz hayvan figürü heykellerin nadide parçalarından biri olan ve günümüzde iki bacağı, bir boynuzu kırılmış, bir boynuzu sarı yaldız boyanmış, heykel kaidesi toprağa gömülü bekleyen Hamle Geyik Heykelinin çevresi de çiçeklendiriliyor!.

Yıldız Parkı yolları kepçelerle, kazılıyor ve bekleyen parke taşları zemine döşeniyor.
Ortaköy girişi araç trafiğine kapatılırken parka ücretli araç girişleri parkın üst kapısından yapılıyor, sahil yolu kapısından yayalar için üçretsiz giriş sağlanıyor. (Haber girişi 19.04.2017)

Hafif Raylı Sistemde Ağır Yoğunluk Yaşanıyor!
İstanbul'un önemli ticaret merkezi bölgesi haline gelen Kapalıçarşı, Laleli, Beyazıt, Sultanahmet arasında ulaşım yoğunlaşırken gerek yayalar, İstanbul Üniversitesi öğrencileri gerekse esnaf ve nakliyatçılar zor anlar yaşıyor.

Raylı sistemin güzergahı adeta araçların otoparkı durumuna gelirken İstanbul'u gezmeye gelen az sayıda turist karşıdan karşıya geçmekte zorlanıyor. Tramvay yoluna çok sayıda aracın, motosikletin girdiği güzergah boyunca tam manasıyla bir keşmekeş yaşanıyor, çoğu zaman tramvay ilerlemekte güçlük çekiyor.
Sultanahmet Aksaray arası yolcu taşımacılığının ivedelikle yer altına alınması kaçınılmaz görünüyor. Park yeri sıkıntısı yüzünden Fatih Zabıtasına ait kamyonetin de tramvay yoluna park ettiği bölgede oto park ihtiyacı her gün artıyor.

Zaten dar olan kaldırım platformuna konumlanmış duraklar, yürüyüş yolunu daha da daraltırken, duraklarda vagonlardan inen yolcular yolu keserek karşıdan karşıya geçmekte zorlandıkları gözleniyor. Görüntü uzak doğuda günde 8 kez içinden tren geçen pazarı anımsatıyor.


İstanbul'a Bahar Yine Geldi, Bu Defa Turist Gelmedi!

İstanbul'da restorasyon çalışmaları nedeniyle Eminönü Yeni Camii, Mısır Çarşısı, Cağaloğlu, Galataport, İstanbul Arkeoloji Müzeleri, tarihi yarımadada bulunan çeşitli yerlerin yenilemesi devam ediyor.
Bakımsızlıktan rengi solan binaların dış cepheleri boyanıyor.
Park ve Bahçeler Müdürlüğü, elemanlarıyla bahar çiçekleri dikiyor, laleler ile peysaj düzenlemeleri yapıyor.
İstanbul'un bir çok yerine birbiri arkasına yapılan otellerle adeta otel mezarlığına dönen kente gelen az sayıda ki turist kalabalığa rastlamadan cafe, restoranlarda rahatça oturabiliyor, gezilecek yerlerde, müzelerde dolaşabiliyor.

Yerebatan Sarayı üzerinde bulunan İl Özel İdarenin önceki yıl yıkılmasıyla sarnıç ağırlıktan kurtuldu, kazanılan alana kafe restoran yapıldı. Hipodrom Meydanı zemini taş döşendi, beton kaplandı. Parklar çiçeklerle donatıldı.

Mısır Çarşısı tavan ve kubbeleri boyanarak temiz bir görünüm kazanırken, çarşının çevresinde çalışma devam ediyor. Cağaloğlu Yokuşunda bulunan tarihi bina sarı renkten horasan tuğla rengine dönerken, Vilayet binasının yanında bulunan 1868 tarihli Fatih Dönemi Nallı Mescidi (Vilayet Cami) çok sık rastlanmayan iki farklı renkle taş kaplanarak geçen yıl deniz feneri benzeri bir görünüme kavuşturularak restore edilmişti.
Sultanahmet'te yer alan "Mil Taşı" çevresi perdelenerek yenileme yapılıyor. Yangın geçirip büyük hasar gören Cağaloğlu Milli Eğitim Binasında çalışmalar sürüyor.

Oturuşuyla dünyaca meşhur olan Kadıköy'ün bıçkın kedisi Tombili'nin heykeli yapıldı.
Kadıköy Ziverbey'de bir kaldırım taşında verdiği pozuyla fenomen haline gelen kedi Tombili'nin heykeli tamamlandı.
1 Ağustos'ta hayatını kaybeden Tombili'nin, Change.org'da heykelinin yapılması için düzenlenen kampanyaya 17 bin imza atılmıştı. Bıçkın kedinin heykelinin yapılması talebine olumlu yanıt veren Kadıköy Belediyesi çalışmalara başlamıştı.
Heykeltıraş Seval Şahin tarafından gönüllü olarak yapılan heykel tamamlandı. Şahin tarafından yorumlanan Tombili'nin heykeli Ziverbey'in kaldırımlarında unutulmaz pozunu verdiği yere dikiliyor. Kadıköy, sokak hayvanlarının bakımı konusunda örnek ilçelerden biri.
Binlerce gönüllü Kadıköy Belediyesi işbirliği ile sokak hayvanlarının bakımını üstleniyor.
Düzenli olarak sokak hayvanlarının bakım ve tedavisini yapan Kadıköy Belediyesi Veteriner Ekipleri geçtiğimiz yıl 4.720 sokak kedisinin aşı ve bakımını yaptı ve 3.764 kediyi de kısırlaştırdı. "Satın Alma Sahiplen" kampanyası ile de yılda 750 kedi ve köpek sahiplendirilerek sıcak bir yuva sağlanıyor.


Türkiye’nin En Büyük Açık Hava Buz Pistinde Eğlence Başladı!
UNIQ İstanbul & Vega Ice işbirliği ile geçtiğimiz yıl açılışını yapan ve kışı güzelleştiren UNIQ Winter Tales, eğlenceye kaldığı yerden devam ediyor. “Kış hiç bu kadar eğlenceli olmamıştı!” dedirten Türkiye’nin en büyük açık hava buz pisti, kış dönemi boyunca gündüz ve geceleri (10:00-22:00) İstanbullulara muhteşem anlar yaşatıyor… Şehrin içinde ağaçlarla iç içe, 1200m²’lik geniş, sakin ve nezih bir alanda doya doya buz paten ve kızak keyfini sunan pistte şarkıların ritmi patenleri hareketlendiriyor.
Uygun fiyatıyla da herkesin bu deneyimi yaşamasına fırsat veren buz pistinde Vega Ice, profesyonel buz pateni ekibi ve antrenörleriyle hizmet veriyor.
Serbest seans: Hafta içi 18.00’e kadar 25 TL, 18.00’den sonra 30 TL, Hafta sonu tüm gün 30 TÖzel ders: 100 TL Özel Ders 2 kişi: 130 TL, İleri seviye özel ders: 150 TL , 8’li ders: 700 TL Kızak 5dk (Eğitmen Eşliğinde): 10 TL, Kızak 40dk: 20 TL, Oluk Açma (Paten Bileme): 50 TL
UNIQ İstanbul Adres: Maslak / Ayazağa Caddesi No:4
Her 20 dakikada bir İTÜ Ayazağa Metro çıkışı, Windowist karşısından ring servisi bulunuyor.

Alanında en prestijli organizasyonlardan biri olarak kabul edilen
“The Stevie Awards”’dan Kanyon’a bu sene 2 yeni ödül daha geldi.


30’dan fazla ülkeden binlerce projenin değerlendirildiği, 2002 yılında beri düzenlenen The Stevie Awards, her sene farklı profesyonel jüri üyeleri ile dünya çapında ünlü ve başarılı projeleri değerlendiriyor.
Uluslararası İş Ödülleri olarak bilinen The Stevie Awards, bu yıl ilk kez gerçekleştirdiği "Great Employers (En iyi İşverenler)" -kategorisinde Kanyon'u “Kanyonca” projesiyle ''Employer of The Year - Real Estate (Yılın İşvereni - Gayrimenkul)'' dalında altın ve Achievement in Employee Engagement (Çalışan Bağlılığında BaşarılıUygulamalar) dalında bronz ödüle layık gördü.
‘‘Kültüre dair kodlar, hikayeler, alışkanlıklar ve hatta düşünme biçimi dilin içinde saklıdır’’. Kanyon buradan yola çıkarak Kanyon ve çözüm ortaklarının çalışanlarının da dahil olduğu, yaklaşık 500 kişiyi kapsayan ortak bir iletişim dili yaratılması projesi “Kanyonca” ile sadece bir kültürel gelişim ve eğitim değil, aynı zamanda da bir dönüşüm projesinin parçası olarak 10. yılında The Stevie Awards tarafından ödüllendirildi.


Tarihi Karaköy Balıkçılar Pazarı Balıkçıları Umduğunu Bulamıyor!

Galata Köprüsünün Karaköy ayağı yakınında bulunan Balıkçılar Pazarı Haliç sahilinde kurulu salaş balık lokantaları sayesinde bir çok turistin, çiftlerin, ekonomik düşünen gençlerin uğrak noktalarından biri olmuştu.
Daha sonra ruhsatsız olduğu öne sürülen balık lokantaları Balık_ekmek satıcıların büfeleri yıkılarak sahil boşaltıldı. Balık hali ise yeniden inşa edilerek 20 dükkanı ile 2015 yılı itibariyle hizmete girdi.
Ne var ki lokantaların yıkılması ile birlikte Süleymaniye Camii, Galata Köprüsü, Haliç seyirli muhteşem panoramaya sahip sahile gelen giden olmaz oldu.
20 adet balık satış dükkanı olan Balıkçılar Pazarında 13 dükkan kepenk kapattı, kalanlar ise Balıkçılar Çarşısına kimsenin uğramamasına rağmen günlük balıkları alıp, canlı canlı satmaya devam ederek pazarı ayakta tutmaya çalıştıklarını belirtiyorlar.

Tarihi Karaköy Balıkçılar Çarşısı balıkçıları, kalkan, uskumru, istavrit, dil, pisi, çipura, levrek, tekir, somon, mezgit gibi balık çeşitlerini midye, karides, istiridye gibi kabuklu deniz ürünlerini bulundurmalarına rağmen müşteri sirkilasyonunun yeterli olmadığından yakınıyorlar.


Fransa'dan Galata Köprüsüne sıçrayan dilek için KİLİT ASMA çılgınlığı, tam yayılmaya başlarken bitti...

Paris'de bulunan ve Louvre Müzesi ile Academie Française’i birbirine bağlayan yaya trafiğine açık olan Seine Nehri üzerindeki ‘Pont Des Arts’ (Sanatlar Köprüsü)nde yaşanan kilit asma çılgınlığı sona erdi. Köprüde kilit asılı paneller yerlerinden söküldü.
2015 yılı başından itibaren hızla yayılmaya başlayan çılgın modada, köprünün demir korkuluklarına zincir veya uygun çaptaki demirlere bağlanan asma kilitler, dilek tutup kilitlendikten sonra anahtarı Haliç'in sularına atılıyordu.
Sevgililer, köprünün iki yanındaki korkuluklara asma kilitler takıp anahtarını suya atınca bunun, aşklarını ölümsüzleşeceğine inanıyorlar.
Bir çok turistin, çiftlerin sonsuz aşk dileklerine sahne olan ve bu amaçla geldiği, Dünyada aşk kilitleriyle ün salan Paris'in Pont des Arts köprüsü, üzerine asılan ikininden fazla sayıdaki kilitlerin aşırı ağırlığı nedeniyle köprünün demir ızgaralarının 2.4 metrelik bölümü çökmüştü.
Bizdeki durumda ise hergün üzerinden binlerce kişinin gelip geçtiği, çevresinde okulların, sevgililerin çok olduğu, İstanbul'un turistik bölgesinde Karaköy-Eminönü'nü birbirine bağlayan kazıklar üzerine inşa edilmiş olan Galata Köprüsünün sirayet etmiş, kilitler asılmaya başlamıştı.

Haziran ayı itibariyle Galata Köprüsü'ne kilit asıp anahtarı denize atarak dilekte bulunanlarla başa çıkamayacağını anlayan görevliler, kilit asma çılgınlığı daha fazla büyümeden önlem olarak önceleri merdiven içlerinde bulunan güvenlik kulübelerini dışarı çıkartarak ince demirlerin bulunduğu kilit asılan yerlerde köprüyü daha yakından takip etmeye başladılarnihayet tüm kilitler bağlandıkları yerlerden söküldü, köprü koyu griye boyandı, kulübeler de köprü platformu üzerinden kaldırıldı.

BÖYLESİ BİR ASIRDIR İLK KEZ OLUYOR
27 TEMMUZ PERŞEMBE SAAT 18.15'DE İSTANBUL FELAKETİ YAŞADI...
18 TEMMUZ'UN YAĞIŞ ACILARI DAHA GEÇMEDEN ANİDEN BASTIRAN DOLU AKABİNDE SAĞANAK YAĞMUR, HAYATI FELÇ EDERKEN AĞIR HASAR VERDİ, ÇOK KORKUTTU

Neler Yaşandı Neler?
Kentin üzerine hızla çöken kara bulutlar, Marmara'dan Çamlıca Tepesine ve Boğaz'a doğru ilerledi güpe gündüz birden gece oldu ve aniden ceviz büyüklüğünde dolu yağmaya başladı. Camları kıran şiddette anormal büyüklükte ki şekilsiz dolu taneleri, İstanbulluları, çaresiz bıraktı. Gök gürültülü, şimşekli yağışın 15 dakika sürmesi ve iş çıkışına rastlaması kentin teslim olmasına yetti. Görevli görevsiz hiç kimse hiç bir şey yapamadı.
Yer yer yıldırım düşmesi sonucu çıkan yangınlar görüldü, duvar çökmeleri, su basan evler, çatı uçmaları, sulara gömülen otobüsler, su basan alt geçitler, metro istasyonları, sulara kapılıp sürüklenen, içi su dolan otomobiller, kentte dikili olan tüm çiçekler, dalları kırılan, kökünden çıkıp devrilen ağaçların yanısıra, kuşlar, barınaksız sokak hayvanları da telef oldu.
Gümüşsuyu çıkışında bulunan Dolmabahçe Parkını bir hafta önce tıraşlayıp, toprağı kabartan, üstüne gübreli toprak seren belediye birimleri, yoğun yağışın etkisiyle Kabataş'ın kahverengi bir nehir haline gelmesine neden olmuştu. Yaşananlardan ders çıkarmayan, hava raporu uyarılarına aldırmayan belediye, yine tedbir almadan yeni serdiği gübreli toprağın yollara akmasına, Dolmabahçe Camisi etrafına birikmesine mani olamadı. 30 Kişilik temizlik ekibiyle Gümüşsuyu'na serdiği toprağı Meclisi Mebusan Caddesi ve tıkanan mazgallarda geç saatlere toplamaya çalıştı. Ağaçların bir bölümü devrilirken ayakta kalanların yaprakları yağışın şiddetinden yeşilken yolunarak soyuldu.


Yanı başında HAREM VAPUR İSKELESİ, SELİMİYE KIŞLASI gibi önem arz eden yerlerin bulunduğu HAREM GÜMRÜKLÜ SAHADA YANGIN BAŞLADI.
İlk başta gemi yangını sanılan ve gökyüzüne yükselen, çevreyi ateş topuna çeviren dev alevler, yağmurun ve itfaiyenin çabasıyla mucizevi şekilde zamanında söndürüldü.
Aynı günün dört saat öncesinde 14.45'de KADIKÖY-BEŞİKTAŞ seferi ile yol alırken "DFDS SEAWAYS" Aadlı geminin limanda yakıt transferi yaptığına hayretle tanık olmuş, bir şey olabilir diye fotoğrafını da çekmiştim. Etrafa yayılan yoğun akaryakıt kokusunu teneffüs ederken, "LİMANDA YAKIT TRANFERİ YASAK DEĞİL Mİ, NASIL MÜSADE EDİLİYOR" diye kendi kendime söylenmiştim!.. Neyse ki çıkan yangın, gemilere sıçramamış, yıldırım da düşebilecek bir yerde bulunan vincin çevrede ki akaryakıt dolu varillerin üzerine devrilmesi sonucu oluşmuş.ul'da

İLGİLİLERİN DİKKATİNE:
İSTANBUL KENTİ MALİYETİ OLDUKÇA YÜKSEK BİR TESTTEN GEÇTİ, KIYMETLİ VERİLER KAZANILDI.
KENTİN AÇIKLARI, HATALI, RİSKLİ VE EKSİK YAPILMIŞ YERLERİ APAÇIK ŞEKİLDE ORTAYA ÇIKTI. İSTANBULLULAR, AYNI FELEKETİ TEKRAR YAŞAMAMAK İÇİN YAĞIŞLARDA ETKİLENEN NOKTALARIN HARİTASININ ÇIKARILMASINI, ÇEKİLMİŞ OLAN TÜM FOTOĞRAF VE VİDEOLARIN LİSTELENİP, GÖREVE YENİ GELECEK SONRAKİ BELEDİYELERİN DE YARARLANABİLECEĞİ ŞEKİLDE DEĞERLENDİRMEYE BAŞLANMASINI, RİSK BÖLGELERİNİN İVEDELİKLE ONARILMASINI BEKLİYOR...

İstanbul Yağmura Teslim, İstanbul Venedik Oldu, Kent Sular Altında Kaldı, Yağmur Hayatı Felç Etti, Martı Çamura Bulandı, Afet Yaşandı
Alt yapı iflas etti, Deniz İle Kara Birleşti, Ulaşım Aksadı, İstanbullu Yine Perişan Oldu...
Buna benzer daha birçok başlık yazılabilir.
...



Kentin Kabataş yani Dolmabahçe-Fındıklı arasını siz sihirlitur izleyicileri için 08.30'dan 09.30!a kadar gözlemledim sonuç ve yaşananlar gerçekten hatalar zinciri, içler acısı durumu fazlasıyla gözler önüne sermeye yetti.
18 Temmuz 2017 sabah saatlerinde şiddetini artıran sağanak şimşekli, gök gürültülü sağanak yağmur yaklaşık yarım saat hız kesmeden devam etti, bu süre içinde Avrupa Kıtasının sahili, Martı Projesinin devam ettiği bölüm başta olmak üzere sahil yolu yine tamamen sular altında kaldı. Trafik durma noktasında uzun süre etkilendi, İtfaiye araçları ve ambulanslar çaresiz kaldı.
Hiçbir mazgal işlevini yerine getiremedi. Meclisi Mebusan Caddesi n'den kot seviyesi yüksekte olan Setüstü bile yolun açısı dışarı değil içeri yapıldığı için sular binaların zemin katlarında sular ampula kadar yükseldi.
Yine İstanbul Belediyesi'nin Beşiktaş Vodafon Arena karşısında ki parkın toprağını kepçeyle düzelmek için su giderlerini yapmadan tıraşlayınca sahil yolu parktan akan çamurlarla doldu, hatayı fark edip hemen kepçe müdahale ettiyse de kaldırıma toplanan çamurlar hiç bir fayda sağlamadı. Bu çamurlar Boğaz'ın rengini değiştirerek adeta Kızılırmak Nehiri'nin rengine bürünmesine yol açtı. Yayalar karşıdan karşıya ayakkabılarını elinde alıp dizlerine kadar yükselen çamurlu sulardan geçmek zorunda kaldılar. Kaldırımlar sulara gömüldü, kaldırımlarda dalgalar oluştu, Karaköy'den Beşiktaş'a kadar çıplak ayakla yürüyen sırıl sıklam olmuş kadınlar görüldü.

Dolmabahçe Valide Cami temeli ve karşısında bulunan sebil içinde ki mezarlar gübreli toprakların karıştığı çamurlu sular altında kaldı. Gümüşsuyu inişinde Kabataş'a dönen trafik bir süre mecburi istikamet Beşiktaş'a yönlendirildi.
1977 Yılında çektiğim aynı yerden 2017 yılında aynı fotoğrafı yine çektim ve 40 yıldır İstanbul'da hiçbir şeyin değişmediğini üzülerek gördüm. Oysa nehir görünümlü sahil yolu denize sadece 20 metre mesafede, kazmayla bir oluk açılsa, kaldırım taşlarının aralarında mesafe bırakılsa bu sular sahil yolunda birikmeyecek ve denize akabilecekti!
(Trafiğin yer altına alınacağı güzergahın 40 yıl önceki fotoğraflarını martı projesi başladığında böyle olacak diye defalarca uyarı amaçlı yayınlamıştım. Sayfanın alt haberlerinde görülebilir).

DENİZE 20 METRE MESAFEDE YAŞANAN DRAM
Vadi yatağında bulunan Beşiktaş Statı ve deniz seviyesinin bir metre üstünde yer alan Dolmabahçe Valide Cami, Dolmabahçe Saat Kulesi, Dolmabahçe Sarayı temelleri, biriken ÇAMURLU yağmur sularından olumsuz etkilendi.
Öte yandan Boğaz'ın mavi suları, Dolmabahçe Camii yanında ki kalafat yeri ilk kez bu kadar kahverengiye döndü!.

Yağmur sularında boğulan bir kedi yavrusu, canını kurtarmak için suyla kaplı yolda koşan bir köpek, duraklarda biriken sular nedeniyle yolcu indirip bindiremeyen adeta yüzen belediye otobüsleri, su dolan metro durakları, metrobüs güzergahı, İstanbulluların telefonlarına bol bol çekilen videolar, fotoğraflar ve yağmur öz çekimleri.

1977-2017 Dolmabahçe'de 40 yıl önce 40 yıl sonra.
İstanbul'da her yağmurda manzara değişmiyor, yağmur sularında zemin katlarda kalıp boğulan kedi köpek yavruları bile görülebiliyor. 1977'de Eminönü'n de karşıdan karşıya ıslanmadan geçmek isteyenleri sırt hammalları bir liraya taşırlardı, artık bu meslek de maziye karışmış olsa gerek, hiç kimse sulara girmekten, loger kapağı açık kuyulara düşmekten, ucu açık kablolardan elektrik kaçağı olabileceğinden endişe etmeden her riski göze alıyor.

Olacağı buydu öyle de oldu...
İstanbul'un yeraltından nehirler gibi akan sular, yumuşak toprağı zaman içinde sürükleyip derin boşluklar yaratıyor, işte bunlardan biri Dolmabahçe Mecli-i Mebusan Caddesinde yaşandı, bir anda asfalt çöktü, yol trafiğe kapatıldı, tamirata başlandı, doldurulup asfalt yama yapıldı. Kimbilir nerelerde ne zaman yol çökmeleri olacak, bilinmiyor.

Boğaziçi Köprüsü Üç Milyon Euro’ya Işıklandı
20.02.1970 yılında temeli atılan, 1973 yılında hizmete giren birinci Boğaziçi Köprüsü, geçen 35 yıl boyunca ışıklandırmadan yoksundu. Sadece Ortaköy ve Beylerbeyi ayakları, yerden yukarıya doğru yöneltilen beyaz renkli spot ışıklarıyla yüzeysel aydınlatılıyordu. 2009 yılına gelindiğinde Philips firması LED sistemiyle 3250 adet ışık kaynağı kullanarak boğaz köprüsünün siluetini meydana çıkaracak biçimde ışıklandırdı.
17. Bölge Müdürlüğü Boğaziçi Baş Mühendisliğinin kontrol ve yönetimiyle gerçekleşen ışıklandırma sisteminde dağcı, uzman, teknisyenler görev yaptılar. Taşıyıcı halatlarda bin 760, ana halatlarda 166, kulelerde 860, korkuluklarda 478 ışık kaynağının kullanıldığı belirtilen köprüde tek renk aydınlatma ve animasyon program uygulaması yapıldı.
Yeşil, mor, kırmızı, mavi, sarı gibi tek renk ışıklandırmaları birçok kimse beğenmeyip pavyon gibi olmuş ifadesiyle değerlendirdi.
Köprüde kullanılan diğer aydınlatma sisteminde bilgisayar programı eşliğinde sürekli değişen çeşitli aydınlatma sistemleri ile taşıyıcı halatlar üzerindeki ışıklar kullanılarak “Şampiyon Beşiktaş” gibi koşan yazılar yazıldı.
Ne var ki kısa sürede ışıkların bazılarının devre dışı kalarak lambaların bir kısmının yanmadığı da görülüyor.

  Büyütmek için Tıklayınız
Türkiye’nin en yeşil otel projesi, Amerika’dan sonra Avrupa kıtasını da cezbetti.
Amerika’nın LEED Gold sertifikasıyla dünyanın en çevreci 15 otelinden biri seçtiği Hilton Garden Inn İstanbul Golden Horn, Cannes’da düzenlenen ve emlak yatırımlarının en prestijli fuarlarından biri olan MIPIM’de de örnek proje olarak katılımcılara anlatıldı.
Yatırımını Amplio Emlak Yatırım A.Ş’nin gerçekleştirdiği, çevresine ve siluete sağladığı uyumla “Görünmez Otel” olarak adlandırılan Haliç’teki Hilton Garden Inn şimdi de Avrupa’nın dilinde.
Türkiye ve Amerika’dan aldığı mimari ve sürdürülebilirlik ödüllerinden sonra, MIPIM’de de katılımcılara örnek otel projesi olarak gösterildi.
Konu ile ilgili konuşan Amplio Emlak A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Alaeddin Babaoğlu, “Yatırımını gerçekleştirdiğimiz otel projemizin örnek proje olarak gösterilmesi gurur verici. Bugüne kadar 2 milyar doları aşan yatırımın içinde yer aldım. Sadece Maldivler’deki projenin bedeli 250 milyon dolardı.
Maldivlerden Meksika’ya, Miami’den Capetown’a kadar birçok yerde yatırımların içerisinde yer almış biri olarak kendi ülkemde gerçekleştirdiğim proje hepsinden çok farklı bir yerdeydi. Bu farklılığı Haliç’i seçerken de, projeyi yaparken de hissetmek ve hissettirmek istedik. Otelin bölgeye hizmet etmesi bizim için en önemli unsurdu.
Şu anda Hilton Garden Inn İstanbul Golden Horn birçok yabancı yatırımcıya rehber olan bir proje ve yıllar sonra gözlerin tekrar Haliç’e dönmesini sağladı.” şeklinde konuştu.
Ayrıca, Hilton Garden Inn İstanbul Golden Horn, Hilton WorldWide tarafından da yeni proje yapacak yatırımcılara örnek otel olarak gösteriliyor.
Yeni yatırımcılara oteli ziyaretleri sırasında inşa süreci ile bilgiler aktarılırken, sürdürülebilirlik konusunda referans olarak sunuluyor.

Yeni tünelle Taksim-Kabataş arası şimdilik 110 saniye!

Taksim - 4'üncü Levent Metro Hattı'nı Kabataş'ta deniz ve raylı sisteme bağlayan Taksim-Kabataş tramvayı, 29 Haziranda Kabataş İDO iskelesi önünde yapılan törenle hizmete girdi.
Taksim - 4'üncü Levent Metro Hattı'nı Kabataş'ta deniz ve raylı sisteme bağlayan Taksim-Kabataş tramvayı İstiklal Caddesi ile Karaköy arasında 131 yıl önce hizmete giren tarihi tünelin ardından İstanbul ve Türkiye'deki ikinci füniküler sistem olma özelliğini taşıyor.
Taksim - 4'üncü Levent Metrosu kullanan yolcular, istasyon dışına çıkmadan füniküler sisteme aktarma yapabilecek.
Ayrıca deniz yolu veya tramvay ile Kabataş'a gelen yolcular, buradan Taksim'e, Taksim'den de metro ağı ile Ayazağa veya Otogar ile Atatürk Havalimanı istikametine ulaşabilecek.
Taksim ve Kabataş olmak üzere 2 istasyonlu sistemde, karşılıklı olarak halatlarla hareket eden 375 kişi kapasiteli, çift vagonlu 2 araç yer alıyor.
544 metrelik tünelde 3 dakika sıklıkla saatte tek yönde 7 bin 500 kişi taşınırken. Yolculuk 110 saniye sürüyor.
Yüzde 22 eğimle inşa edilen Taksim-Kabataş füniküler sistemi, bu kadar yüksek bir eğimde çalışabilecek en güvenli, yatırım ve bakım açısından en ekonomik sistem olma özelliğini taşıyor.
Yapı Merkezi - Garaventa Konsorsiyumu tarafından inşa edilen sistem için 87 bin 300 metreküp tünel kazısı yapıldı, 25 bin 400 metreküp beton ile 34 bin metrekare püskürtme beton döküldü.
Ayrıca, 4 bin 740 ton demir kullanıldı, 4 bin 550 metre fore kazık çakıldı ve 26 bin 590 metrekare su yalıtımı yapıldı.

Ağustos 2016 itibariyle Önemli Not:
Kabataş İskelesine yapılacak olan Martı İskele inşaası ve metro hattını entegre etme proje çerçevesinde deniz ulaşımının durduruldu.
İskele duraklarının kullanımı Beşiktaş ve Karaköy'e taşınması ile önemini şimdilik kaybeden füniküler sistem, Eylül ayı itibariyle iki yıl gibi bir süre, geçici olarak hizmetine ara verecek. Buna bağlı olarak Kabataş alt gecidinin de deniz tarafı çıkışı kapatılmış bulunuyor.



Bulgur Palas Beklemede!
Cerrahpaşa-Haseki arasında yer alan Bulgur Palas, kuleli mimarisi, Marmara'ya hâkim konumu, bahçesinde ki tarihi değere sahip ağaçları ile anıt değer taşıyor. Hububat ticareti yapan bir şahsa ait olduğu belirtilen yapının çevresi yüksek duvarlarla çevrili olarak görevlilerce korunuyor. Yapı yıllardır Osmanlı Bankasının arşiv binası olarak kullanılmış. İtalyan mimar Giulio Mongeri’nin 1912’de inşasına başladığı bina turistik tesis olacak!
.

  İstanbul'da Çöp ToplaMA...

İstanbul'un önemli eksikliklerinden biri olan otopark sorunu yüzünden araçların çift sıra daracık yollara park etmeleri temizlik işlerine bağlı çöp toplama kamyonlarını da zor durumda bırakıyor.
Contenyırlara yaklaşamayan çöp toplama araçlarına ulaşmak için görevliler zor anlar yaşıyorlar.

Acil durumlarda büyük itfaiye araçları da çöp kamyonları gibi geçişte zorluk çekip yetişmede zaman kaybediyorlar.

Özellikle yol üzerine dikilen otopark için özel yer kapma direkleri bilhassa okul önlerine yanaşmak isteyen okul servis araçlarının öğrenci beklemelerinde, iniş binişlerinde yol ortasında kalmasına ve trafiği olumsuz etkilemesine neden oluyor. Contenyırlar önüne park eden araçlar yüzünden, çöp toplama araçları o gün çöp alamadan gidiyorlar.
 

KENTTE KEDİ EVLERİ ÇOĞALIYOR
Örnek bir davranış olarak takdir kazanan Fındıklı Kazancı yokuşunda, sokaktaki kediler için yapılmış evler hayranlık uyandırıyor. Kedi yuvalarında, soğuk ve yağışlı havalardan etkilenmeden yaşayan sokak kedileri, mahalle sakinlerinin yemek öğünlerinden artan yemekleri yuvalara getirip vermesi, sularını değiştirmesi ile huzur içinde yaşıyorlar.
Sağanak yağışlarda yuva çatılarından içeri yağmur suyu sızmasını önlemek amacıyla naylon kaplayan kedi sever semt sakinleri, yuvalara birer tane yumuşak yastık koymayı da ihmal etmiyorlar.
Kediler gün boyu istedikleri gibi geziyor, akşam yemek saati zamanı yaklaşınca yuvalarına çekilip, kendilerine getirilecek yemekleri beklemeye koyuluyorlar.
Fındıklı gibi daha bir çok semtte kedi dostları marketlerden satın aldıkları konserve kedi mamalarıyla düzenli olarak sokak kedilerini beslemeyi, kapı önlerine su tasları koymayı da görev ediniyorlar.

Büyütmek için Tıklayınız

KASIMPAŞA WEMBLEY ARENA!...
Ligin yeni takımlarından Kasımpaşa Spor Kulübü, Türkiye'nin en modern statlarından birine kavuşmuştu. Wembley Arena'yı anımsatan muhteşem stadın kuleli girişi tribünlerin büyük bölümünü örten çatı sistemi çim zemini ve diğer stat üniteleri Tepebaşı'ndan Kasımpaşa'ya uzanan geniş vadide yer alıyor. Stadı görenlerin "Kasımpaşa bu statla UEFA'ya rahat girer" dedikleri komplex'in bitirilmesi için harcamalarda hiçbir fedakarlıktan kaçınılmadığı gözlendi.
Yapılan Stada Recep Tayyip Erdoğan ismini verdikleri Kasımpaşa Spor 2007-2008 yılı Süper Liginde başarılı olamayıp, lig boyunca puan sıralamasında hep son sırada yer aldı ve nihayetinde Bank Asya ligine düştü, çıktı
.
2013 de ise pahalı transferlerle takımın lige tutunması için büyük harcamalar yapılarak üst sıralarda yer edinildi.
Daracık sokaklardan oluşan mahalle arasındaki bu stada 20-30 bin kişinin gelip gitmesi, çevre trafiğinin olumsuz etkilenmesi ise endişe yaratmaya devam ederken diğer statlar gibi yılın büyük bölümünde boş duruyor.


  NEREDEN NEREYE...
TBMM'ne bağlı Milli Saraylarımızdan biri olan Dolmabahçe Sarayı, tarihi, anılarla dolu mazisi, mimarisi ve Atatürk'ün vefat ettiği odasıyla bambaşka bir konuma sahip. Dolmabahçe saat kulesinin, tarihi topların bulunduğu manolya ağaçlarıyla kaplı bahçesi, görkemli ve dantel gibi süslü kapıyla bütünleşiyor. Bu kadar tarihi doku arasına abidevi kapı önüne konmuş bulunan iki bankaya ait bankamatik kulübesi bu tarihi dokuya hiç yakışmıyor. Görenlerin "burası fabrika mı"? "Kulübeler saray alanı dışına da konabilir", diyerek, uygulamanın hizmet değil, saraya saygısızlık olduğunu vurguluyorlar.


Eminönü Kuş Yemcileri Çağ Atladı!
Eminönü Yeni Cami önünde bulunan kuşyemi satıcıları sürünmekten kurtuldu.
Yağmur, kar, güneş demeden Eminönü Meydanında biriken güvercinlere yem vermek için gelenlere yerlere oturup buğday satan kuşyemcileri, kendileri için konulan yeni mekânlarında hem yağışlardan, hem güneşten korunaklı açık hava tezgâhlarında satışlarına oturarak devam ediyorlar.
Yemciler bir kapak veya küçük bir tabak buğdayı 50 kuruşa satarken, fotoğraf severlere foto modellik yaparak ilginç kompozisyonlar da oluşturuyorlar.
Kuşlara yem veren minik çocuklar ise yem verme sırasında kuş gribi rizikosuna aldırış etmeden, kuşlarla temas etmeye devam ediyorlar. 2016 yılı içinde etrafı tahta perdelerle, levhalarla kapatılan Yeni Cami restorasyonu ile yemcilerin bulundukları ortam görsel cazibesini kaybetti.
.

NEREYE KADAR!...
Reklamlar itibarı solladı...
İngiltere'nin simgelerinden biri olan çift katlı otobüsler Türkiye'de de benimsenerek kullanılıyor.
Yolcu kapasitesinin fazlalığı, konforu ile tercih edilen çift katlı otobüslerin bir kısmı belediyeye, diğer bir kısmı ise özel sektöre bağlı olarak hizmet veriyor.
Otobüslerdeki reklamların seçiminde ise kapladıkları alan itibariyle
dikkat çekerken, konuları açısından yolcuların kariyer ve itibarları düşünülmüyor.
Duraklarda uzun süreli bekleyişlerden sonra otobüs bulduğuna
sevinen yolcular, bazen bir bayanın uçuşan saçları arasında, bazen Bonus kartları içinden bakarak yol alırken, bir başka sefere de camları bile kaplanan meşrubat şişesi, nescafe kavanozu, salça konservesi, otomobil lastiği, meyve resimleriyle kaplı reklamlar arasında yolculuk yapıyorlar.
Camlarına kadar boyanmış bir otobüsün içinden bakanlar için özgürlükten bahsetmek ne kadar
çelişkili ise, sıcak bir sebze çorbasını düşleyerek otobüse binip evin yolunu tutarken, domates, patates, havuç, biberler arasından bakmak, yahut da dışardan bakanlara bunlar arasında görünmek, o derece tezat olduğunu düşünen yolcukar, çay bardağı, meyveli yoğurt kapları, boru, pantolon, otomobil, akü, müzik seti, jant gibi her türlü reklamlarla kaplı otobüslerde acaba yarın hangi reklamın içinde yolculuk yapacağız diye düşünüyorlar.
Toplu taşıma araçlarını kullanan yolcular, reklam gelirlerinin prestij, kariyer, itibar gib
i konuların önüne geçtiğini de söylüyorlar.

Otobüslerde tüm yüzeylerinde uygulanan reklamlar, hafif raylı sistem vagonları, banliyo tren vagonları üzerinde de görünüyor.

İstense Toplu Taşıma Araçları Mobil Galeri Olur
Tarihi miras İstanbul kenti içinde dolaşan onbinlerce insanın göz önünde dolaşan vagonları görenler bu hangi şirkete ait demekten kendilerini alamıyorlar.
Bunca turistik, tarihi değere, ünlü ressamlarımıza ait tablolarımız varken, ülkemizi ziyaret eden turistlere ülkeyi tanıtmaya bir alternatifi olabilecekken, bu imkanların göz ardı edilmesi düşündürüyor.
Bir Dolmabahçe Sarayı silueti, bir Şeker Ahmet Paşa tablosu gibi eserlerin taşıtların üzerinde bulunması halinde, kenti mobil sergi salonu haline getirilerek, estetik ve sanatsal görünüm kazanılabileceği imkanı geri tepiliyo
r. Bir bakıyorsunuz tramvayların yüzeyleri zebra deseni boyanıyor, bir süre sonra konserve reklamlarıyla camlara dek kaplanıyor.

 

Temiz İstanbul Manzarasına
Tek Çözüm Kablo TV

TRT yayın kuruluşunun Tepebaşı binası altında Kasımpaşa ve Dolapdere'ye uzanan vadide yer alan binaların çatıları çanak antenlerden görünmez oldu.
TV yayınlarını almakta güçlük çekenler, çareyi çanak antenlerde ararken, tek çözümün en kısa süre içinde kablolu yayın hattının semtlerine döşenmesi olduğu görüşünde birleşiyorlar. Çatılarda anten monte edecek yer bulamayanlar ise çanaklarını evlerin ön ve yan cephelerine takıyorlar.
Çanak anten kullanan semt sakinleri kablo yayını hem kaliteli yayın izleme bakımından, hem de büyük ölçüde görsel kirliliğe de çare olarak görüyorlar.
TV izleyicileri Kablo Yayınlarının tercih edilmesi için kaliteli program cazibesinin artırılması gerektiğini belirtiyorlar...!

Büyütmek için TIKLAYIN




Büyütmek için TIKLAYIN
Tophane Gümrük sahası içinde yıllardır kaderine terk edilen tarihi kule nihayet kurtuluyor.

İstanbul'un dört saat kulesinden biri olan Tophane Saat Kulesi yıllardır hapis olduğu Salıpazarı Gümrük sahasında kaderinle baş başa bırakılmış bulunuyordu. İstanbulluların gözlerinden, gönüllerinden uzak yaşayan neoklasik yapılı, kare planlı tarihi kule, her kenarı 4.35 m uzunlukta, 15 m yüksekliğinde üç katlı olup Abdülmecit tuğrası taşıyor. Sultan Abdülmecid 1849 yılında inşa ettirildiği kasrın önüne bir de kule yaptırmış. S. Abdülmecit top arabacıları kışlasını teftişe geldiğinde bu kasırda kalırmış. Eczacıbaşı firması tarafından yapılan bir kazanımla hizmete giren İstanbul Modern Sergi Salonu arkasında, yine Eczacıbaşı'nın girişimi ile restore ediliyor. ilk etapta gümrük sahasından ayrılarak tahta perde ile çevrilirken, kule çevresinde açan pembe güller göz okşuyor.
Kule sarı spotlarla aydınlatılıyor.

GÜMRÜKTE ÇÜRÜYEN
SAAT KULESİ



Bankalardan sonra Sirkeci Büyük Postane'de sıra numarası ile hizmet veriyor.
Tarihi binanın kapı girişinde bulunan Q-Matic makinasından sıra numarası alanlar ilgili bölümlerin ışıklı levhalarında yazan numaralarla sıralarını bekleyerek müracaatlarını yapıyorlar.
Q-Matic üzerinde para yatırma, mektup gönderme, filitali, APS, telefon ile ilgili hizmet veren bölümlere göre sıra numarası almak için tuşlama yapılıyor.
Verilen kuponda bekleyen sayısı, saat, tarih, hoşgeldiniz gibi ibareler bulunuyor.
Sirkeci Büyük Postane ve Asırlık termometresi
1927-1936 yılları arasında postane işlerinin yanı sıra İstanbul Radyo Evi olarak ta kullanılmış. Bina bir süre de İstanbul Adliyesi yangınında bir bölümüyle Adliyeye tahsis edilmiş. Bodrum, zemin ve üç normal kattan oluşan bina 3200 m2 dikdörtgen planlı yapılmış. Bu binada bir de pul müzesi bulunuyor. Bugüne kadar çıkarılmış olan pulları güzel bir sergileme ile görebiliyorsunuz. PTT binası, salonda ki tavan süslemeleri, iç atmosferi, ziyaretçileri ile içinizde canlı ve yaşıyor hissi uyandırıyor.
Postane girişi basamakları çıkınca sol duvarında asılı, belki de birçok ziyaretçinin dikkatini çekmeyen, en az postanenin tarihi kadar eski bir de termometresi var. Üzerinde eski Türkçe ve Fransızca yazılar bulunan adam boyunda ki tarihi termometre, yıllara meydan okurcasına hava sıcaklığını göstermeye devam ediyor.
Postane Müzesi
Sirkeci Büyük Postane de bulunan Pul Müzesi Cumartesi-Pazar günleri dışında her gün 09.00-12.00 ila 13.30-16.00 arası ücretsiz olarak gezilebiliyor.
Ziyaretçiler bugüne dek basılmış pulların yanı sıra, posta araç ve gereçlerini de görme fırsatı buluyorlar.

Hızlı yapılaşma sonucu kent içinde etrafı sarılmış otopark gib kalmıştı
Hava meydanlarının 40 km. çapında çevresinde bina yapmanın yasak olmasına rağmen, acil inişler için kullanılan bölümler dahil, gökdelen ve binalar sayesinde uluslararası nitelikli Atatürk Hava Limanı, kent içinde otopark halini alıyordu. Çok katlı binaların meydana günden güne yaklaşması tehlike boyutlarını artırırken hava limanına inişe geçen uçakları görenler, hızlı yapılaşma karşısında, meydanın geleceğini merak ediyorlardı. Yoğun trafik yükü altında ezilen E-5 üzerinde yolu yalarcasına inişe geçen uçakların pilotlarını, kokpitlerini araç içinden ve evlerden bile görmek mümkün olurken bu görüntüler geçmişte kaldı.
Yeni yapılan İstanbul Hava Limanı ile Atatürk Hava Limanı yeni yerine 06 Mart 2019 tarihinde taşındı.
Hava Limanı yetkilileri, kent ile ulaşım bağlantısının henüz yeterli olmaması nedeniyle iç ve dış hat yolcularının sefer saatinden üç saat önce hava limanına hareket etmeleri konusunda uyarılarda bulunuyorlar.

Yolcu Yoğunluğu Gün Geçtikçe Artan Beşiktaş'ta geçit yok!......
Boğaziçi Köprüsü Levent hattı üzerinde önemli yer tutan Barbaros Bulvarı, günün her saatinde yaya ve araç trafiğinin yoğun olarak yaşandığı önemli kavşaklardan biri olması nedeniyle yıllar önce yaya trafiği için bir üst geçit yapılmıştı.
Ne var ki, geçtiğimiz yıllarda üst geçit sökülerek yayaların geçişi trafik ışıklarıyla araç trafiği sık sık sağlanıyor.

Barbaros Bulvarı rampası boyunca üç kez trafik ışıklarıyla kesilen araç trafiği, beklemelere neden olurken, gerek Üsküdar'a geçen yolcular, gerekse sahil yolunu kullananlar aynı noktada yer alan duraklar, alışveriş merkezleri, semt pazarlarlarına gidenlere, öğrencilerin de eklenmesi nedeniyle alt yaya geçidinin kaçınılmaz olduğu Beşiktaş'ta semt sakinleri alt geçit çalışmalarına bir an evvel başlanılmasını istiyorlar.
Kabataş İskelesinin Martı Projesi ile kapanması sonucu motor iskelelerine ve Barbaros Hayrettin Paşa İskelesini kullanan yolcu sayısı ile yaya ve araç trafiğinde artış, semtte ulaşımı olumsuz etkiliyo
r.


BARBAROS BULVARI
Anadolu'yu Avrupa'ya bağlayan Boğaziçi köprüsüne ulaşım sağlayan ve kentin önemli güzergahlarından biri olan Barbaros Bulvarı özellikle akşam saatlerinde yoğun trafik akışına sahne oluyor. Yokuşun çıkış yönünde sağ tarafta yer alan geniş yeşil saha göz önüne alındığında, şu anda yaya kaldırımı olarak kullanılan bant, yokuşa yan yol olarak ilave edilebileceği gibi yaya yolu bu bandın yanına kaydırılarak boğaz köprüsüne çıkacak araçlar için yeni hiç ağaç kesmeden bir şerit yol kazanılabilir. Bu uygulama ile üç şeritli yokuş dört şerit olarak kullanılıp sol şeritten Levent yönüne gidecek araçlar için köprü yönüne dönecek araçlardan etkilenmeden sürekli akış sağlanabilir.
Akan yol Beşiktaş, Karaköy arasına da rahatlık getirebilir.
Köprü trafiği ise oto yol çıkışlarında ki uygulama gibi gişelerin geri çekilerek bu çıkış noktalarına taşınmasıyla bir ölçüde köprü üstü beklemeye son verilebilir.

Yoros Kalesi İlgi bekliyor
Bitinyalılar, Gotlar, ve Rusların saldırılarına karşı koyan bir dönem Cenevizlilerin eline geçmiş olan Bizanslılar ve Osmanlıları da ağırlamış olan, 1190 tarihli kaleye son saldırılar sprey boyalarla yapılmış.
Anadolu Kavağında bulunan ve kaderi ile baş başa bırakılmış görünen Yoros Kalesi, gerek İstanbul Boğazının Karadeniz girişine hakim muhteşem panoraması, gerekse bulunduğu konumu itibariyle eşsiz güzelliğe ve öneme sahip.
Yöreye gelen yerli ve yabancı turistlerin sık sık ziyaret ettikleri bu uğrak yeri kale, turistik amaçla daha fazla yatırım ve ilgi beklerken bakımsızlıktan her yıl biraz daha tahrip olarak çevresi kirletiliyor.
Bir zamanlar Fatih Sultan Mehmet tarafından tamir ettirilen, Anadolu Kavağı'nın simgesi haline gelen ve duvarlarında mermer armalar barındıran tarihi kaleyi bekleyen yeni tehlike ise duvarlarının sorumsuzca boyanarak yazılar yazılması olarak gösteriliyor.
Yoros Kalesinin biran önce koruma altına alınması yöre sakinlerinin dilekleri arasında bulunuyor.

BALİ PAŞA CAMİ MİNARESİ ÇATLAYABİLİR.
İstanbul'un Fatih semtinde bulunan, inşa tarihi 1494 olan ve Mimar Sinan eserleri listesinde yer alan cami Kanuni Devrinde yapıldığı, tamir gördüğü iddiası var sayılıyor.
İlk Kuş Evleri örneklerine bu camide rastlandığı, Kesme küfeki taşından inşa edilen Bali Cami tek büyük kubbenin örttüğü harim ve beş gözlü cemaat yerinden meydana gelmiş olup, birçok zelzele ve yangın geçirmiş olduğu biliniyor.
1894 de ana kubbesi çökmüş ve ahşap çatı ile örtülmüş. 1918 de bu defa yangın geçiren ve harap olan cami, 1935-6 da tamire başlanarak 1975 de bitirilmiş.
Cami minaresini bekleyen tehlike ise taşlar arasında yetişen ağaç köklerinin büyüyüp genişleyerek taşları yerinden oynatması. İklim koşullarının etkisiyle şerefeyi taşıyan taşların aralarına su sızması sonucu, direncinin zayıflaması olduğu görülüyor.
Her Cuma, minare altında kılınan namaz sonrası toplanan cami yardımlarının, bir an önce değerlendirilmesi ve ilk etapta çok yakınında bulunan Fatih İtfaiyesinin uzun merdivenleri ile şerefenin altında büyüyen ağaç köklerinden kurtarılması gerekiyor.

  GÖZLERDEN UZAKTA BİR YARALI MELEK
Konu küçük bir detay veya "Ohooo ona gelene kadar neler var" dedirtebilecek türden görülebilir. Fakat yine de heykel fakiri İstanbul'da Sihirlitur bu göz önünde olup da pek fazla dikkat çekmeyen heykele, dikkat çekmek istiyor.
Yüksek Kaldırım Yokuşu başından, Karaköy Meydanını seyreden Melek Heykeli bazılarına göre tarihte Bankalar Caddesi ile ilgili önemli bir misyonu bulunan "Melek Heykeli" olarak tanınıyor. Bulunduğu tarihi binanın ön cephesini süsleyen ve yıllara meydan okuyan bu melek heykelleri, iklim koşullarının etkisiyle tahrip olurken heykelde kopmalar da başlamış. Önce heykelin ayak parmakları dökülmüş ve baş, beden bölümlerinde çıplak gözle görülür çatlamalar belirmiş.
Heykel parçaları, önlem alınmasa yoğun yaya trafiğine sahne olan Yüksek Kaldırım Yokuşu'nun köşe başında tehlike yaratarak orijinalliğini de kaybetmiş olacak.
Resmi Büyütmek İçin TIKLAYIN

Karaköy'den Tünel'le çıkıp Tünel'den Taksim'e gelen tramvay yolcusunu Taşkışla'dan Maçka'ya taşımak amacıyla sembolik olarak kurulan İstanbul'un yegane teleferiği bu hatta önemli ulaşım ihtiyacı karşılıyor. İstanbullular, ulaşım kolaylığı ve seyir zevki yaşatan teleferiklerin başka hatlarda da kullanılmasını, özellikle de İstanbul'un Prens Adaları'ndan Büyükada Dilburnu ile Heybeliada arasında inşa edilmesinin hem ulaşımda kolaylık, hem de turizme olumlu katkı sağlayacağı konusunda bir aktive olacağı görüşünde birleşiyorlar.

İhmal mi? Tasarruf mu?
Şeritsiz kent İstanbul...


Gece yolculuklarında sürücülere büyük kolaylık sağlayan yol şeritleri, trafik akışında da düzeni sağlıyor. Ne var ki, son yıllarda dev metropol İstanbul'un Taksim kent merkezi, Karaköy, Eminönü gibi daha bir çok önemli meydan, kavşak ve ana caddelerde silinmiş olan yol şeritleri yenilenmiyor.
İstanbullular silinmiş yaya geçitleri ve yol şeritlerini belirleyici boyaların trafiğin daha da yoğunlaşacağı yağmur mevsimi öncesi çizilmesini bekliyorlar.

 
Reklamlar ve İnsanlar...
Ne bir düzen, ne bir güvenlik, ne de acil durumlar için önlemlerin alınmadığı çarşı ve pazarlar tam bir curcuna, tam bir keşmekeş. Tüm kaldırımların işporta tezgahlarla işgal edilerek yürümenin zorlaştığı, tabelalarla dolu Eminönü çevresinde görsel bir estetiğe rastlamak neredeyse imkansız.

Zamlara rağmen "ekmek" israfının
önüne geçilemiyor...

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Türk Gıda Kodeksi Ekmek ve Ekmek Çeşitleri Tebliğinde değişikliğe gitmesine rağmen ekmek israfında azalma olmadı.
Özellikle bayram ve tatil günlerinde ihtiyaçtan fazla
alınan ekmekler daha sonra bayatlayarak israf ediliyor.
Sık sık yapılan zamlarla daha çok gündeme gelen ekmek
için, zam yerine gramajın düşürülmesi ve ihtiyaç kadar
ekmek alınıp tüketilmesi görüşünde birleşen uzmanlar
bayat ekmeklerin çöpe atılarak, israf edildiğine dikkat çekiyorlar.

BÜYÜLEYEN KLASİK OTOMOBİLLER UNIQ İSTANBUL’DA
Klasik Otomobil Kulübü’nün, kuruluşunun 25. yılı kapsamında her ay farklı mekânlarda düzenlediği organizasyonlardan birisi de 11 Nisan’da Uniq İstanbul’da gerçekleşti. Klasik otomobil sevgisi ve ilgisinin sürdürülmesi, genç nesillere aktarılması için çalışan dernek, 500’e yakın üyesiyle pek çok organizasyon gerçekleştirirken klasik otomobile olan ilgiyi sürekli canlı ve gündemde tutuyor. Kulübün, kurulduğu günden beri her sene düzenlediği klasik otomobil rallileri halkın en fazla ilgi gösterdiği etkinliklerin başında geliyor.
İstanbul’un en yeni kültür, sanat ve eğlence mekanı Uniq İstanbul, hafta sonu Klasik Otomobil Kulübü’nün gerçekleştirdiği özel bir etkinliğe ev sahipliği yaptı.
Kulübün, yirmi beşinci kuruluş yılına özel düzenlenen organizasyonda, birbirinden farklı model ve renkte klasikleşmiş 50 etkileyici otomobil bir araya geldi.
Otomobil tutkunlarının yoğun ilgi gösterdiği etkinlikte katılımcılar, araç sahipleriyle sohbet edip detaylı bilgi alma fırsatı bulurken, en beğendikleri otomobili oyladılar. Yapılan oylamada Ford Mustang en yüksek oyu alarak birinci seçildi.

Modern teknolojiyi Türk kullanıcısı ile buluşturan CeBIT Eurasia Bilişim
İstanbulluların büyük ilgisi ile karşılandı.

Teknolojide ürün ve hizmetlerde yaşanan baş döndürücü değişimin örneklerle sergilendiği fuarda ziyaretçiler ürünleri görmenin yanı sıra, satın alma ve deneme imkanı da buldular. Bilgi ve iletişim sektörünün önde gelen yerli ve yabancı firmaları arasında kablosuz ve mobil teknolojiler digital dünyasının kameraları hayatı kolaylaştıran yepyeni ürünler fuar boyunca dikkat çekti. Boyutları küçülürken fiyatları da düşen ürünlerin başında cep telefonları ilk sırada yer aldı. Dizüstü bilgisayarları, çep telefonları fuar alanı içinde ilgi odağı oldular. Fuar süresi boyunca 170 bine yakın ziyaretçi tarafından gezilen fuar alanında, 800 den fazla katılımcı firma, en yeni ürünlerini sergileme imkanı buldu. Sony Erikson’un video steaming destekli modelleri ile televizyon programları, canlı yayınlar, video clipler ve maçlar artık cepten de izlenebilecek olması büyük ilgi gördü. Ayrıca Simens Mobile’in kalem şeklinde, Panasonic’in bumerank biçimli, Nokia’nın bilgisayarı andıran en fonksiyonel çep telefonları şaşkınlık ve hayret uyandırırdı.



On milyonu aşkın nüfus barındıran dev metropol İstanbul'un silueti, yeni yapılan gökdelenlerle bambaşka bir görünüme bürünüyor. Özellikle Levent'ten Maslak'a uzanan bölgede yoğunluk kazanan gökdelenlerin bulutlara uzanan zirveleri doyumsuz güzellikteki İstanbul'un seyri için yeni bakış açıları, panoramalar sunuyor. Güvenlik nedeniyle şimdilik bazı grupların kontrollü çıkabildiği gökdelenler, mesainin olmadığı tatil günlerinde gökdelenlerden "Mehtaplı İstanbul'u Seyretme" başlığı altında acentalar tarafından düzenlenecek turlarla yeni bir turizm alternatifi olmayı vaad ediyor.