|
|
|
KAHVEHANELER&ÇAY
BAHÇELERİ&KAFELER
|
|
|
Çay
Evi, Çayhane, Çay Bahçesi, Kıraathane, Kafe, Kahve, kahvehane
adına ne derseniz deyin bir çay, bir kahve içip zaman geçirilen
bu mekânlar ülke genelinde anılarla hayatımızda yer etmeye devam
ediyor.
|
|
|
Haluk Özözlü
|
|
|
Bu
bölümde zamanlarını ekonomik şekilde geçirmek isteyen
sihirlitur.com okurları ülkemiz genelinde isim yapmış, rağbet
gören kahvehane ve çay bahçelerinden örnekler bulabilirler.
Tadı
ve kıvamında bol köpüklü kahve ile demli çay yapmanın sırları.
İyi ve bol köpüklü bir fincan kahve yapmak ve tadına varmak
için kahvenin suyu soğuk ve kaynak suyu olmalı. Kullanılacak
kahve kaliteli bir ürün olup, yeni kavrulmuş, taze çekilmiş,
kapalı kavanozda 15 günden fazla beklememiş olmalı. Hafif ateşte
ağır ağır pişirilmeli, cezve içinde kabarmaya başlayınca köpüklü
kısmından bir miktar fincana alınıp, cezvede kalanı bir taşım
daha kaynatıldıktan sonra fincan tamamlanmalı.
Kahvenin tadına varabilmek için fincan ince çeperli olmalı.
Soğutmadan içilmeli. Kahvenin gerçek tadına varabilmek için
kahve öncesi bir şey yenmiş ise, bir bardak su içerek ağız önceki
tattan arındırılmalı.
Bu kurallara uyulduğu takdirde Türk kahveniz damakta hoşunuza
gidecek bir tat bırakacaktır.
Bu tadı tamamlayan diğer unsurlar ise kahvenizi içtiğiniz ortam,
seyirlik manzara, ruh haliniz olabilir.
Mükellef bir kahvaltı, zengin bir yemek sonrası kallavi bir
fincanda, okkalı bir kahve tadıyla, kokusuyla tam olarak doygunluk
hissi sağlayacaktır. Arzu edenler için kahvenin yanına çifte
kavrulmuş fındıklı bir lokum veya sakızlı bir lokumda olabilir,
bir kaşık sakız receli batırılmış su da olabilir, balon bardakta
bir kadeh konyak da olabilir...
|
|
Çay demlemek de en az kahve yapmak kadar incelik istiyor.
Çayın kaliteli olması ve çay suyunun kireçsiz fazla sert olmayan
pınar suyu olması birinci neden.
İdeal çay demlemek için demliğe soğuk su konduktan sonra çayı
ilave etmek, kaynamakta olan çaydanlık üzerinde çıkan buharla
ısınırken çay yapraklarının yüzerek suyu emmesi sonucu, tadını
ve rengini suya bırakarak demlik dibine çöküp demlenmesi, güzelce
süzüp berrak haliyle mutlaka sıcak bardağa koymak.
Bunun yanısıra çay yapraklarını demliğe koyup üzerine sıcak
su dökmek veya sıcak suyun üzerine çay yapraklarını koymak,
daha acı, daha koyu renk için metal demliği kısa süre kaynatmak
yapılanlar arasında...
Nerede kaldı o eski kahveler
Kapalı alanlarda uygulanmaya başlayan sigara içme yasağından
sonra, şimdilerde kahveler açık havaya taşındı. Bahçeler, teraslar,
balkonlar kış aylarında bile naylonla kapatılıp müdavimlerini
ağırlarken çay bahçeleri daha da rağbet bulmaya başladı. Sokaklar,
kaldırımlar masalar, plastik, ahşap sandalyeler, oturaklar,
tabureler ile donatıldı.
|
|
Kahve
kültürü günlük yaşantımızın vazgeçilmez bir parçası.
Kahveye gitmek köylerde, kasabalarda, kentlerde iş haline geldi.
Hararetli sohbetlerin, vatan millet meselelerinin konuşulduğu,
maçların seyredildiği, kritiklerinin yapıldığı, gazetelerin
okunduğu, TV yayınlarının izlendiği, masa oyunlarının oynandığı,
fikir teatilerinin, tavsiyelerin alındığı, akıl danışmalarının
arenası haline geldiği kahveler, aynı zamanda bir cep telefonu
olanlar için iş takiplerinde bir tür ofis yerine de kullanılır
oldu.
Kahveler işsizlerin, emeklilerin, evde canı sıkılan yaşlıların
ömürlerinin geçtiği ikinci adresleri olurken, işlevlerine, konuklarına
göre de isimlendi. Kimisine müzisyenler kahvesi kimisine figüranlar
kahvesi denildi. Filmlerde figüran oyuncu arayanlar, ya da ekstra
iş çıkınca müzisyenlere ihtiyaç duyanlar bu kahvelere müracaat
etti.
Gemiciler, öğrenciler müdavimi olduğu kahvelerde, siyasi görüşü
aynı yolda olanlar, hemşeriler bir diğerinde toplandı. Köylerin
girişlerinde yol üstü kahveleri, aynı zamanda girişlerin çıkışların,
gelen geçen araçların göz kontrolü yapılan yerler olarak da
işlev yapar oldu.
Unutulmaması gereken bir de sabahçı kahveleri vardır, bilirsiniz.
Hani uzun yola direksiyon başında çıkanlar sabaha karşı yol
alırken mahmur gözlerle verdikleri molada oturdukları sabahçı
kahveleri. İlk açılan yol üstü fırınların birinden aldıkları
fırından yeni çıkmış, sıcacık mis kokulu bir ekmek, erkenci
bir bakkaldan alınan biraz peynirle iliştiğiniz kahvenin tahta
sandalyesinde, yeni demlenmiş, ince belli yüksük kadar bir bardak
çayın eşliğinde yenilen peynir, ekmek, çayın hiçbir şeye değişilmez,
inkâr edilemez tadını unutabilir misiniz hiç. Akabinde geçtiğiniz
direksiyon başında ki yolculuk sanki ziyafetten kalkmış gibi
nasıl mutlu edici gelir insana…
|
|
Kimi yerde gelen semaver, kimi yerde demlik, kimi yerde çam
kozalağında demlenmiş dışı isli bir çaydanlıktan dökülen biraz
buruk, biraz acı bir bardak çay, çok farklı tat bırakır damaklardaBazen
de parkta, deniz kenarında, bir meydanda, girdiğiniz sırada
şurada bir çaycı, çay ocağı olsa dediğiniz olur. O zaman da
işporta çaycılar devreye girer. Termosla sepetle, tekerlekli
mobil ocaklarla parkta oturan, köprüde, sahilde balık tutan,
otomobilinden denizi seyreden, konsolosluk önünde vize bekleyen,
iskelede kuyrukta sıra bekleyenlere hizmet ederler.
Kahvehanelerde çeşitlemeler öylesine fazla ki çoluk çocuk ailece
veya sevgiliyle gidilen kahveler de var.
Ayvalık Cunda Adası Taş Kahve, Gökçeada Madamın Dibek Kahvesi
veya İzmir Şirince Kahveleri gibi, hatta Selçuk Deve Güreşleri
festivalinde dansöz oynatılan kahveler bile görülüyor, Foça
örneğinde olduğu gibi kahvede menemen bile yenir.
Gökçeada’ya gidip de Madam’ın Dibek Kahvesine nasıl uğramadan
dönülmüyorsa, Bursa Koza Han içinde ki kahvede de mutlaka bir
mola veriliyor, ortamın atmosferi yaşanıyor. Bunlar gibi diğer
ünlü kahvehanelerin hepsine en son çekilmiş fotoğraflarıyla
zaman içinde yer vereceğiz.
Şimdi de İstanbul’un Kahvelerini, Çay Bahçelerini hatırlayalım
Bunların
birçoğu kentin seyredildiği en güzel manzaralı olanları, adeta
kentin seyir platformu niteli taşıyor.
Kimisinde yukarda ki listede adı geçenler gibi ya anıt çınar
ağaçlarının altında bulunuyor, ya yanı başında tarihi bir kale,
çarşı, çeşme, vapur iskelesi, süs havuzu, deniz yer alıyor,
ya da muhteşem bir manzaraya kucak açıyor. Kahveler en ekonomik
fiyatlarla zaman geçirilecek yerler, üç aşağı, beş yukarı ne
ödeyeceğiniz bellidir.
Genellikle bahçelerde, kahvelerde bir bardak çay 1 TL ila 5
TL arası değişiyor. Semtine göre daha fazla ödenen yerler de
var.
Günümüzde birçok eski, nam salmış kahve ya kapandı, butik, restoran,
otel oldu, ya gelişti kafe oldu.
Sırası gelmiş, konusu açılmışken bir çok İstanbul'lu da derin
izler bırakan şimdilerde swiss Otel olan yerde ki
Maçka Taşlık Aile Çay Bahçesi ile şimdi bir bankanın
faaliyet gösterdiği yerde ki Ayazpaşa Cennet Bahçesi'ni
de anmadan geçmek olmaz.
Sihirlitur.com kahveler, çay bahçeleri konusunda ünlü ve bir
o kadar da gitmeye değer özellikleri olan mekânları tanıtıyor.
Kimbilir gündeminizde hiç yokken bir fırsatını bulunca bir simit,
bir poğaça belki de biraz börek alıp bu kahvelerden birine gidecek,
çayınızı, köpüklü kahvenizi yudumlayacaksınız. İşte bunlardan
bir kaçı şöyle sıralanıyor.
Çay, Kahve Bahane, Manzaralar
Şahane
Piyer Loti Kahvesi Eyüp
Panoramik Haliç manzaralı kahve tarihi değeri, manzarası yerli
yabancı turistlerin ilgi odağı.
Eyüp’e karadan, denizden ulaşımı keyifli, isteyene kısa bir
teleferik yolculuğu imkânı da var.
Eyüp meydanına sıralı unlu gıda imalatı yapan tarihi fırınlardan
simitleri, poğaçaları alanlar Golden Horn, Altın Boynuz manzaralı
Pierre Loti Kahvesinde zamanın tadını çıkarıyorlar. Kahvenin
duvarlarında asılı eski İstanbul fotoğraflar, çini sobalar,
küçük çarşı görebilecekleriniz arasında, bir çok filmin çevrildiği,
fotoğraf sanatına gönül verenlerin sanat peşinde koştuğu Piyer
Loti Kahvesi ve çevresi günümüzde de aynı değerleri muhafaza
ediyor.
Şark Kahvesi Kapalıçarşı/Beyazıt
Beyazıd Kapalıçarşı içinde Örücüler Kapısı yolu üzerinde bulunuyor.
Turistler çoğunluk müşteri kitlesini oluşturuyor.
Kubbeli salonda kademeli yerlerde konumlanmış masalarda oturabilir,
oryantal bir atmosferde her yeri dopdolu sokaklara bakarken
çarşı havasını soluyarak çay veya kahvenizi yudumlayabilirsiniz.
Duvar resimleri, asılı fotoğraflar arasında ve özellikle alış
veriş arasında yürümekten, etrafa bakmaktan yorulan bünyeler,
gözler için verilen bir kahve molası için uygun mekan olabilir.
Şark Kahvesine gelen binbir ülkeden turistler ve yerli çevre
esnaf kadar İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin de rağbet ettiği
Şark Kahvesi farklı ortamıyla yıllarca hafızanızda yer edecek.
Çınaraltı
Kahvesi/Çengelköy
Boğaz’ın Çengelköy semtinde denize açılan bir sokağın sonunda
yer alıyor.
Deniz kenarındasınız karşınızda İstanbul Boğazı, boğaz köprüsü,
manzaranız içinde boğaz seferi yapan şehir hatları gemileri,
transit ticari gemiler, yolcu motorları, gırgır tekneleri ile
hiç boş kalmıyor.
Müşteri kitlesi hanımlar çoğunlukta. İsterseniz Çengelköy börekçisinden
böreğinizi alıp, çayınıza refakatle manzaraya karşı yiyebilir,
isterseniz midye tava söyleyebilirsiniz.
İç kısımda oturanların yanında geçmişe meydan okuyan koca bir
çınar ağacı var. İsteyenler yine sahilde meydan çeşmesi yanında
ki çay bahçesinde de oturabiliyorlar.
Salacak
İskelesi Kahvesi/Salacak
60’lı-70’li yıllarda Salacak Vapur İskelesi pek bir rağbet görürdü.
İskele iptal edildi, vapurlar yanaşmaz oldu, sonra da önü doldurulup
sahil yolu geçirildi. Asfalt yükseldi, haliyle
Salacak İskelesi kot seviyesi itibariyle biraz zemine gömüldü.
Günümüzde kahve olarak hizmet veren iskele nitelikli bir mekânın
duvarlarında eski halini anımsatan fotoğraflar, sanki biri gelip
bilet alacakmış gibi duran bilet gişesi penceresi. Masalar,
sandalyeler, bahçede oturaklar.
Karşınızda İstanbul’un en güzel siluetinin seyredildiği panoramaya
sahip tarihi yarımada, boğaz'ın Marmara girişi, Avrupa Kıtası,
Galata Kulesi, ağaçlı bir park alanı, üstüne üstlük bir de Kızkulesi
bulunuyor.
Salacak
Sahil Kahveleri/Salacak.
Salacak
sahili boyunca büfeler ve kademeli olarak yapılmış basamaklar
gençlerin uğrak yerlerinin başında geliyor. Gecesi gündüzü farklı
güzellikte olan ve İstanbul'un Avrupa Yakasının, Tarihi Yarımada'nın
Kızkulesinin, Boğazın en güzel seyredildiği muhteşem manzaraya
sahip kafeler hiç boş kalmıyor. Keyifle oturup telefonlarından
kısa sürede toplanan gençlerin yanısıra çeşitli semtlerden gelip
yürüyüş sonrası bu kafelerde mola verenler, çaylarını, kahvelerini,
alkolsüz meşrubatlarını isterlerse plastik koltuklarda, isterlerse
yere yayılmış halılar, yastıklar üzerinde oturup yudumluyorlar.
Büfeler hediyelik eşya olarak Kızkulesinin çeşitli ebatlarda
hazırlamış oldukları maketleri de satışa sunuyorlar. Pamuk helva,
kağıt helva, çekirdek satıcılarının yanısıra saçlara takılan
taçlardan, yağlıboya tablolara, takılara, sevgiliye verilecek
güllere varıncaya dek hemen her şey kafede oturanların gözleri
önünden geçiyor.
Beylerbeyi
Köy Kahvesi Beylerbeyi /Kadıköy
İstanbul
Boğazı Beylerbeyi kıyısında tarihi bir kahve. Yapının tuğla
örülü duvarları orjinaline sadık kalınarak korunmuş. Bir zamanlar
önünde balıktan dönen balıkçıların leğenlere doldurup sattıkları
küçük bir yer pazarının kurulduğu mekanın önü iken günümüzde
kafe ve lüks restoranların arasında kurabiyelerin yendiği, içinde
duvarına asılı tabloların, resimlerin, dışında boğaza karşı
çayların, kahvelerin, meşrubatların içildiği, tavlaların oynandığı
keyifli bir yer haline gelmiş. Beylerbeyi Köy kahvesi'nin bir
tarafında Beylerbeyi Camisi, diğer tarafında Beylerbeyi vapur
iskelesi, önünde küçücük havuz gibi şirin bir kayıkhane, devamında
Boğaz Köprüsü, gelip geçen gemiler, çeşitli motorlar, yatlarla
süslü Avrupa yakası, deniz manzası bulunuyor. Servis görevlisi
"bizim çayımız meşhurdur" dese de, ben bir fark bulamasam
da manzara ve ortamın sabahın ilk saatlerinde fazla kalabalık
olmadan yaşattığı asude atmosfer, muhteşem panorama gelmeye
değer özellikler sunuyor.
Beylerbeyi
Sarayı Kafesi Beylerbeyi /Kadıköy
Beylerbeyi Sarayı'nın ön ve arka bahçelerinde birer süs havuzu
ve çevresinde geyik, aslan, kaplan heykelleri yer alıyor. Sarayın
ön bahçesi havuz çevresine konumlanmış kafede yiyecek ve içecek
servis ediliyor. Havuz kenarına konumlanmış masalara oturuyor,
denizi sarayın yüksek duvarları nedeniyle göremeseniz de, bakımlı
bahçenin, saray ağaçlarının, sessiz ortamın yarattığı farklı
atmosfer içinde içeceklerinizin, yiyeceklerinizin zevkine varıyorsunuz.
Havuz ortasına yapılmış kulübede ördekler yüzüp, dolaşırken
siz de dinlendiğinizin farkına varıyorsunuz. Pazartesi Perşembe
günleri kapalı olan Beylerbeyi Sarayı 09.00-16.00 saatleri arası
ziyaretçi kabul ediyor.
Saray ziyareti çıkışında bulunan satış dükkânından hediyelik
anı eşyaları satın alınabiliyor.
Kumda
Kahve Kadıköy Çarşısı/Kadıköy
Kadıköy İstanbul’da farklı bir semt. Kadıköylünün farkını, farkındalığını
hemen gözlersiniz zaten, kimi bir kitap alır gelir, kimi zamanı
hissederek yaşar kahvesini çayını yudumlarken. En renkli, en
canlı, en büyük, en çok dükkânı olan çarşısı baş döndürücü güzellik
ve tatlarla doludur. Herkes Moda, Bahariye, Kızıltoprak, Kalamış,
Fenerbahçe, Bostancı gibi birçok semt sakini oradadır. Tesadüf
karşılaşmalarda bulunmaz bir bahanedir kumda kahve içip biraz
sohbet etmek. Alışveriş için gelen bile ne yapar yapar sıcak
kumlarda pişirilen cezveden bir kahve içer yol üstünde. Bir
de merak edip gelenler vardır, onlarda seyrangah çarşının ruhunu
yaşarken kumda pişirilen kahvelerini zevkle içerler.
Moda
Çay Bahçesi Moda Burnu/Kadıköy
İstanbul’un, Kadıköy yakasında elit semtlerinden biri olan Moda,
günümüze fazla yozlaşmadan gelebilmiş nadir semtlerden biri.
Semt sakinleri yıllardır aynı semtte oturmanın verdiği alışkanlıkla
Moda Burnu çay bahçelerinde denize karşı sohbet edip çaylarını
kahvelerini içmeyi ihtiyaç haline getirmişler.
Dışarıdan gelenler bile İstanbul’u denizi, adalara sefer yapan
gemileri, yolcu motorlarını, bazen tekne yarışlarını, seyrederek
hoşça zaman geçirmenin müptelası oluyorlar.
Kalamış
Koyu Kafeleri /Kadıköy
İstanbul’un, Kadıköy yakasında Kızıltoprak sahilinden başlayarak
sahil boyunca uzanan ve Fenerbahçe Burnuna kıvrılan hat üzerinde
yolun her iki tarafında birbirinden cazip manzaralı kafe, bahçe
yer alıyor. Kalamış Marina manzaralı kafelerde oturanlar sakin
ve huzurlu ortamın tadını çıkarırken kahvaltı ve atıştırmalıklarla
gün boyu dinlenme imkanı buluyorlar. Fenerbahçe Burnu'nda hizmet
veren kafeleri tercih edenler ise anıt ağaçlar, çiçekler arasında
çaylarını, kahvelerini yudumlarken kuş sesleri dinleyip bedenlerini,
dimağa ve gözlerini dinlenlendirebilirler.
Özgürlük
Parkı Kafesi /Kadıköy
İstanbul’un, Kadıköy yakasında Göztepe - Selamiçeşme arasında
Özgürlük Parkı içinde böylesi az bulunur denilecek türden bir
kahve. Park içi kahvesinde oturanlara kent trafiği, kaosu, karmaşaşından
tamamen uzakta, sanki kendinizi bir başka yerde hissedeceğiniz
bir ortamda ayağınızın toprağa basacağı, gazetenizi okuyacağınız,
günlük yürüyüşünüzü yapıp bir yorgunluk kahvesi çayı içebileceğiniz
ayrıcalıklı bir ortam sunuluyor.
Kendinizi evinizin bahçesinde oturuyormuş gibi yakın hissedeceğiniz
güneş şemsiyeli, yüksek ağaçlar arasında, botanik kokusu içinde,
havuz kenarı keyfi, ruhunuzu da vücudunuzu da dinlendiriyor.
Kanlıca
Yoğurtcusu ve Çınaraltı Kafesi /Kanlıca
İstanbul’un, Kadıköy yakasında Boğaz'a doğru gidenler bu defa
hem kahvede oturma hemde yoğurt yiyip kahvaltı yapabilecekleri
bir kafe ile karşılaşıyorlar. Kanlıca yoğut ile ün yapmış bir
semt olduğu için öncelik her ne kadar pudra şekeri ile servis
edilen yoğurt bardaklarında olsa da gerek kafe içinde gerekse
açık bölümde Kanlıca Vapur İskelesine ve tabii Boğaz'a karşı
çayları ulu çınarlar altında yudumlamanın zevki bir başka oluyor.
Sadece deniz havası ve seyir için hiç bir şey içmeden oturmak
isterseniz iskele meydanında park bankları yer alıyor.
Göksu
Deresi Çay Bahçeleri Göksu/Anadoluhisarı
Çok özel bir coğrafya farklı bir ortam yoğun trafikli kent arenasından
arınmış dere çevresinde dinginlik, sakinlik, huzur. Boğaz’ın
Anadolu Hisarı mevkiinde denizin içine Göksu Deresi paralelinde
ilerliyoruz. Köprünün hemen bitiminde imrendirici güzellikte
çay bahçeleri, kafeler yer alıyor. Tarihi hisar karşınızda,
kıyılarda dizili yalılar özlenen türden, arasıra önünüzden usul
usul geçen renk ahenk tekneler ve kıyıya bağlı olanlar, dalgasız
durgun sulara vuran yansımaları, kayıkların kürek sesleri biraz
olsun yeşil doku, kafa dinlerken içilen kahveler, içinizde Göksu’ya
tekrar tekrar gelme isteği uyandıracak. Derenin derinliklerine
doğru ilerleyenleri farklı açılara sahip seçenekler de bekliyor.
Büyükada
Kahveleri
İstanbul’un bilhassa hafta sonu vazgeçilmez mesire yeri Büyükada.
Kahvede oturmak için bir saatlik yolu göze alamayabilirsiniz
belki ama zaten adaya gitmişseniz iskele çevresinde konumlanmış
sahil kahvelerinde uğramadan da yapamazsınız. Adalılar kahvelere,
gazino da derler ve ya karşılayacak misafirlerini beklemek ya
evlerde sıkılıp vapura inen binenleri izlemek için bu kafelerin
baş müşterileri durumundalar, bu nedenle sahil boyunda bir çok
gazino, kahvehane yer alıyor. Çay, kahve tabii içilir de bu
kahvelerde oturanlar adanın kornet dondurmalarından da almayı
ihmal etmezler.
Büyükada'da bir kahve iskelenin üst katında bir başkası da iskeleye
giden yol ile çarşıya ayrılan yolun başındadır. Oldukça seyrangah
ve yoğun yaya trafiğinin merkezinde ki eski kahvede, mekânın
ruhunu vapura yetişme telaşını önünüzden gelip geçenlerle ve
meydanda ki Büyükada Saat Kulesine bakarak yaşarsınız. Büyükada’nın
bir başka rağbet gören çay bahçesi de Dil Burnu Yörük Ali Plajının
devamında Ayazma’da gün batımı manzarası ile göz dolduran yerinde
bulunuyor. Adettendir, burada fayton bile sizi indirip çay bahçesinde
mola vermenizi bekler, meraklıları gün doğumunu seyre buraya
gelirler. Heybeliada Değirmen Burnu yolu üzerinde, Kınalıada,
Burgazada iskele civarı kahve çay bahçeleri, kafeleri farklı
ortamları ile konuk ağırlıyorlar.
Renepark Yeşilköy
İstanbul’un göbeğinde diğer semtlerden farklı konumda plajı,
deniz feneri, sahil restoranları ile adeta bir balıkçı kasabası
konumunda bir yerdir Yeşilköy.
Kasaba dediğime bakmayın, tarihi konakların yanı sıra lüks villalar,
evler imrenilecek güzellikte olup, çarşısı da oldukça renklidir.
Yoğun yerleşim arasında bir de Renepark yer alır, burası Yeşilköy’ün
nefes borusudur.
Yemyeşil doku arasında ilerleyip çay bahçesinde masanıza kuruldunuz
mu deniz havasında, denize karşı içilen çayın tadına doyum olmaz,
dinlendiğinizi hissedersiniz.
Hipodrom
Çay Bahçesi Sultanahmet Meydanı
Hipodrom Meydanı üzerinde tarih hazinesini seyrederek oturma imkânı
pek az yerde bulunabilir. Hazine diyorum çünkü Ayasofya, Sultanahmet
Cami, Alman Çeşmesi, Dikilitaş, Burmalı Sütun, Örme Dikilitaş,
İbrahim Paşa Sarayı, Yerebatan Sarnıcı gibi birçok değeri bir
arada seyrederek veya yakınında oturmak çok nadir görülen bir
imkândır. Meydan hiç boş kalmaz, konuklar ülkeyi ziyaret eden
tur grupları ve turistler olunca zamanın nasıl geçtiğini anlamak
güçleşir. Seçeneklerin renkli cazibesi çay bahçesi ile sınırlı
kalmaz, daracık sokaklarda, Arasta da, Yerebatan Sarnıcı üzerine
yeni yapılan kafe ve sıra boyu yer alan mekânların hepsi heyecan
yaratır, oturup bir şeyler içmeniz için denenmeyi bekler.
İstanbul
Arkeoloji Müzeleri Kafesi Gülhane
Nadir kalmış çok özel bir yer, asla kalabalık olmuyor. Tarihi
eserlerin heykellerin, sütunların, lahitlerin arasında tarihin
ortasında oturuyor, çayınızı kahvenizi içiyorsunuz. Burasının
konumu farklı öncelikle İstanbul Arkeoloji Müzeleri bahçesinde
yer alıyor. Buraya sadece müzeyi gezmeye gelenler ve müze kartı
olanlar giriyor. Haliyle konukların çoğu yabancı veya kalabalıktan
uzak, turnike geçişi olan sakin ortamı seçenlerden oluşuyor. Çinili
Köşke veya Gülhane Parkının uzun boylu ağaçlarına yukardan bakarcasına
oturuyor, içeceğinizi içiyor, sandviç siparişinizi yiyebiliyor,
kitabınızı okuyor, gözlerden, gürültüden, meraklı bakışlardan
uzak sohbet edebilirsiniz.
Firuzağa
Kahvehanesi (Cami Altı Kahvesi) Cihangir
İsminden de anlaşıldığı üzere Taksim'den Sıraselviler Caddesi
boyunca ilerleyince karşımıza çıkan işlek kavşakta ki Firuzağa
Camisi altında yer alıyor. Bir tarafı kebapçı, diğer yanı kafe.
Sabah erken saatlerde 05.00 sularında açılan Firuzağa Kahvehanesi
günü yaşayıp geceyi
devirdikten sonra sadece birkaç saat kapalı kalıyor.
Semtin özelliği kediler, yani İstanbul'da kedi papulasyonunun
ve kedi severlerin en çok olduğu semt olması.
Kediler buranın demirbaşıdır deniyor ve özel olarak kediler için
yiyecek taşıyan Cihangir semt sakinleri sabahın ilk çay veya kahvelerini
bu tarihi kahvede içiyorlar.
Firuzağa Kahvehanesinin bir başka özelliği ise masaya oturan konuk
canı ne isterse çaycıya siparişini verebiliyor ve beş dakikada
isteği masasına geliyor. Kahvehane cami altında olduğu için alkol
satısı yok, bunun haricinde ne içmek, ne yemek isterseniz mümkün
oluyor. Kahvehanenin çay ocağı haricinde bir mutfağı bulunmuyor
fakat çevrede kebap, döner, pizza, menemen, kahvaltı hazırlayan
öyle çok yer var ki siparişinizi kahvehanede oturduğunuz masaya
getiriyorlar. Öğleden sonra kalabalık olmaya başlayan kahvehanede
oturanlar kolay kalkmıyor.
Manda
Batmaz Kahvehanesi Olivo Geçidi Galatasaray/Beyoğlu
kahve
içtiğinizi anlamak, kahvenin doygunluk sağlayan yoğun aromasını
hissetmek isteyenlerin 1967 yılından bu yana hizmet veren kahvehanesi
değişmez adresi olmuş.
Reklâmı filan yok buna rağmen turistlerce çok iyi biliniyor, hatta
gastronomi ilmiyle uğraşanlar yönlendirme konusunda Manda Batmaz
Kahvehanesini "Mükemmellik Sertifikası" ile ödüllendirmişler.
Sertifika diğer tablolar arasında duvara asılmış.
Öğrenciler,
Beyoğlu'na çıkanlar mutlaka uğruyor kapı önünde ki kısa bacaklı
oturaklarda okkalı kahveden bir fincan yudumluyorlar. Küçük bardak
çay 1.50, kahve 5.00 TL. Kahvenin tadını çok beğenirseniz vakumlu
hazırlanmış 100 gramlık paketlerden 4 TL verip alabiliyorsunuz.
(Kasım 2015-Aralık 2019)
Çemil Usta'ya göre iyi kahve yapmak için kahvenin soğuk sudan
yapılması gerekmiyormuş, soğuk su ısınana kadar kahveyi ocakta
kaynatıp yakmamak gerekir diye tavsiyede bulunuyor. Bir de cezveyi
ocağa koymadan önce iyice karıştırıp kahvenin suya karışması sağlamak,
fincanın da sıcak sudan geçirilip ısıtılmış olması şartmış. Kahve
o kadar çok beğeniliyor ki telvesini bile içiyorlar.
Niye Manda Batmaz diye soracak olursanız.
Çemil Usta bu sorunuza "Manda ağır bir hayvan, kahvede çok yoğun,
kısaca bu yoğunlukta manda bile batmaz" diye gülerek ismin
nereden geldiğini anlatıyor. Hanımların bile tek başlarına gelebildiği
kahvehane sabah 09.00 da açılıyor 23.30 da kapanıyor.
Kaliteli çekirdek kahve alınıp, kavrulduktan sonra un gibi öğütülmesi,
kavrulmuş nohut gibi hiçbir şey karıştırılmadan yapılması Manda
Batmaz Kahvesini farklı kılıyor. Galatasaray'dan Tünel'e doğru
giderken sağ kolda Hazzapulo Pasajını geçin, sağda ki çıkmaz sokak'ta
bir kahve molası verin, manzara yok, yeni geniş salonda gerçek
kahve tadı var.
Dolmabahçe
Meydan Kafeleri
Denize bu kadar yakın olabileceğiniz ender yerlerden biri. Hem
kentin göbeğinde hem manzarası içinde Tarihi Yarımada, Üsküdar,
kıyıları, Kızkulesi, Boğaz Köprüsü yer alıyor. Konukların çoğu
geri planda beton binalar arasında içi kasvet bürüyen konuklar,
çevrede bulunan iş yerlerinden kaçamak yapanlar, aracıyla meydana
gelip park ederek gönül rahatlığı ile bir boğaz havası alalım
diyenler. Mutlaka maç olursa gelişte veya dönüşte manzaranın tadını
çıkaranlar. Bir de Sarayın bahçesinde oturulacak bir kafe var,
orada daha ziyade evde toplanmaktan sıkılan ev hanımları yer alıyor.
Beşiktaş
Kafeleri
Öğrenci ve gençlerin çoğunlukta olduğu Beşiktaş'da açık alanlar
büyük rağbet görüyor. yolcu sirkilasyonun yoğun olduğu Beşiktaş
Motor İskelesi çevresi kafeleri neredeyse hiç boş kalmıyor. Çoğu
Boğaz manzaralı kafelerin bir çoğunu Beşiktaş Spor Kulübünün simgesi
Kara Kartal heykelleri süslüyor. Özellikle İskele çevresinde ki
kafelerde oturanlar ulaşım bakımından güçlük çekmiyor, zamanı
ve harcamaları ekonomik şekilde kullanıyor.Kalabalık ve yoğunluktan
uzak doğa içinde daha sakin bir ortam arayanlar için seçeneklerden
bir tanesi de Ihlamur Kasrı bahçesinde bulunuyor. Sembolik giriş
ücreti ödenerek girilen Ihlamur Kasrının nadide tür ağaçlı bahçesinde
masanıza oturup, çevrenizde dolaşan tavus kuşları arasında hem
dinleniyor, hem ruhunuzu stresten arındırabiliyorsunuz.
Ortaköy
Kahveleri Ortaköy
Ortaköy kahveleri meydana, sokaklara taşmış durumdalar. Sahildekiler
Ortaköy Camii ve Boğaz manzaralı, köprüyü görenler de var. Bunun
dışında sokak aralarında kafeler, oturaklar, birahane, restoran,
dondurmacı, pizzacı, kebapçı, midyeci
ve kumpircilerle adeta bir kafeland görünümü ve konumunda.
Siz bunlara bir de takıcıları, hediyelik eşya satılan, eski kitap
tezgâhlarını eklerseniz en eğlenceli kafelerin arasına geldiniz
demektir.
Kafelerin bazılarında tavla oynayabilirsiniz veya kumpirinizi
alıp, çayınızı söylediniz mi zamanın tadını çıkarabilirsiniz.
Ortaköy kumpircilerle adeta özdeşleşmiş, vitrinde bulunan malzemeler
özenle seçilip kumpirlere dolduruluyor, bundan sonra ya gezerek,
ya kumbircilerin bahçelerinde ya da deniz kıyısında, parkta, kahvelerde
kaşıkla yeniyor.
Boğaz gezisine kalkan motorlar, iskeleye yanaşan vapurlar, balıkçı
kayıkları, tembel kediler, güvercinler, selfi meraklıları manzaranızın
hareketlenmesini sağlıyor, her sokak, her köşe başı, ya kafe,
ya restoran, bar, meyhane, pizzacı, dondurmacı. Solda ki ilk fotoğraf
kahvelerin 70'li yıllarda ki hali, şimdilerde kahvelerin, çay
bahçelerinin hemen hemen hepsi, konforlu kafe oldular. Üstelik
kahve çeşitleri de bir hayli fazla. Özellikle iki kıtayı seyrederek
Boğaz Köprüsü altında kahvaltı yapmanın veya bir fincan cappuccino,
espresso, nescafe içmenin ayrı bir zevki oluyor.
Bebek
Kıraathanesi (Bebek Kahve)
İstanbul Boğazı'nın kilit noktası Bebek. Diğer yerlerden farklı,
köklü ve mutena bir semt olan Bebek ünlülerin sıkça göründüğü
bir birbirinden cazip kafe, restoran ve ağız tatları ile ünlü
olduğu kadar, yatların yan yana dizildiği Marmaris'i anımsatan
sahilinde yürüyüşün, parkında oturmanın ayrı bir tadı bulunuyor.
Semte talep öylesine fazla ki hafta sonları trafik iğne deliğinden
geçermişçesine yavaşlıyor, kafelerde boş masa sandalye, aracınıza
park yeri bulmak mucize oluyor. Semtin ünlü kahvesi Bebek Kahve
ilk açıldığı yıllarda balıkçılara hizmet eden bir kahve iken günümüzde
hem çay kahve içilip oyun oynatma ruhsatı olan bir kıraathane
hem de omlet, menemen, tost, gözleme, anne böreği, salatalar,
sandwichler, makarnalar, tavuk, sinitsel, bonfile gibi et çeşitleri,
tatlı yenebilen bir tür restoran. Küçük çay, çay olarak geçiyor,
büyük çay ise bardağın ilk çıkışında reklâmını Ajda Pekkan yaptığı
için Ajda adıyla sipariş ediliyor. Bir de Efsane adlı bitki çayı
var çok içilen, içinde adaçayı, ıhlamur, tarcın, zencefil, limon,
nane yaprağı bulunuyor, kulplu kupa gibi şık bir bardakla sunuluyor.
Lap Topu, kulaklığı, telefonu, gazetesini kapan soluğu Bebek Kıraathanesi'nde
alıyor.
Bebek
Kafeleri
Beşiktaş ve Ortaköy'den sonra deniz ile aranızda hiç bir şey olmadan
oturabileceğiniz tek yer Bebek Camisi ile Bebek İskele arasında,
bunun dışında Kuruçeşme, Arnavutköy, Aşiyan, Rumelihisarı, Emirgan'da
olduğu gibi kafeler, çay bahçeleri hep yol tarafına konumlanmışlar.
Bir kısmı denizi uzaktan seyreden bu kafelerin sokak masaları
ise neredeyse araçtan kolunu uzatsa bardağınızdan bir yudum alacak
kadar trafiğin içinde bulunuyor.
Yine de Bebek'de bir çay içimi ne oturacak masa, ne araç park
edecek yer bulmak özellikle haftasonu şansa kalıyor.
Rumelihisarı
Kafeleri, Çay Bahçeleri
Rumelihisarı çay bahçesi kahvaltı salonu, kafe bakımından en çok
çeşit barındıran yer, sahil yolunun daraldığı bu kesimde Boğaz'da
ailece hafta sonu yöresel veya klasik serpme
kahvaltı yapmak, bir sahan menemen yemek isteyenlerin sayısı öylesine
artıyor ki, masalara rezervasyonsuz ilişmek mümkün olmuyor.
Geç gelenler bir masanın konukları kalksa da otursak diye kapı
önünde bekleşiyorlar, sıraya giriyorlar.
Manzara derseniz diğer yerlerden biraz daha avantajlı, zira teraslar,
yol seviyesinden kademeli olarak yüksekte ikinci, üçüncü katlarda
yer alıyor. Böyle yerlerde önde yer bulanlar yüksekten sahil yürüyüşüne
çıkanları, balık tutanları, köpeğini gezdirenleri görebiliyorlar.
Araçla gelenlere otoparkta, yol kenarında yer bulmak için valeler
hizmet veriyor.
Balon, fırıldak, kestane, mısır satıcıları, son model araçlar,
patenle bisikleyle dolaşanlar, tekneleri bol deniz, manzaranız
oluyor. Sade Kahve, Nezih, Kale Çay Çay Bahçesi, Lokma Rumelihisarı'nda
ilgi gören yerlerden bazıları.
Emirgan
ve Emirgan Çınaraltı Çay Bahçesi
Emirgan çayı ile ünlü bir semt Boğazın en fazla misafir çeken
yerlerinden biri. Emirgan'a çay içmeye gidilirken günümüzde çay
içmekten ziyade kahvaltı salonları ile rağbet görüyor. Anıt çınar
ağacının altında Emirgan Çınaraltı Çay Bahçesi, 1782 tarihli I.
Abdülhamit çeşmesi yanında konuk ağırlıyor. Mevsimsel olarak bahçe,
camekân içinde kalmış, çay 3.50 TL, Türk Kahvesi 8 TL. Kişi başı
serpme kahvaltı 30 TL, bitişiğinde Sütiş, onun yanında Orga ve
oturma kapasitesi büyük yine köklü geçmişiyle bir başka çay bahçesi
bulunuyor.
Yer bulmak oldukça zor, kapı girişinde tur grupları, brunc yapmak
isteyenler ayakta bekliyorlar.
Böyle olunca da yol tarafında masa kapanlar oturdukları zaman
önce ayakta bekleyenleri, sonra yolun iki yanına park eden araçları
seyrederek kahvaltılarını yapıyorlar. Bir avantaj rahat koltuklu,
örtüsüz masalı, yol halısı kaplı çay bahçesi, giriş bölümüne ilaveten
ikinci katta da konuk ağırlıyor. Burada oturanlar hem yüksekten
manzarayı, hem çınar ağacı dallarının kuş yuvasına çevirdiği ortamda
keyifle kahvaltı yapıyorlar. Kalabalık bahçe düzeninde en azından
masalar arasında az da olsa mesafe var, müstakil görünüyor.
Diğer bahçeler yemekhane gibi hiç tanımadığınız kişilerle omuz
omuza oturup kahvaltı yapmak zorunda kalıyorsunuz.
Kahvaltı çeşitleri klasik, etrafta yoğun menemen kokusu seziliyor,
herkese iki kulaklı sahanda menemen veya sahanda omlet, sucuklu
yumurta, domates salatalık söğüş, simit, peynir, yeşil siyah zeytin,
reçel, bal, kaymak.
Kahve Hane Kemerburgaz
Tarihi Kahve Hane Kemerburgaz merkezinde bulunuyor. Kemerburgaz
ve çevrede oturanların kuru fasulyesi ile ünlü bildiği Kardeşler
Lokantası'nın yan sokağından girince, etrafı demir parmaklıkla
çevrili, üç tarafa cepheli kahve ile karşılaşıyorsunuz. Kahve
Hane'nin ismi ahşap kaplı kahve binası üzerinde gemi plaketi gibi
asılı dikkat çekiyor.
Kapıdan girince Atatürk fotoğraflarının asılı olduğu salonun sol
köşesinde bakır kazanlı çay, kahve ocağı görülüyor. Kahve Hane'nin
açık bahçe kısmı ulu ağaç gölgesinde sokak seviyesinden biraz
yüksek beton platformda yeşillik ve mevsiminde çiçekliklerle süslü.
Masalar örtülü, sandalyeler ahşap, tipik kahve sandalyesi.
Kemerburgaz Belgrat Ormanı içinde ki piknik alanları ile ünlü
İstanbul'un Eyüp İlçesine bağlı bir yer olduğu için piknikçiler
tüm ihtiyaçlarını burada karşılıyor, kahveye uğrayanlar bir çay
kahve molası da veriyor. Ailece gidilebilen çay bahçesi tadında,
çayı, kahvesi güzel, tavla da oynanabiliyor.
Kirazlı
Bahçe Kahvehanesi Zekeriyaköy
Tarihi hayli eski olan Zekeriyaköy’de ki Kirazlı Bahçe, 1928 yılında
Gürcü kökenli Mustafa Dayaloğlu tarafından Avcılar Kahvesi olarak
kurulmuş. O tarihten bu yana aile bireyleri tarafından ailelere
piknik sahası olarak hizmet vermeye devam ediyor.
Kirazlı Bahçe’nin kapalı salonunda çok eski tarihler taşıyan iki
antika soba, geçmişten bugüne ünlülerin ziyaretlerinde çekilmiş
fotoğraflar, çok eski zamanları anımsatan büfe vitrini, Ercan
Akaslan tarafından geyik boynuzlarından yapılmış, özel tasarımlı
avizenin süslediği kapalı bir salon bulunuyor. Salonun dışı ise
bir zamanlar Zekeriyaköy’de evi olan Rahmetli Çelik Gülersoy’un
yardım ve tavsiyeleri ile çevreye uyumlu renge boyanıp ahşap kaplanmış
göz okşayan çayhanesi yer alıyor. Ahşap oymalı vitrinde geçmiş
döneme ait çay takımları sergileniyor.
Önünde araç park imkânı bulunan aile işletmesi Kirazlı Bahçe,
saat 23.00’e dek yıl boyunca hizmet veriyor.
Erol
Taş'ın Kahvehanesi Cankurtaran
Yeşilçamın kötü adam karakteri ile unutulmazlar arasında yer alan
aktörü Erol Taş'ın kahvesi Sahil yolu Cankurtaran tren istasyonu
arkasında yer alıyor. Sultanahmet III. Ahmet Çeşmesinde 15 metre
aşağı doğru inseniz Kahve sağınızda karşınıza çıkıyor. Önceleri
bulunduğu evin alt katında hizmet veren, daha sonraları dışarı
doğru büyütülen kahve adını taşıdığı film aktörü ile ünlenmiş.
Kahvenin dekoru kahveden çok farklı bir ortamda olduğunuz hissi
yaratıyor. Girişte araç jantlarından yapılma, kadın misafirlerin
geldiklerinde üzerinde kestane pişirdikleri çok özel bir kömür
sobası dikkat çekiyor, duvarları Yeşilçam emekçilerinin portreleri
süslüyor, arada eski bir lambalı radyo, eski pikap geçmişi hatırlatıyor.
Bir köşede etrafına nargilelerin dizildiği, salon içinde kalan
koca bir ağaç gövdesi, diğer köşede kahvede oturanların okumaları
için rafları kitap dizili bir kitaplık bulunuyor.
Koltuklar oldukça rahat bambu, isteyene sandalye de var. Kahvenin
müdavimi olan cankurtaran semti sakinleri kahvenin 1950'den bu
yana var olduğunu, bir çok film artistini bu kahvede gördüklerini,
filmlerin, dizilerin bu kahvede çekildiğini, sanatçının ölümünden
sonra bile Türkiye'nin her yerinden hala Erol Taş'ın
Kahvesini görmeye gelenlerin olduğunu anlatıyorlar.
Gerçekten de içerde ki siyah Beyaz fotoğraflarda Adile Naşit,
Türkan Şoray, Filiz Akın, Fatma Girik, Müjde Ar, Nur Sürer, Perihan
Savaş, Yasemin Alkaya, Hale Soygazi, Erol Günaydın, Yılmaz Güney,
Tarık Akan, Hakan Balamir gibi daha bir çok sanatçının portresine
bakarak, dışarı da ise arada bir geçen tren vagonlarını seyrederek
kahvenizi, çayınızı veya nargilenizi içiyor eskilere doğru dalıp
gidiyorsunuz... Çay 2.50 TL, kahve+su 7.50 TL.
Kahvede sandviç ve yemek de yeme imkanı bulunuyor. Demlik, 120
dereceye ayarlanan bakır kazan içinde sürekli kaynayan çay suyu
buharında 15 dakika demleniyor ve evde yapılana benzemeyen kahvehanenin
tipik, buruk ve gerçek çay tadını kazanıyor. Çay ve kahve fincanı
üzerine kullanım öncesi kaynar su gezdiriliyor, bu sayede sıcak
bardak ve sıcak fincanla servis ediliyor.
Kadırga
Havuzlu Bahçeli Kahve
İstanbul'un
köklü semtlerinden biri olan Kadırga'nın Liman Caddesinde 250
yıllık Çınar ağaçları altında yer alan kahvesi anıt eser değerinde.
Muttelip Bey'in oğlu 85 yaşında ki Arif Bey tarafından işletilen
kahvenin birçok özelliği bulunuyor. Geçmişi 1900 yıllarının başına
dayanan kahvenin anıt ağacı, kapalı bölümün ortasında kahve ile
yaşıt oymalı mermer bir süs havuzu, eski dönemlerden kalma eşyaları
ve en önemlisi bahçesinde ki faal tulumbası. Osmanlı'dan kalan
son tulumbayı zamanında yangına giden o zamanki adıyla tulumbacılar
(itfaiyeciler) kullanmışlar. Ayrıca tulumbacılarda boş zamanlarını
bu kahvede geçiriyorlarmış. Bu nedenle kahveye Tulumbalı Kahve
de deniyor.
Son yıllarda bedavaya kuyu suyu alınmasın diye sayaç bağlanmış.
Kahve, kafe gibi kadınlar erkekler beraberce oturabiliyor, Arif
Beyin yaptığı çayı, kahveyi içiyorlar. Sadece eski İstanbul Beyefendisi
haliyle Arif Bey biraz dertli, fotoğraf çekilmesinden, röportaj
yapılmasından artık doyup usanmış "Yolun sonuna geldim, her
yıl vergimi ödüyorum, kahvenin onarılacak yerleri var, çatıdan
sular akıyor ama bana anıt eser diye bir çivi çaktırmıyorlar,
yardım da etmiyorlar" diyor. Ara Gülerin fotoğraf çekmeye sıkça
gittiği, bir çok ünlü futbolcuyu siyasetçiyi, sanatçıyı ağırlayan
Havuzlu Bahçeli Kahve, bu atmosferi yaşamak için bir bardak çay
içmeye gitmeye değer görünüyor.
Silivri
Sahil Kahveleri
nSilivri kahvelerinin büyük bölümü deniz kenarında ve manzaralı.
Açık ve kapalı bölümleriyle ailece oturulabilen kahveler daha
çok çay bahçesi havası yaşatıyor. Balıkçı kooparatifinde bulunan
Marin kafenin özelliği tipik ahşap sandalye ve masa geleneğini
sürdürüyor olması. Silivri sahilini seyrederek hoş, dinlendirici
atmosferinde vakit geçirebilirsiniz. Sahil boyunca uzanan sayısız
çay bahçesi ve kafeler palmiye ağaçları altında dinlenme imkanı
sağlıyor, servis elemanları çay tepsisini doldurdukları gibi sıradan
tüm masalara servis yapıyorlar, birbiri ardına çay içme arzunuzu
yerine getiriyorlar.
Keyifli kafelerden bir tanesi de Silivri sahilini liman ve plaj
olarak bölen dalgakıranın ucunda yer alıyor, denizin içinde oturma
imkanı sağlıyor, deniz kokusunu, rüzgarını doyasıya teneffüs etme
imkanı bulunuyor.
Tarihi
Çorlulu Ali Paşa Kahvesi Beyazıt
Beyazıt
Kapalıçarşı yakınında tramvay yolu üzerinde bulunan Çorlulu Ali
Paşa Kahveler çarşısı nargileciler bolca bulunduğu İstanbul'un
hayli eski kahvelerinden biri. Günümüzde nargilecilerden çok çarşı
hanımların da ilgisini çekiyor, nargile içmeseler bile bir çay,
bir kahve molası verilirken telefonlara mesajlara bakılıyor.
Kahveler arasında kolyeler, yüzükler, takılar, heybeler, kilimler
nargile bibloları gibi otantik eşyalardan oluşan hediyelik eşya
dükkanları da hizmet veriyor.
Çorlulu Ali Paşa Çarşısı'nın farklı atmosfere sahip, halı kaplı
sedirleri, kanepeleri, tavanlardan sarkan renkli cam fanuslarla
karşılaşılan çarşı avlusuna girişte, nargile kömürleri hazırlanıyor,
nargileler renk renk diziliyor, burnunuza değişik aromalı kokular
geliyor, müdavimler için yer seçenekleri fazla hava şartlarına
göre ya saçak altı, ya kapalı kısımlarda en çok da ortada açık
bölümde yorgunluk atarken bir nargile içimi için 25 TL ödeniyor.
Yakında
Nişantaşı, Teşvikiye Kafeleri, Kuledibi Kahveleri Galata Kulesi/Beyoğlu,
Hazzopulo Pasajı Avlusu Galatasaray, Parmakkapı, Galatasaray,
Tünel, Yüksek Kaldırım Kafeleri, Galata, Karaköy Kafeleri, Kanlıca
Çay Bahçesi Kanlıca İskelesi, Üsküdar, Şemsipaşa Kahvehane ve
Çay Bahçeleri, Sarıyer Çay Bahçesi, Rumeli Kavağı Sahil Bahçeleri,
Anadolu Kavağı Çay Bahçesi, Gülhane Parkı Set Kahvesi, Galata
Köprüsü Kafeleri Köprüaltı/Karaköy, Kabataş, Yıldız Parkı, Emirgan
Korusu, Büyükdere, Ihlamur Kasrı, Beykoz, Poyrazköy, Bağdat Caddesi
Kafeleri, Çamlıca Tepesi, Ponezköy, Hidiv Kasrı…
İstanbul'un özellikli daha bir çok kahvehane ve çay bahçesini
sihirlitur.com sayfasında takip edebilirsiniz.
Türkiye'nin Ünlü Kahvehaneleri,
Çay Bahçeleri
Taş
Kahve Cunda Adası/Ayvalık
Ege'nin önemli kahvehanelerinden biri olan gözde tatil merkezi,
Cunda (Alibey) Adası sahilinde ki Taş Kahve, kışın balıkçılar,
yazın tatilciler tarafından büyük rağbet görüyorTaş Kahve mimarisi
ile adada ki Taksiryadis Kilisesinden sonra en özgün yapı. Yüksek
tavanlı, kemerli silindirik sütunlu pencereleri, vitraylı kapı
camları, salon içi duvarlarında yer alan antika oymalı aynaları,
oldukça büyük ahşap çay ocağı ile adeta zamana meydan okuyor.
Taş Kahve'nin dev sobası da antika, günümüzde kahve turistlerin
de katılabileceği dibekte dövülüyor. Kahvede bilhassa Ayvalık
Tostlu kahvaltı da güzel oluyor, ada lokması, sakızlı dondurma
yemek te, çayı da beş altı bardak içecek kadar leziz.
Alay Kahvehanesi Mudanya
Ahşap oymalı süslü bir kuş yuvası görünümünde köşe başı kahvehanesi,
Anadolu'nun önemli kahvelerinden birisi.
2. Dünya Savası sırasında Mudanya'ya 70. Alay yerleşince, kahve
askerler tarafından hafta sonları sıkça ziyaret edilmiş, bu nedenle
de Alay Kahvesi ismini almış. Önceleri yeşil olan kahve daha sonra
pembe mavi renklere boyanmış, çiçekli saksılarla donatılmış, içerde
kocaman bir soba, büyükçe bir çay ocağı bulunuyor.
Kahveye kimi yürüyerek kimi bisikletle gelip zaman geçiriyor.
Geçtiğimiz yıl, Mudanya Kadın Meclisi de ilk toplantısını Alay
Kahvehanesinde gerçekleştirmiş.
Bursa'nın
Tarihi Han Kahveleri
Şehrin tarihi boyunca ticaret yollarının üzerinde bulunması ticaret
merkezi olmasını sağlamış, bu nedenle çok sayıda han bulunuyor.
Bunların içinde en fazla yoğunluk görülen, Ulu Cami ile Orhan
Camii arasında bulunan Koza Han,1490 tarihli ve Bursa’nın en güzel,
en işlek hanlarından biri. Duvarları taş, tuğlaörülü hanın dikdörtgen
bir avlusu etrafında iki katlı konumlanmış. Genellikle ipek ve
tekstil ürünlerin satıldığı ve alt katı 45, üst katı 50 odalı
hanın çevrelediği avlu ortasında taştan yapılmış sekiz ayaklı
köşk mescit ile etrafında ulu çınarların gölgesinde oturup çay
içilebilecek kafe yer alıyor. Bursa’da Koza Han’dan sonra üç katlı
tek han olan Balibey Hanı, Arabacılar Hanı olarak da bilinen İpek
Han, Osmanlı hanlarının ilk örneği Emir Han, taş kabartma motiflerle
süslü kapıya sahip Pirinç Han bulunuyor. Bursa’nın diğer hanları
arasında ise Geyve Hanı, Fidan Han, Tuz Han, Kapan Hanı, Çukur
Han, Eskişehir Hanı, Tahıl Hanı gibi tarihi değeri yüksek ve bugün
hepsi turistik mekânlar olan hanlar yer alıyor. Bu hanların avlularında
kafelerde oturup çay kahve molası vermek ayrı bir keyif veriyor.
Keyifli yerlerden bir başkası ise Bursa tarihinde önemli yer tutan
geçiş noktalarından birisi olup Dünyada ki dört çarşılı köprüden
biri olma özelliği taşıyan Irgandı Köprüsünü seyreden kafeler.
Çanakkale
Yalı Han Kahvesi
Çanakkale'de gençliğinin merkezi durumunda ki kahve sahile yakın,
Fetvane Sokak'ta 1889 tarihiyle Türkiye'de ender kalmış tarihi
eser Yalı Han'ın girişinde yer alıyor. İki girişli kahvenin bir
girişinde seramik sanat galerisi var, diğer girişi işlek bir sokaktan
yapılıyor. Kendine has kokulu, nemli, serin havası, mor salkımlı
sarmaşıklar altında, çayını kahveni iç hayatını yaşa türünde kendi
halinizde oturabileceğiniz avlusu, çay, kahve, nargile ocağının
ayrı ayrı yerlerde oluşu, mentollü, damla sakızlı kahvesi gibi
fark yaratan özelliklere sahip. I. Çay Ocağı bölümü duvarında
hanın tarihi ile ilgili çerçeveli fotoğraf ve bilgiler asılı.
Nostalji, tarih, huzur, gençlik, pozatif enerji, kediler dahil
her şey var.
Yalı Han Kahvesine gelen müdavimlerin kimi sohbet ediyor, kimi
kitap okuyor, kimi tabletinde çalışıyor, kimi bilek güreşi yapıyor,
kimi göz kirpiklerini göz makasıyla kıvırıyor. Kısacası orada
olup keyifli atmosferi yaşamak lazım.
Gökçeada
Zeytinli Köyü Kahveleri
Zeytinli köye kuş cıvıltıları, renk ahenk çiçeklerle kaplı, parke
taşlı rampa bir yoldan giriyorsunuz.
Köy meydanına bakan kahveler, konukların ilk uğrak yerleri oluyor.
Solda Orhan Karatay kahvehanesi duvarları, ziyaretçilerin bıraktığı
notlar ve fotoğraflarla dolu, çay, kahve ve sakızlı muhallebi
servisi yapılıyor.
Karatay kahvesi karşısında Panoya ustanın mekânı yer alıyor. Panoya
usta da sakızlı muhallebi, tatlı, çay, kahve ile konuk ağırlıyor.
Köy meydanının tam karşısında ise Madamın kahvehanesi yer alıyor.
Madam Maria 2003 yılında hayata veda ettikten sonra oğlu Kostantino
120 senelik kahvenin işletmeciliğine devam ediyor. Çanakkale valisi,
kaymakamı, komutanların ve şarkıcı Fedon’un adaya geldiklerinde
mutlaka kahve içmeye uğradıklarını belirtiyor. Babasının kahve
çekirdeğini dibekte dövdüğünü, kahveyi kömür ocağında pişirdiğini
anlatıyor. Köpüklü kahveyi masanıza getirirken yanına lokum koymayı
da ihmal etmiyor.
Bozcaada
Çay Bahçeleri
Adanın en keyifli yerlerinin başında yer alıyor. Adanın bir çok
yerinde çay bahçesi var amma iskeleye yakın olanların zevki bir
başka oluyor. Bir tanesi kocaman bir çınarın altında serinlikte
nizamiye gibi adaya kim geliyor, kim gidiyor hepsini görebilecek
konumda oturuyorsunuz. Bir başkası hediyelik eşya tezgahlarının
çokça bulunduğu çarşının yanıbaşında. Sandalyeleri ahşap, üstelik
pırıl pırıl boyalı, geniş ferah bir aile çay bahçesi özelliklerini
fazlasıyla koruyor. Bir diğeri ise sahil restoranlarının bir arka
sokağında yer alıyor onunda etrafı uzun boylu ağaçlarla çevreli,
yemek sonrası çakır keyif otelinize gitmeden önce içilen bir kaç
bardak çay adanın deniz havasında bilhassa yazın ilaç gibi geliyor.
Yakında
Anadolu'nun
önemli Kahvelerinden İzmir Kemeraltı Kahvesi, Şirince, Selçuk,
Erzurum, Edirne, Altınoluk, Eskişehir, Uzunçarşı Urfa, Mardin,
Diyarbakır, Bodrum, Eceabat, Anafartalar, Çanakkale, Lâpseki,
Tekirdağ, Antalya Barbaros Çay Bahçesi, Alanya, Gömbe Yaylası,
Samsun, Trabzon, Birgi, Ödemiş, Alaçatı, Gerede, Ankara, Dirmil,
Trilye, Bafa Gölü, Erzincan, Kemaliye, Bayırköy, Düzce, Gölcük
Saraylı, Uluabat Gölü Gölyazı Kahvesi, Eskihisar, Bilecik, Güre,
Urla olmak üzere her yerde özellikli kahvehaneler, çay bahçeleri
büyük rağbet görüyor.
Bunların hepsini en son çekilmiş fotoğraflarıyla beraber çok yakında
sihirlitur.com'da bulabilirsiniz...
Kahvehaneler, Çay Bahçeleri, Kafeler,
Kıraathaneler, Tatil Yerleri Kır Kahveleri
Seçenekleri Devam Edecek......
Mahalle kahveleri her yerdedir, Beyoğlu’nun ara sokakları, Kasımpaşa,
Balat, Karagümrük, Samatya hangi semte baksanız birkaç kahve ile
karşılaşırsınız aşağı kahve yukarı kahve, kahvelerin ucu bucağı
sonu yoktur ülkemizde. Soran olursa bir çok kişinin adresi bellidir,
“Ben kağvedeyim”!.
|
|
|
|