Kızkulesi İstanbul’u, İstanbul Kızkulesini Seyrediyor...

 
 
Yazı, fotoğraflar, klip: Haluk Özözlü
 
  Hiçbir kentte olmayan özellikleri, mimarisi, efsanesi, panoraması, 2500 yıllık geçmişiyle Bizans eseri
Üsküdar Harem sahilinde beş dakikalık mesafede ulaşılır küçücük bir ada üzerine kurulmuş olan Kızkulesi, İstanbul’da yaşayanlar kadar İstanbul’a dışarıdan gelen yerli yabancı turistlerinde ilk uğrak noktalarından biri sayılıyor.
Kızkulesi’nin farklı duygular, romantizm yaşatan, heyecan veren, insanı coşturan birçok özelliği bulunuyor.
Kentin içinde Boğaz’ın Marmara’ya açılan yerinde yer alan tarihi kule, dışarıdan başka içerden başka görünüyor. Özellikle iki kıtanın arasında etrafınızın denizli çevrili oluşu, adaya kısa bir tekne yolculuğu ile gelmiş olmanız, kuleye çıkıp etrafında dolaşmanız, bol bol anı fotoğrafı çekmeniz, arzu ederseniz bir şeyler içip, mükellef bir yemek yeme imkânınızın olması, ziyaretçilerin ayaklarını yerden kesip, adeta kanatlandırıp mutluluktan havalara uçuruyor.!
Kulenin çevresinde, balkonunda saçları uçuşturan deniz kokulu boğaz rüzgârları, tepenizde dolaşan martıların bitmeyen çığlıkları, muhteşem manzara karşısında kendilerinden geçen çiftleri, romantizmin doruklarına çıkartıyor.
Genellikle çiçeği burnunda damat adaylarının burada yaptığı evlilik teklifine, gelin adayları kolay kolay hayır diyemiyor.


Kızkulesi Gezisi
Yıl boyunca her gün (Lodos Havalar Hariç) Salacak İskelesi'nden beş dakikalık tekne yolculuğu ile ulaşılıyor. Adaya ayak bastığınız anda Asya ve Avrupa kıtasını karşısından seyretmeye başlıyor, yanınızdan geçen tekneleri, şehir hatları vapurlarını, boğazdan geçen dev transit gemileri çok daha yakından görebiliyorsunuz.
Kulenin dış çevresinde turlayıp, deniz fenerini görüp, kulenin kitabeli kapısından girerek restoranın içinden geçip kuleye çıkmaya başlıyorsunuz.
Kule basamakların başladığı ilk sahanlıkta anı hediyeliklerinin satıldığı küçük bir stand var. Kızkulesi temasının işlendiği resimli tabak, kupa, çay kaşığı, magnet, resim, kar küresi biblolarından birini günün anısına satın almak imkanınız var.
Birinci katın basamaklarını dönerken restoranın ikinci katına ulaşma ve Kızkulesi fonu önünde padişah ve Hürrem Sultan kostümlü fotoğraf çektirme imkânı bulunuyor.
Kuleye çıkışta yer alan geniş sahanlıkların duvarlarını Kızkulesi efsanesinin resmedildiği dev panolar süslüyor, ayrıca kule tarihi ve efsaneleri okuyabileceğiniz tanıtım ekranları yer alıyor. Mutlaka her gelenin fotoğrafladığı panoların seyri sonrası artık 20 kişi kapasiteli özel mekân Kuledebar, bir başka deyişle estetik çatı mimarisi altında, tavanı harita desenleriyle kaplı Kızkulesi kafe-barın bulunduğu son kata ulaşmış oluyorsunuz.
İsterseniz çay, kahve gibi sıcak içecekler, isterseniz 15 TL ödeyip soğuk bira veya çeşitli kokteyller, meşrubatlar eşliğinde yüksek bar taburelerine ilişip, İstanbul Boğazı’na karşı içeceklerinizi yudumlamaya başlıyorsunuz.
Eğer oturmak, para harcamak istemiyorsanız, kule çevresini yirmi adımda dolaşıyor, dürbünle veya çıplak gözle manzarayı doyasıya temaşa ediyorsunuz.
Ülkeleri, dilleri, yaşları ne olursa olsun Kızkulesi’ne aynı amaçla gelmiş olan mutlu yüzleri görüyor, canınız istediği zaman da kıyıda bekleyen tekneye binerek Kızkulesi’ni görmüş olmanın mutluluğu ile adadan ana karaya varıyorsunuz.

boğaz turu
boğaz turu

Kızkulesi balkonundan etrafa baktığınız zaman her açıda başka bir film izliyor gibi hislere kapılabilirsiniz.
Salacak sahili Üsküdar'dan başlayıp kafelerin renkahenk güneş şemsiyeleriyle Harem'e, doğru renklenerek uzanırken, Boğaz'a karşı bakış açınızı inci bir gerdanlık gibi süsleyen Boğaziçi Köprüsü tamamlıyor.
Hemen karşınızda Galata rıhtımıyla başlayıp Dolmabahçe Camii, Saat Kulesi, Dolmabahçe Sarayı, Çırağan Sarayı ile Ortaköy, Arnavutköy'e uzanan Avrupa kıtasının Kızkulesi'nden görünen sahil şeridiyle karşı karşıya geliyorsunuz.
Elinizi uzatsanız dokunacakmış gibi yanıbaşınızdan geçen gemiler manzaranıza hareket katarken, başınızı Tarihi Yarımada'ya doğru çevirdiğiniz zaman bu defa Ahırkapı Feneri ile başlayan, Sultanahmet Camii, Ayasofya Müzesi, Ayairini, Topkapı Sarayı ile Sarayburnu'nu dönüp Yeni Camii, Haliç'e doğru devam eden emsalsiz, bir o kadar da doyumsuz panorama tüm görkemiyle gözler önüne seriliyor. Gün batımını izlemeye ise kelimeler tercüman olamıyor.




boğaz turu
boğaz turu
Kızkulesi Restorasyonu
Kızkulesi Antik Çağda başlayan geçmişiyle, Eski Yunan’dan Bizans İmparatorluğu’na, Bizans`dan Osmanlı’ya, tüm tarihi dönemlerde var olarak günümüze kadar gelmiş, depremler, yangınlar geçirmiş ve sonunda bir çok defa yeniden onarılmış, çeşitli amaçlara, görevlere hizmet vermiş, buna rağmen uzun süre kapalı kalmış.
Tarihi kulede 1995 yılında başlayan restorasyon süreci boyunca, kendine özgü kimliğine ve geleneksel mimarisine bağlı kalarak, yapı güçlendirilerek tamamlanıp 2000 yılında kapılarını ziyarete açmış.

Kızkulesi Restoranı
Günümüzde gündüzleri cafe-restaurant, akşamları 20.00’den itibaren 220 kişi kapasiteli özel restaurant olarak yerli ve yabancı ziyaretçilerine hizmet veren Kızkulesi, toplantı, lansman, davet, iş yemeği, organizasyon ve farklı yerde düğün gerçekleştirmek isteyenlere de ev sahipliği yapıyor.
Kapı girişinde solunuzda yer alan düzenli mutfağı, temiz giyimli güler yüzlü mutfak personelini, yemeklerin hazırlanışını görebiliyorsunuz.
Az sayıda kemerli penceresi olan loş ışıklı salonda gündüz saatlerinde fonda çalan müzik, gece canlı performans yapılan müziğin eşlik ettiği büyüleyici tarihi atmosferde yiyip içebiliyorsunuz.

Mönüde Neler Var
Dünya mutfağından seçme yemekler bulunan Kızkulesi Restoranında et, balık, spagetti türleri başta olmak üzere her tür yemek yenebiliyor. Özel sunumu ile levrek ızgara, soslu, köfteli, tavuklu kremalı makarnalar, mevsim salataları, dondurmalı tatlılar, şişe veya kadeh olarak tercih edilebilen şarap çeşitleri en fazla siparişi verilen yiyecek, içecekler.

boğaz turu
boğaz turu
Kızkulesi Efsanesi
Kızkulesi için çeşitli efsaneler olduğu, bunların içinde en tanınmış olanı “Yılanlı Hikâye” olduğu belirtiliyor.
Efsaneye göre, “Bizans imparatorunun bir kızı olur. İmparator buna çok sevinir ve kızının doğum gününü, ülkesinde bayram ilan eder. Her yıl, prensesin doğum günü bayramı görkemli bir şekilde kutlanır.
İmparator, bilginlerinden, kızının tahta hazırlanması için eğitilmesini ister. Fakat bilginlerin en yaşlısı, imparatora, kızının on sekiz yaşına basmadan bir yılan tarafından sokularak öleceğini kehanet eder.
Bunun üzerine imparator, kızını korumak amacıyla denizin ortasındaki küçük bir adacık üzerinde yer alan kuleyi onararak kızını buraya yerleştirir. Böylece yıllar geçer. İmparatorun kızı on sekizine basmak üzeredir.
Ancak, kaderin kaçınılmazlığını kanıtlarcasına, kuleye gönderilen üzüm sepetinden çıkan bir yılan, prensesin uykuda olduğu bir anda tenine süzülerek zehrini boşaltır.
İmparator, kızının ölümüne çok üzülür ve kaderden kaçılamayacağını anlar. Kızı toprağa gömülürse, yılanlara yem olacağını düşünerek, prensesin cansız bedenini mumyalatıp pirinç bir tabuta koydurur. Tabutun da Ayasofya'nın yüksek duvarlarından birinin üstüne yerleştirilmesini emreder. Böylece, kızının hiç değilse ölüsünün yılanlardan korunacağını düşünür.
Bugün bu tabutun üstünde iki delik vardır. Yılanın, prensesi ölümünden sonra da rahat bırakmadığı anlatılıyor.

boğaz turu
boğaz turu
Kızkulesi'nin Tarihi
Tarihi kayıtlara göre ilk kuleyi boğazdan geçecek gemileri gözlemlemek için burada ki kayalıklar üzerine Atinalı komutan Alkibiades yaptırmış. Daha sonraları Bizans İmparatoru Manuel Komnenos güvenliği sağlamak amaçlı kuleyi bir kaleye dönüştürmüş. Düşman donanmasının limana girmesini engelleme amacıyla kule ile Sarayburnu arasına zincir çektirmiş. Bilgilere göre kule 150 adım uzunluğunda bir yer altı tüneli ile kıyıya irtibatı sağlanmış.
İstanbul’un fethinden sonra yıktırılıp bu defa ahşap olarak yeniden yaptırılan kule tepesinde yakılan meşale ve kandillerle boğaz geçişi yapan gemilere yol gösterme hizmeti vermiş.
Ne var ki 1719 yılında fırtınalı bir gecede meşaleden etrafa sıçrayan ateşler kuleyi kısa sürede yakıp küle çevirmiş. Nevşehirli Damat İbrahim Paşa yanan kule yerine kâgir olarak bir başka kule yaptırmış. Kulenin günümüzde ki kubbesi de bu dönemde yerine konulmuş.
Kullenin tarihte zindan olarak kullanıldığı dönemde özellikle padişah ve saraya karşı işlenen suçlarda suçlu olanlar burada hapsedilmiş. Sultan I. Mahmut’un saltanatı zamanında Kızlarağası Beşir Ağa padişah emriyle önce hapsedilip sonra gönderilen cellâtla cezalandırılmış. 1755 yılında 3. Osman tarafından azledilen Sadrazam Hekimoğlu Ali Paşa’nın hapsedilmesi sonrası gelinen aşamada padişahın annesinin affı eli son anda hayatı bağışlanmış.
1839’da salgın hastalıklara yakalanıp gemi ile gelenlerin karantina yeri olarak kullanılmış.
Fener olarak hizmetine devam eden 18 metre yüksekliğinde ki Kızkulesi, 1980’li yılların başlarında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı emrine girip bir süre haberleşme kulesi olmuş.

Her Yerde Kızkulesi Var

Kızkulesi sadece İstanbul’un bir parçası değil sanatın içine de iyiden iyiye yerleşmiş bir imaja sahip.
Filmlerde, dizilerde, reklam çekimlerinde, kartpostallarda, gravürlerde, takvim sayfalarında, duvar süslerinde, kitap kapaklarında, üzerine yazılmış romanlarda, şiirlerde, tablolarda, genç ressamların tuvallerinde, fotoğrafa gönül vermiş tutkunların kameralarında, albümlerinde, sergilerinde, müzikte, cd, plak, kaset kapağında, kliplerde, hediyelik eşyalarda, maketlerde, gümüşlerde, takılarda, tepsilerde, kumaş desenlerinde, yastık yüzünde, masa örtüsünde, nevresim takımlarında, ambalaj kâğıtlarına varıncaya kadar her yerde, her zamanda Kızkulesi’ne rastlanıyor, Kızkulesi yaşanıyor.
İstanbul’u gezdim, gördüm, yaşadım diyebilmek için yapacağınız Kızkulesi ziyareti, alışkanlık yapacak güzellikte ki cazibesiyle anılarda iz bırakan, tekrar tekrar gelmek isteyeceğiniz bir mekân olabilir.


Kızkulesi video içeriği
Salacak İskelesinden yıl boyunca yapılan seferlere kişi başı 20 TL ödeyerek biniyor, Kızkulesini gezip dönüyorsunuz. Videoda bu gezi sırasında Kızkulesi içi ve dışında görebilecekleriniz ve yapabileceklerinizden kesitler bulunuyor.





Kızkulesi, boyu hızla uzayan, birbiri içine girmiş yapılarla boğulup betonlaşan kentte, adeta çölde bir vaha gibi.

Sihirlitur.com Anasayfasına geri dönmek için lütfen tıklayınız


© Ekim 2016
, Sihirlitur.com'da ki tüm yazılar ve fotoğraflar
Haluk Özözlü
'ye aittir, alıntı
yapılamaz, izinsiz kullanılamaz.
sorularınız için: hozozlu@sihirlitur.com