|
|
|
|
|
|
Mutfağın
can damarı, piyasanın nabzı, ağızların tadı, tazelik, renk,
çeşit, bereket cümbüşü, ekonomik fiyatlı pazarlar.
|
|
|
Yazı ve Fotoğraflar: Haluk Özözlü
|
|
|
Pazarlar için bir tür açık alan AVM leri de diyebiliriz. Günümüz
semt veya köy pazarlarında sadece sebze, meyve değil iğneden ipliğe,
pazardan öteye ne ararsanız bulabiliyorsunuz. Bazı yerel pazarlar
haricinde bijuteriden antikaya, oyuncaktan günün modası elbiselere
uzanan çeşitleri iç içe sergilenip satılıyor.
Bir de özellikli pazarlar var kimi yerde yöresel otların ön plana
çıktığı, kimi yerde sebzelerin meyvelerin.
Pazar çeşitleri çok fazla, ele aldığımız "Pazarlar"
konusunda hayvan pazarlarına, çiçek, balık, kuş, halı, işçi, otomobil,
bitpazarlarına girmeyeceğiz. Ana konumuz mutfağın haftalık ihtiyaçlarını
karşılayan bolluğun, bereketin, aynı amaçla alış verişe çıkıp
gelenlerin bir araya geldiği, başta Ege bölgesi olmak üzere yerel
köy ve semt pazarları.
Pazarda Hayat
Pazarcılar
günün erken saatlerde pazar alanında ki geleneksel yerlerini alıyor,
ipler tenteler geriliyor, kasalar boşaltılırken ürünler tezgâhlara
ustalıkla diziliyor.
Elmalar parlatılıyor, domatesler, Napolyon kirazlar bir bir üşenmeden
göze hoş görünecek şekilde istiflenip, diziliyor. Pazarlarda çeşit
ve renk cümbüşü yaşanmaya başlıyor. Pazarın ses efektleri adeta
kalabalık bir koroyu andırır, satıcılar espri kattıkları satış
anonslarıyla dikkat çeker, bazen de erkek satıcılar sattıkları
etek, sutyen gibi kıyafetleri üstlerine giyer güldürür. Domatesler
elma gibi diye satılır, "yetişen alıyor" diye bir de
heyecan yaratılır, mısırlar hep süttür, "çiçeği üstünde bahçenin
bunlar, bal akıyor bal, tatlı diye ye, Ayşekadııııın, portakal
Washington, İzmir üzüm çekirdeksiz sultaniye, sulu yatak limon,
bostan patlıcaaaaan, hey maşallah tarlanın bunlar tarlanın, yeme
de yanında yat" bağırışların, avazların sonu akşama dek gelmez.
Yaz mevsiminin pazarları kış mevsimi pazarlarına nazaran daha
eğlenceli, daha zengin daha güzel, daha renkli olur.
Genellikle yazlık evlerin dolmasıyla tatil yörelerine yakın olan
pazarlarda kıyafetlerde plaj kıyafetlerine paralel uyum sağlar.
Pazar yeri denize gitmeden önce pazar alış verişini aradan çıkarmak
isteyenlerle dolar taşar.
Pazarlar kalabalık olur, fakat bunaltıcı sıcaklarla, ellerde taşınan
ağırlıklar bile dolaşanları asla yıldırmaz.
Pazara sabahın erken saatlerinde gelenlerin derdi, kasalardan
tezgâhlara boşaltılan ürünleri seçilmeden, fazla ellenmeden, alıp
bırakılmadan alma telaşıdır. Pazarcılar yazlıkçıları tanır, pazarcıların
çoğu kadındır adeta abla kardeş olunur. Bu samimiyet üzümün en
kehribar renklisinin seçimine, domatesin en sert, en kırmızı,
en olgunu, en irisini almaya yardımcı olur.
Eski usul el terazisi kullanan gözü tok satıcıların, terazi kefelerinin
müşteri gözü hep ağır basar, mesela üzüm alınmışsa tartı işlemi
bittikten sonra bir çitim üzümü cabadan atıp müşteri yine gelsin
diye fazla fazla veren de vardır, hak geçmesin diye tartı sırasında
milimetrik hesap yapan da olur.
Bazı pazarcılar sattığı ürünü hiç seçtirmez, özenle albenisi olanları
göze görünür yerlere, beğenilmeyecek gibi olanları altlara veya
ezik, çürük taraflarını ters koyarak büyük maharet sergilerler.
Uyarılarınıza rağmen parmaklarıyla düzgün olanı alırken, avuç
içiyle ezik bir domatesi veya patlamış balı akmış bir inciri kaşla
göz arasında kesekâğıdına koyup paketler, eve gelindiğinde beş
şeftalinin biri mutlaka çürük, ezik çıkar, nasıl da aldandım diye
dövüne dövüne bir olur insan.
|
|
Pazar olur da pazarda pazarlık olmaz mı?
Pazarlarda fiyatlar belli etiketlenmiştir ama sorular bitmez,
yine de sıkı pazarlık yapılır. “Olacağını söyle, bir buçuk kilo
alacağım bak”, “Yukarda aynı mal, seninkinden ucuz”, “İnan ki
kurtarmaz abla”, “10 liralık yapayım mı”,”İyisinden ver”, “Hepsi
aynı, altı üstü bir”, “ Haftaya yine bana geleceksin” "Biber
acı mı" diye sorulur pazarcının cevabı "acı tatlı karışık"tır,
bir tanesi kırılıp yenir, "Ayol zehir gibi bu" denip bırakılır.
Pazarcılarla pazara gelenler arasında geçen hiç bitmeyen ve bitmeyecek
diyaloglardır.
Iskonto yapsın diye almadan gidiyormuş gibi de yapılır, sonunda
ilk göz ağrısı başka olur, hafızada iz bırakır, döner dolaşır
yine ilk karşılaşılan tezgâha geri dönülür.
Bahçeden henüz kopmuş olanları büyük zevkle seçerken bir yandan
da ne yapılacağı, nasıl pişirileceği düşlenir. Zeytinyağlı mı,
etli mi yapsam, yoksa salataya mı doğrasam, bir kısmınla turşu
mu kursam?
Pazar alışverişi yapanın kafası hep meşguldür, bir şey unutulacak
diye endişe de taşır, neyse ki listesi cebindedir, yoksa da cepten
aranır. Eve döndükten sonra eğer biri yine de unutulmuş ise, “maydanoz,
dereotu, limon alacaktım bak, tuuuuu nasıl da unuttum” diye dünyanın
sonuymuş gibi hayıflanmak da olası ihtimal dâhilindedir.
|
|
Pazar filesi, poşeti, çantası ağzına kadar dolup kolların kopacağı
ağırlığa erişince, mecburen pazardan ayrılmak gereği doğar, ne
çare ki akıl, hala bir şeylerde kalır.
Pazar alış verişinin sırası vardır, tecrübeliler öyle her gördüğünü
gördüğü anda, yerde satın almaz. Önce pazar dolaşılır, fiyat ve
kalite tespiti yapılır, sonra sert dayanıklı, sert sebzeler meyveler
çanta, filede altta kalacak, üzerine ezilmemesi gereken domates,
üzüm, dut, kıvırcık marul gibileri konacak sıralama takip edilir.
Kimi pazarlarda bahçesinde küçük çapta yetiştirdiği ürünleri getirenler
kimi pazarda ineğini, koyununu sağıp, sütünü veya sütünden yaptığı
peyniri, yoğurdu, tereyağını, kaymağı, kümesinden topladığı az
sayıda özgür tavuklardan edindiği köy yumurtasını da getirenler
olur. Organik ürün meraklısı, doğallığın peşinde olanı, markette
bulamayacağını bilenler bunları kaçırmak istemez.
Sığacık pazarı, bu konuda bir adım daha ileri gitmiş, pazarcı
kadınlar veya pazara çıkan ev hanımları evlerinde açtıkları hamurla
yaptıkları börekleri, baklavaları, tatlı ve dolmaları da pazarda
sergilerler.
Küfe Hamalları
Bazıları
için pazar küfecileri dolaşır, pazara giren yaşlı ve kodamanları
kollarlar. Küfecilerle alış veriş yapanlar dolaşırken aldıklarını
küfecinin sırt küfesine doldurur, önceleri taşımak kolaydır da
küfede ki kilolar artıkça beklemek küfecinin hiç de hoşuna gitmez,
alış verişin bir an evvel bitmesini ister, sabırsızlanır, kararsız
zor seçen müşteriyi çabuk olması için uyarır, pazar alışverişinde
iki ayağınızı bir pabuca sokar. Bazen küfesi dolan küfecinin eline
bir de kavun karpuz verip taşıtan bile olur.
Küfecilerle gidilecek yer hakkında önceden iki adımlık yol mesafesi
vaat edilerek fiyat konuşulsa da gidilecek yer iki adım değil
belki de 2222 adım sürer, üstelik çıkılacak dört beş kat merdiven
de vardır. Küfeci taşırken surat yapar, ağır küfeyi sırtından
basamağa indirirken sızlanır, böyle durumlarda küfeciye önceden
konuşulan fiyattan tan fazlası ödenir, küfecinin alınanlarda göz
hakkı kalmıştır diye mevsim meyvelerinden de bir iki tane kendisine
verilir, bu biraz da adettendir.
Akşam Pazarı
Gün boyu pazarlar alış veriş edenlerle dolar taşar, aracını yakınlara
park etmiş olanlar araç bagajına aldıklarını boşaltıp yeniden
gelir, bu defa kavun, karpuz, patates, soğan gibi kiloda ağır
basanları alır.
Bir de akşam pazarcıları vardır ki bunlar ya gündüz çalışıp, ancak
akşam mesai çıkışı pazara gelenler veya fiyatların ucuzlamasını,
ya da havanın serinlemesini bekleyenlerdir.
Pazarcılar her gün bir başka yerde tezgâh açarlar işleri zaten
budur. Genellikle o gün alınmış malı o gün satmak ertesi güne
başka pazara taşımak istemezler. Bu nedenle akşama doğru pörsümüş,
seçilmiş son kalan malları, akşam pazarı diye çabuk bitmesi için
az da olsa fiyat kırarak satma çabası içine girerler, bunu kollayanlarla
işleri daha çabuk sonuçlanır. Pazara gün boyu gelenler için alış
veriş sonrası haftalık kumanya tamamdır, dönüş yolunda elde avuçta
kalana hayretle bakılır, Allah afiyetle yemek nasip etsin duaları
ile evin yolu tutulur.
|
|
|
İstanbul Pazarları ve Diğerleri
Pazarlar sokak aralarından, boş alan pazarlarından çıkmış, üzeri
kapalı fuar alanları haline getirilmiş olsa da, bir kısmı hala
eski usul kargaşa içinde çeşitli daracık sokaklara yayılmış pazar
havasını muhafaza eder.
Bir mahalle de pazar kurulmuşsa akan sular durur, trafik felç
olmuştur, araç koyacak yol kenarı kalmamıştır, pazar süresince
sokaklara araç girişi imkânsız hale gelmiştir, bütün bunların
hepsi normal karşılanır.
Kadıköy’ün Salı Pazarı (Günümüzde Fikirtepe’ye taşınmış olan)
gibi çok ünlü olanlar da vardır. Bursa, Yalova gibi çevre illerden
turlar düzenlenir bu pazarlara, ithal parfüm bile satılır, şapkalar,
ayakkabılar, etekler, bluzlar butiklerde her ne varsa moda yakından
takip edilir, pazar fiyatları mağaza fiyatlarıyla da bayağı bir
farklıdır.
|
|
İstanbul’da adaların pazarları da bir başka olur, pazarcılar ürünleriyle
beraber Yalova’dan vapurla gelirler, Büyükada, Heybeliada sokaklarında
eski Rum evlerinin yamacına kurulur, adada olduğunuzu derinden
hissedersiniz, alış veriş yapanlar evlerine dönerken adalarda
motorlu taşıt çalışmadığı için aldıklarını ya bisikletin selesine
ya da tuttukları faytonla evlerine taşırlar. O gün adanın pazarıdır
yine de kimse kaçırmaz.
Şile pazarı Şile çevresinde ki köylerde dokunan şile bezlerinin
toplanıp Şile pazarında satıldığı için bezin ismi Şile Bezi olarak
anılır, domates, biber, ıspanak patlıcan alınırken yanında Şile
bezi bluz da alınır.
Kadıköy'de yıllardır kurulan meşhur Salı Pazarı yeni pazar yeri
Fikirtepe'ye taşındı ama günü değişmedi.
Salı pazarının Avrupa yakasında ki en büyük rakibi ise Etiler
Sosyete pazarı.
Diğer semtlerden bir kaç örnek vermek gerekirse Erenköy Perşembe
- Kozyatağı Cuma - Göztepe Pazartesi - Bakkalköy Pazar - Pendik
Cumartesi - Maltepe Pazartesi - Beşiktaş Cumartesi günleri kuruluyor.
Marmara'dan Ege'ye, Akedeniz'e Pazarlardan Bir Demet
Erdek pazarında Türkiye’de sadece Kapıdağ Yarımadası’nda yetişen
kırmızı soğan bölgeye hastır, çeşit çeşit biberler de vardır.
Sakarya pazarı balkabağı ile ünlü, Bursa Yenişehir pazarı çarliston
biberiyle. Abant köy ürünleri yöresel pazarından, ev yapımı tarhana,
erişte, peynir veya bal, ceviz alınır. Tire pazarı pazarcılarının
çoğu kadındır.
Cunda Adası pazarı Girit kökenli olduğu bilinen yöresel otların
da pazarı olması Cunda’yı diğer pazarlardan farklı kılıyor. İstifno,
İzdinya, akkız, ısırgan, madımak, muhriye, rezene (Arapsaçı),
turp otu, kır kekiği, reyhan, taze nane, fesleğen, tere, roka,
kuzukulağı, deniz börülcesi, cibez bunlardan bazıları.
|
|
|
Alaçatı
pazarının da Cunda pazarı gibi otları, sakız enginarı meşhurdur,
Alaçatı kavunu da bunlara eklenir.
Hatta ve hatta Foça, Milas, Dikili, Çandarlı gibi bir çok yerde
sabah güneş doğmadan toplanmış kabak çiçekleri ile karşılaşılır.
Hani şu içini doldurup çiçek dolması yapılan lokum gibi yenen
veya içine lor peyniri koyup kızartıp tadına doyulmaz meze yaptığımız
çiçeklerden.
Hiç ummadığınız yerde nostalji yaşatan, çocukluğa geçmişe doğru
yola çıkartan çeşitler, mesela yemyeşil taze nohut demeti, acur,
kelek, kolye gibi ipe dizilmiş alıç meyvesi, külah içinde dağ
çileği, ahududu, böğürtlen gibi manavlarda pek de fazla bulunmayan
çeşitlerle karşılaşılır.
Ispanak, pazı, semizotu, lahana, karnabahar, havuç, turp, yer
elması, pırasa, kereviz, bezelye, bakla,tazesoğan, taze sarımsak,
dereotu, maydanoz ve diğerleri…
Ege pazarlarına bir yenisi daha eklendi. Yavaş Şehir seçilmiş
Seferihisar’da Seferihisar Köy Pazarı, Sığacık Kaleiçi pazarından
sonra üçüncü üretici pazarı olan Ürkmez, Çarşamba günleri Lebedos
Parkı’nda köy ürünlerini direk vatandaşa sunuyor. Halden mal girişinin
yasak olduğu pazarda naylon torba da kullanılmıyor, file ve kese
kâğıdı ile alış veriş yapılabiliyor. Ev hanımları yetiştirdikleri
ürünleri satarak ev ekonomisine katkı sağlarken, evlerinde pişirip,
pazara getirdikleri leziz yemekleri de kısa sürede tükeniyor.
Dağ yamacında kurulu yaz mevsimi pazarlarda ki bunlardan biri
olan Salda Gölü, yakınında zirvelerden getirilen karlar, pekmez
döküp yenmek için satın alınıyor.
Eğer biraz damak zevkine, yemek sanatına düşkünlük varsa, mutfağa
girmek, yemek yapmak zevk veriyor ise pazarlar onlar için bir
cennettir adeta.
|
|
|
Akdeniz Güneşinde renkler daha da çoşuyor ve Anamur Pazarı'nda
tam renk bir cümbüşü yaşanıyor
Anamur'da pazarda dolaşırken tam anlamıyla renk cümbüşü içinde
kaybolabilirsiniz. Akdeniz güneşiyle nar gibi kızarmış tarla domatesleri
sanki daha bir başka, dalından henüz kopmuş çarliston biberler,
karpuzlar, kokulu yerli Anamur muzları, yeşilden de yeşil fasulyeler,
kadife görünüşlü patlıcanlar öylesine cazip ki neredeyse bir yazlık
alıp Anamur'a yerleşmeyi düşündürecek kadar albenili görünüyorlar.
Hiçbir şey almasanız bile bolluk ve bereket emsali Anamur pazarını
gezmek, yöresel ürünleri görmek zevk veriyor. Pazarın gediklileri
yazlık şortları ile geliyor, pazar çantalarını, poşetleri dolduruyor,
yazlıkların ihtiyaçlarını ekonomik fiyatlarla karşılıyorlar, yaşlısı
genci ile görev tamamlanınca alış verişin terini yorgunluğunu
atmak üzere ver elini sahil boyunca uzanan Anamur plajı.
|
|
|
Kalaycı,
Sepetçi, Bileyici, Kaşıkçı
Büyük pazarlarda bakırları kalaylatmak için kalaycı da bulursunuz,
bıçaklar için bileyici de görürsünüz.
Hasır sepetler de vardır, canlı köy tavuğu, horozu satan da vardır,
çiv çiv satan da.
Kâğıt gibi incecik oyulmuş tahta yemek kaşığı ya da etli mevsim
türlüsü pişirecek güveç kabı satan da vardır pazarlarda.
Kaşıkçı ile karşılaşınca birden hayalinizde canlanır tahta kaşıkla
güveçte pişmiş kuru fasulye yemenin zevki.
Karpuzlar tezgahta dilim kesilip sergilenen gibi kırmızı, kütür
kütür olmaz her zaman, çoğu et karpuzu çıkar.
işte bu yüzdendir ki karpuzlar teker teker defalarca tokatlanır,
sesi dinlenir, kavunların dibine başparmakla basılır, olgunluğu
test edilir, vakit su gibi akar geçer, pazarlara her hafta gidilse
de yine de doyum olmaz.
File
ve Kilo
Pazarların iki aktörü her zaman ön plandadır.
Bunlardan biri içi boşken cebe bile sığan avuç içi kadar ipten
örülme pazar filesi alıcının olmazsa olmazıdır ve içine konulanlar
arttıkça o küçücük file devleşir, ağırlaşır, taşırken zorlanır
insan. Öte yandan emeklinin timsalidir, sembolüdür file, lafı
bile vardır “Bir file kaça doluyor biliyor musun sen” diye sorulurken
hayat pahalılığı takaza yollu bununla dile getirilir.
Dolu bir pazar filesi piyasa ölçüsüdür, birimdir, kıstastır. Pazarın
diğer aktörü pazarcının eli ayağı olan el terazisi ve en çok kullanılan
ağırlıkları yarım ve bir kiloluk dirhemleridir. Günümüzde kent
pazarlarında dolaşanlar için "el terazisi mi kaldı"
diye bir soru akla gelebilir ama köylerde hala el terazileri revaçtadır.
Yine de tahta kasalar plastik olanlara, dirhemli teraziler yerlerini
dijital olanlara bırakmıştır...
Turistik Pazarlar
Bazı pazarlar ziyaretçileriyle farklılık gösterir ki bunun bariz
örneği Muğla ve çevresinde ki pazarlarda yaşanır.
Kendi ülkelerinde tek tek meyve almaya alışkın turistler karşılaştıkları
bolluk karşısında otellerine pazardan aldıkları kilolarca
meyvelerle, kasalarca aldıkları şaraplarla dönerler.
Turistlerin bu tür alış verişe geldiğini gören pazarcılar, Marmaris,
Bodrum’da, çevre köylerinde görüldüğü üzere pazarlarına yetiştirdikleri
bahçe ürünlerin yanı sıra yöresel el işi oyalar, halı, kilim,
heybe, kumaş dokumaları da getirirler, dükkân kirası yoktur, fiyatlar
ekonomik olur, e tabii turistler de bu fırsatı kaçırmak istemezler.
Sadece turistler değil tasarımcılar, ekonomik düşünenler de pazarlardan
kendilerine çok şey çıkartırlar.
Örnek vermek gerekirse Selçuk ilçesi pazarında satılan ve deve
güreşlerinde develer kimseyi kızıp ısırmasın diye ağızlarına kese
gibi takılan ip fileler ucuzdur, bazı hanımlar bu fileleri alıp
içine saksılarını koyar makrame gibi kullanarak bir yerlere asarlar.
İş bilenenin kılıç kuşananın misali buna benzer birçok imrendirici
dekoratif tasarım çıkar ortaya.
Ayvalık’ta olduğu üzere haftada üç defa birbirine yakın yerlerde
kurulan pazar da vardır, hafta da bir kurulan da. Piyasanın nabzı
pazarda atar, pazara gitmemek olmaz, gitmeyenlerde hafta boyunca
büyük boşluk yaratır.
Pazar kurulunca mutlaka iş güç bırakılır, kurulan o pazara gidilir,
pazar alış verişi o günün en önemli işidir.
"Geçti Bor’un pazarı sür eşeğini Niğde’ye" sözü
boşuna söylenmemiştir.
Malumunuz olan hikâyede adamın biri yumurtalarını alıp eşeği ile
Niğde’nin Bor pazarında satmak üzere yola çıkar, fakat Bor’a geldiğinde
pazarın bitmiş olduğunu öğrenir, etrafındakilere niyetini belirtip,
pazarı sorunca “Geç kaldın sen geçti Bor’un pazarı, sür eşeğini
Niğde pazarına” cevabını alır. Günümüzde “Geçti bunun pazarı sür
eşeği Niğde’ye” demesi bundandır…
Bazı pazarlar ve kuruluş günleri
Muğla Perşembe - Datça Cumartesi - Kuşadası Cuma - Milas
Salı - Tire Salı - Ödemiş Cumartesi - Yalıkavak Perşembe
- Turgutreis Cumartesi - Bozburun Salı - Çine Perşembe
- Alaçatı Cumartesi - Çeşme Pazar - Urla Cuma - Ula
Cuma - Torbalı Perşembe - Seferihisar Cuma - Sığacık
Pazar - Marmaris Perşembe - Gümüldür Cumartesi - Ürkmez
Pazar - Edremit Çarşamba - Havran Cuma - Ayvalık Perşembe
- Bayındır Cuma -
Kaş Cuma - Kalkan Perşembe - Akyaka Çarşamba - Gökova
Cumartesi - Yenipazar Çarşamba.
|
|
|
|