|
|
|
Yazı
ve Fotoğraflar: Haluk Özözlü |
Dolmabahçe
Sarayına daha yaklaşırken karşılaşılan abidevi görkemli kapıdan
hemen geçtikten sonra bahçenin ortasında yer alan kuğulu fıskiyeli
havuzun her iki yanından ilerleyerek saray kapısına geliyorsunuz.
Saraya girmeden Aslanlı Kapı solunuzda, denize açılan kapı sağınızda
kalıyor. Mermer basamakları yavaş yavaş çıkarken, içinizi merakla
karışık, sabırsızlık, yoğun derecede hayranlık duyguları sarmaya
başlıyor. İlk girişte karşılaşılan kristal merdiven, tavan süsleri,
avizeler, duvarlar, zemin ve saray eşyaları en küçük detaya varıncaya
kadar ziyaretçileri etkiliyor, nefesini kesiyor.
Ziyaretçiler
kâh bir dokuma desenine, kâh merdiven tırabzana takılıp kalıyor,
nereye bakacağını, neyi inceleyeceğini şaşırıyorlar. Bir şeyleri
kaçırmanın endişesi içinde olanlar, şömine, avize, duvar tabloları,
masalar, koltuklar, perdeler, pencereler, kapılar, halılar, saatler,
vazolar arasında başlarını bir o yana, bir bu yana döndürüyorlar.
Saray hakkında önceden bilgi edinenler veya rehber eşliğinde gezenler
gördüklerin den daha fazla etkileniyor, sanatın gücünü daha derin
hissediyorlar. Büyük salonda karşılaşılan dört, buçuk ton ağırlığında
ki dev kristal avize ise tam anlamıyla ziyaretçilerin ağızlarını
açık bıraktırıyor.
Burada
bir soluklanıp, 285 odası, 46 salonu bulunan Dolmabahçe Sarayı’nı,
sarayın ünitelerine tekrar dönmek üzere, ayrı mütalaa etmek gereken
çok özel bir odadan Atatürk’ün odasının söz etmek gerekiyor. Bu
oda görünüşüyle son derece mütevazı eşyalarla döşenmiş olan ve Ulu
Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün vefat ettiği oda. Oda kapısına yaklaşırken,
sarayı gezerken edindiğiniz sanata işçiliğe, eserlere duyduğunuz
hayranlık duyguları bu defa içinizde ki saygı, minnet, özlem duyguları
ile yer değiştiriyor, içiniz doluyor, boğazınız düğümleniyor, ağlamak
bile istiyorsunuz.
Üzerine Türk bayrağı serilmiş bir yatak, Atatürk’ün kullandığı oda
eşyaları, solda Taşkızak Tersanesi’nde yapılmış bir saat ve Türkiye’nin
diğer Atatürk Müze evlerinde ki saatlerde olduğu gibi dokuzu beş
geçe duran yelkovan ve akrep. Kendini daha fazla tutamayanlar oluyor,
gözlerinden akan yaşlara dur diyemiyorlar...
Bu oda sarayda olduğunuzu unutturuyor, Atatürk’ün odasında olmak,
Atatürk’ün huzuruna çıkmak gibi duygu seline kapılmanıza neden oluyor…
Dolmabahçe
Sarayı Konumu
Sarayın yer aldığı alan, dört yüz yıl öncesinde Boğaziçi’nin büyük
koylarından biri olup, Osmanlı paşalarının gemilerini demirledikleri,
denizcilik törenlerinin yapıldığı yer olarak kullanılmış. Zamanla
bataklık haline gelen koy, 17.Y.’dan itibaren doldurularak, eğlence,
dinlenme amaçlarına hizmet veren “Hasbahçe”ye dönüştürülmüş. Çeşitli
dönemlerde yapılan köşkler, kasırlar grubu, Beşiktaş Sahil Sarayı
adıyla anılmış. I. Abdülmecit döneminde (1839-1861) kullanışsız
olduğu gerekçesiyle 1843 yılında yıkılmaya başlamış, diğer taraftan
Dolmabahçe Sarayı’nın 15.000 m2 alana yayılan temelleri, meşe kazıklar
ve ağaç hasırlar üzerinde yükselmeye başlamış.
Yapımı 1856 yılında bitirilen 110.000 m2 üzerine kurulu saray, ana
bina dışında, saray ahırları, değirmenler, eczaneler, mutfaklar,
kuşluklar, camhane, dökümhane, dokumahane, tatlıhane gibi çeşitli
amaçlarda kullanılan 16 bölümden oluşmuş. Saray ana binası Mabeyn-i
Hümayun (Selamlık), Muayede Salonu (Tören Salonu) ve Harem-i Hümayun
adlarını taşıyan üç bölüme ayrılmış. Yapımcıları Karabet Balyan
ve yardımcısı Nikoğos Balyan kalfalar olup tüm yapı bodrum katı
ile birlikte üç kat olarak inşa edilmiş. Biçimde, detay ve süslemelerde
gözlenen batı etkilerine karşılık sarayın kuruluş ve mekân ilişkilerinde
geleneksel Türk evi plan tipinin büyük ölçekte uygulandığı gözleniyor.
Beden duvarları taş, iç duvarlar tuğla, döşemelerde ahşap kullanılmış
olan sarayın 45.000 m2 lik kullanım alanı, 285 oda, 44 salonu (6
hamamı) bulunuyor. Saray zemini ince işçilik örneği parke kaplanmış
üstüne önce sarayın dokumahanesinde, sonra Hareke tezgâhlarında
dokunmuş 4454 m2 halı serilmiş.
Dolmabahçe Sarayı duvarlarını ise her biri paha biçilmez sanat eseri
olan 600 civarında tablo süslüyor. Bu tablolar arasında Boulanger,
Fromentin, Gerome, Zonaro, Ayvazovski gibi Avrupalı ressamların
eserleri ile Osman Hamdi Bey, Şeker Ahmet Paşa, Avni Lifij gibi
yerli usta ressamların eserleri ve adsız saray ressamlarının yaptıkları
tablolar yer alıyor.
Dolmabahçe Sarayı Bölümleri
Padişah'ın devlet işlerini yürüttüğü Mâbeyn, işlevi ve görkemiyle
Dolmabahçe Sarayı'nın en önemli bölümü özelliği taşıyor. Girişte
karşılaşılan Medhal Salon, üst kat ile bağlantıyı sağlayan ve protokol
niteliği taşıyan Kristal Merdiven, elçilerin ağırlandığı Süferâ
Salonu ve Padişah'ın huzuruna çıktıkları Kırmızı Oda, İmparatorluğun
tarihsel görkemini vurgulayacak biçimde süslenmiş ve döşenmiş.
Üst
katta yer alan Zülvecheyn Salonu, Padişah'ın Mâbeyn'de kendine özel
olarak ayrılmış dairesine bir tür geçiş mekânı oluşturuyor. Bu özel
dairede, Padişah için, mermerleri Mısır'dan getirilmiş görkemli
bir hamam, çalışma odaları ve Sultan’ın günlük yaşantısını sürdürdüğü
yemek ve dinlenme odaları yer alıyor. Aynı bölümde bulunan ve Halife
Abdülmecid'in kitaplarından oluşan kütüphane sarayın dikkat çekici
mekânlarından sayılıyor. Harem ve Mâbeyn bölümleri arasında yer
alan Muâyede Salonu, Dolmabahçe Sarayı'nın en yüksek ve en görkemli
salonu özelliği bulunuyor. 2000 m² yi aşan alanı, 56 sütunu, yüksekliği
36 metreyi bulan kubbesi ve bu kubbeye bağlı yaklaşık 4,5 tonluk
İngiliz yapımı avizesiyle bu salon, saray’ın diğer bölümlerinden
belirgin bir biçimde ayrılıyor. Salonun avizesi, Sultan Abdülmecid
tarafından İngiltere’den sipariş verilerek satın alınmış. Dolmabahçe
Sarayı'nın Batı etkileri altında, Avrupa saraylarından örnek alınarak
yapılmış bir saray olmasına karşılık, işlevsel kuruluşu ve iç mekân
yapısında "Harem"in eskisi kadar kesin çizgilerle olmasa da, ayrı
bir bölüm olarak kurulmasına özen gösterilmiş. Ancak Topkapı Sarayı'nın
tersine, Harem, artık Saray’dan ayrı tutulmuş bir yapı, ya da yapılar
topluluğu olmayıp, aynı çatı altında, aynı yapı bütünlüğü içinde
yerleştirilmiş özel bir yaşama birimi haline getirilmiş.
Dolmabahçe Sarayı, hizmete açıldığı 1856 yılından, halifeliğin kaldırıldığı
1924’e kadar aralıklarla altı padişaha ve son Osmanlı Halifesi Abdülmecid
Efendi’ye ev sahipliği yapmış.
1927-1949 yılları arasında Saray, Cumhurbaşkanlığı makamı olarak
kullanılmış. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk,
1927-1938 yılları arasında İstanbul’daki çalışmalarında Dolmabahçe
Sarayı’nı kullanmış ve burada hayata gözlerini yummuş.
Dolmabahçe
Saray Gezisi Kristal Merdiven
Sarayı
gezmeye daha yeni başlarken mücevher gibi göz alıcı bir aydınlık,
parlaklıkla kaplı girişte Kristal Merdivenle karşılaşılıyor. Sarayın
protokol girişinden üst kata çıkış bölümü kristalden yapılmış tırabzan
parmaklıklar nedeniyle bu isimle veya Saltanat Merdiveni olarak
anılıyor. Merdivenler, sarayın hizmet katını devlet katına bağlıyor.
Barok stilde dönüşlerle hareket kazandırılmış olan ve Süfera Salonu,
Zülvecheyn Salonu’na geçişi sağlayan tırabzanlarında kesme kristal
kullanılan bu merdivenler, büyük avize ve gün ışığını doğrudan içeri
alan cam tonoz örtü ile altında yansımalarla göz kamaştıran, tüm
detayların ortaya çıkmasına yardımcı olan aydınlık bir ortam oluşturuyor.
Mavi Salon
Sultan’ın Muayede salonunda ki bayramlaşmadan sonra Halife Merdiveni’nden
çıkarak ulaştığı ve Harem halkının tebriklerini kabul ettiği Harem’in
Tören Salonu biliniyor. Sultan’ın Haremde ki dairesinin merkezinde
yer alan ve altın varaklı panolar dışında kalan salon renginde dokuma,
süsleme, seramik ürünlerde ön plana çıkan mavi renk nedeniyle Mavi
Salon olarak anılıyor.
Süfera Salonu
Dolmabahçe Sarayı ‘nda yabancı konuk ve elçilerin kabul edildiği
Süfera Salonu orta sofa ve dört köşede konumlanmış odalarla oluşturulan
simetrik özellik taşıyor. Salon mimarisi, dekorunda, salon işlevi
göz önüne alınarak en ince detayına kadar konukları etkileme amacı
güdülmüş.
Pembe
Salon
Osmanlı döneminde “Valide Sultan Divanhanesi” ve “Balkonlu Sofa”
olarak biliniyor. Valide Sultan ve kadın efendilerin özel konuklarının
ağırlandığı bazılarına padişahların da katıldığı davetler bu salonda
verilmiş. Salonun zeminini kaplayan büyük boy Hereke halısı saray
üslubu ile dokunmuş seçkin bir orta halı olarak dikkat çekiyor.
Duvarlar Harem karakterine uygun kadın portreleri yer alıyor. Fransız
ressam Pierre D’esire Guillemet imzalı iki saraylı kadın portresi
ile Charles Chaplin tarafından yapılmış Mayıs Gülleri adlı tablolarla
Harem duvarları süslenmiş.
Zülvecheyn Salonu
İki
cepheli salon anlamı taşıyan Zülvecheyn Salonu, hem iç, hem dış
mabeyn ile bağlantı sağlaması nedeniyle bu isimle anılıyor. Padişahın
kabul, çalışma amaçlı kullanmasının yan ısıra salon mevlitlerin
okunduğu, nikâhların kıyıldığı, ramazan aylarında huzur derslerinin
verildiği, dini tören ve önemli günlerin de gerçekleştiği salon
olmuş. Salonun itinalı ve farklı malzemelerle kaplı parke zemini
ve aynalar üzerinde asılı bulunan Sultan ikinci Abdülhamit tuğralı
panolar hayranlık uyandırıyor.
Elçi Kabul Odası
Osmanlı sultanı tarafından kabul edilen elçilerin güven mektuplarını
sundukları bu oda, Osmanlı siyasal tarihi boyunca pek çok olay “Sefirler
Odası” olarak da anılan bu mekânda gerçekleşmiş. Altın varaklarla
bezenmiş tavanı, kumaş dokusu izlenimi veren duvar kaplama süsleri,
Hereke kumaşlarında ki hâkim kırmızı renk, yekpare altın varak kornişlerin,
19. yy da moda olan porselen süslemeli sehpaların kullanıldığı Kırmızı
Oda, imparatorluğun tüm ihtişamını yansıtıyor.
Sedefli Oda
Dolmabahçe Sarayı’nın bu odasında dikkat çeken sedef kullanımlı
eşyalar, bu odanın bu isimle anılmasına sebep olmuş. Orta masa,
dolaplar, oturma grupları pencere aralarında bulunan çiçeklikler,
özel tekniklerle sabitlenmiş örnekler oluşturuyor.
Kırmızı
Oda (Has Oda)
Harem bölümünde ki resmi kabullerin gerçekleştirildiği Kırmızı Oda,
dekorasyonda kullanılan kırmızı rengin egemenliğinde bu ismi kazanmış,
Haremin en görkemli odasının özellikleri arasında duvarlarının kumaş
kaplı ve tavanının kubbe biçimde tasarlanmış olması gösteriliyor.
Aynada yansıyan kubbe görüntüsü, şöminesi, lake ve altın varaklı
kapı kanatlarında kullanılmış olan hilal motifi, dünya harita işlemeleri,
kırmızı kristal avizeleri, Yıldız yapımı olan kapaklı vazo Kırmızı
odayı diğerlerinden ayıran özelliklerden sayılıyor.
Muayede Salonu
Mabeyn-i Hümayün bölümleri arasında yer alan büyük Salon Dolmabahçe
Sarayının en yüksek tavanlı, en görkemli bölümü olup, padişahın,
hanedanın erkek üyelerinin vezir ve vekillerin, teşrifatçı memurların
kutlamaları kabul ettiği mekânın farklı ayrıcalıkları bulunuyor.
Salonun iç bölümde 36 metre yükseklikte kubbesi, dış kaplamada ise
çatı örtüsü koruma sağlıyor. Solon döşemesinde fazla eşya olmamasına
karşın, salonun en dikkat çekeni 4,5 ton ağırlığında, İngiliz yapımı,
664 mumluklu, kristal avize salonu fazlasıyla dolduruyor.
Kütüphane
Abdülmecit Efendinin kendi topladığı kitap ve dergilerden başka,
Atatürk ve İnönü döneminde alınan ve hediye olarak gelen kitaplarda
daha da zenginleşmiş. Kütüphanede halen on bin üzeri kitap, dergi
bulunuyor. Arkalığında Sultan 2. Abdülhamit’in arması bulunan koltuk
kütüphanenin bir parçası olarak ilgi çekiyor.
Selamlık
bölümünde Harem bölümüne geçişler için koridor ve sofalar kullanılıyor.
Sarayın tablo koleksiyonunun önemli bölümü de yine bu uzun koridorların
duvarlarında yer alıyor. Koridorun Harem bölümüne yaklaşan yerlerinde
kadın portreleri ağırlık kazanıyor. Denize bakan cephede yer alan
pencereler şekil ve cam renkleriyle hayranlık uyandırıyor.
Sarayda bulunan Tercüman Odası, tercümanların bekletildiği oda olarak
işlev görürken, Elçi Kabul Odası da aynı amaçla anılıyor. Dolmabahçe
Sarayı Mavi salona açılan Atatürk’ün çalışma odası döşemesinde Hereke
halısı, mobilya, tablo ve vazolarla sadelik gözlenirken, Nutuk üzerinde
uzun çalışmalar yaptığı masa büyük önem taşıyor.
Sarayın dinlenme odaları ve Binek Odası, Yazı Dairesi, Müzik Odası,
salonlarında örneği az görülen parçalar görülüyor. Bunlar arasında
yekpare üç pencerelik korniş, altın varaklı konsol aynalar, geometrik
desenli halılar, ipek dokumalar, çini sobalar, Avrupa porselen şömineler,
yaprak görünümlü kesmeli kristal avizeler, ayaklı kristal avizeler,
gümüş mangallar, ahşap oymalar, altın varaklı oturma grupları, som
gümüş ayaklı sehpalar, imparatorluğun estetik zenginliğinin yansıması
olarak kabul ediliyor.
Saat
Koleksiyonu
284
adet mekanik saatin yanı sıra barometre, termometre, hygrometre,
galvanimetre gibi mekanik ölçüm araçlarını da içinde barındırıyor.
Saatlerin ağırlıkta ve önemce önde olduğu koleksiyonda, objelerin
çoğunluğunu 19. yüzyıl Fransız yapımı saatler oluşturuyor. Fransız
yapımı saatlerin ardından 18. yüzyıl İngiliz saatleri, Avusturya
saatleri, Alman ve Amerikan saatleri geliyor. Saatlerin geneli,
Saray’ın tefrişi ile uyumlu, zaman göstermenin yanı sıra aksesuar
olma özelliğini de taşıyan bir çift vazosu, şamdanı ya da barometresi
ile bahü, konsol veya orta masaları süsleyen çalarlı ya da farklı
fonksiyonlarda objeler olarak gösteriliyor.
Saray genelinde tefrişlerinde esas alınan, hemen her yaşam alanına
en az bir saat koymak olmuş. Şöyle ki, büyük salonlarda ya bir ayaklı
saat ya da orta masada bir oturtma saat, dairelerde birer saat,
perde araları ve büyük duvarlarda paralel birer saat ve barometre
yerleştirilmiş. Saatlerin büyüklüğü, özellikleri, yapıldığı malzeme
kullanan kişi ve tefriş edildiği odaya göre çeşitlilik gösterdiğinden
çok gösterişli saatlerden ahşap, sade kütüphane ve kâtip odaları
saatlerine kadar uzanan bir genişlikte olduğu gözleniyor. Büyük
salon ve odalarda kuvvetli sesleri ile zamanı sesli olarak da duyuran
saatlerin yanı sıra, dinlenme ve yatak odalarında daha sessiz çalışan,
çan yerine gonk ya da müzik çalan saatler görülüyor.
Dolmabahçe
Sarayı
Kristal Avize
|
Dolmabahçe
Sarayı
Kristal Avize
|
Dolmabahçe
Sarayı
Halife Merdiveni Sahanlığında Kristal Avize
|
Aydınlatma Araçları
Koleksiyonu’nun en önemli grubunu kristal avize ve şamdanlar oluşturuyor.
Kristal eserlerin yanı sıra dönemin üslup ve süsleme özelliklerini
bünyesinde barındıran diğer avize, şamdan, lamba, aplik, paraçol
(Altı destek demirli), fener ve kandil gibi çok çeşitli aydınlatma
araçları ile koleksiyon geniş bir dağılım gösteriyor. Dolmabahçe
Sarayı 19. Yüzyılın en ünlü cam üreticilerinin eserleri olan kristal
avize ve şamdanlarla aydınlatılmış. Dönemin siyasi ortamı, yapılan
ticari antlaşmalar, İngiltere, Fransa’nın düzenlediği uluslar arası
fuarlar söz konusu teknoloji ve sanat ürünlerinin Osmanlı Saraylarına
girmesinde rol oynamış. Dolmabahçe Sarayı Mabeyn’de ve Muayede Salonu’nda
mekânların fonksiyonlarını vurgulayacak nitelikte özenle seçilen
ve sipariş edilen büyük boyutlu İngiliz kristal avizeler bulunuyor.
Dolmabahçe Sarayı, müzik aletleri ve notaları bakımından tam bir
Batılı saray olarak kabul ediliyor. Saray’da bulunan 9 piyano, 2
harmonyum, 2 org, çello, kontrbas ve kemanlar dışında, nota arşivi
de Batı müziği çalmaya ve öğrenmeye yönelik bir repertuar yer alıyor.
Hat Sanatı ve Yazı takımları Koleksiyonu
Dolmabahçe
Sarayı Hat Sanatı ve Yazı takımları Koleksiyonu kapsamında gruplandırılmış
eserler, hat levhaları, yazı takımları, mühürler, arma ve nişan
ve madalyalar, haritalar ve masa zillerinden oluşuyor. Dolmabahçe
Sarayı Hat Koleksiyonu’nu oluşturan levhalardan en önemlileri, Saray’ı
yaptırmış olan Sultan Abdülmecid (1839-1861) olan hat eseri olarak
gösteriliyor.
Sultan Abdülmecid, hat sanatını, bir ekol olan Mahmud Celaleddin’in
talebesi Mehmed Tahir Efendi’den öğrenerek, icazet almış. Celi sülüs
yazı ile yazmış olduğu levhaları koleksiyonda mevcut olup, Hanedana
mensup, sanatkâr şahsiyetiyle ön plana çıkan son halife Abdülmecid
Efendi’ye ait levhalar da özenle korunuyor. Yine devrin meşhur hattatlarından
Yesari-zade Mustafa İzzet Efendi, Şeyh Mehmed Abdülaziz Rifai, Şefik
Bey’in yazmış olduğu levhaları da saray koleksiyonunda yer alıyor.
Nasıl
Gidilir
Dolmabahçe Beşiktaş sahili arasında bulunan Dolmabahçe Sarayına
Karaköy yönünden hafif raylı sistem tramvayı, Boğaz ve Taksim yönünden
taksi, otobüs ile gelmek mümkün olup, deniz yolunu tercih edenler,
Kadıköy, Üsküdar deniz duraklarından yolcu motorları ile Kabataş
veya Beşiktaş iskelelerini kullanabilirler. Kabataş iskelesinden
100 metrelik bir yürüyüşle Dolmabahçe Meydanına gelerek, Dolmabahçe
Saat kulesi önünden ki güvenlik geçişi sonrası gişelere ulaşabilirler.
Saray önünde yoğun ziyaretçi trafiği nedeniyle uzun sıralar oluşmakta,
Topkapı Sarayı’nın aksine Dolmabahçe Sarayı’na ziyaretçiler 30 kişilik
gruplar halinde içeri alınıyor, gezi görevli rehber eşliğinde yapılıyor.
Gezi
sırasında özel biletle fotoğraf sehpası ve flaş kullanmadan fotoğraf
çekilebiliyor. Taksim, Beşiktaş, Kabataş üçgeni ortasında yer alan
sarayın yanında dinlenme kafesi, otopark, bankamatik gibi hizmetler
bulunuyor. Sarayın yüksek taş dış duvarında bir adet serçe saray,
saray bölümleri üzerinde ilginç mimariye sahip bacalar, aydınlatma
elemanları dâhil birçok görülmeye değer obje ile tarihin sessiz
tanıkları anıtsal manolya ağaçları, çınarlar, değerli bitki türleri
bulunuyor.
Ziyaret gün ve saatleri
Kış Saati uygulamasına göre Saray köşk ve kasırlar Pazartesi, Perşembe
günleri ziyarete kapalı
Dolmabahçe Sarayı 08.30 – 16.00 arası ziyaret edilebiliyor.
Saray
gezisi için T.C. Vatandaşlarına kişi başı, Selamlık 15.TL, Harem
10.TL ortak bilet için 20. TL ödeniyor.
Saray Koleksiyonları Müzesi Pazartesi ziyarete kapalı olup, diğer
günler 09.00 – 18.00 arası gezilebiliyor. Günlük ziyaretçi sayısı
3000 kişi olarak sınırlandırılan saray ziyaretçi kabulü, belirlenen
sayıya erken ulaşılması halinde gişeleri erken kapanabiliyor.
Adres: Milli Saraylar Daire başkanlığı Dolmabahçe Sarayı Beşiktaş
İstanbul.
Tel: 0(212) 236 90 00 – Faks: 0(212) 227 66 73
1926-1984 yılları arasında ziyaret ve protokollere kısmen açık olan
Dolmabahçe Sarayı 1984 yılından itibaren müze saray olarak işlev
görüyor, ziyaretçi ağırlıyor. |
-
Dolmabahçe
Sarayı
Hasbahçe Yalı Kapısı
|
Dolmabahçe
Sarayı
Hasbahçe Kuğulu Havuz
|
Dolmabahçe
Sarayı
Dolmabahçe Sahilinden Görünümü
|
Dolmabahçe
Sarayı
Hasbahçe Selamlık Cephesi
|
Dolmabahçe
Sarayı
Yalı Kapı Detay
|
Dolmabahçe
Sarayı
Yalı Kapı Kuleleri
|
Dolmabahçe
Sarayı
Yalı Kapı Silueti
|
Dolmabahçe
Sarayı
Selamlık Cephesi
|
Dolmabahçe
Sarayı
Hasbahçe Süsü
|
Dolmabahçe
Sarayı
Fincan takımları
|
Dolmabahçe
Sarayı
Fincan Zarfları
|
Dolmabahçe
Sarayı
Traş Takımı
|
Dolmabahçe
Sarayı
Altın Kaplama Çay Takımı
|
Dolmabahçe
Sarayı
Altın Kaplama Çay Takımı
|
Dolmabahçe
Sarayı
İpek Altın Simli Dokuma Örneği
|
Dolmabahçe
Sarayı
Çay Takımı
|
Dolmabahçe
Sarayı
Çay Takımı ve Fincanlar
|
Dolmabahçe
Sarayı
Şömine
|
Dolmabahçe
Sarayı
Orta Masa Saati
|
Dolmabahçe
Sarayı
Harem'de Çeşme
|
Dolmabahçe
Sarayı
Kristal Merdiven
|
Dolmabahçe
Sarayı
Kristal Avize
|
Dolmabahçe
Sarayı
Mavi Salon Kristal avizesi
|
Dolmabahçe
Sarayı
Kristal Avize
|
Dolmabahçe
Sarayı
Süs Havuzu
|
Dolmabahçe
Sarayı
Harem Girişi Masa Üstü Detay
|
Dolmabahçe
Sarayı
Büyük Salon ve 4,5 Tonluk Kristal Avize
|
Dolmabahçe
Sarayı
Süfera Salonu
|
Dolmabahçe
Sarayı
Harem Kubbe
|
Dolmabahçe
Sarayı
Kuğulu Havuz
|
Dolmabahçe
Saat Kulesi
|
Dolmabahçe
Saat Kulesi, Dolmabahçe Sarayı
Boğaz'a Gümüşsuyu'ndan bakış
|
Zaman ayırıp izlediğiniz için teşekkürler
Sihirlitur Anasayfa'ya dönmek için lütfen TIKLAYINIZ...
|
©
2011, Sihirlitur'daki tüm yazı ve fotoğraflar
Haluk
Özözlü'ye
aittir, alıntı yapılamaz, izinsiz kullanılamaz.
|
|
|
|
|
|
|
|