Aracın
sürücü koltuğuna ilk oturduğunuz anda mutlaka bir intibak
dönemi yaşanır. Bu tanışma sırasında debriyaj'dan, görüş alanına,
hızlanma gücünden durma mesafesine, virajdan rampada ki performansına,
manevra kabiliyetine dek, siz aracı araç sizi sınar. Alışma
dönemi sonrası koltuğa gömülür, daha huzurlu, daha bilinçli
sürüş başlar. Daha önce test turuna çıktığım Ford Facus serisi,
Renault, Toyato modelleri veya tüm araçlarda bunu yaşamıştım.
Bu alışma ve aracı tanıma dönemi kiminde yola çıktıktan bir
süre sonra, kiminde çok daha sonra olmuştu. Her aracın farklı
özellikleri, farklı durumlarda farklı tepkileri, farklı komutlara
farklı cevapları olmuştu. İlk kez Fiat Palio da farklı bir
durumla karşılaştım ve yine ilk kez kullandığım bu modeli
ilk değil de sanki yıllardır binlerce kilometre yapmış gibi
hissettim.
Koltukları, geniş görüşe sahip panoraması, direksiyon açısı,
kumanda tablosu kısacası her şeyi ile hiçbir yadırgama, alışma
dönemi yaşamadım.
Kontağı çevirmemle beraber aramızda müthiş bir uyum başladı.
İlkbahar aylarıyla beraber İstanbul çevresinde dolaşacak,
yeni gezi alternatifleri arayacak, bilinenlerin son durumlarını
fotoğraflarla gözler önüne serecektim.
İlk etap Edirne'ydi ve güneşli gişelerden itibaren Edirne'ye
uzanan otoyolda hem hız, hem de yol tuştu testlerini yaptım.
100 km hızın üstüne 140-160 km lere çok rahat ve çok kısa
sürede çıkan Palio çıkılan sürati sürücüsüne belli etmiyor,
yola olan hâkimiyeti ile yol tutuşundan tam not alıyordu.
Aynı özelliği daha pahalı başka araçlarda yaşamıştım belki
ama Palio daha ekonomikti, üstelik çalıştığı belli bile olmayan
sessiz motoru ile avantajları lehine çevirmeyi biliyordu.
Yol çabuk bitti, Saray içi, Selimiye camii, II. Sultan Bayezit
Külliyesi ve daha birçok tarihi eseri bir çırpıda gezip, bu
defa 173 gözlü Uzunköprü'ye yöneldim. Zamana meydan okuyan
tarihi köprünün tamamını çekebilmek için normal yoldan çıkıp
toprak hatta yol harici arazide yol aldım burada karşılaştığım
şaşırtıcı durum ise amortisörlerin zemine intibakı oldu.
Üstün performans gösteren Palio sürücüsünü zıplatmadı, sert
kasislerden yumuşak geçişlerle tekerleklerin karşılaştığı
tümsekleri hissettirmedi. Süspansiyon sisteminde, ön bağımsız
tekerlekler, bir traverse bağlı alt salıncak kolları, Mc Pherson
tipi. Off-set helezon yaylar, çift etkili teleskopik hidrolik
amortisörler. Stabilizatör çubuğu (viraj demiri). Arka ağımsız
tekerlekler uzunlamasına salıncak kolları ve viraj demiri,
helezon yaylar ve çift etkili teleskopik hidrolik amortisörler
sayesinde gün boyu gidilen yol sonrası gücünden çekişinden
asla taviz vermedi, kayba uğramadı, uğratmadı.
İkinci günün etabı bu defa Tekirdağ üzerinden Keşan, Gelibolu,
Bolayır, Enez oldu. Bu güzergâh boyunca seri kullanıma eksiksiz
uyum gösteren Fiat Palio zamandan olduğu kadar yakıttan tasarruf
sağlarken kolay park, yorgunluk yapmayan sürüş tekniği, zevkli
bir kullanım sunuşu ile göz doldurdu.
Sırada üçüncü günün etabı olan Tekirdağ, Barbaros, Kumbağ,
Yeniköy, Uçmakdere, Hoşköy, Mürefte, Sarköy'ün sıralandığı
Ganos Dağlarının toprak ve uçurumlarla sıralanmış güzergâhı
vardı. Asfalt yolun bitimiyle başlayan toprak dağ yolunda
güven veren gidişi, virajlara girişinde ki emniyeti, güven
verirken rampalarda burnumdan tutup götüren çekişiyle asfaltta
gösterdiği performansı toprak yolda da sergiledi.
Sırada Yalova, Çınarcık üzerinden Armutlu Yarımadası turu
ve tepede yer alan Mecidiye köyü ile devam edip Gemlik ile
son bulan bir başka etap vardı. Toleranslı motor gücü bu etapta
kendini fazlasıyla belli etti. Viteslerin hakkını veremediğim
anlarda bile vitesten hiç düşmedi, boğulmadı, teklemedi, bayılmadı.
Haftanın son etabı Bursa, Yenişehir gidişi, İznik Gölü dönüşüyle
Karamürsel tepelerinden, yaylalarından geçerek önce körfeze
deniz seviyesine inilen İstanbul hattı vardı. Yalova çıkışı
Palio'yu Bursa rampasına sardığım zaman başladığı vitesle
kayıpsız hız ve gücüyle tamamladı ve rampa çıkışını düz yol
gibi yuttu.
Araçta ah şu da olsaydı veya eleştiri yapabileceğim bir husus,
bölüm yoktu. Olsa olsa renk konusunda bir şeyler söylemek
için Neptun Mavisini biraz iddialı bulabilirdim.
Fiat Palio'nun koyu füme renkli yan camları aracın içini zaten
göstermiyor, meraklı bakışlardan beni koruyordu.
95 oktanlı kurşunsuz benzinle beslenen 48 litrelik yakıt deposu
tek depoyla beni istediğim her yere götürmüştü. Ön panel geceleri
kırmızı lambalarla donatılmış ışıl ışıl aydınlanırken, yönlendirilmiş
ve ayarlanabilir yan hava yönelticileri ile dağ ve deniz havasını
çiçek kokusunu aracın içinde hissetmemi sağlamıştı.
Direksiyon altında sol tarafta bulunan dış lambalar kumanda
kolu, sağ tarafta bulunan ön ve arka yıkama silecek kumanda
kolu rahat ve yerindelik başarısı ile kullanım kolaylığı sağladı.
Uyarı lambaları, sessiz çalışan dörtlü flâşörler, radyo yuvası,
klima sistem kumandası, çakmak, eşya, torpido gözü, direksiyon
yükseklik ayar kolu, motor kaputu açma kolu, far yükseklik
ayarı hepsi de gözümün önünde, elimin kolayca erişebileceği
yerdeydi.
Gösterge Tablosu içinde motor su sıcaklık göstergesi, yakıt
seviye göstergesi, rezerv uyarı lambası, kilometre saati ve
sayacı araç kullanımında kolaylık sağlayan unsurlardı. Emniyet
kemerleri, Direksiyon, koltuklar, başlıklar, katlanabilir
ve içten ayarlanabilir yan dikiz aynaları, ısıtma ve aydınlatma
bagaj, farlar, motor kaputu, kapılar, kilitler, araca iniş
biniş herkesin kolayca benimseyeceği, rahat kullanımlı özellikler
taşıyordu.
Tüm şartlara uyum sağlayan Fiat Palio dinamik yapısı, modern
çizgileriyle gençlerin olduğu kadar ailelerin de rahatça kullanabileceği
bir araç olarak alınabilirliğini, cazibesini sergiliyor. |
| | | | |
Edirne
Saray İçi | | Edirne
Sultan Bayezid Külliyesi | | Uzunköprü |
| | | | |
Mürefte
Dalyan | | Gelibolu
Güneyli Koyu | | İğneada
Deniz Feneri | |
|
| |