Yaris ile Test Turu
Bir çok kez yılın otomobili olarak gösterilen Toyota Yaris ile
Marmara, Ege ve Akdeniz Bölgesi olmak üzere 10 bin km yol gidilerek, bu
güzergahlar üzerinde aracın karşılaştığı şartlar ve performansı, farklı
yol ve koşullarda incelenmiştir.
Toyota'nın Yaris modelinde dört benzinli bir dizel olmak üzere 5 motor
seçeneği bulunuyor.
Türkiye de 1.0 ve 1.3 litrelik benzinli motorlarla ithal edilen otomobilin
1.0 lt'lik versiyonu Terra, 1.3 lt'lik versiyonu ise Sol ve Sol Special
donanım paketleriyle satışa sunuluyor.
Üçgen tasarımlı farları aşağı doğru uzatılırken tampon Toyota'nın Corolla
ve Avansis modellerinden esinlenerek yenilenmiş. Yan ve arka kısımlarda
arka tampon ve hatlarda sertleştirilmiş hatlar fark ediliyor. Test için
kullanılan Sol Special'in donanım paketi dahilinde yer alan bagaj üstü
spoyler park sensörleri dikkat çekiyor. Yaris'e
yapılan makyaj ile tampon yapısı nedeniyle 25 mm uzayarak tampondan tampona
3640 mm ye ulaşmış. 2.5 metreküplük iç hacmi bulunuyor.
12 ayrı kabin içi eşya gözü, ihtiyaç anında 150 mm ileri geri kaydırılabilen
arka koltuk kullanım kolaylığı sağlıyor. Yaris'in 205 lt lik küçük bagajı,
arka koltukların kaydırılması ile 305 lt ye, katlanmasıyla 744 lt ye ulaşabiliyor.
Özelikle küçük boyutuna rağmen 5 kişiyi rahatlıkla taşıma kapasitesine
sahip Yaris, fonksiyonel iç mekanı, donanımı, yakıt ekonomisi ile her
kullanımcıyı kendine hayran bırakıyor. Otomobilin 0.30 CD olan rüzgar
sürtünme kat sayısı, süspansiyonu ve motoru onu performans anlamında geliştiren
özellikleri.
Yaris'in motor kaputunun altındaki 1298 cc'lik üstten çift egzantrikli
ve 16 supaplı güç ünitesi, Toyota modellerinde standart olarak kullanılan
VVT-i teknolojisi sayesinde ekonomi ve performansı bir arada sunuyor.
Yaris'in büyük otomobildeymiş hissi veren iç hacmi, başarılı oturma pozisyonu,
kroser yapısı ve camların yarattığı ferahlık duygusu avantajlar olarak
dikkat çekiyor. EPS olarak adlandırılan elekro hidrolik direksiyon sistemi,
hız yükseldikçe sertleşerek güvenliği artırıyor. Motorun devirlendikce
hızlanma isteğini artıran hacmına ve gücüne göre başarılı sayılıyor. Başarılı
direksiyonuna yol tutuş özelliği de eklenince Yaris ile yol daha da keyifli
hale geliyor.
Merhaba
Yaris
Makyajlanan
Toyota Yaris'i ilk kez Auto Show 2003 fuar standında görmüştüm. Bu şirin
otomobil ilgimi daha o an çekmişti, plakasında Yaris yazıyor, teleffuz
ederken bile yüzünüzde tebessüm eder gibi bir ifade beliriyordu. Bir aracın
yüz ifadesi çok önemlidir. Otomobilin farları özlenen sevgilinin gözleri
gibi bakıyor, yüzü güzelleştiriyor.
Yaris genç bir otomobil olmasının yanı sıra uzay teknolojisinin hakimiyetini
de taşıyor. Aracın dış hatlarına bakınca zaten son teknolojinin belirgin
çizgileriyle yüz yüze geliyorsunuz. Ön ve arka tekerlekler kaportanın
köşelerine yerleştirilmiş.
Mermi gibi kurşuni rengiyle sadece yolu değil, gönülleri de delip geçebiliyor.
Aerodinamik yapısı asla hantal değil. Tamponları estetik. Ön panjur zarifliği
ile farlarla tamamlayıcı bir nitelik taşıyor.
Bu duygularla geçtim direksiyon başına radyo-CD çalara 1967 yılının ünlü
topluluklarından Fleetfood Mac'ın son albümü "Say you will"
i koydum. CD yuvasına süzülerek girdi ve sekizinci parçaya ayarladım otoyola
çıkınca yapacağım diye kendime öyle söz vermiştim. Davulcu Mick Fleetfood'un
ritmi geçmişi sorgulayan Stevie Nicks ve Lindsey Buckingham'ın etkileyici
sesiyle "Peacekeeper" başladı. Kanım adeta çekilmişti, tüylerim
ürperdi, müzik ve Yaris'in ses düzeni muhteşemdi.
Yaris
ile yol keyfi Bilirsiniz
bazı yol parçaları vardır yolda dinlenir, bu tür parçalarda müzik ve motor
ritmi uyum gösterir. Yol daha keyifli olur, araç kullanmak adeta büyük
bir zevk
haline gelir.Gelmiş geçmiş en iyi, en melodik, en duygulu aşk parçalarından
biri olan The Cure grubuna ait ve 27 değişik versiyonu bulunan yedi
dakikalık "Love Song" CD sini Yaris'te dinlemek için yanıma
almıştım. Sessiz çalışan motorun devir bulma süreleri arasında 1-2-3-4-5'inci
viteslere geçerken aynı sürede araya giren bas gitar armonileri Yaris'in
hızlı, aynı zamanda isteklere anında cevap verebilecek kapasitede, notalar
kadar seri olduğunu daha kontağı açarken hissetmiştim.
Sürücü koltuğundan aracın her yerini görebiliyorum, kör nokta yok yani.
Nereden nasıl geçerim kararsızlığı yaşatmıyor, aynı zamanda aracın tamamına
hakim oluyorsunuz. Çabuk hızlanıyor, kolay park ediliyor.
Geri vitese taktığınız zaman arkanızda bir engel varsa, sizi yaklaştıkça
artan sıklıkta çıkardığı "bib" sesleriyle uyarıyor. Sanki geride
gözüm var.!
Camları elektrikli çalışıp tavan camını manuel açma imkanı da bulunuyor.
Biri öne, biri yukarı açılan kapakları bulunan torpito gözü haricinde,
önde, yanda ve kapıda çok kullanışlı gözler yer alıyor. Bu avantaj sayesinde
Yaris'e binince elinizdekileri nereye koyarım telaşı yaşamıyorsunuz.
Yola çıkarken çabuk yerleşiyorsunuz. CD ler torpitoya, boş CD kapakları
ön konsol gözüne, gözlük buraya, telefon şuraya, gazete, dergi ve harita
yan kapı cebine, su şişesi koltuk altındaki gizli çekmeceye… Antalya'nın
Temmuz sıcağından bana ne! Klimayı da açınca yol konforu tamamlanıyor
ve hoparlörlerden gelen aşk melodisi "Love Song" la beraber
Yaris'e aşık olabiliyorsunuz.!
Yaris'le
haydi Bodrum'a
İstanbul'dan tam dolu depo ile yola çıktım. İzmir'i geçtim bir nefeste
Selçuk'tayım. Nereden nasıl bakarsanız bakın 700 km yol geride kalmış
ve ben hala yakıt almadan gidiyordum, başladım şüphelenmeye. Acaba birisi
benden habersiz kurşunsuz benzin mi koyuyor depoya diye. Bu mümkün değildi,
zira koltuk altında sol köşede bulunan düğmeye dokunmadan deponun kapağı
açılmıyordu.
Yaris yakıtı içmiyor kokusu ile gidiyordu. Keyfim iyice yerine gelmişti.
Böylesi
ekonomik bir otomobil tam öğrencilere, dar gelirli ailelere ve maaşları
yetmeyen memurlara işçilere göreydi diye düşünürken bir depo benzinle
750 km yolu geride bırakmıştım…
Bodrum'a gelip Gümbet yolu üzerindeki yel değirmenlerinin bulunduğu tepeye
çıkarken aklımdan geçirdim de Yaris ile yaptığım kilometreler boyunca
girmek istediğim her yola girdim. Tamam kabul ediyorum her otomobil gibi
Yaris de bozuk yolu sevmiyor, ama gitmem de demiyor. Dahası değil aracın
altını vurmak, tüm yüksekliklere başarı ile intibak edip, teğet bile geçmiyor,
değmiyor, sürtünmüyor. Kapıları, bagajı küçük bir çocuğun bile tek başına
açıp kapayacağı, inip binebileceği rahatlıkta kullanılabiliyor. Üstelik
de gençler, çocuklar Yaris'i seviyor sempati ile bakıyorlardı.
Keyfime diyecek yoktu yıllar önce yaptığım gibi uzun süre dinlenilmediğinde
özlenen ses rengine sahip Ozzy Osbourne'un grubu Black Sabbath'ın "Volume
-4 CD'sini koydum Yaris'in CD yuvasına. İlk parçadan ikincisine geçişi
sabırsızlıkla bekledim. Tam anlamıyla virajlara uygun bestelenmiş bir
melodiydi bu. Bodrum, Gümbet, Bitez, Yahşi, Turgutreis zaten güzeldi.
Black Sabbath'ın "Whells of Confusion" ın kıvrak ritmi, bütçeyi
yormayan Yaris'in sürücüsüne, yolcusuna sunduğu konforla şiirsel bir bütünlük
kazanmıştı…
Yaris'le
Marmaris yollarında
Doğrusu bu ya hızlı gitmeyi pek değil hiç sevmem, yol panoraması hızlı
geçer gözümün önünden de hiçbir şey göremem diye. Gözü kapalı gitmek gibi
gelir bana, oysa güzergahın tadını çıkarma, ilginç bir kompozisyon, yöresel
farklar, tuhaf bir yazı, tabela, foto-şaka konusuna bir espri görebileyim
diye yolu sindire sindire giderim.
Sonuçta her gün aynı yoldan geçmiyorum, ulaştığım noktada kimse de bana
kupa verecek değil, hem sonra duramayacak hızda gitmenin anlamı ne? "Fren
dediğiniz ayağınızın altında insan yapımı bir sistem,
bir avuç hidrolik yağ değil mi"?. Diye kendimi motive ederim hep.
Ama o da ne! Toyota Yaris'in sürücü koltuğuna daha oturmadan ilk şoku
yaşamıştım. Dikkatimi çeken ve beni tedirgin eden şey gösterge tablolarıydı!
Yani benim alıştığım gibi görünürlerde km saati, devir, yakıt gösterge
kadranlarının hiç biri yoktu. "Eyvah" dedim, ben bunlarsız ne
yaparım? Dememe kalmadı, kontağı çevirmemle beraber zarif bir çıkıntı
altına gizlenmiş tünelin sonunda mercekle büyütülmüş esrarengiz bir ışık
tablosunda tüm göstergeler anında belirginleşti. Hız değerleri gözü dinlendiren
yeşil rakamlarla yazıyor, rahat okunuyor, seyir boyunca sürekli değişerek
beni ibrelere göre daha fazla uyarıp ikaz ediyor. Söylenenler doğruymuş,
gerçekten de Yaris, tay gibi, "Bırak da gideyim" diyor. Zevk
bu ya Torpitodan çıkardığım CD'yi yuvasına koyup 2 numaralı parçaya ayarladım.
Homurdanan klavye bas, yaklaşan bir devin adımları gibi başladı, parçanın
ara gitar solosu ortasına değil sonuna yerleştirilmiş Ron Wood'dan. Kristalize
akorlar Keith Richards'ın aynen çamaşır ipine mandalla asılan notalar
misali, ritim derseniz sekmeyen türden Charlie Watts imzalı, pirinç tanesi
gibi tek tek say. Efsane ses Mick Jagger yorumuyla kadercilik tarafı yüksek
olan "Anybody seen my baby" başladı çalmaya.
Muğla'nın 670 rakımlı Sakar Geçidi'nden Gökova'ya deniz seviyesine kıvrıla
kıvrıla inerken müzik ve yolun hissettirdiklerine bir de Yaris'in kalitesi,
konforu eklenince yol daha da güzelleşti, hiç bitmesin dedirtti.
Yaris'le
zaman tünelinde
Nostaljik değerlere düşkünümdür. Eski ile yeniyi karşılaştırmaya, geçmişi
hatırlamaya bayılırım. Yine öyle yapacağım. Eskiden, yani 1960 lı yıllarda
yeni bir otomobil görünce meraklılar, tüm anahtarlarını kemerlerinin ön
köprüsüne astıkları,
duble paçalı pantolonlarının yandan çeplerine ellerini sokar halde yürüyerek,
bilgiç tavırlarla sürücü camına yaklaşırlar ve km saatine bakarlardı.
Onlar için "Bu otomobil kaç yapıyor" sorusunun cevabı olan kadrandaki
rakam ne
kadar büyükse o otomobil o kadar iyiydi! Bazı otomobiller km saatlerini
mil olarak yazıp şaşırtır, bazılarıysa yazılanı yapmazdı.
Aynı meraklılar günümüzde Yaris'e baksalar bişey göremezler. Çünkü Yaris'te
kadran durduk yerde görünmüyor.
Kontağı açıp yola çıkmadan hız göstergesi çalışmıyor. Sonuç olarak madem
ki Yaris'i her bakımdan test ediyorum bir de hızına bakma mecburiyetini
hissettim.
Önceki yıllarda 210 km/s hızı otomobilde, 240 km/s hızıysa motosiklette
yaşamıştım. 200km/s hızı geçince şuursuz bir gidişin hissettirdiklerini
hissetmiş, motosikletteyse rüzgarın sürtünmesiyle adeta etin kemikten
sıyrılıp ayrılacakmış gibi olduğuna tanık olmuştum. Aerodinamik yapısıyla
havayı yarıp ortasına dalan Yaris'le üç şeritli bir yolun uygun durumunda
hız denemesi yaptım. Yolu ve aynaları gözden geçirdim, CD yuvasına Steppenwolf'dan
unutulmaz bir rock klasiği olan "Born to be wild" parçasını
ayarlayıp ayak ucuyla gaz pedalına şöyle bir dokundum. Göstergedeki rakamlar
birbirini kovaladı, bu defa göz ucuyla baktığım zümrüt yeşili ekran hızımı
180 km/s olarak gösteriyordu. Bu yeterdi, beklentimin cevabını çok kısa
sürede fazlasıyla almıştım.
Suyla, Ateşle, Rüzgarla bahse girilmez derler, daha fazlası için ben de
Yaris'le bahse girmedim.
"Rampa", "Aşırı sıcak hava", Sürekli aynı hızda gitme"
gibi deneyimlerde çekişten kaybetmemiş, Yaris'in motor devrinde düşme
olmamıştı. Bir saatte Antalya'dan Burdur'a gelmiştim, CD yi değiştirdim,
bu defa The Cult'ın "Secred Life" melodisi eşliğinde normal
seyir hızıma döndüm.
Toyota
Yaris'le çarşı-pazar!
Bagaj ısısı benim için çok önemlidir.! Kimi araçlarda bagaj açıktır, her
bir şey ortadadır, güneş görür.
Kimisindeyse fırın gibi ısınır. Bagaj içine koyacağınız çanta ya da valizde
fotoğraf makineniz, filmleriniz bulunur, tıraş makineniz, after shave
losyonunuz veya parfümünüz, kreminiz hatta gömleklerinizin fırından yeni
çıkmış gibi ısınır ki, bu hiç hoş olmaz. Yaris'in egzoz borusu ısınsa
da bagaj iç hacım ısısını etkilemiyor.
İçine koyduklarınız hem gölgede kalıyor hem de görünmüyor. Malum, yolculuklarda
yoldan alınacak bir sürü yiyecek var.
İşin en zevkli tarafı Kırkağaç'tan geçerken kavun, Tekirdağ'dan geçerken
Yeni Rakı, Afyon'dan sucuk, Mudurnu'dan saray helvası, bazen tarla domatesi,
bazen balık bile alıp bagajı çarşı pazar dolduruyorsunuz. Yerinden alıp
yaşadığınız yere getirip tüketmenin de ayrı bir zevki var.
Pazar alış verişine meraklı olanlar için, bu tutkular ekonomik Yaris'le
gerçekleşebiliyor.
Yaris aldıklarınızı dış etkenlerden koruyarak bozulmadan taşıma imkanı
veriyor. Gerek ulaşım gerekse satın alabildiklerinize en ekonomik maliyetle
sahip olduğunuz için içiniz de huzurlu oluyor. Eliniz kolunuz dolu alış
veriş yorgunusunuz. Yaris'e dönünce klimayı açıyorsunuz, o an her şey
unutuluyor. Zevkinizi tamamlayacak müziğe ihtiyaç duyulur bu durumlarda.
İşle böyle bir andı. Mevsim yaz, Temmuz, Ağustos sıcağı, asfalt eriyor
içinden sıcak fışkırıyor, ortama en uygun melodi Lovin Spoonful'dan "Summer
in city". Ama şimdi ne çalsam bi tuhaf olacak diyerek elimi torpito
gözüne uzattım el yordamıyla rasgele seçtim bir CD, bir de baktım The
Foroigner'in "Urgent"ı (Acil) çıktı şansıma, elimi seveyim,
yola da bir güzel uydu ki sormayın gitsin…
Yaris'in
test dünyasına yolculuk
Otomobili park edeceğim yere çok özen gösteririm. Yer bulursam yazın gölgede
kalsın isterim, dönünce serin bulayım diye. Kaldığı mekan temiz, güvenli
olsun, durduğu yerde güzel görünsün isterim. Test sürüşü sırasında diğer
araç sürücülerini kızdırmamaya, kimsenin yol hakkını ihlal etmemeye özen
gösterir, biraz da artistik kullanırım.
Reklam amacıyla
halkın arasına karıştığım test araçları ile, bu uğurda araçların kaporta
boya rengine uygun giyinmeye bile dikkat ederim. Nihayetinde yepyeni bir
modelle bir tür podyuma çıkıyorsunuz, herkesin gözü üzerinizde, aynı türde
araç kullananların dikkatini çekiyor, keşke biz de bu modelden alsaydık
diye iç geçirdiklerini duymasam da keskin bakışlarından hissedebiliyorum.
Sempatik Yaris'i kendi davranışlarımla antipatik göstermeye, hata yapmaya
hiç mi hiç hakkım yok. Dolaysıyla sadece araç kullanmıyor, ülkenin her
yerinde adeta şov yapıyorum. Sıradan bir araçla yol alırken ilgilenmeyenler,
TV reklamlarından hatırladıkları farklı bir otomobil görünce görüntünüze,
trafik kurallarına uyumunuza, hep inceden inceye bakıyorlar. İlk intiba
çok önemli, sempati kazanmak, aracı bire birde sevdirmek mühim.
Bu uğurda gidiş yolları üzerinde hızlı gidenleri bile, varsa radara karşı
selektörle uyarırım. Evet ama aracın da kendini sevdirmesi lazım. Bir
otomobil alırken seçenekler arasında gönlünüzde yatanı beğenirsiniz. Fakat
bu bazen yeterli olmuyor. Aile bireylerinin, eş, dost, arkadaş, sevgilinin
de beğendiği bir şey olsun isteniyor.
İşte bu konuda Toyota öyle bir model yaratmış ki Yaris'i beğenmeyen çıkmıyor.
Şirin, sempatik, estetik, yolda uysal, yokuşta hırçın, en önemlisi düşündüğünüzü
anında uygulayıp, verdiğiniz komuta intibak etmesi, seriliği, hızlı çağa
ayak uydurması, üstüne üstlük ekonomik oluşu, araçta bulunmasını istediğiniz
tüm ihtiyaçlara şöyle, ya da böyle cevap verebiliyor olması, kullanışlı
kelimesini fazlasıyla hak edişi, pratik ve akıllı oluşu yılların tecrübesiyle
isteklerin bir noktada birleştirilip, bünyesinde toplaması.
Yaris'le
tatil keyfi
Ağustos ayı idi Yaris ve ben yine yollardayız. Yepyeni lastiklerle yola
çıkmanın zevki bambaşka oluyor. Parmaklarının ucuna kalkmış balerin edasıyla
süzülerek gidiyoruz. İlk etapta Antalya, sonrasında Adrasan var. Öğle
güneşi tepemizde, yer ateş gibi yanıyor. Fakat ne gam… Klima usul usul
çalışıp, nemi, dumanı, süzerek aldığı havayı soğutup adeta içeri ikram
edercesine üflüyor. Ne bir toz var ortalıkta, ne bir egzoz dumanı, kokusu.
Kapılar veya bagaj içine fitillere toz birikmiyor. Ne bazı yollara serilmiş
ziftin kokusu ne de ham mazot kokusu duymuyorum.
Dolaysıyla midem bulanmıyor, başım ağrımıyor, iştahım kapanmıyor. Yaris
ile yollar mı kısalıyor, yoksa bana mı öyle geliyor, anlamadan sağa ayrılan
ve Konyaaltı plajını gösteren yön tabelasıyla irkildim."Oleeey İşte
Akdeniz".!
Denizle
karışık sıcak çam ağaçlarının değme parfümlere taş çıkartacak güzellikteki
kokusunu Yaris'in sunroofunu açınca daha yoğun hissettim.
Önümde sadece Kemer, Göynük, Beldibi, Tekirova, mevkilerinde her şey dahil
sistemle çalışıp, turistleri sınırlı alanlara hapseden tatil köylerinin
yer aldığı etap kalmıştı.
Yoğun sıcağa uygun bir CD yi yuvasına sürüverdim. Çalmaya başlayan, merdivenden
düşermiş gibi davul çalan Mitch Mitcheel, biri tarafından kovalanırcasına
bas gitar çalan Noel Redding ve büyük usta Jimi Hendix'ten kurulu J.H.and
Experience'a ait "Fire" isimli parça oldu, akabinde Yaris'in
içine bir neşe, bir coşku doldu. Yalnızlığımı unuttum! Nedenini çok geçmeden
keşfettim.
Bundan önce kullandığım araçlarda ses hoparlörleri kapı içine, ön konsolun
altına, şuraya buraya gizlenir, ses yandan, arkadan, aşağıdan lezzetsiz
gelirdi. Açıkçası müziği ayağımla dinlerdim!. Oysa Yaris'te hoparlörler
ön camın A sütunuyla buluşma noktalarına, uç köşelere yerleştirilmiş.
Dolaysıyla da müzik önünüzde çalıyor, sanki karşınızda sahne var, size
çalıp söylüyorlarmış gibi geliyor, bir de güzel stereo oluyor ki müziği
de yol gibi seyrediyorsunuz.! Gençlik aşılıyor, ritim kazandırıyor. Klimanın
serinliği ile beraber direksiyon başında gevşetmiyor, canlı tutuyor… Beydağlarının
soğuk sularıyla Yaris'e bir de güzel banyo yaptırdım. Metalik kurşuni
gri renkteki kaportaya vuran Akdeniz güneşi, akşam ışıkları, boya içine
gizli gümüşi simlerde yansıyarak Yaris'i daha da yıldızlaştırdı…
Yaris
ile mutluluk daha yakın
Tek başına otomobil yolculukları bazen roman, senaryo, şiir, yazmak, düşünmek,
kafa dinlemek, felsefe yapmak, kendi kendine söylenmek, müzik dinlemek,
nakaratlara refakat etmek için ideal ortamlardır. Ben hepsini bir arada
yaparım. Önümde uzanan binlerce kilometre böylece anlamadan erir gider.
Dinlemekte olduğum Radiohead grubunun "There there" isimli parçasının
CD sini tek tuşa basarak çıkarttım. Radyo devreye girdi. Tarkan'ın bu
döneme damgasını vuran parçası "Dudu"su çalıyor. Tatil yörelerine
giderken araçta ve orada dinlemek için ne kadar uygun bir parça diye düşünerek
zevkle yola devam ettim.
Yakıştırma yapmaya, birini birine benzetmeye, bir şey bulup kulp takmaya
bayılırız. Kalantor 3-4 kişiyi aynı model araç içinde görelim,"Aaa
o otomobil mi? İyi güzel ama iş adamı otomobili." Deriz ve araç bir
anda ciddileşir gözümüzde, yaşlı adam otomobili oluverir.
"Kadın otomobili" (Kız arabası) tanımı da bunlardan biri.
Oysa günümüzde kızların, hanımların kullanmadığı otomobil modeli var mı?
Otomobiller bir yana 4x4 leri kullanan bayan sayısını sıkışan trafikte
sağa sola bakınca daha belirgin fark edebiliyoruz. Otomobiller "Unisex"tir.
Kız gibi kullanılırsa, her otomobil kız otosu damgasını yiyebilir. Kız
gibi kullanmak nasıl oluyor derseniz, belirgin özelliklerden bir kaçı
şöyle sıralanabilir.
Kadınlar erkekler gibi direksiyon başında sağa sola bakmazlar. Ani hareketlerden
kaçınırlar. Gaz pedalına okşar gibi basarlar. Rizikoya girmez, acele etmez,
hızlı da gitmezler.
Bayan sürücü olmanın verdiği ilk geçiş hakkının kendilerinde olduğunu
düşünür bunu beklerler. Yavaş hareket ederler, patenaj çekmezler, sinirlerini
gaz pedalından çıkarmazlar, aynaya sık bakar, müzik sisteminin ses düğmesini
çok açmazlar. Bayanlar seçicidir, titizdir zor beğenir, en güzeli, en
estetiği bulabilmek uğruna bitmez tükenmez bir enerjiyle arayışlarını
sürdürürler, ruhlarını en iyi yansıtanı, kendilerine en iyi hitap edeni
aralar. Yaris'i beğenip almaları belki de bu yüzden olabilir. Çünkü Yaris
kendisine baktıran çizgilere sahip, ön-arka spoylerler aracın doğal bir
parçası gibi duruyor.
Sunroof'un iç mekana sağladığı ferahlık, geniş açılan kapıların sunduğu
rahat iniş- biniş sempatik tasarım otomobilin artılarını gözler önüne
seriyor. Yaris kullanıcısına "Ben gencim" dedirten bir ruh taşıyor.
Kısacası üstü kapalı olarak genç beylere ima etmeye çalışayım. Hiç otomobile
olur mu demeyin, Yaris'e aşık olunabiliyor. Yani siz Yaris'e, onlar size!
Yaris bu denklemde aracı. Bilmem anlatabildim mi?
Akıllı
Yaris
İnsan hayatında çeşitli dönemlerde monotonluklar, durgunluklar yaşanır,
tempo sıkıcı gelmeye başlar, hiçbir şey zevk vermez, bazen bu tür molalar
uzun sürer. Böyle durumlarda adrenalin artırıcı, ruhu fişekleyeci bir
kıvılcıma ihtiyaç duyulur. Yeniden yavaşlayan çarkın dönmesini sağlamak,
islim tutmak, hayatın ritmini yeniden yakalayabilmenin bir yolu da değişiklik
yapmaktır. Bu da başarı kazanmak, müjdeli bir haber almak, seyahate çıkmak,
sevmek veya evin dekorunu, varsa otomobilin modelini türünü yenilemek
olabilir.
Peki her yeni alınacak otomobil hayata renk katar adrenalin artırır mı?
Değiştirdiğinize, yenilediğinize değer mi? "Evet " derseniz
bu da tartışılır. Tercihinizi çağa ayak uyduran, işinizi kolaylaştıran,
sorun çıkarmayan kesenize yük olmayan, yani teknolojiyi bir adım önden
takip eden bir araçtan yana kullanırsanız, hayatın hızına, akışına renk
ve heyecan katan, gençlik aşılayan bir türden seçerseniz bu değişikliğe
değer. Saydığım özelliklerden anlaşılacağı üzere Yaris'den söz ediyorum.
Digital ekranın hemen altında yol bilgisayarı ile göz göze gelince, onunla
sessizce konuşuluyor. Akıllı Yaris'in deposuna mesela bir miktar benzin
dolduruyorum, sonra da ekrana bakıyorum. O da bana diyor ki, bu kadar
kurşunsuz benzinle, bu hızla yol alırsan, ben de sana bu kadar kilometre
giderim.! Haritaya bakıyorum, yol kaç km? Bir sonraki benzini nerede alacağımı
biliyorum. Anlaşıyoruz. Yine öyle yapıp cehennem sıcağı bir hafta sonu,
İstanbul otoyol çıkışı Çamlıca gişelerden Chris Rea'nın "The road
to hell" melodisi eşliğinde Sapanca'ya doğru yol alıyorum. (Büyük
kentlerde yaşamanın ağır faturasını ödemenin yanında kaçış noktaları,
nefes boruları da var). Tören kıtasını teftiş eder gibi seyir halindeki
tüm araçların yanından rüzgar gibi eserek geçtim.
En kısa sürede, en ekonomik yakıtla varış noktasına bilinçli ulaştım.
Yem yeşil halı gibi çimenler üzerinde göl kenarında geçen zaman Yaris
ve bana kaldı.
Başımın
tacı Yaris
Yaris'in tepemdeki bölümünden söz edeceğim. Ahtapotun kolları gibi sarıyor
beni. Bu görünüşü ile Ay'ın üzerine konan uzay aracını anımsatıyor."
İçi ne kadar da ferah" dedirtiyor.Ön cam geniş yüzeyli, silecekler
her noktaya ulaşıp temizliyor. Ya arka cam derseniz, tek silecekli benzer
diğer araçlara göre daha az toz tutuyor. Arka cam üzerine monte edilmiş
spoyler oldukça estetik! Tavanda sunroof. İsterseniz gökyüzünü seyrederek
gidin, güneşten rahatsız olursanız sürgüsünü istediğiniz oranda kapayın.
Çok kolay, tek parmakla itin geriye kendi gidiyor. Tekrar açmak isterseniz
kolu bastırıp ekseni etrafında
döndürüyorsunuz, sunroof iki turda açılıyor. Tavan üzerinize fanus gibi
kapanmıyor. Kasvetli değil, aksine ferah bir atmosfer sunuyor.
İki güneşlik var. İçi aynalı, haritayı gazeteyi koyun sıkı, düşmüyor.
İyi bir izolasyon yapmışlar. Güneş altında tam gün gidin tepeniz ısınmıyor,
beyniniz haşlanmıyor.
Tavan lambası kullanışlı, bol ışıklı, anten kısa, estetik ama güçlü, aracın
arka tarafına doğru tavan üstünde yer alıyor. Döşemeler kibar ve itinalı,
ısınsa bile koku yaymıyor. Tanrı korusun denize bile düşsem tavan kubbesi
kapıların açılabilmesi için aracın içi su dolana dek bana teneffüs edebileceğim
havayı bırakacak yükseklikte.
Pulman koltuklar arkadan vuku bulacak ani çarpmalara karşı boyun incinmelerini
önleyecek şekilde güven veriyor. Emniyet kemerleri karşılığı kolay bulunabilen
türden. Yaris'e alttan bakıyorum!
Baş aşağı, kameramla pedalların hizasındayım. Siz hiç bu açıdan bakmamışınızdır.
Otomobili tabandan tavana seyrediyorum. Aracın içinde tepe takla, amuda
kalkmış vaziyetteyim. Yaris'i inceliyorum bir başka deyişle ağzımla kuş
tutuyorum.!
Pratik
Yaris
Hızlı gitmek sorun değil, basarsınız gaza bir süre sonra her araç hızlanır ve
belli bir sürate ulaşır. Bütün mesele o hızda, o aracı başarı ve emniyetle durdurabilmektir.
Yaris'de bunu defalarca denedim.
Fren yapınca yoldan kaçmadı, yola kapaklanmadı, "Acaba duracak mı"?
tedirginliği yaşatmadı, fren mesafesi uzamadı içindeki yolculara çarpıntı, heyecan
yaşatmadı. Ön sol tarafta bulunan düğmeyi çektim ön kaputu kilitten kurtardı,
sonra aracın önüne gelip parmağımla kaputu tutan dili yana ittim. Ve kaputu kaldırdım,
sadece merak ettiğim için motor bölümüyle yüz yüze geldim. Tablo seyreder gibi
şöyle bir baktım. Her parça, akü, kolay ulaşılır ve düzenli biçimde yerleştirilmişti,
yavaşça kapadım. Araca dönüp ön sağ koltuk altındaki gizli çekmecedeki CD lerden
birini daha alıp yuvasına sürdüm. Hoparlörlerden Yaris'in içine İan Anderson'un
sihirli flüt notaları dolarken ilk otomobil direksiyonuna geçtiğim 1970 yılında
bana söylenenler aklıma geldi."En iyi şoför kimdir bilir misin"? diye
sormuşlardı. Sonra da "En az fren yapan, en az korna çalan, en az yakıtla
en uzun yol alandır" diye cevabı da öğretmişlerdi. Sihirbaz olmaya gerek
yoktu. Eğer aracınız Yaris ise bu söylenenleri kolaylıkla uygulayabiliyorsunuz.
Yani "Alet işler, el övünür" derler ya, aynen öyle bir şey..
Doğuştan
Modifiyeli Yaris
Bir çok araç sahibi meraklı otomobillerinin çamurluklarını genişletip,
vites topuzlarını nikelajlı olanlarla değiştirir, müzik sistemlerini geliştirip,
sunroof, spoyler gibi ilavelerde bulunurlar bunun sonunda modifiyeli farklı
ve daha estetik görünümler kazanmaya çalışırlar.
Oysa Yaris'de bunların bir çoğu daha fabrika çıkışında zaten var. Sonradan
takılan emanet görünüşlü bu ilaveler, aracı sürat sırasında yola yapıştırdığı
öne sürülen kanatları takmadan Yaris yol tutuşu bir yana yeni hiçbir ilaveye
gerek bırakmayan dış dizayni ile Yaris doğuştan modifiyeli bir özellik
taşıyor.
Her
şey elinizin altında.
Yaris'in sportif direksiyon simidi olağanüstü yumuşak ve küçük çaplı,
tutuş kolaylığına sahip. Cam silecek kumandası, radyo-CD istasyon arama,
ses ayarı, korna, sağ-sol sinyal kolu gibi fonksiyonları direksiyon bünyesinde
toplandığından
hiç bakmadan kolayca uygulanabiliyor.
Kısa boylu vites topuzu şık ve estetik görünümlü, vites dişli geçişleri
sürücünün haz alabileceği kullanım kolaylığına sahip.
Yaris'in ön kafesi, çalışkan arıların bal peteği gibi güçlü bir imaj sergilerken
aerodinamik yapıyı tamamlıyor.
Yaris ile çıktığım test gezilerinde Selçuk, Olimpos, Bodrum, İnbükü, Didim,
Tire, Söğüt, Adrasan, Turunç, Sapanca, Kerpe, Fethiye ve nihayet Kaş,
Derme ile Yaris'in kokpitinde test amaçlı geziler boyunca Kerpe'de çıktım
taş basamaklar, Gelidonya burnundaki tepeler, Antalya çıkışında 180 km/s'nin
üstündeki hıza ulaşmam, Olimpos kumsalını 4x4 araçların edasıyla geçişim
film şeridi gibi gözümün önünden bir çırpıda geçiverdi.
Bizler için araçtan indiğiniz zaman test görevi bitiyor ama bazıları gönlünüzü
çeliyor, aklınıza giriyor, kendini özletiyor, alışkanlık yapıyor. Yaris
bunları başarıp mutluluğun bir parçası oluyor. Bunun böyle olduğunu ise
bir tek siz değil, bir tek ben değil, alem biliyor…