T a ş l a r ı n . D i l i . D o ğ a n ı n . H e y k e l . A t ö l y e s i
K a y a l a r . F o t o ğ r a f . S e r g i s i

Diğer Fotoğraflar için fotoğraf Galerisine TIKLAYIN


Kıyı kayalara gizemli yolculuk...

Diğer Fotoğraflar için fotoğraf Galerisine TIKLAYINÜlkemizin gizli değerlerinden birisi de kayalar. Her bölgede ayrı karakter taşıyan kayalar rüzgar, yağmur ve dalgaların elele vermesiyle oluşmuş. Usta heykeltraşları bile kıskandıracak vahşi görünümlü anıt kayalara ülkemizin birçok yerinde rastlanıyor. Özellikle Kapadokya bölgesinde farklı özellik kazanan doğa yapısı, Aydın, Çine Çayı, Bafra Gölü çevresi, Gaziantep, Afyon, Ayazin, Manisa Kula Volkan Parkı, Mut Havzası, Konya Meke Maarı, Fethiye Saklıkent Kanyonu, Ağrı Doğubayazıt Telçeker Heyelanı, Erzurum Narman Vadisi gibi birçok yerdeki oluşumlar görenleri hayrete düşürüp, bazen bir gezegen üzerindeymiş hissi veya bir açıkhava müzesi geziyormuşçasına, görsel ziyafet sunuyor.
Bu sayfamızda inceleyeceğimiz kayalar, yaz ve deniz mevsiminde turizmde artan hareketlilik nedeniyle kıyı kayalar üzerinde yoğunlaşıyor. Hiç şüphe yok ki Ege Akdeniz kayaları dışında denize dik inen ve hırçın Karadeniz'in dalgalarına göğüs geren kıyılar şekilden şekile girerken Çilingoz, Şile, Akçakese, Ağva, Bağırganlı, Kerpe, Cebeci, Alaplı, Amasra gibi yerlerde oldukça farklı yapılarla dikkat çekiyor.
Kayalara yapacağımız bu yolculuk aynı zamanda turizmde "JEOTURİZM" adıyla alternatif bir rota oluyor.

Karadeniz Kayalıkları'nın doğal platformları Kerpe Kartal Kayalıkları
İlk durağımız olan Sakarya ilçesi Kerpe sahili Kandıra'ya 10 kilometre uzaklıkta yer alan "Kerpe Kayalıkları" ve koyun arka yüzündeki "Miço Limanı" tam bir şaşkınlık Diğer Fotoğraflar için fotoğraf Galerisine TIKLAYINyaşamanıza neden olacak kadar düşündürücü bir görünüme sahip. Hani hayal bu ya, "Kerpe'de bir organizasyon yapılsa; amfiteatr biçimli olağanüstü akustiğe sahip koyda bir oda orkestrası, yaylılar, nefesliler yada sıkı bir rock grubu bir konser verse, emsalsiz güzellikteki bu mekan internet veya TV'den dünyaya duyurulsa, bu ideal çekim platosu, klip mekanı, bölge tanıtılsa..." diye düşünmeden edemiyor insan. Şimdilik yörede yazlıkçılar, Kerpe Kayalıkları'nı, içeceklerini denize batan güneşe karşı yudumlayıp, mehtap seyri, deniz banyosu amaçlı kullanıyorlar.
Kerpe'ye komşu olan Kovanağızı Koyu'nu geçenleri, bu defa bir başka yapı tarzı ile hayrete düşüren pembe renkli kayalar karşılıyor.

Pembe Kayalar
İsmini renginden alan "Pembe Kayalar" ve Kefken Adası karşısında Pembe Kayalar Kefken’de bulunan Pembe Kayalar mevkii, ilginç jeolojik yapısı nedeniyle görülmesi gereken yerlerden biri. Suyun içinde yumuşak olan kayalar çıkarıldıktan sonra sertleşme özelline sahip oluşu nedeniyle Osmanlı döneminde insan gücüyle Diğer Fotoğraflar için fotoğraf Galerisine TIKLAYINdikdörtgen olarak blok halinde kesilerek deniz yoluyla İstanbul'a taşınmış. Sultanahmet Camii dâhil birçok caminin ve Rumeli Hisarı yapımında kullanılmış.
Pembe renkli kayalar renk ve yapı itibariyle günümüzde hafta sonu piknikçilerin vazgeçilmez güneşlenme teraslarından biri olarak rağbet görüyor. Araçları ile mevkie gelenler hiçbir ücret ödemeden, temiz hava alıyor, denize girip ve piknik yapabiliyorlar. Kış mevsiminin sert geçmesiyle son yıllarda dalgaların büyük tahribat yaptığı Pembe Kayalardan bazı bölümlerin yer yer yıkılmış olduğu da gözleniyor.
Biraz ilgi ve çevre düzenlemesiyle doğa harikası bu eşsiz güzellikteki kayalıklara sahip çıkılması kaçınılmaz görünüyor!
Aynı sahil bandı üzerinde bulunan "Bağırganlı" mayo defileleri ve moda çekimleri için doğal podyum. Pizza ve spagettilere lezzet katan kum midyeleriyle ünlü Cebeci ile Alaplı, Bartın, Amasra diğer alternatifler olarak sıralanıyor.
Karadeniz'den ayrılmadan önce İstanbul yakınlarındaki Ağva'ya uzanıyoruz. İstanbul'un nefes borularından olan Ağva, Norveç fiyordlarını aratmayacak güzellikler sunarken, zıpkınla balık avcılığına olanak tanıyan levrek ve kefal balıklarının yuvalandığı "Gelin Kayası" da ilgi çekiyor.

Diğer Fotoğraflar için fotoğraf Galerisine TIKLAYIN
Gelin Kayası
Diğer Fotoğraflar için fotoğraf Galerisine TIKLAYINAğva sahilinden tekneyle denize açılıp rotanızı Kerpe yönüne çevirirseniz, inanılması zor güzellikte kayalıklarla karşılaşıyorsunuz. Sahil şeridini adacıkları takiben yol alınca bir süre sonra bir koy ve koya hâkim farklı karakterde dik bir kaya dikkat çekiyor. Gelin Kayası olarak anılan bu kaya gelinlik gibi beyaz renkte ve şekil itibariyle gelinin başını andıran bir taç görünümünde. Köy halkının anlatımına göre Gelin Kayası olarak anılmasının nedeni ise bir zamanlar gelin adayı bir genç kız, balıkçı eşini balık avlamaya göndermişse de delikanlı genç denize, dalgalara yenik düşmüş ve bir daha geri dönememiş. Duvağı ile sahile koşan gelin, uzun süre damat adayını beklemiş durmuş, taş kesilmiş. Kilimli koyunda yer alan ve Ağva’nın simgesi haline gelen Gelin Kayası 2000 li yılların başında sahili döven azgın dalgaların şiddetine dayanamayıp baş kısmı kopmuş. İşte bu Gelin Kayası Ağva’da bahsi geçen söylencede genç gelin adayını sembolize ettiğine inanılıyor.

Diğer Fotoğraflar için fotoğraf Galerisine TIKLAYINTaşlaşmış hayvan görünüşlü kayalarıyla Marmara Ereğlisi
Kıyı kayalara olan yolculuğumuza bu defa Trakya sahiliyle devam ediyoruz. İstanbul'a 100 kilometre uzaklıkta bulunan Tekirdağ'a bağlı Marmara Ereğlisi sahilindeyiz.
Antik Perinthos kentinin yer aldığı Marmara Ereğlisi sahili, sizi her an hayalinizde başka gezegenlere götürecek enteresan bir görünümde.
Doğal bir lezzet sunan bu kayalara halk arasında "Kınataşı" deniyor.
Kumlu, yumuşak taşlarda, silis ve çekirdek oluşumu gözleniyor.
Tam anlamıyla ürkütücü bir gezegen yüzeyini andıran bölgede taşlaşmış hayvan görünümleri dikkat çekiyor.
Sahile vurmuş gergedan benzeri kayalar, kuru kafalar, ördek, köpek kafaları, kuş sarayları, hatta taş devrini anımsatan delikli çekirdek kayalardan oluşan araba tekerlekleri genel ve detay çalışan fotoğrafseverlere sergi açacak malzeme ve kompozisyon sunuyor.
Yapılabilecek küçük bir düzenlemeyle, bile sahil, bölgeye turizm potansiyeli açısından çok şey kazandırmayı vaad ediyor.

Marmara Ereğlisi Kaya oluşumları
Marmara Ereğlisi sahilinde yer alan konkresyon çevresinde tafoni oluşumları tabakalanma düzlemi örnekleri görülebiliyor. Oluşumların bu şekli alabilmelerinde, dalgaların geliş-gidiş hareketleri sırasında aşındırma ile meydana geliyor. Yatay çizgesellik tabakalanmayı gösteriyor, girintili çıkıntılı yüzey tabakalarının farklı tane boyutlu kırıntılardan oluştuğunu gözleniyor. Kiltaşı-Silttaşı-Kumtaşı olabileceği tabakalanmaya dik gelişmiş çatlaklardan sızan sular, çatlak duvarlarında (zon halinde) çimentolanma yağlayarak bulunduğu yeri daha sert dayanıklı hale getirmiş. Çatlak duvarları arasında kalan çökeller daha az dayanımlı olduğu için ayrışmış aşınmış konkav yüzeyler ve istifin üst kısmında oyuklar oluşmuş. Fiziko kimyasal etkilere dayanımsız birimlerin ayrışması-aşınmasıyla meydana gelen oyuk-kovuk-mağara gibi yapıları genel adıyla tafoni olarak anılıyor. Açık gri renkli bir küre, koyu gri renkli büyük kayanın içinde görünüyor, bu renk farklılığı yanıltıcı olabiliyor.
Bazı kayaçların taze yüzeylerindeki rengi işle ayrışmış yüzeydeki rengi aynı olabilirken bazı kayaçlarda fark görünüyor. Çukurların adı ise akçiğerlerde ki hava keseleriyle aynı isimle “Alveol” olarak anılıyor.
Bu çukurlara Fransız ekolü alveol derken, İngiliz ekolü (honeycomp) bal peteği olarak niteliyor. Bu terimler taşın geometrisi de ifade ediyor. Tafoni kelimesi ise fiziko kimyasal ayrışmayla oluşan kovukları tanımlayan genel bir isim olup, tafoni sınıflandırılması oldukça karışık sayılıyor. Sağlıklı bir tanım için taşların yerinde incelenmesi oluşumun konkresyon mu, küresel ayrışma mı olduğu, dalgaların aşındırması da dikkate alınması gerekiyor.
Yüzey sertleşmesi tabakalanmaya paralel bir zon boyunca gelişmiş yarı küre veya garip şekilli çıkıntılar yapan kesim ile yanal devamında ayrışmış olan kesim, aynı özelliği sahip ikincil olarak meydana gelen yüzey sertleşmesi nedeniyle farklı ayrışmış. Yüzey sertleşmesi çimentolayıcı mineraller taşıyan sular, bu mineralleri dış yüzeydeki taneler arasında çökeltiyor, böylelikle dış yüzeyde daha dayanıklı bir kabuk oluşuyor, bu durum tafoni oluşumunda önemli bir etken sayılıyor. Yüzey sertleşmesi ile oluşmuş dış kabuk çimentolanarak sertleşmiş.

Diğer Fotoğraflar için fotoğraf Galerisine TIKLAYIN
Saroz Denizi Büyük Kemikli Burnu:
Lodosla getirdiğini poyrazla götürme özelliğinden dolayı kendi kendini temizleyen ve ender temiz denizlerden biri olan Saroz'dayız. Balıkadamların vazgeçilmez mekanlarından olan Saroz'daki delikli kayaların mimarı yine rüzgar. Anadolu'dan kopup gelen Gelibolu ve Çanakkale Boğazı'nda yön değiştiren rüzgarlar, kışın kuzeybatıdan Diğer Fotoğraflar için fotoğraf Galerisine TIKLAYINçok sert, soğuk ve uzun süreli esen poyrazla, güneybatıdan yönelip sonbaharda yağmur ve fırtına getirmesiyle tanınan lodos, kumsaldan aldığı kum tanelerini güçlü bir anafora çevirip kayaları matkap gibi oymuş. Öte yandan tarihin görgü tanığı anıt kayalarda peri bacasını andıran görüntüler, Gavur Limanı mevkiinde eşsiz güzelliklere dönüşüyor. Büyük Kemikli Burnu'nun diğer sahili İngiliz Aynası Koyu ise doğanın bir sürprizi.
Büyük Kemikli Burnu kayaları arasında deniz seviyesinden itibaren 1-5 m arasındaki yükseltide alveolar ayrışma hücreleri, Alveollerin birleştiği ve yer yer tendrillere dönüştüğü kayalar, demir ve kalsit dolgulu ortogonal çatlaklar arasında alveollerin yanı sıra, Alveollerin birleşerek genişlediği, oluşumun alttaki kumtaşı tabakaları üzerinde sürdüğü görülüyor.
Kaya örnekleriDiğer Fotoğraflar için fotoğraf Galerisine TIKLAYIN arasında yakın bir kesimde tafoni oluşumu başlangıcı ile özellikle rüzgâr etkisine açık tabaka yüzeyleri ve alınlarında rüzgârın buharlaşması arttırıcı etkisi alveol tabanlarındaki eriyik tuzun kristalizasyonunu hızlandırarak tafonilerin gelişmesine örnekler izlenebiliyor.
Dikdörtgen şekilli ve çok kırılgan yapıdaki alveoller (tendril). Bu tür oluşumlarda alveol duvarları oldukça ince olup kapalı ayrışma hücrelerinden farklı olarak bir veya birkaç alveol duvarı yıkılmış örneklere rastlanıyor.
İnceleme alanında gözlenen kaplumbağa sırtı (turtleback) yapısına örneklerde, bu tür yapıların gelişimi, genelde, fazla aşınan ve tafoni veya kovuk boyutuna erişen ayrışma hücrelerinin yanında aşınmaya karşı daha dirençli kısımların belirginleşmesi dikkat çekiyor.

Karşı konulmaz çağrısıyla Foça Siren Kayaları:
Bir fok balığı türü Monocos'ların sığınağı konumundaki Foça, her mevsim tercih edilebilecek gözde tatil yörelerimizden. Özellikle koruma altındaki foklarınDiğer Fotoğraflar için fotoğraf Galerisine TIKLAYIN yaşayıp yuvalandığı yer olarak ünlenen Orak Adası'ndaki "Siren Kayaları" yalnızca ilginç görünümleri ile değil efsaneleriyle de ünlü. Rüzgar hangi yönden eserse essin gizemli sesler çıkaran kayalar, bitki örtüsü ve martıları ile turistlerin her mevsim ilgisini çekiyor. Güneş ışıklarıyla her açıdan başka bir silüet kazanan kayalıklar gün batımında çok ilginç renklere bürünüyor.
Foça kıyılarındaki ada ve adacıklar volkanik yapı özelliğinde olup, Mitolojide siren, kuş vücutlu, kadın başlı, yaptıkları büyülü müziğin güzellikleriyle tanınan yaratıklar olarak tanımlanıyor.
Siren kayalıkları fokları andıran adaların en büyüğü olan Orak Adasının kuzey batısında bulunuyor. Sirenlerin bu kıyılarda yaşadığı ve yaptıkları büyülü müzikle gemicilere yollarını şaşırttıklarına, kayalara çarpmalarına neden olduğuna mitolojide yer veriliyor.

Sirenlerin efsanesi
Foça Limanı önüne serpilmiş adacıkların en büyüğü olan Orak Adasındaki volkanik oluşumlar adını, Homeros destanlarında çıkardıkları seslerle balıkçıları kendine çeken sirenlerden almış. Homeros’un Odysseia destanında tanrılara denk Odysseus’un uzun ve çileli serüveninin bir durağı da Siren Kayalıklarmış. Efsaneye göre bu kayalıklarda yaşayan sirenlerin sesleri, oradan geçmekte olan gemicileri büyüler ve bu karşı konulmaz, davetkâr sesleri duyanlar, ölünceye kadar oraya bağlanırlarmış.

Diğer Fotoğraflar için fotoğraf Galerisine TIKLAYINOdysseus gemisiyle bu kayalıklar arasından geçmek üzereyken büyücü Kirke’nin sirenler hakkındaki uyarısını hatırlamış. Sirenlerin büyüleyici çığlıklarına kapılmamak için tunç kılıcınla mum peteğini parçalayıp, ufak ufak ezdikten sonra tayfaların kulaklarını balmumu ile kapattırmış, böylece gemicilerin sesleri duymaz olmasını sağlamış. Kendisini de geminin orta direğine kollarından bacaklarından sıkıca bağlatmış, ağzını tıkattırmış. Bu şekilde siren kayalıklarından çıkan sesleri sadece kendisi duyacak, sonsuza dek bu körfezde kalmak için tayfalara emir vermek istese de, ağzı kapalı olduğu için başaramayacakmış. Siren kayalıklarından çıkan sesler, rüzgârın uğultusuna ve dalgaların coşkusuna kavuşarak körfezin kıyısına vururken Odysseus’un gemisi bu büyülü dünyanın içinden ancak böyle süzülerek geçip gitmiş.

Belki de Odessea’da sözü edilen Sirenler’in yaşamış olduğu kayalar, bugün Foça, Orak Adasının batı yüzünde yer alan kayalıklardı. Denizden anakaraya esen bereketli imbat rüzgârları özgün kıvrımlara sahip kayalıklara kavuştuğunda farklı sesler çıkarmaya devam ediyor ama Siren Kayalıklarının büyüsü hala devam ediyor mu bilinmiyor. Günümüzde Akdeniz foklarının güneşlenme, barınma, üreme yerleri olan bu deniz mağaraları ve kovukların içine giren dalgalar, mağara derinliklerine dek uzanıp dip duvarlarına çarpınca, tavan kubbesinde yankılanıp ortaya akustik gücü yüksek melodik sesler çıkarıyor. Gerçektende ekolu bu garip sesler, insanı bir dalga, bir dalga sesi daha dinlemeye mecbur kılıyor, epeyce bir süre mağaraların önünden ayrılmak istemiyorsunuz, ya da ayrılamıyorsunuz!

Sörf cenneti Çeşme Alaçatı:
Diğer Fotoğraflar için fotoğraf Galerisine TIKLAYINİzmir'e 60 kilometre uzaklıkta eski bir Türk köyü olan Alaçatı daracık sokakları, evleri, sörfcüleri mıknatıs gibi çeken rüzgarı, bakir koyları ve kıyıları ile kusursuz bir seçenek. Çok yönlü, oldukça sık ve kuvvetli esen marifetli rüzgar, Çeşme Yarımadası'nın diğer koylarına oranla Alaçatı'da iki kat daha sert esiyor.
Yarımadanın doğasında ise Pamukkale benzeri ilginç bir kaya yapısı var.
Alaçatı Çark ve Piyale Kayaları'nı geçenler, rüzgarın sabırla oyduğu dev pano benzeri kayalarla karşılaşıyorlar.
Kalkerli tabakanın yumuşak bölümlerini aşındıran rüzgarın eseri kayalar, yağışlı günlerde gri görünürken; yazın bembeyaz görünümleri ile Pamukkale travertenlerini anımsatıyor. Bu fon önünde yüzmek, sörf yapmak bir yana koylar; resim, fotoğraf, müzik gibi, sanatsal etkinliklere de olanak tanıyor.

Diğer Fotoğraflar için fotoğraf Galerisine TIKLAYIN
Kızılcahamam Çamlıdere Jeoparkı Güvem Bazalt Sütunları Jeositi (Sabun Kayalar)
Ankara'ya 57 kilometre mesafede bulunan Kızılcahamam’dan çıkıp Güvem Çerkeş yoluna doğru 16 km boyunca önce tırmanıp sonra düz ilerleyince Fındıklı Mahallesi Sabunsuyu Geçidinde yolun her iki yanında duvar gibi uzanan bazalt kayalarla karşılaşıyorsunuz.
İlk kez görenler için arazi yapısı yol boyunca farklı bir bölgede olduğunuzun sinyallerini çok öncelerden veriyor.
Diğer Fotoğraflar için fotoğraf Galerisine TIKLAYINBazalt kayalar ise bugüne kadar gördüklerinizden çok farklı yapıda biçimlenmiş.
Bazaltların oluşumunda magma odasından 20 milyon yıl önce volkanik patlamalarla çıkan lavlar yeryüzüne ulaşınca alt ve üst seviyelerde yağışların, rüzgârın etkisiyle farklı sürelerde soğumaya başlamış. Hacım kaybedip büzülüp gerilince dikey çatlaklar oluşmuş.
Tahin renkli altıgen profilli bu sütunlar, renk ve görüntü olarak mıknatıs gibi ziyaretçileri kendine çekiyor. Güneşle ısınan bu ılık kayalara dokununca anaç haliyle ziyaretçilerin sevgisini kazanıyor.
Yamacın karşı tarafında da aynı şekilli bazalt sütunları görmek mümkün oluyor, ne var ki yanına gidebilmek için arada ki sığ akan, debisi düşük dereyi paçaları sıvayıp geçmek gerekiyor. Bazalt sütunların eteğinde yolun kenarına konulmuş kamelyalar da aydınlatıcı bilgiler veren panolar ve harita görülebiliyor.

Diğer Fotoğraflar için fotoğraf Galerisine TIKLAYIN
Kızılcahamam Taşlıca'da Kaplumbağa Kardeşler
Kızılcaham çevresinin doğal taş yapısı bünyesinde sürprizler de barındırıyor. İlçeyi geçer geçmez deniz seviyesinden 1135 rakımlı Kargasekmez rampasını tırmanıyoruz. Rampa bitiminde gizemli olduğu kadar kıyıda köşede kalmış birçok değerin varlığına tanık edeceğimiz yolculuğumuz daha ilk kilometrelerde sıraya diziliyor.
Yolun sağ tarafında yaklaşık 50 metre içerde bulunan kaya şekillerine yazılı tabelanın bulunduğu yerden baktığınız zaman inanması güç ama kafa ve kabuk yapısı ile belirgin ve gerçek kaya şekillerinin üst üste duran iki dev kaplumbağa olduğu görür görmez bu anı fotoğraflamak kaçınılmaz hisler uyandırıyor.

Diğer Fotoğraflar için fotoğraf Galerisine TIKLAYIN
Taşlıca Gelin Kayası
Uzaktan bakıldığı zaman at üstüne binmiş gelinlikli bir kızı andıran kayalar ve bu nedenle "Gelin Kayası" olarak anılan kaya silsilesi bulunuyor. Tepenin girişinde konumlanmış tabelalarda gelin kayasının öyküsü ve gelinin düğün konvoyu, çeyiz eşyaları yazı ve krokilerle bir bir anlatılıyor.
Gelin Kayası etrafı açık tepenin zirvesinde bulunması nedeniyle sert rüzgarlı hava koşullarına maruz kalmış olmalı ki kayaların yüzeyleri büyük ölçüde yosunlanmış.
Kayalıklar çevresi dikenli tellerle çevrilmiş bir alan içine alınmış, Güneş enerjisi ile çalışan aydınlatma direkleri ile köyün Gelin Kayasını geceleyin de seyredebileceği bir düzenek de kurulmuş. Gel gelgelelim aküler bilinmeyen kişiler tarafından çalındığı için aydınlatma sağlanamamış.
Buna rağmen gündüz gözü ile Gelin Kayası tepesini gezenler, yoğun aromalı kekik otları arasında gelin kayasını, düğün konvoyunu, taş kesilmiş davulcuyu ve davulunu, çeyiz eşyalarını hayretler içinde seyredebiliyorlar.

Diğer Fotoğraflar için fotoğraf Galerisine TIKLAYIN
Balcılar'da Bazalt Kayalar
Kızılcahamam Taşçılar'dan Karagöl yönünde ilerlerken yolun devamında karşımıza Balcılar tabelası çıkıyor.
Köye girdikten 100 metre sonra sağ tarafınızda yükselen yamaçta eşi benzeri olmayan bir doğa yapısıyla karşılaşıyorsunuz.
Diğer Fotoğraflar için fotoğraf Galerisine TIKLAYINDoğa Balcılar'da Çıldırmış Olmalı!
Balcılar Bazalt Kayaları nefes kesen ürkütücü güzellik, olağan üstü görsel şölen, muhteşem heykelleri kıskandıran sanatsal eserler denilebilir. Böylesini gerçekten başka yerde görme şansı yok.
Balcılar bazalt kayaları, 18-25 milyon yıl önce magmadan gelen sıcak lavların, alttan üsten farklı şekilde ve sürede soğuması nedeniyle hacım kaybedip büzülerek çatlayarak prizmatik şekiller oluşması sonucu ortaya bu dehşet verici görüntüler çıkmış.
Köy içindeki bazalt kaya oluşumları haricinde köy mezarlığı karşısında 100 metre içerde tarla içinden geçerek yola paralel akan cılız akan derenin kıyısına gelince başka bir tür bazaltlardan oluşan pano benzeri bir yamaç bulunuyor.
Bu defa prizmatik biçimde ama aynı doğrultuda uzantılar halinde yükselen bazalt kayalardan oluşan yamaçta, krem, kahverengi turuncu, sarı renkli kayalar, doyumsuz güzellikte pastoral zenginlik sergiliyor.

Diğer Fotoğraflar için fotoğraf Galerisine TIKLAYIN
Kuşça Anıtsal Kayaları
Türkiye'de ki peri bacaları stilinde erozyon sonucu ortaya çıkmış, kimisi mabet, kimisi totem, kimisi peri bacasını andıran tabiat anıtları ile karşılaşıyoruz. Kumtaşı, çakıltaşı, kiltaşı, volkanik küller, killi kireçtaşı oluşumların katmanlı, kollu bacaklı, kum saati gibi ince belli oluşları ve farklı nesnelere benzeyen biraz gizemli biraz da ürkütücü formasyonlar içermesi nedeniyle sahip olduğu efsaneler dilden dile dolaşıyor. Bölgede ki kayalara peri bacası tanımlaması yapılıyorsa da Kuşça'nın kaya oluşumları Kapadokya dediğimiz Ürgüp, Göreme, Uçhisar, Avanos, Soğanlı gibi yerleri içine alan bölgedekilerden, Afyon çevresindekilerden, Erzurum Narmanlı, Kula gibi yerlerde gördüklerimizden çok farklı renk ve şekillerde vücut bulmuş görünüyorlar.
Diğer Fotoğraflar için fotoğraf Galerisine TIKLAYINÖncelikle Kapadokya deki peri bacaları gibi tepelerinde şapka yok, gövde yapısı itibariyle konik değiller, yüzeyleri düzgün olmadıkları gibi monoton tek renk özelliği de taşımıyorlar. Kuşça tabiat anıtları tıpkı diğer bölgelerde kiler gibi yumuşak kısımların iklim koşulları, yağmurlar, kar yağışları, sert rüzgârlara muaruz kalması sonucu yumuşak kısımların aşınıp erozyona uğraması, dayanıklı sert kısımların ayakta kalmasıyla oluşmuş.
Görünüşte dikine kayalar arazide yayılmış olarak görünüyor olsa da böylesine bir arazi yapısı içinde mutlaka yıllar sonra yer altından yeni yeni ortaya çıkacak olanların varlığını, göz görmese bile daha şimdiden hissedebiliyorsunuz. Dev kayalar yüzeysel olarak da hamur toprak gibi kıvrımlar, kalın damarlar taşıyor.
Son derece sert olan bu oluşumlar Kapadokya da ki koyu gri veya kireç beyazı oluşumların aksine sarı, krem, kahverengi, taba, kızıl tonlarıyla renkleniyor. Bu renk cazibesiyle de bölgeyi ziyaret edenleri mıknatıs gibi yanına çekiyor.

Diğer Fotoğraflar için fotoğraf Galerisine TIKLAYIN
Ağrı Doğubayazıt Telçeker Köyü - Nuh’un Gemisi – Telçeker Heyelanı
Nuh’un Gemisi olarak tanımlanan şekil gemi biçimli bir heyelan olup, İran transit karayoluna 3,5 km dir.
1950 lerden buyana gemiye benzetilen yapı karmaşık türden bir heyelan yapısı olarak tanımlanmaktadır.
Nuhun Gemisi olarak adlandırılan oluşumun manzarasına hakim tepede, İl Özel İdaresinin seyir terası yer alıyor. Telçeker Heyelanı çok sayıda meraklı turist tarafından ziyaret ediliyor.

Mut Miyosen Havzası
İçel ve Karaman il sınırları içinde kalan Mut havzası batıda Ermenek, güneyde Gülnar, doğuda Kırobası ve kuzeyde Karaman’la sınırlanan alandır. Mut Miyosen havzasında Alt Miyosen’den Üst Miyosen’in Diğer Fotoğraflar için fotoğraf Galerisine TIKLAYINsonuna kadar kesiksiz ve 1500 m yi bulan silisiklastik ve karbonat istifi bulunmaktadır. Miyosen’in en tipik algal resifleri, resif gerisi kumları, lagün, resif yamacı ve derin havza karbonat ortamlarının en iyi izlenebildii bir alandır. Karbonat platformu tabanındaki klastik istifler akarsu ve alüvyon yelpaze özelliklerini en iyi yansıtırlar.
Göksu vadisi kıyısındaki Alt Miyosen çamurtaşları içinde Türkiye’deki en youn mikro memeli faunası bulunmaktadır. Deniz ilerlemesine bağlı gelişen tırmanan resif geometrisinin güzel örnekleri, ilginç sedimanter yapıları (üstten aşma ve alttan aşma yapıları) bulunur. Tektonikten fazla etkilenmemi olması dolayısıyla karbonat istifinde sekans stratigrafisi çalışmaları kolayca yapılabilmektedir.
Mut Miyosen havzasındaki karbonat istifi bol Mollusk, alg, bentik ve planktonik foraminifer faunalarıa ve florasına sahiptir.
Diğer Fotoğraflar için fotoğraf Galerisine TIKLAYINKarbonat resif kayalarında açılmış derin kanyon yapıları ve falezleri havzaya ayrı bir güzellik katmaktadır. Bu özellik yabancıların dikkatini çekmiş olacak ki, seyrettiğimiz yabancı kaynaklı reklam filmlerinin birkaçı bu kanyonlarda ve falezlerde çekilmiştir.
Miyosen, günümüzden 23 milyon yıl önce başlayıp 5 milyon yıl önce sona eren jeolojik dönemin adıdır.
Fotoğrafta görülen, bu zaman aralığında çökelmiş istifin bir kesimi.
Yeşildere (İbrala) Vadisi boyunca görülen tabakalar günümüzden yaklaşık 20-15 milyon yıl önce bu alanları kaplayan denizin tabanında biriken malzemenin taşlaşmasıyla oluşmuş.
İstif, birbirleriyle yanal düşey geçişli kumtaşı, kil, killi kireçtaşı-marn, çakıltaşı, karbonat çimentolu kumtaşı ve kireçtaşından oluşuyor.
Marnlar içinde, denizel organizmalara ait bol miktarda fosil bulmak mümkün. İnsan yapımı mağaralar killi kireçtaşı-marn seviyelerinde açılmış.

Diğer Fotoğraflar için fotoğraf Galerisine TIKLAYIN
Meke Maar'ı, Karapınar Konya.
Dıştaki bir volkan konisi, içteki bu koninin içinde daha sonra oluşan ikinci volkan konisi. Bu bir krater gölü, volkanın ağız kesimi kraterdir. Meke Maarı, Meke Obruğu ve Yılan Obruğu Meke maarı da Karapınar Acıgöl maarı ile birlikte Karaman M31d2 paftasında yer almakta olup, doğu-batı yönde 1400 m., kuzey-güney yönde ise 1700 m. büyüklüktedir.
Ortasında Meke maar gölü bulunmakta ve bu gölün büyüklüğü, doğu-batı yönde 1000 m., kuzey güney yönde ise 1250 m. dir.
Meke maarı oluştuktan sonra, gölün ortasından yeni bir volkanik evre ile 50 m. yükseklikte, tamamen bazaltik ürünlerden meydana gelen bir volkan konisi oluşmuştur. Bu piroklastik koninin tepesinde 20 m. derinlikte bir çukurluk yer almakta olup, içinde su yoktur.
Bu en yeni piroklastik koni olasılıkla 8000 yıl önce meydana gelmiştir.
Meke gölü sularının çok fazla potasyum içermesi (Sür 1972), temelde yer alan volkanik kayaçlardan, sıcak suların potasyumu eriterek alması ve yüzeye çıkarması olasılığını ortaya koymakta ve bu volkanizmanın halen sıcak sularla aktivitesini sürdürdüğünü göstermektedir.
Krater gölleri dünya'nın çeşitli yerlerinde bulunuyor, ancak Meke Maarı, benzerleri içinde 1 numara. Değerini anlatabilmek için bilmem başka kelimelere ihtiyaç var mı? Ayrıca, Meke maarı yakınlarında Meke obruğu ve Yılan obruğu adlı iki küçük diatreme de yer almaktadır.
Meke Gölü çevresinde, gölü yüksekten görebileceğiniz ve tam bir tur atacağınız araç yolu bulunuyor.

Yerköprü Konya Hadim ilçesi
Diğer Fotoğraflar için fotoğraf Galerisine TIKLAYINGöksu Nehri Yerköprü, Göksu Nehri ile bunun yamacında yer alan kalsiyum karbonatça zengin Karasu Kaynağı’nın mücadelesi sonucu oluşmuş mağara özelliğinde doğal bir köprüdür.
Göksu Nehri tabanından 25-30 m yukarda bulunan Karasu’nun travertenleri bölgede meydana gelen heyelanların da yardımıyla, akarsu yatağını tıkamış. Nehir, Yerköprü’nün bulunduğu noktada kendine yeni bir yatak açmış, ancak hızlı traverden çökelimi nedeniyle bu yatak üstten kapanmış.
Günümüzde Göksu, Yerköprü’nün başladığı noktada, kapalı bir sifonda kaybolarak yeraltına dalmakta ve 500 m sonra geniş bir ağızdan yeniden yüzeye çıkmaktadır.
Bu ağızın bulunduğu noktada 20 m yükseklikten düşü yaparak çok güzel bir şelale oluşturan Karasu kaynağının geçtiği yerlerde, traverten çökelimi hızlı şekilde devam etmektedir.
Bu özelliği ile Yerköprü, Karasu kaynağının çökelimi ve Göksu Nehri’nin aşındırma mücadelesi sonucu gelişimini sürdürmektedir.
Geniş bir alanda traverten çökelten kalsiyum karbonatça zengin bir kaynak ile bunu aşındıran bir nehrin mücadelesi sonucu oluşan Yerköprü, dünyada türünün en güzel örneğini oluşturuyor. Şelale yatağının her iki yamacında yer alan, sert olmasına karşın dantel görünüşlü kayalar oya gibi işlenmiş, salkımlar halinde ortamın şartlarına uyum göstermiş.

Kilistra
Konya, Gökyurt'ta bulunan Kilistra'nın yüzey yapısı andezit çakıllı. Yanardağ püskürtme külü olan tüf taşı silsilesini oluşum, kayaçlar ve tabakalar halinde kum çakıl, kalker, kille birleşmiş. Sarı, kirli beyazgri renkleri barındıran pomza çakıllı tabakaların çeşitli yerlerinde yapılan radyometrik ölçümlerde yaşı incelenmiş, 7,5-15 yıla tekabül eden üst-mysen döneme tarihlenmiş.
Dış görünüşleri ile Kapadokya Bölgesinde örnekleri görülen Ihlara, Karaman'da Taşkale Manazan oluşumlarına benzerlik gösteren Kilistra oluşumları aynı zamanda taş ormanı görüntüsü sergiliyor.

Ağlayan Kaya (NİOBE)
Manisa'da bulunan dev kaya kütlesinin görünüşü olduğu kadar ilginç birde mitolojik hikayesi bulunuyor.
Kral Tanalos'un kızı olan Niobe, Thebai Kralı Amphion ile evleniyor Diğer Fotoğraflar için fotoğraf Galerisine TIKLAYINve bu evlilikten 6 kız, 6erkek 12 çocuğu oluyor. Arkadaşı olan Tanrıça Leto'nun ise Apollon ve Artemis isimli sadece iki çocuğu bulunuyor. Bir Leto şenliği sırasında Niobe, kendisinin 12, Leto'nun ise sadece iki çocuğu olduğunu söyleyerek övünüyor.
Niobe'yi kıskanan Leto, Apollon ve Artemis'e Niobe'nin çocuklarını öldürmelerini emrediyor. Onlarda çocukları oklarıyla öldürüyorlar. Niobe çocuklarının başında günlerce ağlıyor. Sonunda Zeus Niobe'ye acıyor ve onun bu acısına son vermek için onu taş haline getiriyor. Günümüzde Spil Dağı kuzeybatı eteklerinde bulunan bu dev kaya kütlesi, Ağlayan Kaya olarak anılırken bölgede en çok ziyaret edilen yerlerden biri olarak dikkat çekiyor. Dev kayadan sızan suların ise hala Niobe'nin gözyaşları olduğuna inanılıyor.

Kula Kayalıkları
Yanık Ülke Jeoparkı (Katakekaumene) olarak ünlenen kula kayalıkları, Manisa ili Kula ilçesinden Salihli ilçesi Adala ve Gökeyüp beldelerine dek uzanan 50 km2 alanda yer alıyor. Yaklaşık 20 milyon Diğer Fotoğraflar için fotoğraf Galerisine TIKLAYINyıl önce Ege Denizi ve Anadolu’da başlamış olan volkanik aktivitenin en genç örneği günümüzden bir milyon yıl önce başlayıp, 12 bin yıl öncesine dek süren Kula Volkanizması olduğu belirtiliyor. Bu bölgede Avrasya kıta plakasının altına kayan Afrika kıta plakasında kırılma ve parçalanmalar oluşunca açılan pencerelerden yükselen dev lavlar sürekli yanardağlar geliştirmiş. Çok sıcak ve akışkan lavlar, yüksek basınçla fışkırınca geniş bir alana yayılmış, bazalt platoların oluşmasına neden olmuşlar. Bölge, bazaltların akma ve soğumalarıyla ortaya çıkan dik konumlu sütunlar, çeşitli oluşumlarla kaplanmış. Yurtbaşı Köyü Kuzey Doğusunda ki kanyonda, anıtsal görünümlü jeolojik yapılar olan peri bacaları şiddetli esen kumlu rüzgârın etkisiyle gevşek tarafları, kırıklar ve fay hatları boyunca oyularak aşınmış, günümüzde hayranlıkla seyredilen, ziyaretçilerin kendilerini bir başka gezegende olduğu hissine kapılmalarına neden olan görsel şöleni oluşturmuş.

Kula Volkan Parkı
Geç Pliyosen-Kuvaterner yalı alkali bazalt bileşimli bu volkanik topluluk, Batı Anadolu’daki başlangıç aşamasındaki riftlemenin en önemli verilerinden birisisayılıyor. Çok taze volkan koni ve lav akıntıları sunan bu kaya topluluğu, bilimsel değerinin yanı sıra turizm açısından da oldukça çekicigörünüyor. Tarihsel dönemlerden kalma insan yaşamının izlerini (insan ve köpeğinin ayak izleri) de taşıması açısından görülmeye ve korunmaya değer bir jeolojik miras, Ankara-Uşak-Manisa-İzmir yolunun içinden geçtiği bu bölge herhangi bir koruma altında bulunmuyor. Divlittepe volkanitleri ve ayak izleri Manisa-Kula volkanitlerinin 3. ve en yeni evresini lavlar KB-GD yönlü bir hat üzerinde dizilen 4 ayrı yerden ve toplam 15 kraterden çıktığı belirtiliyor. Sandal köyü batısındaki Sandal vadisi içindeki Karadivlit Tepe konisi en gençlerinden olup, krater içersinde insan yaşam izleri, harabeler bulunuduğu kayıtlarda yer alıyor.
En batıda Demirköprü baraj gölünün batı yakasında Çakallar mevkiinde Divlittepe ve Küçük divlittepe adlı iki krater çevresindeki bazalt tüfleri üzerinde ise ilkel insan ayak izleri saptandığı, bu izlerin Tekkaya (1976) ya göre 12.000 yıllık olduğu, yine Kula çevresinde yer alan volkanizmaya ilişkin lavlar uzun yıllar önce Washington (1900) tarafından ''Kulait''olarak adlanmış ve bu adlama volkanik literatüre geçtiği belirtiliyor.

Diğer Fotoğraflar için fotoğraf Galerisine TIKLAYIN
Kapadokya kayaları
Kapadokya bölgesi sınırları içinde çeşitli oluşumlar arasında Zelve, Avanos, Ürgüp, Göreme’de, peribacaları, Ortahisar, Uçhisar, Ihlara, Belisırma, Çat, Nar, Güzelyurt, Derinkuyu, Kaymaklı, Soğanlı gibi yerlerde galeri ve vadiler başta olmak üzere birçok etkileyici kaya oluşumları gözleniyor.
Bir de bu kayalıklar arasında bir başka nesneye, hayvan şeklini andıranlar var ki, yöreyi gezen turistleri hayrete düşürüyor. Turistler Kızıl çukur vadisinde kendilerini Mars yüzeyinde gibi hissederken, Göreme’de tavşan kayası, Ortahisar’da fok balığı kayasında gördükleri benzerlikler karşısında şaşkınlıklarını gizleyemiyorlar.


Nallıhan Kayaları
Akyazı'dan ayrılıp Mudurnu üzerinden Nallıhan'a giderken 1210 m yükseklikteki Aynalıkaya geçidini geride bıraktıktan hemen sonra, 25 km'lik güzergâhın doğa yapısında bir başkalaşım gözleniyor.
Diğer Fotoğraflar için fotoğraf Galerisine TIKLAYINBölgede Nallıhan'a yaklaştıkça ürkütücü görsellik, ağaç ve bitki dokusuna da yansıyor.
Dikenli çiçekler, yeşilden arınmış dağlar, tepeler, renk renk katmanlar ve garip yüzey oluşumları, insanın kendini başka bir gezegende hissetmesine neden oluyor.
Kraterden çıkıp donan akışkan lav görüntüleri dikkati çekerken, çoğunlukla kiltaşı, killi kumtaşı, volkanik kül, tüf, kumtaşı ve ince çakıldan oluşan yeşil, kahverengi, taba, gri, beyaz tonlarında ki renkli katmanlı kayalar bir yandan bir başka gezegende olduğunuzu hissettirirken bir yandan da adeta pasta görünümü sergiliyor.
Günümüzde bu renkli kaya oluşumlarını barındıran tepeler, dağlar üzerinde yürüyüş yapan tur grupları, hafta sonları birbirleriyle yarışırcasına hem spor hem yüzey şekilleri ve renk tabakalarını fotoğraflayarak foto safari yapıyorlar.

Aşk Adası "Dişlice"
"Keşke daha önce görseydim" dedirttiren vahşi cazibeye sahip ada, denizden çıkmış diş görünümüyle adeta alt damağı andırıyor. Anıt kayalarla dolu, ortasında ki aralıktan geçit veren ada, yıllar süren sarı-turuncu bazı yosun türleri ile kaplı renkli bir görünüm kazanmış. Volkanik labirentlere sahip Dişlice Adası'na, aralarındaki girintilerle gizlenmeye müsait oluşu nedeniyle "Aşk Adası" deniliyor.
Adanın Bencik yönüne bakan keskin kenarlı dik kayalıklı arka yüzü, durgun koylara ve minik plajlara sahip.

Koru Denizi kayaları
Gazipaşa'nın sahilinde ilginç kaya yapısı gözlenen Koru Denizi Diğer Fotoğraflar için fotoğraf Galerisine TIKLAYINbulunuyor. Dünyada eşi benzeri olmayan doğal havuzlardan oluşan Koru Denizi kayaları, denizi kendi kendine temizliyor. Kıyı taşlarının bir özelliği de deniz içindeyken işlenebilir özellikte olup, dışarı çıkarıldığında sertleşmesi olarak görülüyor. Bu nedenle yıllarca bu taşlar kesilerek değirmen taşı olarak kullanılmış. İnce gözenekli taşlar arasında lezzet kazanan mısır, buğday öğütülmüş. Taşların serin tutma ve dekoratif güzellik verme özelliğini de keşfedenler, inşa ettikleri evlerin duvarlarında yine Koru Denizi taşlarını kullanmışlar. Yıllarca gerek değirmentaşı, gerekse evler için taş kesen Lüle Abdurahman isimli kişinin ismine izafen Koru Denizine halk arasında Lüle Denizi de deniyor. Günümüzde bölge sit alanı olarak korunuyor, gün batımı izleniyor, fotoğraf çekiliyor, balık tutuluyor, güneş ve deniz banyosu yapılıyor.

Diğer Fotoğraflar için fotoğraf Galerisine TIKLAYIN
Gökçeada Peynir Kayalıkları
Kuzu Limanının solunda yer alan Kaşkaval Burnu Peynir kayalıkları olarak isimlendirilmiş olup, üst üste konulmuş peynir kalıplarını andırdığı için bu adı kazanmış.
Karayolu olmayan Kaşkaval burnuna ancak limandan kiralanan teknelerle gidilebiliyor ve kıyıya yanaşma imkânı bulunmuyor. Gri ve tonlarına sahip düzgün biçimli kayalar yaklaşık 100 metrelik bir alan içinde kalıyor. Özellikle fotoğraf ve kamera tutkunları için ideal plato oluşturan kayalıklar Türkiye’nin bir başka yerinde görülmüyor. Yöreye özgü hafızada iz bırakacak kadar etkileyici görselliğe sahip Peynir Kayalıkları için halk arasında anlatıla gelmiş bir efsane kulaktan kulağa yayılıyor. Bir zamanlar sayısız sayıda keçi ve koyun sahibi zengin, inatçı, cimri ve yaşlı peynircilik yapan bir kadın yaptığı peynirleri kimseye vermez, üst üste dizer stoklarmış. Günün birinde tanrı ona kızarak cezalandırmış. Mart ayının bir gününde yağmur, kar, ser esen rüzgârlar göndermiş. Kadın ve peynirler donmuş, tüm peynirler taş kesilmiş ve peynir kayalıkları böylece oluşmuş!

Köprüçay Kanyonu Kasımlar (Isparta) – Bekonak (Antalya)
Beyşehir Gölü batısında yer alan Anamas Daları ve Dedegöl Dağları’nın batısındaki karstik kaynaklardan doğan ve Orta Torosların kuzeyini Akdeniz’e başlayan Köprüçay, Kuvaterner’de oluşmuş genç bir akarsu. Diğer Fotoğraflar için fotoğraf Galerisine TIKLAYINMiyosen ve Pliyosen reliyef sistemlerine ait şekilleri parçalayan bu akarsu, oluştukları havzalar ve yaları birbirinden farklı çok sayıda tektonik birlie ait kayadan geçerken derin kanyon vadiler oluşturmuş. Özellikle Toros Karstına karakteristiğini veren Jura Kretase ve Miyosen karbonatlı kayalarında eklinin en güzel örneğini oluşturan ve yer yer 800-1000 metre derinliğe ulaşan kanyonun genişliği bazen 15-20 metreye düşer. Geçtiği bölgelerde birçok yeraltı suyu havzasını kesen ve bu havzaların boalım noktalarını oluşturan kanyon, aynı zamanda birbirlerinden farklı alanlarda bulunan ilginç doğal, kültürel ve biyolojik çeşitliliği birbirine başlamıştır. Bu kanyonun yakınında ve dik yamaçlarında çok sayıda mağara açığa çıkmıştır. Orta Torosları kuzey-güney yönünde enine kesen Köprü Çay, kanyon şekilli derin bir vadi içinde akar. Yüksekliği 2500 metreyi geçen geçilmesi son derece birçok dağı yaran bu akarsu, oluşturduğu kanyonla birbirinden bağımsız ve farklı doğal, kültürel ve biyolojik bölgeyi birbirine başlamış!

Tartışmasız üç bir tarafı denizlerle çevrili ülkemizin kıyıları birbirinden ilginç daha birçok anıt kayayı barındırıyor. Anadolu'nun iç kısımları derseniz bambaşka karakterler saklıyor.
Ülkemizde Çanakkale'den, Tekirdağ Ganos Dağları Uçmakdere-Diğer Fotoğraflar için fotoğraf Galerisine TIKLAYINGaziköy sahillerinden başlayıp, Gaziantep Araplar (Araptar) Vadisi Mangısa labirenti, Diyarbakır çevresi, Pamukkale Kaklık Mağarası yeraltı travertenler oluşumu, Kızılcahamam Milli Parkı, Maden Deresi Ali Hoca Köyü yol güzergâhı Pillovlavalar için çok güzel örneklerinde görüldüğü gibi daha birçok yerde, birçok ilginç yeryüzü şekli bulunuyor.
Kimi peri bacaları volkanik kökenli olup aşınma yöntemiyle oluşurken, kimi kireçtaşı ve erime yoluyla meydana gelmiş. Tüm bu oluşumlarda emeği geçen yağışları, bünyesine aldığı kumlarla sert esip, anaforlar meydana getirerek kayaların yumuşak kısımları matkap gibi oyan marifetli rüzgârları, bazı yerlerde azimli dalgaları da unutmamak gerek.

Doğa ile başbaşa kalıp, farklı ortamlarda pastoral zenginlikler yaşamak, görsel lezzetlerle tanışmak için kayalara yapılacak yolculuklar, alternatif turizm arayanlara eşsiz seçenekler, rotalar vadediyor.

En Anlamlı Kayalar
Ege sahilinde Edremit Körfezini geçip Ayvalık istikametinde ilerlerken Gömeç mevkiinde izleyenleri heyecanlandıracak bir siluet bulunuyor.
Bu siluet belirgin biçimde ATATÜRK'ün potresini taşıyor ve ATATÜRK KAYALARI olarak anılıyor.
Gömeç Belediyesinin tabela ile belirttiği yerde yükseklik kazanılması için seyir terasının yapılması gerekiyor.
Diğer Fotoğraflar için fotoğraf Galerisine TIKLAYIN