|
|
Su
Anıtları Çeşmeler
Anıtsal Kent mobilyalarından olan çeşmelerden kimi su anıtları
olarak günlük yaşamda kamuya açık alanları hareketlendiriyor,
kimi bahçeleri, evleri süslüyor. Genellikle mermer, taş, bronz
yapım olan tarihin görgü tanıklarından olan çeşmelerin geçmişi
çok eskilere dayanıyor. İstanbul çeşmelerine sular, Istıranca
Dağlarından, Belgrat Ormanı Su Toplama Havzalarından şehre uzanan
suyolları, su kemerleri, yardımı ile ulaşmış. Su maksemleri, su
terazileriyle çeşmelere tevzi edilmiş. Sarnıçları beslemiş, musluk
başında İstanbullu ile buluşmuş, buluşmaya da devam ediyor.
İstanbul
Çeşmeleri Geçmişi
Fatih
Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethinden sonra kentin suyolları onarılmış.
Kanuni Sultan Süleyman, Sultan II. Bayezid, Yavuz Sultan Selim
dönemlerinde suyollarının onarım ve geliştirilmesine devam edilmiş.
İstanbul’da her sultan, sadrazam, valide sultan ve devletin ileri
gelenleri, dönemin izlerini taşıyan çeşmeler yaptırmışlar. Bu
çeşmelerden Topkapı Sarayı, Üsküdar, III. Ahmet çeşmeleri, Tophane,
Maçka da bulunanlar gibi birçok İstanbul çeşmesi Osmanlı mimarlık
tarihinde yer almışlar.
Çeşmeleri yapılış amaçlarına göre Duvar çeşmeleri, Köşe çeşmeler,
Meydan çeşmeleri, Sebillerle birlikte tasarlanan çeşmeler, Namazgâh
çeşmeleri, Oda çeşmeleri, Sütun çeşmeler, Sel sebiller olarak
ayrılıyorlar. Tek yüzlü veya iki ve üç yüzlü olanlara rastlandığı
gibi dört yüzlü meydan çeşmeleri de bulunuyor. İstanbul’da çeşmelerin
yoğun olarak bulunduğu semtlerin başında Suriçi ve Üsküdar geliyor.
Kimi çeşmeler ise İzmir, Çanakkale’de görüldüğü gibi saat kuleleri
altına yapılmış.
Antik kentlerde aynı isimle anılan kaynak suyu ile ünlü günümüze
gelen çeşmelerde var.
Günümüzde Çeşmeler
Günlük yaşamda önemli yer tutan çeşmelerde çeşme başı muhabbetleri,
bilhassa köylerde kaçamak görüşmelerin, yapıldığı buluşma noktaları
olarak da unutulmaz anılara mekân oluyor.
Su doldurmaya gitmek ihtiyaçlar kadar, emeklilerin zevkli uğraşları
arasında yer alıyor. Bir zamanlar merkep sırtında sakalarla çeşmelerden
taşınan sular, İstanbul’un ahşap evleri girişinde bulunan büyük
toprak küplere bilmem kaç kez doldurulmuş, maşrapalarla küplerin
içinden alınıp testilerle, sürahilerle sofralara ulaşmış. Şehrin
uzayan boyu sonucu dikilen gökdelenlerin toprak hafriyatları yer
altı sularının yönlerini değiştirmiş, birçok çeşme susuz kalıp
kurumuş.
Günümüzde çeşmelerin bir kısmı düzenlenen kampanyalarla kurtarılmaya
çalışılmış. Bir kısmı ise yeni yapılan karayolları veya yol genişletme
çalışmaları nedeniyle Kadıköy, Kabataş örneklerinde olduğu gibi
çeşme yapı taşları numaralanarak bulunduğu yerden sökülüp, daha
uygun yerlere nakledilmiş. Çevresinden geçen yollara kat kat dökülen
asfaltlar sonucu temeli zemine gömülenler olduğu gibi, muslukları
sökülen, mermerleri parçalanan, kitabeleri çalınan çeşmelerde
oluşmuş. Günümüze ulaşanlardan bir kısmı ise işporta satıcılarının
tezgâh açtıkları dükkânı olarak işlev görmüş, bazı dönemlerde
çeşme duvarları parti ve örgütlerin boyalarla sloganlar yazdıkları
panolar olmuş.
III.
Ahmet Çeşmesi (Sultanahmet - İstanbul)
|
III.
Ahmet Çeşmesi (Sultanahmet - İstanbul)
|
III. Ahmet Çeşmesi
Hiç şüphe yok ki İstanbul çeşmeleri içinde en görkemlisi, en çok
fotoğrafı çekileni, Ayasofya ve Topkapı Sarayını gezmeye gelen
turistlerin mutlaka önünden geçtiği III. Ahmet Çeşmesidir.
Çeşmenin kubbeli olan geniş ahşap saçakları altında bulunan desenleri,
duvarları çevreleyen çini kuşakları, mermer kabartmalarında ki
vazo içinde çiçek motifleriyle göz kamaştıran güzelliğe sahip.
III. Ahmet tarafından inşa ettirilen ve 1729 da Mimar Ahmet Ağa’nın
yaptığı meydan çeşmesi, Türk Rokoko tarzının en güzel örneklerinde
biri olarak kabul ediliyor.
Çeşme bugünkü görünümüne kavuşana kadar birçok kez tamirat geçirdi,
çevre düzenlemesine maruz kaldı. Etrafındaki parke taşları söküldü
asfalt döküldü, sonra asfalt söküldü tekrar parke döşendi, bir
süre otopark olarak kullanıldı, muslukları çalındı, tavanından
yağmur suları içine aktı, etrafına durak yapıldı, direk dikildi,
bir süre etrafı kapatıldı ve sonunda kusursuz görünen mutlu sona
ulaşıldı. Dört yüzünde de çeşme bulunan yapının Ayasofya, Sultanahmet
Camii, Soğukçeşme Sokağı ve Topkapı Sarayı dış avlu duvarları
fon olarak bakıldığında dört cepheden de farklı güzellikler sergilediğine
tanık olabilirsiniz.
Alman
Çeşmesi (Sultanahmet - İstanbul)
|
Alman
Çeşmesi (Sultanahmet - İstanbul)
|
Alman Çeşmesi
Sultanahmet Meydanında bulunan Alman Çeşmesi Türkiye de bulunan
çeşmelerden farklı mimarisi ile dikkat çekiyor. Sultanahmet Camii,
İbrahimpaşa Sarayı, Dikilitaş, Burmalı Sütun gibi tarih hazinelerinin
arasında yer alan tarihi çeşme 1901 yılında Almanya’da yapılıp,
parçalar halinde getirildikten sonra sekizgen bir taban üzerine
inşa edilmiş. Önce hipodrom meydanı düzenlenmiş, çeşme çevresinin
ağaçlandırılması yapılmış. II. Wilhelm’in 27 Ocak 1901 olan doğum
gününde açılışı yapılan çeşmenin Avrupa’da sıkça rastlanan heykelli
veya Osmanlı mimarisinin meydan çeşmelerinden farklı olan yapısında,
koyu yeşil renkli sekiz sütun üzerinde bir kubbe bulunuyor. Mermer
ve değerli taşlar kullanılan çeşmenin kubbesi içinde dört adet
II. Abdülhamid tuğrası ile dört adet II. Wilhelm’in simgesi yer
alıyor. Çeşmenin tunç plaka üzerine yazılmış kitabesinde Alman
İmparatoru II. Wilhelm’in, II. Abdülhamit’e ziyaretinde sultana
hediye ve şükran hatırası olarak yapıldığı belirtiliyor. Çeşmede
bir de Osmanlıca kitabe görülüyor.
Alman Çeşmesinin her yüzünü bir musluk ve kurna süslüyor. Tavan
kubbesi yüzeyindeki altın kaplama mozaikleri hayranlık uyandırıyor.
Çevresinde salkım söğüt, çınar türü ağaçlar bulunan, suyu akan,
bilhassa Alman turist kafilelerin mutlak ziyaret ettikleri çeşme,
yerli turistler ve İstanbulluların da gözde mola yerlerinden sayılıyor.
Yakınında bulunan Sultanahmet Köftecisinden ekmek arası köftelerini
yaptırıp, banklara oturanlar, çeşmeye bakarak öğle yemeklerini
yiyor, kalan lokmaları da çeşme etrafında uçan güvercinlere vererek
hoşça vakit geçiriyorlar.
Cellatlar
Çeşmesi (Topkapı Sarayı - Sultanahmet / İstanbul)
|
Cellatlar
Çeşmesi (Topkapı Sarayı - Sultanahmet / İstanbul)
|
İnfaz veya Cellâtlar Çeşmesi
İstanbul’da bulunan ilginç çeşmelerden birisi de her gün yerli
yabancı on binlerce turistin önünden geçtiği Topkapı Sarayı dış
avlusunda bulunan İnfaz yahut Cellâtlar Çeşmesi. Topkapı Sarayı
Babüsselam kapısına giden iki yanı ağaçlı yolda, bilet gişelerine
gelmeden önce yolun çimenlik ve çiçeklerle kaplı sağ tarafında
yaklaşık 25-30 metrelik bir kule yükseliyor. Bu taş örme kulenin
altında bulunan çeşme Cellâtlar Çeşmesi olarak biliniyor.
Çeşmenin tüyler ürpertici bu ismi almasının nedeni ise bulunduğu
duvarın hemen arkasında Topkapı Sarayı ön bahçesinde saray görevlisi
cellâtların konakladığı yerlerin olması ve infaz edilecek suçluların
bu çeşme önünde infaz edilmeleri. Genellikle sağır ve dilsizlerden
seçilen cellâtlar sarayda verilen ölüm cezalarının infazı sonrasında
kanlanan ellerini ve infazda kullandıkları balta gibi araç gereçleri
bu çeşmede yıkamışlar. Çeşmenin sağı ve solunda kesik başların
teşhir edildiği kelle taşları yer almış duvarların içine yapılan
bu kelle taşlarına ibret taşları da denilmiş.
Haseki
Hürrem SultanÇeşmesi
Sultanahmet Meydanı tam manasıyla bir tarih hazinesi. Hazinenin
bir parçası da Ayasofya ile Sultanahmet Camisi arasında kalan
yüzü havuza dönük durumda ki (Haseki Hamamı) Hürrem Sultan Çeşmesi.
18. yüzyılda Mimar Sinan tarafından yapılmış olan Haseki Hürrem
Sultan Hamamının dış duvarında bulunan çeşme, günümüzde çevresini
saran yeşilliklerin ortasında yüzük taşı gibi göz okşuyor. 2008
yılında hamam restorasyonu ile birlikte gözden geçirilip temizlenen
çeşme, turislerin en çok fotoğraf çektirdikleri yerlerden birisi.
Oldukça oymalı çeşmenin yapımında iki renk mermer kullanılmış.
Her iki yana yayılan yaprak motifleri ve taç motiflerin yanısıra
küçükten büyüğe üst üste sıralanmış minik süs hazneleri, tabanda
büyükçe bir havuzla son buluyor.
Bahriye
Çeşmesi
Heybeliada'nın Lozan Meydanında yer alan çeşme, 1917 tarihini
taşıyor. Bahriye Nazırı Cemal (Ahmet) Paşa tarafından kesme taş
ve mermerden, hazneli, üç kanatlı meydan çeşmesi olarak yaptırılmış.
Günümüze etrafı çiçeklerle bezeli park içinde bulunan çeşme korumaya
yönelik çeşitli sağlamlaştırma ve onarım amaçlı uygulamalar geçirmiş.
Etrafı ağaçlar ve çiçeklerle bezeli Bahriye Çeşmesi vapur iskelesinin
karşısında ve iki sokak arkasında, yüzü denize bakar şekilde konumlanmış.
Tarihi çeşme, adaya gelen ziyaretcilerin en çok fotoğraf çektirdikleri
yerlerden biri.
Çeşmenin sırasında yer alan konaklar adanın en görkemli yapılarını
oluşturuyor.
Pertevniyal
Valide Sultan Çeşmesi
Aksaray'da
bulunan Valide Camisinin orta avlu kapısının sağında ve solunda
yer alan çeşmeler, dört birimli olup duvar çeşmesi tipidedir.
Pertevniyal Valide Sultan tarafından H 1288 / M 1871 tarihinde
yaptırılmıştır.
Günümüze 200'li yıllarda Valide Camisiyle beraber restore edilip
yüzeysel temizleme ile gelen çeşmelerde hayranlık uyandıran mermer
işlemeciliği dikkat çekmektedir.
Aksaray Meydanı'na hakim bir kavşakta olması ve çevrede hareket
halinde çok sayıda otobüs, otomobil geçmesi, egzos gazlarının
etkisi altında kalarak kararmaların erken başlamasına neden olmaktadır.
Yaya trafiği bakımından da oldukça işlek yerdeki çeşmelerin yol
hizasından kot farkıyla dipte kalması, kirlenmesini artırmakla
beraber görünüm olarak benzerlerinden daha görkemli kılıyor.
Ayrılık Çeşmesi
İsmini
çeşmeden alan semti herkes biliyor da çeşmenin yerini bilen sadece
bir kaç yaşlı var. Çevresinde gayet şık AVM ler tren istasyonu,
Marmaray, evlenme dairesi, altlı üstlü yollar, kavşaklar, modern
binalar, evler, tertemiz duraklar, kent mobilyaları, tarihi mezarlık
bulunuyor. Ama gelin görün ki bir çok olaya tanıklık etmiş semtin
ünlü çeşmesi çöplük olmuş. Ayrılık Çeşmesinin tarihine bir göz
atacak olursak ilginç notlarla karşılaşıyoruz.
Osmanlı zamanında Anadolu'ya sefere çıkacak olan ordu bu çeşmenin
başına gelir ve çeşmenin etrafında kamp kurarlarmış. Bu kamp üç
gün sürer ve Padişah'ın gelmesiyle ordu buradan harekete geçermiş.
İşte bu üç gün burada bir hüzünlü geçer, askerlerin anaları, babaları,
kardeşleri, eşleri, nişanlıları, sevdikleri buraya gelir ve belki
son görüşüm edasıyla vedalaşılır, helalleşilir.
İyi dilekler dilenir ve Allah'a emanet edilirmiş.
İşte bu çeşme bu hüzünlü anlara tanık olurmuş ... Arkada kalanların
iki gözü iki çeşmesi olurmuş akar suları...
Sadece askerleri uğurlamamışı bu çeşme, yıllar yılı hacı adaylarının
son durağı da olmuş Ayrılık Çeşmesi... Ayrıca Bizans askerlerinin
de seferden önceki son durağı olmuş, onların da ayrılıklarına
tanıklık etmiş. Günümüzde ise hiç de değeri kalmamış, yüzüne bakan
olmamış, varlığından tarihinden haberdar olmayanların çöplüğü
olmuş.
Esma
Sultan Çeşmesi ve Namazgâhı
III. Ahmet'in kızı esma Sultan tarafından, 1781 yılında Kadırga
Meydanı'nda inşa ettirilen çeşme ve namazgâhı, dört cephede mermer
tekneli çeşmelere sahip, çeşmenin tavanında bulunan namazgaha
kuzey cephedeki mermer merdiven ile çıkılıyor.
Tarihi çeşmenin kuzey cephesinde ise birer musluk bulunuyor. Dikdörtgen
prizma kütleli çeşmenin karşılıklı iki cephesindeki bu musluklar,
S ve C kıvrımlı kemerlerle süslenerek çeşmeye estetik kazandırılmış.
Bezemeli niş köşeliklerin üzerinde dikdörtgen pano içinde altı
beyitlik kitabe yer alıyor. Bu kitabe çeşmenin inşa tarihine ışık
tutuyor. Çeşmenin kuzey ve batı köşesinde ters çan biçiminde desteklere
oturtulmuş iki kurna, güney köşesinde üç bölmeli bir yalak yerleştirilmiş.
Büyükçekmece
Kanuni Sultan Süleyman Çeşmesi
Kanuni
Sultan Süleyman Çeşmesi 1566 yılında klasik üslupta, altı metre
yüksekliğinde, üç kanatlı olarak beyaz mermer taş kullanımıyla
Kanuni Sultan Süleyman Zigetvar seferi'ne çıkarken aynı yerde
bulunan Kervansaray ve Köprü ile birlikte Mimar Sinan tarafından
inşa edilmiş.
Orta bölümü ileriye çıkık, iki yan kanat geriye doğru esnetilmiş
çeşmenin her üç kanadı da sivri kemerli nişlerle bezenmiş.
Yan kanatlarda çiçek motifleri barındıran çeşmenin kitabesi kartuşla
çevrelenmiş, çeşme önüne hayvanların da su içebilmesi için kurna
yapılmış.
Külliye ve mescide hayat veren çeşme, günümüzde içme ve kullanım
suyu ile faal durumda olup, Büyükçekmece İlçesi Kültür Park alanı
içinde yer alıyor.
Çeşmenin yanında Sokullu Mehmet Paşa Mescidi ile Kurşunlu Han
da denilen Kervansaray ve çok sayıda Türk büyüğünün heykeli bulunuyor.
PTT idaresi 2018 yılı başında çeşmenin çizim resimli bir pulunu
basarak, kullanıma sunmuş bulunuyor.
Çengelköy
ve Paşabahçe'nin Lahana Çeşmeleri
İstanbul
Çeşmeleri arasında bazıları farklılık gösteriyor. Bunların başında
ise "Lahana Çeşmesi" olarak tanımlanan, tepesinde lahana
benzeri bir kavuk olanlar geliyor. Bir tanesi Çengelköy Polis
Karakolu önünde yaya kaldırımı üzerinde yer alırken Lahana Çeşmenin
diğeri Paşabahçe İskelesi olarak kayıtlarda yer alıyor.
Paşabahçe İskelesini karşıdan gören ve Boğaz yolunun iç tarafında
park içinde yer alan faal çeşme'nin suyu günümüzde akıyor. Korumasız
alanda bulunan Çengelköy Lahana Çeşmesinin ise suyu da, musluğu
da yok.
Çeşmeler
konusunda, önce İstanbul’da bulunan çeşmelere ve sonra Anadolu’nun
çeşitli kentlerinde, ilçe, köy ve mahallerinde, yol güzergâhlarında
bulunan çeşmelere hikâyeleri, özellikleri ve tabii farklı fotoğraflarıyla
sürekli ilavelerle zenginleşecek uzun bir yolculuğa çıkacağız.
Bostancı,
Üsküdar, Kadıköy, Paşabahçe, Beykoz, Kandilli, Beylerbeyi, Kuzguncuk,
Salacak, Çiçekçi, Moda, Erenköy, Bostancı, Süleymaniye, Cağaloğlu,
Eyüp, Cerrahpaşa, Unkapanı, Sultanahmet, Kadırga, Aksaray, Yeşilköy,
Silivrikapı, Fatih, Çapa, Beşiktaş, Akaretler, Maçka, Yıldız,
Yahya Efendi, Ortaköy, Tarabya, Kireçburnu, Galata, Kasımpaşa
ve daha birçok çeşme sayfada ki yerlerini alacaklar.
Açıkhava
Tiyatrosu Çeşmeleri
Bir zamanlar Beşiktaş Caddesi üzerinde Hasanpaşa Karakolu yanında
iken, bulunduğu yerden sökülüp, Harbiye'de Açıkhava Tiyatrosu
karşısına taşındı. Hilton Hoteli altından gelen yol bir zamanlar
Açıkhava Tiyatrosu önünden "S" çizerek geçerdi, araçların
peryodik muayeneleri burada yapılır, takipçiler bu çeşmenin üç
bir tarafta, üç diğer tarafında ki yalaklara oturur, iş takibini
buradan yaparlardı. Zamanla harap olan çeşme LÜTFÜ KIRDAR KONGRE
SARAYI için özel konuma getirilince plan, proje değişti, ultra
yatırımlar yapıldı, çeşme de yenilendi.
Ne var ki dokuz tane kurnası bulunan çeşmenin suyu olmadığı gibi
kurna üstlerinin hiç birinde musluk da bulunmuyor.
Anadolu
Çeşmelerii
Meryemana, Bergama gibi yerlerde kutsal sayılan suyu ile ziyaret
edilen çeşmeler arasında yer alıyor.
Kimi yerde kaynağından hava almadan, güneş görmeden gelen leziz
suya sahip çeşmeler bulunuyor. Trabzon’dan çıkıp Zigana geçidinden
geçtikten sonra ulaştığınız Şehitlik Tepesinde bulunan çeşme Türkiye’nin
en leziz sularından birine sahip. Yine bir başkası otobüslerin
mutlaka su molası verdikleri vermezlerse yolcuların isyan çıkaracak
ısrar ettikleri bir çeşme Düzce’den Akçakoca’ya inerken yol üzerinde
bulunuyor.
Babakale
Çeşmesi
|
Babakale
Çeşmesi
|
Kaymakam
Çeşmesi (Bilecik - Söğüt)
|
Babakale Çeşmesi (Babakale - Çanakkale)
Suyu lezzetli olduğu kadar zamana karşı dayanıklılığı ile ünlü
bir çeşme de Anadolu’nun Batıda ki en uç noktası olan Babakale’de
yer alıyor. Osmanlı Donanması deniz seferine çıkarken kadırgalarına
bu çeşmeden su ikmali yaparmış.
Limanda ki çeşmenin yapımı ise Babakale ve camisinin aynı tarihli.
Kaymakam Çeşmesi (Söğüt - Bilecik)
Bilecik Söğüt’de bulunan Kaymakam Çeşmesi 1402 tarihli Çelebi
Mehmet Camisi önünde yer alıyor.
Çeşmenin üç yüzünde musluk bulunuyor, cami tarafına ise musluk
konulmamış.
Nedeni ise abdest alırken, eğilirken, ayak yıkarken istemeden
de olsa kazara arka dönükken camiye karşı bir saygısızlık yapılmasın
diye böyle düşünülmüş.
Lüleburgaz’ın, Yalova'nın, Erzurum’un, Kütahya’nın, Uşak'ın, Burdur'un,
Kilis'in, Niksar'ın, Çeşme’nin, ve nice yerlerin çeşme örnekleri
zaman içinde sihirlitur.com sayfalarında ki yerlerini alacaklar.
|
-
Çeşmeler
/ İstanbul çeşmeleri Fotoğraf Galerisi
1
-
2
/ Anadolu
çeşmeleri Fotoğraf Galerisi
1
- 2
|
|
©
2011, Sihirlitur'daki tüm yazılar ve fotoğraflar
Haluk
Özözlü'ye
aittir, alıntı yapılamaz, izinsiz kullanılamaz.
|
|
|
|
|
|
|
|