Anadolu’nun
her yerinde öne çıkan bir özellikler bulunuyor. Bu simgesel
özellikler kimi zaman yöreye has bir ürün, kimi zaman
yöreyle bütünleşen bir hayvan, kimi zaman folklorik el
sanatı olarak karşımıza çıkıyor.
Birçok kentte ise bazen bir saat kulesi, bazen bir kale,
tarihi eser kentin anıldığı bir simgesel sembol olurken,
bir başka yerde de yöre tarihine adını yazdırmış kişilerin
heykelleriyle anılıyor.
Anıtlaşan heykellerin, sembollerin çevresi meydan olarak
düzenleniyor veya düzenlenmiş meydanların, kavşakların,
parkların ortasında yer alıyorlar. Her birinin farklı
öyküsü, efsanesi, geçmişi var.
Sembolleşmiş heykellerin bulunduğu il’e, ilçeye, köye
girenler, hatta yoldan geçenler, daha ilk adımda bulundukları
yerin en önemli özelliğiyle tanışmış oluyorlar.
Bazı yerlerde bir, bazı yerlerde birden fazla simgesi
olanlarda var, komşu ilin veya bir başka yerin sembolünü
alıp kendisine mal edip sembol karmaşasına sebep olan
da görülüyor…
"Sembollerle Anadolu" başlıklı bu çalışmada
Anadolu’ya doğru bir tura çıkacak, yörelerde nelerin sembolleştirildiğine,
nerelerin nelerle anıldığına, nelerin unutulduğuna bakacağız.
Marmara
Ereğlisi Balıkçıları Temsil Eden Kompozisyonu, Edirne
Yağlı Güreş, Koca Sinan Heykeli
İstanbul'dan çıkıp Trakya'ya doğru uzanırken ilk durağımız
Tekirda'ğa bağlı Marmara Ereğlisi oluyor. Marmara Ereğlisi,
kına taşı denilen ilginç kaya yapısı, doğal güzellikleri,
antik Perinthos Bazilikası gibi değerlerin yanısıra balıkları,
balıkçılığı ile ünlü. Sahil boyunca uzanan şerit üzerinde
Marmara'nın az tuzlu denizinin balıkları üzerine çalışan
bir çok balık restoranı sahilde ise sayısız balıkçı teknesi
sıralanıyor. Limana, balık haline bakan meydanın tam ortasında
balıkçıları temsilen güzel bir kompozisyon oluşturulmuş.
İçinde su olan süs havuzunda kayık içinde yer alan balıkçı
heykeli anı fotoğrafı çektirmek isteyenler için ideal
bir platform ve Marmara Ereğlisi için hoş bir tanıtım
olmuş.
Gezimize
Edirne'ye doğru devam edince il ile simgeleşen, bütünleşen
iki heykel tüm haşmetiyle karşımıza çıkıyor.
Bunlardan birincisi İhtişamıyla göz kamaştıran Selimiye
Camisinin mimarı Koça Sinan heykeli, diğeri ise tarihi
değere sahip Kırkpınar yağlı güreşlerinin sembolü, güreşen
güreşçi heykeli.
Edirne’den ayrılıp İpsala’ya gidersek çevrenin çeltik
tarlaları ile dolu olması sebebiyle pirinç eken kız heykeli
İpsala’nın sembolü durumuna gelmiş.
Şimdi rotamız üzerinde ki Gelibolu'dan karşı yakaya geçersek
Lapseki, Eceabat'tan geçersek Çanakkale bulunuyor. Lapseki
de bizi kanatlı Pegasus atı ile çay bahçelerinin önünde
denizde minik bir adacığın üzerinde deniz kızı heykeli
karşılıyor. Türkiye gezimizde Deniz Kızı heykellerini
Ege'de Ören'de, Akdeniz'de, Gazipaşa'da Taşucunda da göreceğiz.
Canakkale'de
Truva Tahta Atı, Lapseki'de Pegasus Kanatlı Atı
Çanakkale ve tarihi ilçesi hiç şüphe yok ki Türkiye’de
en fazla anıtı, heykeli olan kutsal kentlerimizin başında
gelenlerden.
İlin simgesi Truva antik kente ait olan ve tarihe tahta
at olarak geçen ahşap heykel. Çanakkale limanı sahilinde
bulunan tahta at Truva filminde ki rolünü tamamlayıp sahildeki
yerini alıvermiş.
Milyonlarca
turistin ziyaret ettiği kente gelip de tahta atın önünde
fotoğraf çektirmeden ayrılan neredeyse yok gibi.
Çanakkale Kepez Beldesi simge olarak meyveciliği
anlatan sanatsal simge, heykel olarak belde girişinde
ki yerini almış.
Gelibolu’dan ayrılıp Lapseki tarafına geçtiğimiz
zaman bizi Lapseki limanında Pegasus kanatlı at heykeli,
ilçenin en işlek en yoğun giriş çıkışların yapıldığı feribot
iskelesi girişinde yer alıyor.
Görkemli heykeli, çevresinde yer alan kafelerden, çay
bahçelerinden seyretme imkanı bulunuyor.
Kaide üzerinde kanatlanmış ve şaha kalkmış uçan at, heykellerin
en güzellerinden biri. İlçenin aydınlatma direklerinde
kiraz motifleri, deniz kenarında deniz kızı heykeli olsa
da Lapseki'nin sembolü Kanatlı At olarak gösteriliyor.
2500 yıllık tarihi canlandıran beş buçuk metrelik heykel,
eski ismi "Lampsakos" olan ve bir şehir adına
dünya tarihinde ilk kez para basıldığını ve paranın üzerinde
Pegasus resmi bulunduğu belirtiliyor.
Altınoluk
Güzellik Yarışması Kompozisyonu
Tarihte
dünyada ilk güzellik yarışmasının yapıldığı yer olarak
geçen İda Dağı, günümüzde ki ismiyle Kaz Dağı her gün
safariye çıkan turistleri ağırlıyor.
Rehberler, yerli yabancı turistlerin oluşturduğu gruplara
güzellik yarışmasının geçtiği yeri anlatıyorlar ama yarışmanın
sembolize edildiği heykel, ülkemizin rağbet gören tatil
merkezlerinden biri olan Altınoluk meydanında görülüyor.
Etrafı çiçeklerle süslü kavşakta yer alan kompozisyonda
yarışma sembolize ediliyor.
Paris İda Dağındaki mutlu yaşamını sürdürürken Olimpos'da
da bütün tanrılar şölen yapmaktadırlar. Kavga Tanrısı
Eris üzerine "En Güzele" yazılı elmayı masanın
ortasına atar.Zeus'un karısı Hera "En güzeliniz benim"
diyerek altın elmayı almak ister. Afrodit itiraz ederek
"Benden güzel kimse olamaz" derken, Akıl ve
zekâ tanrıçası Athena da işe karışır ve Zeus'tan hakemlik
yapmasını ister. En güzeli seçmekte zorlanan Zeus ise
seçimi İda Dağında çobanlık yapmakta olan Paris'in yapacağını
belirterek gönderir. Ağaç altında otururken üç güzelin
yanına gelip niyetlerini açıklamasıyla önceleri şaşıran
Paris, Hera'nın Asya Kralı olma, Athena'nın akıl ve başarı
verme vaadine aldırmayarak, Afrodit'in kendini güzel seçtiği
takdirde dünyanın en güzel kadınının kendisinin olacağını
söylemesi üzerine Paris altın elmayı Afrodit'e uzatır.
Böylece bütün tanrılar altın elmaya sahip olan Afrodit'i
en güzel tanrıça kabul ederler. Bu şekilde efsaneye göre
dünyanın ilk güzellik yarışması İda dağında yapılmış olur.
Efsaneyi Altınoluk sahiplenir, konuyu sembolleştirip meydana
diker, ne var ki yeni seçilen belediye ekibi heykeli bulunduğu
yerden kaldırır, yöre halkının bir kısmı heykelin yıpranıp
patladığını, sağı solu döküldüğünü, bir kısmı yol genişletme
için kaldırıldığını, bazıları ise trafik kazasına sebep
olduğunu söylerler!
Akçay'da
Efsanesiyle Ünlü Sarı Kız Heykeli
Kaz Dağlarında kaz güden bir kızın hikâyesini anlatan
efsaneler, çevrilen filimler, hikâyenin geçtiği mekânı
merak edip gelen turistlerle dolup boşalıyor.
Bir zamanlar bronz renkte iken, sonradan altın rengi yaldız
boya ile boyanan kaz güden Sarı Kızın heykeli ise Akçay
sahilinde fıskiyeli bir havuzun ortasında yükseliyor.
Yazlıkçıların cenneti Akçay, serin esintili havasıyla
sırtını Kaz dağlarına yaslamış bir tür şifa merkezi. Yöreye
gelenler Kaz Dağlarına yapılan günübirlik safari turlarına
katılıp Sarı Kızın efsanesini gezi boyunca rehberlerin
anlatımıyla dinliyor, sonrada sahil gezileri sırasında
belki de Türkiye’de bulunan ve hatlarıyla, ölçüleriyle
en güzel kadın heykellerinden biri olan Sarı Kız heykelini
görüyorlar.
Heykel konumu, estetiği ile öylesine güzel yapılmış ki,
Sarı Kız heykeli ile birlikte beraber fotoğraf çektirmek
isteyenler yüzünden üzerine “Heykele çıkmak yasaktır”
tabelası konulmasına bile neden olmuş.
Edremit Körfezini dönüyor, Havran Kavşağına geliyoruz.
Havran Sembolü Seyit Onbaşı
Havran Balıkesir ili sınırları içinde başta zeytin üretimi
olmak üzere, meyve yetiştiriciliği ve tarıma dayalı ürünleriyle
öne çıkan bir ilçemiz. Üretim azlığı nedeniyle adından
bu bölgede pek söz edilmemesine rağmen Havran Mandalinası
da unutulmaması gerekenlerden biri.
Derman kaplıcaları da ilçenin şifa özelliğine sahip sularıyla
ünlü.
Günümüzde Havran, İstanbul, Çanakkale, İzmir arasında
turistlerin yoğun olarak kullandığı gelişen yolları ve
kavşağı önemli geçiş noktası. Yol üzerinde çok sık rastlayacağınız
satış noktalarında Kaz Dağları eteklerinden toplanan,
bir tür yabani dut olan ve "Buz gibi kara dut suyu"
olarak satılan, yolcuları serinleten içeceklerine kadar
bir çok özelliği bulunuyor. Hepsi bir yana ilçe Seyit
Onbaşı heykeliyle de dikkat çekiyor. Çanakkale Muharebereleri
sırasında kaldırdığı 276 kg lık top mermisi ile efsaneleşen,
tarihe geçen Havran doğumlu Seyit Onbaşı (Koca Seyit)'in
bronz heykeli, Havran ilçe sembolü olarak yaşıyor.
Ören'de
Pegasus Kanatlı Atı ve Deniz Kızı
Akçay’ı biraz daha geçip, Edremit Körfezinin kıyısına
geldiğimiz zaman bizi uçsuz bucaksızmış gibi görünen Ören
plajları karşılıyor.
Denizle kumsalın buluştuğu kayalık üzerinde bulunan bronz
heykel ise Ören’e simge olan yarısı balık, yarısı
insan olan Deniz Kızı heykeli.
Ören’e gelen ziyaretçilerin bilhassa plaj konuklarının
mutlaka anı fotoğrafı çektirdikleri heykellerden biri
olan denizkızı, gerçekten Ören’de yaşamış mıdır bilinmez
ama bu kompozisyonu, Avrupa'da, Lapseki'de Gazipaşa’da,
Taşucu’nda da görebiliyorsunuz.
Burhaniye Ören, deniz kızı ile yetinmeyip bir de Pegasus
Kanatlı Atı, Lapseki'den önce davranıp sembol kabul ederek
heykelini de dikmiş.
Çevresi ağaçlarla kaplı merkezi yerde bulunan antik sütunlar
arasında şahlanan Pegasus heykeli, ziyaretçilerinin hem
uğrak, hem de anı fotoğrafları çektirdikleri yer.
Zeytin Başkenti Gemlik, Kremalı Köpüklü Ayran Sembollü
Susurluk, lezzetli ve Dayanıklı Kavunuyla Kırkağaç
Marmara
çıkışında Ege Bölgesine Eskihisar Yalova güzergahını takip
ederek gidenler zeytin başkentine girdiklerini Gemlik'te
görüyorlar. Umurbey yamaçlarında Gemlik girişinde sol
tarafınızda yemyeşil bir park içinde yer alan Gemlik'in
sembolü, çatalın ucuna batırılmış bir zeytin tanesi ile
heykelleştirilmiş.
Havran Kavşağı geçip Balıkesir istikametinde yol alanları
bu defa bir başka lezzet durağı mola yeri Susurluk karşılıyor.
Ayran evleri, kafeleri, bahçeleri ile dikkat çeken Susurluk
ilçe girişinde ayran yapan bir çiftin heykeli ile sembolize
edilmiş. Ayran molası verenlere gelen üzeri dört parmak
köpüklü krema için bir de plastik kaşık ile servis edilen
ayranın daha ilk yudumunda ayran ülkesinin bu sembolü
fazlasıyla hak ettiği kanısına varıyorsunuz.
Kırkağaç
denince ilk akla gelen sulanmadan yetiştirilen dayanıklı
kavunları oluyor. Hiç kimse bir şey söylemese dahi yol
boyunca sağlı sollu konumlanmış kavun tezgahları, kulübeler
tüm arazinin kavun yetiştirmeye elveşli topraklara sahip
olduğunu müjdeliyor. Yol boyunca araçlarının bağajlarını
kavun dolduranları gördükçe bir mola da sizin vermeniz
gerekiyor.
İsteyen tarladan kendi topluyor, isteyen kavun seçimini
satıcıya bırakıyor.
Ne fabrika, ne sanayi, Kırkağaç'ta varsa yoksa kavun.
Kavun bu derece önem kazanıp, öne çıkınca Kırkağaçlılar
önce ilçe içine bir kavun heykeli dikmiş, daha sonra bununla
tetinmeyip bir de ana yoldan ilçeye girişte kavşağın ortasına
koca bir kavun heykeli koyup, etrafını kavun yetiştiren
çiftçiler, kağnı arabası gibi objelerle temalı park haline
getirmiş.
Göz okşayan, dinlendirici, şelaleli süs havuzlarıyla,
bitkilerle süslemiş. Kavun Kırkağaç'ın simgesi, sembolü
her şeyi olmuş.
Ayvalık'ta
Zeytin Dalı tutan Kız ve Soma'da Maden İşçileri Heykeli
Balıkesir'in sahilinde tatil cenneti Ayvalık, zeytinleri,
sızma zeytinyağları ile ünlü ilçemiz. Son yıllarda bunu
meydana diktikleri elinde zeytin dalı tutan genç kız ve
Ayvalık'ın ünlü kedilerinin yer aldığı güzel ve estetik
bir kompozisyonu 08 Mart 2016 tı da Dünya Kadınlar Günü
anısına Ayvalık Belediyesi'nce heykelleştirmişler.
Ayvalık'dan ayrılıp İzmir yönüne doığru yol alırken sol
tarafımızda yer alan Bergama sapağına doğru ilerleyince
Kınık üzerinden Kırkağaç-İzmir yoluna kavuşuyoruz. Fakat
daha önce Soma'dan geçiyoruz. Beş yol mevkinde, zengin
kömür yataklarıyla ünlü ilçenin sembolü olan Soma Kömür
Maden İşçisi heykeli var. Heykelin etrafı her mevsim çiçeklerle
süsleniyor, bu meşakkatli yer altı iş kolunda çalışırken
hayatlarını feda edenleri rahmetle anıyor, ailelerine
sabır ve metanet diliyoruz.
İzmir'e doğru yolumuzun üzerinde ise Spil Dağı Milli Parkı
ile ünlü Manisa yer alıyor ama kentin simgesi bu bereketli
dağda yetişen birkilerden yapılma, her yıl tekrarlanan
şenlikleriyle adından söz ettiren, heykeli dikilen şifalı
Mesir Macunu var.
İzmir
Saat Kulesi
Ege gezimize kıyıdan devam ediyor ve İzmir’e geliyoruz.
Heykeli, sanatı seven kentin kalbi Konak Meydanında atıyor.
Her İzmirli gibi İzmir’e dışarıdan
gelenlerin de mutlak ziyaret noktalarının başında gelen
meydanda bulunan İzmir Saat Kulesi, adeta bir zarafet
örneği olarak gece gündüz görenlerin hayranlıkla izlediği
simgesel eser özelliğini yıllardır koruyor.
İzmir Kemalpaşa İlçesi Bizans dönemi eseri Nymphaeion-Laskaris
Sarayı-Kız Kulesi sembol kabul edilmiş, edilmesine fakat
meydanı süsleyen heykel yörenin ünlü kirazını simgeleyen
kiraz heykeli oluyor.
Oldukça
hareketli cıvıl cıvil işlek meydanı geçip sağ kolda ilerleyincebambaşka
bir yere Nazarköy'e geliyoruz.
Nazarköy, el yapımı boncukların hayret ve hayranlık
uyandıran mevkiine geldiğinizi köy girişinde yüksekliği
olmayan göz boncuğu kompozisyonundan anlıyorsunuz.
Köy çarşısı ise tezgahların dükkanların çokça sıralandığı,
nazara verilen önemin ne denli olduğunu büyük olduğunu
gözler önüne seren ürünlerle dopdolu. Haftasonları çarşı
adeta panayır havasında boncuk seçenlerle dolup taşıyor,
haliyle Nazarköy'e de göz boncuğunun sembol olması hiç
mi hiç yadırganmıyor.
Gaziemir'de ilk müslüman Türk denizcisi olarak
bilinen Umur Bey heykeli ilçe sembolü haline gelmiş.
Buca ilçe simgesi üzüm olunca üzümcü heykeli Osman
Ağa Parkında anıtlaşmış. Karşıyaka Pelikan kuşunu sembol
edinmiş.
Ödemiş sembolü olan efe heykeli ilçe merkezinde
meydanı süslüyor.
İzmir’den ayrılmadan önce Çeşme yarımadasına doğru yol
alırsak bu defa dünyanın önemli sörf parkurlarından birine
sahip Alaçatı’ya geliyoruz. Bir zamanlar değirmenleri
ile ünlü Alaçatı’da günümüzde sörf, diğer özelliklerin
önüne geçmiş olmalı ki yerleşim birimlerinin girişinde
bulunan değirmenin tepesinde sörf yapan sörfçü heykeli
Alaçatı’ya sembol olmuş.
İzmir’den Selçuk’a geldiğimizde Meryemana kilisesi önünde
küçük boy bronz bir Meryem ana heykeli bulunuyor.
"Yavaş
Şehir" Seferihisar
İlk olarak İtalya’da başlayan “Yavaş Şehir” uygulamasına
Türkiye’den de İzmir'in şirin ilçesi Seferihisar başvurmuş.
Bu unvana sahip olabilmek için şehir veya kasabaların
nüfusunun 50 binden fazla olmaması, enerji tasarrufu planlamasına
önem verilmesi, kültürel ve tarihi değeri olan tarihi
merkezlerin korunması ve geliştirilmesi için çalışmalar
yapılması, trafik güvenliğinin planlanması şartları aranıyor.
Ayrıca devlet binaları ve okullar arasında bisiklet yollarının
yapılması, kentin yerel bölgesinin yiyeceklerini ön planda
tutması gibi şartları da yerine getirmek gerekiyor.
Seferihisar’da ilk olarak ilçenin merkezine sembol edindiği
ve yavaş şehri temsilen ağır hareket eden salyangozlardan
bir heykel grubu koymuş, araçlar, yayalar etrafında yoğun
biçimde dönüyorlar. Görünüşe göre hayat tam gaz devam
ediyor.
Kuşadası
Güvercin Heykeli
Turistlerin cruiss ların vazgeçilmez adresi Kuşadası Güvercinada
simge olmuş. Oysa Kuşadasına şöyle bir bakarsak Dilek
Milli Parkı, Kadınlar Plajı, Öküzpaşa Kervansarayı, yanıbaşında
bulunan Efes antik kenti, Meryemana, Yediuyurlar Mağarası,
Saint Jean kilisesi ziyaret için her yıl milyonları ağırlıyor.
Sahil boyunca uzanan liman manzaralı kafelerden, otellerden,
hemen hemen Kuşadası’nın her yerinden görünen bir burun
üzerine, uçuşan güvercinlerin oluşturduğu bir heykel dikilmiş.
Etrafta başka heykeller de var ama adına festivaller düzenlenen
Kuşadası’na sembol olan güvercinler kompozisyonlu heykel,
Kuşadası’na gelenlerin mutlaka fotoğraf çektirdikleri,
soluklandıkları yerlerin başında geliyor.
Söke
Sembolü Pamuk
Aydın ili ilçesi Söke, Türkiye'nin pamuk üretiminde önemli
yer tutuyor. Söke Ovası her yıl hasat zamanı diğer illerden
gelen çalışanlarla hareketli günler yaşıyor, pamuk tarlaları
beyaza bürünüyor. Geçici yerleşimlerle kalanların çogu
kadın olan işçilerin gayretiyle kısa sürede çuvallar dolusu
kar beyazı pamuklar toplanıp cuvallara doldurulur, traktörlerle
taşınır.
Söke için pamuk birinci derecede gelir kaynağı olunca
Söke Belediyesi de ilçe merkezine sembol olarak "Pamuk
toplayan kızlar" kompozisyonunu yansıtan bir heykel
grubu dikmiş. Daha sonra beş figürden oluşan heykel grubunu
birbirinden ayırıp Belediye binası önünde bulunan park
içinde dağıtmışlar.
Figürler tek tek anlam gücünü kaybetmiş, parkın bitki
dokusu arasında kaybolmuş, Sökenin sembolü pamuktur ifadesini
yitirmiş. Belediye konunun farkında olmalı ki yeni bir
proje ile Söke'nin sembolünü daha belirgin hale getirmek
için çalışma içine girmiş. Şimdilik hem saat kulesi hem
de pamuk konusu simgeleyen yüksek direk basit kalsa da
Söke girişinde burası pamuk ülkesidir dercesine boy gösteriyor.
Aydın
Yenipazar İlçesi Yörük Ali Efe Heykeli ile Karpuzlu'nun
Karpuzu.
İlçenin bir çok ünlü özelliği var. Yavaş şehir, sakin
şehir yaşanabilir şehir olarak ilan edilen, Aydın'a 41
km mesafede ki ilçede Orthasia antik kent kalıntıları,
Yörük Ali Efe Müzesi, sekiz köşeli şapkası, bilhassa Yenipazar
pide çeşitleri ilk akla gelenler.
İlçenin kalbinin attığı merkezinde ise sırtını DeğirmenTepesine
vermiş durumda Milli Mücadele'de sayısız başarılar gösteren
1951 yılında yaşamını yitiren Yörük Ali Efe'nin heykeli
ilçenin sembolü olarak yerini alıyor.Belediye karşısında
yer alan Yörük Ali Efe Müzesi girişinde de heykeltraş
Dr. Tankut Ekrem tarafından yapılan Yörük Ali Efe ve kızanı
heykeli bulunuyor.
Karpuzlu
Aydın'ın 56 km güneyinde Çine Havzasında yer alan Karpuzlu
İlçesi Karya Kraliçesi Ada'nın kenti Alinda'nın yer aldığı
önemli bir yer Alinda ilçe merkezine bir kilometre mesafede
oldukça yakın bir antik kent. bugünlerdeKarpuzlu Karpuz
dilimiyle süslediği sembolü kavşağı daha da önem kazanacağa
benziyor. Zira Aydın'dan Bodrum'a gitmek isteyenleri Yatağan'a
uğrayıp dolaştırmadan 38 km lik şimdilik bozuk satıhlı
olarak kullanılan dağ yoluyla Milas'a Labranda içme suyu
dolum tesisleri önüne indircek yolun yapımı hızla devam
ediyor.
Bodrum'un
Sembolü Kalesi, Yeldeğirmenleri, Sünger Avcılığı
Bodrum Kalesi Bodrum'un dünyaca ünlü simgesi olarak
kabul görüyor. Kalenin yanısıra yel değirmenleri ile de
anılan Bodrum'da Yalıkavak sahilinde yer alan taş değirmen
geçtiğimiz yıllarda restore edilmiş, çevre düzenlemesi
yapılmış ve Yalıkavak ile özdeşleşmiş. Yel değirmeni yanına
bir de bir zamanlar önemli bir iş kolu olan süngerciliği
ve sünger avcılarına itafen bir dalgıç heykeli dikilmiş.
Bodrum
Güllük Yunuslu Çocuk
Iasos günümüz ismiyle Kıyıkışlacık köyünde yaşanan efsaneye
göre Iasos’ta asırlardır dilden dile, kulaktan kulağa
aktarılıyor. Olay, Iasos’taki erkek çocukların gimnazyumda
çalıştıktan sonra denizde yıkanmaları geleneğinin sürdüğü
günlerde yaşanıyor. Çocuklar denizde yıkanırlarken, kıyıya
yaklaşan bir yunus çocuklardan birini sırtına alıyor.
Çocukla birlikte açıklara giden yunus, bir süre sonra
çocuğu yeniden kıyıya bırakıyor. Bunu duyan İskender,
çocuğu Babil'e getirtiyor ve deniz tanrısı Poseidon'un
rahibi yapıyor.
Öykü burada bitiyor ama Iasos’lular bu olayı kolay kolay
unutamıyorlar. Hatta M.Ö. 3.yy. de çıkarılan madeni paralarında,
koluyla yunusun sırtını tutmuş biçimde yüzen çocuk tasvirlerine
yer veriyorlar. Iasos’un en değerli hazinelerinden biri
olan ''Yunuslu Çocuk'' heykeli, Selçuk'daki Efes Müzesi'nde
bulunuyor. Yapılan heykeli ise Bodrum Güllük’te
görülüyor.
Milas
Gümüşkesen Mezar Anıtı
Baltalı kapısı, bacaları, halıları ile ünlü 27 antik kente
sahip Milas ilçe merkezine gelenler, Gümüşkesen
Mezar Anıtının sembolik maketinin bulunduğu meydandan
dönerek planlı, programlı imar edilmiş düzgün sokaklarla
iç taraflara ulaşıyorlar.
Gerçek Gümüşkesen Mezar Anıtı çevresi bakımlı ve düzenli
bir park içinde görülüyor.
Mezar Anıt ülkemizde tüm elemanları ayakta kalabilen antik
çağın tek mezar anıtı olma özelliği taşıyor. İlçenin simgesi
sayılan ve yüksek kaidesi üzerinde köşelerde kareye yakın
ortalarda elips biçimli 12 sütunlu galeriye sahip mezar
anıtta, bindirme tekniği ile mermerden yapılmış piramit
çatı yükseliyor.
Bodrum'da ki Mauseoleum'dan esinlenerek M.Ö.1.yy ila M.S.
1.yy arası yapıldığı sanılıyor. Milas'ın sembolü mezar
anıtın küçük ölçekli bir kopyası ilçe merkezinde.
Marmaris Dünyanın İncisi
Ünlü tatil merkezi yıl boyunca on binlerce turist ağırlıyor,
ünü yıllar önce sınırları aşmış, dünyanın tanıdığı bildiği,
tatilini geçirmekten zevk aldığı merkeziyle çevre köyleriyle
bir bütün olmuş. Tatil merkezi sıralamalarında söze girenlerin
ilk ağızdan çıkan tatil yerleri Marmaris, Bodrum, Kuşadası,
Fethiye oluyor. Kalesi, Knidos antik kenti, gece yaşantısı,
tekne turları, çam balı, kekik balı, narenciye balı, çiçek
balı, günlük ağaçları, koyları, tatil köyleri, safari
turları gibi sayısız özelliğe sahip Marmaris, ilçe girişi
Datça yol ayrımına diktiği, yarım açık duran ve içinde
inci görünen heykeliyle gelenleri karşılıyor.
Dalyan
Crette Cretta
Muğla ili Köyceğiz Gölü yanında bulunan Dalyan Kaunos
antik kenti, kuşlara ev sahipliği yapan ve labirenti andıran
sazlık kanalları, lezzetli kefal balığı, çamur banyosu,
kaplıcası, İztuzu Gölü, İztuzu plajıyla, mavi yengeciyle,
barlarıyla kendinden söz ettiren Akdeniz’in gözde ve ünlü
tatil merkezi. Dalgalarla şekil değiştiren Dalyan İztuzu
Plajı turistleri ağırladığı gibi aynı kumsalda carette
cretta türü kaplumbağaların da yumurta bıraktığı üreme
alanına sahip. Her yıl kaplumbağaların sadece yumurta
bırakmak için karaya çıktıkları bu kumsal da ki yumurta
yuvaları tabela takılıp, etrafı çevrilerek işaretleniyor,
özel önem verilerek korunuyor. Kaplumbağaların yumurtadan
çıktıktan sonra denize kavuşabilmeleri için de etrafta
hiç ışık yakılmıyor, tesis yapılmıyor. İşte Dalyan ile
bu kadar bütünleşen kaplumbağalar Dalyan’a sembol kabul
edilmiş. Kaplumbağa, sadece hediyelik eşyalarda, biblolarda,
kıyafetlerde motif desen olarak kalmamış. Yerleşimin merkezinde
ki en işlek meydana bir de fıskiyelerin serinlettiği sempati
toplayan kaplumbağa heykeli dikilmiş.
Ortaca Meyveleri
Narenciye Deposu Ortaca portakal bahçeleriyle ünlü merkezimiz.
Tabidir ki sağlık, tedavi, turizm alanında da önemli adımlar
atan aşama kaydeden Ortaca aynı zamanda önemli bir meyve
üretim merkezi olunca çok geçmeden sembol olarak hazırlanan
ellerinde ürettikleri meyveleri sunan kadın erkek temalı
heykel kompozisyonu geçtiğimiz yıl en işlek şehir merkezine
dikilmiş.
Altınyayla
Dirmil Sipsi Heykeli
Ülkemizde ilk kez Teke yöresinde ve bilhassa 1595 rakımlı
Dirmil Beli Altınyayla’da ortaya çıkmış Orta Asya kökenli,
ağızlık ve gövde olmak üzere iki parçadan oluşan nefesli
bir halk çalgısı. Fethiye Altınyayla arasından ayrılan
yol üzerinde bulunan Altınyayla sipsi’yi sembol kabul
etmiş ve yerleşimin girişinde bulunan meydana bir de heykelini
dikmiş. Diğer merkezlerden farklılık yaratan bu halk çalgısı
heykelin yanına bilgilendiren bir tabela çakılmış. Günümüzde
el yapımı deve çanı üreten ender yerlerden biri olan Altınyayla
Dirmil en coşkulu zeybek havalarının çalınıp seslendirildiği,
tarihi değere sahip halk çalgısını, sipsi heykeliyle yaşatıyor.
Demre’nin
Noel Babası
İlk ismi "Demre" idi. Sonraları "Kale"
oldu. Son yıllarda ise yine Demre olarak anılıyor. Antalya'nın
bu şirin ilçesi, yaz mevsiminde olduğu kadar yılsonu yaklaşırken
de ziyaretçi akınına uğruyor. Bunun nedeni ise ilçedeki
tarihi St. Nikolaus Kilisesi ve bahçesindeki Noel Baba
heykeli. Çocukların, denizlerin ve gezginlerin koruyucusu
sayılan St. Nikolaus Kilisesi, en önemli ziyaret yeri
olarak kabul ediliyor. Bu nedenle de yurt dışından gelen
katılımcılarla her yıl çeşitli etkinliklere sahne oluyor.
Noel Baba ilçenin sembolü sayılıyor.
Alanya'nın Kızıl Kulesi
1226 yılında Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubat tarafından
yaptırılan kule, yapımında duvarlarında kullanılan tuğla
renginden dolayı kızıl kule olarak adlandırılmış. 33 metrelik
sekizgen tabanlı kule, günümüzde Alanyalıların ve turistlerin
odak noktası olan limanda bulunuyor. Eşsiz görünümüyle Alanya’nın
simgesi özelliği taşıyor.
Anamur'un Muzlu Kadın Heykeli
Anamur ülkemizin en lezzetli ve kokulu muzların yetiştirildiği
en uygun iklime sahip yeri. Her yer muz bahçesi olunca bölge
muz denizi olarak anılmaya da başlamış. Muz, deniz gören
yamaçları, Akdeniz’den gelen sıcak ve nemli rüzgâr nedeniyle
seviyor. Anamur çevresinde muz yetiştirme alanlarına oteller
dikilince Anamur muz konusunda rakipsiz kalmış, muz özellikle
Anamur muzu olarak anılır olmuş. Bu güzel muz cenneti de
omzunda muz hevengi taşıyan bir kadın heykelini de Antalya
Mersin sahil yoluna Anamur'un göbeğine dikip, bu doğurgan
meyveyi Anamur’a sembol edinmişler. Muz Denizi olarak bilinen
ve en leziz muzların yetiştiği kabul edilen Kaledran
mevkii ise muz bitkisini sembol kabul edip ağacı heykelleştirmiş.
Finike
Portakalı Benimsemiş, Kumluca Domatesi
Finike denince portakal satıcılarının pazarlarda "Finike'nin
bunlar" diye duyduğumuz avazları kulağımızda çınlıyor
gibi.
Neyse ki Finike ve çevresinde taze sıkılmış portakal suyu
içebilmek günümüzde her mevsim mümkün oluyor.
Bilhassa turistler Finike'nin enerji deposu portakallardan,
Demre'de, Noel Baba Müzesi gezilerinde, Dalyan'da, Kaş'da,
Antalya'da Finike portakal sularıyla serinliyorlar.
Sera Kent Kumluca
Akdeniz’in turfanda deposu seraları, temiz denizi, bakir
kumsalları, antik kentleri, sivil mimarisi yaz kış üşütmeyen
iklimi kadar siyah ve kırmızı domatesleri ile de dikkatleri
üzerinde topluyor.
Karayolunda ilerlerken karşımıza çıkan upuzun vadilerde,
yamaçlarda, kıyılarda uzanan üzeri naylon kaplı seralar,
turfandacılığın ne boyutlara ulaştığını zaten gözler önüne
seriyor. Şehir girişi salkım domateslerle bezenen kemerle
süslenirken, şehir merkezine de yine sembol olan domates,
salatalık, biber heykeli ilgi çekip şehrin adeta tercümanı
oluyor.Sebzelerin anıt olup yükseldiği heykelin tepesinde
ise mobesa kameraları görev yapıyor.
Silifke
Folkloru, Keklik Heykeli
Mersin Antalya sahil yolunda ilerlerken bir de bakıyorsunuz
boynu halkalı kocaman bir keklik heykelinin yanındasınız.
Hafızanızı şöyle bir yokladığınız zaman kekliği düz ovada
avlarlar türküsü geliveriyor, trafik ışıklarının size
yeşil yanmasını beklerken, aracınız büyüklüğünde ki keklik
heykelini de inceleme imkânı buluyorsunuz.
Yolunuz Mut tarafına ise Silifke kalesine doğru
tırmanmaya başladığınızda bu defa kaşıklarla oynarken
sembolize edilmiş folklorcu heykel grubu ile karşılaşıyorsunuz.
Bu defa Silifke’nin yoğurdu ah seni kimler doğurdu türkü
satırları nameleriyle hatırlıyorsunuz.
Anamur
Muz Taşıyan Kadın, Mut Kayısılı Kadın, Mersin Barış Güvercini,
heykelleriyle karşımıza çıkıyor.
Mersin sahilinde yer alan temalı parklarda tüm hayvan
figürleri görülüyor ama bunların hiç biri kentin sembolü
sayılmıyor.
Adana'nın
Karaisalı ilçesi Varda Köprüsü ile Anılıyor
Yapımını Almanların gerçekleştirdiği, üç ana açıklık ve
dört ana ayak üzerinde ki köprüye bu nedenle Alman Köprüsü
de deniyor.
Adana’ya uzaklığı Karaisalı üzerinden 64 kilometre mesafede
ki köprünün yerden yüksekliği 99 metreye erişirken, uzunluğu
da 172 metreyi buluyor.
Çelik kafes taş örme tekniği ile 1907 yılında başlayıp
1912 yılında bitirilen köprü inşaatı sırasında 15 den
fazla demiryolu işçisinin köprüden düşerek ve çeşitli
nedenlerle hayatlarını kaybettiği belirtiliyor.
Ayakları içinde bakım merdiven basamakları bulunan, geçmişte
İstanbul, Bağdat, Hicaz Demiryolu hattını bağlamak için
inşa edilen köprünün günümüzde ziyaretcisi hiç eksik olmuyor.
Türkiye'nin çeşitli yerlerinde tren köprüsüne tren geçişini
seyretmek için turlar düzenleniyor.
İlçenin sembolü olan köprünün çizimi, Karaisalı Belediyesi'nin
logosunu teşkil ediyor.
Tarsus
Şahmeran Hamamı, Heykeli ve Efsanesi
Vakıf İşhanı'nın yanında bulunan eski hamam aynı zamanda
"Altından Geçme" olarak da bilinen Roma Hamamı
sınırları içinde yer alıyor.
Romalılardan
kalma temel üzerine Ramazan oğulları tarafından yapıldığı
bilinen hamamın plan biçimi ve ölçüleri Türk hamamı özelliklerini
taşıyor. Restore edilerek hizmete sunulan dört eyvanlı
yapı, sıcaklık ve halvet kısımlarından oluşuyor. Efsanevi
Şahmeranın bu hamamda öldüğü söyleniyor.
Bu nedenle hamam Şahmeran Hamamı olarak anılıyor. Günümüzde,
kent merkezinde fıskiyeli bir süs havuzu içinde bronzdan
yapılmış heykeli yer alan Şahmeran, geçmişte yılan gövdeli
ve erkek başlı bir yaratık olarak biliniyor.
Efsaneye göre yılanların kralı Şahmeran, Tarsus kralının
kızına âşık olmuş. Güzel prenses Eski hamamda yıkanırken,
Şahmeran hamamın üzerine çıkıp kubbe deliğinden gizlice
onun yıkanışını seyredermiş.
Bir defasında yine seyrederken hamamın içine düşmüş ve
prensesin koruyucuları Şahmeran'ın başını keserek onu
öldürmüşler.
Bugün hamamın iç duvarlarında ki kırmızı lekelerin Şahmeran'ın
vücudundan fışkıran kan izleri olduğuna inanılıyor.
Akdeniz
gezimiz sonrası biraz da iç kısımlara doğru devam ediyoruz
ve Urfa’nın Birecik ilçesine geliyoruz.
Birecik'in
Anıtlaşan Kelaynakları
Nesli tükenmekte olup koruma altında bulunan bu nadide
kuşlar Birecik İlçesiyle öylesine bütünleşmişler
ki Birecik ile beraber anılır olmuşlar. Üretme çiftliklerinde
çoğaltılmaya ve korunmaya çalışılan kelaynaklar için yöreye
binlerce turist geliyor.
İlçeye yaklaşmaya başladığınız anda köprünün yanı başında
bir çift kelaynak kuşunun sembolize edildiği heykeli de
görüyorsunuz. Kelaynaklar Türkiye’de sadece Birecik’te
yaşadıkları için aynı zamanda ilçenin turizmden önemli
miktar kazanç sağlamasına neden oluyor.
Kangal Köpeği
Sivas ili Kangal İlçesi yaklaşımında bulunan kavşakta
dev bir köpek heykeli yükseliyor. Bu köpek, sadık, akıllı,
becerikli ve hafıza gücü nedeniyle dünyanın önemli köpek
türlerinin başında yer almasıyla ayrı bir yere sahip.
Kangallılar köpeği öyle bir yere ve öyle bir ebatta dikmişler
ki etrafında dönen araçlar köpekten bile küçük görünüyor.
Erzurum’un
Çifte Minareli Medresesi
Dadaşlar diyarı Erzurum, kalesi, saat kulesi, üç kümbetleri,
Yakutiye Medresesi, Palandöken’i, Cağ kebabı, Oltu Taşı,
Erzurum Kongre Binası, toprak damlı eski evleri, folkloru,
cirit oyunu gibi daha birçok özelliğe sahip ilimiz. Bunların
içinde ilin sembolü 35x46 metre boyutlarındaki Çifte Minareli
Medresesi olmuş. Motiflerle süslü taç kapının her iki
yanında yükselen üzeri sırla kaplı tuğla örülü şerefelere
kadar yapılmış minareleri ile 13. Yüzyıl sonuna tarihlenen
görkemli medrese, Erzurum’la özdeşleşmiş.
Van
Kedisi,
Van ilininde farklı renkte gözleriyle tanınan Van Kedisi,
Dünyada sadece Van Gölü'nde bulunan inci kefali heykelleri
boy gösteriyor.
Heykelleşen
Horozlar
İç kısımlara yapacağımız gezilerde yolumuza çıkan sembollerden
ilki kentin çeşitli yerlerinde tek renk ve boyanmış modelleriyle horoz heykelleriyle
tanıdığımız Denizli ilk durağımız oluyor.
Denizli’ye girişte, Acıpayam’da horoz heykelleri
boy gösteriyor.
Kentin simgesi olan ve koruma çiftlikleri
bulunan Denizli, üç dakika kesiksiz öten, sonra da nefessiz kalıp düşüp bayılan
horozlarıyla ünlü.
Denizli’de tekstil ürünleri, halıcılık, tarihi kentler,
mağaralar, benzersiz özellikli travertenler, şaraplar, çerezler, yöresel yemeklere
varıncaya kadar birçok ünlenmiş özellik var ama Denizli deyince ilk akla gelen,
kente simge olmuş horozlar oluyor.
Geyve
Elması
Aydın ili Aphrodisias antik kenti yıl boyunca önemli sayıda
ziyaretçi ağırlıyor. Antik kente gelenlerin büyük bölümü
elmasıyla ünlü olup bir de heykeli dikilen Geyve’den
geçiyorlar. Kimseye bir şey sormanıza gerek kalmıyor,
heykeli görünce demek ki Geyve’nin elması ünlüymüş diyorsunuz.
Bursa
Karagöz Hacivat
Bursa’da yaşadığına inanılan Karagöz Hacivat, unutulmaz
gölge oyunu kahramanı olarak günümüze kadar gelmiş. Kahramanların gölge oyununda
göründüğü gibi sembolize edildiği heykel ise çekirge semtinde popülerliğini koruyor.
Mudanya’nın
Yunusları
Marmara Denizi’nin insan dostu yunus balıkları, Bursa
ilinin Mudanya ilçesi girişinde sempatik halleriyle yer
alıyor.
Anı fotoğrafları çekilen yunus heykeli kadar bir başka
önemli sembol de Mütareke Müzesi önünde bulunan barış
güvercini sayılıyor. Mudanya’nın meydanları süsleyen sembolleriyle
beraber Güzelyalı sahilinde yer alan ve dörtnala
koşan atın heykelini de, At haraların çokça bulunduğu
Karacabey’de de görmek istiyor insan.
Kocaeli/İzmit'in
Saat Kulesi, Orhangazi'nin Orhangazi Heykeli
Kocaeli/İzmit ismi önce ağız tatlarından olan pişmaniyeyi
çağrıştırıyor, sembol ise saat kulesi sayılıyor. "Saraybahçe"
Sultan Abdülaziz Kasrı çevresinde ki parkta yer alan saat
kulesi, zarif görünüşü ile Neoklasik mimari özelliklere
sahip olup, 3,65x3,65 m ölçülerindeki kare planlı inşa
edilmiş. Kulenin üç yüzü, mermer motifli çeşmelerle süslenmiş.
Dört katlı kule ikinci katındaki seyir balkonundan itibaren
daralarak yükseliyor. Seyir balkonu altında ağırlık taşımayan
sadece süsleme amacına yönelik yivli sütunlar dikkat çeker.1318
(1902) tarihini taşıyan ve Sultan II. Abdülhamit in tahta
çıkışının 25. yılı nedeniyle İzmit Mutasarrıfı Musa Kazım
Bey tarafından yaptırıldığı belirtilen çeşme üstü kitabeleri
görülebilir.Kulenin dördüncü katında saat odası,dört cephesin
de ise 80 cm çapında saat kadranı göze çarpıyor. Zarif
kule üç pencereli üzeri kurşun kaplı saçaklı bir çatı
ile son buluyor.
Orhangazi Heykeli
Bursa Yalova karayolu üzerinde bulunan ilçenin sembol
anıtı Orhangazi'nin at üzerinde ki heybetli duruşu ile
gelip geçeni selamlıyor. Osmanlı Beyliğinin kurucusu ve
Osmanlı İmparatorluğunun ikinci padişahı olan Orhangazi'nin
büstünü, Orhangazi Belediyesi de ilçenin amblemi olarak
kullanıyor.
Akşehir
ve Sivrihisar’ın Nasrettin Hoca Heykelleri
Bir heykeli Sivrihisar’da bulunan
Nasrettin Hoca’nın heykeli altında “Burası Dünyanın Merkezidir” ibaresi yer alıyor.
(1208-1284) “Mezarımı ziyaret edenler bizi gönüllerinden geçirip gülsünler. Şu
yalancı dünyada somurtanlara acırım”. Diyen N.Hoca Sivrihisar’ın Hortu Köyünde
doğdu. İlköğrenimini köyünde babası Abdullah’tan öğrenmiş, daha sonra o dolaylarda
ün kazanan mutasavvıf Seyit Mahmut Hayrani hocadan ders almak ve ona katılmak
için Konya’ya gitmiş. Öğrenimini Konya medresesinde tamamlamış.
Sivrihisar’la
Akşehir’de imamlık, müderrislik yapan ve 1237 de gelip yerleştiği Akşehir’i çok
seven N. Hoca burada evlenmiş, burada ölmüştür, türbesi Akşehir’de Nasrettin Hoca
mezarlığındadır. Onun dağda odun kesişinde, göle yoğurt çalışında, camide vaaz
edişinde, mahkemede kadı oluşunda, kısacası her hareketinde, insanlığın düzensiz
yapısı gülümsemekte böylece Nasrettin hoca kabına sığamayan bir insan olarak Türkiye
sınırlarını aşmakta ve yeryüzüne yayılmakta her toplumda dile gelmektedir.
Nasrettin Hoca'nın diğer bir heykeli de Akşehir’de
eşek üzerinde giderken görünüyor.
Kütahya’nın
Çini Vazosu
Şimdilerde birçok ilin içine girmeden çevre yoluyla dışından
geçiyor şehir içi trafiği ile muhatap olmuyorsunuz. Bu
zamandan kazanç sayılabilir belki ama ciniler diyarı Kütahya’nın
kent merkezinde bulunan içinde gözleri, ruhu ve çevresini
serinleten sular fışkıran çini vazosunu görmek için kente
girmeye değiyor. Özellikle İstanbul-Antalya yolculuğu
sırasında Kütahya’dan geçenler dev vazonun etrafında dönerken
cini vazoyu doya doya görme imkânı buluyorlar. İlin simgesi
olan vazo meydana çok yakışıyor.
Avanos
Çömlek ve Halı Dokuma
Bir zamanlar ekonomik gücü olan el halıcılığı günümüzde
önemini kaybetmiş görünse de Kapadokya Bölgesinin halı
merkezlerinden biri olan Avanos’ta heykel olarak yaşamına
devam ediyor. Heykeltıraş Kenan Yontunç tarafından tasarlanıp
yapılan heykel yörenin iki önemli el sanatını ifade ediyor.
Avanos çömlekleri müze örneklerinden kopyalanarak çoğaltılmasıyla
turistlerin dikkatini çekerken Avanos halılarına ancak
yaşlıların odalarında rastlanabiliyor.
Devrek
Baston Sembolü
Kızılcık sopasından yapılan bastonlarıyla ünlenen Devrek’te
ilçe merkezinde kocaman bir baston heykeli bulunuyor.
Etrafında bulunan parkta mola verip dinlenenler, baston
heykeline bakarken belki de dünyada ki tek baston heykeline
bakıyor oluyorlar
Ankara Hitit Güneşi
Başkent Ankara Kalesiyle anılıyor. Ankara’nın kedisi,
keçisi, tavşanı sembol olmuş ama heykeli yok.
Sıhhiye Meydanında görülen Hitit Güneşi sembolleşip Ankara
ile özdeşleşmiş.
Kızılcahamam
İlçesinin Sembolü Kara Akbaba
Ankara’ya 57 km mesafede bulunan termal sular cenneti
Kızılcahamam, aynı zamanda soğuksu Milli Parkı, doğası,
yabanıl hayatı ile de ünlü. Ülkemizde ki tüm yırtıcı kuşlar
da burada barınıyor, deniz kartalı, bozkır kartalı, atmaca
kartalı, kızıl şahin, küçük kartal, Mısır akbabası, Kara
Akbaba, küçük kerkenez, baykuş da bu bölgenin kuşları
arasında bulunuyor. Nesli tükenme tehlikesine karşı özel
koruma tedbirleri alınan Kara Akbabalar, Kızılcahamam'ın
aynı zamanda sembolü sayılıyor. Kızılcahamam Ankara yolu
üzerinde düzenlenen parkın içinde bulunan heykeli gece
spotlarla aydınlatılıyor.
Çamlıdere’nin Sembolü Cibilli Dede
Çamlıdere Belediyesi tarafından Cibilli Dede'yi gelecek
nesillere anlatmak ve çevre bilincini yeni kuşaklara aktarmak
için Çamlıdere ilçe merkezinin Anadolu Otoyolu girişine
Cibilli Dede'yi temsili için yapılan anıtsal çevre düzenlemesinde,
Cibilli Dede, sırtındaki küfe ve elindeki azığıyla, çevresinde
bulunan dokuz adet geyikle heykel grubu hazırlanmış.
Rivayete göre Cibilli Dede’nin, ormanlarda yaşayan geyiklere
ve yaylalarda bulunan diğer hayvanlara tuz, su, yiyecek
dağıtan bir gönül eri, çevre dostu olduğuna inanılıyor.
Fiber malzemesinden yapılma şirin heykelin yanında yer
alan taş panoda “Dünyanın İlk Çevre Dostu” olduğu belirtiliyor.
Ayrıca Şeyh Ali Semerkandi hazretlerinin “Niyet hayr,
akıbet hayr” sözü de taşa nakşedilerek abideleştirilmiş.
Ankara
Kazan'da Kraliçe Arı ve Seğmenler
Kızılcahamam Ankara yolu üzerinde yer alan Kazan ilçesinde
yolu ayıran kavşağın ortasında dev bir kraliçe arı heykeli
2016 yılında sembol olarak dikilmiş. Otomobil büyüklüğünde
ki arı heykeli kaidesinde Arıcılığın Başkenti Kazan ibareleri
yer alıyor. Damızlık kraliçe arı üretiminde bir sezonda
180 bin arı üretimiyle ülke ihtiyacının yüzde atmış beşini
Kazan tek başına karşılıyor.
Aynı yolun devamında ise Seğmenler anıtı sembolleşmiş.
Gittikleri yerlerde kendi kültürlerini koruyan ve geliştiren
Oğuz Türkleri, yerleştikleri Ankara ve çevresinde de âdet,
gelenek ve göreneklerini yaşatmışlar. Ankara'da seğmenlik
geleneği bugün bir dernek çatısı altında korunarak, yürütülüyor.
Atatürk'ün "Seğmenlik Geleneğini Yaşatın" talimatıyla
1932 yılında kurulan Ankara Kulübü Derneği bu geleneksel
kurumu ilelebet yaşatma çabası içerisinde bulunuyor.
Bolu
Köroğlu Heykeli
Köroğlu, halka eziyet eden Bolu Beyine, haksızlıklara
karşı durmuş, bir halk kahramanı olarak sevilmiş, sayılmış,
tarihte iz bırakmış. Bolu'nun sembolü kabul edilen Köroğlu'nu
şahlanmış at üzerine sazıyla heykeli dikilip ölümsüzleştiren
Bolulular, heykelin kaidesine de "Selam olsun Bolu Beyine
"ifadesini kabartma harflerle yazmışlar, kentin ortasına
yerleştirmişler.
Adına festivaller düzenleyen Bolu halkı, Köroğlu heykelinin
daha büyüğünü yapmak için faaliyete geçmiş.
Göynük’ün Sembolü Zafer Kulesi
Göynük’ün sembolü Zafer Kulesi Sakarya zaferinin anısına
Kaymakam Hurşit Bey tarafından 1923 yılında yaptırılmış.
Sekizgen bir temel üzerine ahşap mimari tarzında üç katlı
olarak inşa edilen kule,1960 yılında restore edilmiş.
2001 yılında tekrar yanan kule, aslına uygun olarak yeniden
inşa edilmiş. Kulenin yapım aşamasında hoş bir anısı da
bulunuyor. Anı dönemin kaymakamı Hurşit Bey Türk ustaların
Ermeni ustalar gibi hızlı çalışmadıklarını görmüş ve Türk
ustalara sormuş. “Sizler neden diğer ustalar gibi hızlı
çalışmıyorsunuz, onlar sizden daha çabuk hareket ediyorlar,
bunun sebebi nedir”?
Türk
ustalarda bu soru üzerine Kaymakam Hurşit beye, “Kaymakamım
diğer ustalar şarap içip geliyorlar, bu nedenle üşümüyorlar,
biz şarap içmediğimiz için üşüyoruz ve yavaş çalışıyoruz”
cevabını vermişler. Bunun üzerine Hurşit Bey bir sürahi
pekmez getirterek ustalara şöyle demiş, “Ustalar bizim
şarabımızda pekmezdir, sizde bunu için, böylece üşümez
ve daha hızlı çalışırsınız” buyurmuşlar.
Mudurnu Tavuk
Bir zamanlar Osmanlı’nın önemli tavuk üretim merkezlerinden
olan Mudurnu sarayın tavuk ihtiyacını karşılamasıyla tanınmış.
Mudurnu, tavukçulukta uzun bir süre duraklama dönemi geçirse
de tekrar eski günlere dönmenin hayaliyle çalışmalara
devam ediyor.
İlçe merkezinde görünen tavuk heykeli ile en az Denizli'nin
horozu kadar ünlenmeyi bekliyor.
Gölcük
Simgesi Yavuz’un Pervanesi
Şanlı
Yavuz Zırhlısının pervanesi Gölcük’ün eşsiz simgesi.
Bir zamanlar ressamların tablolarına konu olan, adına
besteler yapılan başarıdan başarıya dümen kırmış olan
Yavuz zırhlısının dört pervanesinden biri Gölcük’ün simgesi
olmuş.
Donanma Komutanlığının himayesinde saklanan pervane, 1914
yılında Osmanlı Donanmasına verilen ve 1973-1976 yılları
arasında Makine Kimya Endüstrisine devredilip sökülerek
devre dışı kalan tarihi Yavuz adlı savaş gemisinin dört
pervanesinden biri.
Pervane, Donanma Kenti Gölcük’ün sembolü olarak E-130
Karayolu üzerine Amiral Sağlam Bulvarı girişinde kaide
üzerinde yer alıyor.
Yavuz, 1938 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün naşını İstanbul’dan
İzmit’e taşımıştı. Gemi 1950 yılında hizmetten çekilinceye
kadar Türk Donanmasının bayrak gemisi olarak hizmet vermişti.
Gölcük Şehir Merkezinde bulunan Yavuz Zırhlısının Pervanesi
ve bulunduğu kaide, yolun hemen yanına yapılmış.
Pervanenin tamamını fotoğraf karesi içine sığdırarak bir
başkasının fotoğrafını çekmek için geriye çekilme şansınız
olmuyor. Sarı metal pervane öğleden sonra üzerine gelen
sert güneş ışığı yansıması yapacaktır. Pervane ile anı
fotoğrafı çekmek için
Trafik ışıklarının kırmızı renginde kendinize uygun yerden
çok kısa süreli trafik akışına dikkat edip çekim imkânı
bulabilirsiniz.
Samsun
Atatürk Heykeli
Samsun ili sembolü Ulu Önder Atatürk'ün şahlanmış at üzerinde,
elinde kılıcıyla hazırlanmış kompozisyonu sembollerin
en anlamlısı, en gruru verici, en görkemli ve yapımı zor
heykellerden biri olmuş.
Heykelin bir özelliği de dünyada bu türde ikinci heykel
olması.
Şahlanmış bir at üzerinde Atatürk heykelin yere temas
eden iki arka ayak ve kuyruk olmak üzere sadece üç noktası
bulunması diğer heykellerden ayrı bir özellik kazanmasını
sağlıyor. Yapımı büyük ustalık isteyen denge unsurunun
önde geldiği anıt eser Viyanada ki heykel yapım atölyesinde
kalıplara dökülerek hazırlanmış.
Samsun belediye parkı ortasında yer alan anıt Samsun halkı
tarafından Avusturyalı Heykeltıraş H. Kriphel'e 1931 tarihinde
yaptırılmış. Gazi'nin Milli Mücadele başındaki kükreyişini
başarıyla ifade eden heykel, Samsun'da görülecek en önemli
eserlerin başında yer alıyor...
Bronzdan imal edilen heykel, kaidesiz 4.75 metre, kaideli
8.85 metre olup kaidesinde şu yazılar bulunuyor.
"Vatanda Milli Mücadeleye başlamak için Gazi, 19 Mayıs
1919 tarihinde Samsun'a çıktı."
"Bu heykel, Samsun Vilayet Halkı tarafından 29 birinci
teşrin 1931 tarihinde dikildi."
Anıt, dikdörtgen prizma şeklinde kaidenin taşıdığı atlı
Atatürk figüründen oluşuyor. Atatürk, mareşal üniforması
ile şahlanmış bir at üzerinde betimlenmiştir. Sol eliyle
atın dizginlerini tutmaktadır. Sağ eliyle manevra kemerinin
ucunda asılı olan kılıcının kabzasını kavramış çekmek
üzeredir.
Şahlanmış bir at üzerinde hamle yapmaya hazır pozisyonu
ile Atatürk, Samsun Anıtı'nda, savaş yöneten kumandan
olarak betimlenmiştir. Kaidenin iki yan yüzünde, sivri
kemerli nişler içerisinde bronz, kabartmalar bulunuyor.
Sağ taraftaki kabartmada, ortada Atatürk, mareşal üniformalı,
vücudu cepheden, başı profilden, kol ve bacakları iki
yana açık olarak gösterilmiştir. Atatürk'ün iki yanında
yer alan, ellerine kollarına sarılmış, diz çökmüş figürler
Türk halkını simgelemektedir. Sol taraftaki kabartmada
ise ön düzlemde karaya yanaşmış bir kayık ve bu kayıktan
sahile cephane taşıyan halk betimlenmiştir.
Afyonkarahisar'ın
Büyük Utku Anıtı ve Büyük Taarruz Şehitliği ve Başkomutan
Mustafa Kemal Anıtı
Afyon
ili Anadolu'nun kalbi ve zaferlerin kazanılmasında ilk
hareket noktası olarak büyük önem taşıyan ilimiz.
Burada da kentin merkezinde Cumhuriyet Meydanı’nda Afyon'un
simgesi olan anıt devrin önemli heykeltıraşlarından Krippel'in
(1883-1945) 1934-1936 da tunçtan yapılmış anıt eser olup,
27 Ağustos 1922 tarihinde Kurtuluş Savaşı’nda Afyon’un
Yunan saldırısından kurtarılışını sembolize ediyor.
Anıt yeşil porfir bir platform üzerinde, yine porfirden
dikdörtgen bir kaidenin taşıdığı iki çıplak insan figüründen
meydana geliyor.
Kaidenin uzun kenarlarında çerçeveler içinde rölyef halinde
işlenmiş Kurtuluş Savaşı’nı simgeleyen figürler görülürken,
kaidenin ön yüzünde Atatürk’ün portresi, sol yönünde de
Atatürk, İnönü ve Fevzi Çakmak’ın harita üzerinde Başkumandanlık
Savaşı’nı planlarken yapmış oldukları hazırlıkları, arka
yüzünde de askerin taşıdığı sancağı işgalden kurtulan
halkın öpmesi, sağında da Mehmetcik’in süngü taarruzu
kabartmaların tasvir edildiği kompozisyon yer alıyor.
6 Kasım 1937 günü Afyonkarahisar ziyareti esnasında anıtı
inceleyen Mustafa Kemal Atatürk, anıt hakkında "Büyük
utkuyu en iyi anlatan anıt" demiş.
Büyük Utku Anıtı, önden bakıldığında arkasında görünen
Afyonkarahisar Kalesi ile birlikte kentin en önemli simgesidir.
Büyük Taarruz Şehitliği ve Başkomutan Mustafa Kemal Anıtı
Afyon yakınlarında Antalya kavşağında bulunan Atatürk'ün
Anıt heykeli sembollerin en görkemlilerinden biri olarak
kabul ediliyor. Anıt sadece Afyon ili içinde değil, ünü
bulunduğu yerin sınırlarını çok aşmış bir eserdir.
Etrafı şehitik olan tepe tarihin önemli görgü tanığı ve
hareket noktası sayılıyor.
Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları, 25 Ağustos
1922 akşamı Kocatepe’ye gelerek 26 Ağustos sabahı Büyük
Taarruz’u burada başlatmışlardır. Kocatepe, Anadolu’nun
ve Türk Ulusu’nun kurtuluşunu sağlayan Büyük Taarruz’un
26 Ağustos 1922 tarihinde Başkomutan Mustafa Kemal tarafından
başlatıldığı, sevk ve idare edildiği yerdir.
Coğrafi yapısı itibariyle, Afyon ve Sincanlı ovalarına
hakim bir tepedir. Afyonkarahisar’ın merkez ilçesine bağlı
Büyük Kalecik kasabası sınırları içinde ve 1.874 rakımlı
bir tepedir. Büyük Kalecik kasabasından 8 km. daha yukarıda
olup Afyonkarahisar’a 20 km. uzaklıktadır.
İstanbul’un
Nesi?
İlk akla gelen Kızkulesi belki ama yinede tek başına ne
Ayasofya, ne Sultanahmet, Süleymaniye Camii, ne Topkapı,
Dolmabahçe, Beylerbeyi Sarayı İstanbul sembolü olamıyor.
Biri çıkıp Galata Kulesi de olsun derken, diğeri, Ortaköy
Camisi, Boğaz köprüsü, Kapalıçarşı, Laleler olsun diyebiliyor.
Haydarpaşa’ya boğaz girişine yapılması düşünülen at üstünde
Fatih Sultan heykeli de sunulan öneriler arasında. Ne
var ki 100 yıllık Galata Köprüsünü, pulunu bile basmadan
bir kenara attık. Dünyanın en eski ikinci metrosu olan
Beyoğlu tünelini de 135. Yılını kutlarken, bir pulunu
henüz basamadık. Kentin simgesi olabilecek cumbalı ahşap
evlerin değerini çok geç fark ettik. Milyonlarca yolcu
taşımış kömürlü gemilerinden birini bile göstermelik koruyamadık.
Sahi nedir İstanbul’un simgesi lunapark treni gibi dolaşan
tramvay mı, açık hava müzesi gibi önünden geçilen boğazın
tarihi yalıları mı, yoksa bu saydıklarımın hepsi birden
mi?
Kadıköy’ün
Boğası
Kadıköy Altıyol da bulunan boğa heykeli Kadıköylülerin
hem simgesi hem de verilen randevularda buluşma yeri olarak
tanınıyor. Hikâyesi ise oldukça ilginç.
Alman Kralı II. Wilheim Osmanlı Padişahı II. Abdülhamit'i
ziyaret ederken ülkesinden eli boş gelmemek için beraberinde
hediye olarak bir boğa heykeli getirmiş. Boğanın Almanya'dan
çıktığı yolculukta ilk durağı İstanbul'un Yıldız Sarayı
bahçesi olmuş. Daha sonra Harbiye'de bulunan önceki ismiyle
Spor Sergi Sarayı, şimdiki ismi ile Lütfü Kırdar Salonu
önüne, beton kaplı alana yerleştirilmiş. Bir tarafında
Hilton Oteli bir tarafında heyecanlı basketbol taraftarlarının
maçlara geldiği spor salonu arasında yıllarca durmuş.
Anı fotoğraflarına dekor olmuş. Günün birinde ani bir
kararla
boğa buradan alınıp Taksim Parkı'na, daha sonra İstanbul'un
Kadıköy yakasına, yani Avrupa'dan Asya'ya taşınmış. Bir
süre İskele karşısında bulunan parkta misafir edilmiş,
vapur yolcusuyla karşılaşır olmuş. Sonunda buradan da
alınıp, şimdiki yerine yani Kadıköy Altıyol Meydanına,
araç ve yaya trafiğinin tam ortasına konulmuş. Boğa iri
burun deliklerinden öfkeli nefes alır gibi sert bakışıyla,
kendisine ayrılan çiçekler arasında ki, zaten hareketli
meydana daha da hareket katıyor. Buluşmaların yaşandığı,
beklemelerin yapıldığı kavşakta, adrese gerek görülmüyor.
Gençler aralarında randevulaşırken Cumartesi veya Pazar
saat 14.00 de, belki de bir başka günün herhangi bir saatinde
"Boğanın önünde" demeleri yeterli sayılıyor.
İstanbul'un kumaş deposu Sultanhamam olunca oraya da geç
kalınmadan simgesel bir kumaşçı heykeli dikilmiş. Kumaşlar
iş hanlarının tüm katlarına yayılmışlar iş hanlarının
kimi tarihi değer taşıyan eski merdivenli, kimisi yeni
çok katlı asansörlü buralarda bulunan kumaş depolarına
mal stoklamak, satış yapmak zahmetli, top top kumaşlar
hamalların sırtında inip çıkıyor, hamalların önemi çok
büyük. Daracık yerlerde, izbe bodrum katlarından teraslara
dek araçların, vinçlerin çalışamadığı durumlarda çözüm
için kurtarıcı durumundaki hamallar imdata yetişiyor.
Böylesi önemli bir iş kolunu temsilen Sultanhamam Aşirefendi
de hamal heykeli boy gösteriyor.
Şile’nin
Şile Bezi
İstanbul’un şirin tatil merkezi 150 yıllık deniz feneri
olan Şile, çevresinde ki köylerde dokunan el dokuması
bezlerle tanınıyor. Evlerde dokunan Şile bezleri Şile
de kurulan pazarlara getirilip satıldığı için bu isimle
anılıyor ve Şile ilçe merkezinde Şile bezinin tasvir edildiği
genç kız heykeliyle sembolize ediliyor.
Alibeyköy’ün
Mısırı
İstanbul’da ağız tadıyla ön plana çıkmış, bu lezzetiyle
adından söz ettirmiş ve birlikte anılır olmuş ilçeler,
semtler var. Boğazın ağız tadı desek, Arnavutköy’ün çileği,
Çengelköy’ün hıyarı, Kanlıca’nın yoğurdu, Emirgan’ın çayı,
Beykoz’un paçası, Kavakların midyesi akla ilk gelenler
olacaktır. Henüz bu saydıklarımın heykeli yok, sembol
de olmamışlar tıpkı Mecidiyeköy’ün dut’u, Yedikule’nin
marulu gibi. Bazı semtler ise erken davranıp yetiştirdiği
ürünlerin heykelini yapmışlar İşte bunlara iki örnek,
Alibeyköy’ün sütlü mısırı, Bayrampaşa’nın enginarı. Günümüzde
bile mısır kazanlarında haşlanmış mısır satan satıcılar
hala “Alibeyköy’ün bunlar, sütlü mısır” nidaları ile satış
yapıyorlar. E tabi durum böyle olunca Alibeyköy’ün en
işlek kavşağına yeşillikler arasına bir süs havuzu yapılıp,
kocaman bir mısır heykeli dikilivermiş, etrafı da çiçeklendirilmiş.
Bayrampaşa’nın Enginarı
Eski İstanbulluların asil yemeği enginar artık eskisinden
daha fazla tanınıyor, daha çok yemek çeşidi yapılıyor.
Önce mevsimin öncüsü Çeşme sakız enginarı çıkar, arkasından
Bayrampaşa mevsime yetişirdi. Şimdi Kıbrıs, Adana, Bayrampaşa,
Bursa başta olmak üzere enginar, üretimi yıl boyunca yapılan
bir sebze çeşidi oluverdi. Yine de ilk aranılan enginar,
Bayrampaşa enginarı. Bu çiçek koncası görünümlü karaciğer
dostu, enginarlardan dört tanesi Bayrampaşa meydanında
süs havuzu içinde fıskiyeler arasında heykelleşip yerlerini
almışlar. Haliç, Eyüp çevresinde yaşayanlar Bayrampaşa’nın
sembolü enginar heykellerini öylesine benimsemişler ki
Bayrampaşa’ya nasıl gidilir değil de, enginar heykelleri
nerede deseniz herkes yerini tarif edebiliyor. Bayrampaşa
şimdilerde bina dolu, bir karış boş yer yok, enginar nerde
yetişiyor diye merak edenler için enginar heykelinin çevresine
enginarlar dikilmiş, meyve de vermişler.!.
Beyoğlu'nun
Asırlık Tramvayı
Beyoğlu denince 2014 yılında 100. yılını kutlayan elektrikli
tramvaylar gelir akla, semboliktir ama sembol olmuştur,
başka yerde böylesi yoktur, çok sevilir, önünde fotoğraf
çektirmek ayrıcalıktır, kırmızı tramvayların resmini bile
görseniz burası İstanbul'dur Beyoğlu'dur dedirtir. Belki'de
hareket halinde olan tek semboldür.
İstanbul’un Galatasaray semtinde aslan heykeli göremezsiniz
ama Galatasaray futbol takımının sembolü aslandır.
Fenerbahçe futbol takımının sembolü kanarya olmasına rağmen
Şükrü Saraçoğlu Stat yanında Fenerbahçe Deniz Feneri yer
alır.
Beşiktaş'ın Kartalı
Ama Beşiktaş futbol takımının sembolü öyle böyle
değil semtin çarşı girişinde, ortasında, çarşı çıkışında,
iskelesinde her yerde meydanları kara kartal heykelleri
süsler. Söz söylemeye hacet bırakmaz. Beşiktaş kara Kartallarla
adeta bütünleşmiştir.
İstanbul Küçükçekmece’de bulunan Mimar Sinan Köprüsü
ilçenin sembolü.
İstanbul'un Prens Adaları'nın ortak simgesi de
fayton olarak bilinir ama herhangi bir fayton sembolüne
henüz rastlanmıyor.
Neler
Yapılabilir Derseniz
Ağrı ili Ağrı Dağı ile rakipsiz, ilçesi Doğu Beyazıt İshak
Paşa Sarayı ile adından söz ettiriyor. Bir de Nuhun Gemisi
var tabii. İşte efsanesi ile ünlü nuhun gemisi, dünyanın
neresinde olursanız olun, davetkâr bir özelliğe sahip.
Şimdi bir hayal kuralım ve var sayalım ki geniş bir temalı
park olsun, ortada bir dev boyutlarda ahşap yapım Nuhun
Gemisi, etrafında hayvan figürleri, tüm dikkatleri üzerine
çekerken ilçeye ziyaretçi sayısını da katlayarak artırmaya
yetecektir.
Bugün Cezayirli Hasan Paşa’nın kuleli köşkü nerede diye
sorsanız çoğu kişiden cevap alamazsınız. Oysa evcilleştirdiği
aslanıyla beraber dolaşan Çeşme Kalesi önünde böyle bir
heykeli olan ve Osmanlı Donanmasında Kaptan-ı Derya mertebesine
erişmiş olan paşa’nın Çanakkale Yeniköy sahilinde hem
de Truva’nın yanı başında av köşkü bulunuyor.
İşte bu köyün merkezine ahşap bir Osmanlı kanyonu veya
bir kısmı önünde bir heykeli yapılsa ve bu kompozisyon
yörenin sembolü olsa Truva’ya gelen turist gruplarının
rotasına ilave olmaya yetecektir.
Her
yılın Ocak ayının ilk Pazar günü Selçuk geleneksel deve
güreşleri düzenleniyor.
Önemli sayıda turist ağırlayan Selçuk, Efes antik kenti,
Efes Müzesi, Meryem Ana, Yedi Uyurlar Mağarası, Saint
Jean Kilisesi, Artemis Tapınağı, Selçuk Kalesi, İsa Bey
Camisiyle tam bir kültür hazinesi olduğu düşünülürse,
ilçeye süslü develerin güreşini sembolize eden develer
heykelinin konulması ilçenin diğer zamanlarda da deve
güreşlerinin merkezi olduğunu hatırlatacaktır.
Örnekler Dalyan için caretta carette kaplumbağası, Rize’ye
arıbeyi, Foça için fok balığı ya da tarihte adı geçen
elli kürekli gemilerin sembolize edildiği heykellerle
çoğaltılabilir. İstanbul adaları atlı faytonla, Bodrum,
Datça Gulet, Trandil, Piyade tipi teknelerle sembolleşebilir,
simgelerle meydanlar süslenebilir.
Silivri tepsi yoğurtlarıyla ünlü olduğuna göre unutulmaya
yüz tutmuş askılı bir yoğurtçu heykeli Silivri’ye yakıştığı
gibi dünü bugüne bağlamada nasıl köprü görevi görüyorsa
Kayseri’de Soğanlı’nın ünlü bez bebekleri,nin bir heykeli
Kapadokya’ya renk katabilir.
Karaman’a Karaman koyunu sembolize edilebilir.
Bursa Uludağ çıkışına kayak sporunu anımsatan bir heykel
çevreye çok şey katabilir.
Erzincan’ın Kemaliye ilçesinde yapılan kapı tokmakları
yöreye has özellik taşıyacak bir sembol olabilir.
Bugüne
dek yapılan statik heykellere de hareket kazandırılabilir.
Örneğin Tekirdağ’a yapılabilecekbir köfte sembolünün üzerinden
dumanlar çıkabilir, Bursa’nın işlek bir yerine konacak
İskender Kebap döneri ekseninde dönebilir, iştahları kabartıp,
satışları artırabilir.
Antalya
Beşkonak mevkiine konacak akan sular arasında bir rafting
botu, Golf sahaları ile de ünlü Belek girişinde hareketli
bir golfçu heykeli olabilir. Heykeller, Alanya, Side,
Manavgat yönüne giden turistleri etkileyebileceği gibi,
Fethiye’de yer alacak yamaç paraşütü heykeli, Baba Dağını
bu sporu yapacak olanlara heves uyandırıp hatırlatmaya
yetecektir.
Su altı dalış sporları düzenleyen Marmaris geç kalmadan
balıkadam heykelini, sahiplenerek sembol olarak kullanabilir.
Bodrum, kalesi, yel değirmenleri, amforaları, su altı
müzesi, cennet koylara gulet tipi teknelerle çıkılan mavi
yolculukları, eğlenceleri, sandaletleri ile de ünlü, Yalıkavak'ta
dalgıç heykeli, Bodrum'da kalyon var, Cevat Şakir heykeli
de var, fakat hatırda kalacak, bir meydanı süsleyecek,
ivme kazandıracak sembol heykeli henüz dikilememiş.
Sembol
Karmaşası
Düzce’nin
Türkiye’de turizmin ilk başladığı sahil ilçelerinden biri
olan Akçakoca merkezinde tam bir sembol karmaşası yaşanıyor.
İlk bakışta temalı bir park zannedilen sahil parkında
sayısız hayvan figürleri, tarım arabaları, mısır saklanan
kulübeler, tekerlekli dinlenme bankları, saat kulesi arasında
konulan Akçakoca, Konuralp heykeli yörede öne çıkan sembolün
ne olduğu hakkında karar vermenizi güçleştiriyor.
Ayvalık
Cunda Adasında ise daha farklı bir tablo ile karşılaşıyorsunuz.
Konya’ya mal olmuş sema gösterisi ve semazenleri anımsatırcasına
içkili restoranların sırayla bulunduğu Liman Caddesi üzerine
bir semazen heykeli yerleştirilmiş!
Eskişehir ise Avrupa kentlerine benzemek uğruna kenti
birçok heykelle süslemeyi yeğlemiş!
Mersin sahil boyunca düzenlenen temalı parkta neredeyse
yeldeğirmeninden Afrika kıtası safari hayvanlarına kadar
her tür heykeli, sembolü görmek mümkün.
İl, ilçe, belde, köy tanıtımına katkı sağlamak için yaptırılan
sembol heykeller
Elazığ folklorunun simgesi Çayda Çıra Efsanesini
kompozisyon olarak heykeli yapılmış.
Elazığ Çemişgezek'de keklik heykeline bir de keçi
eşlik ederken kompozisyon tamamlanmış.
Kazı ile tanınan Kars’ta dikilen kaz heykeli yol
geçecek diye bahaneyle kaldırılmış.
Ahlat, Adilcevaz Erciş yolu üzerine dikilen ceviz
heykeli ilçenin simgesi.
Hakkâri Uludere dağlarında yetişen ters lale ilçenin
sembolü.
Van ili, Van kedisini, inci kefalini heykel haline
getirip kentin en işlek yerlerine dikerek tanıtımını yaparken,
sembol edinmiş.
Gevaş
ilçesi sembolü 700 yıllık Halime Hatun Kümbeti kabul görmüş.
Van Erçiş flamingoları heykeliyle ilçeyi süslemiş.
Sivas Gürün ilçesinde elma ve alabalık ilçe sembolü
olmuş.
Erzurum Oltu ilçesi hediyeliklerde ve takılarda
kullanılan Oltu taşını sembol kabul etmiş, elde duran
bir tesbih heykeli ile bir de Çağ Kebap heykeli yapmış.
Malatya Darende ilçesi sembolü Zengibar adıyla
anılan Darende Kalesi olmuş.
Nevşehir’in Avanos ilçesi dev Hitit amforası heykeliyle
sembolleşince, Ürgüp, çok fazla beğenilmemesine
rağmen bir salkım parmak üzümünün heykelini dikerek, bu
da benim sembolüm demiş.
Nevşehir Gülşehir’de kilimcilik ilçe sembolü olmuş.
Kapadokya'nın önemli turizm duraklarından biri olan Gülşehir'de
gül heykelini de sembol olarak benimsemiş.
Urfa tanınmış kırmızı biberlerini sembolize ederek
kırmızı renkli bir isot heykeli yapmış, bununla yetinmeyip,
kültür sembollerine ana vatanı Urfa olan arap atı ve keklik
ile ceylan heykellerini de eklemiş.
Şanlı Urfa Suruç ilçesi nar heykelini taştan yapıp
ilçe merkezine sembol yapmış.
Urfa Akçakale, pamuk kozası heykeliyle sembol olmuş.
Bitlis Ahlat ilçesinde kümbet sembol olarak kabul
ediliyor.
Muş Malazgirt ilçesinde Malazgirt Kalesi sembolü
sayılıyor.
Muş sembolü lale olarak kabul edilmiş, ilin bulvarları
ışıklı lalelerle süslenmiş.
Konya Ereğli, elma ve beyaz kiraz ilçenin iki simgesi.
Denizli
Honaz ilçesinde kiraz sembol haline gelmiş.
Burdur Teke Yöresi simgesi Teke kabul edilmiş yöreye
gelenleri yol üzerinde Hoşgeldiniz yazılı heykeliyle karşılar
olmuş.
Aydın İlinin Karpuzlu ilçesi de meydanına karpuzlardan
bir kompozisyon yapmış.
Aydın Yenipazar yörede sembol olmuş Yörük Ali Efe
heykeli ile tanınıyor.
Didim’in sembolü meduza kafası olarak kabul ediliyor.
Eğirdir kırmızı elma heykelini sembol kabul edip,
üzerinde ki Selçuklu şehri Eğirdir’e hoş geldiniz yazısını
bir de ışıklandırmış.
Manisa Mesir anıtı Manisa’yla özdeşlesen bir sembol
olmuş.
Soma madenciliği heykel yapmış, yörenin geçim kaynağı
kömür madenlerini sembol edinmiş.
Parfüm sanayinin ihraç maddesi gül esansının kaynağı güller,
Isparta’da heykelleşmiş.
Senirkent'te çarşı meydanına konulan Dimlint Üzümü
sembol kabul edilmiş.
Isparta Gelendost ise elmayı sembol heykel yapmış.
Afyon sucuk heykeli yapmış yapmasına ama Afyon
sembol tarihi anıtlarıyla ünlü.
Uşak
Karun Hazinelerinin önemli parçası olan Kanatlı Deniz
Atını sembol kabul etmiş
Adıyaman bölgede ki meyan kökünden esinlenerek
şerbetçi heykelini sembol olarak seçmiş.
Gaziantep sembol olarak Antep Fıstığında karar
kılmış, heykeliyle ifade etmiş, etmesine ama her yerde
broşürlerde, afişlerde Zeugma "Çingene kızı mozaiği"
ni ön plana çıkarıyor.
Erzincan Üzümlü'den geçenler meşhur çimin üzümünün
salkım halinde heykelini görüyorlar.
Karaman ilinin sembolü doğan kuşu olmuş.
Tatvan denizci heykeli kompozisyonunu heykele dönüştürüp
meydanı süslemiş.
Iğdır leylekleri benimseyip sembolünü heykele dönüştürmüş.
Iğdır’ın Melekli Beldesi ise kavun heykelini sembol
kabul etmiş.
Osmaniye benim de yer fıstığım var, bu da heykeli
diyerek sunmuş.
Kütahya simgesi çini vazosuna rağmen Hava Er Eğitim
Tugayı'nın varlığında ve Hava Kuvvetlerine katkısından
dolayı dev kartal heykelini de meydanın ortasına yerleştirmiş.
Kütahya Simav İlçesi, Kuşu Beldesi meydanını da
Belediyenin diktiği kara kartal süslüyor. Beldede ki sulak
alanlar kuşların göç yolunda mola yeri olunca yöre halkı
sembol olarak kuş olsun demişler ve avlanan kuş değil
avlayan kuş olmasını isteyerek kartalda karar kılmışlar.
Karadeniz
Ereğlisi mis kokulu çileklerini sembol yapıp, heykel
haline getirmiş.
Sungurlu Saat Kulesi ilçenin simgesi olarak kabul
edilmiş.
Zonguldak eller üzerinde yükselen kömür cevherini
sembol kabul edip heykeliyle ifade etmiş.
Zonguldak Çaycuma'da madenci ve yoğurt taşıyan
kadın heykeli sembol olmuş.
Trabzon kemenceyi sembolleştirip, heykeli yapmış,
ucuna bir de saat koyup, aynı sembolü saat kulesi olarak
da kullanmış. Trabzon simgesi olan horon anıtını da tekrar
yerine yerleştirmiş.
Giresun tarihte iz bırakan Amazonların heykelini
sembol yapmış.
Giresun Tirebolu Tirebolu Kalesini ilçenin sembolü
olarak tanınıyor.
Giresun, Belediye binası önüne yörenin bir numaralı
gelir kaynağı Fındık’ın heykeli dikilmiş. Heykel tasarlanırken
kadınla erkek fındık işçisinin dayanışma içinde olduğunu,
sırt sırta vererek, fındık küfesini baş tacı edercesine
başlarının üzerine kaldırılışı sembolize edilmiş.
Amasya
Ferhat Şirin
Ferhat ile Şirin’in yaşadığı masalsı aşkın geçtiği Amasya’da
hikâyenin kahramanlarının heykelleri Yeşilırmak kıyısına
dikilmiş.
Amasya misket elması heykeli yörenin elmasıyla
ünlü olduğunu müjdeler gibi meydanın ortasında boy gösterir
olmuş..
Giresun Şebinkarahisar’da ilçenin sembolü Şebinkarahisar
Kalesi.
Rize şehri bölgede meraklısı çok olan atmaca kuşunu
sembol kabul edip heykelleştirmiş.
Ardeşen simgesi ise dev boyutlu atmaca heykeli.
Çamlıhemsin, tulum çalan sahıs heykelini sembolleştirmiş.
Sinop Gerze ilçesinde Belediye Gerze Hacı Kadı
horozu heykelini garaj çıkışına dikmiş.
Dünyanın seçkin ırklarından olan Hacı Kadı Horozunun yanı
sıra bir zamanlar Rusya’dan kaçıp gelen Beyaz Balina Aydın
da ilçenin sembolü sayılıyor.
Rize Pazar ise ilçede bulunan Kız Kalesi sembolüyle
anılıyor.
Artvin Türkiye’de sadece kendi illerinde yapılan boğa
güreşlerinden esinlenerek boğa güreşini sembol yapmış.
Samsun 19 Mayıs ilçesi sembol olarak tarihi saat
kulesini benimsemiş, bir de sülün heykeli ile süslenmiş.
Sinop’ta Diojen Konya Mevlana, Zonguldak’ta kömür
madenini bulan Uzun Ömer ben buralıyım, buradayım dercesine
sembolize edilmiş.
Kastamonu Taşköprü'ye sarımsak heykeli dikilmiş.
Kastamonu Abana ve İnegöl ev maketlerini
sembol yapmış.
Tokat
Pazar ilçesi 125 yıllık Çınar ağacı simge olarak
kabul ediliyor.
Siirt Nizip fıstıklarını heykelle ifade etmiş.
Karpuzlarıyla da ünlü Diyarbakır, doğal olarak
heykelini meydanlarda sergilemiş.
Malatya kayısı heykeliyle sembolünü sergiliyor.
Mersin Erdemli'de limon, İskenderun'da portakal
heykelleri bulunuyor.
Bursa Yıldırım'da belediye güç ve birlikteliği
simgeleştiren beş metrelik timsah heykeli yaptırmış.
Bursa Mustafa Kemal Paşa ilçesi Kemal Paşa tatlısını
simge edinmiş.
Balıkesir Gönen ilçe sembolü pirinç olarak tanıtımlarında
kullanıyor.
Bursa ile özdeşleşen ve anıt ağaçlardan biri olan
İnkaya Çınarı da yörenin sembollerinden sayılıyor.
İnegöl köftesiyle anılınca köftenin heykeli de
işte burada demiş.
Mengen, Dünyaca ünlü aşçıları, yemekleri ile tanındığı
için başka sembol aramasına gerek kalmadan yemek yapan
aşçı kompozisyonlu heykelini ilçenin merkezine yerleştirip
yemek festivalleri düzenlenen ilçeyi bu sembolle ile ifade
etmiş.
Beypazarı ülkenin havuç deposu burasıdır dercesine
havuç heykelini sembol kabul etmiş.
Balıkesir Kepsut ilçesi sembolü şeftali olmuş.
Balıkesir Sındırgı ilçe sembolü Kertil çam kolonyası
kabul edilmiş.
Eskişehir Emirdağ, toprak ev maketlerini sembol
olarak değerlendirmiş.
Antalya her yıl ses getiren film festivali ile
ünlenince, ödülü akla getiren Altın Portakalın heykelini
yapıvermiş.
Gazipaşa, Taşucu’ndan esinlenip güneşi tutan Deniz
Kızını simgeleştirip Mersin-Antalya yolunun ortasına dikmiş.
Antalya
Manavgat, şelale ve Manavgat Irmağını sembol olarak
tanıtımında kullanıyor.
Şalgam
suyu ile ünlü Osmaniye Kadirli ilçesi sembolü turp
olmuş.
Adana Ceyhan ilçesi Karpuz ve pamuk'u heykelleriyle
sembol kabul etmiş.
Hatay Dörtyol narenciye ürünlerini sembol yapıp
refüjleri bu heykellerle süslemiş.
Safranbolu safran bitkisini sembolü kabul edip
ilçede heykelini yapmış.
Düzce'nin Yığılca İlçesi, orman güllerinde dolaşıp
bal üreten çalışkan kafkas arılarının sembolü olarak kaide
üzerinde ki heykelini ilçe merkezine koymuş.
Karamürsel'de ünlü Karamürsel Sepetini heykelleştirmiş,
sonra da kaldırmış!
Ayvacık’ta süt sağan köylü kompozisyonunda yer
alan inek heykeli, inek ile anılmak istemeyenler tarafından
tahrip edilmiş.
Edirne mis sabunu, el süpürgesi, balıkçı heykelini yapmış,
fakat onların derdi, ilin ünlü yaprak tava ciğerini daha
da fazla duyurmak için, tava ciğer heykeli istiyorlar.
Sonuç
itibariyle illerin, ilçelerin, beldelerin, köylerin kimi
turizm yönüyle, kimi iç pazara ve ihracata yönelik ürettiği
ürünlerle ülkemize ekonomik açıdan önemli girdiler sağlıyorlar.
Konu üzerine hassasiyetle eğilip tanıtıma itibar ve estetik
görünümler kazandırılması halinde, sembol heykellerin
görselliği ve etkisi de artacaktır.
Yöneticilerin, belediyelerin konuya daha fazla önem vermeleri
halinde, sembol heykeller kendini yeteri kadar tanıtamayan
yörelere, ilçelere, köylere, beldelere, buralarda yaşayan
esnafa ve turizmden beklentisi olanlara daha faydalı olabilir.