|
|
|
Marmara
Denizi'nin Yakışıklı Delikanlısı Ayvalık Gemisi
|
|
|
Yazı ve fotoğraflar: Haluk Özözlü
|
|
|
"Ayvalık" ve kardeş gemi "Gemlik" her iki
başlığı da fazlasıyla hakeden yat görünümlü gemilerdi. 1952 Hollanda'dan
satın alınmıştı, 1925 gros tonluk gemilerin boyları 85.9 metre,
genişliği 12.3 metreydi. Tasarımı, 1800 beygir gücünde ki iki
dizel motoru ve çift uskuruyla, 18 millik hızla yol yapışı, içindeki
yolcuya ve dışardan gemiyi seyredene seyir zevki veren gemilerdi.
Gemi salonları sıralı koltuklardan oluşur, günübirlik seyahatlere
göre düzenlenmişti. Önceleri, Sirkeci'den sonraları Galata Rıhtımından
yola çıkar, Erdek, Avşa, Marmara Adası, Bandırma, İzmir yolcusunu
taşırdı.
Galata rıhtımı 630 metrelik kıyı bandı ile beş altı gemi gelince
yanaşacak yeri kalmayan sahile sahipti, bu nedenle gemi Dolmabahçe
açıklarında bekler, ancak sefer saati gelince Karaköy İskelesine
yakın bir yer bulunursa yanaşabilirdi.
Atatürk'ün
yatı Savarona'dan sonra en estetik cizgilere sahip en güzel görünümlü
gemiler Ayvalık ve Gemlik gemileriydi.
Marmara'nın
en işlek hattı İstanbul - Bandırma
İstanbul - Bandırma arasında sefer yapan Ayvalık ve Gemlik adlı
vapurlardan önce SUS, Uludağ gibi vapurlar çalışır, İzmir yolcusunu
Bandırma'dan kalkan trene yetiştirirdi.
Erdek, Avşa, Marmara Adası yolcuları da bu gemiyi kullanırdı.
Uludağ yolda üç dört kez dinlendiğine tanık olmuştum'da Ayvalık
ve kardeşi öyle değildi. Gerek tasarımları gerekse makinaları
ile yollu gemilerdi. Denizi yararak gider, gidişinde bir gençlik,
delikanlılık hissederken gemiye prens payesini de yakıştırabilirdiniz.
Oysa aynı hususiyetleri aynı hatta sefer yapan gemiler sahip olamamışlardı.
Mesela Uludağ gemisi içinde bir problem ortaya çıkmış ise gemi
yavaşlamış veya durmuş ise hemen yolcular arasında dedikodular
başlar, uskurunda problem var, dalgıçlar inip bakacakmış gibi
laflar dolaşırdı.
1956-57
li yıllarda yolcular bu gemilere su dolu testilerle binerler,
testinin üzerine de suyu soğuk tutsun diye ıslak bez veya mendil
sererlerdi. Sonraki yıllarda içi cam termoslar kullanılmaya başladı
ince alüminyum kapak cam şişe su 15 kuruştu, bir şişe su hiç kimsenin
yaz sıcaklarında hararetini kesmezdi.
Yine o yıllarda Marmara'nın suyu pırıl pırıl netti.
Ayvalık ve Gemlik gemileri iskelede sefer kalkış saatini beklerken
bu temiz denizden nasibini çıkarmak için mayoları ile dolaşan
10-15 yaşlarında ki çocuklar, "Amca suya para atsana dalıp çıkarayım"
şeklinde bir dalış gösterisi yaparlar, denize atılan 25 kuruşu
dibe düşmeden 8-10 metrede yakalar, su yüzeyine çıkınca atana
göstererek parayı hak ederlerdi.
Gel zaman git zaman artık sadece Ayvalık, Gemlik gemileri ile
gider gelir olmuştuk. Gemiler sülün gibiydi diğer gemilere hiç
mi hiç benzemiyorlardı. Bu gemilerle yapılan yolculukta benim
en büyük zevkim Ayvalık gemisi ile yarış yapan yunus balıklarını
herkesten önce görüp denizden zıpladığı yeri göstererek uyarmaktı.
Gözlerim arpa radar gibi sürekli denizi tarardı.
1976 tı da Hürriye'tte foto muhabiri olarak çalışmaya başlayınca
bir gün haber hazırlamak için Galata Rıhtımına gitmiştim.
Ayvalık gemisinin üzerine çıktığımda yine bu duyguları, anıları
aradım ama yoktu. Var olan çilekeş, cefakar, kanaatkar yolcunun
izdırabı, kaderine razı hali vardı, yer bulduğuna seviniyordu.
Geminin baş tarafı yazlığa gidenlerin götürdükleri eşyalarla doluydu.
Şimdiki gibi yazlıkta ayrı, kışlıkta ayrı buzdolabına herkes sahip
değildi, İstanbulun prens Adalarına sezonluk gidenlerin yaptığı
gibi beyaz eşyalar, 61 ekran TV ler
yazlığa taşınır, dönerken geri getirilirdi. Bu konularda yardımcı
olmak için gemi yolcusunu karşılayan ve uğurlayan sırt hammalları
epeyce iş yapardı.
Yolculuklarda oturacak yer bulmak büyük zorluktu. Önceden birinci
mevkii bilet alanlar bile vapura aceleyle, koşarak binerlerdi.
Ayakta kalanlar oturma ünitesi olmayan yerlerde yolculuk boyunca
gemi görevlisi ile sohbet ederek yolculuk yaparlardı. Yol boyunca
görevlinin nereli olduğu, medeni hali, kaç çocuğu olduğu, çocukların
nerede okuduğuna varıncaya kadar sohbetler gelişirdi.
Bütün bu izdahama neden olan mülteci gemisi görünümü yansıtan
seferler, İstanbul'un efsane Belediye Başkanı Bedrettin Dalan'ın
dönemine dek sürdü.
Dalan'ın deniz otobüslerini satın alıp hizmete soktuğu 80'li yıllarda
ne Ayvalık ne Gemlik gemisi ne ayakta, filikada, merdiven basamaklarında,
yerlere, kapaklara oturan, yatarak giden ne de başına güneş geçmesin
diye gazete sayfalarından kayık yapar gibi katlayıp, badanacı
şapkası yaparak güvertede giden yolcu kaldı...
Ayvalık ve Gemlik gemileri hiç bir gemiye benzemeyen direk ve
baca yapısına sahipti. Direkler kısa ve arkaya doğru hafifçe yatık
olmasıyla gemi sanki geriye doğru yaslanır, bu biraz rahatlık,
biraz da gemiye denize meydan okuma havası katardı.
Belirgin diğer özellik ise gemilerin görünen bacaları yoktu. Kalem
tutmaya başlayan çocukların ilk gemi resmi çizdikleri tipik iki
direk arasında kondurulan baca Ayvalık, Gemlik gemilerinde olmadığı
için sanki bir eksiklikmiş gibi dururdu.
Ayvalık ve Gemlik gemileri yıllarca İstanbul-Bandırma-Mudanya-Avşa-Marmara
Adası arası çalıştı.
Her iki gemi de hızlıydı, arkalarında küçük teknelerin korkulu
rüyası olacak kadar dalga bırakıyordu ama yine de İstanbul-Marmara
Adası seferi yaklaşık beş saat sürüyordu.
|
|
Gemlik gemisi 1988 yılında girdiği İstinye tersanesinde bakım
sırasında gemide çıkan bir yangın sonucu yanmaya başladı, kıyıda
söndürme çalışmaları başarılı olamayınca yangın diğer gemilere
sirayet etmesin diye gemi açığa çekildi, İstinye, Emirgan sahilinde
toplanan meraklı halkın üzgün bakışları arasında 36 yıllık gemi
dumanlar savurarak için için yandı.
Ayvalık gemisi, Gemlik yanınca tek başına bir süre daha hizmet
verdi 1999 yılında 47 yaşında emekli edilerek satıldı.
Ayvalık ve Gemlik gemileri Bandırma, Avşa seferi sonunda Galata
Rıhtımına gelirken önce Marmara'ya Boğaz yönünde girer hız kesmeden
Kabataş Dolmabahçe önlerinde seyirlik bir kavis yapar, burnunu
galata'ya çevirir rıhtıma bıçak gibi girerdi.
Ayvalık yolcusunu almış, yosun kokulu rüzgar püfür püfür esiyor,
doğal klimalı güvertede oturanlarda saç baş dağılıyor, gemide
yürüyecek gemiyi turlayacak yer olmasa da gemide kimler var
merakıyla yerinde duramayanlara rastlanıyor,
"Siz de mi Erdek'e sorularıyla sohbetler karşılıklı koyulaşıyor,
cevaplar gecikmiyor Erdek'in kumu insanı çekermiş bir kere gelen
yedi kere daha gelirmiş şehir efsaneleri ile derinleşiyor, gençlerden
bazıları yaz aşklarını ya arıyor ya da gemide yakalanıyor, Ayvalık
seyir halinde iskelesine yanaşmak üzere yola çıkmış, tam yol
ilerliyor.
Uzakta bir tanıdık var, Ayvalık Gemisi, daha uzakta Kınalıada,
kamera Sultanahmet camisi üçüncü şerefede, o yıllarda dragon
yok, kendimiz olmuşuz dragon. Dümen suyuna bakılırsa gemi sanki
limanda bir şey unutmuş gibi turluyor.
Ayvalık Gemisi, Galata Rıhtımına yanaşır, sefer saatlerinde
Denizcilik İşletmesi önünden yolcusunu alarak sefere çıkardı.
Rıhtımda yer olmadığı ve sefer gününe uzun zaman varsa bu defa
Dolmabahçe açıklarında demirde beklerdi.
Sihirlitur Anasayfa'ya dönmek için lütfen tıklayınız
Nostalji Anasayfa'ya dönmek için
lütfen tıklayınız
©
2018, Sihirlitur'daki tüm yazılar
ve fotoğraflar
Haluk Özözlü'ye aittir, alıntı yapılamaz,
izinsiz kullanılamaz.
sorularınız için: hozozlu@sihirlitur.com
|
|
|
|