Tarihi
Hacı Salih Demir Turşucusu
Kemerburgaz turşucuların kurucusu olan Salih
Demir 1917 Selanik doğumlu. Turşucu 30 yaşına
kadar bakkallık yapmış daha sonra turşuculuğa
başlamış ve Kemerburgaz’a mal olmuş, 50
yılı aşkın mesleği boyunca Almanya’ya ve
birçok dış ülkeye turşu göndermiş. İkinci
ve üçüncü kuşak aile bireyleri, dede mesleğini
aynı titizlikle devam ettiriyorlar.
Tarihi Hacı Salih Demir Turşucusu 1956 yılından
bu yana turşu severlere hizmet veriyor.
İlk yıllarında açtığı bakkalında turşu ve
peynir satan Salih Demir, peynir ve turşunun
aynı fiyat olduğunu görerek turşuyu daha
iyi ve daha ekonomik fiyata mal edeceğini
fark ediyor ve turşu imalatına kendisi başlıyor.
İstanbul ve Bursa’da kiraladığı tarlalarda
sadece turşu imalatında kullanmak üzere
sebze ve meyve yetiştiriyor, topladığı ürünleri
Kemerburgaz’ın kaynak sularıyla turşu olmak
üzere hazırlıyor.
Meşe ağacından imal edilmiş tahta fıçılara
ve toprak küplere turşu olarak kuruyor.
Günümüzde Bursa yolu üzerinde turşu yapmaya
son derece uygun kaynak suyu ile ünlenen
Gedelek Köyünde kurduğu turşularla ününe
ün katıyor.
Turşu çeşitlerinde ana direk, lahana, salatalık,
biber olmakla beraber fasulye, kelek, karnabahar,
sarımsak, erik, pancar, patlıcan sarma,
lahana sarma, domates, acur, pancar gibi
çeşitler bulunuyor. Bunların dışında bir
de bamya turşusu var ki muhteşem lezzetiyle
yedikçe yeme arzusu uyandırıyor. Körpe bamyalar
seçilerek yapılan bamya turşusunu ayrı kavanozlarda
satın alabilirsiniz.
Tarihi Hacı Salih Demir Turşucusuna gitmek
için Kemerburgaz su kemerleri içinden geçip
solunuzda Hamidiye Suyu dolum tesislerini
bırakarak ilerliyorsunuz. Kemerburgaz meydanına
doğru giderken solunuzda yer alıyor. Turşucu
önünde araç park imkânı bulunuyor. Geniş
ağızlı pet kavanozlara veya naylon torba
içine istediğiniz çeşit ve miktar hazırlatabilirsiniz.
Hacı Salih turşuları ağızda asit oranını
artırmıyor, kimyasal katkı maddesi ve aşırı
tuzlu olmadığı için hararet yapmıyor.
Adres: İstanbul Caddesi No:56/A Kemerburgaz-İstanbul
Tarihi Hacı Salih Demir Turşucusu Tel: (0-212)
360 18 84
Büyükada
Pasta&Börek Fırını
Büyükada çarşısı içinde hizmet veren pastanenin
kendine has özel mamulleri yıllardır beğeniliyor.
Yağsız, unsuz, şekersiz çeşitler büyük talep
görüyor. Büyükada Pastanesinin özel yapım
ve yıllardır yapımı süregelen kurabiyeleri
sakızlı, tarçınlı, karanfilli, zencefilli,
limonlu, portakallı, anasonlu gibi çeşitleri,
paskalya çöreği, lokumlu kurabiyesi, içleri
bademli, koko kurabiyesi Hindistan cevizli,
badem, tarçınlı olup yağsız, yumurtasız,
unsuz imal ediliyor. Arap poğaçası içi cevizli
dışı yağsız hamur, üzerinde kayısı marmelatlı
bulunuyor. Palmiye milföy hamurundan yapılma
tatlı kurabiye, üzümlü vanilyalı gevrek
denemeye değer tatlardan bir kaçı. Çeşitler
sadece bunlarla sınırlı olmayıp yeni mamuller
kadar klasik tuzlu, yağlı halkalar, ziyaret
edenlere yıllar öncesinden damaklarda kalan
tatları hatırlatıyor. Tel: 0216 382 43 03
Lale
İşkembecisi
Nasıl ki mükellef bir yemek tatlı, kahve
ile noktalanırsa, soğuk sıcak mezelerle
donatılmış içkili bir sofradan kalkanların
da son uğrak yeri işkembecilerde noktalanıyor
ve öyle bir iş kolu düşününüz ki açık çalışma
ruhsatı 24 saat olsun. İşkembeciliğin tecrübe,
bilgi, hüner isteyen bir iş kolu olarak
görmek gerektiği, iyi bir ustanın bu meslekte
yıllarca çalışması gerektiği belirtiliyor.
En iyilerle lezzet turu başlıklı duraklarımızda
bu defa İstanbul’un 1960 yılından beri hizmet
veren konusunda haklı şöhrete sahip işkembe
salonu Lale İşkembecisindeyiz.
Lale işkembecisi önceleri Beyoğlu Büyük
Parmakkapı’da başlamış, faaliyetine sonraları
Tarlabaşı Bulvarı no 3’de ki yerine taşınarak
devam etmiş. Bugünkü tarifle Tarlabaşı Bulvarından
Taksime gelirken araçların tünele girdikleri
yerin başı denilebilir.
Lale İşkembe işletmecisi Hüseyin Altuntaş
meslekte iyi olabilmenin altın kurallarını
hijyen, lezzet, sabır ve anlayış olarak
özetliyor. En fazla müşterinin Cuma, Cumartesi
günleri saat 24.00’den sabahın ilk saatlerine
kadar geldiğini, gün içinde de çorba, sakatat,
kebap meraklılarının uğrak yeri olduğunu
ve gelenlerin çoğunun gece kulübü, eğlence,
bar, meyhane çıkışı sonrası olduğunu haliyle
alkollü müşterileri anlayışla, toleransla
karşıladıklarını
belirtiyor. Görünüşte adı işkembe çorbası
olsa da konunun içine, derinliklerine inince
detaylarda saklı olan püf noktaları şaşırtıcı
türden.
Çorba için 10-11 kilogramlık dana işkembeler
seçiliyor. Her tarafı ayrı özellik ve lezzette
olan işkembelerin mat gri beyaz iken kostikle
süt beyaz olması sağlanıyor ve iyice yıkanıyor.
7-8 saat kazanda kaynatılıyor, bu kaynatma
sırasında işkembe su bırakıyor ve 10-11
kg lık işkembe 5-6 kg kadar iniyor. Kaynama
sırasında elde edilen su işkembe çorbası
suyu oluyor. Bu mamulün içine sirke, tuz,
her işkembecinin kendine has özel sosu ilave
ediliyor. Masada Kaz Dağının eteklerinden
toplanan aroması yüksek, iri yapraklı özel
kekik, pul biber, karabiber, sirke, sarımsak
sosu bulunuyor ve müşteri arzusuna göre
sunuluyor. İşkembe çorbası sarımsakla birleştiği
zaman alkol almış kişinin midesini rahatlatıyor
ve bu nedenle tercihlerde ilk sırada yer
alıyor. Çeşitler arasında ince kıyım işkembe
çorba bir porsiyon 9.00 TL.
Tuzlama işkembe, işkembenin kuşbaşı doğranmış
hali 9.50 TL.
Şirden Tuzlama, işkembenin esmer bölümü,
daha makbul, daha lezzetli. 10.00 TL
Şirden çorbası, bu tür çorbaların en lezzetlisi.
Damar Tuzlama, çorbaların babası olarak
nitelendirilen özel bir çorba olup, bir
danadan ancak bir iki porsiyonluk damar
elde edilebiliyor. İşkembeye bağlanan etli
damar bölümü için işi bilen müşteri sipariş
verirken “Bana bir tane ondan yap” dermiş
ve bu bir tür şifreymiş. Bir porsiyonu 15.00
TL.
Damar piyasada satılan bir sakatat olmayıp
toptan işkembe alımlarında işkembeciler
tarafından alınıp ayrılırmış. Etin bonfilesi
gibi değerlendirilip muamele görürmüş. İşkembecilerde
eski adetler arasında usta mutfakta ziyaret
edilir, cebine bahşişi konur, sonra masaya
geçip oturulurmuş. Usta da müşterisinin
özel çorbasını hazırlarmış. Böyle adetlerde,
eski ustalarda azalıyor. İşkembe hazırlamanın
bir sanat olduğunu, tabakçılıktan, komiliğe,
çıraklıktan ustalığa geçmek için yıllar
gerektiğini söyleyen Hüseyin Altuntaş, işkembenin,
kesenin bölümlerini tanımak, pişme süresini
bilmek, kıvamını ayarlamak hassas iştir
diyor. Meslek hayatında ilginç anılar yaşadıklarını
da ekliyor. “Bir gün masaya çorbadan önce
bırakılan sarımsak sos kâsesini çorba sanıp
içen de oldu, bir oturuşta bir kuzu paça,
bir tuzlama, üstüne yarım kuzu başı, bir
kokoreç, bir ciğer, bir tatlı yiyip kalkanda
oldu”.
Lale İşkembecisi işkembe çorbası haricinde
mercimek, domates çorbaları, Nisan Mayıs
aylarında süt kuzudan özel kokoreç yaptıklarını,
süzme yoğurtlu Lale Kebabın çok beğenildiğini,
Çırağan Sarayı VIP müşterilerine, Ankara’da
ki bazı politikacılara işkembe çorbası gönderdiklerini
belirtiyor.
Lale İşkembecisi Tarlabaşı Bulvarı Tel:
0(212) 252 69 69
Kokoreççiler
Kralı Zülfü Usta Kuzu Kokoreç -
Mercan Yokuşu Eminönü
Odun kömürü ateşinde pişirilen kuzu kokoreç
şişlerinden kesilen kokoreçler, satırla
ince ince doğranıyor.
İçine karıştırılan kırmızı köz biber beraberinde
ekmek arasına hazırlanan porsiyon üzerine
tuz, bol pul biber ve arzuya göre kekik
serpiliyor. Domates ilave ediliyor.
Özellikle çevredeki iş yerlerinin yoğunluğu,
yerleşik esnafın, gelip geçenin bir hayli
fazla olduğu ve köşe başında olmanın da
verdiği avantajla kokoreç alabilmek için
sıralar oluşuyor. İstanbul'da satılan kokoreçlerin
çoğu Gönen'de yapılıp kokoreç satıcılarına
çiğ olarak sevk ediliyor. Tüm lezzet ise
ustanın pişirimi ve doğrayışı, ince kıyımı
ile ortaya çıkıyor.
NAMLI
GURME
İsterseniz hafta sonu güzel mükellef
bir kahvaltı, isterseniz hafta içi
bir öğlen yemeği, canınız ne çekerse
memleket hasretiyle özlediğiniz
ne çeşni varsa Namlı’da bulabiliyorsunuz.
İstanbul’un
oldukça merkezi bir yerinde hizmet veren
Namlı Karaköy, kat otoparkı altında çift
cepheli restoran ve şarküteri bölümleriyle
Avrupa Kıtası sahilinde
bulunuyor. Gn. Md Engin Mepa’nın işletmesi
karşısında Tarihi
Yarımada, Galata Rıhtımı yer alırken, Namlı
denize 50 adımlık mesafede bir başka lezzet
denizinde ağırlıyor konukları.
Peynirler, zeytinler, soğuk et mamulleri,
turşular, mezeler, sıcak soğuk çeşitler
ballar,
reçeller, üstüne üstlük sakız reçeli de
var Sakız Adası’ndan ithal edilen. Kahvaltılık
almaya geldiyseniz siparişleriniz özel ambalajlarda
hazırlanıyor, peyniriniz yiyip bitene kadar
buzdolabında kuruyup suyu tadı kaçmasın
diye bölünüp ayrı ayrı vakumlanıyor, zeytinler
kutulanıyor.
Yemek veya kahvaltı için geldiyseniz çeşit
bolluğu yaşanan zengin büfeden beğendiklerinizi
tabağınıza koydurup, gramajlandırıp kasada
ödüyor, masanıza kurulup yemeğe başlıyorsunuz.
Kasa kalabalıksa yemek sonrasında ödeme
yapılabiliyor. Alış veriş de yemek de keyifli
oluyor. Nezih ortamda yediklerinizin tadına
varıyorsunuz.
Her gün 70 çeşit meze çeşidi içinde seçim
yapma imkânının yanı sıra zeytinyağlılar,
sarmalar, dolmalar, sandviçler, köfteler,
sıcaklar, yumurtalı çeşitler, tatlılar için
öğlen yemeğine gelenler saat 11.30 sularında
meze büfesi önünde sıralanıyorlar.
Kayseri’den
getirilen sucuklar, pastırmalar, ya da Bodrum’dan,
Hatay’dan kırma zeytinler, Gemlik’ten, Edremit’ten
getirilen yeşil zeytinler veya sızma zeytinyağı
içinde tarhun otu, kuru domatesle birlikte
al beni diyen siyah zeytinler. Gelibolu,
Mihaliç, Ezine, Edirne, Kars, Van, Urfa,
Hatay nerede ne tür peynir varsa sıralanmış
alıcısını bekliyor. Gravyer, Fransız, otlu,
keçi peyniri, hellim peyniri, teneke veya
deriden Erzincan, İzmir tulum, Şanlı Urfa
topak, Van otlu, Çerkez’i, islisi Türkiye’nin
neresinde ne peyniri yapılıyorsa hepsi sergileniyor.
Bal çeşitleri, reçel çeşitleri de petekler,
kavanozlar içinde renkleriyle görünüşleriyle
renk cümbüşüne renk katıyorlar. Reçellerden
bahsetmişken pek bilinmeyen bir reçel çeşidi
var son derece lezzetli Hatay’dan, yiyenlerin
kestane reçeli sandığı bu çeşit aslında
patates reçeli. Kahvaltıda sunulan ekmekler,
poğaçalar Namlı’nın kendi ustalarının marifetlerinden.
Yazı
boyunca reklam gibi olmasın diye çok uğraştım
ama sahanda sucuklu, pastırmalı yumurta,
zeytinyağlı
çeşit tabağı, deniz ürünleri çeşitlerini,
turşuları, çikolataları nasıl yazıp anlatırsanız
anlatın hepsi aynı amaca hizmet ediyor.
Bir hafta sonu sevdiğinizle cam kenarı bir
masada sevdiğiniz, özlediğiniz lezzetlerle
hoşça vakit geçirmek için Namlı iyi bir
seçenek olabilir.
Çevrede
bulunan iş yerlerinin yoğunluğu nedeniyle
öğlen yemekleri hafta içinde bile kalabalık
oluyor. Namlı'nın iç kapalı salonu veya
ön dış kısmında oturup günlük yapılan mezelerden
seçtiklerinizi yiyebilirsiniz.
Evde bir davet vermek isterseniz yine sofraranızda
olmasını istediklerinizden Kaya Koruğu Mezesi,
Karnıbahar Salatası, Patates Salatası, Fasulye
Piyaz, Zeytinyağlı Barbunya Pilaki, Meksika
Fasulyesi , Taze Ege Fasulyesi, Taze Bamya
Salatası, Turşu Mezeleri, Peynir Dolgulu
Kiraz Biberi, Mayonez (Rus Salatası), Patlıcan
Salatası, Sicilyano, Girit Ezmesi, Haydari,
Yoğurtlu Kabak Mezesi, Zeytinyağlı Enginar,
Enginar Kalbi, Zeytinyağlı Yoğurt Soslu
Taze Bakla, Ispanak Borani, Brokoli, İmam
Bayıldı, Patlıcan Biber Kızartması, Şakşuka,
Pancar Mezesi ve Salatası, Zeytinyağlı Karışık
Dolmalar, Acur Dolması, Çiroz Salatası,
Tuzlu Sardalye, Zeytinli Hamsi, Karides
Meze, Ahtapot Salatası, Füme Ahtapot, Kalamar
Dolması, Soğuk Etler (Salam, Dil, Jambon,
Beykın, Pastırma, Sosis, Sucuk), Halep Köfte,
İçli Köfte gibi mevsimsel tatlar, değişik
meze çeşitlerinden paket yaptırıp beraberinizde
götürebilirsiniz. Namlı Gurme Karaköy Rıhtım Caddesi
Kat Otoparkı altı Tel no: 0(212) 293
68 80 - 83
SARIYER
MUHALLEBİCİSİ
1925 yılından bu yana adıyla, tadıyla,
ünüyle Sarıyer’in İstanbul'a mal olmuş
bir muhallebicisi.
Şehrin
çok uzaklarından sadece bir sütlü tatlının damaklara
bayram yaptıran lezzetini yeniden yaşamak için
gelen müdavimleri var. Sadece inek sütünden yapılan
ve üzerine pudra şekeri serpilip, gül suyu dökülen
bir su muhallebisi veya az sayıda elde edilebilen
gerçek tadında kazandibi yiyebilmek Sarıyer'e
geliş nedeniniz olabiliyor. Sarıyer Muhallebicisinin
tüm sütlü mamullerinde Zekeriyaköy’de bulunan
çiftlikteki koyun, keçi, ineklerin sütü kullanılarak
yıllardır işin başında olan ustalar tarafından
yapılıyor. Kazandibi sütlü tatlısıyla meşhur muhallebicinin
tavukgöğsü, su muhallebisi,
keşkül, krem şokola da kıvamında, özlenen tatlarıyla
seviliyor. Diğer çeşitler arasında kaymaklı ekmek
kadayıfı, kabak tatlısı, ayva tatlısı, aşure,
çeşitli börekler seçenekleri
oluşturuyor.
Sarıyer Yenimahalle Caddesinde yaya ve araç trafiğinin
oldukça yoğun yaşandığı işlek bir meydanda yer
alan muhallebici, kapalı ve açık mekânlarıyla
sabah 08.00 akşam 24.00’e dek hizmet veriyor.
Kapı girişi salonun tam karşısında sütlü muhallebilerin
bulunduğu camlı buzdolabı, sağ tarafta börek çeşitlerinin
sergilendiği vitrin bulunuyor. En geride ise bakır
dövme dev çay ocağı her daim demli çayları ile
dikkat çeken çaydanlıklar sıralanıyor. Masalardan
birini seçiyor, isterseniz önce börek veya sütlü
tatlı seçeneklerinden siparişinizi tadı, şeker
miktarı ile geniz yakamayan, bıkkınlık yaratmayan,
hafif ve gerçek süt kokan sütlü tatlınızı zevk
ve gönül rahatlığı ile yiyorsunuz.
1925 den bu yana 86 yıllık geçmişi ile Sarıyer
Muhallebicisi İstanbul’da sütlü tatlıların merkezi
durumunda. Sarıyer Muhallebicisi tel no: 0(212) 242 17
76
MEŞHUR
SARIYER BÖREKCİSİ
1895 kuruluş tarihli Meşhur Sarıyer Börekcisi,
Sarıyer ile özdeşleşmiş, vazgeçilmez uğrak
noktalarından biri sayılıyor.
Sarıyer
Yenimahalle Caddesi üzerinde no 50’de faaliyetini
sürdüren börekçi, börek denince ilk akla gelen
marka olmuş bir
isme ve haklı şöhrete sahip. Çift cepheli sefertası
misali dar uzun yükselen cami yanında ki binanın
dört katı da konuklara ayrılmış salonlardan oluşuyor.
Girişte börek tezgahı sağınızda, ayaküstü atıştırmalıklar
için konulmuş bar tezgahını solunuzda bırakıp
kasanın yanında ki merdivenleri çıkarak istediğiniz
salonda ki masanızı seçiyorsunuz. Her penceresi
bir başka manzara barındıran katların en sonunda
muhteşem boğaz panoraması, limana karşı sıcacık
börekleri çay veya ayran eşliğinde zevkle yeme
imkânınız oluyor. Börekçi bilhassa hafta sonları
kahvaltısını burada yapmak isteyen ailelerle dolup
taşıyor. Günün her saatinde peynirli, kıymalı,
patatesli, ıspanaklı çeşitlerle kendine börek
ziyafeti çekmek isteyenler bir çeşitle yetinmiyor,
hepsinden tatmak istiyorlar, hatta giderlerken
beraberlerinde bir de paket yaptırmayı ihmal etmiyorlar.
Böreklerin mermer üzerinde satırla doğranışı sırasında
çıkan ritmik ve kulağa hoş gelen bıçak sesi böreğin
lezzetine karışıyor. Un kurabiyesi, poğaçalar,
anasonlu çörekler, lokma, açma, çatal gibi mamullerde
bulunuyor. Sarıyer Börekçisinde henüz kesilmiş
sıcak böreklerden orada yemenin zevki bambaşka
olmakla beraber, iş yerine, eve, pikniğe, tekneye,
deniz kenarına giderken paket yaptıranların börekleri
soğusa bile kıtır kıtır, kat kat, hamur olmayan
haliyle göze ve mideye tatminkar doygunluk sağlıyor. Sarıyer Börekçisi tel no: 0(212) 242 15 39