Anadolu'ya özgü bilhassa Siirt yöresine has, bu tadına
doyulmaz Büryan Kebabını yemek için Fatih Parkı, Fatih
İtfaiye si yanından ilerliyor, tarihi su kemerleri
gözünden geçer geçmez köşe başında tüm çevrenin beğeni
ve takdirini kazanmış Şeref Büryan Kebap Salonu ile
karşılaşıyoruz.
Modern bir yapıda temiz, et kokusu olmayan deniz manzaralı
terasına kadar çeşitli kat salonlarında hizmet veren
Şeref Büryan Salonu girişinde, özel yapım derin kuyularda
saatlerce pişirilmiş dokuz aylık kuzular asılmış büryan
etleri yer alıyor.
Mermer tezgâhta konukların sipariş arzularına göre
büryan kebap, kemikli kemiksiz, yağlı, yağsız, orta
yağlı gibi seçeneklere göre kuş başı doğranıyor, pideler
üzerine porsiyonlanıp hazırlanıyor, sadece ısıtmak
amaçlı fırına veriliyor. Kısa süre sonra yağları iyice
eriyip alt pideye lezzet katan büryan kebap masanıza
servis ediliyor.
Kebaba yabancı olanlara masada çatal bıçak arayanlara
işletme sahibi kebabın tadına varmak için elle yemeyi
ve soğumayı geciktiren ve kapak görevi gören yarım
üst pideden değil, önce yağı emmiş olan alt pideden
yemeye başlanmasını tavsiye ediyor.
Kebaba
tuz haricinde hiç bir şey konmuyor, etin naturel lezzetinin
tadına varılıyor.
Büryan Kebaba en uygun içecek olan bol köpüklü ayran
ise soğuk kulplu bakır tasta servis ediliyor.
Çevrenizde ki masalara baktığınız zaman oldukça yaşlı,
hatta kollesrol, tansiyon problemi bile olanlara,
ailece gelenlere, bölgede ki ofislerde çalışıp büryan
kebap ya da mumbar yemeye gelmiş olanlara, hatta yabancı
turistlere bile rastlıyorsunuz.
İşletme sahibi Levent Avcı büryan kebabın son derece
sağlıklı olduğunu, asla mideye, bünyeye dokunmadığını
belirterek, kuyuya konulan yaklaşık 100 kilo kuzudan
sadece 25 kilo pişmiş büryan kebap eti elde edebildiklerini,
75 kilo etin pişme sırasında eriyerek fire verdiğine
önemle vurgu yapıyor.
Mevsimine göre Türkiye'nin çeşitli yerlerinden tedarik
ettikleri etlerle hazırlanan mönü seçenekleri arasında
Kemikli Kemiksiz Büryan kebabı haricinde perde pilavı,
mumbar (Cokat), içli köfte (kitel), salatalar, tava
yoğurdu, Urfa, Adana, patlıcan, domates, yoğurtlu,
İskender, Şeref kebap çeşitleri ile tavuk kanat, tavuk
şiş, kuşbaşı, tatlılarda ise sarı burma ev baklavası,
künefe bulunuyor.
Farsça bir kelime olan "Büryan" etin nar
gibi kızarması anlamına geliyor, et ise yerin altında
kuyuda buharda pişiriliyor, Dünyanın en sağlıklı eti
olarak sunuluyor.
1892 yılında, yaklaşık 120 yıldan fazla bir geçmişi
olan Şeref Büryan, Siirt'te Helvacılar Çarşısında
dede Hasan Ergüzer tarafından ilk dükkânı açılmış,
torunlarla ulaşan aile mesleğini Şeref Büryan 1987
yılında Fatih'e taşımış.
Şeref
Büryan Kebap Salonu:
Zeyrek Mahallesi İtfaiye Caddesi No: 4 Fatih-İstanbul.
Tel no: 0(212) 635 80 85 Büryan Kebap porsiyonu 17.00 TL. Salon 09.30'dan
24.00'e dek hergün açık.
Hafta sonu rezervasyon gerekiyor.
Kanatçı
Pala
Üsküdar
Mimar Sinan Mahallesi Balıkçılar Çarşısı, bir başka deyişle
iskeleden çıkışta çarşıya doğru iki yüz metre yürüyünce
Belediye binasını, havuzlu meydanı geçince sol tarafınızda
çarşının içinde no 19’da hizmet veriyor.
Kanatçı Pala öyle sık gördüğünüz yerlerden değil, görünüşte
fırın bölümü zemininde kömür köz ateşinde tavuk çeviriyor.
Farkı şişe dizilmiş bütün tavukların yanı sıra şişe dizilmiş
kanatlar, yaprak kanatlar, bagetler ateşe temas etmeden
ama ateşin ısısında pişiriliyor olmaları. Ertesi gün satışa
sunulacak tavuk ürünleri akşamdan zeytinyağı, salça, bazı
baharatlarla hazırlanmış özel sosta marine edilip bekletiliyor
ve öğleye doğru ateşle buluşup yavaş yavaş dönerek pişme
kıvamına geliyor.
Marine edilmiş piliçlerden köze damlayan yağlar yanıyor
ve ortaya çıkan duman ve koku ızgara olan tavuk ürünlerine
transfer oluyor.
Kanatçı Pala yakın yerlere paket servisi yapıyor ama közde
pişmiş ızgara tavuğun tadına varmak için yerinde yemenin
gereğine vurgu yapıyor. Porsiyonu 2014 Mayıs ayı itibariyle
10 TL olan kanat ızgara porsiyonu yanına garnitür olarak
bulgur pilavı, el lavaş, domates, közde soğan veriliyor.
Dönmekte olan tavuklar fırın dışına, etrafa koku yaymıyor,
görünüşleri ise tam bir şölen havası yansıtıyor.
Kadıköy
Çarşısı içinde bir lahmacuncu, peynirli pide de var
ama gelenlerin çoğunluğu ya oracıkta sayılı masaya sığışıp
fırından
yeni çıkmış, buğusu üzerinde lahmacuncunlardan bir kaç
tane yiyor ya da paket yaptırıp kaptığı gibi soğumadan
koşar adım evine, ofisine, dükkanına gidiyor. İsterseniz
üst katta, isterseniz dükkanın girişinde çarşının içinde
oturuyorsunuz. Hamur fırının ağızında müşterinin gözü
önünde önlükleri, kepleri temiz pak ustalar tarafından
açılıyor, yaklaşık 5 dakikada pişirilip masanızda oluyor,
yanında açık mı kapalı mı ayran diye soruluyor.
Fırından çıtır kıvamında hamur olmadan çıkan lahmacunla
beraber bir tabak maydanoz ve limon veriliyor. Lahmacunun
içine istediğiniz miktar koyuyor, arzunuza göre masada
duran pul biber veya sumak ilave ediyor, kağıt peçeteye
sarıp iştahla yiyorsunuz.
Lahmacunda dana eti kullanılıyor, tanesi için beş TL
ödeniyor. İki lahmacun doymak için yeterli oluyor ve
en güzel tarafı mide de en küçük bir hazımsızlık, çekilmiyor,
hararet yapmıyor. Arzu edenlere bir de künefe seçeneği
bulunuyor. Lahmacunların lezzeti nasıl derseniz, mukayeseli
olarak belirterek üst düzeyde diyebilirim.
İkram edilen kolonyalı mendille ellerinizi silerken
kendinize lahmacun yemeye yine gelme sözü verebiliyorsunuz.
Halil
Lahmacun Güneşlibahçe Sok: No: 26/A(Çarşı İçi) Kadıköy
İstanbul Tel: 0 (216) 337 01 23 Köşem
Karadeniz Pide Salonu (Mavi Köşe)
1982 yılından bu yana Göztepe İstasyon Caddesi trafik
ışıkları yakınında ki mekânında Karadeniz’e özgü tadıyla
memleket özlemi çekenlere ve pide severlere istikrarlı
yöresel tadıyla hizmet veriyor.
Pideye
yöresel tadı veren has tereyağı, peynir Trabzon’dan
kavurma Rize’den temin ediliyor. Mayalı hamur kullanılarak
sipariş gelince elle açılıp fırına sürülen pideler,
yaklaşık beş dakikada metal tabaklar içinde masanızda
oluyor.
Karadeniz Pidesi denince ilk akla gelen yerlerin başında
yer alan Köşem Karadeniz Pide Salonunda hazırlanan pide
çeşitleri arasında kavurmalı açık ve kapalı pide, Karadeniz
peynirli pide, Bafra pide, karışık pastırmalı sucuklu,
tam karışık kıyma, yumurtalı açık, kuşbaşılı açık, çeşitler
yer alıyor. Arzu edenlere lahmacun, ezogelin çorba,
turşu, sütlaç gibi seçenekler de bulunuyor.
Açık ve kapalı salon ve fırın olmak üzere konumlanmış
küçük, samimi ortamda üstleri cam kaplı masalarını seçen
konuklar, pideyi hazırlayan temiz önlüklü ustaları,
tezgahı, fırını, servisi yapanı görüyor, ağız tadıyla
pidelerini ayran veya diğer içeceklerle beraber zevkle
yiyorlar, karşılama, servis, konuğa alaka için iyi denebilir.
Göztepe’nin ilk ve tek pidecisi unvanına sahip Karadeniz
Pide’nin ev ve işyerleri için yakın çevreye paket servisi
de bulunuyor ama tadına varmak için pideleri fırından
çıktıktan hemen sonra yerinde yemek bir başka oluyor.
Pide fiyatları kullanılan malzemeye göre 14 ila 20 TL
arasında değişiyor.
Yemek sonrası hazım yürüyüşü yapmak isteyenler için
Göztepe trafik ışıklarına 30 metre yürüyüp Bağdat Caddesinin
diğer tarafına geçerek Göztepe Parkının çiçeklerle bezeli,
yüksek ağaçların gölgesinde banklarında oturma, gözü
dinlendiren peyzaj düzenlemesi arasında dolaşma veya
spor ünitelerini kullanma ya da Bağdat Caddesi boyunca
yürüyüş imkânı da bulunuyor.
Asmalı
Canım Ciğerim'de olduğu gibi bazen tesadüfler insanı
farklı mekânlara doyurucu lezzet denizine götürüyor.
“Pera Heykelleri” konulu Beyoğlu çalışmam için Tünel’e
doğru giderken sol kolda bulunan kilise önünde bulunan
Santa Maria Apartmanı cephesinde ki heykelin fotoğrafını
tam karşısında ki binadan çekebilmek için merdivenleri
çıktığımda karşılaştığım bir mekân oldu Asmalı Canım
Ciğerim.
Sıcakkanlı Akdeniz insanının misafirperver coşkusuyla
karşılaştığım ciğer kebapçıda etrafı güzelce süzdüm...
Ailelerin, tek başına genç kızların da rahatça gelebildiği
temiz ve uzun iki katlı salonda kaldığım süre içinde
kömür ateşi, dumanı ve sakatat kokusuna rastlamadım.
Etrafı açık mutfaklı salonda verilen siparişlerin göz
önünde hazırlanması, hazırlanan malzeme
çeşitlerinin tazeliği, temizliğinin görünüyor olması,
hazırlayanların kim olduğunu görebilmem, mekân ve işletmeciler
için olumlu puanlardı.
Ciğerler sipariş alındıktan sonra şişlere diziliyor,
büyükçe davlumbazlı ocak altında yanmakta olan kömür
közünde çöp şiş, tavuk şiş çeşitleri ile ızgara yapılıyor.
Aynı közde sıcak salata çeşitlerinden yeşilbiberler,
domates, arpacık soğanları da pişirime eşlik ediyor...
Adana, Mersin, Urfa, Gaziantep bu tür tatlara çok alışık
olup ciğer kebaplarını yemeyi sabah kahvaltısına dek
çekmişler. İstanbul ve bilhassa Beyoğlu, ciğer kebap
yemek için yeni sayılabilir. İlhan Usta kuzu ciğerini
şişe takıp kömür ateşinde pişirdikten sonra, Akdeniz
salata çeşitleri ile servis etme sistemini İstanbul’a
ilk getiren kişi olduğunu, müşterilerinin çoğunun da
başta Adana, Mersin olmak üzere ciğer kebabının bu tür
pişirimini sevenler olduğunu belirtiyor.
Müşteri geldikten sonra hazırlanan siparişte kullanılacak
malzemelerinin yerinden alınıp taze olmasına dikkat
ediliyor. Balıkesir’den tedarik edilen kuzu ciğeri tercih
ediliyor, tavuk şiş, çöp şiş isteyenlere sosta bekletilmiş
etler kullanılıyor. Yılın ilk aylarında doğan kuzuların
yani etin körpe zamanında lezzet haliyle farklı oluyor.
Söğüşlük seçilmiş iri domatesler, pörsümemiş, beli bükülmemiş
dinç roka, maydanoz gibi yeşillikler, nar ekşisi, sızma
zeytinyağı, göz yaşartmayan soğanlarla hazırlanan salatalar,
iştah açıcı olarak ciğerler pişerken hazırlanıyor. Karalâhana
salatası, turp dilimleri, patlıcan ezme, acılı ezme,
pul biberli Niğde soğanı, Akdeniz limonu, maydanoz yine
çeşitlerden bazıları mönüde yer alıyor.
Bir porsiyon 10 şiş ciğer kebap siparişi verirseniz
10 çeşit salata ile beraber 28 TL ödeniyor. İki kişi
60 TL civarında fiyatla mükellef bir kebap sofrası donatılıyor.
Her gün açık olan Asmalı Canım Ciğer’de servis 01’e
dek sürüyor. Konuşkan, dinamik, samimi servis elemanları
“Akıllı ol ciğerimi ye” diye espri yapmaktan da geri
kalmıyorlar.
Adana'dan
getirtilen özel şalgam suyu, kebapların yanında vazgeçilmezlerden
biri olarak olarak yer alıyor.
Asmalı
Canım Ciğerim İlhan Usta: İstiklal Caddesi No: 162 Beyoğlu
- İstanbul Tel: 0 (212) 243 10 05 Söğüş
Kelle
"Dededen
Oğula Değişmeyen Lezzet" sloganıyla yola çıkmış
olan Muammer Özkaymak 1890 yılında başlayan söğüşçülüğü
günümüzde Beyoğlu Balık Pazarı köşebaşında hizmet verdiği
küçük büfesinde devam ettiriyor.
Haşlanmış kuzu kellelerin etlerini özenle ayıklıyor,
soğuk yenen bu söğüş etleri özenle kıyıyor, yine kıyılmış,
soğan, maydanoz yaprakları ile harmanlayıp pul biber,
tuz, kekik, kimyon ilavesiyle karıştırıp arzuya göre
ekmek arasına veya dürüm şeklinde söğüş meraklılarına
sunuyor. Hazırlanması saatler süren Niğde usulü söğüş
kelle için Muammer Özkaymak bu tadı özleyen, seven fakat
Balık Pazarına gelemeyenler için düzenlenen özel gecelere
sokak lezzetlerini yaşamak, nostalji meraklılarına özlem
gidermeleri için etkinliklere de katılıyor. Bomontiada
gibi yerlerde düzenlenen çeşitli etkinliklerde güvenli
alanlara gece geç vakitlerde bile söğüş kelle lezzetini
taşıdığını belirtiyor. İstanbul'da söğüş kelle yapan
pek az yer olduğu, meraklıların ve uzak doğudan gelen
turistlerin kendisini arayıp bulduğunu, mutlaka söğüş
kellenin tadına baktıklarını gururla anlatıyor.
Muammer Özkaymak dükkanda denediği söğüş kelle satışı
için "Müşteri dükkana girmek istemedi, bu yüzden
ayak üstü bir kaç masa sandalye ile sokak lezzeti olarak
devam etme kararı aldım" diyor. Kokoreç meraklıları
olduğu gibi söğüş kelle yemek için gelenlerin olduğunu,
meyhaneden çıkıp bir de kuzu kelle yiyip Balık Pazarından,
Asmalı Mesçit'ten ancak öyle ayrılan müdavimlerinin
gurme Vedat Milor'un da müşterisi olduğunu da belirtiyor.
Tam kelle 30 Tl, yarım kelle 15 TL, sandviç 10 TL olarak
fiyatlanan kelle lezzet için Galatasaray Fırınından
henüz çıkmış çıtır francalaq ekmeklerin içine hazırladığı
söğüş kelle yanında ayran, kola servisi yapıyor.
Söğüş
Kelle: Galatasaray Balık Pazarı Beyoğlu İstanbul. Gsm:
0 535 323 84 39