Yazı
ve Fotoğraflar: Haluk ÖZÖZLÜ .......
|
|
İstanbul
Boğazına hâkim tarihi yarımadanın üzerinde yer alan Topkapı Sarayı
Ayasofya, Sultanahmet cami ile İstanbul'un siluetini teşkil ederken
yerli yabancı turistlerin vazgeçilmez duraklarından biri olarak
ziyaret ediliyor.
Gerek konumu, gerekse mimarisi ile karadan, denizden, havadan görenleri
adeta büyüleyen görkemli sarayı gezmeye başlıyoruz...
Sultanahmet'te bulunan Ayasofya ile Soğukçeşme Sokağını solumuzda,
III. Ahmet çeşmesini sağımızda bırakıp sarayı çevreleyen yüksek
duvarların ortasındaki, saltanat kapısına yakışır ihtişamlı Bab-ı
hümayun kapısından dış avluya giriyoruz. Yaşlı çınar ağaçları ile
kaplı geniş avluda solumuzda Aya İrini Kilisesi ve Darphaneyi bırakarak
sarayın konik başlıklı muhteşem görünüşlü Babüsselam kapısına yaklaşıyoruz.
Sağımızda saray girişi için bilet gişeleri, hediyelik eşya reyonları,
posta gibi hizmet üniteleri yer alıyor. Kapıdan girince güvenlik
kontrolü sonrası sarayın tamamını nereye gideceğimizi görebileceğimiz
dev saray maketi ile karşılaşıyoruz. Turist rehberleri II. avluda
gruplara saray gezisi öncesi kısa ve açıklayıcı bilgi veriyor ve
geziye bu noktadan başlıyorlar. Avlunun dört bir yanında sütunlu
revaklar bulunuyor. Sağdaki revak arkasında mutfak binaları, soldakinin
arkasında ise Zülüflü Baltacılar koğuşu ve saray atları için yapılmış
Has Ahırlar yer alıyor. Avlunun Kuzey köşesinde günümüzde giriş
kapısı olarak kullanılan Harem
Dairesi çıkış kapısı bulunuyor.
Sırtımızı kuleli kapıya dönüp tam karşımıza Akağalar Kapısını alıp
yürürken sağa ayrılan yoldan devam ediyoruz burada porselenlerin,
mutfak eşyalarının sergilendiği bölümler ve karşı salonda gümüşler
görülebiliyor. Porselen bölümünde Ming Sülalesine ait Çin porselenleri
göz kamaştırıyor. Dev vazolar, işli yemek ve süs tabakları kadar
çeşitli sürahi, aşurelik gibi mutfak eşyaları ilgi çekiyor. Sarayda
teşhir edilen vitrin içinde eserler flaşsız fotoğraflanabilirken,
çekim sırasında vitrin camlarına yapılacak en ufak bir titreşim
ve temas halinde alarm sistemi harekete geçiriyor. Mutfak gereçlerinin
sergilendiği bölümde ise dev kazanlar, saray mutfağı kullanım eşyaları
görülüyor. Yabancı ülkelerden saraya hediye edilen gümüş maketler,
III. Ahmet Çeşmesi, İzmir Saat Kulesi maketi gibi çeşitli gümüş
eşyaların bulunduğu salon ilgiyle izleniyor. Bu bölümden ayrılarak
tarihin yaşayan tanıkları anıt çınarların bulunduğu, yabancı devlet
adamlarının gelişlerinde başta mehter takımı olmak üzere diğer gösterilerin
düzenlendiği Akağalar Kapısı'na geliyoruz.
|
Akağalar Kapısı
Sarayın üçüncü avlusuna girişi sağlayan kapının her iki yanı dinlenmek,
mola vermek, anı fotoğrafı çekmek için uygun. Kapı girişinden geçenleri
22 sütunlu, geniş saçaklı, çini ve mermer korkuluklarla çevrili,
dış cephesinde ki çeşmesiyle Arz Odası karşılıyor. Biz sağ tarafı
takip ederek kaftanların, padişah portelerinin, kitap sanatının,
silahların, mücevherlerin hatta değerli taşlarla bezenmiş birçok
saray eşyasının sergilendiği hazine dairesine doğru geliyoruz. Savaş
silahlarının nadide taşlarla süslenmiş şaşırtıcı zarifliği karşısında
hem etkileniyor, hem de öldürücü silahlarda bile düşmana verilen
önem ve saygı seziliyor. Dünyanın en değerli taşlarıyla süslü 16.y.y
yapımı zırhlar, miğferler, kabzası zümrüt taşlı, saatli hançerler,
ok torbaları, kalkanlar, tüfekler hayranlık uyandırıyor. Şok edici
zenginlik ve ince işleme sanatının etkisi henüz geçmeden, bu defa
sarayın Hazine Dairesini gezmeye başlıyoruz.
Hazine Dairesi
Mücevherlerin ve değerli taşların kullanıldığı her türlü saray eşyası
karşısında adeta şok yaşayan turistler, bu bölümde de altın şamdanlar,
tombaklar, tahtlar, fincan zarfları, yazı takımları, beşik, mücevher
kutuları, saatler, cam fildişi, inci ve değerli metallerin uyumlu
birleşimiyle ortaya çıkarılmış eşyaları nefes almadan izliyorlar.
Bu bölümün en vurucu, en dudak uçuklatan vitrini ise üç kalın cam
arkasında hareketli bir platformda sergilenip güvenlik nedeniyle
24 saat kamera gözetimindeki ünlü Kaşıkçı Elması oluyor. Üzerine
düşen ışığı bir sağa bir sola dönerek etrafa saçan 70x60 mm lik
ve 86 carats lık elmasın önünde, bakmaya ve fotoğraf çekmeye doyamayan
turistlerce uzun sıralar oluşuyor. Yolumuza devam ederken sağımızdaki
tünel, bizi boğazın göze sığmayan panoramasını seyredebileceğimiz,
fotoğraf çekebileceğimiz teraslı Mecidiye Köşküne getiriyor.
|
Mecidiye
Köşkü
Turist gruplarının ayrılmak istemedikleri güzelliğe sahip bu bölümde
bir de "Konyalı" tarafından işletilen ve saraydaki yegâne yemek
yenecek yer olan restoran bulunuyor. Doyumsuz manzaraya karşı yemek
yenip kafede oturma imkânı bulunan kapalı ve açık bölümlerde, Türk
yemeklerinin nefasetiyle sarayın atmosferi bir ölçüde saraylı gibi
yaşanıyor. Genellikle Mecidiye Köşkünde günün ortasına rastlayan
Topkapı Sarayı gezi turuna devam edenlerin bu defa karşılarına zarif
bir süs havuzu çıkıyor. Sekizgen planlı, renkli camlarla süslü,
Revan köşkü yanından geçerek birkaç basamakla çıkılan büyük havuzlu
bölümün sağında Topkapı Sarayının en estetik yapısı olan sedef,
çini, ayetlerle bezenmiş Bağdat Köşkü yer alırken, tam karşımızda
sarı süslü kubbesi ile adeta Topkapı Sarayı anı platformu ile karşılaşıyoruz.
Tüm ziyaretçilerin fotoğraf çekip, çektirip, altın Boynuz Haliç'in
Marmara'ya açılışını uzun süre seyrettikleri bu bölümü dönerken
fıskiyeli havuza günümüzde dilek amaçlı para atanlara da tanık oluyoruz.
Nefes kesen bir başka güzelliğe sahip çini panolarla süslü Sünnet
Köşkü ziyaretçilerin bir başka hayranlık molası vermelerine neden
oluyor. Dış çinilerde uygulanan hayvan motifleri, mavi nebati desenler
turistlerin tüm yorgunlukları unutturuyor. Hava cereyanına sahip,
değişken ve taze havayı bir süre teneffüs ederek yeniden enerji
toplayanlar tekrar sarayın III. Avlusuna geliyorlar. Çiçeklerle
süslü ağaçlı geniş bölümde bir de güneş saati bulunuyor. Bu bölümde
kutsal emanetlerin sergilendiği Hırka-i Saadet Dairesi geziliyor.
Hz. Muhammed'e ait eşyalar ve bazı Kâbe tamirleri sırasında arta
kalan eski malzemeler, Hacer-i Esved çerçeveleri, Kâbe olukları,
örtüleri, kilit ve anahtarlar görülüyor.
(GENİŞ
BİLGİ İÇİN TIKLAYINIZ)
Avrupa Porselenleri, İstanbul Porselenleri, İstanbul cam işleri,
saatler, tablolar, gümüşler, minyatürlerin sergilendiği bölümleri
de gördükten sonra, sarayın III. Avlusundan çıkarken II. avluya
gelip, sağ tarafa yöneliyoruz. Topkapı Sarayının bir başka bölümünde,
ayrı ücret ödenerek belirli sayıda gruplar halinde, rehber eşliğinde
gezilen Harem dairesi bulunuyor.
|
Harem
Her yasağa karşı artan aşırı ilginin bir neticesi olarak sarayın
harem bölümü geçmişteki gizemini korurken günümüzde turistlerden
büyük ilgi görüyor.
Girilmesi yasak olan yer anlamına gelen Harem'e tarihte bile hekim
dışında giren olmadığı, kadınları tam olarak kimsenin göremediği
anlatılıyor. 16. yy da kurularak genişleyen Harem Dairesi pencereleri
tümüyle Haliç'e bakıyor.
Karaağalar
Bölümü, Kadınlar Bölümü, Padişah Bölümü olmak üzere üç ana bölümden
oluşan Haremde yaklaşık 400 oda bulunuyor. Revaklarla çevrili taşlıklara
açılan üniteler arasında hastane, mutfak, hamamlar, helâlar yer
alıyor. Sarayın kontrol kulesi günümüzde ziyarete kapalı olmasına
rağmen ilginç mimarisi ile ilgi çekiyor Türkiye tanıtımı amaçlı
özel çekimlere izin veriliyor. Haremde bulunan hamamın bir ilginç
tarafı da padişah banyo sırasında başı sabunluyken bir saldırı veya
suikasta hedef olmaması için demir kafesli kapıların içten kilitlenebilir
olması. Duvarlarda pano halinde bulunup yukardan aşağı akan süslü
çeşmeler ise akarken çıkan su sesi ile konuşulanların duyulmazlığı
sağlanırmış. Harem bölümünün en büyük odası ise Valide Sultan'a
ayrılmış. Duvarları meyve resimleri ile süslü Yemiş Odası ilgi çeken
bir başka mekân. Kubbeler, renkli camlarla kaplı ışığı süzen pencereler,
çiniler, motifler, saray eşyaları Harem Dairesinin geçmişine ışık
tutuyor. Topkapı Sarayı gezisini tamamlayanlar giriş kapısı yanına
geliyor ve burada bulunan içi boşalmış dev anıt çınar ağacı ve hediyelik
eşya alabilecekleri, turistik kitap reyonu yanından geçerek çıkıyorlar.
Sarayın zindanlar, Harem Kule ve bazı başka bölümleri kapalı tutuluyor.
Herhangi bir deprem olasılığına karşı kırılgan özellikli yerine
konmaz eserler sergilenemeyip depolarda muhafaza altında tutuluyor.
Buna rağmen saray bu haliyle bile mutlaka gezilmesi gereken, unutulmayacak
güzellikler, hafızalarda derin anılar, izler bırakacak görkemli
bir temaşa zevki sunuyor.
|
Ziyaret Gün ve Saatleri: Salı günleri hariç her gün 09.00-19.00
saatleri arasında ziyarete açıktır.
Giriş Ücreti: Türk ve yabancı
ziyaretcilere kişi başı tam: 20YTL, Türk İlköğretim öğrencileri
ücretsiz.
Toplu girişler için randevu ve resmi yazı gerekiyor. Harem girişleri
için ayrıca ücret ödeniyor.
20.00 TL ücretli Müze Kartı satın alan Türk vatandaşları bir yıl
süre ile tüm müzelere bu kartı gösterip ayrıca ücret ödemeden gezebiliyorlar.
Topkapı Sarayında harici mekanlarda kamera fotoğraf makinesi serbest.
hazine dairesi, Kaftanlar gibi bölümlerde kısıtlama uygulanıyor.
Adres: TOPKAPI SARAYI Sultanahmet,
Eminönü İstanbul, TURKEY
Tel : +90- 212- 512 04 80 - Faks : +90- 212- 528 59 91
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
©
, Sihirlitur'daki tüm yazılar ve fotoğraflar
Haluk
Özözlü'ye
aittir, alıntı yapılamaz, izinsiz kullanılamaz.
|
|
|
|