Sayfa 1 2 3 4 5 6
 

Tepede Athena Tapınağı Kıyıda Liman Assos - Çanakkale


Athena Tapınağı, Zeus'un kızı ve 12 Olimpos Tanrısından biri olan Athena, babası Zeus'un kafasından silahlı ve elinde kargası ile doğmuş bir savaş tanrıçası. El işçiliği ve el sanatlarını koruyan tanrıça olarak da biliniyor.
Mitoloji'ye göre kadınlara dokumayı o öğretmiş. Behramkale ve çevresindeki halı ve kilim dokumacılığı, gelişmesini belki de Athena'ya borçlu. Assos Athena Tapınağı, Ankaik çağda Anadolu'da dor üzerine yapılmış tek örnek olması ve kabartmalı frizlerin bulunması nedeniyle büyük önem taşıyor. Ayakta kalan sütunlar, fotoğraf çekenlerin yanısıra resim yapanların da kompozisyon malzemesi. Ege Denizi'nin görkemli manzarasına karşı güneşin batışını seyretmek ise bir başka keyif...
Ne var ki liman ve sahil bandı dar ve kücük olunca artan talebi karşılamak için yeni yeni otel ve işletmeler açılmış.
Plaja güneşlenme terasları, kamp alanı, restoranlar, boşluklara oteller yapılmış, böyle olunca da avuç içi kadar yerde tesisler sıkışıp kalmışlar. Dalgakıran üzerinden bakanlar Assos'un panoramasının tamamını görebiliyor.

Reşadiye ve Datça Yarımadası'nın Büyülü Koyları Marmaris - Muğla


En uzun sahil şeridine sahip illerimizin başında Muğla geliyor. Muğla'nın ilçesi Marmaris içlerinde en ünlü olan tatil merkezi olsa da Datça ve Reşadiye Yarımadası'nın gizli koyları bakirliği ve güzelliği ile adeta yeryüzü cenneti benzetmesini fazlasıyla hak ediyor.
Yalancı Boğaz, İçmeler, Turunç, Longöz, Bördübet, İngiliz Limanı, Yediadalar, Balıkaşıran, Gerbekse, Datça, Domuz Adası, Hayitbükü, Palamutbükü, Knidos, Hisarönü, Orhaniye, Selimiye, Çiftlikköy, Bozburun, Söğüt, Karamaka, Bozukkale, Serçe Limanı bunlardan sadece bir kaçı, ismi bile geçmeyen nice koylar dantel gibi işli kıyıları süslüyor.

Orhaniye Koyu Kızkumu ve Korsan Adası Marmaris - Muğla


Muğla deyince ilk olarak Marmaris akla gelirdi, zaten tatillerin kare ası Kuşadası, Bodrum, Marmaris, Fethiye idi.
Marmaris’den öteye İçmeler biraz da Datça yolu çok virajlı olmasına rağmen yine de turist çekerdi. Yalancı Boğaz, Selimiye, Hisarönü, Orhaniye, Çiftlikköy, Bayırköy, Turgut, Hayıtbükü, Palamut Bükü, Söğüt, Taşlıca, Bozburun çok az ziyaret edilen, konaklamaya müsait olmayan köydü. Datça’nın ucunda ki antik kent Knidos, tarihi eserlerin kaçırıldığı kuş uçmaz kervan geçmez araç yolu bile olmayan bir yerdi. Marmaris kısa zamanda birçok Anadolu kentini geçecek kadar büyüdü gelişme sağladı. Orhaniye Kız Kumu ise dilek tutulan, Marmaris’den jeep safari turuna çıkan turistlerin, sakin yerde mütevazi konaklama tercih edenlerin sayesinde ünlendi.
Efsane şöyle:
Kralın kızı bir baskın sırasında korsanların eline düşmemek için sahile doğru koşmaya başlar, karanın bittiği yerde eteğine kum alır, denize doğru serperek üzerinde koşmaya devam eder, eteğinde ki kumun bittiği anda genç kızı deniz yutar. Denizin ortasında dil gibi uzanan bu garip kum set Kız Kumu olarak ünlenir, çocuğu olmayanların yürürken dilek tuttukları yer haline gelir.

Bozburun'dan Simi'ye Kanatlanıp Uçasım Var Marmaris - Datça


Yarımadanın uç noktasında son düzenlemeyle Marmaris’in Mahallesi konumunda, tertemiz billur gibi berrak denizi ve kekik kokulu esintisi ile gerçek anlamda tatil yapmak isteyenlerin gözdesi. Bozburun’un bir özelliği de Ege, Akdeniz gezi teknelerinden olan ahşap guletlerin, piyade tipi teknelerin yapım yeri olması.
Korunaklı koyun sahilinde ki yerleşimi, dantel gibi işli koyları Bozburun’u görmek için ise denizden çevre koyları dolaşmak, kimsenin olmadığı akvaryum misali koylarda yüzmek, mangalda ızgara balık yapmak, özetle tekne turlarına katılmak gerekiyor. Komşumuz Yunanistan’a ait Simi adası karşısında bulunan Bozburun’u tepeden görmek için ise biraz fedakârlık yapıp, araç çıkışına müsaade etmeyen otların bürüdüğü, taşlı, dikenli keçi yolundan yaklaşık bir saat yaya tırmanmak ve ulaşılan zirvede Ege’ye yayılan panoramayı seyretmek Bozburun’u emsalsiz kılıyor.

Terkedilen Kent Kayaköy Hisarönü Fethiye - Muğla


Kayaköy, 1922 yılında Trakya da ki Türkler ile Anadolu da ki Rumların değişimi sırasında tamamen boşaltılmış.
Eski ismi Lövissi olan ve 25 bin nüfus barındıran köy'e gelişinizde tüm yerleşim bütünüyle karşınıza tablo gibi çıkıyor. Birbirlerinin güneşini engellemeyecek şekilde dizili olarak inşa edilmiş iki katlı evlerin çatıları günümüze kadar korunamamışsa da sokaklar, iki kilise, çeşitli kalıntılar, 400 civarında ev hayalet kent görüntüsü içinde koruma altında bekleyişini sürdürüyor.
Daracık taş döşeli sokaklarda dolaşıyor, özgürce çıkmış çiçeklerin, bitkilerin bürüdüğü duvarlar üzerinde tek tük kalmış bacaları, pencere, kapı yuvalarını, evlerin içinde bulunan ocakları görüyor, yükseklere doğru tırmandıkça bacak ve mide kaslarınız kuvvetlenirken, fotoğraf çekecek yeni ve farklı açılar, geniş panoramalarla karşılaşıyorsunuz.

Kuşların Üreme Sahası Sultan Sazlığı Develi Kapalı Havzası - Kayseri


Orman Bakanlığı tarafından 1971 yılında Su Kuşları Koruma ve Üretme Sahası olarak ilan edilen avcılığa yasak bölgenin etrafı sazlıklarla çevrili. Göç yolları üzerinde bulunup, göçmen kuşların üreme ve mola verme sahası olan bölgede, köylülerin geçim kaynağı da yine sazlıklardan üretilen hasır ve sepet türü objeler oluyor.
Develi kapalı havzası içinde kirlenme ve susuz kalma tehdidi yaşayan, 300 civarında kuş türünün tespit edildiği Sultan Sazlığı sularına su altı fotoğrafı çekmek için girdiğimde, denizaltının periskopu gibi başları suyun üzerinde yanımdan geçen su yılanları, fotoğrafta görünmese de hafızamda iz bıraktılar.


Sultan Sazlığı Develi Kapalı Havzası - Kayseri


İlkel sallarda uzun sopaları dibe batırıp iterek yol alan tekneciler, çeşitli ördek türleri, sakarmeke, kırlangıç, balaban, sumru, angut, kaşıkçı, balıkçıl kuşların yaşadığı Sultan Sazlığı gezisinde tek kürekli sallarıyla fotoğrafı çekilesi güzellikte ilginç bir ulaşım yaşattılar.

MERSİN


1987 yılına kadar Türkiye’nin en yüksek binası olup, iş merkezi otel olarak kullanılan gökdelen henüz yapılmamışdı.
İlin içinde sahil boyunda temalı parklar, yüksek binalar yaptu, trafik sıkışmıyor, serbest bölgeden söz edilmiyordu. Bahçelerden yayılan yasemin kokuları, yol kenarlarında salonlara konulan kauçuk bitkisi ağaçları, tezgâhlarda Jumbo karidesler, Akdeniz balıkları, narenciye, meyan kökü, şıra satan şerbetçiler ilk akla gelenlerdi.
Fotoğrafın sol tarafında kalan Mersin Gazeteciler Derneği'nin lokali, restoran, luna park yerleri, sağ tarafında Mersin Oteli, liman vardı. Mersin’den çıkıp Antalya yönüne yolda giderken denizi görebiliyordunuz, şimdiki gibi Çin Seddi benzeri kilometrelerce uzanan sıra binalar yoktu.
Mersin Oteli sırasına bir camii, biraz gerisine de sefertası gibi 52 katlı iş merkezi gökdelen inşa edilince kentin silueti birden değişti. 180 derecelik kamerayla 1987 öncesi yıllarda dalgakıran üzerinden çekilen bu fotoğraf da tarih oldu.


Kuş Cenneti Manyas Gölü Bandırma - Balıkesir


Ülkemizin eşsiz güzellikte kuş cenneti göllerimizden olan Manyas göç yolu üzerinde olması nedeniyle göçmen kuşların ya giderken ya dönerken güç toplamak kuluçkaya yatmak mutlaka uğradığı önemli bir beslenme ve üreme alanı. Sabahın ilk saatlerinden itibaren kuşların inanılmaz telaşına tanık oluyorsunuz. Gün ağırırken ağaçların yarı beline kadar sular içinde kaldığı güvenli yerlerde yuvalanıp beslenme amaçlı çığlık çığlığa uçmaya başlayan kuşlar, yavrularını doyurmak için Mustafa Kemal paşa ilçesinde ki Uluabat Gölüne bile gidip geliyorlar.


A Sınıfı Diploma Sahibi Kuş Cenneti Manyas Gölü Bandırma Balıkesir


Uluslararası Kuşları Koruma Konseyi'nin Kuş Cennetleri'nin saptanmasına yönelik yaptığı çalışmalarda ülkemizde 70 kuş cennetinin varlığı saptanmış. Özellikle 15'inin acilen koruma altına alınması gereken cennetleri bekleyen en büyük tehlikeler arasında ise kontrolsüz ve usulsüz avcılık, yapılaşma, sazlık ve sulak alanların işgali, sulak bölgelerde ki aşırı su kullanımı ile ortaya çıkan kuraklık, yangınlar, kalabalık ve gürültülü ortamlar sayılıyor. Avrupalı uzmanların A sınıfı diplomayla ödüllendirdiği kuş cenneti Manyas, Evliya Çelebi' nin gezi notlarında ise şöyle yer alıyor: " Suyu hayat vericidir. Vahşi kuşlarla doludur. Her gece kaz ve kuğu sesinden, kanat şakırtısından Manyas sahrası titrer."
Kuş bilimcilerinden kurulu bir heyet, göl yüzeyini kaplayıp tehdit oluşturan ve mercimek tabir edilen bitkil parçalarının gölün nefes almasını, oksijeni kesme nedeniyle inceleme yapmak üzere su örnekleri alıyor.

Balayı, Kongre, Tatil ve Piknikcilerin değişmez adresi Abant - Bolu


Ankara İstanbul arasında Bolu'nun olduğu kadar Türkiye'nin incisi, doğa'nın orta yerinde yüzük taşı misali ünlü gölümüz. Yazın ayrı kışın ayrı güzellikler barındıran Abant Gölü yıl boyunca ziyaret edilip etrafı kâh faytonla, kâh atla, kâh yürüyerek turlanıyor. Çevresindeki restoranlar, oteller, ziyaretçileri ağırlıyor, yöresel ürün pazarları dolup taşıyor. Piknik yapanlar, bu güzel görüntüleri baharda kır çiçeklerini, kışın buzlar altında kalan yazın gölün su seviyesinde nazlı nazlı açan çiçekleriyle nilüferleri resimliyorlar.

Sayfa 1 2 3 4 5 6
.