|
Adres bulmak çoğu zaman sorun olur, eğer araçla yol alıyorsanız
kavşaklar, dönemeçler tabelasız, yön levhasız, yoğun trafikte, aracı
park edemediğiniz bir çok yerde bir bileni bulup gideceğiniz yer
için yön tarifi almak imkansız hale gelebilir. Özellikle yurt gezilerinde
bu tür çok olay yaşanır. Gözünüze kestirdiğiniz birine camı açıp
bilmem ne caddesini sorduğunuz anda alacağınız cevaplar oldukça
ilginç, çeşitli ve şaşırtıcıdır.
Bazıları sizi ikna etmek, açıkçası inandırmak için söze yeminle
başlar "Valla bilmiyorum, ben de yabancıyım" diye bitirir.
Bazıları oturduğu sokağın ismini de bilmez ve sorunuza uzun süre
düşünüp "Bilmiyorum" der. Bir kısmı "Devam et, ilerde
kime sorsan gösterir" der, çileden çıkartır, içinizden sana
sordum diye haykırmak gelir. Bazıları çok saftır, sizi sorduğunuza
bin pişman eder. Sanki uzaydan gelmişsiniz gibi yüzünüze bakar,
bir başka lisan, şive, lehçe konuşuyormuşsunuz gibi soruyu defalarca
tekrarlatır. Her defasında "Buyur abbey", "Ne abbey",
gibi sorularla sizi anlamaya çalışır, "Yok bi şi" der
pişmanlık içinde kaçarcasına uzaklaşırsınız. Bazıları vardır ki
işin hakkını verir, yerinden kalkar, aracınızın camına kadar gelir,
tüm detayları anlatır, en kısa yoldan, en çabuk nasıl gideceğinize
varıncaya kadar izah eder, ezilip büzülerek söylediğiniz kuru teşekkürü
siz bile az bulursunuz. Birileri vardır sanki Dünyanın sonuymuş
gibi "Siz yanlışşş gelmişsiniz" der, suçlanırsınız. Bazıları
vardır onlar size kendi ürettikleri kelimelerle cevap verirler.
"Direkman devam et", "Dimdirek git", "Dosdoğru"
bir yere sapma demek olur ki, bunun bir de yabancılara yapılan tarifi
vardır. Tarifi durup da seyredersiniz. Bir yaz başı Cağaloğlu'nda
bir turist çift bir Anadolu gencine Ayasofya'yı sormuştu. Yağız
delikanlı tek kelimeyle Ayosofya'ya gidişi anlatırken küçük dilimi
yutma tehlikesi geçirmiştim. Önce düz git anlamına gelen "Yes,
yes, yes, yes sonra sola dön manası taşıyan "Yeeees",
tekrar uzun bir süre düz gideceksin demek için "Yeeeeeeeeeeees"
sağa dön anlamıyla eş değerde kullanılan bu defa biraz kalın tondan
yeğeees. Ve tam orada, yani karşına çıkacak anlamında kısa bir şekilde
YES.! Turistler tarifi anlayıp teşekkür bile etmişlerdi. Buna benzer
bir olayda ben, Londra'da çalıştığım kısa süre içinde yaşamıştım.
Mini Cooper bir araçla hem habere gidiyor, hem de gazeteye verilen
ilanların fotoğraflarını çekiyordum. Bize göre ters akan trafikte
zaman zaman geliş şeridine bile girdiğim olur, son anda aklım başıma
gelirdi. Akşam olunca da çift katlı otobüslerle üst katta oturur
Picadilly' den High street Kensington'a dönerdim. Ne var ki biletçi
tane tane, üstüne basarak söylediğim kelimeleri defalarca tekrarlatır,
anlamamazlıktan gelerek etrafına bakar, ne diyor bu anlamında dudak
büker, her defasında tüm otobüs yolcusunun dönüp bana bakmasına
neden olacak tonda "What" diye sorusunu yinelerdi. Bir
gün en sonunda ağzımdan yanlışlıkla niye anlamıyorsun der gibi "hassittir"
kelimesi çıktı. Baktım bileti kesip hemen vermez mi.?
A-aaa ondan sonra ki her akşam biletçiye parayı uzatıp "Hassittir
Kesington" derdim. (Laf aramızda kalsın "t" harfi
yerine "k" kullandığım da olurdu.)
Konu anılardan açılmışken gezi yazıları için sıcak ama çok sıcak
bir yaz günü İzmir, Sığacık, Seferihisar, Özdere, Gümüldür dört
dönerken tersim de dönmüş olacak ki ikiye ayrılan yolun başında
birine Çeşme'ye nasıl gidilir diye sordum. Karşımda ki bilgiç bir
edayla başını geriye doğru kaldırıp, kaşıyla geldiğim yolu gösterdi!
Deli mi ne, zaten o yoldan geliyorum ama baktım yine de. Ne göreyim
yol üstü bir çeşme üzerinde musluğu ile öylece duruyor. Anılar bitecek
gibi değil bir tane daha. Aynı seyahatin son ayağı Adana kent merkezine
girmiş dönüş yolunu kaçırmıştım. Asfalt bırakın yumurta pişirmeyi,
mısır kazanını kaynatacak kadar sıcaktı. VW nin içi ise motorun
etkisiyle lavaş fırını gibi olmuş, kelebek camlarından asfalttan
yansıyarak gelen brülör sıcağı ile yüzüm maymun poposu, maltız,
istakoz rengi kadar kızıl kırmızıydı. Yanmasına ramak kalmış kentin
kaldırım taşına oturmuş, Adana'ya has nemli sıcak etkisiyle ter
dökmekte olan bir trafik polisine haşlanmış beynimle "Buradan
U dönebilir miyim" diye sordum. Terden ıslanmış mendilini sıkıp
ağır çekim cevap verdi "neeerden isteeeersen orrrdan dööön"!
|