|
Cumhuriyetimizin 75. yılında "Atatürk Evleri" konulu kitap
hazırlamak üzere bir projeye başlamış, bu uğurda emektar VW ile
bölgelere İstanbul'dan 7 ayrı kez çıkışlı toplam 18.200 km yol yapmıştım.
Günümüze gelebilen, Atatürk'ün konakladığı tüm müze evlerin içinin,
dışının fotoğraflarını çekiyordum. Şimdi anlatacağım etap için Samsun,
Trabzon, Rize çalışıp tekrar Trabzon'a dönmüş Hamsiköy yolunu tırmandıkça
tırmanmıştım. Karşıma ilk etapta çıkan ünlü Zigana Geçidini aşıp
Türkiye'de tattığım en leziz suya sahip zirvedeki şehitler tepesine
ulaşmıştım. Şehirler arası otobüslerin özel su molası verdikleri
bu çeşme başında doldurduğum koca bir şişe suyu içip yola devam
ettim. Su mide şişirmeyen, hazmettirici, hafif, içimi çok hoş, en
iyi yol çeşmesi özelliklerine sahip. Yol ise yayla yolu, püfür püfür
esiyor, rakım 2302 Kop Geçidi, dağları
aşıyorum, etraf yeşillik, kilometrelerce ilersini virajlarla inmesine
rağmen görerek gidiyorum ama farklı bir arazi yapısı. Ne bir yerleşim,
ne de karşıdan gelen, kimseler yok. Böyle yollarda tek başınıza
10 dakika gidince tedirgin oluyorsunuz.! Bakışlarımı kaçırsam da
gözüm benzin göstergesinde! İbre dibe vuruyor, hala yakıt alabileceğim
istasyon yok, pedala okşar gibi dokunuyor, ilk kez geçilen yollarda,
aşırı sarfiyata neden olan rampalarda yakıt durumunu hesap edememenin
kurbanı oluyorum. Yedek çantayı depoya boşaltıyor, bir sürede cayır
cayır yanan kırmızı lamba eşliğinde, uygun yerde kontak kapalı gidiyorum.
Nihayet Erzincan-Erzurum yoluna ve yakıt istasyonuna, Türkücü İbrahim
Erkal'ın memleketi Aşkale'ye giriyorum. Depoyu full doldurup bir
güzel yıkadığım VW ile Erzurum yoluna başlıyorum ama "Oğlum"
bir tuhaf! Motor tekliyor,
rölanti düşük, gaz yemiyor, stop ediyor. Eyvah ki ne eyvah…Tadım
tuzum kaçmış. Uzatmayayım Erzurum Ata Evini çalışıp, İstanbul'a
biraz daha yakın olayım diye döndüm Erzincan'a. Doğuda güne erken
başlanıyor, doğru sanayi sitesine küçük bir avluda duvarına asılı
tabelalardan anladığım kadarıyla 5-6 markaya bakan ak sakallı bir
tamircinin dükkanına, oflaya poflaya bağırarak çalışan VW ile yanaştım.
Başladı motoru açmaya, dedim ki "Usta fazla dağıtmasan",
ters baktı yüzüme "Biz de nalbant değiliz" dedi! "Karbüratörün
altına bir pul koyarım gidersin" diye bitirdi cümlesini. Çıktım
yola, buralara kadar gelmişken Şebinkarahisar Ata Evini de çekmek
için Suşehrine yöneldim. Yolda bir tır yakılmış, şoförü sizlere
ömür.! Şebinkarahisar yolu görsel açıdan pastoral ziyafet. Çekimi
yapıp dönüyorum. Yanımdan olay yerine yetişmeye gider gibi geçen
minibüs dikkatimi çekti, içinde kameraman, muhabir üzerinde ATV/SABAH
yazıyordu. Belli ki benden sonra yeni bir haber doğdu diye düşündüm!
Haritaya baktım. Sivas'a Zara üstü kestirme bir yol var, kanyon
ağzı girişe kocaman kayalar düşmüş, Alahallah! Kavşağa tekrar geri
döndüm, aracın lastiklerini yıkamakta olan birine tıslayarak çalışan
terli motorumu durdurmadan, "İlerdeki yol acaba açık mı"
diye sordum. Asfaltın yansıttığı sıcağı yemekten, maymun poposu
gibi kırmızı olmuş suratıma, adam dönüp bakmadı bile.! Sadece "Bunla
mı gideceksin" diye sordu? Kendimden emin "Eveeeet"
dedim. O da bana "O halde güneş batmadan Sivas'a gir dedi".!
Girdim kanyon'a dere yatağına paralel gidiyorum, karşıdan gelen
hiç araç yok, kaset yuvasına o yaz yanık sesi ile ruhuma ortak olan
"Space" grubuna ait "Begin again" parçasını
koyup volümü sonuna kadar açtım, pistonların gömleği tekmelercesine
çalışan sesini bastırsın diye. Belli ki solist aşık, yanmış çocuk,
iyi bilirim, ciğerden değil, yürekten söylüyor. Ben ise bir başıma,
73 model VW ile kimsesiz yollarda yuvarlanmış kayalar arasında salonom
yaparcasına tırmanırken, parçadaki bas akorlarının zemindeki boşluğuna
motorun homurtusu cuk oturuyor. Zara'yı geçip Sivas'a geldim kongre
Binasını fotoğraflayıp gün batımında Kayseri'ye girdim. İstanbul'a
ve yıllardır VW nin tanıdığı tek tamirciye biraz daha yaklaşmıştım.!
Sabah yola çıkmadan gazetelere göz gezdirirken irkildim.! Bu defa
da dün geçtiğim Zara'da santral basılmış görevliler öldürülmüştü..!
VW yolda bırakmadı, hiç durmadan İstanbul'a geldi, aracın bu halini
gören tamirci küplere bindi. Emin değilim ama Aşkale'den belki katkılı
garip bir benzin aldım. VW bunu yakamadı,
motor çok zorlandı, sonuçta yeni piston gömlek istedi. Yaptık tabi…Keşke
"Kullandığının üstüne yeni yakıt al" lafını dinleyeceğime,
depoyu boşaltsaymışım…
|