Eminönü,
Sultanahmet bölümleri ile Cağaloğlu'na kadar gelmiştik şimdi
de oldukça farklı bir bölgeye Beyazıt ve çevresini geziyoruz,
yolun deniz tarafında eğlence, Haliç'e bakan tarafında ziyaret
yerleri ağır basıyor...
Cağaloğlu'nda
ilerleyip Türbe adıyla anılan ve tarihi türbelerin bulunduğu
noktadan Aksaray yönüne solumuza "Köprülü kütüphanesini", sağımıza
Türk Basın Tarihine ışık tutan "Basın Müzesi"ni alarak
ilerliyoruz. Aynı kanatta yıllara meydan okuyan kelepçeleri
ile taşları ayakta tutan "Çemberlitaş" yer alıyor. Burada hafif
raylı sistem, tramvay yolundan ayrılıyor ve sağ aşağı Nuruosmaniye
Cami yanındaki geçitten geçerek Kapalıçarşı'nın aynı isimle
anılan ve üzerindeki arması ile dikkat çeken Nuruosmaniye kapısından
giriyoruz.
|
|
Kapalıçarşı
Eşi benzeri bulunmaz dünyaca ünlü 5000 dükkanın bulunduğu çarşıda
kuyumcular ziyaretçileri ilk karşılayanlar oluyor. Birbirinden
cazip, göz kamaştıran mücevherin teşhir edildiği kuyumcular,kuyum
konusunda sayısız seçenek sunuyor.
Yabancı turistlerin yanı sıra sevdiklerini
sevindirmek isteyenler, evlenme çağına gelenler ışıltılı vitrinleri
hayranlıkla izlerken Kapalıçarşı yılankavi bir üslupla dönerek
Sahaflar'a doğru yol alıyor.
Labirent misali daracık sokaklar, kaybolmaya çok yatkın geçitler
ile adeta örümcek ağını andıran bir yayılma gösteren çarşıda
tavanlar, kemerler
süslü ve çarpıcı renklerde boyanış biçimiyle egzotik ve tarihi
çarşı her gün milyonlarca insanı ağırlıyor.
Kapalıçarşı'nın özellikli yerlerinin başında "Old Bazaar" ve
"Şark Kahvesi" geliyor.
Metal ağırlıklı takılardan, bakır kaplara, antik silahlara kadar
aklınıza gelebilecek her türlü eşyayı bulabileceğiniz bu bölümdeki
dekoratif vitrinleri geziyor ve Çarşının "Örücüler kapısına
doğru yönleniyoruz.
|
|
|
Bu yol üzerinde çeşme, mescit ve Şark Kahvesi karşımıza çıkıyor.
Kahve uzak doğuyu anımsatan mimarisi ve atmosferi ile ille de
bir çay veya kahve molası vermenizi sağlıyor, bir kahve içimlik
mola sırasında Kapalıçarşı'nın ruhunu doya doya yaşama, gözlemleme
imkanı buluyorsunuz.
Bin bir çeşit tekstil ürünü,cam eşyalar, çiniler, dansöz elbisesi,
Matruşka bebeklerine varıncaya dek başınızı döndürecek kadar
zengin hediyelik eşya çeşidi bulunan çarşıdan dericileri, halıcıları,
geride bırakıp ayrılıyor, bu defa üzeri açık bir avlu etrafına
dizili dükkanlardan oluşan sahaflara giriyor ilk elden veya
ikinci elden kitap satıcılarını, tezgahları, avlu ortasında
yer alan ilk matbaacımız İbrahim Müteferrika'nın büstü yanından
Beyazıt Meydanına geliyoruz.
|
|
Beyazıt
Meydanı, Beyazıt Kulesi, Sahaflar Çarşısı
Gövde kalınlığı ile anıt olmuş çınar ağaçları ve açık hava çay
bahçeleri arasında yürüdüğümüz meydan defalarca düzenlenmesine,
kullanış ve görüntü olarak sempatik görünmemesine rağmen İstanbul
Üniversitesi'nin tarihi ve görkemli kapısı ile geri planda siluetiyle
etkileyen ve üniversite bahçesi içinde bulunan Beyazıt Kulesi
panoramayı tüm zenginliği ile dolduruyor.
Tarihi
Kule günümüzde itfaiye görevlilerinin olası bir yangına karşı
gözetleme
kulesi olarak işlev görüyor ve kulenin tepesinde gece yakılan
florasan lambaların renklerine göre ertesi gün havanın nasıl
olacağını İstanbullulara hatırlatmasıyla biliniyor.
100 e yakın ahşap basamakla çıkılan kuleden görünen İstanbul
manzarası Eminönü, Süleymaniye ve Kapalıçarşı'nın tepeden görünümü
ile nefes kesecek güzellikler sunuyor. Beyazıt Camiin yanı başında
Sahaflar Çarşısı içinden ve Beyazıt tarafından girişleri bulunan
Sultan II. Beyazıt (Veli) Türbesi ziyaret edilebiliyor.
Türbenin
mimarisi ve alınlık ve çatı süsleri görülmeye değer güzellikler
barındırıyor. Beyazıt Meydanı’nın anılarda, kartpostallarda
ki havuzlu, tramvaylı halinden eser kalmayan koca meydan günümüzde
araçlara otopark olarak hizmet veriyor.
Beyazıt Meydanından Laleli ye doğru geliş yönünde "Seyyid Hasan
Paşa Medresesi" 1158/1745 duvarında çatıya yakın bölümünde görülen
serçe saray zarif üslubu ile emsallerinden farklı olarak ilgi
çekiyor. Yolun diğer tarafında ise önünden tramvay geçen tarihi
bir konak bulunuyor.
Yakın zamana kadar İstanbul Süpürgeciler çarşısı olarak isim
yapan avluda günümüzde restorasyon sonrası Hasanpaşa Konağı
ve kafe ile turizm hizmeti veriliyor.
Laleli
Tramvay yolunun devamında bir zamanlar THK Evleri olarak bilinen
estetik mimarisi, özellikle de inanılmaz güzellikteki merdiven
stili ile tam anlamıyla film çekim platosu olabilecek binalar
zinciri bulunuyor.
Yapılan düzenlemeler ve restorasyonlar ile önceleri Ramada sonra
Merit oteller zincirinin işletmesi olarak turizmin hizmetinde
kullanılan binalarda çeşitli salonlar, müzikli restoranlar,
cafe ve pastahane, pizzacılar, barlar keyifli dinlenmeler vaat
ediyor.
Hem otel içinde hem de sokakta oturduğunuz izlenimi hissetmenize
neden ayrıcalıklı binaların karşısında Laleli Camii ve ünlü
alış veriş ve bavul ticaretinin merkezi Ukrayna, Moldova, Rus,
Romenlerin çokça rastlandığı otellerin yoğun olarak yer aldığı
Laleli bulunuyor.
Böylesi çok turistin konaklama yaptığı Lalelide oteller de kendilerine
göre çeşitlenmişler kimi eğlence, kimi havuz, kimisi ise Türk
Hamamı, sauna gibi üniteleri ile ilgi çekiyorlar.
Beyazıt ta bulunan President otel hem Pub hem de alt katında
ki Orient House eğlence kulübü ile sadece bölgenin değil İstanbul'a
gelen tüm turistlerin uğrak noktalarından birini oluşturuyor.
|
|
III. Selim, III. Mustafa Türbesi
Yola Aksaray yönünde ilerlediğimizde bu bölümde yer alan Süpürgeciler
Çarşısı ve Patrona Halil Hamamı etrafında, yenileme çalışmaları
nedeniyle yapılar tahta perdelerle çevrili bulunuyor. Laleli
Camii geçirmiş olduğu restorasyonla temizlenmiş aydınlık yüzü
ile karşımıza çıkıyor. Cadde üzerinde bulunan iki kapıdan birisi
olan ve İki tarafı çeşmelerle bezeli anıtsal kapıdan giriyor,
merdivenlerle çıkıp şadırvanlı avludan geçerek camiye ulaşılıyoruz.
Laleli Camii alt bahçesi içinde çeşmelerle bezeli bir başka
kapıdan geçince görülen mezarlık yerinde III. Selim, III. Mustafa
Türbesi ziyaret edilebiliyor.
Türbe bahçesinde ise demir kafesli bölüm içinde III. Mustafa’nın
eşi Adilşah Kadın’ın mezarı görülüyor. Türbenin doğu cephesinde
pencere üstlerindeki serçe saraylar göz okşuyor.
Türk Usulü Turistik Eğlence
Deneyimli turizmci Göksel Bey tarafından işletilen gece
kulübünde turistlere
Türk gelenek ve görenekleri çerçevesinde bir eğlence sunulurken
konuklar neşe içinde yemek yeme imkanı da
bulabiliyorlar. Fasıl müzikle başlayan yemekli show da oryantal
dansözler en kıvrak danslarını sergilerken, yöresel örnekler
veren folklor grupları,
kına gecesi canlandırması, yöresel özellikler taşıyan, mankenlerin
sunduğu mini kıyafet defilesi, salonda bulunan her milletten
turistin lisanında söylenen popüler melodiler ve konukların
katılımıyla yapılan oryantal dans yarışmaları ile noktalanıyor,
alkış miktarıyla dereceye bile girebiliyorsunuz.
Konuklar arzu ederlerse masalarına gelen dansözlerle anı fotoğrafı
da çektiriyorlar.
Orient House'dan ayrılmadan önce English Pub'dan da bahsetmek
gerekiyor. President Otel içinde bulunan ve İstanbul'un en ilginç
barlarından biri olan Pub'da tek başına bile gitseniz canınız
sıkılmıyor yalnızlık çekilmiyor.
Uzun, geniş, ferah bar tezgahı başında ve son derece kalabalık
olarak düzenlenmiş bar dekoru arasında çevrenizi inceleyerek
vakit geçiriyor ve otel güvenliği altında içeceğinizi keyifle
yudumluyorsunuz.
Kumkapı
Beyazıt'ın eteğine bir başka eğlence semtine iniyor balık lokantalarından,
meyhanelerden kurulu tarihi bir semte Kumkapı'ya ara sokaklara
kadar uzanan restoranlar dan oluşan bir meydana geliyoruz. Yılın
her günü salonları, daha çok sokaklara , kaldırımlara kurulu
masaları ile deniz ürünü ağırlıklı çalışan restoranlarda
konuklar meze
çeşitlerini, ızgara balıklarını, terbiyeli balık çorbası, tahin
helvasını, masa masa dolaşan klarnet, darbuka, kemanlı, müzik
gruplarıyla geç saatlere kadar felekten geceler yaşıyorlar.
Rakının su gibi aktığı Kumkapı meyhanelerinden, "vur patlasın,
çal oynasın" misali eğlencelerinden ayrılıyor bu defa Beyazıt'ın
Haliç'e bakan tarafına geçiyoruz.
|
|
Süleymaniye
Sözde koruma altına alındığı tabelalarla belirtilen fakat bu
kışı geçirmesi oldukça güç görünen ahşap evlerin arasında ilerliyor
üniversite gençliğinin hareket ve canlılık kazandırdığı sokakları
aşıyor ve Süleymaniye Cami ve külliyesine geliyoruz.
Süleymaniye Meydan çeşmesi ve Camii karşımızda, solumuzda ünlü
bir fasulyeci yer alıyor.
İstanbul'un
köklü semtlerinden biri olan ve cami karşısında yer alan "Kuru
Fasulyeci" öğrenci ve üniversite öğretim görevlilerinin sürekli
müşterileri ile rağbet görüyor.
Erzincan dan getirilen iri ve gaz yapmayan hazmı kolay fasulyesi
ile ünlü lokantanın çevresi Süleymaniye Camisini görmeye gelen
turistlerin çokluğu nedeniyle turistik eşya satışı yapan dükkan
ve tezgahlarla dolmuş.
Anadolu motifleriyle süslü el örgüsü yünle yapılan renkli yün
bereler, eldivenler, çoraplar kullanımları kadar dekoratif özellikler
de taşıyor.
Fasulyeci Kanaat Lokantasının müdavimlerinin sayısı öylesine
artmış ki yanı başında sıralanan dükkanlar da fasulyeci olup
çıkmışlar. Tek tip sokak masalarıyla üniversite hocaları ve
talebelerini, çevreyi gezmeye gelen turistleri, fasulyanın ününü
duyup gelenleri ağırlıyorlar. Kıvamında pişmiş, gaz yapmayan
lezzetli bir porsiyon tabak dolusu kuru fasulya, yoğurt, soda,
çıtır ekmek 12 TL olunca rağbet artıyor.
Süleymaniye semt olarak gün geçtikçe TV'de gösterilen dizilerin
uyandırdığı merakla da ilgi odağı olmayı sürdürüyor. Gruplar
halinde gezmeye gelenler, cami çevresinden kolay kolay ayrılamıyorlar
cami, türbeler ve mezarlık ziyaretinde çiniler, mezar taşları
ilgi çekiyor.
Zarif
kapıdan giriyor bakımlı çim bahçede ilerleyip 10. padişah Kanuni
Sultan Süleyman tarafından büyük usta Mimar Sinan'a yaptırılan
ve 13 Haz. 1550'de temeli atılıp,
7 Haz. 1557'de bitirilen Süleymaniye Camiine geliyoruz tek kelime
ile muhteşem bir yapı olan eser kubbesi pencere vitrayları ile
hayranlık uyandırıyor huşu duymanızı sağlıyor. Caminin sağ tarafında
bulunan girişten geçerek birbirinden farklı lahit türü mezarlar
arasında ilerleyip Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan Türbelerine
geliyoruz.
Çinilerle süslü türbeler her gün 09.30 - 16.30 arası ziyaret
edilebiliyor.
Caminin bir başka köşesinde ise Mimar Sinan Türbesi yer alıyor.
Süleymaniye Camisi'nin Batı'ya yani Haliç tarafına bakan cephesi,
zihinlere yer edecek unutulmaz bir panaromaya sahip. Burada
ki duvarın üzerine çıkan herkes aynı manzarayı görüp, fotoğraflıyabiliyor.
Yerli ve yabancı turistlerin anı fotoğrafı çektikleri kubbeler
ve bacalarla dolu yer, amatör fotoğraf meraklıları tarafından
gruplar halinde ziyaret ediliyor.
|
|
Genellikle
sabah ışığında ve net havalarda İstanbul'un doyumsuz manzarasına
karışan bacaların gerisinde Yeni Cami ve bu manzarayı gören
yeni yeni kafe ve restoranlar bulunuyor.
Süleymaniye turumuzda son durağımız ise cami külliyesi içinde
Türk Mutfağı ağırlıklı hizmet veren restoran "Darüzziyafe"
yer alıyor.
Osmanlı İmparatorluğunun ziyafet salonundan, Türk
Mutfağının zengin çeşitlerine
Darüzziyafe,
İstanbul'un fethinin 100.yılı nedeniyle Mimar Sinan'a yaptırılan
Süleymaniye cami külliyesinde olup ilk zamanlarda imaret ve
daha sonra bugünkü adıyla Osmanlı Devleti'nin ziyafet salonu
olarak kullanılmış.
Bir süre Türk İslam eserleri olarak kültür hizmetinde bulunan
bina 1991 yılında orijinalliği korunarak yapılan restorasyonla
Türk Mutfak Kültürü hizmetine sunulmuş. 350 kişilik, Kanuni,
250 kişilik Sinan, 150 kişilik Türk Dünyası kapalı salonları
ve uygun hava koşullarında 350 kişilik avlusuyla hizmet veriyor.
Öğlen 12.00 ila akşam 23.00 saatleri arasında tasavvuf müziği
eşliğinde yemek yenecek Darüzziyafe ye konuk oluyoruz.
İçkisiz restoranda özel yemekler dışında her gün değişen bir
mönü sunuluyor.
Yufkalı Darüzziyafe köftesi, içinde koyun, dana, piliç den
oluşan üç farklı et bulunan köfteye yeşil fıstık, baharat
ilave edilerek yufkaya sarılarak pişiriliyor. Süleymaniye
çorbası,
kırmızı mercimek, sebze çeşitleri ile misket köfte konularak
yapılıyor, mönüde vazgeçilmezler arasında yerini alıyor.
Fukara Keşkülü, yeşil fıstık ve süt ile yapılıyor.
İçecekler arasında nar, kuşburnu, elma, bal, portakal şerbetleri
beğeni topluyor.
Darüzziyafede kendinize anıt ağaçların gölgesinde, fıskiyeli
süs havuzu yanında veya tavanları süslü kubbeli salonlarda
unutulmaz bir ziyafet çekebilirsiniz.
Vefa Bozası
Beyazıt
gezimizin son durağında vefasızlığın sıkça hissedildiği günümüzde
ismi vefa olan ve semtin simgesi haline gelen, yıllardır verdiği
hizmetle anılan "Vefa
Bozacısına" gidiyoruz. Aynalarla kaplı yıllardır aynı özelliğini
muhafaza etme başarısını gösteren bozacıda ekmek hamurundan
imal edilen vitamin değeri yüksek bozalara tarçın döküp, sıcak
kavrulmuş leblebilerle bardağın dibinde kalan bozaların içilebilmesi
için başınızı tavana bakana dek kaldırmak zorunda bile kalabiliyorsunuz.
Son yıllarda boza, karton bardak ve yanında kaşıkla sunuluyor.
Tek tük kalmış ahşap evler arasında değişik İstanbul sokak
perspektiflerini takip ederek Küçükpazar'a ve müzik piyasasının
kalbinin attığı Unkapanı Manifaturacılar çarşısına geliyoruz.
Büyük bir alana yayılmış olan çarşıda makine halıları, pas
paslar, perdeciler, branda ve çadırcılar başta olmak üzere
ne ararsanız bulabiliyorsunuz.
|