|
Gezimize 2000 kişi yolcu taşıma kapasiteli şehir hatları vapurlarının
birbiri arkasına iskeleye yanaşıp indirdikleri yolcularla, gündüz
nüfusu üç milyona yaklaşan Eminönü ilçesinden başlıyoruz. Gezimiz
ihtiyaçların karşılandığı alışverişe dayalı olacak.
Eminönü, İstanbul'un en kalabalık ve merkezi durumunda.
Boğaz hattı, Kadıköy, Adalar, Harem, Haliç'ten gelen vapurların yanı
sıra, Sirkeci garına gelen banliyö trenlerinin yolcuları, Galata Köprüsü,
Unkapanı ve sahil yolu yönünden gelen araçların kesiştiği noktada
oluşuna eklenen hafif raylı sistem vagonlarının geçişiyle tam anlamıyla
şehir arenası görünümünde, aynı zamanda tarihi yarımadayı gezmek üzere
Pera ve Karaköy'den yola çıkan turistlerin de ilk basamağı durumunda.
|
|
Bütün
bunlara satıcıların özelliklede işportacıların ses efektleri ile yaya
trafiğini de eklerseniz, fotoğraf severlere hazine sayılacak kompozisyon
malzemesi, turistlere ise şaşkınlık
yaratacak düzeyde bir atmosfer doğuyor.
Doğrusu
bu ya turistleri de biraz bu tatlı
karmaşa cezbediyor olacak ki Eminönü'nde hem aradıkları her şeyi bulabiliyor,
hem de açık hava müzesi gibi gezilen Boğaziçi hattına sürekli kalkış
yapan vapur seferlerini ve motor gezilerini tercih ediyorlar.
Eminönü, müzelerin kapalı olduğu Pazartesi günleri turist otobüslerinin
birbiriardına gelip indirdikleri turist grupları ile sabah 10.00'dan
itibaren daha bir canlanıyor, bu canlılık akşam geç saatlere dek sürüyor.
Vapurların bilhassa arka ve yan açık kısımları kamera çekimi yapanlar,
martılara ekmek, simit verme arzusu taşıyanlar, boğaziçi yalılarını
daha yüksekten seyretme arzusu içinde olanlarca hına hınç oluyor,
motorların üst katları ise seyirlik ve bilhassa güneşli günlerde bronzlaşma
arzusu olanlarca tercih ediliyor.
Biz de bu keşmekeşte keyifli yerleri gezerken birbirine çok yakın
olarak konumlanmış çeşitli lezzetlerle karşılaşacak, zaman zamanda
alışveriş yapacağız.
Başlangıç noktamız Eminönü'nün simgesi haline gelen Yeni Cami ve Mısır
Çarşısı önü.
|
|
Yeni
Cami
Padişah 3. Mehmet, annesi Safiye Sultan için 1597 de Mimar Davut ve
Suyolu Nazırı Dalgıç Ahmet Çavuş' a inşaatı başlatmış ancak araya
mimarların ölümlerinin girmesiyle cami 1663'te tamamlanabilmiş. Türk
klasik devrini anıtlaştıran sanat değeri yüksek bir camimiz.
2017 de başanan restorasyon çalışmaları 2018 yılı itibariyle devam
ediyor.
|
|
100
yılı aşkın bir süre görev yapıp sonrada sökülüp haliç içine çekilmesiyle
yerini yenisine bırakan Galata Köprüsü'nün
üstü balık tutanlarla, trafikle canlı görünse de Eminönü' ünde aslında
değişen pek fazla bir şey yok, denize 50 metre mesafedeki kıyı bandı
yine sağanak yağmurda 70'li yıllarda olduğu gibi yine göl olup Venedik'i
aratmıyor.
Yeni Cami merdivenlerini mesken edinen güvercinler, Yeni Galata köprüsünün
kazık çakma çalışmalarında çıkan gürültülere, yoğun trafiğe rağmen
yerlerini terk etmediler. Yıllardır Eminönü güvercinlerine yem verme
geleneği de devam ediyor.
Meydanın karşısında çiçek pazarı da tüm canlılığını koruyor.
Pazara yeni dükkanlar yapılıp, çevre düzenlemeleri
ile Mısır Çarşı duvarları açığa çıkarılıp korunsa da yapılan makyaja
rağmen eskiye dönüş görülüyor.
|
|
Çiçek
Pazarı
Mevsim
çiçeklerine meraklı hanımların, emekli beylerin hatta turistlerin
hiçbir şey almasalar bile önemli uğrak ve gezi yerlerinden sayılıyor.
Pazarın ilginç köşelerinden birini de canlı hayvan satıcıları oluşturuyor.
Papağanlar, muhabbet kuşları, akvaryum balıkları, keklikler, paçalı
tavuklar, tavşanlar, yavru köpekler yeni sahiplerini bekliyor.
Çiçek pazarının renkli simalarından biri olan ve tavşanı ile yıllardır
niyetçilik yapan Hüseyin Çılgın, son yıllarda artık görünmüyor. Geçmişte
çarşının simgelerinden biri olan niyetçi, İngilizce, Almanca, Türkçe
hazırladığı niyetlere turistlerde ilgi gösteriyorlardı. İşte önceki
yıllarda sihirli tur okurları için çektiğim 14'nolu niyet.
"Sana büyük bir müjde, yakında muradın olacak ve muvaffakiyet var,
maldan soruyorsan yakında eline geçecek".
Çiçek
pazarının komşusu ise Mısır Çarşısı tarih boyunca baharat satıcıları
ile ünlenen çarşı son yıllarda turistlerin artan sayılarıyla orantılı
bu özelliğini yitirerek Kapalı Çarşı gibi burada da kuyumcu dükkanlarında
önemli artış gözlenmekte.
Buna rağmen ısrarla eski işlevlerini sürdürmekte olan baharatçılar,
kuruyemişçiler, çeyiz dükkanları da var.
Mısır Çarşısına girmişken birine uğrayalım.
Evde değirmende çekip kokusu kaçmadan kullanmak isteyenlere tane karabiber,
Safranbolu'ya ismini, yemeklere lezzetini veren safran bitkisi de
bulunabiliyor. Birde sakız var alınması gerekenlerden. Damla sakızını
buzdolabının soğuk bölümünde bekletip sonrada döverseniz bu tozu muhallebiye
karıştırarak sakızlı muhallebi yapabilirsiniz, suya atıp beklerseniz
su mis gibi sakız aromalı olur.
Anason
kokusunu sevmeyenler rakı şişesi içine damla
sakızı tanelerinden koyup 15 gün
süre bekletirlerse rakıda bambaşka bir kokuya tada
bürünüyor ve anason kokusu
kalmıyor.
Çiğnemek
bir yana sakızın en güzel kullanım yeri
Sakızlı dondurma. Bunu tüm Türkiye gezilerime dayanarak belirtiyorum
en iyisini, İzmir Çeşme'de Altınoluk Dondurmacı Vardar
da ve Yeşilköy'de Dondurmacı Giritli Mustafa da yiyebilirsiniz.
Bu hakiki sakızlar Çeşme'nin 8 mil açığındaki Yunanistan'a ait Sakız
Adasından getiriliyor.
Sakız ağaçları altına mermerler seriliyor üzerine damlayan sakızlar
ve ağaçlar üzerinde biriken damlalar bir bir toplanıyor.
Bu işi yapanlarda sadece hanımlar ve çocuklar nedeni de sabırlı oldukları
için.
Elle bir bir toplama sabrını erkekler gösteremiyor.
|
|
Mısır Çarşısından çıkmadan uğramak gereken yerlerden biride ünlü "
Malatyalılar Kuru Yemişçisi"
yeni yıl yaklaşırken izdiham yaşanan kuruyemişçide
ki çerezlerin, baharatlar gibi
çeşitli faydaları var.
Kabak
çekirdeği prostata, Acıbadem şeker hastalarına, Kayısı kurusu karaciğere,
Kuru incir bağırsaklara, Siyah üzüm kan yapıcı özelliği, beyaz leblebi
miğde suyunu çekici olup zayıflamak isteyenlerin açlıklarını bastırmada
tercih ediliyor.
Bir de Keşü var, 1997 den bu yana satış grafiği yükselen çerez Hindistan'dan
ithalediliyor. Fıstık, fındık karışımı lezzetinde yağlı besleyici
ve en önemlisi bir başlayınca yemeye, sonu gelmeyen lezzette.
Keşünün baş müşterisi beş yıldızlı oteller, barlarında bulunduruyorlar.
|
|
Eminönü
gezisi aceleye gelmez
Öncelikle bünyenizin enerjik ve dikkatli olmak gerektiriyor, zira
bir kaç metrede sayısı obje görebiliyor, hiç aklınızda yokken bazen
bir nazar boncuğu almak bazen bir yakınınıza gelin buketi, nikah şekeri,
süsleri, takılar, belki de yapma çiçek satan bir dükkanın önünde baka
kalabiliyorsunuz. Tabidir ki dar alanda yük taşıyanlara, motosikletlere,
kısaca etrafa hakim olmak, biraz da evden alınacaklar listesiyle yola
çıkmak kaçınılmaz oluyor. O karmaşada, o satıcı sesleri, o çeşit zenginliği
içinde,
o renkler, o kalabalık arasında alınması gereken kafadaki her şey
unutulabiliyor.
|
|
Eminönü geziniz öğlen saatlerine denk geldiyse farklı bir atmosferde
yemek yemek için Mısır Çarşısının denize bakan kapısından
girince soldaki daracık merdivenle çarşının ikinci
katına çıkılan Pandelli Restoranı tercih edebilirsiniz. Beyaz örtülerle
kaplı masalar, mavi seramik duvarlar, küçük odalar, demir parmaklı
küçük pencereler, Galata köprüsü ve Haliç manzaralı yemekten önce
döner yaprakları, ıspanaklı börek geliyor tadımlık, sonrada siparişiniz.
Bir örnek " kağıtta fırın levrek". Kılçıkları ayıklanıp garnitür ile
fırında pişirilmiş olarak gelen levrek paketini tabağınızda açıyor
kokusu ve tadı, tüm nefaseti ile bütünleşiyorsunuz.
Restorana rezervasyon yaptırmadan giderseniz masanız cam kenarı olmasa
da iç tarafta oturup Mısır Çarşısı'na tepeden bakarak yemek yemekte
hoş olabiliyor.
Baş
döndüren renkler, çeşitler
Çarşı
adeta Anadolu'nun toplu özeti, çeşit çeşit tatlılar, renk ahenk baharatlar,
şekerler, lokumlar, peynir, zeytin çeşitleri, balıkçılar, salamura
yaprak, turşu ne arasanız hepsi omuz omuza sıraya dizilmiş bekliyorlar,
tadım yapanlar, fotoğraf çekenler, alış veriş yapanlar, seyredenlerle
Eminönü Peynirciler Çarşısı'n da yok yok. Hiç bir şey almasanız bile
Eminönü'nde dükkanlar, oyuncaklar, fırıldaklar arasında bir
kafede
oturup bu renk cümbüşünü seyrederken çayınızı yudumlayabilir, farklı
bir manzarada sohbet edebilirsiniz.
|
|
Uzunçarşı,
Tahtakale
Artık
Mısır Çarşısı'ndan çıkabiliriz, bu defa baharat, zengin çeşit barındıran
çarşının yan tarafında
peynircilerin yoğun olduğu yönde ilerliyor, tarihi çeşmenin önünden,
Türkiye'nin çeşitli yöresel peynirleri arasında şekerci, balıkçı,
zeytincilere, kuruyemişçilere, balıkcılara, baharatçılara, dahası
turşuculara bakıp, kahve konusunda 145 yılı geride bırakmış olan Kuru
Kahveci Mehmet Efendi'nin Hasırcılar Caddesi köşesinde ki dükkanına,
yoğun kalabalık arasında geliyoruz.
|
|
Çevreye
hakim koku yılların kahvecisi kuru kahveci Mehmet
Efendi ye ait.
Sabahtan
başladığı
kahve çekirdeklerini kavurup öğütmesiyle etrafa yayılan taze kahve
kokusu cezbedici, imrendirici olduğu kadar kışkırtıcı, adeta Eminönü
Meydanının tümüne egemen. Çabuk ilerleyen bir sıra var, paketler hazır
beklemiyorsunuz. Önceki yıllarda tek kahveci varken günümüzde kahve
ithal eden firmaların artmasıyla kahve satan dükkanların sayısı da
artmış görünüyor. Aynı sokağın denize bakan yönünde taze sebze-meyve-turfandalar,
peynirler, balıkçılar, çerezciler, baharatçılar, şekerciler, kınacılar
velhasıl ne arasanız var.
|
|
Rüstem
Paşa Camii
Kıyıya paralel içerden ilerleyenleri, duvarları
İznik çinileri ile bezenmiş Rüstem Paşa Cami görülesi güzelliği ile
karşılıyor.
Camiyi gezen ziyaretçiler çinilerin güzelliği karşısında hayranlıklarını
gizleyemiyorlar.
Bir zamanlar hanımların erkek çokluğundan adım artmaya çekindikleri
Tahtakale'nin daracık sokakları, günümüzde değişen koşullar nedeniyle
kadınların gözde alış veriş mekânları haline geldi.
Özellikle, çeyiz malzemesi, düğün, nişan, Yeni Yıl gibi özel günlerin
sepetleri, şekerlikleri, takı kursuna katılan hanımların takı malzemeleri,
şifalı taş satıcıları, ahşap boyama kurslarına giden öğrencilerin
malzeme almak için uğradıkları çarşı, bahçe malzemesi, araç gereç,
ip, hamak, mangalları, sobacıları ve birbirinden farklı ahşap dekorasyon,
dekoratif kullanım eşyaları ile cazibesini gün be gün katlayarak artırıyor.
|
|
Omuz
omuza yürünen Uzunçarşı
Kimi oyuncak, kimi kızının nikâhında şeker dağıtacak ilginç görünümlü
şirin ambalajlar bakmak, mutfağında kullanmak üzere ahşap kâseler,
çerezlikler, tahta kaşıklar, oklavalar,
siniler, havan, ekmeklik almak, takunyalar, çekmeceler, katlanır özellikli
mini masalar, oturaklar, tabureler, tepsiler, kutular, biblolar, çerçeveler,
kuş kafesleri, hamaklar bakmak için, kimi boya fırçasına uzun sap,
fırıncı küreği, simitçi tablası satın almak için aynı adrese koşuyor.
Sırayla dizili dükkânlardan kimisi kapılara asılan sineklik, kimisi
gaz lambası, kimisi deve çanı, kimisi ise sepet örgülerden mamuller
satıyor.
Tahtakale Çarşısı'nın en umulmadık yerinde gözünüze çarpan, burnunuza
gelen kokularla tavuk çevirme, sokak pilavcısı, künefeci, pideci,
börekçi, kokoreççi, köfteci iştah açarken, yeni yeni açılan şık butikler,
çarşının yakın gelecekte turistik Mısır Çarşısı, Kapalıçarşı'ya rakip
olacağı konusunda sinyal veriyor.
Küçükpazar'a doğru devam eden
sokağın denize bakan cephesinde piknikçilerin vazgeçilmezlerinden
olan mangallar ve kömürü zahmetsiz yakmaya yarayan ortası elekli borular,
semaver, kuzine, soba satıcıları bulunuyor.
Tahtakale'nin elektronik eşyaları, oyuncakları, yüncü ve perde küpürü
satan dükkanları bir yana bu defa Sirkeciye doğru yürüyor ve Yeni
Cami önüne geliyoruz.
Eminönü Mısır Çarşısı yanında bulunan Çiçek Pazarı çevresi 2014 yılında
yeniden
düzenlendi.
Meydanda bulunan tüm kafeler,
türbeye yapışık dizili dükkanlar kaldırıldı. Eskiden Altın Kasap olarak
bilinen dükkanların sıralandığı yere açık ve kapalı bölümleri olan
bir kafe açıldı, parkın zemin taş kaplandı, meydanın ortasına yıldız
biçimli, fiskiyeli süs havuzu ve oturma üniteleri kondu, bir de İstanbul'un
simgelerinden biri olan susamlı simitçi heykeli yerleştirildi.
Simitciyle birlikte fotoğraf çektirmek Eminönü ziyaretçilerinin vazgeçilmez
heveslerinden biri haline geldi, Nisan 2016 itibariyle aynı meydana
bir de yeniçeri heykeli eklendi. Bütün bunların yanında yürüyen band
ile inilip çıkılan bir de modern tuvalet hizmete girdi.
|
|
Eminönü
Sokak Ressamlar
Eminönü'nün
zemin kaplaması ile yenilenen Yeni Cami önündeki meydanı, sokak ressamlarını
bir araya getirdi. İşportacılardan arındırılan meydanın yeni konukları
ressamlar genellikle
öğleden sonra kendilerine ayrılan Yeni Cami önünde kurdukları tezgâh
ve şövalyeleri ile hem arzu edenlerin portelerini yapıyorlar, hem
de yağlıboya, suluboya, tablolar, ebru örnekleri satıyorlardı, hızlı
değişim gösteren meydanda şimdilerde sanatçıları görmek pek de mümkün
olamıyor. Buna rağmen buraya kadar gelmişken sızma Ayvalık yağı, zeytin,
sabun almak için Yeni Camii altında bulunan Vakıflar'a ait mağazaya
uğramak yararlı olabilir. Yeni cami gecidinde dükkanlarda el sanatları
ürünler satıyor.
|
|
Nimet
Abla Piyango Gişesi, Şans ve hayaller
Eminönü'ne gelenlerin bir çoğunun yaptığı gibi çok bilet satıldığı
için ikramiye çıkanların sayısının da çok olduğu bu nedenle buradan
alınan biletlere çok ikramiye çıktığına inanılan üç dört metre karelik
küçük ama yarattığı hayalleri büyük Milli Piyango gişesi Nimet Abla'dan
bir bilet alıp şans diliyoruz. Ama öyle hemen deyil.
Önce Yeni Camii çevresinde ki kuş yemi satıcılarından kuş yemi alıp
güvercinlere veriyor, onların yeme üşüşmesi gibi şansın da bize gelmesini
diliyor, sonra bileti çekiyoruz.
Sebilli kavşak
Bahçekapı, Eminönü-Sirkeci arasında önemli bir merkez, aranılan bir
çok şeye ulaşmak için buradan geçmek kaçınılmaz. Sol köşede tarihi
bir çeşme yer alıyor, saatciler, gözlükçüler, butikler, döviz büfeleri
ilk göze çarpanlar olsa da Doğu Bank İş Hanı (Elektronik eşyaların
satış merkezi), turistik oteller, restoranlar, bankalar, çeyiz dükkanları,
telefoncular hepsi bu kavşağa yakın toplanmış diyebiliriz.
İster Mısır Çarşısı, Çiçekçiler Çarşısına isterseniz İş Bankası Müzesine
PTT binasına veyahut Sirkeci Garına ya da iskeleye gitmek için mutlaka
bu kavşaktan bir vesile ile geçiliyor. Bu noktada biraz daha yürüyünce
Ali Muhittin Hacı Bekir deyiz.
|
|
Hacı Bekir Şekercisi
Yaz aylarında
bardak bardak şerbet satıyor katkısız, asitsiz. Demirhindi, vişne,
üzüm,
turunç suyu içebilir veya güllü, fıstıklı, Hindistan cevizli ya da
sakızlı bir paket lokum alabilirsiniz.
Tarihi dükkanın çatısında ki önceki
yıllarda büyük kazanlarda akide şekeri kaynatılan ocağın iyi
çekmesi için gallavi
büyüklükte yapılmış olan "Akide Bacası"na da bakmayı ihmal
etmeyiniz.
Bir başka seçenek
bakır kapaklı kocaman cam kavanozlar içinden küçük metal küreklerle
minik kesekağıdına doldurulan karışık akide
şekerleri. Dili yakan tarçınlısı, ekşi limonlusu, susamlı, güllü,
sakızlı, kahveli, kakaolu çeşitlerden bazıları.
Yola devam, solumuzda Doğubank iş hanı elektronik dünyasının kalbi
burada atıyor sanki. Time, Newsweek dergilerinde reklamını gördüğünüz
yeni çıkan
cihazları aynı hafta Doğubank ta bulabiliyorsunuz. Kameralı, müzik
çalarlı cep telefonları yaygınlaştığından bu yana, Doğu Bank'ta müzik
seti, kamera satışları da hayli azaldığından eski kalabalıklardan
eser yok.
Cağaloğlu'na çıkar gibi yapıyoruz sağımızda Büyük Postahaneye geliyoruz.
Bazı kişiler çocuklarının doğduğu günün gazetesini saklar, ileride
"bak sen doğduğun gün dünyada bunlar oluyordu" der, bazıları
da o günlerde çıkan pulları alır hatıra olsun diye. Büyük postahane
de en son çıkan hatıra pullarından satın alabilirsiniz.
|
|
Büyük
Postahane'nin öyküsü
Posta
Telgraf Nezaret Binası olarak 1909 yılında mimar Vedat Tek projesiyle
inşa edilen
görkemli bina posta
işlerinin yürütüldüğü
ilk bina olarak PTT tarihinde önemli bir yere
sahip.
Cephesinde yontma taş ve mermer kullanılmış.
Binada 16. Y.Y Osmanlı klasik süsleme tarzı dikkat çekiyor, kısmen
karkas kısmen de yığma olan temel duvarları taş, katlar ise kagir.
1927-1936 yılları arasında postahane işlerinin yanı sıra İstanbul
Radyo Evi olarak ta kullanılmış.
Bina bir süre de İstanbul Adliyesi yangınında bir bölümüyle Adliyeye
tahsis edilmiş. Bodrum, Zemin ve üç normal
kattan oluşan bina
3200 m2 dikdörtgen planlı yapılmış. Postane girişi basamakları çıkınca
sol duvarında asılı, belki de birçok ziyaretçinin dikkatini çekmeyen,
en az postanenin tarihi kadar eski bir de termometresi var. Üzerinde
eski Türkçe ve Fransızca yazılar bulunan adam boyunda ki tarihi termometre,
yıllara meydan okurcasına hava sıcaklığını göstermeye devam ediyor.
Binanın
üç katında bir
de pul müzesi bulunuyor.
|
|
PTT
Pul Müzesi
Giriş ve emanet dolapları için ücret alınmıyor, sadece girişte kimlik
bırakılıyor, ziyaretçi kartı alınıyor. Bugüne kadar çıkarılmış olan
pullar sergileniyor.
Ayrıca üst katlarda çeşitli telefon cihazları, telgraf çevirgeçleri,
Osmanlı döneminden bu yana posta çantaları, damgalar, duvar saatleri,
santral görebiliyorsunuz.
Salonda
PTT binası, yüksek tavan süslemeleri, iç atmosferi, ziyaretçileri
ile içinizde canlı ve yaşıyor hissi uyandırıyor.
PTT Filitali ve Değerli Kağıtlar Ünitesi
PTT binasını bir kaç adım Çağaloğlu yokuşuna doğru geçerseniz bu defa
PTT'nin 2019 Mart ayı başından bu yana hizmet vermeye başlayan yeni
ünitesi Filitali ve Değerli Kağıtlar bölümü ile karşılaşıyorsunuz.
Burada yeni çıkan pulları, ilk gün damgalı pullu zarfları, kartpostal,
posta kartı ve kupa, kalem, büyüteç gibi bir çok masa üstü için hediyelik
eşyalardan satın alabilir, vesikalığınızdan kişisel pulunuzu da yaptırabillirsiniz.
İş Bankası Müzesi
Yeni Camii arkasında yer alan İş Bankası'nın tarihi binasında gezilebilecek
üç kat sergi salonuna bulunuyor. Müze ücretsiz gezilebiliyor, fotoğraf
çekilebiliyor, boşür veriliyor.
Pazartesi haric her gün 10.00-18.00 arası açık. Sirkeci Tramvay hattı
paralelinde ise Hayyam Pasajı var. Tüm katlarındaki dükkanlar fotoğraf
makinesi satıcı ve tamircilerine ayrılmış iş hanında ikinci el fotoğraf
makine alım-satımı da yapılıyor.
|
|
|
Bir
başka tarihi mekan Sirkeci
Tren Garı
II.
Abdülhamit fermanı ile Sirkeciye yapılan gar binası projesi alman
mimar August Jachmund'a ait 11 şubat 1888 de temeli atılan gar binası
3 kasım 1890 da hizmete girmiştir. Saatlerle süslü iki kule arasında
orta salonu ve bekleme salonlarıyla yönetim odalarıyla oluşan neoklasik
tarda yapılan garın kaidesi granitten, cephesi Marsilya ve Arden den
getirilen taşlarla yapılmış.
Büyük kapı üzerindeki tuğra da " Mektubul Seraskeri Muhtar Efendi"
tarafından düzenlenmiş bir kıta yer alıyor.
Orient Expresin son durağı olup, İstanbul'u demir yoluyla Avrupa'ya
bağlayan tarihi garın kafesinde oturup farklı mekanda sıcak-soğuk
bir şeyler içebilirveya Oriant Ekspres restoranda yemek yiyebilirsiniz.
Sepetciler Kasrı
Sahil tarafına geçip Kennedy Caddesi boyunca ilerleyenler Sarayburnu
yönüne, adalar vapur iskelesine. Dışardan dolaşanlar sepetçi Kasrına
gidebilir.
Sarayburnu'nda
bulunan tarihi kasır, Topkapı Sarayı'nın iki kıyı köşkünden biri olup,
1643 tarihinde Bizans Dönemi surlar üzerine inşa edilmiş. Deniz kenarında
keyifli manzaraya sahip kasır düğün, nişan, konferans gibi etkinliklere
ev sahipliği yapıyor.
Sirkeci
bir çok ihtiyacınızı bulabileceğiniz, alış veriş yapabileceğiniz,
yemek yiyip, işlerinizin büyük kısmını halledebileceğiniz, vapuru,
treni, tramvayı, yer altı hattı, otobüsleriyle her tarafa ulaşım imkanı
bulabileceğiniz son derece işlek ve ünlü bir meydan.
Cağaloğlu yokuşundan aşağı doğru inerken karşınıza Sirkeci'den Boğaz'a
açılan bir ferahlık gelir. Önceleri ana baba günü gibi görünse de
iskeleler, duraklar tüm kalabalığı sünger gibi çeker, görünmez eder.
Sirkeci kent arenası olmakla beraber Boğaz'a, Adalara giden güzelliklerin
basamağı olarak hafızalarda anılarla yer etmiştir. Tarihi değeri olan
asırlık Sirkeci Garı önünden Yeşilköy Hava Meydanı'na artık taksi,
dolmuş kalkmıyor, önünde altılı ganyan bayii de yok, ama karşısına
geçip duranlar hala sesleri duyar gibi oluyor ve hayali canlanıyor.
|
|
Sirkeci
Sansaryan Han
Sirkeci'den bir türlü ayrılamıyoruz, öyle tarihi değeri yüksek, öylesine
önemli, ortak noktalar var ki hangibirini yazsak hep diğerleri eksik
kalıyor işte bunlardan biri olan Sansaryan Han. Önemi şuradan geliyor
eski Emniyet Merkezi olması bir çok çalışanın ve işi olanın uğrak
yerlerinden biri olması.
|