Aznavur
Pasajı
Daha girişte ambale olmak işten bile değil. Daracık girişli
pasajda o kadar çok şey sergileniyor ki hepsine bakmak
isteseniz yorulabilirsiniz. Asılı duran yün örgü bereler,
atkılar, fular, pelüş benzerleri arasından geçiyor, tam
ortada dışarı taşan tezgâhlarla dolu çinicinin zengin
çeşitleri ile kucaklaşıyorsunuz.
Küçücük bir kâse, renkleri ile öylesine hoşunuza gidiyor,
bir tane alayım, içine kuru yemiş filan koyar, yerim dedirtiyor.
O kadarla kalsa yine iyi. Acaba bir de büyüğünü alıp meyvelik
mi yapsam, ah şu da çok hoş, bir demet çiçek alır koyarım
derken, oracıkta şaşırıp kalakalıyorsunuz. Pasajın sol
kanat dipte bir mum dükkânı "Bun Desıgn" var.
Renk renk, biçim biçim dekoratif mumlar vitrini ve dükkânın
içini süslüyor da süslüyor. Hiç aklınızda yokken belki
de doğabilecek şaraplı bir romantik akşam yemeği için,
bir çift mum alıp, bulunsun diye bir kenara koymayı isteyebilirsiniz.
Pasajın giriş katı sol koridorunda yün örme şapkalar,
renk renk eldivenler satan dükkan çeşitleriyle gençlerin
dikkatini çekecek türden modeller sergiliyor.
Aznavur Pasajı, asma ve çeşitli katlarında farklı, butikler,
takı, hediyelik eşya satış dükkânları, kafelerle, spor
salonları ile yükseliyor.
Şimdi Aznavur Pasajından çıkıyor birkaç adım İstiklal
Caddesinde yürüyor 1850 tarihli Hazzopulo Pasajına geliyoruz.
Hazzopulo Pasajı
Yine dar bir aralıktan Danişment Geçidine giriyoruz. Artık
buraya pasaj mı demeli, yoksa geçit mi siz karar verin.
Kapı girişinde oyuncak bebekler satılıyor. Hatta konuşan
bir bebek çeşidi sürekli olarak “seni seviyorum” bile
diyor. Siz yanından geçerken duyuyorsunuz. Maçlarda giyilen
renkli fanatik şapkaları da satılıyor, başka şapkalarda
var ama içerde bir zamanların ünlü şapkacısı, Paris şapka
modelleri ile ünlü Madam Katia’nın şapka mağazası faaliyetine
kendisinden sonrakilerle hala devam ediyor.
Çakıl taş döşeli bahçenin etrafına dizili gelinlik satan,
mağazalar, çantacılar, terziler, alanın farklı yapısını
oluşturuyor. Ana cadde üzerindeki yürüyüşümüze devam ediyoruz.
Yolumuz üzeri Beyoğlu’nun yenilerinden, şekerciliğe 1907
de başlamış olan Koska
Şekercisi tüm heybeti ile boylu boyunca uzanıyor. Şekerci
dediğime bakmayın burası en az 50 şekerci dükkânını içine
alacak büyüklükte bir market.
Çeşit derseniz o kadar bol ki nasıl anlatayım, insan bakarken
şeker hastası olabilir! Koskalar, susamlı helvalar, akideler,
Osmanlı lokumları, macunlar, tatlılar uzatmayayım, aphrodisiac
etkili ürünleri ile çok tatlı bir dolaşım vaat ediyor.
Yolun karşısında 1912 Saint Antoine Kilisesi, butikler,
kırtasiyeci, CD ve kitapçı, gümüşçü, kürkçü, Beyoğlu Anadolu
Lisesi, İş Merkezi, Hollanda Başkonsolosluğu, İtalyan
Katolik Santa Maria Kilisesi, Rus Konsoloslu, Richmond
Otel, 1900 tarihli Botter Apartmanı, İsveç Konsolosluğunca
uzanıp gidiyor, biz yine Tünele doğru giderken sağ koldayız.
Burada neler var derseniz Elhamra Pasajı, Terkos Pasajları,
Suriye Pasajı var.
Elhamra Pasajı
Geldik 1923 li yılların Elhamra Sineması, tiyatro salonu
ile ünlenen pasajlı, gösterişli yapısına. Giriş katında
gelinlik, nikâh şekeri satan dükkânlar, üst katında sergi
salonu, iş yerleri bulunan yapı, eski görkemli günlerinden
uzak, St. Antoine kilise karşısında, kendi halinde sakin
bir yaşam sürüyor. Zaten dikkat edilirse Taksim-Galatasaray
arasında görülen yaya trafiği, hareketlilik nispeten Galatasaray-Tünel
arasında biraz daha azalıyor.
Terkos
Pasajı
Terkos
Pasajından bahsetmeden geçilmez.
Terkos, Paşabahçe satış mağazası ile Cafe Pizzeria arasında,
Terkos Çıkmazı’nda.
Burada yer alan dükkânlar, tezgâhlar seri sonu malların
veya ihraç fazlası ürünlerin hem de şık ürünlerin, mağaza
fiyatlarının altında oldukça ekonomik değerlerde satın
alabileceğiniz bir merkez. Komşu çatlatacak türden kıyafetlerin,
kazak, buluz, etek, badi, elbise, tişört, kotların satıldığı
dükkânlarda müşterilerin çoğu, neredeyse hepsi hanım.
Sadece Terkos Pasajı için defalarca Beyoğlu’na çıkan hanımların
başlıca uğrak yeri. Defalarca diyorum çünkü sık sık mal
geliyor, sık sık uğramak, satılanları ayaküstü denemek
gerekiyor. Giysi havuzları tepeleme yığınla dolu, seç
beğen al. Paça boyu ve daraltmalar için terzi de var.
Telaffuzu da kolay, imrendirici. Mesela güzel bir parça
bulup aldınız “Aaaa nereden aldın ne kadar güzel” denirse
cevap “Beyoğlu’ndan aldım” oluyor.
Günün modasına uygunsa, fiyat da mağazaya oranla %50 düşükse,
bir yerine iki renk alınıyor. Ha dükkân, ha tezgâh pek
fark etmiyor. Hiç bir şey almasanız bile kıyafet havuzlarını
karıştırmak bile bir çoğuna haz veriyor.
Paşabahçe
Tünele doğru yaklaşırken Paşabahçe Galerisi bulunuyor.
İki katlı galerinin giriş katında hediyelik takımlar,
ince çeperli bardaklar, şarap ve kokteyl kadehleri, kesme
kristal bardaklar, çeşmibülbül vazolar, ibrikler, aşurelikler,
tabak takımları, fincan takımları, alt katta ise daha
ziyade mutfak eşyaları, kavanozlar, ahşao karabibeber
değirmenleri gibi daha bir sürü birbirinden güzel obje,
gezmekte görmekte fayda var.
Hepsi bir sanat eseri ayarında cam eşyalar Avrupalıları
kıskandıracak ayarda. Paşabahçe'nin özel imalatı olan
misket limonu kolanyası da size veya sevdiklerinize alınabileceklerden
biri olabilir. Karşı yakaya geçmeden önce, Tepebaşı’ndan
gelip İstiklal Caddesini dikine keserek Tophane semtine
inen ara yollara burada da rastlanıyor.
Bu sokaklar üzerinde antika ev eşyaları, şamdanlar, mobilyalar,
avizeler satan antikacılar, loş ışıklı dükkânlarında meraklıları
bekliyor.
Ana Cadde üzerinde yol alıp mola yerlerinden bahsederken
arka ve ara sokakları anmadan geçmek olmaz. Zira bir cephesi
İstiklal Caddesine bir cephesi Tepebaşına bakan Beyoğlu’nun
en yüksek binalarından olan Odakule İş Merkezi altında
ki geçitten geçersek kendimizi Tarlabaşı ve Haliç'e panoraması
içinde Pera Müzesi ve Londra Otelinde buluyoruz.
Büyük Londra Oteli
Odakule'nin bir tarafında Pera Müzesi, diğer tarafında
içi dışı müze gibi bir yapı olan Londra Oteli yer alıyor.
Beş katlı otelin bilhassa balkonunda ki heykelleri, zarif
korkulukları, pencereleri, 1900 lü yılların atmosferini
yaşatan iç döşemeleri, mobilyaları ile çok şık görünüyor.
İnşaatı 1892 tarihli olup önce mesken sonra otele çevrilen,
Oriant Ekpres yolcularının konakladıkları ilk adreslerden
olan ve her odasında ayrı anılar taşıyan Haliç manzaralı
otel, günümüzde de yıllardır oteli kendine mesken edinmiş
bir çok ünlüyü ağırlıyor.
Pera Müzesi
Müze katlarında tarihe yolculuk yaparken Beyoğlu’nun büyüsüne
kapıldığınıza şahit oluyorsunuz. Hem Beyoğlu’ndasınız
hem yıllar öncesinde bambaşka kültür izlerinde.
Müzenin her katı sizleri Beyoğlu’ndan alıp yıllar öncesine
götürüyor. Kıymetli tablolar, kullanım eşyaları, ciniler,
sergiler, hepsi burada. Pera
Müze gezisi için tıklayınız
İşte bu ara sokakların, arka sokakların arasında ana caddeden
fazla uzaklaşmadan dolaşırken eski binaların kapı tokmaklarına,
cumbalarına, dökme demir balkon korkuluklarına, duvar
kabartmalarına, aydınlatma gereçlerine bakarak yine yıllar
öncesine gidebilir, farklı tarzda mimari zenginlikler
görebilirsiniz. Asmalımescit de böyle değerler taşıyan
bir yer.
Asmalımescit
Bu sokaklarda yıllardır hizmet veren meyhane, lokantalar
müşterileriyle özdeşleşmiş, aboneleri olan yerler. En
ünlüsü rakı sofrasının adabını yaşayacağınız “Refik”.
Rum mezeleri, Arnavut ciğeri, hamsi buğulaması, tereyağında
mantarı, muska böreği, pastırmalı yumurta, etli yaprak
sarma, islim kebabı, turşu, söğüş işkembe dilden dile
konuşulanlardan.
Asmalımescit de ilerlerken Türkiye’nin önemli müzik hollerinden
biri olan Babylon'da burada bulunuyordu.
Hayal bile edilemeyecek türden grupların, cazcıların,
müzisyenlerin programlı konserler verdiği müzikhol 2015
yılı itibariyle etkinliklerine taşındığı Bomonti'de devam
ediyor.
Terkos
Pasajı önünden karşı yakaya geçiyoruz, Denizler Kitapevi
ile karşılaşıyoruz.
Deniz tarihi üzerine kitap mı arıyorsunuz, ya da denizcilik
üzerine kaynak mı hepsi var.
Transatlantik, ünlü gemilerin afişleri, haritalar, kartpostallar,
gemi maketleri, biblolar, resimler örnekler çoğaltılabilir.
Gemici düğümlerini gösteren bir kitap da ilginizi çekebilir,
Eser Tütel’in Şirket-i Hayriye üzerine yazdığı kitaplar
da, deniz savaşları, tarihi gemilerin öyküleri çeşitler
anlatmakla bitmez türden. Aynı zamanda eski objelere meraklı
olanlar için hafta sonlarında hararetli mezatlar düzenleniyor.
Aynı sırada Odakule civarı Beyoğlu İş Merkezi her kesimden
alış veriş yapanların uğrak yerlerinden biri, alt ve üst
katında genellikle giyim üzerine ekonomik satışlar yapılıyor.
Kırım Kilisesi
Ara sokaklardan bahsederken İsveç Başkonsolosluğu yanından,
Tarhan Kolejine doğru inen yoldan aşağı kıvrılıyoruz burada
karşımıza ilginç mimarisi ile iki kuleli, külahlı bir
kilise çıkıyor. Beyoğlu’na defalarca çıkıp da bu kilisenin
varlığından haberdar olmak için ara sokaklarda dolaşmaya
meraklı olmak gerekiyor.
Kilisenin kemerli oldukça büyük bir kapısı var, kulelerle
süslenmiş mimari yapı girişi yanında, bir de çan kulesi
yükseliyor. Çevresi taş duvarlarla çevrili, turlanabiliyor.
Yüksek tavanlı uzun salonu aydınlatan vitraylı dairesel
pencereler fotoğraf severler için ilginç kompozisyonlar
olarak fotoğraflanabilir. İçerde pek fazla bir şey yok,
ziyaret serbest.
Konudan fazla uzaklaşmadan, bu kilise hakkında birkaç
not vermek istiyorum.
Kırım
Kilisesine Anglikan Kilisesi de deniyor. (Anglikanlık,
Protestanlığın İngiltere’ye uydurulmuş hali). Kırım Savaşı
bittikten iki yıl sonra kilise temeli 19 Ekim.1858 de
atılmış. 10 yıl sonra bitirilmiş, 22 Ekim.1868 de ibadete
açılmış. Abdülmecit öleli yedi yıl olmuş, Abdülaziz zamanı.
Kraliçe Victoria, Anglikanlar için İstanbul’da kilise
yapımına izin veren Osmanlı Padişahına bir otomobili hediye
olarak göndermişler. İstanbul’a bu şekilde gelmiş olan
ilk otomobil ”Şeytan işidir” fetvasıyla, Sarayburnu’ndan
denize atılarak imha edilmiş!
Kırım Kilisesi bahçesinden basamaklarla ayrılıyor, yılankavi,
daracık sokaklardan İstiklal caddesine çıkıyoruz. Çok
da işlek olmayan bu sokaklarda cumbalara bakarak yol alırken,
yere tebeşirle çizdikleri kareler içinde unutulmaya yüz
tutmuş oyunlardan sek sek oynayan çocukları, ip atlayan
küçükleri görmeniz de olası.
Tünel
Meydanı
Tünel’e doğru iyice yaklaşıyoruz. Tarihi bir pastane var
ki yıllarca kapalı kalıp sonra yeniden açılan. Kapalı
kalış öylesine uzun sürmüştü ki çocukken gelenler, çocukları
hatta torunlarıyla gelmeye başlamışlardı. İsmi Markiz
pastanesi, yine pastane, hem de kafe, yemek de yenebiliyor.
Yanı başı 1840 ların Passage Oriantal’i Cumhuriyetin ilk
yıllarında Şark Aynalı Çarşı ve yakın tarihte Passage
Markiz olarak restoranları, barları butikleri olan Markiz
Pasajıydı, bir sürede orası kapalı kaldı, 2008’de tamamı
"Darty" bilgisayar marketi olarak işlevini sürdürüyor!
Narmanlı Hanın restorasyonu bitti yepyeni bir konsetle
hizmete başladı, heykellerle çiçek havuzlarıyla da süslenen
avlu ve iç mekan birahane, kafelerle oldukça fazla ilgi
görüyor.
Karşıya geçmeden bir iki satırda bahsedeyim Ziraat Bankasına
gelmeden 19. yy başına tarihlenen bir Narmanlı Han var.
Bakımsız kirli, hakkında
birçok proje üretilmiş, kale gibi bir bina dışa kabartma
dev sütunlar üzerinde iki katlı. İçinde bir noter vardı,
hayal gücünüzü çalıştırırsanız Çiçek Pasajı'ndan daha
güzel olmaya müsait görünüyor. Bir de bakımsız bahçe öylesine
yıllardır bekliyor, günümüzde içeriye yani bahçeye bile
girilmiyor! Caddeye bakan cephede İstiklal Eczanesi, kitapevi,
fotoğrafçı vardı 2015 Temmuz, Ağustos ayları itibariyle
restorasyon çalışmaları kapsamında etrafı perdelendi ve
günümüze güzelce boyanarak gelen bina tüm görkemiyle ortaya
çıktı, çalışmalar sona yaklaşarak devam ediyor.
Sırtımızı Şark Pasajına çeviriyor, Markiz’in karşı sırasında
yer alan Hıdıvyal Palas ile demir balkon korkuluklarıyla
dikkat çeken 1900 yılının Botter Apartmanı sırasına geçiyoruz.
Bu arada tüm İstiklal Caddesi boyunca Taksim'den Tünel'e
varıncaya kadar caddeye bakan binaların cephelerini süsleyen
heykellere bakmayı da ihmal etmemek gerekiyor.
|
|
|
Burada bulunan bir zamanların ünlü kitapevini Dünya Gazetesi
sahibi, Nezih Demirkent satın alıp Dünya Aktüel Kitapevi
ve sergi salonu yapmıştı, 2007 de kapanıp kahveci oldu!
Beyoğlu Evlendirme Dairesi olarak bilinen sokağın köşesinde
Foto Süreyya vardı, o da kapanıp Dört Mevsim Restoran
olmuştu, şimdi orası da kafe oldu derken butik Yargıcı
olmuş.
Sturbucks Coffe, Gloria Jean’s diye diye kafeleri sayarken,
işte bir küçük meydan daha İstiklal Caddesinin sonu burası
Metro Han önündeyiz.
Tünel Meydanı küçücük bir alan sürekli değişen kafeler,
dükkanlara sahne olurken 2015 yaz aylarında
açılan biri Belediyenin iki yeni kitap galerisi ile karşılaşıyoruz.
Metro bağlantısı yanında olan ve eskiden Beyoğlu Evlendirme
Dairesinin bulunduğu bu nokta.
Taksim-Tünel tramvayının ilk hareket noktası olup, bekleme
yaptığı durak olduğu için tramvayla beraber fotoğraf çektirmek
isteyenlere fırsat yaratıyor.
Burada soskak müzisyenlerini de görebilirsiniz, günün
hemen hemen her saatinde klarnet, gitar, akordiyon, saz,
keman seslerinin geldiğine tanık olabilirsiniz.
Karaköy - Tünel mevkii, Londra'dan sonra Dünyanın ikinci,
Türkiye’nin ilk metrosu burada 1875 de başladığı seferlerine
günümüzde de devam ediyor.
Hele yazın kavurucu sıcaklarında kendine has serinliği,
kokusuyla özlenen özelliğe sahip. Tünel çıkışının tam
karşısına düşen 1895 tarihli Tünel Pasajı olan yapının
altı geçit kafelerle kaplı,
oturup bir şeyler yenip içilecek farklı mekânlara sahip.
Son bina 1885 tarihi taşıyan, tuğla yapım bacasıyla Buhar
Merkezi.
Tünel meydanına bakan bir başka mola yeri Seferoğlu Apartmanı
altında hizmet veren “Gramofon Cafe&Bar” son haliyle "Simit
Sarayı" bir başka mola alternatifi olabilir. Yanıbaşında
kitapçı vardı şimdi dönerci olmuş.
Karşınızda kartpostal, gravür satan kırtasiyeci, müzik
evi, kafe var. Taksim-Tünel arasında yürüyüp bir kahve
molası sonrası, soluklanıp dönüşe geçebileceğiniz bir
yer. Buradan tünel ile Karaköy'e inebilirsiniz ama yürüyerek
inenleri daha renkli bir güzergah bekliyor.
Galipdede Yokuşu'nun Renkli Dünyası
Tünel’den Karaköy’e doğru uzanan Galip Dede
Caddesi, müzik aletlerinin satıldığı dükkânların, mağaza
ve galerilerin kayıt stüdyoların topluca bulunduğu yokuş,
buradan itibaren Beyoğlu farklı bir atmosfere bürünüyor,
adeta müzisyenlerin, gençliğin, turistlerin odak merkezi.
Haftasonu kalabalık daha da artıyor.
Zira hediyelik eşya dükkanlarının sıralanışı, takı satan
galeriler, kafeler, müzikli barlar ve tabii Galata Kulesine
giden yol olması, ziyaretçileri de değiştiriyor.
Yokuşun hemen sol başında Galata Mevlevihanesi ve Türk
Edebiyat Müzesi yer alıyor. Galata Mevlevihane girişinde
Türkiye'ye ilk matbaayı getiren İbrahim Müteferrika'nın
kabri bulunuyor. III. Selim döneminde buraya çok önem
vermiş.
Galata Mevlevihanesi gezilebilen müzesi ile sema gösterileri
de program dâhilinde izlenebiliyor. Geniş bahçe içinde
solda türbe, sağda taş yapım bir çeşme bulunuyor.
Beyoğlu Pera ile Yüksek Kaldırımı birleştiren Galip Dede
Caddesinde "Filateli Pul Galerisi" var. Yıllardır
faaliyetine aralıksız devam eden, pulculuk konusunda süreli
yayınlardaki yazılarından da tanınan, hem eğitim veren,
hem de pul zevki aşılayan Erol Akkaya’nın pul galerisi
bir başka uğrak noktanız olabilir. Ayrıca pullar, kartpostallar
ve bunlardan büyütülüp, fırınlanarak örneklenmiş çerçeveli
çiniler, fayanslar sevdiklerinize hoş hediyelikler satın
alabilirsiniz. www.filateli.com.tr
Yokuşun her iki yanında yer alan müzik aleti satan dükkânlarda
Akustik ve elektro Fender marka gitarlar, Hindistan'a
özgü saz sitar, Ludwig, Yamaha, Tama bateri takımları,
İstanbul, Bosphorus, İstanbul marka ziller, Yamaha yan
flüt, saksafon, ses düzenleri, ampliler, mikronlar, tefler,
tumbalar, sazlar, bagetler, mikrofonlar, nota sehpaları,
pikaplar, mıkserler, gitar distortion pedallarına varıncaya
kadar ne ararsanız burada bulabiliyorsunuz.
Çeşitlilik öylesine fazlaki, gözlükler, çantalar, deri
eşyalar, plaklar, kartpostallar, seramik kediler, çinili
şans topları, resimler, tablolar, afişler, posterler,
Galata Kulesi, tramvay maketleri, resimli gitarlar, resimli
duvar saatleri, biblolar, süs eşyaları, zil dükkanları,
cami, kilise ve de Galipdede Yokuşuna açılan daracık yan
sokaklarda, karşıdan karşıya gerilmiş iplere asılı yıkanmış
çamaşırların görüntüsü dahil hepsi burada gözlemleyeceklerinizden.
Yokuş boyunca tarihi binaların, dükkanların yanısıra,
renkli resimler yapılmış duvarlar, taze meyvesuyu büfeleri
de sıkça görünenler arasında yer alıyor.
Galata
Kulesi
Karaköy’e inmeden Galip Dede Caddesi sonunda Yüksek Kaldırım
yokuşunun başlangıcına yakın bir yerde tarihe meydan okuyan
bir kule yükseliyor ki ne kule.
Çoğu zaman ve bilhassa turist grupları geldiği anlarda
kapıda asonsör sırası dışarı taşıp uzadıkça uzuyor. Uzunca
bir süre sıra bekledikten sonra giriş ücretini ödeyip
minik asansör kabiniyle görevli ile birlikte panoramik
manzaralı kuleye çıkıyorsunuz.
Kuleyi çepeçevre saran seyir balkonundan İstanbul’un doyumsuz
manzarasını seyredebiliyor, bu anı ölümsüzleştirmek için
fotoğraflar çekiyor, Haliç köprülerini ve Boğaz kıyılarına
Anadolu yakasına
dek görebiliyorsunuz.
Gece kulübü, restoran hizmeti veren kulede, soğuk, sıcak
içeceklerle gezinizi devam edebilir, Hazerfen Ahmet Çelebinin
Üsküdar-Doğancılar’a bu kuleden kanat takıp nasıl uçmuş
olabileceğini düşleyerek kuleden inebilir, kule dibinde
park içinde ki Kiva Han adlı kafede veya bir başkasında
kahvede, tarihi çeşmeye karşı bütün bunların üzerine bir
demli çay daha içebilirsiniz.
Kulenin dibinde yeni açılan tramvay şeklinde bir büfeden
hizmet veren çay bahçesi daha var. Burada oturanlar tarihi
kulenin duvarına, taşlarına omuzlarını dayayıp kuleyle
bütünleşerek çay veya içeceklerini yudumlayabiliyorlar.
Galata Kulesi çevresinde yapacağınız tur boyunca vakit
geçirecek daha bir çok kafede oturabilir, hediyelik eşya
dükkanlarında vakit geçirebilir, kulenin dibinde tarihi
çeşmenin önünde açılan kermeslere göz gezdirip, sokak
müzisyenlerinin yaptığı müziklere de tanık olabilirsiniz.
Özellikle Türk Hamamında kullanılan aksesuarları, peştemal,
hamam tası, sabun çeşitleri gibi bir çok hediyelik eşya
haline almış çeşitleri, iznik, Kütahya çinilerinden yine
çok çeşitli objeleri bulabileceğiniz bir çok dükkan, tezgah
yerli yabancı ziyaretçilerin başını döndürüyor.
Daracık
sokakların bir çok fotorafsevere kompozisyon oluşturduğu
tarihi mekan da tahmin etmeyeceğiniz yerlerde birbirinden
farklı konumda butik berberden, butiklerden, hediyelik
eşya, takı, boncuk benzeri aksesuar bulunduran dükkanlar,
restoranlar, şarap tadım yerleri de bulunuyor.
Bunlardan biri de Manisa Kula Divlit Yanardağı yamaçlarında
Yanık Ülke ismiyle üzüm bağlarından üretilen şarapları
bulabileceğiniz Sensus Galata.
Zengin çeşitleri, restoranı, peynir sunumları ile yerli
yabancı turistlerin gözdesi olan Şarap&kahve restoranı
dekoru, barı ile de dikkat çekiyor. Sensus Tel No:0(212)245
56 57
Galata
Kule çevresi tüm Beyoğlu gezisinden daha farklı bir
atmosfere sahip günümüzde kafelerle, hediyelik eşya
dükkanları, müzik sektörü üzerine çalışan mağazalarla
dolu olsa da ara sokaklarda hala geçmiş yıllara ait
izlere rastlamak mümkün.
Şimdi geçiyoruz bir başka mola yeri olan çikolata dükkanına.
Galata
Kule çevresinde mutluluk satan çok tatlı mekân WILLY WONKA
CHOCOLAT
Yeni mekânlar açıldıkça sürprizler de ortaya çıkıyor.
Kısa zamanda kulaktan kulağa yayılarak merak uyandırıyor.
Bunlardan bir yenisi de 2017 ortalarında açılan Galata
Kulesi çevresinde ki WILLY WONKA CHOCOLATE adlı çikolatacı
dükkânı.
Belçika menşeli çikolatayı kendi mekânlarında pişirip
servise sunan girişimciler çeşitleriyle büyük beğeni toplarken
konukları da fazlasıyla mutlu ediyorlar.
Çeşitlerden biri "Mutluluk Sandalı" Eritilmiş sütlü Belçika
çikolatası, çilek, gevrek parçaları, rulokat, krema, Antep
fıstığı karışımı ile birlikte sunuluyor. Diğer seçenek
olan "Yaz Bahçesi" Eritilmiş sütlü Belçika çikolatası,
çilek, muz, kakaolu kek parçaları çikolata kayık içinde
getiriliyor, yanında ki sos fincanı içinde ki sıcak çikolata
sosu dökülerek yeniyor.
Tabağın diğer köşesinde ise dondurma topları bulunuyor.
"Gerçek Aşk" siparişi verenler kalp şeklinde hazırlanmış
çikolatayı eritilmiş sütlü Belçika çikolatası, muz, çilek,
mozaik pasta beraberinde yiyorlar. Bir başka seçenek ise
"Balon" ismiyle anılıyor.
Masaya balon şeklinde gelen servis merak ve sevinç uyandırırken,
balonun vanası açılınca sıcak çikolata yenecek malzemenin
üzerine yavaşça sızıyor.
Bir porsiyon çikolata için 14 ila 18.00 TL arası ücretlenirken
çikolata tabağında 100 gram porsiyon çikolataya 10 TL
ödeniyor. (Ocak 2018 fiyatlarıyla)
|
|
|
Güler yüzlü servis elemanlarının kısa sürede hazırlayıp
sundukları çikolata çeşitleri yanında yine sıcak çikolata,
filtre kahve, Latte, Cappucine, Espresso, Amerikano, Türk
kahvesi, çay, limonata gibi içecek olanakları bulunuyor.
Gençlerin, hatta Arap turistlerin bile gözdesi olan mekâna
gelenlerin çikolata yerken mutluluğu yüzlerinden okunuyor.
Yüksek Kaldırım Yokuşu Galata Kulesi ne çıkan dört yol
ağzından sola dönüp 100 metre sonra ulaşılıyor.
Farklı kültürlerin göstergesi olarak sinekok, kilise,
camiyi de bu bölgede, yan yana görebiliyorsunuz.
Hatta anlatılanlara göre yıllar öncesi dosluk içinde bir
arada yaşayan Rumlar, Museviler, Türkler lakerdayı çok
severlermiş, bu nedenle sokaklardan birini de bu ismi
koymuşlar. Rum mimarlarının Kostanidnidis imzalı bazı
heykeller, kabartmalarla süslü yapıları önünden açık hava
müzesi gibi gezerek Bankalar Caddesine doğru geçerken
bu defa karşınıza geçmişi 19 yy'a uzanan ve kalıntıların
bir kısmı Perşembe Pazarında da görülen Genvezlilerin
Kalesi çıkıyor.
Uzunca bir süre geçmesine rağmen hala turizme kazandırılamamış
olan kale kalıntıları bir dönem Türkler tarafından yangın
kulesi olarak kullanılmış, bu nedenle günümüze kilise
ve çan kulesiyle beraber kale de yıkılmadan ulaşabilmiş.
Yokuş boyunca elektik malzemesi, avize satıcıları arasında
sıkışıp kalmış nadide güzellikte bir Osmanlı çeşmesi de
dikkat çekecek güzellikte süsler barındırıyor.
Galata turu bitiminde Karaköy'e, yokuşu inerek Bankalar
Caddesine görülebilen ilginç mimariye sahip “Komando Merdivenleri”
ile de buluşabilirsiniz. Buradan Yüksek Kaldırım yokuşunu
kullanarak tekrar Tünel Meydanına çıkma imkanınız var.
Eğer yokuş çıkmak istemezseniz Karaköy Tünel arası çalışan
vagonlarla hiç beklemeden sıcak günlerde metro serinliğinde
yine Tünel meydanına ulaşabilirsiniz.
Dip not: Yüksek kaldırım yokuşu'nun alt sol paralelinde
Alageyik Sokağı, yani İstanbul Genel Evi hizmet veriyor.
Beyoğlu Notları
Beyoğlu podyum misali kaldırımsız geniş bir platformdan
oluşuyor, ortada tramvay rayları, su gider mazgalları,
zemin taş karo kaplı. Bilhassa öğlen saatlerinde yemek
molası için verilen saatlerde, çeşitli ofis ve bankalarda
çalışanların yürüyüşe çıkışıyla hareketlilik yaşanıyor.
Öğle sonrası, ikindi arası çevrede bulunan çok sayıda
okulun dağılış saatlerinde cadde, bu defa okul formalı
ilkokul ve lise çağında öğrenci akımına sahne oluyor.
Cumartesi, Pazar günleri öğleden sonradan itibaren cadde,
yaya trafiğine cevap veremez hale geliyor. Hafta sonu
iki milyona yakın ziyaretçi ağırlıyor!
Galatasaray Meydanında sık sık gösterilere, protestolara
rastlanıyor. Trafiğe kapalı olmasına rağmen bazı sivil
araçların geçişlerine ve park edişlerine, güvenlik ve
belediye hizmet araçlarının geçişlerine tanık olabiliyorsunuz.
Taksim Tünel arası sürekli tramvay seferleri yapılıyor.
Beyoğlu’na en yakın Galatasaray Lisesi önünden, İngiliz
Konsolosluğu köşesinden, Tarlabaşı Bulvarından, Taksim
Meydanı’ndan taksi bulunabiliyor.
Yeni Melek Gösteri Merkezi, Emek, Alkazar Sineması, kısaca
sinemalar, tiyatro ve kulüp binası, çeşitli ülkelere ait
konsolosluklar, Fransız Sarayı, yerli yabancı okullar,
iş yerleri, bankalar burada. Barlar, cafeler, İtalyan
Restoranı, Çin lokantası, Bursa Kebapçısı, İnegöl Köftecisi,
Bodrum lokmacısı, gözlemeciler, dönerciler pastaneler,
kahveler, şarap evleri, oteller, Galatasaray Hamamına,
varıncaya dek, her dalda çeşitlilik fazlasıyla burada.
Mekânların isimlerini bir bir yazmaya kalksam işin içinden
çıkamayacağım, biri kapanırsa bir yenisi açılıyor veya
isim değiştirip devam ediyor. Nüfus da fazla ve değişken
olunca Beyoğlu Emniyet Amirliği’ne düşen görevlerin sayı
ve sorumluluğu da haliyle arttıkça artıyor.
Ünlü cadde, 24 saat boyunca, 30 kusur kamerayla, belirli
noktalarda konuşlandırılmış sabit, gezici ekip otolarıyla,
sivil ve resmi polislerle sürekli gözetim altında tutulmaya
çalışılıyor.
Buna rağmen yine de çanta taşırken, kapkaça ve ani gelişen
olaylara, gösteri ve yürüyüşlere yapılan müdahalelere
karşı dikkatli olmak gerekiyor.
Beyoğlu’na Genel Bakış
Beyoğlu bir podyum gibidir, giyinip, kuşanan, takıp takıştıran
birçok kişi görülür.
Moda merkezi sayılır. Düşük bel pantolon giyip, açıkta
kalan bel çevresi gamzelerini, göbeğini gösterenler, saçlarını
savura savura, keklik gibi sekerek giden genç kızlara,
kısacık şortlu cüretkâr bayanlara en çok burada, bu caddede
rastlanır.
Ne plazalar, ne alış veriş merkezleri bir biri ardına,
nerede açılırsa açılsa da Beyoğlu şöhretinden kaybetmeden
devam eder renkli yaşantısına.
Butikler sık sık vitrin değiştirir, Müzikli rock barlarda
yeni gruplar sahne alır, dansı, yaşamayı, eğlenceyi sevenleri
buluşturur. Herkesin ilgisini çeken mutlak bir yer bulunur.
Kırk yıldır göremediklerinize karşılaşma ihtimalinin bulunduğu
en yüksek yerdir.
Sevgilisiyle el bebek gül bebek dolaşanlar, durup durup
öpüşenleri vardır.
Vatmanın çın çın sesi ile tramvayına yol açtığı, bir fotoğraf
stüdyosu, çekim platosu gibidir.
Burası Beyoğlu’dur, Türkiye’nin en ünlü, uzak kalınca
en çok özlenen, düşlenen caddesidir.
Bu yazı da bu satırla bitmeyecek, yeniliklerin ilavesiyle
yaşadıkça devam edecektir…
Beyoğlu
Eğlence Mekanları
|
Nardis
Jazz Clup
120
konuk kapasiteli, Caz müziği dinlenen kulüp
de farklı türde canlı performanslar sergileniyor.
Pazar günleri haricinde her gün açık olan caz
kulübünde giriş ücreti ödenerek hafta içi 21.30,
00.30 arası, hafta sonu 01.30’a kadar müzik
ziyafeti eşliğinde eğlenme imkânı bulunuyor.
Nardis Jazz Clup Tel no. 0212 244 63 27
Ghetto
Mario Cantoni binasında 207’den bu yana hizmet
veren Ghetto, Perşembe, Cuma, Cumaertesi geceleri
düzenlenen konserlerle gençlerin uğrak yerlerinin
başında geliyor. Farklı ses ve ışık efektlerinin
sergilendiği mekân, hafta içi 20.30, hafta sonu
22.30 da açılan geniş kapasiteli, içkili mekân
03.00’ dek hizmet veriyor.
Ghetto Tel no. 0212 251 75 01
Roxy
Birçok amatör grubun sahne aldığı ve canlı performansların
sergilenip, disko geceleri, hafta sonu partileri
düzenlenen, 750 konuk kapasiteli Roxy’de, caz,
rock, blues, latin, techno türü müzik çalınıyor.
Hafta içi düzenlenen özel partiler haricinde
Cuma, Cumartesi geceleri geç saatlere kadar
Roxy, bira, kokteyller müzik eşliğinde gençlerin
gözdesi durumunda.
Roxy Tel no. 0212 249 12 83
İndigo
Canlı müzik performanslara ev sahipliği yapan
mekân, dünyaca ünlü DJ lerin hazırladığı tekno,
disko, electro, rock müzik türleri ile müziksever
gençlerin dans edip müzik dinlediği mekân olarak
rağbet görüyor.
İndigo Tel no. 0212 45 13 07
James
Joyce Irish Pub
Dev ekranlı içki barında oturup maç, konser,
klip izlerken biranızı yudumlayabileceğiniz
İrlanda barında her gün bir başka grup tarafından
yapılan canlı müzik performansları da izlenebiliyor.
Hafta sonu giriş ve bira ücreti ödenirken, hafta
içi ücretsiz giriş uygulanıyor.
James Joyce Irish Pub Tel no. 0212 244 79 73
Brasserie Bomonti
Asmalı Mescit’te hizmet veren bira içilip, patates
kızartması yenen mekânda, her gün 11.00-03.00
saatleri arasında vakit geçirilebiliyor.
Brasserie Bomonti Tel no. 0212 245 76 10
Bibuçuk
Bira ve patatesin yanı sıra atıştırma mekânı
olan Bibuçuk’da, hafta içi 12.00- 24.00 hafta
sonu 12.00-24.00 saatleri arasında keyifli saatler
geçiriliyor.
Bibuçuk Tel no. 0212 244 70 10
Jolly Joker Balans
Gece 03.00 a dek açık olup, 800 konuk ağırlayabilen,
rock, pop-rock, alternatif müzik performans
gruplarının sahne aldığı müzikhol’de, gençler,
orta yaşlılar, bira ve kokteyllerle konserleri
izleme imkânı buluyorlar.
Jolly Joker Balans Tel no. 0212 249 07 49
Mojo
Beyoğlu’nun
en tanınmış müzikhollerinden biri olan Mojo,
haftanın her gecesi düzenlenen canlı müzik,
konser performanslarının yanı sıra, sevilen
rock klasiklerini çalması bakımından yıllardır
popülerliğini koruyor. Dans edip, üç ayrı barından
aldıkları içeceklerle serinleyen müzik tutkulu
gençler, birçok tanınmış rock grubunu izleme
ve gecelerin ünlü müdavimlerini görme imkânı
buluyorlar. Damsız girilemeyen Mojo’da canlı
müzik 24.00’de başlarken, 04.00 kadar eğlenme
imkânı bulunuyor.
Mojo Tel no. 0212 243 29 27
İstanbul Live
Yerli ve yabancı rock gruplarının sahne aldığı
İstanbul Live 2004’de bu yana yüksek kapasiteli
salonunda müzik sever gençlerle buluşuyor. Saat
21.00’de konuk ağırlamaya başlayan müzik holünde
konser türüne göre kapı giriş ücreti ödeniyor.
04.00’de kadar müzik dinleyip eğlenen gençler
en fazla bira tüketiyorlar.
İstanbul Live Tel no. 0541 889 10 90
Beyoğlu Hayal Kahvesi
20 yıla yakın süredir Beyoğlu eğlence mekânları
arasında hizmet veren Beyoğlu Hayal Kahvesi,
rock müziği performansları denince ilk akla
gelen mekânların başında yer alıyor. Her gece
canlı müzik izlenebilen mekân, sabahın ilk saatlerine
kadar açık. Başta rock olmak üzere, caz, blues,
soul türü müzik yapılan Beyoğlu Hayal Kahvesinde
Redd, bulutsuzluk Özlemi, Nev, Yeni Türkü gibi
tanınmış gruplar konser veriyorlar.
Beyoğlu Hayal Kahvesi Tel no. 0212 244 25 58
Dorock
Taksimin gözde rock barlarından olan Dorock,
rock ve metal seven gençlerin uğrak yerlerinden
biri. Sevilen rock klasiklerini kendi yorumlarıyla
sergileyen rock grupları 23.00 dinlemeye başlayan
müzikseverler geç saatlere kadar eğlenme fırsatı
buluyorlar.
Dorock. Tel no. 0212 293 75 65
Babylon
Asmalımescit’te yer alan tanınmış müzik holü
Babylon, Beyoğlu’nun gerek mimari, gerekse müzik
akustik kalitesi bakımından en geniş, en rahat
konser izlenen müzikhollerinden biri. Pistin
sahneye yakınlığı ile sıcak ilişki kuran grupların
performanslarını salonda veya üst kat balkonlarından
izleme imkânı bulunuyor. Babylon Rock, caz,
elektronik türü müzik yapan yerli ve yabancı
grupların yanı sıra dans, tiyatro gibi etkinliklere
de yer veriyor. Babylon konserleri 21.30- 23.30
arası gerçekleşiyor, müzikli parti 03.00’e kadar
sürüyor.
Babylon Tel no. 0212 292 73 68
Line
17.00-05.00 arası müzik dinlenen rock bar Line’de
buluşan gençler, dev ekranların seyri eşliğinde
dans edip eğlenme, canlı performansları izleme
imkânı buluyorlar. Hafta içi ücretsiz, hafta
sonu bir yerli içki dâhil giriş ücreti ödeniyor.
Line. Tel no. 0212 252 06 94
Novo
Asmalımescit’te hem atıştırıp hem içki içilebilen
ve en fazla 100 kişi alabilen küçük bir mekân
olan Novo, Pazar geceleri hariç her gece konuk
ağırlıyor.
Salı gecelerini Türkçe rock diğer geceler nostalji
ve günümüzün sevilen parçalarına ayıran rock
bara giriş ücretsiz.
Novo. Tel no. 0212 252 59 52
Off
Pera
Asmalımescit’te Salı programlarıyla geçmişe
özlem duyanlar tarafından rağbet gören rock
barda klasik müzik, Techno müzik günleri de
düzenleniyor, her türe göre değişen konuk profiline
rastlanıyor.
Off Pera. Tel no. 0212 249 26 97
Rouge
Taksim-Talimane’de hizmet veren şarap barı,
gerek yerli yabancı zengin şarap çeşitler ile
şarap severleri, gerekse akustik müzik eşliğinde
yemek yiyip, şarap içenlere keyifli akşamlar
vaat ediyor. Rouge’nin giriş katında şarap çeşitlerinin
bulunduğu satış bölümü yer alırken, üst katlarında
peynir tabağı, kadehte şarap tadımı, özel mönüden
tercih seçenekleri bulunuyor. Her gün 11.00-02.00
açık.
Rouge Tel no. 0212 237 01 90
Gönül Sokakta bulunan Nar Pera, Flavio, Lux,
Off Pera gibi mekânlara sığamayanlarla dolup
taşarken, Atiye sokak’ta Asmalı Mescidin sokakta
oturup içki içip, yemek yiyerek sohbet etmeyi
sevenleri ağırlıyor. Birçok mekâna sahip Tomtom
Sokak meyhane zevki veya müzik dinlemek isteyenlerin
akın akın geldiği hafta sonları rağbet gören
yerlerin başında yer alıyor. Sofyalı Sokak meyhanelerin,
kulüplerin sıkça yer aldığı, hafta sonu yoğun
miktarda ziyaretçi ağırlayan bir başka sokak
oluyor.
|
|