Kapılar ve tokmaklar zamana meydan okur gibi günümüze dek ayakta
kalmayı başarmış, geçmişin zarif edası ve vazgeçilmez özenini
taşıyan eski evlerin kapıları, hele de kapı tokmakları dikkatinizi
çektimi hiç?
Anadolu'nun mimari dokusu bölgelere göre
çeşitli özellikler ve farklılıklar taşıyor. Bunlar arasında evleri,
köşkleri, han, kervansaray ya da camileriyle öne çıkan turistlik
merkezlerin sayısı da oldukça fazla. Mimari açıdan dikkat çeken
yörelerimizi sıralayacak olursak, şu merkezler akla geliyor hemen:
Safranbolu, Yörükköyü, Taraklı, Mudurnu, Göynük, Bursa, Cumalıkızık,
Trilye, Mudanya, İnegöl, Afyon, Kütahya, Uşak, Kuşadası, Bergama
Çeşme Ayvalık, Muğla, Ula, Şirince, Kınık, Bozcaada, Foça, Milas,
Elmalı, Kaş, Antalya Kaleiçi, Ankara Kaleiçi, Mardin, Diyarbakır
Silvan, Amasya, Kayseri, Bilecik Osmaneli, Sinop - Gerze... Tabii
buna Karadeniz'in ahşap yapıları ile İstanbul'un köşkleri, yalıları
ve eski evlerinide eklemeyi unutmamak lazım.
Bu yörelerdeki mimarinin en ilgi çekici unsurlarından biri, kuşkusuz
eski evler... Zamana meydan okur gibi günümüze dek ayakta kalmayı
başarmış; mimari uslubu, yapı malzemesi, çatısı, merdiveni ya
da balkonuyla dimdik; geçmişin zarif edası ve vazgeçilmez özenini
taşıyan eski evler...
Bu evlerin hemen hepsi, eskinin o ince zevkini günümüze taşıyan
örneklerle dolu. Cumbası, dökme demir balkon korkulukları, pencere
kafesleri, ahşap ya da kesme taş işçiliği... Bunlar arasında bir
de hiç şüphe yok ki olağanüstü güzellikte kapılar ve bu kapılar
kadar "özel" kapı tokmakları var.
Masum kadın yüzleri...
Türk,
Ermeni ya da Rum demir ustalarının hünerli ellerinde şekil bulan
bu kapı tokmakları, eski evlerin adeta en vazgeçilmez aksesuarlarından
biri. Pil yada elektriğin çıkardığı seslerin hayata karışmadığı
dönemlerde duyulan bu tok vuruşların kaynağı, "ev halini" ifade
eden çeşitli mesajları da barındırıyor içinde... İster mesajı,
ister sesi, ister biçimi; kapı tokmakları başlıbaşına birer sanat
eseri...
Kapı tokmaklarının yoğun olarak görülebildiği ve zamanınıza dek
yozlaşmadan gelebilmiş ender yerlerden biri olan Safranbolu ve
ona yakın Yörük Köyü'nde dairesel özellikli, kulplu ya da metal
disklere tutturulmuş. Öte yandan, Ayvalık Alibey (Cunda Adası'ndaki
taş evlerde daha çok masum bir kadın yüzünü yansıtan zarif figürlü
kapı tokmaklarına rastlanıyor. Çeşitli biçimler taşıyan, orijinal
ve hayli eski kapı ve tokmaklarını bir de Atatürk'ün konakladığı
ve şimdi müze olarak koruma altına alınmış evlerde görmek mümkün.
Eski Adana evleri; Erzincan, Altınoluk, Güre gibi daha birçok
il ve ilçede de birbirinden ilginç tokmaklara rastlanıyor.
Bazen ev sahibinin mizacı hakkında fikir veren kapı tokmaklarından
ürktüğünüz, bazen de aynı kapıyı tekrar tekrar çalmak geliyor
içinizden... Tokmak biçimleri arasında gaga ağız, ejderha, yılan
da bulunuyor. Topuzlar, üçgenler, çubuklar, Çengellerden oluşan
geometrik şekillerin hepsinde bir anlam, bir estetik yer alıyor.
Demir işçiliğinin inceliği, küçücük bölümlere işlenmiş motifler,
göz alıcı figürler insanı hayrete düşürüyor...
Kalın
ve sert ağaçlardan yapılma çift katlı kapılara monte edilen tokmakların
kullanımı sırasında çıkan tok ses evin içinde veya avluda yankılanırken,
Yapının görkemini de tamamlıyor, tıpkı Diyarbakır'da kesme taştan
yapılan Silvan evleri örneğinde olduğu gibi. Günümüzde diafon, görüntülü
ekranlar, ziller, kuş ötüşü, melodili kapı zilleri, uzaktan kumandalar,
kartlı sistemler, sahibinin sesine duyarlı kapı kilitleri bile var
ama hiçbirisi eski kapı tokmaklarının verdiği mesajları inceliğini
yansıtmıyor. Kapı tokmaklarının çeşitli ebatlardaki tokmaklarına
bağlanan bezler, ipler hep bir anlam taşımış, kullananlar ise gelenekleri
uzun süre yaşatmışlar.
Kapı tokmakları yankılanan hoş bir sedadır.
Kapı çalmak, açılmasını beklemek,bir hoş geldin, bir güleryüzle karşılanmak. Ya
da kapınızın çalınmasını beklemek bir özlemdir çoğumuz için... Hele de kapımızı
çalan, yolunu beklediğimiz; sevdiğimiz biriyse... |