GEZİYORUM
Altınoluk
ve Şahinderesi Kanyonu
İster
dağa çıkın, ister denize inin...
Bu defa havası, suyu ve şifalı otlarıyla sizi bambaşka bir
cennete davet ediyoruz. Altınoluk ve Şahinderesi Kanyonu
huzur ve sağlık arayanlar için ideal bir yer... İsterseniz
Kazdağı'na çıkıp dağ havası alın, isterseniz kanyonda dolaşın,
isterseniz de kanyona girin...
|
İsmini çevresinde bulunan Şahinderesi Kanyonu ve altın sarısı
renkteki zeytinyağından alan Altınoluk eski ismi papazlık
olan bir Rum köyü.
Hem deniz, hem de dağ turizminin birlikte yaşanabildiği
bölge bol oksijenli temiz havası
ve dünya çapındaki zeytinyağıyla ünlü.
Kazdağı eteğinde Edremit Körfezi'nin incisi durumundaki
yerleşim bölgesine aşırı talep nedeniyle hayli konut yapılmış,
emekli cenneti olmuş.
Ancak kalabalık şehir merkezini, deniz tarafını bırakıp
eşsiz güzellikteki yol tarafına bakarsanız kanyon girişi,
dağ manzarası, şelale ve göletler göze, alabalık çiftlikleri
ise damağınıza hitap edebilecek başka güzellikler de sunuyor.
Mayıs ayında zeytin, iğde, badem, ıhlamur, hanımeli, zambak
ve kır çiçekleriyle baş döndürücü bir koku yaydıkları çiçek
açma mevsimlerinde Yedigöller Milli Parkı'nı kıskandıracak
güzelliğe bürünüyor.
Özellikle 610 metre yükseklikte bulunan (Fidanlık mevkii)
bozuk dağ yoluna rağmen tüm yorgunluğunuzu unutturacak güzellikte
şelale ve doğa yapısına sahip.
Altınoluk yöre halkı etraftaki diğer köylere nazaran masada
yemek yemeye intibak eden ilk köy olmuş. Altınoluklular
Midilli Adası halkı ile son derece samimi temas halindelermiş.
Hatta zamanın beylerinin karbeyazı gömlek yakaları kolalanmaya
Midilli'ye gönderirlermiş.
Yöre hanımlarının vazgeçilmez tutkularının başında ise takılar
geliyormuş.
Altınoluk İda Dağında yapılan Dünyanın ilk güzellik yarışması
temasını da sembol olarak kabul edip kompozisyonlu heykelleri
meydanına koymuş.
Günümüzde
Altınoluk 2016
Altınoluk aileler için tercih edilen yazlık tatil yerlerinin
basında geliyor. Güne
başlayanlar ücretsiz plajlarda yerlerini alıyorlar. Gün
boyu denizin tadını çıkaranlar, deniz bisikleti, kano ile
de dolaşıyorlar.
Zengin çarşısı, hediyelik eşya, zeytinyağı satan dükkanlar,
cafe-bar ve çay bahçeleri gün boyu şenlenirken, akşam yemek
sonrası başlayan hazım yürüyüşleri, gecenin geç saatlerine
kadar devam ediyor.
Yürüyüş parkuru Altınoluk meydanı dondurmacı Vardar önünden
sahil boyu ve dalgakıran sonuna dek sürüyor.
Vardar dondurmacısından renk renk, top top dondurmalarını
alanlar, bir taraftan dondurmalarını büyük keyifle yerken,
bir yandan da Altınoluk iskele meydanı sahiline yeni yapılan
daha doğrusu eski yerinden sahile taşınarak restorana benzetilen
Su Ürünleri Kooparatifinin akvaryumunda ki deniz balıklarını
seyrediyorlar.
Meydana açılan çarşı avlusunda yer alan tezgâhlarda satılan,
yöresel özellikli hediyelikler, takılar, yazlık ihtiyaçları
oldukça rağbet görüyor.
Müzikli barlar, sahil boyunca uzanan manzaralı çay bahçeleri
gençlerin, ailelerin yatma vakti gelene kadar vakit geçirdikleri
yerler oluyor.
Altınoluk’ta sadece sahil boyunca değil, iç kısımlarda da
canlılık yaşanıyor.
Marketler dolup boşalıyor, eski altınoluk evlerini görmeye
gelenler, beğendikleri kompozisyonları kameralarına çekiyor,
kahvelerde, çay bahçelerinde mola veriyorlar.
Yöreyi ziyaret eden sevilen sanatçıların konserleri varsa,
söz birliği etmişçesine tiyatroda toplananlar etkinliğini
neşe ve coşkuyla izliyorlar. Plajlar ise hem ücretsiz hem
de her yerden denize girme imkanı sağlıyor. Yaz mevsimi
sonu Eylül ayında adeta uyuyan deniz, dipte gazete okuyacak
kadar net görünüp berraklaşıyor.
Balık Havuzu ve Eski Plaj
Altınoluk sahilinde yer alan Altınoluk Su ürünleri Kooperatifinin
balık havuzunda, önceki yıllarda Altınoluk açıklarında tutulmuş
köpek balıkları, (Mustelus), Vatozlar (Çuçuna), Kocagöz
balık yavruları bulunuyordu.
Akvaryum misali cam ve duvar bölümleri içinde sergilenen
balık havuzunun yanına girmek isteyen izleyiciler turnike
girişinde 1 TL aile giriş ücreti ödüyorlardı.
Akvaryum etrafında toplanan meraklı izleyiciler sudan başlarını
dışarı çıkarma huyu edinmiş balıkların kafalarını okşuyorlar.
Köpek balıkları ile birlikte yaşayan Vatozlara sardalye
balığı yem olarak veriliyor, balıkların kendilerini sudan
dışarı atmamaları için gece akvaryumun üstü ağ ile kapatılıyordu.
Üçgen biçimli kanatlarıyla sürekli hareket halinde olan
kuyruklu vatozlar, üsten bakıldığında kahverengi ve ürkütücü
görünüşlerine tezat, göğüs kısmı beyaz ve bebeksi suratı
ile sempati ve büyük ilgi topluyorlardı.
Kooperatifin ikinci akvaryumunda ise çok sayıda çipura ve
levrek balıklarının canlı yaşamı sergileniyordu.
Videosunu
izlemek için TIKLAYINIZ...
Belediye arsası üzerinde olduğu belirtilen Su Ürünleri Kooparatifi
2014 yılında bulunduğu yerden kaldırılıp sahile taşındı,
yine balık satılıyor. İlave olarak satışta ki balıklardan
seçtiğiniz balığı pişirtip yeme imkanı da veriyorlar, camekanlı
restorana dönüştürüldü, eski yeri de park oldu.
Bir başka değişiklik ve düzenleme ise balıkçı barınağının
dışında bulunan plajda yapıldı. Plaj sahası toprak doldurulup,
kayalardan yüksek bir duvar örülerek içerde kalan kısım
yürüyüş alanı olarak ayrıldı.
2014 yılında Akçay sahillerine özenilerek yapılan yeni uygulama,
Altınoluklular ve tatile gelenler tarafından hiç beğenilmedi.
Kayaların kıyı bandına yığılmasıyla örülen duvarın sahilde
oturulan yerlerden yüksek olması nedeniyle deniz görünmez
oldu.
Dalgakıran içinde ki balıkçı teknelerinin de bir başka yere
taşınması gündemde.!
Kaz
Dağı Düden Yaylası
Tur'a katılan günübirlik gezi yapmak isteyen gruplarla eski
Altınoluk yerleşim merkezi Çam Mahallesinden
saat 10.00 da Kaz Dağına doğru dağ yoluna giriliyor.
Sırasıyla Küp Gediği, Sarısu, Üç Pınarlar, Karaçam, Kazak
Pınarı, Şah Taşları sonrası Düden'e geliniyor. Tur rehberi
güzergâh boyunca iki kez mola vererek hem gezi boyunca görülecek
yerler, hem de Kaz Dağının mitolojik geçmişi hakkında aydınlatıcı
bilgi veriyor.
Düden mevkii, kapalı ev ekonomisinin geçerli olduğu yıllarda,
dağın iki yamacında oturan insanlar senenin belirli zamanlarında
mallarını ihtiyaç doğrultusunda takas yoluyla değiştirdikleri
yer olarak biliniyor.
Türkmenlerin konargöçer olarak yaşadığı,
yaz aylarında oba kurup kamp yaptığı ve günümüzde Milli
Park sınırları içinde olan bölge Altınoluk'a gelenlerce
mutlaka gezilip görülüyor.
Altınoluk - Düden arası yer yer engebeli toprak olan dağ
yolunda 4x4 türü dağ araçlarıyla ulaşım sağlanıyor. Düden
Yaylası, Anadolu yükseltileri arasında cüce sayılmasına
rağmen deniz seviyesi sıfır noktasından 1250 metreye 26
km gibi kısa mesafede ani çıkılması nedeniyle ilgi çekiyor.
Yazın en sıcak aylarında bile serin olan yaylada rüzgâr
sesi ile nefis botanik kokusu buram buram
hissediliyor. Endemik bitkiler, dağ laleleri, mevsiminde
kelebekler, tüm doğal ortam fotoğraf severleri mutlu etmeye
yetiyor.
Yol boyunca tur yolcuları bazen yaban hayatın sürprizlerinden
ayı, domuz, karaca görme şansı bulabiliyorlar.
Dağın ilk 500 metre yükseltileri zeytin ağaçları, 650 metre
kızılçamlarla Akdeniz orman tipi görülebiliyor. 4 mevsim
yaşanan dağın Kuzey yamacında ise karasal iklim nedeniyle
kızılçam bulunmuyor.
Mayıs sonu başlayıp, Eylül ayı sonuna dek tur düzenlenen
turlarda Düden Mevkiinde mola için soluklananlar yemek siparişlerini
verip Küçük Düden Mevkide 15 dakikalık bir yürüyüş yaparak
burada ki koyun ağılında süt sağma, peynir yapımı gibi yöresel
üretimleri görüyor, acıkmış olarak Düden kamp alanına dönüyorlar.
Tavada pişirilmiş alabalıklar, henüz açılan hamurlarla yapılan
gözlemeler, salata ve meyveler, buz gibi pınarlarda soğutulmuş
biralar, meşrubatlar büyük iştahla yenip içiliyor. Yemek,
dağın pınar sularından demlenen çaylar, kahvelerle tamamlanıyor.
Sürenin durumuna göre Şahin dere kanyonu Gücük Burun'dan
kanyonun muhteşem ve tüyler ürpertici, görkemli
manzarası seyrediliyor.
Bol bol anı fotoğrafları çekiliyor.
Son etapta dağın zemin sularında ki tertemiz göletlerde
yüzüp safarinin tozu
atılıyor.
İnanışa
göre gerçekleştiği söylenen dilekler, şelaleler altında
yüzülürken, geçilirken mutlaka tutuluyor.
Dileği yerine gelenler, aynı yere bir kez daha bu defa teşekkür
için geliyorlar.
Akşam 18.00 de doğanın natürel kalbinden ayrılıp Altınoluk'a
dönen grup yeniden betona yenik düşmüş sahillere ve trafiğin
içine girerken bir başka geziye katılmak üzere vedalaşıp
ayrılıyorlar.
Mare&Monte Seyahat Acentesi: Tel: 0(266) 396
17 30
Acentenin Hasanboğuldu, Sutüven Şelalesi, Tahtakuşlar
Etnografya Galerisi, Başdeğirmen Şelalesi, Adatepe, Yeşilyurt,
Zeus Atları, Ayı Dere, Bozcaada, Kuşadası, Gökçeada, Assos,
Truva, Gelibolu Yarımadası Milli Parkı, Kaz Dağı Zığındere
gibi turları bulunuyor.
Şahinderesi
Kanyonu
Altınoluk'u
oksijen çadırına dönüştüren etkenlerin başında Şahinderesi
Kanyonu geliyor.
Bölgede
hava değişimini sağlayan kanyon, dağdan çektiği çam kokulu
havayı ovaya dağıtırken, denizden aldığı iyot
kokulu havayı, dağa çıkartarak bir
çeşit baca görevi görüyor. Karşılıklı hava sirkülasyonunu
sağlayan 27 kilometre uzunluğundaki kanyonun yüksekliği
600 metre. Açık U şekilli aralığı 700 metre civarında.
Çevresi şifalı bitki ve otlarla bezeli olan Şahinderesi
Kanyonu'na Orman İşletme
Müdürlüğü'nden izin alınarak giriliyor. Rehbersiz gezmenin
oldukça zor olduğu Şahinderesi Kanyonu'nda 25 kilometrelik
bozuk toprak yol daha ziyade Jeep türü araçlara geçit veriyor.
Kanyonda
bekleyen sürprizler
Şahinkale'nin
kuzeyine gitmek için Avcılar Köyü'nden orman yoluna giriliyor.
Ormana giriş izninizi
görevli bekçiye gösterip köprü başından Kışla Dağı'na varılıyor.
Yol üzerinde
çok soğuk, kireçsiz vücut üzerinde çarçabuk kuruyan suya
sahip gölcükler bulunuyor. Bunlardan
biri olan Dereçatı mevkiinde yüzebilirsiz.
Bu nedenle yola çıkmadan önce mayo ve
havlunuzu yanınızda bulundurun.
Su ve kuş sesinden başka ses duyulmayan bölgede pınar suları
hayli bol. "Dereçatı suyu" çiçek ve kekik kokularını da
beraberinde getirip,
yosunlu kayaların kalbinden akıyor.
Biraz ilerideki pınar ise nane otları arasından aktığı
için "Naneli pınar" ismiyle anılıyor.
Kanyonda ilerleyen Gücük Burun, Ağlayan Çam, Kestane Deresi,
Yörük Pınarı, Selvili Mezarlık, Ayı Kapıları, Damla isimli
etapları geçip kabaran iştahınızla Altınoluk'a dönebilirsiniz.
Şifalı
otlar
Birçok
hastalığın tedavisinde başrolü
üstlenen
otların tüm çeşitlerini Kazdağı'nda bulmak mümkün. Bitki
ve otlara meraklılar eczacı ve doktorların aradığı isim
ise, dağın neresinde, ne zaman ne yetiştiğini çok iyi bilen
İbrahim Arısoy, hiç oturulmamış bir evi seramikle döşetip
bitki ve ot kurutuyor. Tel: 0(266) 396 05 28
Dağın otları arasında en başta çarpıntıyı önleyen Melisa
geliyor, stresi yok edip, kalbe ve taniyona iyi geldiği
de söylenenler arasında.
Kandil Çayı: Bademcik ve boğaz hastalıklarında kullanılıyor.
Papatya, nane: Nezle ve sinizüteetkili olduğu belirtiliyor.
Isırgan otu: Çayı, tohumu havanda dövülüp
bal ile karışımlarda kullanılarak
tüketiliyor.
Karabaldır otu:
Prostat ve basura iyi geldiği söyleniyor.
Üç çeşidi bulunan kekik otu şeker hastalığına ve
her derde deva olduğuna inanılıyor.
Milli
park sınırları içinde her türlü ot ve bitki toplamak yasaklandığı
için meraklılar sadece fotoğraf çekmekle yetiniyorlar.
Kayalar
Kaz Dağı'ndaki karların erimesiyle debisi iyice artan sular
, dereler ve şelaleler oluşturuyor. Kanyonun kalbi sayılan
ve 70 derecelik açıya sahip dik yamaçları, granit kayaları
aşındırıp zımparalanmış kaya şekilleri yaz sonunda suların
azalmasıyla ortaya çıkıyor.
Bu görüntü ise pastoral fotoğraf meraklılarına görsel bir
ziyafet çekiyor.
|
Altınoluk’ta ki antik kent Antandros
İda
Kaz Dağının güney eteğinde Edremit Körfezi kıyısında bulunan
antik kente, Altınoluk çıkışından dört kilometre sonra Tekçam
mevkiin de ulaşılıyor.
Antandros kentinin gemi yapımında kullanılan kerestelerinin
ünü Troia Savaşı’na kadar eskiye uzanıyor. İda Dağı’ndan
elde edilen keresteler nedeniyle antik dönemde önemli bir
tersane olan Antandros, tarih boyunca dikkatleri üzerine
çekmiş bir kent.
Tüm Anadolu’da olduğu gibi daha sonraları Roma egemenliğine
giren Antandros Hıristiyanlık döneminde piskoposluk merkezine
dönüşmüş. Kentin üzerinde bulunduğu Kaletaşı Tepesi, denize
doğru dik bir eğimle sona ererken, tepenin doğu yamacında
herhangi bir buluntunun olmamasına karşılık, asıl yerleşimin
tepenin batı yamaçlarında olduğu gözleniyor.
Antandros
nekropolis kazıları 2001 yılında küçük bir sondaj ile başlamış,
yoğun gömü nedeniyle dört bir yana genişletilerek devam
edilmiş. Nekropolis coğrafi konumu nedeniyle kuzeyindeki
tepeden erozyonla gelen toprak nedeniyle tabakalı yapısı
içinde bugüne dek 277 mezar saptanmış.
Antandros kazı çalışmaları üç ana sektörde yoğunlaşmış,
Yamaç ev, Nekropol Mezarlık, Yerleşim alanı yol altı ve
yol üstü bölümlerde yapılmış.
İlk çalışma alanı olan ve Yamaç Ev olarak isimlendirilen
M.S. 4. yy yapıldığı anlaşılan Roma dönemi villasının 19
mekânı ve eve ait tuvalet, hamam kalıntıları ortaya çıkarılmış.
Antik kaynaklardan önemli bir tersane merkezi olduğu anlaşılan
Antandros’un birinin ismi Aspaneus olan en az iki limanının
olduğu biliniyor. Yapılan deniz içi tarama çalışmalarında
gemi safraları olarak kullanılmış taşlara rastlanmış.
Görülecekler arasında Roma Villası hamam mozaikleri, misafir
odası duvar resimleri, kalıntılar, M.Ö. 6.yy ait Pithos
mezarı, Helenistik döneme ait mezar hediyeleri, çeşitli
buluntular, pişmiş toprak kadın figürleri, kazlı kadın figürlü
heykelcikler bulunuyor.
Yıl boyu gezilebilen antik kentteki zemin mozaikleri kış
şartlarında yağışlardan etkilenmemesi için üzerleri örtülerek
korunuyor.
Ege üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü Klasik
Arkeoloji Ana Bilim Dalı öğretim üyelerinden Doç. Dr. Gürcan
Polat bilimsel başkanlığında bir ekip ile Balıkesir Müzesi’nin
ortaklaşa başlayan kazı çalışmaları devam ediyor.
Antik yazarlar tarafından Batı Anadolu’da ki tek yerleşim
merkezi olarak gösterilen Antandros’da, ilk kazı çalışmaları
2001 yılı kazı sezonu içersinde Antandros Antik kentini
Kurtarma, Koruma ve Yaşatma Derneği ve Akbank sponsorluğu
ile Altınoluk Belediyesince katkılarıyla gerçekleştirilmiş.
Kazdağları'nda bir başka gezi için tıklayınız
|