A La Minute
Geçmişi
günümüze bağlayan nostaljik körüklüler...
Geçmişteki yaşamı belgeleyen, körüklü
kutu makinalar günümüzde antika niteliği taşıyor.
Günümüzde teknoloji ve iletişim kaynakları öylesine
hızla değişip gelişiyor ki bazı meslek dalları bu
değişimden büyük ölçüde etkileniyor. Örneğin, daha
birkaç yıl önce aldığınız araç, hemen demode olabiliyor.
Hatta, kısa zamanda antika kimliğine kavuşuyor.
Bu bilgisayar ve müzik setlerinde daha da belirgin
görülüyor. Yaşı 40-50 arasında olanlar ve tabi ki
daha büyükler vesikalık fotoğraf çektirmek için mutlaka
a la minute denilen, üç bacaklı sehpa üzerinde duran
körüklü kutu makinaların karşısına geçmişlerdir. Hele
çocuk yaşta bu makinanın karşına oturmuşsa fotoğrafçının
objektifi açıp filme poz verirken "Dikkat et buraya!
Şimdi kuş çıkacak..." sözlerini anımsayacaklardır.
O yıllarda, askerlerin birbirlerine sarılarak poz
vermeleri ya da bir ailenin üzerinde, örneğin
"İstanbul Hatırası" yazılı siyah perde önünde
çektirdikleri fotoğraflar,
hafızalarda canlanıverir. Poloraid filmlerin henüz
icat edilmediği
dönemlerde a la minute fotoğrafçılar çektikleri filmi
makinanın içinde bulunan, küçük çekmecelere
şişelerden döktükleri
ilaçlı banyolarla yıkar, karta
basar ve 5-10 dakikada içinde
teslim ederlerdi. Genellikle zamandan büyük kazanç
sağlayan a la minute fotoğrafçılara, okul, adliye
ve emniyet gibi resmi binaların önünde daha sık rastlanırdı.
İstanbul'da eski bir makinayla
meslek yaşamını sürdürmeye çalışan
Abdullah Usta, bir
anlamda böyle bir nostaljinin temsilcisi gibidir.
Abdullah
Usta, kendisinden yaşlı makinasıyla
baba mesleğini sürdürürken
şöyle diyor: "Bu makina bana babamdan kaldı. Makinanın
kaç yaşında olduğunu ben de bilmiyorum. Ama bu makinayla
I.Dünya savaşında çekilmiş fotoğraflar
var. Yanılmıyorsam Türkiye'deki en eski faal makine
bendedir. "Abdullah Usta bu yaşlı makinanın turistlerin
de ilgisini çektiğini söylüyor. Turistler büyük
bir hayranlıkla seyrettikleri, zaman zaman
da fotoğrafını çektikleri bu makineyi satın almayı
da önermişler. Hatta bir Japon, 15 bin mark teklif
etmiş. Ama Abdullah Usta baba yadigarı bu makinenin
manevi değerinin ölçülemeyecek durumda olduğunu düşünerek
satmamış.
|