60
ıl yılların sonları 70 li yılların başı Yeşilköy tarafları
bugüne oranla daha sakin adeta şehir dışı sayfiye yeri gibi.
Taksiler Taksim'den Karaköy'den bir hava alanı yolcusu aldılar
mı düğün bayram ediyorlar, yevmiyeyi doğrulttuk diye sevindiği
yıllar bölgede Baler Motel var, sahibi Mahmut Baler.
Bir akşam arkadaşlarla ben de uğramıştım bir süre oturup
bir şeyler yiyip içmiştik.
Aklımda kalanlar, dolu dolu ev gibi döşenmiş loş bir salon
içinde bol bitki, duvarlarda ağaç olmuş kuşkonmaz sarmaşıkları,
mobilyalar filan.
Yıllar yılları kovalamış 80 lere gelmişiz Cumhuriyet Gazetesi
yazı işleri görevinden ayrılıp Hürriyet Gazetesi kadrosuna
gelen rahmetli Çetin Özbayrak ile gittik Mahmut Baler'e.
Heyecanlıydım. Bal Mahmut lakaplı Mahmut Baler ne de olsa
Atatürk'ün masa ve sohbet arkadaşıydı. Ulu önder'e yemek
sohbetlerinde espriler, komik hikâyeler anlattığını duymuştum.
Ağzından bal damlayan türden konuşması nedeniyle kendisine
Bal Mahmut lakabı uygun görülmüş bir kişiydi. Atatürk'ü
görememiştim ama arkadaşını görmek, belki de bir şeyler
dinlemek, nasıl konuşup nasıl gülüp güldürdüğüne tanıklık
etmek ilginç olacaktı. Bakalım ben de gülecek miydim?
Çetin Bey ile beraber Şişli Etfal Hastanesine inen paralel
sokakların birinde bir apartmanın ilk katlarından birine
girdik. Komik bir adamla karşılaşacağım için yüzümü hafif
bir gülümseme kaplamıştı.
Bizi parlak, ekose desenli bir gömlekle kapıda karşıladı.
Tokalaştık.
Ellerinde yaşlılık belirtisi iri benler, güleç yüzündeki
düz bıyık şekli dikkatimi çekerken, tok sesli, biraz muzip,
görmüş geçirmiş tarih gibi bir yüz ifadesi vardı.
Çetin Özbayrak'la konuştular ben foto muhabiri olarak fotoğrafları
çektim röportaj bitti.
Konu sırası bana gelmişti Çetin Ağabey fotoğrafa olan sevgimi
ve saygımı dile getiren birkaç methedici söz söyledi… Mahmut
Baler dinledi… Bekledi… Durdu… Düşündü… Bir armağan verir
gibi…
" Sana mesleğinle ilgili bir fıkra anlatayım"
dedi. Buyurun anlatınız çok sevinirim dedim. Malum Bal Mahmut
fıkraları ile özdeşmiş, adı fıkra ile birlikte anılan bir
kişilikti. Bense gülmeye hazırdım.
"Adamın
biri bir gün fotoğrafçıya gitmiş ve fotoğrafını çektirmek
istediğini söylemiş.
Fotoğrafçı olur şöyle buyurun hazırlanın demiş.
Tam bu sırada adamın süratle soyunmaya başladığını bir çırpıda
don fanila kaldığını görünce fotoğrafçı bu defa müdahale
ederek durun durun ne yapıyorsunuz diye sormuş. Adam hiiç
demiş umursamadan, soyunuyorum, şu kanepeye yüzükoyun yatıp,
parmağımı ağzıma sokarak öyle poz verip çektireceğim, çünkü
bebeklik fotoğrafımı kaybettim.
Fıkra belki çok komik değildi ama biraz Bal Mahmut anlattığı
için, biraz da nezaketen teşekkür niyetine çok güldük, o
da güldü.
Sonra da veda niyetine yanına oturup kendisiyle, Atatürk'ün
arkadaşıyla bir fotoğraf çektirmek istedi canım.
Fotoğrafı Nikon F2 kameramla Çetin Özbayrak çekti.
O günden bu güne kala kala sadece bu anı ve iki kare fotoğraf
kaldı. Yazıda ismi geçenlere Allah rahmet eylesin.
|