GEZİYORUM
Heykeltıraş
okulu ve heykelleriyle ünlü antik kent Aphrodisias
Adını
aşk ve güzellik tanrıçası Afrodit’ten alan Aphrodisias,
Roma çağında
Aphrodit tapınağı ve anıt yapıları ile Türkiye de ki en
önemli, ilgi gören günümüze bozulmadan gelebilmiş ender
ören yerlerinden biri.
Babadağ eteklerinde denizden 600 m yükseklikteki bir platoda
yer alan Karya'nın en önemli şehri Aphrodisias, İzmir'den
230 km uzaklıktaki Aydın Karacasu ilçesine bağlı Geyve
Beldesi yakınlarında bulunuyor.
Yabancı turistlerin büyük ilgisini çeken ve oldukça iyi
korunmuş olarak günümüze gelebilen antik kent, heykeltıraş
okulu ve heykelleri ile ünlü.
Kentin doğusunda bulunan beyaz ve mavi renklere sahip
mermer ocakları, heykeltıraş okulunun Aphrodisias'ta kurulmasının
nedeni olarak gösteriliyor.
Aphrodisias kenti, M.S. 260'larda Got akınlarının tehdidine
karşı yapılmış 3,5 km'lik bir surla çevrilmiş.
M.S. 4. yüzyılda onarım gördüğü tahmin edilen kale duvarı
ile çevrili antik kent içinde yapacağımız gezide ilk durağımız,
kazı çalışmaları sonucunda gün ışığına çıkarılan 10 bin
seyirci kapasiteli tiyatro oluyor.
Tiyatro
M.S.
1. yüzyılın ikinci yarısında yapılan Tiyatro, 10.000 kişilik
olup, Klasik dönem tiyatrolarında görüldüğü gibi yarım
daireden biraz daha kavisli olan seyirci bölümü bir höyüğe
yaslanmış. Sütunlar, üçgen alınlıklar, nişlerle süslenen
mermer sahne binası seyircilerin oturduğu bölümden kapalı
geçişlerle ayrı olarak düşünülmüş, tiyatroya giriş buradan
sağlanmış.
Yaklaşık 5 m yüksekliğe ve 15 m uzunluğa sahip sahne duvarı,
Romalı önderlerin ve imparatorların mektupları ile Afrodisias'a
tanınan ayrıcalıklarla ilgili senato kararlarının yer
aldığı yazıtlarla kaplanmış.
Meclis
Binası (Bouleuterion)
Tiyatro sahnesini andıran mimarisi ile karşımıza çıkan
Meclis Binası, yarım daire şeklinde oturma düzenine sahip.
Spiral yivli mermerlerle, heykellerle süslenmiş, 19 sıradan
oluşan, bin kişi oturma kapasitesi olan Meclis Binası,
geçirmiş olduğu çökmeler, depremler nedeniyle tahrip olmuş.
Agora ve Tiberius Portikosu
Bouleuterion'un güneyindeki Agora'nın planlamasına M.S.
1. yüzyılda başlanmış, M.S. 2. yüzyıla doğru boyutları
genişletilerek inşasına devam edilmiş.
Üç
yanı İon düzeninde portiklerle çevrili olan yapı 205 x
120 m boyutlarında.
Kuzey portiğinin sütunları günümüzde de ayakta kalabilmiş.
Agoranın güneyinde, arşitrav blokları üstündeki yazıta
göre İmparator Tiberius'a adanmış, İon düzeninde, dikdörtgen
planlı bir portik yer alıyor.
Tiberius Portiği'nin en etkileyici yanı frizinde meyve
ve çiçek çelenkleriyle bezeli mask ve başların bulunması.
Hadrian Hamamları
Hadrian Hamamları, kentin günümüze gelebilmiş en büyük
yapılardan birisi olarak sayılıyor. M.S. 2. yüzyılda tipik
Roma hamamları tarzında simetrik bir düzende yapılmış
ve İmparator Hadrianus'a (117-138) adanmış. Yapı, yarım
daire biçiminde niş ve havuzlarla donatılan bir dizi tonozlu
mekândan oluşuyor.
Beş büyük mekândan ibaret yapının, ortasında her iki yanı,
havuzlu birer tepidariumla (ılıklık) bağlantılı caldarium
(sıcaklık) yer alıyor.
Doğuda praefurnium (külhan), onun yanında ortası yuvarlak
havuzlu sudatorium (terleme mekânı), kuzeyde ise içine
basamaklarla inilen bir havuzu bulunan ve frigidarium
(soğukluk) olabilecek bir bölüm bulunuyor.
Bu mekânların doğusunda yer alan bir dizi oda sütunlarla
çevrili geniş bir ön avluya bakmakta, kuzeyinde de ince
bir işçilikle yapılmış bir çeşme yer alıyor.
Tiyatro ve tapınak arasında kalan iki meydandan ve çeşitli
kent kalıntıları arasından geçerek kentin kutsal yeri
Aphrodite tapınağına geliniyor.
14 sütunlu tapınağın tabanı mozaikle kaplı ve çevresi
tel örgü ile çevrili.
Aphrodite
Tapınağı
Kentin tanrıçası Aphrodite için yapılan tapınak kentteki
en eski mermer bina olduğu kabul ediliyor. Tapınağa ait
kutsal alanın (temenos) sınırlarının belli olması bu alana
tanınan sığınma hakkından dolayı önemli olmuş.
Geleneksel tarzda Ion tapınağı olarak yapılan yapının
kısa kenarında sekiz, uzun kenarında on üç iyon tarzı
sütün bulunuyor. Yapı, M.S. 2. yüzyılın sonlarında revaklarla
(stoa) çevrelenmiş, Doğu uçta sütunlarla süslü bir cephe
yapılmış. Böylelikle ana tapınağın doğusunda bir ön avlu
oluşturulmuş, bu avlu, 3. yüzyılın başlarında yüksek duvarlarla
çevrilmiş.
Bu duvarların çevrelediği alanın girişi ise gri mavi mermerden
tek parça ve beyaz mermerden spiral yivli sütunlarla süslenmiş.
Ayrıca erosların av maceralarını içeren zengin mimari
kabartmalarla bezenmiş anıtsal kapı Tetrapylon ile sağlanmıştır.
Bu kapı, şehrin kuzey-güney doğrultusunda uzanan ana caddesinden
kentin en kutsal alanına giriş çıkışı kontrol altına alması
sağlanmış.
Aphrodite Tapınağı Ana Girişi, Tetrapylon (Dört Kapı)
Göz alıcı güzelliğe sahip kapı, turistlerin en çok fotoğraf
çektirdikleri yer.
Sebasteion Tapınağı
Sebasteion
Tapınağı Afrodisyas'ın kuzey-güney doğrultusunda uzanan
ana caddenin doğu kenarında ve Aphrodite
Tapınağı'nın ön avlusunun güneybatısında yer alan, Roma
İmparatorlarına ait kutsal alanda bulunuyor.
Tapınak dört bölümden oluşan tapınağın, Doğu uçta yüksek
merdivenlerle ulaşılan ana tapınak yapısı ve batı uçta
yer alan anıtsal kapı ile ortadaki avlunun her iki yanında
yer alan uzun revaklar bulunuyor. Sütunlar, odalar, mermer
avlular, heykel kaideleri antik kent gezinizde görebilecekleriniz
arasında.
Afrodisias Stadyumu
Benzerlerine göre çok iyi durumda olan antik kentin Kuzey
ucunda yer alan stadyum ise 30 bin kişi kapasitesi,
262 metre uzunluğu, 59 metre genişliğiyle ve tüm
görkemiyle ayakta duruyor.
İki kapılı stadyumun basamaklarına
oturup yorgunluk atarken bir taraftan da grup rehberinin
anlattıklarını ilgiyle dinleyen turistler, stadyumdan
ayrılarak Aphrodite tapınağı karşısındaki anıtsal giriş
kapısını görüyorlar.
Aphrodisias Müzesi
Son olarak ziyaret edilen yer ise Aphrodisias Müzesi.
Antik kent içinde yer alan ve 1979 yılında ziyarete açılan
müzede Aphrodisias kazılarında bulunmuş arkeolojik buluntular
sergileniyor. Çeşitli heykeller, heykel başları, kabartmalar,
lahitler, medüze ve hayvan figürlerinin sergilendiği müzede,
farklı renkteki mermerlerin kullanıldığı
heykellerde, saçlara, gözlere, yüze verilen
önem aynı zamanda figürlerdeki esneklik,
yumuşaklık ve detaylar, Aphrodisias'taki
heykeltıraşların ustalığını
gözler önüne seriyor.
M.Ö.4000 yıllarından itibaren yapıldığı belirtilen heykeller
müzenin sekiz ayrı salonunda sergileniyor.
Müzenin iç avlu ve bahçesinde küçük eserler, lahitler,
hayvan başları görülebiliyor.
Sabasteion kazılarında bulunan yapı ile kabartmalar, 2008
yılı Haziran ayında müzeye bitişik olarak açılan Sabasteion
Sevgi Gönül Salonunda sergileniyor.
Bir zamanlar kazı çalışmalarını yürüten Kenan Erim'in
görevlendirdiği gözcülerin kontrolü ile katı şekilde yasaklanan
fotoğraf çekimi ve kamera kullanımı, Kenan Erim'in ölümünden
sonra şimdi gerek müze içinde, gerekse antik kent alanında
rahatça çekim yapılabiliyor. Müzede bazı eserlerin minyatür
alçı kopyaları, poster, broşür, kitapçık, kartpostal gibi
dokümanlar, turistik eşya reyonundan satın alınabiliyor.
Not:
Aphrodisias antik kentinde bulunmuş heykellerinin bazılarını
aynı isimle anılan salonda İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde
Aphrodisias Salonunda görülebiliyor.
|