GEZİYORUM
|
|
|
Music:
Dario Moreno - İzmir
|
EGE'nin
incisi, Efeler diyarı, Güzel İzmir
Türkiye'nin üçüncü büyük kenti olan İzmir, Konak, Bornova,
Karşıyaka, Çiğli, Balçova, Buca, Menemen, Aliağa, Dikili,
Foça, Bergama, Urla, Karaburun, Mordoğan, Seferihisar,
Alaçatı, Çeşme, Özdere, Gümüldür, Ödemiş, Kiraz, Beydağ,
Selçuk, Kemalpaşa, Torbalı, Tire gibi birçok ilçeye sahip.
Ege bölgesinin göz bebeği kentin içini gezmeye, İzmir'in
simgesi haline gelmiş Konak meydanında ki İzmir saat kulesinden
başlıyoruz.
Çevre düzenlemesi defalarca yapılmış olan meydanın saat
kulesi, Osmanlı saat kuleleri içinde en estetik görünüşlü
ve en zarifi olarak kabul ediliyor. İzmirliler'in randevulaşıp,
çevresinde dolaşıp dinlendikleri, anı fotoğrafları çektikleri
kule, etrafı betonlaşıp daralsa da, güzelliğinden hiçbir
şey kaybetmeden tüm heybetiyle ayakta duruyor.
İzmir
Saat Kulesi
Sultan 2.Abdülhamit'in tahta çıkışını 25. yıldönümüne
yetiştirilmek üzere 1901'de bazı parçaları yurt dışından
getirilerek bir Belçika firmasının projesiyle inşa edilen
kulenin saati ise Alman İmparatoru 2.Wilhelm tarafından
hediye edilmiş.
25 metre boyundaki mücevher görünümlü İzmir Saat Kulesi'nin
mermer kubbeli çeşmeleri ve dört giriş üzerinde 68 sütunu
bulunuyor.
İki katın çevresi sekizgen balko nla
çevrili ve sekizgen planlı kuleyle yükseliyor.
Osmanlı armalı, Sultan Abdülhamit tuğralı kulenin metal
çatısı 12 sütunlu, zirvesi ise âlemle nihayetleniyor.
1985 yılında ışıklandırılıp, İzmir Belediyesi'nce bakımı
yapılan kulenin saati de Elektronik sisteme dönüştürülmüş.
Belediye
binası ve çinileriyle süslü Konak Cami ile çevrili Saat
kuleli meydan, Konağı, Alsancak'ı, Karşıyaka'ya bağlayan
durumuyla günümüzün yoğun araç ve yaya trafiğine sahne
oluyor.
İzmir'in başlıca alış veriş merkezi konumunda ki Konak
Kemeraltı Çarşısı, cadde, sokak, pasaj ve galerili tarihi
hanlarıyla ziyaretçilerini derinliklerine doğru çekerken,
biz meydandan sahil yönünü Güzelyalı yönünde takip ederek
İzmir'in bir başka simgesi olmuş asansörle bütünleşen
Asansör semtine geliyoruz.
Asansör
Denizin doldurulup düzenlenmesiyle yepyeni bir gezi ve
yeşil alana kavuşmuş olan sahil yoluna paralel iç yol
uzun boylu çok katlı apartmanların gölgesinde kalsa da,
iki katlı, cumbalı, saçaklı, eski İzmir evlerine burada
da rastlanıyor.
Asansör sokağına geldiğinizde ise bu tip evler çoğalıyor
ve karşınıza Asansör'den önce bir zamanların unutulmaz
şarkıcısı "Deniz ve Martı sordular seni neredesin.
Nasıl derim terk etti, bırakıp gitti" şarkı sözleri
ile hatırlayacağınız parçanın sahibi 302 sokakta Dario
Moreno'nun müze evi çıkıyor.
Bu nostaljik anı tazelemenin sonrasında tarihi asansör,
dev bir anıt gibi karşınızda dikiliyor. Asansörle çıkacağınız
noktada hiç işiniz olmasa bile, içinizden hemen binip
yukarı çıkmak için sabırsızlanabiliyorsunuz. Asansör'ün
girişi,
kitabesi, kapısı sizi yıllar öncesine götürüyor.
Bilet alıp bindiğiniz kabinlerde yükselirken camlı bölümlerden
körfeze yüksekten bakmaya başlıyorsunuz. Dikine çıktığınız,
kısa yolculuklu noktada ki platform ise doyumsuz güzellikte
panoramaya sahip.
1907 yılında hizmete giren asansör 40 metre yüksekliğinde.
İzmirli tüccar Şerif Remzi Reyent tarafından satın alınmış.
1973 yılında ölen Reyent'ten varisi Ayla Ökmen'e kalan
asansör, 1983 yılında satılmaması koşuluyla İzmir Büyük
Şehir Belediyesine bağışlanmış.
Yıllarca Mithatpaşa Caddesi ile Halil Rıfat Paşa Caddesi
arasında yaya bağlantısı sağlanan ve restore edilen asansörde
İzmir'e hâkim manzaralı Ceneviz meyhanesi, restoran, çay
teraslarında hoş vakit geçirme olanakları bulunuyor. Ayrılması
zor mekândan tekrar aşağı iniyoruz.
Göztepe yönüne sahil yoluna devam edersek Önce Göztepe
Atatürk Evi dikkat çekiyor.
Atataürk Müze Evi
Tarih 9 Eylül 1922 Mustafa Kemal 30 Ağustos zaferini kazanmış.
İzmir'e o gün giriyor. İzmir karargâhında yorgunluk, heyecan,
mutluluk, şaşkınlık hepsi var. Müttefiklerin delegeleri,
zaferi kazanan komutanın kapısında sıra bekliyor.
İşte tam bu sırada yaverlerin odasına sırasız, izinsiz
bir kadın dalıyor!.
Gelen genç hanım İzmir'in ünlü iş adamlarından Uşakizade
Muammer Bey'in kızı. Herkes dışarıda beklerken, adı Latife
olan bu genç hanım muzaffer komutanın yanında bir saat
kalmayı başarmış.
"Uşakizadelerin
evinin Paşaya iyi bir karargâh olacak vasıfta olduğunu
ısrar ile tekrar tekrar anlatıp oradan ayrılmış.
13. Eylül 1922 gecesi unutulmayan İzmir yangını başlıyor.
O gün çevresinde ki birçok yakını İzmir karargâhından
çıkmasını ve başka bir yere yerleşmesini isterken özellikle
İsmet ve Fevzi Paşaların ve yaverlerin ısrarıyla Mustafa
Kemal, Uşakizade Muammer Bey'in Göztepe'de ki köşküne
gitmeyi kabul ediyor. Ve 13 Eylül'den 29 Eylül'e kadar
orada kalıyor.
Bu şekilde yeni İzmir karargâhı Muammer beyin evi oluyor.
Mustafa Kemal bu köşke 27 Ocak 1923'te tekrar geliyor.
Bu kez geliş nedeni ise bambaşka oluyor. Büyük komutan
evin kızına, Latife Hanım'a evlenme teklifi yapıyor.
27 Ocak 1923. sonunda Paşa ve Latife hanım Muammer Beyin
Beyaz Köşkünde buluşuyorlar.
Genç kız Mustafa Kemali görmenin keyfiyle" Sizi çok özledim,
çok özledim" diye duygularını dile getirirken, Mustafa
Kemal de kendine özgü davranışıyla evlenme teklifini açıklıyor.
" İyi öyleyse" demiş Paşa ve devam etmiş. "Mutabıkız.
Demek ki evleniyoruz." Araya giren düğün, dernek töreni
sonrası Mustafa kemal 29 Ocak günü Latife Hanımla aynı
evde kıyılan nikâhla evleniyor. Tarihler 18 Şubat 1923
de evliliklerinin 19. günü, İzmir'den ayrılıp Ankara'ya
doğru yola çıkıyorlar.
|
Göztepe'den devam ediyor bir başka ünlü mekâna geliyoruz.
Burası Termal kaplıcaları, şifalı suları ile ünlü Balçova'ya
bu defa teleferikle çıkma imkânı bulabiliyoruz.
Yol aynı doğrultuda İnciraltı, Çeşme'ye uzanıyor, bu ilçeleri
ayrı bölümlerde işlemek üzere
tekrar Konak meydanına dönüyoruz.
Bu defa sırtımızı Karşıyaka'ya deniz yoluyla bağlantı
sağlayan iskeleye dönüp varyantı tırmanarak İzmir geneline
geniş bir panoramadan bakma imkânı sunan yüksekliklere
ulaşıyoruz. Yol üzerinde bir başka uğrak noktamız ise
göz okşayan eserlerin sergilendiği, İzmir'in tarihi, geçmişi
hakkında bilgi sahibi olmamızı sağlayan İzmir Arkoloji
Müzesi oluyor.
Sahile iniyor, çift katlı yollar, geçitlerle düzenlenen
cami ve saat kulesinin yanından kordon boyuna doğru yürüyoruz.
Son birkaç yıl içinde deniz dolgu çalışmalarıyla denizden
hayli uzaklaşan kordon boyu restoran ve kafeleri, kordona
açılan tüm sokakları, gece, gündüz tüm cazibesi, sokak
yaşantısıyla ilgi çekmeye devam ediyor.
I. ve II. kordon, alımlı ve bakımlı, modayı yakından takip
eden şık ve modern bayanları, yakışıklı gençleri ile defile
yapılan podyumları aratmıyor.
Sahil
boyunca uzanan banklar dinlenme, yürüyüş ve doyumsuz gün
batımını izleme olanağı, davetkâr konumları ile sevgililere
kucak açıyor.
Akşamın erken saatlerinden itibaren kahkahaların, koyulaşan
sohbetlerin odak noktası olan kordon restoran ve birahaneleri,
müdavimlerin her akşam toplandığı yerler olarak rağbet
görüyorlar.
Biralar, patates, tavalar, midye dolmalarla başlayan akşamlar,
Ege sofra kültüründe yer alan sayısız zeytinyağlılar,
otlu mezeler, çipura, levrek, trança balıkları ile anason
kokusuna karışıyor.
İzmir'in 150 yıllık geçmişe sahip, 2003 yılının aralık
ayında faaliyete geçen günümüzün en trendy mekânı Konak
Pier, sportif faaliyetleri, restoranları, mağazaları,
sergi ve sinema salonları büyük rağbet görüyor.
Osmanlı döneminde gümrük binası olarak inşa edilen ve
farklı mimarisi ile dikkat çeken dev yapı farklı bir alış
veriş merkezi olarak hizmet veriyor.
|
Kordon Atatürk Evi Müzesi
Kordon gezisi sırasında gezebileceğiniz bir başka müze
daha bulunuyor.
İki katlı müze evin geçmişteki hikâyesi şöyle.
16. Haziran 1926 Mustafa Kemal ve İsmet İnönü İzmir'de
Naim Palas oteline geliyorlar.
Bu otel 1875 - 1880 yılları arasında halı tüccarı Tekfor
Efendi tarafından ev olarak yaptırılmış. Türkler İzmir'i
kurtarıp Yunanlıları geri gönderince Tekfor Efendi de
İzmir'i terk etmiş.
Onun
evi de birçok ev gibi hazineye kalmış. Kısa bir süre değişik
işler için kiralanan binayı sonunda hazine Naim Bey isimli
bir iş adamına otel yapılması koşuluyla kiralamış.
1926 yılında ise İzmir Belediyesi binayı satın almış içini
özenle donatarak Mustafa Kemal'e hediye ediyor.
Paşa o sıralar İzmirli eşinden ayrılmış ve onun İzmir
de rahatça kalabileceği bir evi bulunmuyor.
Mustafa Kemal 1903 -1934 yılları arasında İzmir'e sık
sık geliyor ve bu evde kalıyor. 1934 yılında ki gelişinde
beraberinde, resmi konuğu İran Şahı Rıza Şah Pehlevi de
bulunuyor. İki gece İzmir'de kalıp, oradan Balıkesir'e
gidiyorlar. Atatürk'ün ölümünden sonra ev bu ev kız kardeşine
devredilmişse de, İzmir Belediyesi müze yapmak üzere almış.
11. Eylül 1941 yılında düzenlemesi biten müze, törenle
halkın ziyaretine açılmış. 1962'de
Atatürk İl Halk Kütüphanesi ve İzmir Şehri Atatürk Müzesi
adını alan bina, 1972'de bir kez daha Maliye Bakanlığı
aracılığı ile İzmir Arkoloji Müzesine devredilmiş.
29 Ekim 1987'de yeni bir restorasyondan sonra adı bu kez
de Atatürk Etnografya Müzesi olan bina içinde ki eşyalar
yeni kurulan etnografya Müzesine taşınınca bina yeniden
sadece Atatürk'e ait eşyalarla Atatürk Müzesi adıyla yaşama
dönüyor.
İki katlı evin alt katında uzun ve büyük bir salon yer
alıyor. Burada üzerinde çini plakalar, Shakspeare'in eserlerinden
sahneler, kitaplıkta ansiklopediler, heykeller, tablolar
bulunuyor. İkinci katta ise Ata'nın yatak odası, konuk
yatak odaları, koruma odaları, bekleme, kabul, yemek odaları,
banyolar yer alıyor.
Atatürk Heykelli Cumhuriyet Meydanı
İzmirlilerin
tüm etkinliklerde bir araya geldikleri, sevinçleri, kutlamaları,
üzüntüleri paylaştıkları, sembolik te olsa çevresinden
faytonların geçtiği Cumhuriyet meydanı önünde yer alan
ve sahil dolgu çalışmalarıyla yeniden düzenlenen, genişletilen
kordan boyunda yürüyoruz.
Gün batımında şiirsel güzelliğe bürünen sahil boyunca
uzanan palmiyeler arasında ki tarihi yapıları keyifle
seyrederek iç kısımlara doğru yönleniyor, Türkiye'nin
uluslar arası en büyük Fuar alanına geliyoruz. Birçok
kapısıyla ziyaretçilere kucak açan İzmir Fuarı aynı zamanda
İzmir'in içinde birçok aktiviteye imkân veren nefes borusu
konumunda.
Her yıl 9 Eylül de dünyanın çeşitli ülkelerine ev sahipliği
yapan fuar pavyonları, stantları, gazinoları, lunapark'ı
eğlence mekânları ile milyonlarca ziyaretçi ağırlıyor.
En son teknolojik yeniliklerle bilgilenenler, eğlence
mekânlarında eğlenenler, renk ahenk ışıklandırılan fıskiyeli
havuzlarda suların dansını izleyerek sıcak İzmir gecelerinde
serinliyorlar.
İzmirlileri serinleten bir başka armağan ise akşamları
esme saati sabırsızlıkla beklenen meşhur "imbat" rüzgârı.
Karşıyaka
İzmir Körfezini, limanı solumuzda bırakıp karşı kıyıya
yöneliyor, İzmir'i seyretmenin en güzel sahil bandı olan
Karşıyaka'ya geliyoruz.
Körfezin kötü kokusundan ve renginden eser kalmamış İzmir
Körfezinin emektar gemilerinden SUR yıllarca Karşıyaka-Konak
arasında çalışıp emekliye ayrıldıktan sonra Gelibolu'da
sökülmüş, geriye bir çok kişide anı bırakmıştı, bu vesile
ile yılların gemisini bir kez daha anmış olalım.
Sahil
boyunca uzanan Çin Seddi'ni anımsatan binalara Karşıyaka'da
da , Mavişehirde'de çokca rastlanıyor.
Omuz omuza vermiş apartmanların, numaralı, planlı sokakları
üzerinde nadir de olsa eski yapı köşkler, dikkat çekici
estetik evler görülebiliyor.
Sahil yolu son yıllarda yapılmış Emlak Bankası Evleri,
sitelerine dek Bostanlı'ya (Papaz) uzanıyor.
Karşıyaka
sakinleri bu nezih semtin palmiye ağaçlarının süslediği
kıyı boyunca gecenin geç saatlerine kadar yürüyüşler,
fayton gezileri yapıyor, sahil kafe ve pastanelerde İzmir'in
doyumsuz güzelliğini seyrediyorlar.
Karşıyaka'nın en hareketli yeri, alış veriş merkezi olarak
vapur iskelesi ve çevresi olduğu gözleniyor.
Yalı caddesi İskele karşısında bulunan 22 numaralı öğretmenler
lokali ise Atatürk'ün şerefine verilen bir baloda dans
ettiği bir mekân olarak anılıyor.
Bina içi Atatürk fotoğrafları ile süslenmiş.
Yine Karşıyaka tren yoluna paralel gittiğimizde Atatürk'ün
anılarını taşıyan bir başka ev olan Uşaklıgil Konağı yer
alıyor.
1879 numaralı sokakta ki 31 no lu eve Atatürk Latife Hanım
ile evlendikten geliyor ve sonra bu evde kalıyor.
Evin
bahçesinde bulunan ve günümüze dek baş başa vermiş olarak
uzayan iki çam ağacının birini Latife Hanım birini Atatürk'ün
evlendikleri zaman kendi elleriyle diktikleri biliniyor.
Karşıyaka da bir başka ziyaret yeri Atatürk'ün annesi
Zübeyde hanım'ın kabri bulunuyor.
İzmir'in gezilecek yerleri sadece yazılanlarla sınırlı
değil.
Kadifekale'ye çıkmak, Bayraklı'da İzmir'in İlk kurulduğu
antik kalıntıların gün ışığına çıkarıldığı alanları gezmek,
Bornova'da bulunan Ege Fen Fakültesi Tabiat Tarihi Müzesi
galerilerinde tarihi yolculuğa çıkmak, İzmir Kuş Cennetinde
flamingoları, balıkçıl kuşları görmek, köşklerden fuar
alanında paraşüt kulesine çıkmaya, hayvanat bahçesini
gezmeye varıncaya dek görülecek, gezilecek, yaşanacak
birçok yer, birçok güzellik bulunuyor. Bu nedenlerle İzmir,
Ege'nin incisi güzel İzmir olarak anılmayı fazlasıyla
hak ediyor.
|
Not: Atatürk Müzeleri ile ilgili bilgiler Nezihe
Aras ve Haluk Özözlü'nün hazırladığı "Atatürk Evleri"
adlı kitaptan yazılmıştır.
İZMİR
MÜZELERİ
İzmir Arkoloji Müzesi
Varyant - Konak Tel. 0232.489 07 96
İzmir Etnografya Müzesi
Varyant - Konak Tel: 0232. 489 07 96
İzmir Atatürk Müzesi
Atatürk Cad.- Alsancak Tel: 0232. 464 80 85
İzmir Tarih ve Sanat Müzesi
Kültürpark - İzmir Tel: 0232. 445 78 76
Ahmet Priştina Kent Tarihi ve Arşivi Müzesi
Şair Eşref Bulvarı - Çankaya Tel: 0232. 441 61 78
İzmir Ticaret Tarihi Müzesi
İzmir Ticaret Odası - Pasaport Tel: 0232. 498 46 06
Cumhuriyet Eğitim Müzesi
305 sk. - Karataş Faks: 0232. 489 94 84
Resim
Ve Heykel Müzesi
Kültürpark- Eski İtalyan Pavyonu Tel: 0232. 441 41
92
Ü.Baradan Devlet Çocuk Müzesi
Varyant - Konak
E.Ü.Botanik Bahçesi
Ege Üniversitesi - Bornova Tel: 0232. 342 47 88
E.Ü. Tabiat Tarihi Müzesi
E.Ü. Kampusu - Bornova Tel: 0232. 388 26 01
Selçuk Yaşar Resim Müzesi
Cumhuriyet Bulvarı - Alsancak Tel: 0232. 422 65 32
Demiryolu Müzesi
Atatürk Cad. Alsancak Gar karşısı Tel: 0232. 464 31
31 |