GEZİYORUM
Göl, tarih, çini
ve zeytin: İşte İznik!
Bursa'nın çinisiyle ünlü şirin ilçesi İznik öylesine
farklı bir yer ki, sularından camilerine, temiz havasından
zeytinine, sahilinden türlü çeşit tatlı su balığının çıktığı
gölüne kadar bir dolu özellik, İznik'i kuşatmış durumda...
, hangisinden bahsedecek olsak, mutlaka bir yönü eksik kalacaktır.
Bir
göl kenarına gidilirse nasıl vakit geçirilir sizce?
Piknik
yapılıp yalnızlığın, doğanın tadı çıkarılır, resim yapılır,
fotoğraf çekilir, sazlar, kayıklar, salkım söğütler arasında
oturup göle karşı müzik dinlenir...
Satılık evlere arsalara bakılır, göl balıklı, istakoz
güveçli yemekler yenip, Turistik Tesisler Sahili'nde temiz
hava yürüyüşleri yapılır... Tarihi eserler, müzeler gezilir...
Gidilen yerden ayrılırken yiyecek yada kullanılacak bir
şey hatıra olarak alınır ya, işte buradan da alacağınız,
üzeri çinilerle kaplı bir tabak, şekerlik, vazo, yumurtalık
olabilir.
Kullanmak şart değil seyri bile size o gün, oradaki anılarınızı
taze tutmaya yetecektir.
Bütün bunları nerede mi yapacağız?
Davetimiz çini diyarı tarihi bir merkeze, bugün içte ve
dışta düzenlenen müzayedelerde satın alınamaz fiyatlara
çıkan parçaların vatanına İznik'e gidiyoruz.
Etrafı
surlarla çevrili dört kapılı, kitaplara sığmayan tarihi
ve kültürel değerlere sahip Bursa'nın ilçesi İznik, yoldan
sisli puslu görünse de göl seviyesinde sis olmuyor. Rüzgar
genelde güneydoğu yönünden eserken, hava hiçbir yerin
havasına benzemiyor.
İki dağın arasındaki vadiye kurulu antik kentte her yer,
dağ taş zeytin ağaçlarıyla dolu. Yaprağını dökmeyen ve
yaz kış yeşil kalan ağaçlar temiz havaya oksijen takviyesi
yapıyor. Dağlardaki deli zeytin toplanmasa da göl çevresindekiler
bol, leziz ve kaliteli.
Çınarlar ve akasyalar arasından geçen sahil yolu, rüzgarın
sesini dinleyip, stres yaratan şehir atmosferini unutturacak
kadar iddialı bir ortama sahip.
Gizemli bir yalnızlık, sahile vuran dalgalar, tek tük
dolaşan köpekler, birkaç koyun ve kuşlar haricinde bu
mevsimde hiçbir hareket yok.
Hava burada fazla temiz. Rüzgar öylesine süzülmüş ki kafanızı
kurcalayan endişeleri bile silip süpürüyor.
İznik'te
zaman
isterseniz mevsime uygun giyinip ağaçlara hamak kurabilirsiniz,
portatif sandalyelerinizi aracınızdan çıkarıp sahilde
oturabilir, karabatak sürülerinin bir görünüp bir kayboluşlarını
da izleyebilirsiniz. Araçınızda ki müzik çalarınızdan
veya kulaklığınızdan gelen müzik eşliğinde bu dinlenme
daha da keyifli olabilir.
Amaç temiz havada oksijen tedavisi.
Ruh sağlığınızı tehdit eden gaz odasına dönmüş şehirlerde
bu hava yok işte!..
Sıkılınca Turistik Tesisler Sahili'ne buyurun. Okşarcasına
esen rüzgarda salınan akasyaların nazlı dalları altında
yürüyüp sonra tarihi doku içinde tek tük kalan eski İznik
evleri arasından İznik'in çinili minaresiyle ünlü yeşil
camisine ve etrafı fevkalade düzenlenmiş gezinti parkında
dolaşabilirsiniz.
Şehir
surlarına, Spandau Bulvarı üzerinde Senato Sarayı kalıntısı,
Göl Kapı, Lefke kapısı, Yenişehir Kapısı ve İstanbul gibi
son kalan kapılarını, 400 yılda inşa edilen ve M.S.787
yılında II. İznik konsülünün toplandığı ve 1331' de cami
olarak açılan Ayasofya Bazilikası'nı, taban mozaiğini,
Roma tiyatrosunu, Beştaş (obelisk), Eşrefzade Cami, Asmalı
Cami, Süleyman Paşa Medresesi'ni ve II. Murat Hamamı'nı
dıştan da olsa görebilirsiniz.
Kültür Bakanlığı adına İstanbul Üniversitesi tarafından
1984 yılında düzenli kazı çalışmalarıyla ortaya çıkarılan
4. yüzyıldan kalma yapı kalıntısı ile 12. ve 15. yüzyıllar
arasında çalışmış olduğu tespit edilen Osmanlı dönemi
Türk çini ve keramik atölye ve fırınlarının bulunduğu
alanı da gezebilir, buradan çıkan buluntuların sergilendiği
yeri gün boyu görebilirsiniz.
İznik
Müzesi'ndeki kabartma heykeller, lahit, sütun başları
ve İznik motiflerini inceledikten sonra Lefke Kapıdan
girip, solunuzda kapı içi kabartmalarına bakarak Antik
Su Yolu, Sarı Saltuk Makamı, Çandarlı Hayrettin Paşa,
Eşref Baba Türbesini görebilirsiniz.
Bu noktada başlayan rampa çıkışa devam edenler, yolun
50 m altında antik bir kalıntı olan Berber Kaya Lahiti
(Sarcophagus) ve kısa süre sonra Abdülvahap Sancaktar
türbesine geliyorlar.
İznik ve gölün göze sığmayan panaromik manzarasına sahip
seyir tepesinde, (8. yüzyıl) İslam ordusunun İznik'i kuşatması
sırasında büyük yararlıklar gösteren ve daha sonra Türkler
İznik'i zaptedince anısına bir türbe yaptırılmış olan
Türk bayrakları ile donatılmış Abdülvahap Sultan Sancaktari
mekanı ve gerisinde çam ormanı bulunuyor.
İznik
Çinileri
Canınız çini almak istiyorsa geçmiş yıllara oranla daha
şanslısınız, zira bir zamanlar atölye sayısı beş iken, İznik
çinileri, desenleri verilip
Kütahya'da yaptırılıyormuş.
Günümüzde ise 30 atölye İznik'te aslına sadık kalarak, orijinal
desen ve renklerde, 1500-1600 yıllarının Osmanlı örnekleriyle
çini üretiyor.
Uludağ Üniversitesi çini bölümü, ve İznik Kız Meslek Lisesi
konuyla ilgili uzman yetiştiriyor.
Bunun yanı sıra ev hanımları hobby olarak evlerinde çini
yapıyorlar.
İznik'te amatörlerce yapılan çinileri pişirmek için 5 çini
fırını hizmet veriyor. Çini eşyalar 900 derecede pişirilerek
satılabilir hale getiriliyor. (Çini fırınları 30 cm lik
bir tabak için 2 TL pişirme ücreti alıyorlar).
İznik de faaliyet gösteren Kobalt Çini atölyesi çini ustası
Abbas Kassim klasik İznik desen ve renkte özel sipariş hazırladıklarını,
İznik çalışması yaptıklarını belirterek çini satış reyonlarında
en çok "Haliç Deseni", "Kalyon", "Hayat
Ağacı", "Çin tomani" (Çin Bulutu) isimli,
30 ila 45 milyon TL ile fiyatlandırılan tabakların alıcı
bulduğunu belirtiyor.
Son yıllarda yıldızı parlayan bir başka çini ise "Şans
Topu".
Osmanlı döneminde her genç kızın çeyiz sandığında mutlaka
olması gereken ve ilk konan şans topu, bütün evlere de girmiş
durumda.
Kapı yanına veya iki pencerearasına asılan şans toplarının
nazara karşı olduğuna da inanılıyor.
Topların canlı ve cazip renkleri
kadar, el halılarında gözlendiği gibi desen dilleri de bulunuyor.
Bunlar arasında Çintemani, Hak gözü, Kul gözü,İnsan dili
gibi konular, aşk, sıhhat, başarı gibi kavramlar motiflerle
ifade edilmiş.
Çini galerilerinde desenli duvar tabakları, vazolar, aşurelik,
ibrik, maşrapa şekilli İznik çinileri, kül tablası, şekerlik,
demlik, yumurtalık, çerezlik ve çeşitli biblolardan satın
alabilirsiniz, istenirse desenleri karo fayanslara yaptırabiliyor
veya hazır olanlardan alabiliyorsunuz.
Abbas Kassim Kobalt Çini tel no: 0(224) 757 09 27
İznik Çinilerinde Piri Reis Haritası
1000 ve daha üst derecede pişirilen İznik çini objeler "Ateşte
Açan Çiçekler" olarak tanınıyor. Ürünlerde yapılan son yenilik
ise 2015 yılı harita tasarımı. Piri Reis Haritasının kapaklı
topuz, vazo, tabak gibi çini objeler üzerine uygulaması,
büyük ilgi görüyor.
Ayrıca Osmanlı leğen, ejderhanın kanadından çıkan rüzgarın
sembolü olarak uygulanıyor. Büyük parçalar 1000 TL tabaklar
200 TL fiyat aralıklarında ki ürünler haricinde çini takılar
da rağbet görüyor.
Küçük olmaları nedeniyle daha zahmetli olan yüzük, aksesuar,
biblo kaftanlar gibi orijinal el emeği, göz nuru modeller
10 ila 25 TL olarak fiyatlanıyor. Nicaea Çini Zeliha Erturul
Nilüfer Hatun Çini Çarşısı No 3 İznik gsm: 0536 471 14 86
Göl balıkları
İznik Gölü'nde tatlı su ürünlerinden sazan ve yayın gibi
balıkların yanında bir de tatlı su "Karivitesi var".
Balıkçı Recep Eser'e göre bu canlı türü sıkıştığı ve zorda
kaldığı zaman ani hızda geri geri kaçarmış. Bu yüzden "Karivites",
yani "geri vites" derlermiş.
Balıkçı Recep, "istakoz dedikleri bu karidesler için,
sepetleri göle bırakırız, bir şey koymadığımız halde içine
doluşurlar, sonra çeker alırız. Sığınmak için mi giriyorlar
içine, bilinmez" diye konuşurken, "Fransızlar,
kafasını, gözünü, ayağını her yerini yerlerde, biz de çok
diye sadece kuyruğundaki eti kullanırız, güneşe bıraksanız
hiçbir şey kalmaz erir gider. Pişince ortaya çıkıyor eti.
Hem de ne et!.. Sırf fosfor...
Su ürünleri içinde en besleyici olanı. İşte bu yüzden günde
20-25 adetten fazlası yenmemeli, kaşıntı yapar, dokunur,
diyor!.
Dönelim balıklara...
Akşam olunca ağlar göle atılıyor. Dökme-uzatma dedikleri
takım, hava durgunsa sabah olunca toplanıyor. Su dalgalıysa,
2-3 gün beklendiği de oluyormuş. Denizdeki gibi balık ağda
kalırsa, ahtapot ya da başka canlılar gelip yemezlermiş.
Canlı balıklar satılır, ölenler varsa atılırmış.
Av için balıkçılar iki tür ağ kullanıyorlar. "Fanyalı"
dipte, diğeri "sade" yüzeyde kullanılıyor 24 metre
derinliğe kadar ki seviyeler için balık havanın durumuna
göre seviye seçtiği için balıkçılar bazen üç kademeye ağ
serdikleri oluyor.
Gölün en derin yeri 85 metre. Sahillerde kum sıfırdan başlayıp
derinleşiyor. Güney yakanın kıyıları daha iri kumlu. Hafif
taşlık kıyıların bazı bölümleri ise sazlık.
|
|
|
Şimdi
de İznik'ten ayrılıyor, çevresinde ne var ne yok bir
bakıyoruz.
İznik'den
Karamürsel'e
Kalabalıktan uzak sakin ve huzurlu, farklı bir ortamda
devamlı yeşil vadiler, tepeler arasında gözlerinizi
ve ruhunuzu dinlendirmek isterseniz işte size 50-60
kilometrelik nefis bir parkur İstanbul Bursa arasında
sizi
bekliyor.
Otomobil kullanıyorsanız camları açın, motosiklet
üstündeyseniz zaten doğanın tam içinde ilerliyorsunuz
demektir, botanik kokusu ciğerlerinize sinecektir.
Orhangazi içinden İznik Gölüne paralel dümdüz uzanan
yolda Boyacıköy'e kadar geliyorsunuz.
Köy merkezinden Karamürsel e doğru asfalt yolun her
iki yanında uzanan tepeler seyri zevkli bir panorama
sunarken, köy çeşmeleri, antik Valideana taş köprüsü,
kerpiç evlere sahip, birbirinden güzel köyleri bir
nefeste aşıp Karamürsel sırtlarına ulaşınca körfez
altınızda tepsi gibi parlıyor. Manzaralı yamaçlara
çiftlik evleri kurulu, satılık olanlarda var.
|
|