GEZİYORUM
Balıkesir'in yeşil
yorganı, Kazdağları
Homeros
İlyada'sında Kazdağları'ndan "İda Dağı, bol pınarlı vahşi
hayvanlar anası" diye bahsediyor. 250 adet olduğu tahmin
edilen ayı, sayıları bilinmeyen porsuk, sincap, tilki, karaca
ve yaban domuzuna ev sahipliği yapan Kazdağları'nda, bu
türleri görmeseniz de izlerine rastlıyorsunuz. Ama dağların
yemyeşil yorganında sivrilen anıt ağaçlarla, mitolojik dağın
yabani doğasını tüm hücrelerinizde hissediyorsunuz.
Balıkesir
ili Kazdağları, doğası ve mitolojik efsaneleri ile ünlü.
Dünyanın ilk güzellik yarışmasının mekanı, Truva savaşlarının
yapıldığı yer. Truva'nın fethi sırasında tarihe tahta at
hilesi olarak geçen Truva atı, yine bu dağın ağaçları kullanılarak
yapılmış.
Mitolojik adı "İda" olan Kazdağlarının ağaçları, İstanbul'un
alınışı öncesinde Fatih Sultan Mehmet'in emriyle Adana çevresinden
getirilen ve Toroslar'ın ağaçları üzerine çalışan yörüklerin
burada yaptığı ve teknelerin Haliç'e indirilmesinde kullanılan
tahta kızaklar için kullanılmış.
Ezine, Bayramiç, Ayazma, Yeşilyurt, Adatepe köyleri, Mıhlıçay
Başdeğirmen, Zeus Altarı, Dereçatı, Fidanlık mevkii, Sarıkız
tepesi, Şahinderesi kanyonu, Tahtakuşlar Çamlıbel köyü,
Manastır deresi, Sutüven şelalesi, Hasan Boğuldu mevkii,
Kavurmacılar köyü, Güre ve kaplıcaları, Küçükkuyu, Altınoluk
gibi çeşitli merkezleri, daha önceki yazılarda ilk kez fotoğraflayıp
değinmiştim.
Bu kez yine ilki sizinle paylaşıyor, şelale ve treking alanı
olarak kullanılan Ayıdere'ye gidiyoruz.
Ayıdere
turu
Tura katılanlar sabah 10:00'a doğru hareket noktası olan
Altınoluk limanındaki Mare Monte Oteli bahçesinde toplanmaya
başlıyorlar. Hepsinin gözlerinde bir kıvılcım, bir sevinç,
serüven öncesi heyecan görülüyor.
Lastik ayakkabılar, şortlar, sırt çantaları, şapkalar ve
ille de fotoğraf makineleri alınmış.
Soğuk kumanyalar ve içecekler tura katılanlar için hazırlanırken,
diğer tarafta her zamanki kararlı, soğukkanlı, otoriter
tavırlarıyla grubu dağa çıkaracak olan Erinç Ersöz, Orman
Bölge Müdürlüğü'ne o günkü turun yazışmalarını yapıyor,
araç sayısını ve plakalarını, güzergâhı, katılımcı sayısını
ve giriş-çıkış saatlerini bildirip izinleri alıyor.
Minibüse
binerek Ayıdere yolunda ilerlemeye başlıyoruz.
Altınoluk'tan sonra Edremit yönünde 10 km ilerleyerek Zeytinlik
sapağından Mehmet Alan köyüne geliyor, orman görevlilerine
göründükten sonra tırmanmaya başlıyoruz.
Bu yol Sarıkız tepesine çıkıyor.
Sağa ayrılıp devam ettiğinizde ise Ören deresi ile karşılaşıyorsunuz.
Bu dere Ayıderesi ile birleşiyor.
Aynı dereye Vallah Deresi karışıyor ve Eren deresi ile kavuşuyor.
Yamaçlar, eteklerde zeytin ağaçları ile kaplı.
500 metre yükseklikte zeytinler yerlerini çam ağaçlarına
bırakıyor. Farklı gövdeleri olan anıt ağaçlar, dağların
yemyeşil yorganı arasında sivriliyor.
Hava
serinliyor, koku değişiyor ve mitolojik dağın yabani doğasını
buram buram hissetmeye başlıyorsunuz.
Ayıdere turu 10:00'da başlayıp 17:00'ye kadar sürüyor. 25
km çıkışta, 25 km de inişte olmak üzere toplam 50 km yol
kat ediliyor.
Bunun 3-4 km'si dere yatağında su içinde yürüyerek geçiliyor.
Tura katılanların yaş ortalaması düşükse, yürüyüş daha da
uzatılabiliyor. Tempo aynı olmasa da, 5 yaşındaki çocuklar
da, 70'likler de bu yürüyüşte yerlerini alıyorlar.
Turda, yol üzerinden mevsime göre kekik, böğürtlen, kuşburnu
toplanıyor, kurumuş dağ çiçeklerinden demetler yapılıyor.
Daha
önce ehlileştirilmiş yavru ayılar, doğayla uyumlarını kaybetmemeleri
için dağa bırakılmış. Kazdağları'nda ayı sayısının 250 adet
olduğu tahmin ediliyor. Porsuk, sincap, tilki, karaca ve
çok sayıda yaban domuzuna ev sahipliği yapan Kazdağları'nda,
bu türleri görmeseniz de izlerine rastlıyorsunuz.
Milli parklarda statü gereği avcılık yasak olduğu için av
yapılmıyor. Ormancı ve jandarmalardan oluşan askeri kamyon,
devriye görevi yapıyor. Ağaçlar üzerine çalışan orman işçilerinin
ve kamyonlarının ormanı terk etme saatlerini denetliyor.
Araçtan ayrılıp dere yatağına inen yürüyüş başlangıcında,
Erinç Ersöz kısa bir bilgilendirme ile doğanın heyecan verici
ortamında yapılmaması gerekenleri tekrar hatırlatıyor. Ardından
yüzme bilmeyen, ama göle girmek isteyenler için getirilen
yelekler takılıyor.
Engebeli arazide yamaçlardan, kayalar arasından inip çıkarak
ilerleyenler, doğaya karşı bir zafer kazanma arzusu ile
karşılaşılan tüm engelleri yardımsız geçmeye çalışarak,
kendilerine olan güvenlerini tazeliyorlar. Gelinen şelale
noktasında gölde yüzülüyor.
Duş yapmayı gerektirmeyen derenin kar ve kaynaklardan oluşan
soğuk ve tertemiz suyunda dinçleşen tur katılımcıları, suların
akış yönünde kanyon yolculuğuna devam ederken, su debisinin
ve seviyesinin yüksek olduğu dere yatağında birbirinden
ilginç ağaç gövdeleri ve devasa kayalar arasındaki yolu
kat ediyorlar.
Dönüşe geçildiğinde dere yatağından tepeye, gökyüzünün görülmediği
sıklıkta ağaçlar arasından oldukça dik bir yamaca tırmanan
yürüyüşçüler, oksijen bolluğu, temiz havanın verdiği enerji
ve açılan iştahları ile araçtan ayrıldıkları noktada bir
başka şelaleye geliyorlar. Burada bekleyen tur görevlisi
tarafından ikram edilen köfte, yumurta, domates, salatalık
ve peynirden oluşan soğuk kumanyayı, cola ve bira gibi soğuk
içecekler eşliğinde büyük bir iştahla yiyerek, doğanın ve
çevrenin keyfine varıyorlar.
Çekilen fotoğraflara kavuşmanın sabırsızlığını yaşayanlar,
ormanın doyulmayan bitki kokusu içinde Altınoluk'taki Mare
Monte Oteli'ne dönüyor ve çay ikramı sonrasında haftada
3 kez değişik noktalara tekrarlanan bir başka dağ turunda
buluşmak üzere ayrılıyorlar.
Mare Monte Tur
Tel: (0-266) 396 17 30
Zeytinyağının merkezi
İtalyanlar'ın zeytinyağı haritalarında, dünyanın en iyi
yağları diye yeşil hatla belirttikleri Edremit Körfezi,
gerçekten de sızma zeytinyağında haklı bir şöhrete sahip.
Ege sofra kültüründe önemli bir yer tutan, yemeklere lezzet
katan, zeytinyağlı yemeklerin, otlu meze ve salataların
baş tacı zeytinyağı, Altınoluk'ta daha bir öne çıkıyor.
Yöre halkı her derde deva dedikleri yağı, sabah kahvaltılarında
adeta içiyorlar.
Aroma, renk ve berraklık iştah açarken, yöre zeytinleri
de yağ satan dükkânlarda hediyelik özel şişelerde sunuluyor.
Altınoluk meydanında yağ satan Burhan Uzun, yağın ve zeytinin
oluşumunda bitki ve toprağın önemine değinerek Altınoluk,
Gömeç ve Ayvalık'ta dünyanın en iyi yağlarının üretildiğini
belirtiyor.
İtalyanlar'dan satın alınan tesislerde eskiden günde 70
çuval işlenirken, kapasite 400 çuvalı aşarak, üreticiye
yağı ne zaman istediği sorulur hale gelmiş.
Paletlere verilip yıkanarak çekirdeğinden ayrılan zeytin,
yağ olarak çok kısa sürede üreticiye veriliyor.
0.7 asitli, yani 1 dereceden düşük yağ 2 milyondan satılırken,
Haziran ayında tüm üreticiler yağlarını aktararak tortu
bırakan has yağı asitten kurtarıyorlar. Tortu sabun yapımında
değerlendiriliyor.
0 ile 1 asitli filtreden geçen yağa, "sızma" deniyor.
|