GEZİYORUM
Çinicilik merkezinin
zengin bir tarihi var.
Kütahya
Türk tarihinde ve kültüründe önemli bir kilometre taşı
Kütahya.
14. yüzyıldan beri, Anadolu'nun en ünlü çinicilik merkezi.
Gelişmiş el sanatları ve folkloru, kaplıcaları ve antik
kalıntılarıyla da gelecek vaat eden bir turizm merkezi
olma yolunda hızla gelişiyor...
Efsaneye göre Anadolu'da çok çok eski çağlarda olağanüstü
güzel, sağlam ve zarif çanak çömlekler, vazolar, testiler
yapan yaşlı bir kadıncağız yaşarmış...
Sırtındaki heybesine yüklediği üç beş toprak kabı kent
pazarlarına getirir satarmış. Kısa sürede kapışılırmış
el emeği göz nuru eserleri...
Zamanla yaşlı kadının çanak ve çömleklerinin güzelliği,
çevredeki tüm kentlere yayılmış. İnsanlar yollarını bekler
olmuşlar...
Bekler olmuşlar ama, bu işten rahatsız olanlar da çıkmış
ortaya... Özellikle de diğer çanak çömlekçiler... İşin
sırrına bir türlü eremiyorlarmış.
Bir gün karar vermişler ve yaşlı kadıncağızı gizlice takip
etmişler.
Yaşlı kadın, bugünkü Kütahya'nın bulunduğu yöreye gelmiş
ve heybesini buradaki toprakla doldurup evine dönmüş...
Kendisini takip edenler ise onun çanak çömleğindeki sırrın
bu toprak olduğunu anlayıvermişler hemen. Kısa sürede
çevrede bulunan tüm kentteki çömlekçiler buraya akın etmiş
ve yeni bir kent çıkmış ortaya...
Anadolu'nun kültüründe ve tarihinde önemli bir yeri olan
Kütahya hakkında
anlatılan bu efsanenin doğruluğu su götürür, ama haklılığı
ve güzel kente yakıştığı tartışma götürmez.
Gerçektende bugün Kütahya, Anadolu'nun en önemli kültür
merkezlerinden biri durumunda. Çinicilik ve el sanatlarındaki
gelişmişlik, yüksek turizm potansiyeli, zengin ve görkemli
tarihi, Kütahya'yı bu düzeye getiren önemli etkenler.
Kütahya'nın Antik çağlardaki adı "seramik kenti" anlamına
gelen "Seramorum" imiş. Frigyalılar döneminde Kotiyum
adını almış.
Daha sonra Roma ve Bizans dönemlerinde de bu adla anılmış.
1078 yılında Türkler'in bir yurdu olduktan sonra da zamanla
halk Türkçesi'nde Kütayha'ya dönüşmüş...
Kütayha, bugün Ege ve Akdeniz bölgelerine açılan en önemli
kara ve demiryollarının geçtiği önemli bir ulaşım noktasında
bulunuyor.
Bu nedenle ulaşım son derece kolay.
Kütahya'nın
tarih öncesi ve antik çağdaki dönemlerinden kalan arkeolojik
buluntular, bugün Kütahya Müzesi olarak değerlendirilen,
14. yüzyıl sivil Türk mimarisi örneklerinden Vacidiye
Medresesi'nde sergileniyor.
Son derece zengin bir müzede ki Hellenistik, Roma, Bizans,
Selçuklu, Osmanlı dönemi eserlerinin yanı sıra eşsiz Kütahya
çinileri, gezenleri hayli etkiliyor.
Kütahya, Türk çinicilik sanatında çok önemli bir merkez.
Kent bu önemini, günümüzde de koruyor. Frigyalılar döneminden
beri sürdürülen çinicilik, 14. yüzyıldan sonra büyük bir
sıçrama yapmış.
18. yüzyılda, gerileyen iznik çiniciliğini geçmiş...
20. yüzyıla gelindiğinde de Anadolu'da tek bir çinicilik
merkezi durumuna gelmiş, ama 1970'ler den sonra başlayan
aşırı modernleşme, Kütahya çiniciliğine büyük darbe vurmuş.
Kentte bugün görülen tarihi yapıların hepsi Türkler'den
kalma. Birçok burcuyla görkemli Kütahya Kalesi ise bir
Bizans
eseri.
Mutlaka gezilip görülmesi gereken kale, Selçuklular, Germiyanoğulları,
ve Osmanlılar döneminde eklemeler yapılıp güçlendirilerek
bugünkü hale getirilmiş...
Geleneksel Türk mimarisinin en güzel ev örneklerinin bulunduğu
Kütahya'da bir çok tarihi yapı bulunuyor.
Balıklı Camii, İmaret Mescidi, Ulucami, Karagöz Ahmet
Paşa Camii, Küçük ve Büyük Bedestenler, Kurşunlu Camii,
Mimar Sinan yapısı olduğu bildirilen Lala Hüseyin Paşa
Camii ve hamamı ilk anda akla gelen Türk mimarisi örnekleri...
19. yüzyılda Osmanlılar'a sığınan Macar devlet adamı Layos
Kossuth'un oturduğu evde anısına bugün müze haline getirilmiş...
Kütahya çiniciliğin yanı sıra aynı zamanda bir kaplıcalar
kenti.
Kente ve ilçelerdeki Ilıcaköy, Kaynarca, Göbel ve Yoncalı
kaplıcaları, safrakesesi, böbrek ve ağrılı bir çok hastalığa
iyi geldiği belirtiliyor...
Kent yakınlarındaki antik yerleşimlerden Temnos ve Aizani,
görülmesi gereken arkeolojik yerler.
AIZANOI
Aizani, bugün ülkemizde en iyi şekilde ayakta kalmış antik
kalıntıları barındırıyor. Zeus Tapınağı, yerli yabancı birçok
gezginin hayranlığını kazanıyor. Aizani,
Hristiyanlığın ilk çağlarında da önemli bir dini merkezdi.
Bu önemini Bizans çağında da korumuş.
Kütahya il merkezine 59 km uzaklıkta bulunan antik Aizanoi
antik kenti "Aizana, Azana, Ada-wana gibi isimlerle
Ana Tanrıça Ülkesi olarak anılmış. Bergamalılar, Bithynialılar
ve M.Ö. 133 de Romalıların eline geçen kent, en parlak dönemini
M.S. ikinci ve üçüncü yüz yıllar da yaşamış.
Roma imparatoru Hadrianus, Zeus tapınağını yaptırmış. 35x53
metrelik bir podyum üzerinde bulunan tapınağın 48 sütunundan
büyük bir kısmı ayakta kalabilmiş ve tapınak benzerleri
arasında günümüze en iyi korunmuş eser olarak ulaşabilmiş.
Tapınağın önünde yer alan akroter, Zeus mabedinin alt katı,
iç duvarlarındaki yazıtlar, çevrede yer alan kabartma, ve
figürlü sütun başları, Aizanoi tiyatrosu, taban mozaikleri,
mezar stelleri, yazıtlar, Macellum (yuvarlak gıda pazarı),
antik köprüler görülebilecek eserler arasında yer alıyor.
Antik kentten elde edilen bir çok kalıntı bugün Kütahya
Müzesi'nde sergileniyor.
Günümüzün turizm gelişmesi, sektöre yeniden hayat vermiş
durumda.
Kütahya, Anadolu'nun önemli bir
dokumacılık merkezi oloup, halıcılık, bez dokumacılığı,
iğne oyacılığı, yöre halkının geçim kaynağı olan el sanatlarından
bazıları sayılıyor.
Kütahya Çini ve Porselenlerine meraklı olanlar için Kütahya
Porselen'de el dekoru yemek ve çay takımları satın alınabiliyor.
|