GEZİYORUM
Erozyon bölgesine pastoral yolculuk:
Nallıhan
Şahin,
doğan, kartal, Mısır akbabası, alaca balıkçıl, kaşıkçı,
yeşilbaş, karabatak, kılkuyruk, turna, keklik, çulluk,
bıldırcın, kaz ve su tavukları, kremalı pastayı anımsatan
renkli platolarda uçuyor, besleniyor, yaşıyorlar.
Dikenli çiçekler, yeşilden arınmış dağlar, tepeler, renk
renk katmanlar ve garip yüzey oluşumları, insanın kendini
başka bir gezegende hissetmesine neden oluyor. Bu gezimizde
Nallıhan Kuş Cenneti'ne bir yolculuk yapacağız.
Bozkır alanlara hayat veren Kızılırmak ve Sakarya nehirleri,
denizden 1500 metre yükseklikte akarken, tarih boyunca
bu önemli su kaynaklarının çevreleri yerleşim alanı olmuş.
Türkiye'de 70 kuş cennetinden biri olan ve 150'yi aşkın
kuş türünün varlığı tespit edilen "Nallıhan Kuş Cenneti",
1994 yılında Milli Parklar, Av ve Yaban Hayatı Genel Müdürlüğü
tarafından koruma altına alındı. Şahin, doğan, kartal,
Mısır akbabası, alaca balıkçıl, kaşıkçı, yeşilbaş, karabatak,
kılkuyruk, turna, keklik, çulluk, bıldırcın, kaz, su tavuğu
gibi kuşların görülebildiği bölgede, kremalı pasta benzeri
renkli platolar arasında kendinizi faal bir krater ağzında
ya da ürkütücü yalnızlığın etkisiyle bir gezegende sanabilirsiniz.
Ankara, İstanbul, Bolu, Eskişehir dörtgeni arasında profesyonel
haritalarda erozyon bölgesi diye belirtiliyor.
Aklınıza, "Burası da nereden çıktı?" diye bir soru gelebilir.
Amacımız yeni yerler tanıtmak, turizme kazandırmak, iki
büyük il arasında yaşayanlara yeni bir aktivite kazandırmak
ve bir yere giderken geçişi buradan sağlamak...
Bir tarafta yemyeşil kuş cenneti, diğer tarafta doğa harikası
bir cehennem, erozyon bölgesi, ot yok.
Siz istediğiniz kadar erozyon tehlikesini anlatın, kampanya
yapın. Yerinde görmenin etkisi de tepkisi de başka oluyor.
Yıllar önce bölgenin yüzey şekilleri konusunda titiz ve
değerli bir çalışma yapan jeomorfolog Muammer Atiker'in
ve haritaların işaret ettikleri erozyon bölgesi, Nallıhan-Çakırhan'a
yolculuğumuz başlıyor.
Akyazı'dan
ayrılıp Mudurnu üzerinden Nallıhan'a giderken 1210 m yükseklikteki
Aynalıkaya geçidini geride bıraktıktan hemen sonra, 25
km'lik güzergâhın doğa yapısında bir başkalaşım gözleniyor.
Bölgede Nallıhan'a yaklaştıkça ürkütücü görsellik, ağaç
ve bitki dokusuna da yansıyor.
Dikenli çiçekler, yeşilden arınmış dağlar, tepeler, renk
renk katmanlar ve garip yüzey oluşumları, insanın kendini
başka bir gezegende hissetmesine neden oluyor.
Kraterden çıkıp donan akışkan lav görüntüleri dikkati
çekerken, sonunda karşınıza çıkan baraj su toplama havzalarıyla
derin bir "oh" çekiyorsunuz. Su varsa hayat da vardır
misali köprüyü geçip, sola ayrılan daracık yoldan göl
kıyısına, iki katlı teraslı kuş gözlem istasyonuna geliyorsunuz.
Çevreye piknik masaları serpiştirilmiş, biraz da çiçek,
fidan dikilmiş. Yöreyi henüz keşfeden hafta sonu tatilcilerinin
şimdilik huzur sığınağı durumundaki piknik alanı bekçisi,
önceleri aynı yörede Sarıyer barajında çalışırken, Nallıhan'a
atanmış fidanları suluyor.
Gönül arzu ediyor ki Nallıhan Kuş Cenneti kuş gözlem istasyonunda
dürbün, teleskop gibi araç-gereçler ve film, kuş resimleri,
hediyelik eşyalar satan küçük bir satış reyonu olsun.
Ama ne soğuk meşrubatlar satan bir büfe, ne de yöreyi
ve kuşları tanıtan bir broşür bile yok! Küçük bir yatırımla,
İstanbul-Bolu-Ankara hattı üzerindeki bu eşi benzeri olmayan
bölgeye, hem eğitici hem de dinlendirici bir aktivite
kazandırılabilir.
Piknik yapılır, bu arada kiralık teleskoplar, dürbünler,
hediyelik eşya reyonu kendilerini finanse eder.
Tanıtım yayınları, kartlar, üzeri kuş resimleri basılı
ti-sortlar satılır.
Yöre halkı kuş motifleri işledikleri örtü ve oyaları satarlar,
yöre taşlarından biblolar pazarlanır.
Kaya
yapısının acımasız çıplaklığını ayak tabanlarında hisseden
çocuklara, aileler ülkeyi sahiplenme adına çok önemli
bir mesaj vermiş olurlar.
Sağı solu çıplak, ilginç kayalıklar arasında yer alan
çevresi saz kaplı baraj gölü, çölde vaha gibi.
Renkli katmanların gölgesinde asfaltı kazırcasına bir
solukta köprüyü geçip, çeşme başında mola verdim.
Ekolojik denge, sulak ortamın getirdiği börtü, böcek ve
sinek çok. Bunları balıklar yiyor, kuşlar balıklarla besleniyor,
kuşları da kayaların tepesinde fırsat kollayan kartallar,
atmacalar bekliyor.
Çoğunlukla
kiltaşı, killi kumtaşı, volkanik kül, tüf, kumtaşı ve
ince çakıldan oluşan renkli katmanlı kayalardan ayrılıp,
kuşların dünyasına bakıyoruz.
Nallıhan Kuş Cenneti, göl çevresinin bazı bölümleri sazlık.
Balıkçıl kuşlar ve leylekler en çok göze çarpan çeşitler.
Evlerinde olmanın huzuruyla tepeli balıkçıllar, angutlar,
yaban ördekleri, hatta keklikler oradan oraya uçuyor.
Bölgenin bir başka özelliği ise kayalıkların zirvelerindeki
yırtıcı kuşlarla su kuşlarının birarada bulunması. Kuşları
tanımak, onları doğa içinde gözlemekle mümkün oluyor.
Başarılı bir gözlem için ilk kural sabırlı ve sessiz olmak
gerekiyor.
Kuş gözlemcileri, gözlem evi terasından veya doğaya kuracakları
çadırdan dürbünle rahatça seyirlerini gerçekleştirebiliyorlar.
Arazi
ve tarla ilaçlamaları kuş neslini tehdit etmekle beraber,
baraj su toplama havzaları, kuşların beslenmeleri ve çoğalmaları
için elverişli ortamlar sayılıyor.
Yılan, kurbağa, solucan gibi canlılarla beslenen leylekler,
sığ sularda dolaşarak balık yakalayan balıkçıllar, perdesiz
ayaklı geniş parmakları ile her türlü sulak alanda rahatlıkla
yüzen ve havalanmak için su yüzeyinde uzun süre koşan
sakarmekeler, Nallıhan Kuş Cenneti'nde en çok rastlayacağınız
kuş türlerini oluşturuyorlar.
|