GEZİYORUM
Güvercinlerin
sessizliği!
Güvercinlerin kanat seslerinin yankılandığı, aynı isimle
anılan vadide yürüyüşe var mısınız? Bu hafta limonların
ve huzuru arayanların sığınağı Ortahisar'dan, narenciye
deposu Güvercinlik vadisine uzanan bir yolculuk yapacağız
birlikte.
Bakıp da görmesini bilen için Kapadokya adeta başka bir
gezegen veya bir yaşam biçimi, hatta tercih sebebi olabiliyor.
Sayısız kez gittiğim (40-50'yi geçmiştir) ve binlerce
kare fotoğraf çektiğim Ürgüp, Göreme, Avanos üçgeni çevresinde
her defasında yeni platolar, vadiler, yürüyüş parkurları,
yeni oluşumlarla karşılaşıyor ve hep ilk kez gördüğüm
yüzey şekilleri karşısında heyecanlanıyorum.
Mevsimsel değişimler, zaman, ışık efektleri, yeni keşfedilen
yaşam tarzları ve yeni zevkler, şaşkınlık ve hayranlık
uyandırıyor.
Bu defa da öyle oldu. Bu yüzden bayramda nereye gidelim,
yeni yıla nerede girelim sorularına, Kapadokya cevap oldu.
Limonların doğal yeraltı depolarında saklanırken beslenip
güzelleştiği, kaya oyma ihtişamlı kalesi, taş evleri,
hediyelik antikalarıyla tanınan sessizliğin sesini dinleyebileceğiniz
"Güvercinlik vadisi"nin yer aldığı Ortahisar'a gidiyoruz.
Nevşehir'den gelişte Göreme Açık Hava Müzesi'ne giden
kavşağa sapmayıp geçer, 100 metre sonra sağa dönerseniz,
hafif rampa aşağı yol sizi güneyin narenciye deposu Ortahisar'a
getiriyor.
En can alıcı noktada tüm görkemi ile duran ve en az Uçhisar
kalesi kadar ihtişamlı, içinden labirent misali zirvesine
çıkılabilen Ortahisar kalesi, bu meydanda yer alıyor.
80 m yükseklikteki kaleye çıkanlar, bölgeyetepeden bakıyorlar.
Kalenin bir de eteğinde uzanan arka yüzü var. Burası derin
ve upuzun bir kanyon. Adı ise "Güvercinlik vadisi".
Tarihin
çok önceki dönemlerinde zamanın aktif volkanları olan
Erciyes, Hasandağı, Korudağ ve Güllüdağ'ın püskürttüğü
lavlarla oluşan taş tozu, kaya toprağı ve kumlu vadi toprak
açısından verimsiz olduğundan, bölgede yaşayanlar doğal
gübreleme yoluyla toprağı kuvvetlendirmek için güvercin
beslemeye başlamışlar.
Kimin güvercinleri çoksa, onun toprağı daha verimli oluyor,
iyi ürün alıyor ve sonuçta en çok güvercini olan yörenin
en zengini sayılıyormuş.
Bu nedenle tüm yamaçlar oyularak güvercinlere yuvalar
yapılmış, önlerine sansarlar çıkmasın diye siperler konmuş.
Güvercinlerin yumurta yapacakları yerleri bile hazırlanmış.
Sadece kuşların kanat seslerinin duyulduğu vadinin karşı
yamacına ise kale içi evleri yapılmış. Günümüzde artık
güvercinler bu amaçla beslenmiyor, sayıları azalmış. İlkel
şartlar değiştiği gibi yörenin sahipleri, yaşayanları
da değişmiş. Amerika'dan, İngiltere, Fransa, İtalya'dan
gelip Ortahisar'daki Güvercinlik vadisine karşı yerleşen
aileler binlerce doları gözü kapalı harcayıp,
eski Rum evlerini restore etmişler.
İrlandalı bir başka aile altı ev birden almış, rampa aşağı
sokakları onarmışlar. Sokak çeşmelerini bile düzenleyip
kemerleri, merdiven basamaklarını orijinali gibi yeniden
yapmışlar. Taş işçiliğinin en güzel örnekleriyle süslü
cepheleri temizlemiş, içlerini Türk usulü döşemişler.
Bu modaya katılan zevk sahibi Türk aileler de var. Antikalarla
döşedikleri evlerini gizli klima, görünmeyen müzik seti,
internet bağlantılı bilgisayar ve televizyon ekranları
ile donatmışlar. Ve Güvercinlik vadisinin kartpostal gibi
durup değişmeyen manzarasına bakıyor, patikalarda yürüyüşe
çıkıp sessizliği dinliyorlar. Gerçekten de zamanın durduğu
hissine kapılmanıza neden olan bir sessizlik var burada.
Ne trafik, korna sesi, ne kalabalık şehirlerin uğultusu,
homurtusu ne de polis sireni, tüpgaz cıngılı yok.
Stres hiç yok. Sessizliğin ne kadar ihtiyaç olduğunu göre
göre dinleniyorsunuz. Avantajlar sadece bu kadar da değil.
Yıllara meydan okuyan altı üstü taş evlerde, deprem endişesi
yaşanmıyor. Hava temiz ve bana öyle geliyor ki, burada
yaşlanma da gecikiyor (!), gençleşiyorsunuz.
Limonlardan
biliyorum, Türkiye'deki yegane yeraltı doğal soğuk hava
depolarından 980 adet var Ortahisar'da.
Tonlarca narenciye saklanıyor. 18 kiloluk limon sandığını
koyuyorlar depoya, 2-3 ay sonra kabuğu incelmiş, sulu
bir biçimde alıp tartıyorlar. Aynı sandık 25 kilo geliyor.
Çevredeki nemi çeken "yatak limonlar" beslenerek sulanıp
lezzetleniyor.
Kalitesi artıyor, sahibine daha çok kazandırıyor. Garip
ama gerçek.
Tarihçesi
2. yüzyıl başından itibaren Orta Asya'dan Anadolu'ya göçlerin
başladığı sırada, Özbek Türkleri'nden olan Hibe Dede sekiz
kardeşiyle Horasan'dan gelerek, Ortahisar kale çevresine
yerleşmiş ve dokuz ayrı ev yapmışlar. Şimdiki Ortahisar'ın
büyük bölümünü bu dokuz aile oluşturmuş. Ortahisar M.Ö.
1500 yılında Etiler'in sonraları da, Frigya, Lidya, Pers,
Roma ve Bizanslılar'ın hakimiyetine geçmiş. M.S. 1071'de
Malazgirt zaferi ile, Kapadokya Türkler'in olmuş.
Ortahisar Kalesi
Dünyanın ilk ve çok katlı yerleşimlerinden biri olan kale,
tarihi İpek Yolu kervanlarının sığınak ve barınak amaçlı
kullanımına sahne olmuş. İlk kez Hititler tarafından oyulan
dev Peri Bacası, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlılar
tarafından da kullanılmış.
Jeolojik
ve morfomolojik yapı
Kapadokya bölgesinin Ortahisar bölümünde yer alan vadilerde,
volkanik oluşumların değişik zamanlarda bölgeye püskürttüğü
lavların külleri, farklı sertlikte tabakalar meydana getirmiş.
Arazinin bünyesi ve dolayısıyla erozyonların etkisiyle
koniler, sütunlar, kuleler, piramitler, dikilitaş, sivri
kayalar, dar ve derin vadiler oluşmuş.
Sayıları 17'ye varan kaya oyuğu kiliseler hayret ve hayranlıkla
izlenirken, bölgenin ikinci büyük kalesi olan İshak kalesi,
Bizans dönemi sonlarına M.S. 10-11. yüzyıllara tarihleniyor.
Kaleyi Fatih Sultan Mehmet'in ordu komutanlarından olan
İshak Paşa, Kilikya üzerine ordusuyla yürürken M.S. 1470'de
komuta merkezi olarak kullanmış.
Oyalı yemeniler
Bir
zamanlar Ortahisar'da her evde bulunan halı tezgâhlarında
Horasanlı, Kabalı, Bindallı, Yedidağın çiçeği, Tepsili,
Tayyareli gibi isimlerle anılıp kök boya yünlerle dokunan
halılar günümüzde azalmasına karşın, Ortahisarlı hanımlar,
iğne, tığ ve boncuk oyalarına merak sarmışlar.
Çocukluğundan beri iğne oyası ile süslediği yemeniler
yapan Zübeyde Bedir, özellikle subay sırması, mercimekli,
kalpli, gelin tacı, hayat ağacım, kaynana dili, kuşdili
isimleriyle anılan iğne oyalı, boncuklu yemenilerin, dekoratif
amaçlı aksesuar olarak alan turistlerin büyük ilgisini
çektiğini belirtiyor.
Ne alınır?
Kendimizi ve sevdiklerimizi hediyelerle sevindirmek isteriz.
Bu nedenle Ortahisar kale dibinde 35 yıldır antikacılık
yapan Yönemli'ye ait "Ara-Bul"
antika dükkanına bakanlar, birçok nadide eşya bulabiliyorlar.
Osmanlı, Rum, Ermeni ustaların yaptığı parçalar arasında
taş oyma kapı süsleri, güvercin sulukları, ibrikli legence
set (el yıkamak için misafir önüne getirilen sabunlu,
havlulu ibrikli set), antik silahlar, biblolar, akik,
lapis, kehribar taşlarıyla süslü gümüş takılar, tespih
koleksiyonları, deve çanları, el terazileri, taş baskı
kalıplar, cam abajurlar, denizci fenerleri bulunabiliyor.
"Ara-Bul"daki
en ilginç eşya ise 140 yıllık geçmişiyle 1 milyara satılan
çift zemberekli gramofon.
Yönemli'nin devamlı müşterileri, Ortahisar'ın oyma kapı
ve oyma şömineli taş evlerini satın alıp Türk usulü döşeyen
yabancılar.
Ortahisar'ın yabancı sakinleri en çok ahşap şerbetliklere,
sedirlere, oyma tavan göbeklerine, oymalı ceviz çeyiz
sandıkları, dolaplar, küpler, mangal, bakır sini, halı
ve kilimlere ilgi gösteriyorlar. Asım Yönemli Tel:
(0-384) 343 36 43
Ortahisar Kültür Müzesi
Ortahisar Kalesinin bulunduğu Cumhuriyet meydanında yer
alan Kültür Müzesi Restoran Kafe olarak da hizmet veriyor.
Berrin Yıldız ve Murat Sarıkaya tarafından eski belediye
binası olarak kullanılan 1956 yapımı bir Ortahisar evinde
yapılan düzenlemelerle 2005 de ortaya çıkarılan özel müzenin
bölümlerinde Kapadokya bölgesinde yöresel yaşam biçimi
cansız mankenlerle hazırlanmış kompozisyonlarla gözler
önüne seriliyor.
Bunlar arasında tarım yaşantısı, bulgur çeken köy kadınları
tasvir ediliyor. Karasaban, kağnı arabası, mutfak bölümleri,
ekmek yapımı, pekmez yapımı, Türk Hamamı, seyyar berber,
kuyu, leblebici, çerçici gibi satıcılar, kına merasimi,
yer sofrası, oturma odasında yaşamsal konular anlatılıyor.
Konuklar müzenin üst katta bulunan galerinin teras kısmında
ve kapalı bölümlerde testi kebabı veya mönü içinde yer
alan çorba, börek, salata, pilav, tatlı yiyebiliyorlar.
Yıl boyu açık müze kafede yörenin ünlü şaraplarından da
içilebiliyor.
Kültür Müzesi Tel: 0–384 343 33 44
Hisar Onyx
Ortahisar Kale dibinde mutlaka uğranılması gereken hediyelik
eşya satan dükkânlardan biri de Yörenin en eski mermer
ustası olup ve kendi dükkânı, kendi atölyesinde 30 yılı
aşkın tecrübesiyle mermere ruh katan Ali Nihat Yönemli,
kendi imalatı hediyeliklerin en ekonomik fiyatla alıcıyla
buluşmasını sağlıyor.
Mermer ustasının galerisinde sunduğu hediyelikler arasında
çeşitli vazolar, kalemlik, şekerlik, kâseler, yumurtalık,
paskalya yumurtaları, hayvan motifleri sergileniyor. Yörenin
mermer ocaklarından getirilen mermerler, beyaz, yeşil,
bal rengi olup bu mermerleri evde bulundurmanın uğur sayıldığına
inanılıyor. Bilhassa fil biblolar en fazla ilgi gören
hediyeliklerin başında yer alıyor. Sanat okulundan mezun
olduktan sonra torna, tesviye tezgâhında demir üzerine
çalışıp, sonraları mermere dönen tecrübeli usta, oksalit
asitle cilalayıp parlattığı eserlerini ölümsüzleştiriyor.
Hisar Onyx Ali Nihat Yönemli Tel: 0–384 343 23
33
|