GEZİYORUM
Sanki Bir Düş gibi, Saros
"Aracımı ağaçların altına çekip kayalardan denize bıraktığım
oltama balıklar vursun... kalabalık ve beton yapılardan
uzak, doğa ile başbaşa kalayım ve beynim dinlensin, hücrelerim
yenilensin..."
diyorsunuz ama... var mı böyle bir yer?
Evet var, hemde fazlasıyla.
Bugün, İstanbul'a uzaklığı sadece 250 km olan Adilhan, Sazlıdere
ve Gökçetepe köylerinin bulunduğu Saros Körfezi sahiline
gidiyoruz.
Adilhan, Sazlıdere ve Gökçetepe...
Burası Saros Körfezi.
Havaya doğanın parfümü çam kokusu hakim. En kısa tatillerde
kara yolculuğu ile Güney sahillerimize inen ve 2 günü yollarda
geçen tatilcilerin kulakları çınlasın. Burada güneyi aratmayacak
güzellikteki bir doğaya 3 saat yolculukla kavuşabiliyor
insan.
Yalnız kalmak istediğiniz haftasonları olur ya, çekin aracınızı
sahildeki çamların altına, ister hamak kurun, ister kıyıda
dolaşıp temiz hava alın. Yok canınız balık tutmak isterse,
balık tutun.
İstanbul'dan yola koyulup Keşan'a dönünce havanın da bitki
örtüsününde birden değiştiğini farkediyorsunuz.
Yemyeşil çam ormanları arasından ılık esen Ege rüzgarı ile
ilerlerken sağınızda Saros Körfezi, açıktaki üç adasıyla
hemen karşınıza çıkıyor. Deniz seviyesine ulaştığınız zaman
sağınızda Adilhan Köyü tabelası bulunan asfalt köye kadar
devam ediyor.
250 haneli köyün sonrası toprak sahilden devam eden yol,
11 km sonra Sazlıdere Köyü'ne çıkıyor.
Aynı yoldan 6 km sonra ise Gökçetepe'ye gelebilirsiniz.
Yüksek tepelerden körfeze bakışta veya çam ormanı arasından
ilerlerken kendinizi İstanbul Büyükada'daki Dilburnu'nda
zannedebilirsiniz.
Çam kokulu hava
Burada
üç türlü hava var. Biri, iyot ve yosun kokulu deniz havası,
diğeri Kaz Dağı'ndan kopup gelen bol oksijenli dağ havası.
Üçüncüsü ise Çam ormanları üzerinden dönerken kokusunu da
beraber taşıyan orman havası.
Zengin hava, deta burun deliklerinizi yakarken, bir nevi
parfüm gibi adeta üzerinize siniyor.
Rüzgar yönüne göre değişen hava (Lodos ya da Poyraz) astım
ve nefes darlığı çekenler için doğal tedavi görevi üstleniyor.
Sabah 5:30 civarı dolaşan avcılar önüne karaca da çıkıyor.
Avcılar, bu şirin güzel gözlü hayvanlar için - Avcının da
kalbi var, kimse vurmuyor - , "Onlar buraların süsü" diyorlar.
Nisan-Mayıs aylarında badem ağaçları bülbüllerin eşsiz konser
verdiği yerler... Yerli bülbül bir yere gitmiyor da. Haziran
ayında, yani dut mevsiminde, "Dut yemiş bülbül gibi susuyorsun"
sözünü doğrularcasına susuyor, ötmüyorlar.
Fakat kuş çeşisi çok. Camgöbeği, mavi, siyah tırtıllı tüyleri
olan "Kestane kargası", kanat altı portakal ve fıstık yeşili,
tüylü, papağan gibi rengarenk "arıkuşları" ise, sık görünen
kuşlardan. Bölgeye Eylül ayında bıldırcın akını başlıyor.
Çernobil'den gelen Karadeniz bıldırcınları Kuzey Avrupa'dan
gelen bıldırcınlarla birleşip buradan Afrika'ya göç ediyorlar.
Saros Körfezi'nde, üveyik porsuk, tilki, yaban domuzu gibi
hayvanlara da rastlanıyor.
Kocaçeşme,
Gökçetepe
Bölgede Adilhan Köyü önünde bulunan Kocaçeşme, birinci balıkçı
köyü. İkinci balıkçı köyü ise, Gökçetepe. Köy girişinde
eski Rum mimarisini andıran taş evler ve Bizans döneminden
kalma kale kalıntıları var.
Köy meydanında eski gekenekleri sürdüren güleryüzlü köy
sakinleri, dibekte bulgur dövmeye devam ediyorlar.
Sahile yönelince son yıllarda adı "Kayıp Cennet" olarak
anılan Orman Bakanlığı Milli Park ve Yaban Hayatı Genel
Müdürlüğü'nün kamp sahasını göreceksiniz.
Gökçetepe dinlenme kampına sezon içinde kullanamak mümkün.
Günübirlik piknilçiler için 07:00'de açılan kapı, 01:00'de
kapanıyor.
Gelecek burada
Burada ahşap masalarda piknik, ocaklarda ızgara yapılabiliyor.
Kaynak suların karışımı ile yoğunluk farkının oluştuğunda
denize baktığınızda ise, hareler görüyorsunuz.
Bu kadar güzellik, avantaj bir arada olunca geleceği görenler
boş durmamış tabi. Özelliklle Sazlıdere civarında assolistlerden
(ya da assolist geçinenlerden) tutun da sinema ve TV'den
tanıdığımız bazı ünlülere, hatta eski futbolculara kadar
arsalarını şimdiden almış bile.
Saros'un denizi, kendi kendini temizleme özelliğine sahip
üç denizde biri. Yani lodosun sahile getirip biriktirdiğini
poyraz alıp götürüyor.
Saros kıyılarında denizi kirletecek sanayi ve yapılaşma
olmadığı için su altına meraklılar ve balıkadamlar burasını
özellikle tercih ediyorlar. Büyük Kemikli, Küçük Kemikli,
Bolayır Köyü, Anafartalar ve Güneyli Köyü ile çevrili bölge,
sıfır koli basili oranıyla ünlü.
Bölgede deniz içinde 20 metre görüş mesafesi var.
Ekim ayı, deniz suyu sıcaklığı ölçümlerine göre Ege 20 derece
civarında iken Akdeniz 26'ya kadar yükseliyor.
Üç Adalar
Saros'un kum sahili açıklarında ise üç ada bulunuyor.
En büyük olanı beyaz taşlarla işaretli olan Hedef Adası
çevresinde, askeri tatbikatlarda gemiler denizden atış yapıyor.
Tavşanların yaşadığı ortada ki ada, zeytinlik ve makilik
kaplı.
Adanın karabatakların yuvalandığı çevresi, dalışa müsait.
Bir kayalık halindeki en küçük ada ise, iri martıları barındırıyor.
Kıyılarında deniz kestanesi çok ve özelliksiz, üstelik taşlık.
19 yıldır dalış yapan tecrübeli balıkadam Selim Balkan,
her haftasonunu Saros'da geçirdiğini belirterek, "Bitti"
denilen uskumru sürülerine, levrek ve diğer bütün balık
çeşitlerini gördüğünü, mercan kayalıklarına az da olsa rastladığını,
temiz denizin göstergesi denizyıldızlarının çokluğunu ve
ilkbaharda ahtapotların yavrulamaya geldiğini anlatırken
Saros kıyılarının özelliğini özetliyor.
|