GEZİYORUM
Bezi
bahane Şile Şahane
Bir İlçe bu kadar mı sevilir? Bir ilçe bu kadar mı
rağbet görür. Bir ilçe bu kadar mı dolar? Özellikle hafta
sonu İstanbul halkı sözleşmişçesine adeta Şileye akın
ediyor.
Her iki köprüyü kullanarak Avrupa yakasından Anadolu
yakasına geçenlerle, zaten Anadolu yakasında oturup tüm
aileyi aracına dolduranlar, otobüsler, motosikletliler
tek sıra günün erken saatlerinden itibaren Şile'nin yolunu
tutuyorlar.
Güzergâh sonunda sadece Şile yok tabii.
Kimi daha Şile'ye gelmeden keşfettiği koylara, Riva'ya
kaçamaklar yaparken, birçoğu rotayı yolun devamında yer
alan diğer nefes borularına çeviriyor. Kabakoz,
Ağva ve diğerleri sıcaktan bunalan, stresten yorulan
bedenlere
doping kaynağı oluyor.
Şile
denince ilk akla gelenler Şile Deniz Feneri, Şile Bezi,
Şile Kalesi, Akşam güneşi, Ağlayan Kaya Mağaralarıdır
ama şimdi geçin bunları bir kalem. İlgi, özlem, her şey
Şilenin alabildiğine uzanan parlak kumsalına, sığ denizine.
Daha
Şile'ye girmeden sola ayrılan yol başında gişeler ve görevliler
"hoş geldiniz efendim"lerle karşılıyor sizi, giriş ücretizı
alıp, otoparklı plaj sahasına buyur ediyorlar. İlk kez
geliyorsanız Tanrım bu ne kalabalık? Yoksa burası Cin
Halk Cumhuriyeti mi? Demenize neden olacak bir panorama
sizi kökten sarsıyor. Ne var ki bu kalabalıktan hiç ama
hiç kimse rahatsız görünmüyor her araç sahibi bir araçlık
yer bulduğu anda mıntıkaya yerleşiyor.
Bu kâh denize uzak bir nokta veya otoparkın ta gerilerinde
bir yer olabiliyor.
Süratle
yayılıp, beraberlerinde getirilenler piknik sofrası hazırlanıyor.
Mangallar yakılıyor, ateşi yelleyenler, kanatları ızgaraya
dizenler, yoldan alınan ekmekler, çeşme başında yıkanmış
domates, biberler, pet şişelerde sular göze ilk çarpanlar
oluyor.
Araçların yanı başında yanan mangallara, araçların üzerine
konulan kamping tüp ocaklarda katılıyor, yemek sonrası
devreye girecek olan semaverler çaylar demlenmeye başlıyor.
Bagajlardan çıkarılan battaniyeler, çarşaflarla gölgelikler
yapılıyor veya gerçek çadırlar kurulup yemek sonrası rehavet
uykularına geçiliyor. Bu araçların bulunduğu kumsalın
gerisindeki durum.
Bir de kıyı bandı, yani kumsalda ki yaşam var. Güneşliklerle
renk cümbüşünü andıran Şile kumsalı şemsiye denizi görünümü
ile coşkulu görünümüne coşku katıyor. Aralara serpiştirilmiş
şezlonglar da var. Kumu görmenin neredeyse imkânsızlaştığı
plaj, deniz içinde yüzmekten ziyade diz boyu suda ayakta
duranlarla ilginç bir hal alıyor.
10 metre aralıklarla dizilmiş cankurtaran kuleleri çevresinde
10 bini aşkın deniz sever, ızgara kokuları dumanları arasında
tatillerini yapıyorlar.
Aslında Şile'ye gelmek öyle çok kolay olmuyor. Sabırsız
olduğu kadar sinyal verme alışkanlığı bulunmayan Pazar
sürücülerinin toplu seyri ile geçilmeye çalışılan yol
tüm genişletme çalışmalarına rağmen hala gidişte ve akşam
dönüşünde sorun yaratıyor.
Doğrusu buya, Şile - İstanbul arası metro veya toplu taşıma
ulaşımı daha şimdiden kaçınılmaz gibi görünüyor. Tatil
severlerin tüm amaçları bir an evvel Şileye gidip akşam
trafiğine kalmadan dönüşe geçebilmek.
Şile'nin
her yeri plaj
Örneğin ben denize kumsaldan girmeyeceğim diyorsanız,
Şile kayalıkları, Şile dalgakıranı, Şileye komşu diğer
koylar hepsi sizi buyur ediyor.
Özellikle Dalgakıran da güneşlenip Şile sahiline bakarak,
denize girenler nispeten daha temiz bir suda kalabalıktan
uzak ücretsiz bir deniz banyosu alabiliyorlar.
Dalgakıranda yüzer restoran tekneler de var, ekonomik
boyutta balık, midye tava, ekmek arası yiyecekler yapıyorlar,
süper manzara, tekne serinliği ile yemekler yenebiliyor.
Büfeler içecek ihtiyaçlarını karşılıyor. Limanın biri
"Liman" diğeri "Artane" olmak üzere iki büyük balık restoranı
da hizmet veriyor. Şileye ilgi böylesine büyük, böylesine
kalabalık olunca talepleri karşılamak için adım başında
yemek yiyecek bir yerler, seyir teraslı lokantalar kafeler
bulunabiliyor.
Şimdi biz merkeze gelmeden önce sahilden ayrılıyor, gerek
araçla gerekse yaya olarak geldiğimiz limandan yukarı
tırmanıyor, Şile'nin cıvıl cıvıl çarşısına dalıyoruz.
Şile Çarşısı
Sağlı sollu evler, aralarda eski olup restore edilerek
makyajlanmış olanlar, dükkânlar, butikler, lokantalar,
dondurmacı, pastane, emlak ofisleri çeşitleriyle dükkânlar
devam ediyor.
Dışardan baktığınızda albenisi pek belli olmayan lokanta
ve kahvelerin içine girince anlıyorsunuz özelliklerini.
Birçoğu iskeleler üzerine kurulu ahşap teraslı, balkonlu
olup, yukarıdaki satırlarda cümlelerle çizmeye çalıştığım
plaj tablosunu uzaklardan seyreden manzaraya, daha doğrusu
göze sığmayan panoramaya sahip.
Ne yediğiniz pek önemli olmasa da 3 tane çöpe dizili,
yanında taratorlu midye tava, soğuk bir bira bile manzaranın
keyfine varmanıza yetiyor. Gerisi size kalmış. İster balık,
ister et, ister bir küçük şarap veya soğuk bir meşrubat,
bir de patates tava.
Çarşının butikleri yöreye has Şile bezi bluzlar, etekler,
geceliklerin satıldığı yerler olunca yerli yabancı hanımların
gözdesi oluveriyorlar.
Şile bezi kumaş olarak Şileye yakın bir başka köy olan
Kabakoz'da dokunuyor. Yıllardan beri Pazar Şile'de kurulduğu
için köylüler dokudukları kumaşları Şile pazarına getiriyorlar.
Kumaş da bu nedenle Kabakoz bezi değil Şile bezi olarak
anılıyor.
Şile bezine tekrar dönmek üzere ilçe merkezine olan yürüyüşümüze
devam ediyoruz.
Solumuzda
belediye devamında Mısırlı Hadice Hanım Hazretleri 1287
tarihli suyu akmayan çeşmesi sonrasında, Şile bezi üzerine
motif işleyen bir genç kız heykeli, tek sıra araç parkı
dikkat çekiyor.
Pazar kalabalığından payını almak isteyen birkaç köylü
yöresel ürünleri açtıkları tezgâhlarda satmayı beklediği
görülüyor.
İlçe merkezi bir tarafında yeni yapılan kocaman bir cami,
diğer tarafında İstanbul Şile arası yolcu taşıyan otobüslerin
terminali. Kalkış saatini bekleyenler ve de omuz omuza
vermiş lokantalar, dürümcüler, İskender, döner, lahmacun,
pide, tavuk aklınıza gelen her şey var olduğu fast food
lokantalar.
Mecburi duraklardan sayılan bu dairesel meydan özellikle
gençlerin büyük ilgisini çekiyor. Gezmeye, denize, güneşe
daha çok zaman ayırmak isteyenler, motosikletçi gruplar
kasklarını (başlıklarını) çıkardıkları gibi masalara yerleşiyor,
hızlı servislerle kısa sürede yemek problemlerini en ekonomik
koşullarda hallediyorlar.
Çarşının olduğu gibi, meydanın da plaja çıkan inen yokuşları
geçitleri bulunuyor. Sonuçta her yol meydana çıkıyor,
her yol plaja iniyor.
Şile
Bezi
Bu yıl 19 uncusu düzenlenen uluslar arası Şile Bezi
Festivali 16-23 Temmuz tarihleri arasında yapılmış. Sevilen
sanatçıların vermiş oldukları konserler, folklor oyunları,
çeşitli etkinlikler bir yana genç kızların el emeği göz
nuru dökerek işledikleri motiflerle hayat bulan bluzlar
gerek festivalin gerekse Şile'ye gelen turistlerin en
çok rağbet ettikleri hediyeliklerinin başında geliyor.
Kabakozda dokunan bezler deniz suyunda yıkanıyor, biçimlenip
tasarım uygulanıyor, sonrada sempatik motifler el nakışlı
işleniyor. İşlemede kullanılan motiflerin iplikleri çamaşır
ipeği, katon iplik kullanılıyor. Bu iplikler 30 derece
sıcak suda çamaşır makinesinde yıkansa bile beze boyama
yapmıyor.
Şile bezi ise terletmiyor bilhassa Şile bezi gecelikle
uyuyan hanımlar huzurlu, vücut için sıhhatli ve rahat
bir uyku uyuduklarını belirtiyorlar. Halk Eğitim Merkezi
kursiyeri, dernek üyesi, işletmecilik yapan İlgin Akgün
sipariş üzerine de çalışmalar yaptıklarını belirtiyor.
Şile Bezi motiflerini yozlaşmadan en güzel şekilde itina
ile bezlere işlediklerini anlatıyor.
Özellikle
Yoncalı Yıldız, Sevda Çiçeği, Çatlak Kahve, Yeminli Örnek,
Kartopu, Eğrelti, İncili Sarma, Gazi Sofrası, Yasemin,
Hanım Yanağı, Kabak Çiçeği gibi motifler genç kızların
hünerli elleriyle buluz, elbise, geceliklerde hayat buluyor.
Halk Eğitim Merkezi kursiyer
İlgin Akgün 0535 355 31 13
Şile Deniz Feneri
Şile'nin
hemen hemen her yerinden görülebilen deniz feneri 08.Ağustos.1856
tarihinde hizmete girmiş. İstanbul Boğazının en kritik
yerlerinden biri olan mevkide hizmet veren renkli taşlarla
inşa edilmiş olan fener, Fransız fenerler idaresi tarafında
yapılmış Türkiye'nin en büyük feneri olma özelliğine sahip.
Denizden 60 metre yükseklikte olup 19 metre yüksekliğindeki
fener kulesi cihazıyla beraber günümüzde orijinalliği
ile korunmaktadır. Şehir cereyanı ile çalışıp ışığı 20
mil mesafeden görülebilen fener çevresinde ise günübirlik
ziyaretçilerin dinlenme parkı olarak ziyaret ettikleri
Kavala Parkı bulunuyor.
Şile'de Foto Safari
Ağlayan Kaya, Akşam Güneşi Mağarası, ilginç kaya yapıları,
deniz fenerinin farklı açılardan görünümleri, tepelerden
Şile'ye bakış açıları, liman içinde suya vuran yansımalarıyla
teknelerin çeşitli görünümleri, ağ onaran balıkçılar,
denize açılan tekneler, martıların süzülüşleri ile renklenen,
hareket kazanan dalgakıranın değişik açıları ve buna benzer
gün batımıyla estetik kazanan, renk efektleri ile değişen
kompozisyonlar tahmininizden fazla film sarfiyatınıza
neden olacak unsurlar olarak değerlendiriliyor.
Görülecek yerler
Kale Bizanslıların inşa ettiği kale 10x10 metre kare
genişlik 12 metre yüksekliğinde denizden gelebilecek saldırılara
karşı inşa edilmiş Osmanlılarca da kullanılmış. Şehir
merkezine 22 km uzaklıkta Bizans dönemi eseri olan Hasanlı
Köyü yakınlarında ki Sarıkavak Kalesi, Yeşil Vadi yakınlarında
Heciz Kalesi görülebilir.
Şile
Kalesinin bulunduğu Ocaklıada Mağarası, büyüklüğü doğallığı
ile görmeye değer özellikte olup Ada önceleri karaya bağlıyken
dalgaların etkisi ile ana karadan kopmuş ada hüviyeti
kazanmış.
Meşrutiyet Köyünde bulunan Mağaraaltı Mağarası doğal güzelliği
ile Sofular Köyü Mağarası İzmit 'te bulunan Hıristiyanların
Romalılardan kaçarken kilise olarak kullandıkları bir
mağara olarak biliniyor.
Mağara içinde 20 km lik bir koridor, su kaynakları yer
alıyor. Ağlayan kayalar Şile fenerinin 600 metre gerisinde
kayalar arasında çıkan su kaynağıdır. Kumbaba tepesi Şileye
2 km uzaklıktadır.
Bizans Döneminin Kum banyosu amacıyla kullanıldığı bilinmektedir.
Hanımsuyu Çeşmesi, Şile'den 11 km uzaklıkta ki Bizanslılar
tarafından yaptırılmış 600 yıllık geçmişe sahip Kabakoz
Köyü Çeşmesi, Yeniköy de kemer köprüler, Liman bölümünde
kızlar Hamamı ve eski hamam Şile'de bulunan tarihi eserlerden
bazılarıdır.
Şile'de Emlak
Şile'ye artan ilgi emlak fiyatlarına da belirli ölçüde
yansıma gösteriyor. Özellikle Ağlayan Kaya mevkii ve Kumbaba
Mahallesi en kıymetli yerler arasında sayılıyor. Deniz
gören dairelerin fiyatları 60 milyar ila 150 milyar arasında
değişirken Şile merkezde denize sıfır olan apartman daireleri
100 ila 200 milyardan alıcı buluyor. 3 oda bir salon 120
metre karelik iki katlı villalar 100-200 milyar TL arası
alınabiliyor. Arsalarda imarlı parseller 400 metre kare
büyüklüğünde metre kare fiyatı 60 milyon ila 120 milyon
TL ile fiyatlanıyor. Değerler denize yakınlık derecesine
göre değişiyor.
Danışmak için Şile'de faaliyet gösteren Turyap Emlak Bilgi
Bankası Satış Temsilcisi Mehmet Göksoy görüşülebilir.
Tel: 0(216)711 23 71 Gsm: 0532 410 39 04
Tarihçesi
Şile ismi kekik olarak anılan aroması yüksek bir bitkiden
almış. Halk arasında İstanbul kekiği olarak biliniyor
(Origanum Heracleoticum).
Şile M.Ö.7. yy la uzanan tarihinde Frig, Roma, Bizans,
Selçuk ve Osmanlı uygarlıklarına
ev sahipliği yapmış. Bölgeye ilk yerleşenlerin Bitinler
olması bölgenin Bitinye olarak anılmasına neden olmuş.
Türkler Osmanlılar döneminde yerleşmeye başlamışlar.
Yöre 500 yıl Osmanlı hükümdarlığında kalmış. 1918 Mondros
antlaşması ile İngilizlere bırakılmışsa da Kurtuluş savaşı
sonrası 1922 de Şile'de tekrar Türkler egemen olmuş. Cumhuriyetin
ilanı ile beraber Belediye yapılmış.
Tabiat ve kültür varlıklarının zenginliği, turistik potansiyelin
kapasitesi ile günümüzde de Şile gözde tatil beldelerinden
biri olma özelliğini sürdürüyor.
|