GEZİYORUM
İstanbul'un
Marmara kıyısında tarihi, yoğurdu, balıkları ile ünlü
yazlık cenneti, Silivri
İstanbullular için ulaşımı kolay, yazlıkların yoğun
olduğu Silivri, ana kentin güneybatısında ve sadece 67
km uzağında bulunuyor.
18 köy, 8 beldeli sahil kenti, karadan E-5 ve TEM otoyolu,
demiryolu bağlantısı, denizden Avşa Adası, İstanbul başta
olmak üzere kolay ve çabuk ulaşım Silivri'ye olan ilgiyi
artırıyor...
|
İlçenin 45 km boyunca uzanan sahil şeridi üzerinde oluşturulan
parklar ve doğal alanlar, tatil için olduğu kadar günübirlik
değişiklik arayan gezi severler içinde dinlenecekleri,
eğlenecekleri, spor yapabilecekleri, elverişli ortamlar
sunuyor.
İstanbul
veya Tekirdağ yönünden gelenler kara yolundan Silivri
yönünde dönerek Limanı gösteren tabelalar doğrultusunda
sahile geliyorlar.
Sahil boyu son yapılan düzenlemelerle elverişli yürüyüş
alanlarına kavuşmuş.
Silivri'nin antik bir yerleşim yeri olduğunu anlatan tarihi
kalıntılardan parçalara ise sahil yolunda rastlanıyor.
Bakımlı parklar çiçekler, çeşitli bitkiler, tropik ağaçlarla
süslenmiş. Parklarla iç içe sahil boyuna paralel devam
eden çay bahçeleri, açık ve kapalı bölümleri ile misafir
ağırlıyorlar.
Denizden
gelen esintilerle serinleyen konuklar, dinlenme süreleri
boyunca deniz manzarası seyrederek, içeceklerini büyük
keyifle yudumluyorlar.
Limanın en hareketli saatleri ise her gün Avşa - Silivri
arasında çalışan feribotun gelişi ve gidişine rastlayan
öğleüstü 15.00 ila 16.00 arası saatlerine rastlıyor.
Gerek yolcular, gerekse araç sahipleri feribotun gelişini
uzaktan görerek hazırlıklara başlıyor, gelenlerin inmesiyle
boşalan feribotu Avşa'ya gitmek üzere aceleyle dolduruyorlar.
Liman içi ise çevre gezilerine katılabileceğiniz kiralık
tekneler, balıkçı barınakları, yüzer balık lokantası ve
üzerinde yürüyüş yapıp, balık tutulabilen dalgakıranla
çevriliyor.
|
Limanın her iki yanında farklı özelliklere sahip olan
Silivri'de, önce sol tarafa Bosnakbahçe Burnunu geziyoruz.
Marmara'ya hâkim 56 metre yükseklikte bir tepe üzerine
kurulmuş olan Silivri'ye denizden bakıldığında daha belirgin
görülen kent surlarından bazı bölümler Silivri tarihi
hakkında bilgi veriyor.
Silivri'nin
ilk surlarının kimler tarafından yapıldığı bilinmemekle
birlikte 6.Y.Y. da İmparator Jüstinyen tarafından onarım
gördüğü ve son olarak 2. Bayezıt döneminde (1481-1512)
"Kıyamet_i Suğra" (küçük kıyamet) denilen büyük depremden
sonra aynı padişah tarafından onarıldığı biliniyor.
Boşnakbahçe'de bulunan Silivri Tarih Parkı, doğal olarak
akan kaynak suyu, bir heykeltıraşın elinden çıkmışçasına
işlenmiş kaya yapısı ile ilgi çekiyor. Araçları ile gelenler
burada balık tutuyor, denize giriyor, hatta ağaçlı bölümü
kamp sahası olarak değerlendiriyor.
Kıyı şeridinin devamında yer alan Selimpaşa'da ise tekne
imal eden bazı atölyeler
bulunuyor. Sipariş üzerine tekne yapan atölyelerde küreğe
ve yelkene elverişli motor'a ekonomik yakıt tüketen tekne
tipi piyade modeli tekne tipi çok tutuluyor.
Bir başka tip ise Kancabaş denilen başının ince ve su
tutmaz oluşu nedeniyle iyi yol yapan, 4-5 parmak derinlikte
ki sularda bile yüzen tekneler tercih ediliyor. Sığ koylarda
yüzebilen, sahile kadar çıkabilen bu tekneler 7 metre
boyunda olup 2 çifte, 5 çifte kürek diye boylara ayrılıyor.
Silivri'de Balıkçılık
Silivri, Akdeniz balıklarına nazaran daha lezzetli ve
pahalı olan Marmara balıkları geçiş yolu üzerinde. Bilhassa
Eylül ayı akın zamanı Karadeniz'den inen yağlanmış lüfer,
palamut balık türleri ile tekir, barbunya, kırlangıç,
istavrit, sardalye, levrek, Ringa (tirsi bol yağda tavası
makbuldür), kikla (yosun balığı eti lezzetli buğulaması,
pilakisi güzel olan bir balık türüdür). Yöresel balıklarla
daha da zenginleşen balık çeşitleri Silivri açıklarında
yuvalanıp yine bu mevkide bulunan Silivri Çukuru denilen,
Fay hattında dolaşıyorlar.
Fay yarığı arasında mırlan veya mezgit balık yuvalarının
yanı sıra, patlak göz mercan balıkları, öksüz kırlangıç,
iri balıklar, hatta boyları 50 cm civarında olup ihraç
edilen camgöz köpek balıkları burada yakalanıyor. Genellikle
balıkçılar ağlarını Karaburun denilen ana karadan 20 mil
uzaklıkta ki mıntıkaya atıyorlar, ağda yakalanan beyaz
mezgitleri yemeye camgözler geliyor.
Silivri
Boşnakbahçe önleri sert rüzgârlarda bile kuytuda kalırken,
büyük tekneler buraya sığınıyor.
Su altı zıpkınla balık yakalamaya müsait olduğunu belirten
"Cango" lakaplı, 40 yıllık balıkçı Zafer Pala, deniz altı
zeminin kayalık, yosunlu erişte olduğunu bazı bölgelerin
kahverengi dallı budaklı trandil otlarıyla kaplı olduğunu,
balıkların marul, ıspanak benzeri bu otlar arasına gizlendiğini
belirtiyor.
"Hava lodos olursa deniz bulanır, kıyılarda netlik bozulur,
avcılar poyraz havaları seçer ve kayalıkların etek bölümlerinde
yan bölmeleri takip ederler". Diyor.
Tecrübeli
balıkçı balığı pişirmeden önce üzerini bıçakla çizmek
lazımdır, zira kızgın yağda küçük kılçıklar ısının etkisiyle
yanar, erir, yerken ağza batmaz diye ilave ediyor.
Midye Türü Sülünez
Silivri'de deniz dibi kum olduğu için karides, midye türü
kabuklu deniz canlılarına da sıkça rastlanıyor.
Bunlardan biri de kumun altında yaşayan ve "sülünez" denilen
bir midye türü. Her balığa makbul bir yem olan bu midyeler,
kumun üzerinde hiç görünmüyor, sadece 8 gibi iki küçük
delik bulunuyor.
Özel şiş bu deliğe sokularak midyeler toplanıyor. Midyeleri
kavurup yiyen de bulunuyor, balık yemi olarak kullanan
da.
Özellikle teneke altı çıkarılıp macunla cam konuyor, bu
şekilde deniz dibinin yüzeydeki dalgalardan etkilenmeden
net olarak görünüm sağlanıyor. Mercek gibi seyredilen
kum yüzeyde midyeler avlanıyor.
Gezilecek Yerler
Liman içinden kiralık teknelerle Silivri sahilini bir
baştan diğer başa gezebilirsiniz.
Sahil kesiminin kum ve son derece sığ oluşu nedeniyle
karaya oturmamak için su içinde ki kum tepelerine dikkat
etmek gerekiyor.
Boşnakbahçe tarafında kale surlarından bazı kalıntıları
altındaki ilginç kaya yapısı içinde bazı mağaraların yer
aldığı yüksek tepeler kamp sahası görülüyor.
Limanın diğer tarafında ise sahil, tarihi 32 gözlü Mimar
Sinan Köprüsü, plajlar ve gerisinde yazlıkların yer aldığı
kıyı bandı görülebiliyor.
Karadan gezi yapanlar ise Silivri'nin eski tarihi eserlerinden
Surlar, Kapılar (çarşı kapısı, orta kapı, kır kapısı),
yazıtlar, tuğla damgaları, sarnıç, Miladi 1517 tarihli
Sadrazam Piri Mehmet Paşa Camii, Mimar Sinan köprüsünü
ve heykelini daha yakından görme imkânı bulabilirler.
Silivri'nin
Heykelleri
Atatürk'ün
annesi Zübeyde Hanım Heykeli Liman tarfı sahil parkı ortasında
geniş bir alanda yer alıyor.
Limana doğru yürüdüğünüz zaman sahilde bu defa sizi Atatürk
heykeli karşılıyor.
Aynı meydanın sahilinde ise balık ağlarını onaran Balıkçı
heykeli kompozisyonu bulunuyor.
Bu defa Plaj tarafına doğru yürürseniz, yol tarafında
Silivri'nin simgesi olan askılı yoğurtçu heykeli yer alıyor.
Yolun devamında deniz kıyısında Nazım Hikmet heykeli plaj
yolu sonunda ise Mimar Sinan Köprüsüne bakar vaziyette
konumlanmış Mimar Sinan Meydan heykeli bulunuyor.
Hiç bir şey yapmasanız bile ruhunuzu ve bedeninizi dinlendireceğiniz,
temiz deniz havası alabileceğiniz, dinçlik kazanacağınız
bir çok bahçe ve kahve, kafe bulunuyor bunlardan birisi
de balıkçı barına paralelinde uzanan bir tarafı plaj,
diğer tarafı limana bakan fenerli kafe.
Kahve, çay bahçesi konusunda palmiyeli bahçeler veya balık
kooparatifi sırasında ki ahşap sandalyeli kahve manzarasıyla,
dekoruyla göz dolduruyor.
Sahil boyunca uzanan çocuklarında rahatça yüzebileceği
sığ plajlar ücretsiz ve vücuda yapışmayan ince kuma sahip.
Dinlenme
bankları ile süslü tüm kıyı bandı yolcu taşıma amaçlı
sembolik çalışan tren haricinde araç trafiğine kapalı,
gezintiye elverişli.
Deniz sporları yapma olanağı yanında da, köyler arası
yollar ve kırsal alanlar otomobil, motor ve bisiklet gezileri
yapmaya elverişli güzergâhlar bulunuyor.
İlçenin tam ortasında Hızır Hılkın köprüsü altından akan
kibarlaştırılmış ismiyle Bolluca deresi ise iyileştirme
çalışmalarını bekliyor.
Silivri halkı poyraz havalarda nem oranı düştüğü için
bu havaya sağlam hava diyor. Lodos havalar sıkıntı yaratıyor
ve halsizlik hissediliyor.
|
Silivri Yoğurdu
İlçenin geçim kaynakları tarım, hayvancılık, balıkçılık,
turizm ve sanayiye dayalı olunca otlaklarda özenle beslenen
ineklerin sütü ile yapılan yoğurtlar öne çıkarak yıllardır
Türkiye'nin her tarafına nam salmış. Silivri diyince kaymağı
kürekle kaldırılan tam yağlı tepsi yoğurtları akla gelir
olmuş.
Günümüzde adına festivaller düzenleyen Silivri, geleneksel
hale getirdiği 6 - 16 Temmuz tarihleri arasını "Silivri
Kültür ve Yoğurt Festivali"ne ayırmış. Konserler, oyunlar,
folklor gösterileri sergilenmiş, yoğurtlar, ayranlar dağıtılmış.
Yoğurt imalathaneleri sayıları azalmış olsa da Silivri'ye
gelenler çarşı içinde tarihi çınarın yanı başında bulunan
Arslan yoğuncusuna uğramadan gitmiyor. Giderken de hediyelik
olarak yoğurt alıyorlar.
Ali Çetinkaya Caddesi No.18 de faaliyet gösteren Arslan
Yoğurtçusu 1940 yılından bu yana kazandığı tecrübe ile
katkısız imal ettiği yoğurtlarını tepsi, güveç, plastik
ambalaj içinde tam yağlı, yarım yağlı, diyet çeşitleri
ile sunuyor. Yoğurtların nefaseti ise ovalık, kırsal alanda
yaşayan hayvanların sütünde saklı olduğunu söylüyorlar.
Silivri'nin sembolü haline gelen Silivri belediyesi'nin
sahile inen yol kavşağına konumlandırdığı askılı yoğurtçu
heykeli ile Silivri anı fotoğrafı fotoğrafı çekmek ise
yapılacaklar arasında yer alıyor.
|