GEZİYORUM
Mimari dokusu, şarabı, zeytini
ve dantelleriyle ünlü bir yöre,
Şirince
Aracınızı
tertemiz yıkattınız. Rot, balans
ayarı, lastik havaları tamam. Ehliyet-ruhsat, trafik sigorta
yanınızda, bavullarda bagajda...
Şimdi geçiniz direksiyonun başına ve müzik setinizin düğmesine
hafifçe dokununuz.
İşte bir yıl boyunca beklediğiniz an... Sevdiğiniz müziğin
sesi sizi sararken, keyifli bir yolculuk ta sizi bekliyor.
Kuşadası, Bodrum, Marmaris, Fethiye...
Belki de henüz karar vermediniz... Eğer hala kararsızsanız,
taile sakin ve nostaljik atmosferiyle ünlü Şirince'de başlıyabilirsiniz.
Bir zamanlar 40 ailelik bir aşiret tarafından kurulan bugünkü
Şirince'nin ilk adı "Kırkınca", ikinci adı ise "Çirkince"
imiş.
Böylesi
güzel ve şirin bir köye bu adı yakıştıramayan dönemin İzmir
Valisi Kazım Divrik Paşa, köyü ziyareti sırasında bugün
de anılan "Şirince" adını koymuş.
Tarih kitaplarına göre İsa'dan önce 5. yüzyıla kadar uzanan
ünlü Ortodoks köyünden, günümüze gelen iki kilise bulunuyor
Şirince'de. Selçuk müzesi önderliğinde, Amerikan Enstitüsü
yardımlarıyla Aziz Yohannes Kilisesi restore edilip ziyarete
açılmış.
Köyün giriş kısmında sağ taraftaki tepede yer alan diğer
kilise, kitabesi olmadığı için eski adı bilinmiyor.
Kaderine bırakılmış olan ahşap ağırlıklı, kireç-saman karışımı
sıvaları ve boyaları dökük yapı, hava koşulları ve özellikle
yağışlar nedeniyle harap olmuş, ahşap tonozlu kilisenin
de restorasyonu gündemde.
Tonozlu
ahşap çatıyı taşıyan yan duvarlar, kalın ve sekiz pencereli.
Pencerelerin her birinin üzerindeki panolarda 12 havarinin
resimleri bulunurken, günümüzde sadece Andreas ve Markos'un
adları ve resimleri kalabilmiş. Kilise tabanı mermer ve
taş döşeli olup, bazı parçaların Selçuk'ta ki İsabey Camii
ve St.Jean Bazilikasından getirildiği sanılıyor.
Adını, Yunanlı yazar Dido Satiriou'nun "Benden selam söyleyin
Anadolu'ya" adlı romanının geçtiği mekan olarak da duyuran
Şirince, bir açık hava müzesi görünümüyle ziyaretçi akınına
uğruyor.
Ege'nin incisi Selçuk ilçesine bağlı Şirince, mimari dokusu
el işleri, şarap ve çöp kebabı ile hem göze hem de damağa
hitap ediyor.
Köyde
gezinti
Tarihi ve mimari dokusu ile görülmeye değer güzellikteki
köyün araç girmeyen dar sokakları, parke taş kaplı. Bozulmamış
mimari dokuyu hayranlıkla izleyen turistler, köyün bol bol
fotoğraflarını çekip karakteristik yapı tarzına sahip evlere
konuk oluyorlar.
Son yıllarda özellikle Türk mutfağını, tencere yemeklerini
tanımak ve tatmak isteyen yabancı turist gruplarına Şirinceli
aileler bahçelerinde pişirdikleri köy ekmeklerini, sebzeli
yemeklerini ikram ediyor, köyün asma yapraklarında dolmalar
sarıp, lokmalar döküyorlar.
Efes antik kentini gezmeye gelen turist grupları ve İzmir
çevresinden gelenlerin katılımıyla ziyaretçi akınına uğrayan
Şirince'de hanımlar, hiç boş durmuyor.
Hediyelik
eşyalar çarşısı
Şirince'de köy kadınları el emeği göz nuru ile ördükleri
dantelleri, sehpa örtülerini, yazma, yün eldiven, çorap
gibi elişlerini hem evlerinde, hemde köy meydanında kurdukları
çarşıda turistlerin beğenisine sunuyorlar.
Yakınlarınıza ve sevdiklerinize mutlaka birşeyler alabileceğiniz
bu çarşıda, Motif isimli bir butik bulunuyor.
Türkiye'nin
dört bir yanında el tezgahlarında dokunan saf yün ve ipek
şallar, fularlar, örtüler ve özel tasarım ipek kırlent,
şömentabla, masa örtüsü, yatak örtüsü, koltuk şalı gibi
ev dekorasyon ürünlerinden oluşan zengin kolleksiyon ve
cazip fiyatlarıyla Motif
ismi daha şimdiden Türkiye sınırları ötesinde
Amerika'da ve Avrupa'da anılır olmuş. Çarşının diğer bölümlerinde
deri masklar, butikler ve bibloların satıldığı çeşitli dükkanlar
da yer alıyor.
Şirince'deki geziniz boyunca 100 yılı geçkin yaşıyla çınar
ağacı altında ki çay bahçesinde soluklanabilir, tarihi kahvelerde
ailece oturabilirsiniz.
Fakat dinlenme yerlerinin içinde ilginç bir mekan daha var.
Şirince
Şarap Evi
Şirince'nin çevresi, üzüm bağlarıyla dolu. Ve yıllardır
herkes kendi şarabını üretiyor. Bu gelenek öyle eski ki,
Şirinceli yaşlılar Rumlar'dan kalma fıçılar içinde buldukları
şarabı mayalanmış külçe gibi, bıçakla kesilebilecek kıvamda
olduğunu anlatıyorlar.
Köyde çarşı içinde bulunan şarap evi, ilginç dekoruyla yerli
ve yabancı tüm turistlerin ailece oturabildikleri bir yer.
Hemde öyle bir yerki oturunca canınız bir daha kalkmak istemiyor.
Şarap evi, Fatoş ve Kadir Yıldırır ailesinin işletmesi.
Fakat sanki evlerine konuk olmuşçasına ilgi görüyor ve ağırlanıyorsunuz.
Ahşap dekorlu iç bölümde, üst katta veya dükkanın önünde
fıçı üstü taş masalarda beyaz, roze veya kırmızı Şirince
şaraplarından bir kadeh tadabiliyor, isterseniz şişeyle
satın alabiliyorsunuz.
Tercihiniz
yemek yemekse, yerinde bir karar verdiniz demektir.
Zaten Şirince'yi ziyaret edenler de öyle yapıyor.
İlk kadehin ardından ikram edilen, üzerine biraz kırmızı
pul biber ve kekik dökülmüş has sızma zeytinyağındaki yeşil
zeytin, yöresel bir tat ile yemeklerine başlıyorlar.
Köyün yeşil zeytin çeşitleri, çürütme, baskı zeytin ve kırma
zeytin olmak üzere üçe ayrılıyor.
Diğer mezeler ise beyaz köy peyniri ve söğüşler olarak sıralanıyor.
Ve sıra yörenin ünlü, lezzetli çöp kebabına geliyor.
Kekik
ya da kimyonla da tatlandırabileceğiniz bu iştah açan kebabın
yanında, odun fırınında pişirilmiş ekmeğin tadına doyum
olmuyor.
Eğer hemen direksiyon başına geçmeyecekseniz bir başka seçenek
de sıcak kırmızı şarap. İçine tarçın, karanfil ve şeker
atılıp kaynatılan şarap hem yerli hemde yabancı turistler
tarafından çok beğeniliyor.
Peki bu kadar şirin ve güzel bir köyde hiç mi göze batan
bir şey yok? Ne yazık ki var...
Mimari
dokunun içine sızmaya çalışan bazı beton canavarlar, ahşap
binalar içinde göze çöp gibi batıyor.
Şirince'den dönerken yol üzerinde sağ tepede "Sütini
Mağarası" ve su kemerleri kalıntısı görülebilir.
Şirince gezinizde tahta kaşık yapımı ile uğraşan bazı kişiler
görürseniz fırsatı kaçırmayınız.
Büyük ustalıkla kısa sürede yapılan kaşıklardan mutlaka
almalısınız.
Zira bir tabak kuru fasulyeyi, Şirince'den satın aldığınız,
yaprak kadar ince tahta kaşıkla yemenin zevkine ve tadına
doyamayacaksınız.
|