GEZİYORUM |
Kaoma
- Lambada |
Denizi,
Kumu bir de Şarapları ile ünlü, Avşa
Adası
Marmara
Denizi ortasında Kapıdağ Yarımadası'nın uzantısında oluşmuş
adalar grubundan biri. Bir ismi Avşa, diğer ismi Türkeli,
halk arasında ise Şarap Adası olarak ünlenmiş.
İstanbul'a çok yakın olmasına rağmen İstanbul'dan çok farklı.
Marmara'dan Çanakkale Boğazı'na kucak açmış. Ege havası
var .
Deniz suyu lezzetiyle Ege gibi tam karşınızda Kara Biga,
arkanızda Tekirdağ, yanınızda Marmara Adası, elini uzatsanız
Ekinlik, Koyun, Paşa Limanı, biraz ilerde Erdek.
|
Ege, Akdeniz'in kıyılarının keşfedilmediği, yollarının olmadığı
yıllarda, İstanbulluların bir numaralı tatil merkezi olan
Erdek ve Avşa inanılmaz ölçüde rağbet görür, Avşa'da tatil
dilden dile dolaşır, anlatıla anlatıla bitmezdi.
Avşa'ya bir gelen ne yapar yapar "yedi kez daha gelir, kumu
çeker" denirdi. Deniz suyu öylesine net, dip öylesine berraktı
ki yolcu motorları iskeleye yanaşırken 10-15 yaşındaki ada
çocukları 1 lirayı 50 kuruşu denize at
dibi bulmadan çıkaralım diye teklifte bulunurdu.
Avşa'ya gelen ziyaretçilerin denize attığı nikel paraları
çıplak gözle 8-10 metrede yakalar su yüzüne çıkarırlardı.
Size de bu küçük bahşiş karşılığı seyir zevki yaşatırlardı.
Hemen hemen her köşede açık şaraplar satılır Avşa şarabını
içen gençler geceleyin kumsalda yaktıkları ateşle sabaha
dek şarkı söyler, kumsalda dans edip neşelerini bulurlardı.
Bu anlattıklarım 60'lı yıllardaydı...
Şimdi ise 2000'li yılların Avşa'sındayız.
İnternet'ten deniz otobüsü seferlerine bakıyoruz, bir telefon
yerler hazır. Hareket saatine 15 dakika kala 09:45'te Bostancı'dan
gelen deniz otobüsüne 10:15'te Yenikapı'dan biniyor, air
condition salonun serin havası içinde hareketle 12:45'te
Marmara Adası'na uğrayarak 13:15'te Avşa'nın yeni yapılan
ve Marmara'nın sayılı iskelelerinden biri olan 260 kazıklı
4600 metrekarelik platforma yanaşıyoruz.
|
Yazlığa tatile gidenler malum. Her gün 3-4
kıyafet değiştirme zevkine sahip olduklarından mı bilinmez,
evden eve taşınır gibi koca koca valizlerle geldikleri için
deniz otobüsünün valiz bölümü önünde az da olsa bir kargaşa
yaşanıyor.
Valizini kapan Avşa Belediyesi'nin tahsis ettiği plakalı
3 tekerlekli, şu bizim bildiğimiz seyyar satıcılarının kullandığı
çek çek arabalarına binerek çıkışa doğru harekete geçiyorlar.
Çıkış yakınlarını karşılamak isteyenlerle huni misali daraltılsa
da kucaklaşmalar, hasretle hararetli ayaküstü sohbetleri
kaçınılmaz oluyor.
Gelen yolculara pansiyon görevlileri de boş odaları olduğunu,
fiyatları, şartları ayaküstü fısıldıyorlar.
Avşa iskelesi, bilet satış, çeşitli büfeler, turizm information,
jandarma noktasını geçip Atatürk Heykeli'nin sağına ve soluna
uzanan plajlar geri planda yer alan yazlık ve pansiyonlarla
kıyı boyunca uzanırken arada kalan daracık sokaklar hediyelik
eşya tezgahlarının iyice daralttığı kaldırımsız geçitler
arasında ilerliyorsunuz.
İskele çıkışında belediye binasına doğru direk yürüyenleri
gölgelikli durakta bekleyen taksiler karşılıyor.
Yaz mevsimi boyunca trafiğe kapatılan sahil yolu kullanamayan
araçlar çarpık yerleşim nedeniyle labirent misali arka yollardan
yol alıyorlar. Avşa merkezinde, sahil kesiminde üstü açık
yiyecek satan dükkanlar, cafeler, hediyelik eşya tezgahları,
lokmacılar ve plaj iğne atsanız yere düşmeyecek türden.
Kumsal
ise neredeyse görünmüyor, genelde nüfus genç, aile ve özellikle
hanım oranı dikkat çekiyor. Belediye bahçesinde Osmanlı
mezar taşları, Bizans kalıntıları, lahit parçaları, Rumlar'dan
kalma amforalar, granit taş örnekler görülebiliyor.
Belediye Başkanı odasında antik şarap küpleri, amfora, mezar
stelleri korunarak teşhir ediliyor.
Sahilde yer alan düzgün parklar içinde geçtiğimiz yıllarda
yapılmış etkinlikler arasında granit taşların
biçimlendirilmesi yarışmasıyla kazanılmış "Uyuyan kız" heykeli,
ortopedik oturma grupları, çeşitli granit heykeller gözü
okşuyor.
Alışverişte büyük farklılıklar yaşanıyor. Örneğin bir pet
şişe suyu her dükkandan başka fiyata alabiliyorsunuz.
Avşa esnafında samimi, sıcak, güleryüz gibi özelliklere
rastlanmıyor.
Pansiyonlar için alabildiğine pazarlık yapılıyor.
Adanın gelişmekte olan faaliyetlerin başında ise marina
inşaatı geliyor.
Kapıdağ Yarımadası'nın övgüye değer koyları bir keşfedilebilse,
Avşa Marina'da tekne bağlayacak yerin bulunmaz olacağına
kesin gözle bakılıyor.
Adanın kuzeybatı tarafında yoğun Ağustos böceği sesi, kah
martı sürüleri, kah suya paralel gruplar halinde uçan karabatak
sürülerine tanık oluyorsunuz. Rüzgar hep var. Nem oranı
ya çok düşük ya hiç yok. Kıyılarda denizin dalganın oyununa
gelmiş, biçimlenmiş, granit anıt kayalar yer alıyor. Bazılarının
üstünde portakal renkli uzun sürede oluşan bir tür yosuna
rastlanıyor.
Az da olsa ağaçlık bölümler, deniz ortasında fenerler, ada
siluetleri panoramayı tamamlıyor.
Adanın kuzeybatı ucundan ayrılıyor, bu defa tam aksi yöne
diğer sahile Avşa merkezi haricindeki tek yerleşim köyü
olan (Araplar) Yiğitler'e uzanıyoruz.
Güzergah üzerinde adanın tek akaryakıt istasyonu BP'nin
önünden geçerek gidilen Yiğitler'de
korunaklı bir plaj olan Altınkum'u ilgi görüyor.
Koca bir çınar, üzüm bağları, birkaç kır lokantası, sahil
boyunca uzanıyor. Köy içinde balık ağlarını onaran balıkçılar,
sahilin uzak ucunda kıyı dolgu çalışması liman inşaatı,
birkaç tekne çoğu yerde olduğu gibi yılda 1-2 ay kullanılabilen
ve ev sahiplerini bekleyen yazlıklar yer alıyor.
Adanın en dikkat çeken yeri şüphesiz ki Adakarası üzümlerinin
hayat bulduğu Avşa şarabının ünlü olmasında pay sahibi olan
"Bortaçina" şarap fabrikası oluyor.
Rumlar'dan kalma devasa boyuttaki antik meşe fıçılar hazineyi
saklarcasına mahzende yer alıyor.
Mistik hava, fantastik koku, ahududu renkli şaraplar arasında
nefes alırken bile kendinizden geçip büyüleniyorsunuz. Tüm
fıçılardan tatmak, küçük yudumlar alıp ağzınızın içinde
dolaştırmak, kadehin iç çeperinde şarabın bıraktığı bacaklara,
tadındaki buklelere tanık olmak istiyorsunuz. Bortaçina
şarapçılık ailesi yarattıkları eserin mağrurluğunu yaşarcasına
ağırbaşlı vakur davranıp az konuşuyorlar.
Fabrika yanına Avşa'nın en güzel, en özellikli restoran
ve şarap evini kazandırmış olmanın mutluluğunu hissettiriyorlar.
8-10 basamakla çıkılan şarap evinde uzun süre deniz dibinde
kaldığı yüzünden belli kocaman bir çıpa göze çarpıyor.
Tuğla duvarlı salonda şaraplar, fıçılar, masalar, arkada
şarap imalathanesi, şişeleme üniteleri bulunuyor. İsterseniz
fabrikadan alışverişte yapabiliyorsunuz.
Şarap evinde kahvaltı, öğlen veya akşam yemeği balık, ızgara
çeşitleri, balık çorbası ve tabi şarap çeşitleri bulunuyor.
Alakart dışında 2 çeşit mönü var.
Hamsi omlet (veya hamsi tava)+salata+şarap.
Et mönüde ise kasap köfte veya piliç şiş, pilav+patates+salata+şarap
Soğutmalı fıçılardan litre litre açık beyaz şarap doldurup
götürmek isterseniz litre fiyatı ödüyorsunuz.
Adres:
Avşa Adası Yiğitler Köyü Yat limanı
Beyaz Saray Koyu
Şimdi de adanın bir başka koyuna gidiyoruz. Adı Beyaz Saray
Koyu. Baştan beri anlattığım kalabalığa, kargaşaya, dükkanlara
burada hiç mi hiç rastlanmıyor. Özel bir koya kurulmuş iki
katlı restoranlı bar ve bahçeli Avşa'nın
en büyük, en geniş alanına sahip Beyaz Saray Oteli bu koyda
yer alıyor.
Sadece otel müşterilerinin kullandığı kum plajlı koyda,
Kara Biga Çanakkale yönünden gelip, denizde filtre edilmişçesine
ılık esen rüzgar bir yandan terletmeden, bunaltmadan, açıkçası
çaktırmadan cildinizi bronzlaştırırken diğer yandan taşıdığı
yüksek oksijen ile enerjik olmanızı sağlıyor.
En kötüsü de iştah açıyor, sürekli bir şeyler yiyip içme
hissi uyandırıyor.
Vücuda yapışmayan granit kayası kumu bacak ağrılarını alıyor,
üzerinizde elektrik, stres hiç bir şey bırakmıyor.
Kumsaldaki yürüyüşünüz sonrası, her şeye boş veren dertsiz,
nötr biri olup çıkıyorsunuz. Kum yürüyüşünüz kondisyon kazandırıyor.
Adale ve mide kaslarınızı güçlendiriyor. Eğer varsa sarkan
göbek kaslarınız geriliyor dimdik oluyorsunuz.
Hasır şemsiyeler, ortopedik plastik şezlonglara veya kuma
yatıyorsunuz. Çığlık çığlığa ağustos böcekleri geri planda
çalan Tom Jones parçalarına vokal yaparken sabah sesleriyle
uyandığınız kumsalı yalayan dalgalar sürekli denize girmeniz
için adeta size davetiye çıkarıyorlar.
Bahçede oturma üniteleri gruplar halinde ağaçlar altına
yerleştirilmiş, içinde puf yastıklar bulunan hamaklar, ağaçtan
ağaca gerilmiş beşik gibi uyumanız için hazırlanmış.
Çimlerde çıplak ayakla dolaşabiliyor isterseniz iskelede
güneşlenebiliyorsunuz. Gözlerden uzak huzur ve sakinlik
arayanların gözdesi olan Beyaz Saray'da kalkan özel servis
Avşa'ya gitmek isteyenleri 10 dakikada iskeleye götürüyor.
Sırf iş olsun diye gelen gemiyi karşılamaya gidip Avşa'ya
kimler gelmiş, kimler gidiyor diye bakabilirsiniz.
Ya da gazete dergi gibi siparişlerinizi iskeleye gitmeden
gidenlere verebilirsiniz.
Akşama doğru gün boyunca bikinileri ile dolaşıp bronzlaşan
hanımlar bu defa bikiniden biraz daha büyük elbiseleri ile
sahile yürüyüşe çıkıyorlar.
Güneş bile bu saatlerde batmak istemezcesine ufuk hattına
yaklaşırken bir müddet asılı kalıyor ve çevreyi, gri ve
kızıla boyuyor.
Başka yerde rastlanmayan böylesi bir durum Avşalılar'ca
şölen gibi izleniyor.
Gece yaklaşıp gökyüzü yeterince lacivertleşince Beyaz Saray
otel bahçesinde renkli spotlar, ağaçlara sarılmış tüp lambalardan
çıkan renkli ışıklar, adeta dans ederek koyda kaybolan güneşin
renklerine misilleme yapıyorlar. Hele mehtap varsa, yakamoz
farklı oluyor, takılıp kalıyorsunuz.
Ağustos böcekleri susuyor, ütülenmiş gibi dümdüz görünen
denizin kokusuna Avşa şaraplarının ve rakının kokuları karışıyor.
Ayak altında dolaşan kedi, kolunuzu yüzünüzü ısıran sivrisinek
olmadığı için gecenin ilerleyen saatlerine kadar huzur içinde
oturabiliyorsunuz.
Coğrafi durum
Marmara'nın yüzey suları genellikle az tuzlu olup ortalama
binde 22 tuz oranındadır.
15-20 metrelik bir katmana sahip yüzey suları sıcaklığı
24 derece civarında seyrederken Ege'ye doğru yüzey, Karadeniz'e
doğru dip akıntısı bulunuyor. Marmara Denizi'ni güneybatısında
üç büyük ada olan Marmara, Avşa, Paşa Limanı ve dokuz küçük
Ekinlik, Koyun, Mamali, Hasır, Pala, Fener, Asmalı, Paşa
Limanı koyunda iki adacık görülüyor.
Avşa 20,62 km2 yüzölçümü ile çevresinde 33 km. lik yol bulunuyor.
Adayı çevreleyen koylar arasında kuzeyde Değirmen, Mavikoy,
Kambur Tarla, Çiftlik, Aleko,
Küllü Yalı, Yiğitler, güneyde Aksa, Manastır, Beyaz Saray,
Çınar, Kum Burnu, Altınkum, koy ve plajları yer alıyor.
Arazi yapısı bakımından Ayit, granit, grays, kristalin,
sist ve mermer egemen olup granit ve grano diyotrit anakayasından
oluşan kumlu topraklar görülüyor.
İstanbul'a 65 mil uzaklıkta yer alan Avşa, dördüncü zamanın
sonunda denizin yükselmesiyle diğer adalar gibi Kapıdağ
Yarımadası'ndan ayrılmış. En soğuk ayı Ocak'ta, en sıcak
günleri Temmuz'da, en çok yağmuru Aralık ayında görüyor.
Tarihçesi
Kizikoslu Diogenes, Propontis Marmara Adaları'ndan bahsederken
OFİOUSA ile
FİSİA"yı
birbirinden ayırıyor.
Pilinius bu adaya OPHİUSSA diyar diyor. Bizans tarihinde
adanın ismi AFOUSİA olarak geçiyor.
Toprak durumu yüzünden hiçbir zaman zengin olamamış ve bağımsız
idareye kavuşamamış olan bu ada, tarihi akışına göre çevresinde
hakim olan kuvvetlerin egemenliğine girmiş. Ada Hıristiyan
din adamları için sürgün yeri olarak kullanılmış.
Ve GEDEON'un iddiasına göre ortaçağda boş kalmış. |