GEZİYORUM
Sıcak
ve şifalı deniz
Aniden bastıran bunaltıcı sıcaklar insanı ister istemez
biraz daha serin, esintili, rahat nefes alınabilen yerleri
aratıyor. Sıcak ve soğuk suların cenneti olan Ilıca'da böyle
bir tatil beldesi. Tatil, spor, şifa arayanlara önerilen
tek adres var, Ilıca...
Ilıca'yı anlatmak için sıcak deniz ve rüzgarın tatlı bir
karışımı demek hiç de yanlış olmaz. Ilıca, orman içi piknik
alanı, sakin atmosferi ve eşsiz koy manzarası ile tatil
için ideal bir bölge. Sokaklarında, tıpkı İtalya'nın Trieste
kentinde olduğu gibi motosikletli genç kızların turladığı,
gençlerin günün her dakikasını dolu dolu yaşadığı Ilıca'da
orta yaşlılar ve emekliler de günün her saatini denizde
ya da kaplıcalarda geçiriyorlar. Ilıca'nın pazarı Cumartesi
günleri Alaçatı'da kuruluyor. Tarihe meraklı tatilcilerin,
Ildırı ve Erythrai antik kentine bir yolculuk yapmaları
mümkün. Öte yandan kaplıcaları ile ünlü Şifne de Ilıca'ya
çok yakın. Sörfçüler ya da sörfçüleri izlemeyi sevenler
Türk ve Alman hocaların hizmet verdiği Alacalı Sörf İstasyonu'na
giderek meraklarım giderebilirler.
Ata'nın
cumbalı odası
Geçmiş yıllarda kara yolundan çok deniz yoluyla ulaşımın
tercih edildiği Ilıca, Atatürk'ü de konuk etmiş. Atatürk'ün
Ilıca'da bulunduğu süre içinde kaldığı deniz kenarındaki
tarihi Rasim Palas oteli yer alıyor.
Ilıca'nın ağırladığı bir başka ünlü ise Adnan Menderes.
Ilıca'nın gelişmesinde, arkadaşlarıyla birlikte sık sık
Ilıca'ya gelen ve burada 450 evden oluşan bir de site yaptıran
Adnan Menderes'in büyük payı var.
Türkiye'nin en güzel ve temiz plajlarından birine sahip
olan Ilıca sahili sürekli esen poyraz nedeniyle serin.
Ancak deniz suyu poyrazın yüzeydeki sıcak suyu sahile taşıması
nedeniyle sıcak.
Kış mevsiminde ise dalgalar kumları sahile yığıyor, hatta
villaların bahçelerine kadar taşıyor. Bu nedenle sezon basında
Ilıca sakinlerinin ilk yaptığı iş, sahilin düzenlenmesi
ve temizliği ile ilgilenmek.
Ilıca'nın şifalı suları Osmanlılar zamanında keşfedilmiş.
Yörenin tarihi ile ilgili iki rivayet var. Bunlardan ilkine
göre Mısır valisi Tosun Paşa çaresi olmayan bir hastalığa
yakalanır. Paşayı tedavi etmeyi başaramayan doktorlar sonunda
methini duydukları Ilıca'ya gitmesini tavsiye ederler. Tosun
Paşa Ilıca'ya gelir ve uzun süre Ilıca'nın şifaları sularında
derdine çare arar. Tosun Paşanın çabaları sonuçsuz kalmaz
ve amansız denilen hastalıktan kurtulur. İyileşmesinin sevinciyle
Ilıca'ya bir çeşme yaptırır.
Midyeleri söken sular
Ilıca'nın tarihine ilişkin ikinci öyküye göre , Osmanlı
donanması, uzun süren deniz seferlerinden sonra teknelerin
altına yapışan midye ve yosunlardan kurtulabilmek için Ilıca
açıklarındaki Yıldız Burnu'na gelir ve gemileri burada demirlermiş.
Tepelerden inen sular yer altında ısınıp, kazandığı minerallerle
birlikte tekrar denizin içinden kaynar ve bu kükürtlü
sular teknelerin dibindeki yosunları da, midye kabuklarını
da çözermiş. İşte Osmanlılar döneminde teknelerin demirlediği
bu Yıldız Burnu'ndaki irili ufaklı havuzcuklarda şimdi ülkenin
dört bir yarımdan gelen insanlar şifa arıyorlar. Denizden
çıkan sıcak su kaynaktan nedeniyle bu havuzcuklar günümüzde
kaplıca havuzu gibi kullanılıyor. Her yaştan ve her türlü
derdine şifa arayan insanların içinde keyifle oturdukları
bu havuzcuklardan uzaklaşıp, denizde serinlemek isteyenlerin
ise birkaç kulaç atmaları yeterli. Tatilde dinlenmenin yanı
sıra eğlenmek de isteyenler çeşitli barlar ve diskolar çılgın
eğlencelere sahne oluyor.
Çevrede gezilecek yerler
Çeşme Belediyesi'ne bağlı termal köyü Şifne, 42 derece doğal
sıcaklıktaki havuz içinde kaynayan şifalı suya sahip. Devamlı
değişen havuz suyunun fazlası denize akıyor. Aslında tuzlu
deniz suyu magmaya inip derinde ısınıyor. Yukarı çıkaren
de beraberinde mineralleri taşıyor. Zaten hastalıkları tedavi
eden de sudaki bu mineraller oluyor. Şifne Termal işletme
müdürü, termal havuza girenlerde ilk önce bacaklardan başlayan
hafif bir karıncalanma olduğunu, sonrasında tüm yorgunluklardan
kurtulup rahatlama sağlandığını söylüyor. Yorgunluklar arasında
iş, beden, otomobil sürenlerdeki adale kasılmaları, stres
tipi olanlar başı çekiyor. Ayrıca romatizmal hastalıklar,
iç hastalıklar, böbrek, kadın hastalıkları, eklem ağrılarına
iyi gelen şifalı su sinir sisteminde de gevşeme sağlıyor.
21 Kür gerekli
Şifne'de özellikle Almanya, Norveç ve Avusturya'dan
gelen 25 yıllık
müdavimlerin yanı sıra yatla gelen Fransızlar'a günü birlik
gruplara da rastlanıyor. Yıl başında kar yağarken bile 42
derecedeki sıcaklıktaki açık havuza girenlerin olduğu çevre
sakinlerince belirtiliyor. Fayda sağlamak isteyenlerin 21
Kür yapmasının şart olduğu havuz suyunun terkibinde potasyum,
sodyum, kalsiyum, magnezyum, demir, Alüminyum, klor, çinko,
bromür, florür, sülfat, nitrat, hidrofosfat, bikarbonat,
metabolik asit, metaciliat asit gibi mineraller bulunuyor.
Çamur Banyosu
Şifne'de şifa yalnızca havuzla sınırlı değil. Temiz havalı
köyün sahilindeki plajdan deniz banyosu Şifne'nin girişinde
çamur banyosu imkanı da sağlayabilirsiniz. Cilt hastalığı,
sivilce, sedef gibi problemleri olanlar bu çamurlarla şifa
buluyorlar. Bir zamanlar köy girişinde Katarak'a iyi gelen
su kaynağa günümüzde kurumuş. Eskilerin anlattıklarına göre
bu şifalı su göze sürülünce hem parlatıyor hem de katarak
problemini ameliyat yapmış gibi ortadan kaldırıyor. Şifne
Koyu içindeki içme suyu ise kabızlık ve kurt dökmeye karşı
iyi geldiği söyleniyor.
Gerence rüzgarı
Nisan ve Ekim ayları arası ziyaretçi yoğunluğu yaşanan Şifne
Koyu, çoğunlukla Gerence rüzgarı alıyor. İstanbul istikametinden
yönlenen rüzgar, Ege denizi üzerinde tozunu bırakıp filtre
edilmişçesine süzülüp geliyor.
Bol oksijenli, iyotlu olması nedeniyle astım, kalp, uykusuzluk
problemleri olanlara fayda sağlıyor. Şifne Koyu farklı ortamlardan,
ağır şehir havasından gelenlere ilk günlerde oksijen fazlalığından
temiz hava sarhoşluğu yaşatıyor. Ancak birkaç gün içinde
konuklar bünyelerinde hafiflik ve dinçlik hissettiklerini
sabahları çok erken kalkabildiklerini belirtiyorlar. Bölgede
Ildırı, Erythrai, Çeşme, Alaçatı, Çiftlikköy gibi bir çok
gezi merkezi bulunuyor.
|