GEZİYORUM
Birçoğumuz tatile giderken hedefe bir an önce en kısa yoldan
ulaşma arzusu ile direkt yolu tercih ediyoruz. Oysa güzergah
yolunda görülmesi gereken doğa harikası birçok yer, bir
o kadar da kültürel değere sahip antik kent bulunuyor.
Bunlardan
biri olan Manisa'ya bağlı Kula ilçesi, sizi Kula'ya davet
edecek birbirinden ilginç cazip objeleri barındırıyor.
İşte birkaçı. Doğa, mimari doku, yöresel lezzet, hediyelik
eşya, şifa kaynakları. Ama hepsi bu değil. Kula, ulaşımı
son derece kolay ve zahmetsiz İzmir-Uşak yolu üzerine kurulmuş.
Peki niye Kula?
Eğer resim yapmayı seviyor, evlere, sokaklara ilgi duyuyor,
şöyle tuvali kurup elde palet sessiz ve sakin bir ortamda
rahatsız edilmeden şu işin bir zevkini çıkarayım diyorsanız
veya fotoğraf çekmek, video kameraya belgesel kayıt yapayım
diye düşünüyorsanız, adres aynı Kula.
Belki de reklam filmi, video klip çekecek mekan arıyor olabilir,
yanlızlığın tadını çıkarayım, doğa ile başbaşa kalayım,
deniz eğlence aramıyorum, kafamı bir dinleyeyim pek tanınmamış
bir yeri inceleyip, şarkılar söyleyeyim, besteler yapayım
istiyorsanız yine adres aynı Kula.
|
Yanardağ yamacındaki Kula evleri hayranlık uyandırıyor,
doğası şaşırtıyor, hatta ilham veriyor. Yazı akışının 'Ne
yenir?' bölümü ise tek başına gitmeye neden olabilir özellikler
taşıyor.
Yıllardır turizmin içindeyim ve coğrafya çalışıyorum, Kula
ile ilgili konu ve fotoğrafa çok az rastladım. Önce etüt
çalışması yaptığım yöreye hayran kalıp daha sonra bir kez
daha gittim, yine doyamadım tekrarı için de bahane arıyorum.
Tarihçeden başlıyoruz
Kula adı bir Lidya kenti olan Klanudda' dan geliyor. Bir
başka iddiaya göre yeri itibarıyle gözetleme kulesi
anlamındaki kuleden alınmış ve zamanla değişime uğrayıp
kule Kula olmuş. Başka tezler de var tabii. Eskiden bir
göl iken Kara Divit (Divlit) yanardağının lavlarıyla dolan
ve güneye doğru uzanan bir vadiye kurulan Kula Divlit'te
ilkel insan ayak izine rastlanmış. Eski çağlardan beri Sard
Salihli'den başlayan yol, Menye, Sandal, Gölde üzerinden
Gediz'e ve Uşak'a derken önem kazanmış. Bizans, Lidya, Frikya
devirlerine ait izlere rastlanan yörede M.Ö. 133'de bölge
Romalılar'ın eline geçmiş. İmparatorluk, M.S. 395'te doğu
ve batı olmak üzere ikiye ayrılmış. Kula, Doğu Roma İmparatorluğu
sınırları içinde kalmış. Çok sonraları Kula, Anadolu Selçuklu
Devleti'nin parçalanmasıyla Germiyanoğulları topraklarına
dahil olmuş.
1896 yılına kadar Kütahya ilinin kazasıyken, sonradan Manisa
sınırları içine girmiş. Dericilik, dokumacılık, ayakkabı
sanayii ve leblebicilikle uğraşan Kulalılar turizmi geç
de olsa fark etmişler.
Gizemli doğa ve peri bacaları
Denizden 720 m yükseklikteki Kara Divlit yanardağı eteğinde
volkanik bir araziye kurulu Kula'nın çevresinde Umur Baba
Dağı, Demirel, Yağcı Dağı,
Sarıkız, Üşümüş Tepesi, Soğanlı Sivrisi adlarında küçük
dağlar ve ilginçliklerle dolu bir doğa yapısı var.
Kışın şiddetli yağmurlara maruz kalan bölgede yağışların
etkisiyle eşi benzeri görülmeyen Peri Bacaları oluşmuş.
Özellikle Gediz kıyıları, kumlu, killi, kireçli zeminde
topraksı görünümlü oldukça sert yüzey şekilleri olan rüzgar
ve yağışlarla akıllara durgunluk verecek şekilde biçimlenmiş
3. ve 4. zamanki Kula platoları üzerinde oluşmuş volkanların
lavları, sıra sıra curuf tepeleri, koyu renkli bazalt lavları
da vadileri doldurmuş.
Yüzey şekillerinin en ilginçlerine Gediz nehrinin üst kısmı
olan Burgaz mevkiinde rastlanıyor.
Ege Bölgesinin önemli bir jeolojik mirası olan Kula Peribacaları,
2013'de Milli Parklar Genel Müdürlüğünce Türkiye'nin 107.
Tabiat Anıtı olarak ilan edildi. Peri bacaları bölgesi,
bitki örtüsü, yaban hayatı, manzara bütünlüğü, jeolojik
miras unsurlarıyla tabiat parkı hizmeti verecek.
Kula
evleri
Mimari ve coğrafi zenginliğini herşeye rağmen koruyabilen
ender yörelerden Ankara, Antakya, Muğla, Safranbolu, Ayvalık
gibi yerlerden biri olan Kula'da 7. Cumhurbaşkanı Kenan
Evren'in doğduğu ev, bugün müze olarak düzenlenmiş.
Osmanlı Devleti Türk yapı sanatı özelliklerini taşıyan iki
katlı bahçeli evde etnoğrafik eserler sergileniyor.
Aynı sokakta bir başka Türk evi restorasyonu tamamlanmak
üzere ve gezi evi olarak hazırlanıyor.
Konuksever Kula Belediyesi özel kalem müdürü Ali Çelik'in
yardımları ile Kula sokaklarını gezmeye başlıyorum.
Rum ve Türklerin ayrı mahallelerde birlikte yaşadığı evlere
ABD'den gelen bir heyetin, evlerin plan ve ölçülerini alıp
aynı mahalleyi Amerika'da kuracaklarını öğreniyorum.
Çatıları
birbirine değen daracık sokaklarda tütün dizenlerin yanından
geçerken, doğal film platosu gibi mekanda her zamanki gibi
kapı tokmakları burada da ilgimi çekiyor.
Sit alanı ilanıyla çivi bile çakılamayan durumda birçoğu
acil bakıma ihtiyaç gösteren evler, plan, kuruluş, ahşap,
alçı ve kalem işi süslemeleriyle Osmanlı sanatının başarılı
örneklerinden 19. yy'da devam eden yapı tipiyle Kula, Osmanlı
kent dokusuna sahip.
İki katlı ahşap evlerde üst katlar sokağa çıkıntılı olup
kiremit çatılar süslemeli saçaklarda son buluyor. Baş ve
köşk odalı Kula evlerinde tavan, oda kapısı işlemeleri ile
dikkat çekiyor.
Kula Halı ve kilimleri
Kula, halıları ile de ünlü. Zengin koyu kırmızı renk hakimiyetindeki
halılarda mavi, lacivert, yeşil ve sarı renklere de rastlanıyor.
Şeritler
halinde kenar bordürleri, küçük çiçekler, ince şerit çerçeveler
Kula halılarının karakteristiğini oluşturuyor.
Günümüzde 'Manzaralı Kula', 'Vazolu Kula', 'Yılanlı Kula'
gibi isimlerle anılıyor. Halılar bir yana bir de köylerde
dokunup Demirciler Çarşı'sında satılan capcanlı renkli kilimler
var. Seccade ebatlı bir kilimi, halıcı Çobanoğlu'ndan ekonomik
fiyatla alabilirsiniz.
Şifalı maden suları, Emir Hamamı'nın kükürtlü bikarbonatlı
kaplıca suyu ile şifa dağıtırken Kula'da, Kurşunlucami,
Eski Cami ve Çukurçeşme görebilecekleriniz arasında.
|