GEZİYORUM
Tarihi, coğrafyası
birde balıklarıyla, Mandalya
Körfezi
Gerçekten
görülmeye ve yaşanmaya değer bir yer olan ve Mandalya
Körfezi içinde yer alan Boğaziçi Köyü tarihi, coğrafyası
ve leziz balıklarıyla çevrenin ilgisini üstünde topluyor.
Üç tarafı sularla kaplı olan Milas'ta ki Boğaziçi (Bargylia)
zamanında "Tuzla" olarak kullanılmış. 17.yy.da burayı
ziyaret eden Evliya Çelebi, Tuzla'da üretilen tuzun lezzetinden
bahsederek buradaki tuzun Batı Anadolu'da tüketildiği
gibi Fransa'ya da
ihraç edildiğini yazmış.
Tuzla bugün metruk durumda.
Ama tuz yerine denize kurulu havuzlarda balık üretimi
yapan çiftçilerin Ege'nin kral balıkları çipura ve levreklerini
şampanya rengi akşamlarında yemeğe doyum olmuyor.
80 haneli bir köy olan Boğaziçi'nin tarım arazisi olmadığı
için köy halkı balıkçılık yapıyor. Kimi tutuyor, kimi
besleyip büyütüyor, kimi de pişirip satıyor.
Sahilde Yeni Albatros, Bargylia, Tan, Manolya, Lidya,
Sahil gibi çeşitli lokantalarda Mandalya Körfezi'nin içine
doğru esen iştah açıcı meltem rüzgarlarının karşısında
akşamın şampanya rengine dönüşünü seyrederek yemek yemenin
zevkine doyum olmuyor.
Tarihçesi
Efsanevi kahraman Ballerofo'nun kanatlı atı Pegasus,
kahraman arkadaşı Bargylos'u çiftesiyle öldürünce onun
anısına şehre Bargylia adını vermiş. Kentin en eski adı
Kar ve Lelek dilinde Andanos imiş.
Yakın zamana kadar Varvil olarak anılıyor.
Bu yüzden de öndeki ovaya Varvil veya Varvul ovası deniyormuş.
Bargylia'da düzenli kazılar yapılmadığı için
çevre düzenlemesine de başlanamamış.
Antik kentin tüm yapıları 350 dönümlük bir yarımada içinde.
Şehir surları yarımadanın batısında oldukça iri blok taşlardan
dörtgen kesimli olarak yapılırken kuzey yamaçlarda arazi
yapısına uygun tiyatro, zirvenin kuzeyinde korint üzerinde
Roma Çağı bir mabet yer alıyor.
Hemen önünde Abidebi Sunak tiyatro tepesinin güney yamacına
da müzik salonu (Odeon), Bizans dönemi kilise, güneybatı
eteklerinde Roma hamamı, şehrin metropolü yer almış.
Bir çok yerde olduğu gibi, toprak üzerinde kırılarak açılmış
bazı lahitler, sütun başları, çevreyi saran bitki örtüsü
arasında görülebilir.
Harap ve bakımsız durumdaki antik kent, üzerini örten
toprağın arkeologlar tarafından kaldırılarak, Güllük Hava
meydanına ve bölgeye çeşitli yerden gelen çok sayıda ki
turistlere kendini göstermek için sabırsızlıkla sırasını
bekliyor.
Nereleri
gezilir?
Koyun en güzel seyri eski adı Mandalya Otel olan Festival
Mandalya Oteli karşısındaki tepeden görülebiliyor. Buraya
çıkmak için Güllük'ten içeri girip asfaltı takip ederek
tırmanmak gerekiyor.
Ya da Boğaziçi Köyü'nden tekneyle karşıya geçip bu tepeye
yürüyerek de çıkabilirsiniz.
Her iki durumda da kaya ve taşların yapısı ağaç kabuğu şekilli,
odunsu görünümlü kayalar ilginizi
çekebilir.
Yaz aylarında geziniz için yanınıza su şapka alıp altı lastik
ayakkabılar seçebilirsiniz.
Şort giyiyorsanız, Amadeus after shave kokulu dikenli piren
otlarına dikkat.
Boğaziçi Köyü sahilinde yapılan düzenlemeyle küçük bir plaj
bölge ziyaretçilerinin ihtiyacını karşılıyor.
Tarihe meraklıysanız Bodrum Kalesi, tiyatrosu, Mozeleum,
Milas ve köylerini günü birlik gezebilirsiniz.
Milas gezinizde bacalarıyla ünlü evleri, Gümüşkesen Mezar
anıtını, Baltalı kapı, su kemerleri, camiler, hanların yanı
sıra Milas'a 10 km. uzaklıktaki mutlaka tadılması gereken
suyuyla meşhur Labranda antik kenti ile sahil kenti İassos'u
gezebilirsiniz.
Arzu edenler Boğaziçi Köyü'nden kiraladıkları tekneyle Karaburun-Güllük-İassos'u
içeren günübirlik turlara katılabilirler.
Boğaziçi köy yolu üzerinde bir mezar içinden çıkan ağaç
ilgi çekici görüntüsüyle gelip geçenlerin ve ölüden medet
umanların dilek ağacı haline gelmiş.
Yıllar önce bomboş olan ağacın dalları günümüzde üzerine
dilek için bağlanan bez, çaput, naylon benzeri şeylerle
nefes alamaz hale gelmiş.
|