GEZİYORUM
Yemyeşil
bitki örtüsü, kondisyon veren çam kokulu havası, şifalı
kaplıcaları, tarihi yapıları ve saray helvası ile ünlü şirin
ilçe bir Mudurnu...
|
Bolu iline bağlı tarihi değerleri yüksek olan Mudurnu, deniz
seviyesinden 840 m yükseklikteki Hisar ve Kulaklı tepeleri
arasındaki Mudurnu Deresinin geçtiği vadide yer alıyor.
Selçuklu ve Osmanlının ilkyurtlarından olup mimari dokuyu
oluşturan birbirinden estetik evlerin yanı sıra bölgede
bulunan göller, kaplıcalar, yaylalar, ormanlar doğal güzelliklere
zenginlik katıyor.
Bitinyalılar dan beri var olan Mudurnu Romalılar, Bizanslılar
ve Selçuklular'dan sonra Osmanlı topraklarına katılmış.
Bir ara Tekfurlar elindeyken, Bursa Tekfuru kızı Matarnı
veya Moderna adına yapılan kale yöreye isim olmuş ve Moderna
Mudurlu gibi değişik şekillerde söylenerek Mudurnu halini
almış.
İlçede ki tarihi eserler arasında bulunan, halk arasında
Büyük Cami olarak da bilinen direksiz, geniş ve tek kubbenin
ilk örneklerinden ve aynı zamanda akustik harikası olan
Yıldırım Beyazıt Camii ve Kanuni Sultan Süleyman'ın yaptırdığı
bir eser olan Yeni Cami, Osmanlı padişahları zamanında yapılmış,
günümüze gelen eserler arasında yerlerini koruyor.
Kentsel sit alanı olan ve 19. yüzyıl a ait tipik evlerin
süslediği Mudurnu sokaklarında yapacağınız gezi sırasında
fotoğraf çekme, resim yapma gibi bazı sanatsal etkinlikleri
gerçekleştirebileceğiniz bir çok mekan bulabilir, sivil
mimarinin en güzel örneklerinin görebilirsiniz.
Mudurnu
Evleri
Mudurnu
evleri arasında İstanbul'dan getirtilen ustalar tarafından
yaptırılmış olan "Armutçular Konağı"nın ayrı bir yeri bulunuyor.
1860 tarihini taşıyan konak çatısı hala
orijinal Marsilya kiremitleri taşıyor.
Bugüne
de içinde oturanların gayreti ile ayakta kalabilen tarihi
konak Mudurnu'ya
gelenlerin ilk ziyaret yerlerinden biri sayılıyor. Dört
katlı kare planlı konak ta 17 oda, 4 büyük salon, ve bir
büyük sofa bulunuyor. Çıralı çamdan karkaslı ve ahşap kaplamalı
konakta ahşap oymalar, tavan süslemeleri ve kapı tokmağı
gibi detaylar hayranlık uyandırıyor.
En çok iki ve üç katlı ahşap evlerde, giriş katlarında kiler,
mutfak, su sarnıçları bulunurken, geniş taş duvarlar üzerine
oturtulan üst katlarda avlu veya sofa etrafında oturma,
yeme, yatma amaçlı odaları yer alıyor. İç ve dış mekanlarda
ahşap işlemeciliğinin en güzel örnekleri de görülebiliyor.
İlçenin
vadide bulunması nedeniyle güneşi geç görüp, akşamı erken
uğurlayan Mudurnu'da sabah geç olurken akşam erken başlıyor.
Kuzeye
kapanıp güneşe yönelen evlerin mimarisinde birbirlerinin
manzarasını ve havasına mani olmayacak şekilde yerleşim
sağlanmış.
Bir çoğu bahçeli olan evlerde ahşap çardaklar ve çatı odaları
beğeni topluyor.
Osmanlı Sarayının tavuk ihtiyacını karşılayan ve son yıllara
kadar tavukçulukla birlikte anılan Mudurnu, turizmde de
büyük bir değişim içine girerek, Safranbolu özelliklerine
sahip olma yolunda önemli adımlar atmaya başlamış. Geçen
yıl başlayan çalışmalara ek olarak, 17 ev bu yıl, 50 ev
ise önümüzdeki yıl içinde restore edilmek üzere planlanmış.
Özellikle restore edilen evlerin pansiyon olarak turizme
kazandırılması ve kent görüntüsünün yenilenmesi, otantik
değerlerin ön plana çıkarılması ile başta Abant gibi önemli
turizm merkezlerine gelen turistlerin ilgisini çekmeye başlamış.
Yıllar önce oya ve dikiş iğnesi yapımı ile şöhret kazanan
köylülerin yaptığı elişi ürünler, ahşap eşya, tahta, kaşık,
dekoratif özellikli kullanım eşyaları çeşitli dükkanlar
ve tezgahlarda alıcı bulmaya devam ediyor.
Hediyelik
eşyalar
anımların ortaklaşa yaptığı yerel kıyafetler taşıyan çok
renkli bez bebekler, ahşap sini sofralar, pide kürekleri,
yelek, süs patikleri, heybe gibi ürünler ekonomik fiyatlarla
alınabiliyor. Mudurnu da cami, türbe, hamam gibi tarihi
hayli eskilere dayanan görülmesi gereken eserler kadar yörenin
renkli yerlerinden
Demirciler Çarşısı da ilgi çekiyor.
Gün boyu çalışan ustalar yaptıkları bakır eşyaları dükkanları
önlerinde sergilerken en çok bakır kapaklı sahanlar, ibrikler,
mangal ve semaverler turistlerin ilgisini çekiyor. Misafirperver
ve turistlere alışık yöre halkı konukseverliklerini gösteriyorlar
ve dükkanlarına gelenlere ikramlarda bulunuyorlar.
Mudurnu çevresinde yer alan çeşitli köylerde aynı mimariyi
yansıtan evler gözlenebiliyor. Köy fırınlarından çıkan ekmek
kokusu ve cevizli çörek ile dikkat çeken yerlerden biri
de Karapınar Kavağı Köyü.
Ahşap eşyalar üreten çeşitli
sepetler, küfe yapımı ile uğraşan
köylüler,
orman ürünlerinin yanında arpa, buğday yetiştirip hayvancılık
ve yaylacılık yapıyorlar.
Yörelerine gelen turistlere süt ürünleri peynir, tereyağı,
yoğurt ve bal gibi ürünler satıyor, bölgenin erik, kiraz,
taze fasulye ve Mudurnu cevizi olarak ünlenen iri taneli,
ince kabuklu, badem tadındaki cevizinin ünlü ve lezzetli
olduğunu belirtiyorlar.
İlk baharda yemyeşil bir örtüye bürünen ve çam ağaçlarının
hakimiyetindeki tepelerden gelen kokulara çiçek kokuları
karışan Mudurnu çevresinde yer alan Sünnet,
Sülüklü ve Abant
gölleri Mudurnu da oturanların günübirlik mesire yerleri
arasında bulunuyor. Çam kozalağı ve Mudurnu saat kulesi
ilçenin simgelerinden sayılıyor.
Mudurnu
saat kulesi
1890-1891
tarihlerinde ahşap olarak inşa edilen saat kulesi 1900 yıllarında
geçirdiği bir yangınla yanıp yıkılmış.
1905 yılında MudurnuKalesinden sökülüp getirilen taşlar
ile mahkumlar tarafından inşa edilen kuleye bir Türk demirci
ustasının yaptığı saat takılmış. 1963-1964 yıllarında yeniden
bir yangına maruz kalan kule tekrar tamir edilmiş.
Dövme demirden yapılıp eğe ile dişleri açılan saat makinesi
38x38x78 cm ebatlarını taşıyor. Dört günde bir kurulan ve
ağırlık sistemi ile çalışan saat ve bulunduğu ve 30 ahşap
döner merdivenle çıkılan 12 metre yüksekliğindeki kule mimari
açıdan estetik bir görünüm sergilemese de, üç yönünde bulunan
saat kadranı ile Mudurnu Belediyesi mülkü olarak Mudurnu
da bulunuyor...
|