GEZİYORUM
İstanbul'un incileri Prens Adaları
Bahar ve yaz ayları, Prens Adaları'na gitmek için en uygun
zaman. Mimozaların, renk ahenk çiçeklerin açtığı sokaklarda,
tarihi köşkler arasında, fayton veya bisiklet turlarına
çıkabilir, ilkbaharın kışkırtıcı atmosferinde ada havasını
yaşayabilirsiniz.
|
İmparator II. Justinianus M.S. 569'da İstanbul çevresinde
bulunan adalara saray, manastır gibi yapılar inşa ettirdiği
için Marmara Adaları eskiden Prens Adaları olarak anılırmış.
Manastırların çokluğundan, keşişlerin inzivaya çekildiği
bu adalara Papaz Adaları da denilmiş. İstanbul'a, 2.5 km.
uzaklıkta yer alan adalar yıllardır İstanbul'un en gözde
tatil ve piknik merkezi olma özelliğini koruyor.
Önem dereceleri farklı Prens Adaları, Kınalıada (Proti),
Burgazada (Antigoni), Kaşıkadası(Pita), Heybeliada(Halki),
Büyükada (Prinkipo), Sedef Adası (Anderovitos), Tavşan Adası
(Neandros), Yassıada(Plati) ve Sivriada (Ohia) da oluşuyor.
Günümüzde Büyükada, Heybeliada,
Burgazadası, Kınalıada, Sedef Adası, yerleşime açık adalar.
Yassıada İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi tarafından
kullanılırken, Kaşıkadası özel mülk, Sivriada ve Tavşanadası
boş duruyor.
İstanbul'dan yapılan gemi seferleri ile yıl boyu oturulur
hale gelen ve nüfusu günden güne hızla artan adaların başında
ilçe merkezi Büyükada geliyor. En yüksek tepesi Aya Yorgi
Kilisesi'nin bulunduğu Yüce Tepe, her dinden insanın toplanıp,
dua ve dilekte bulunduğu tepesiyle ünlü.
Yüce Tepe özellikle 23 Nisan ve 24 Eylül tarihlerinde en
kalabalık günlerini yaşıyor. Bir gün öncesinden adaya gelmeye
başlayanlarla ada nüfusu adeta ikiye katlanıyor.
Büyükada Aya Yorgi Manastırı sabahın erken saatlerinden
itibaren Müslüman, Rum, Ermeni ve Yahudi azınlıkların akınına
uğruyor, yol boyunca izdiham yaşanıyor. Adak dileyip dilek
tutanların isteklerinin yerine geldiği inancıyla ziyaretçiler
manastıra yıllardır olduğu gibi yalın ayak tırmanıyorlar.
Birçoğu yol kenarına dileklerinin maketlerini taşlarla yapıyorlar.
Türkiye'nin her yerinden 23 Nisan'da gelip dilekte bulunanlar,
dilekleri yerine gelirse bu defa teşekkür için Eylül ayında
yine ziyarete geliyorlar. Dilek tepesinde en çok satılan
iplik ve mum oluyor. Kilise papazları sıcak kırmızı şarap
satışı da yapıyorlar.
Resmi
hizmet araçlarının dışında motorlu taşıt kullanımının yasak
olduğu adalarda ulaşım faytonlarla sağlanıyor. Ada sakinlerinin
ve günübirlikçilerin en çok kullandığı taşıt ise bisiklet.
Günübirlik geziler için adaya gelenlerin en büyük eğlencelerinden
biri de ada turları.
Çam ağaçları ile kaplı yollarda gerek faytonla gerekse bisikletle
yapılan gezilerde kullanılan parkur, Büyükada'da büyük tur
için 14, küçük tur için ise 7 kilometre sürüyor.
Vapur iskelesi çevresinde zevkli bir çarşı, sahil restoran
ve cafeler Splendid Palas Oteli, Anadolu Kulübü, Yıldızlar
Oteli, Büyükada'da gündüz olduğu gibi gece de renkli yaşantılı
cazibesiyle ilgi çekiyor.
|
Adada
Yaşam
Vapurlar, deniz otobüsleri, motorlarla sürekli taşınarak
adaya ayak basanlar, ilk önce iskele çevresinde telaşlı
kalabalıklar oluşturuyorlar. Butiklerlerden, hediyelik eşya
dükkân ve tezgâhlarından alışveriş yapanlar, ada restoran
ve köftecilerinden etrafa yayılan iştah açıcı kokular, çeşitli
alternatif davetkâr cafelerle renklenen iskele çevresinde
farklı bir atmosfer yaşamaya başlıyorlar. Büyükada'nın saat
kuleli meydanına çıkanlar, çevreye hâkim manzara karşısında
poz poz anı fotoğrafları çekiyor, kafe ve pastanelerde sıcak
soğuk serinleticilerle yorgunluk molası veriyorlar.
Renkli ve zengin ada çarşısı, manavları, kiralık bisikletçileri,
aralara yerleşmiş sokak kafeleri, midye tavacıları ile adım
başı oturma
arzusu uyandıran çarşı, dolaşanlara büyük zevk veriyor.
Büyük Tur
Fayton durağından sırada ki faytonlara binerek, nal
sesleri arasında ada turuna başlayanlar, Nizam Yolunu takiben
kaymakamlık binasını geçtikten sonra adanın oldukça sakin
ve sessiz ortamında baş başa kalıyorlar.
Birbirinden görkemli köşkler, konaklar sağınızda solunuzda
estetik bahçeleri içinde devam ediyor.
Faytoncu yolun inişinde atlara yardımcı olmak için frenlere
asılıyor. Çıkışlarda freni boşaltıyor, ara sıra kamçıyı
vurmadan gösteriyor, bu bile yetiyor, atlar canlanıyor.
Atların mesaisi, bakımı, beslenmesi, tımarı, dinlenmesi
hep programlı sekiz saat çalışıyorlar.
Konuşursanız faytoncu anlatıyor, "Hepsi antrenmanlıdır,
bakımlıdırlar. Kışın bilhassa kar yağdığı zaman doyumsuz
olur buraları, o zaman atların ayağına kaymasın diye çuval
bağlar çıkarız yola, her yer tablo gibi görünür"…
Çam ağaçları arasında Dil Burnu mesire yerinin sırtından
geçiyor, Yörük Ali Plajını altınızda bırakıp koyu dolaşarak
bu defa Aya Yorgi Kilisesi eteğinden geçiyorsunuz. Kilise
tepenizde kalıyor. İsteyenler burada çay molası verip faytonu
bekletiyor, kiliseye de çıkıyor.
Tur boyunca elele yürüyenler, bisiklete binenlerle tura
katılan romantikler olduğu kadar sportmenlere de rastlıyorsunuz.
Büyükada'nın arka yüzünde de oteller, restoranlar bulunuyor,
köşkler daha seyrekleşiyor.
Ünlü romancı Reşat Nuri Güntekin'in evi de bu mevkide görülüyor.
Rampalarda
bisiklete pedal yetiştiremeyenler bisiklet yedeğinde düze
kadar yürüyerek gidiyorlar. Karşınızda beliren Sedef Adası
görüntüsüyle adeta büyülüyor. Büyükada'dan Sedef Adayı seyreden
muhteşem koyda ise faytoncular için tahsis edilen yeni barınakları
bulunuyor.
Yolun devamınla adanın iskele mevkiine yakın yoğun yerleşimin
olduğu yüzüne yaklaşıyor ve hareketliliğin arttığına tanık
oluyorsunuz.
Kıyıda demirli teknelere bakan, restoranlar ve çarşının
arkasından geçip fayton parkına ulaşıyor, büyük turu 100
TL civarında bir ücret ödeyerek tamamlamış oluyorsunuz.
Turlar Heybeli ve Burgazada da yapılıyor. Kınalıada da ise
fayton bulunmuyor.
İskelenin sağ tarafı restoranların omuz omuza sıralandığı
bir lezzet cennetini andırıyor. İstanbul ve iskele manzarası
bir yanınızda, fayton trafiğine kapalı yürüyüş alanı diğer
tarafınızda, sipariş verdiğiniz yiyecekler masanızda, vapur
saatinize dek mutluluğunuzu artırıyor.
Hafif esintili hava, iştahınızı açarken, içilen soğuk biralar,
buzlu rakılar, balık, midye, kalamar, patates tava, deniz
börülcesi, roka salatası, domates söğüş, peynir, kavun,
soğuk mezeler derken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyor,
kendinizi, kalkışınızı bir sonraki, hatta daha sonraki vapurun
saatine ayarlıyorsunuz.
İskeleye yeni gelen vapurlar, onları karşılayan yakınları,
havanın kararması ile hareketlilik kazanıyor, bu defa adanın
gecesi nasıl olur merakı başlıyor.
Akşamın hazırlıkları başlıyor, beyaz örtülü masalar çoğalıyor,
adanın İstanbul'a bakan çok restoranlı yüzü ışıl ışıl oluyor.
Büyükada'nın konaklama tesislerinde kalanlar biraz da araç
kullanma mecburiyetinin olmaması nedeniyle olsa gerek, gecenin
keyfini doyasıya çıkartıyorlar.
Açık mekânlara kurulan masalara yerleşenler, çeşitli lokallerden
gelen canlı müziklerin yansıra, adaya has Rum müziği melodilerle
coşup tempo tutuyor, tango, vals yapıyor, sirtaki oynuyor,
bu oyunları geç saatlerde adanın sokaklarına dek taşıyorlar.
Eğlenceler sabahın ilk saatlerine kadar sürerken, kimisi
denize girerek, kimisi resul Amca'nın yaptığı tostları alıp,
gün doğumunu atların nal sesleri eşliğinde fayton turuna
çıkarak tamamlıyor.
Haftasonu
Büyükadada neler yapılır.
Büyükada Büyükada vapur İskelesi etrafa hâkim manzarası
ile tarihi iskelenin kafesinde oturmak isteyenleri ağırlıyor.
Sahil boyunca sık görünen hediyelik eşya dükkânları ve işporta
tezgâhlarında bu yılın modası çiçeklerden yapılma taçlar
satılıyor, bu taçları neredeyse tüm kızların başında görüyorsunuz.
Büyükada’nın saatli meydanına doğru ilerlerken dondurmacılar,
pastaneler arasından geçip önce Büyükada çarşısına sola
dönülüyor, çarşının içi hem dükkanlarla, hem midyeci, birahane,
lokanta, kafe türü yerlerle dolu.
Vapur, motor, deniz otobüsünden inenleri sahil boyunca omuz
omuza vermiş kafeler, çay bahçeleri karşılıyor. İskelenin
diğer yakası restoranların sıralandığı yerler.
Saat Kulesinin arkasında fayton durağı bulunuyor ve adada
200 fayton çalışıyor, buna rağmen faytona binebilmek için
uzun sıralar oluşuyor. Faytonla Büyük tura çıkmak mümkün
fakat adaya gelenlerin büyük bölümü ya köşkleri, konakları
seyrederek Dil Burnu Mesire yerine kadar yürüyor ya da bisikletle
gidiyorlar.
Birbiri ardına kalkan faytonlar ise kendilerine has çıngırakları,
atların nal sesleri eşliğinde güzel bir armoni sağlıyorlar.
Yol bazen faytonlarca iki sıra gidiş tek sıra geliş olarak
kullanılıyor.
Bisiklet sürücülerinin zorlandığı iki üç kez iniş çıkış
sonrası Dil Burnu ve Âşıklar gibi mesire yerlerine geliniyor.
Burada kişi başı giriş ücreti ödeniyor. Dil Burnu dönülünce
Yörük Ali Plajı arkasından geçerek adanın en gözde yeri
olan Luna Park Meydanına geliniyor.
2013 yılından başlamak üzere 2016 yaz ayları dahil Büyükada'ya
rağbet edenlerin büyük çoğunluğu Arap turistlerden oluşuyor.
|
Aya
Yorgi Manastırı
Luna Park Meydanı yolcuları getirip bekleyen faytonlarla
dolu, meydanda bir de Luna Park Kafe Restoran hizmet veriyor.
Meydan çok sayıda satış tezgâhı ile renkleniyor. Dilekler
için boncuklar, dilek bibloları satın alınıyor ve yokuş
çıkmaya başlanıyor.
Manastıra
çıkış bir km lik rampa, normal yürüyüşle yirmi dakika sürüyor.
Fakat bisikletle gelenler, inişte bisikleti pedal çevirmeden
kullanma zevki için bu zorlu çıkışa oflaya poflaya yarım
saat süreyle katlanıyorlar.
Zirvede ki restoranda köfteler yeniyor, biralar içiliyor
Sedef Adası manzaralı rüzgârlı tepenin seyir zevki yaşanıyor.
Aya Yorgi Manastırı’nda kamera kullanılması istenmiyor.
Dekolte kıyafetliler için, kapı girişinde fular, uzun şort
bulunuyor. İsteyenler mum yakıyor, isteyenler manastıra
bakıp çıkıyor, mutlaka dilekler tutuluyor.
Aya Yorgi rekor sayıda ziyaretciye 24 Eylül ve 23 Nisan
günleri ulaşıyor. Bu tarihlerde yol insan kalabalığından
görünmez oluyor.
Kimisi dileklerini taşlardan yaptığı maketlerle yolun kenarına
yapıp bırakıyor, kimi makaradan iplik açarak çıkıyor. Ağaçların,
çalılıkların dallarına dileklerinin tutması için bez, kordon,
ip, poşet dahil, her şey bağlanıyor.
Aya Yorgi Manastır çıkışında dileğin gerçekleşmesi için
çıplak ayakla tırmanmak, yol boyunca hiç kimseyle konuşmamak
gerektiğine inanılıyor.
Aya Yorgi tepesinin karşı yamacında Avrupa’nın en büyük,
dünyanın ikinci büyük ahşap yapısı Rum Yetimhanesi görülüyor.
Aya Yorgi Manastırı inişi sonrası bir başka yokuşu çıkmayı
göze alanlar Ayazma Tepesini sağ tarafta bırakıp fayton
yolunun sol iç tarafına ayrılan sapaktan Manastır Tepesine
ulaşıyor ve tepeden görünen Yetimhane'nin bu defa yanına
geliyorlar. (Geniş bilgi yazı sonunda
video'da).
Yetimhane (2016 Eylül)
Rum Ortadoks kilisesine bağlı yetimhanenin ahşap yapısı
200 odalı ve bakımsızlık ve ihmal yüzünden çökme noktasına
gelmiş durumda, bu nedenle ziyaretcilerin içeri girilmesine
izin verilmiyor.
Manastır Tepesinde bir de kilise bulunuyor.
Biz yine adayı çepeçevre dolaşan tur yoluna bağlanıyor,
istersek büyük turu tamamlıyor veya daha kestirme olan ara
yoldan iskeleye iniyoruz.
İskele çevresinde mevsim yaz ise dondurma çeşitlerinden,
lokmalardan tadılıyor. Vapur saatine kadar sahil boyunca
uzanan restoranlar da yemek yiyenler ise ada gezisinin en
mutlu anlarına imza atıyorlar.
Görülecek
Yerler
2000 yıllık tarihi ve Bizans, Osmanlı, Türk ve batı kültürlerinin
sentezi, yaklaşık 900 adet tarihi eser köşk, dinsel yapıları,
çam ormanları ile süslü Büyükada da yapılacak gezilerde,
görülecek birçok eser bulunuyor.
Küçük
Tur ( 7 km lik fayton turu)
Büyük tur ( 14 km lik fayton turu)
Yörükali Plajı, Dilburnu Piknik Alanı, Âşıklar Yolu
Lunapark ve Viranbağ Gazinosu
Yücetepe Aya Yorgi Manastırı ve Kilisesi
Rum Yetimhanesi (Avrupa'nın en büyük ahşap yapısı, eski
Prinkipo Palas)
Romancı Reşat Nuri Güntekin'in yaşadığı ev
Troçki Evi
Büyükada Kültür Evi (Fabiato Köşkü)
Hamidiye Camisi (Sultan II. Abdülhamit Tarafından Yapılmış)
Hristos (Metamorfosis) Manastırı ve Kilisesi ve Aya Nikola
Manastır ve Kilisesi, Aya Dimitri Kilisesi, Panayia Kilisesi,
San Pacificio Latin Kilisesi, Aya Todori Şapeli
Surp Asdvadzadzin Kilisesi
Hesed Le Avraam sinagogu
Aya Fotini, Aya Paraskevi, Aya Konstantin, Aya Yorgi Ayazmaları
Splendid Oteli, Saydam Planet oteli, Princess Oteli
Anadolu Kulübü, Su Sporları kulübü, Seferoğlu Tesisleri,
Değirmen Tesisleri, Mavi Kulüp Hacapulos Köşkü (Bugünkü
hükümet Konağı, eski Emperyel Oteli), Con Paşa Köşkü, Sabuncakis
Köşkü, Agopyan Köşkü, Sofranios Köşkü, Mizzi Köşkü, Vatikan
Konutu.
Bunlardan başka bir de Büyükada Belediyesi önünde bulunan
Denizkızı heykeli görülebilir, ada anısı olarak fotoğraf
çekilebilir.
HEYBELİADA (Daha
detaylı bilgi, fotoğraf ve video için tıklayınız)
Türkler'in en yoğun olarak yaşadığı adaların biri. Deniz
Lisesi, Harp Okulu ve senatoryumu ile bilinip ünlenen Heybeliada
Büyükada'dan sonra ikinci büyüklükte. Adanın Değirmen Tepesi,
Ümit Tepesi, Domuz Tepe en yüksek yerlerini oluşturuyor.
Burgazada'ya bakan yönündeki Değirmenli alan Değirmen Mevkii
piknik alanı ve plajı en çok rağbet gören yerlerin başında
geliyor.
Sonradan müze haline getirilen İsmet İnönü'nün evi ve bir
restorasyon sonucu, yeniden hizmete giren Halki Palas isimli
lüx otel hayranlık duyulan yerler arasında yer alıyor.
Heybeliada'nın arka yüzünde Ege ve Akdeniz'in kıyılarını
aratmayacak güzellikte koylar bulunuyor.
Çam ağaçlarını denizle kucaklaştığı "Çam Limanı" ve "Alman
Koyu" tekne ve yatların haftasonu denize açılanların önemli
huzur sığınaklarından sayılıyor.
Heybeliada’ya gelenler ya hafta sonunu değerlendirip konaklıyorlar,
ya da Merit Halki Palace Hotel havuzunda kişi başı 60 TL
ücretli girişi imkanıyla dalgasız suda huzurlu, konforlu
günübirlik tatil yapabiliyorlar. Günboyu havuz keyfi yapanlara
soyunma kabini, havlu, sezlong, şemsiye, duş imkanı veriliyor.
Büyükada'ya olduğu gibi Heybeliadaya da İstanbul'un Kabataş,
Eminönü, Kadıköy, Avcılar, Bostancı iskelelerinden vapurlarla,
motorlarla yolcu taşındığı için günden güne kalabalıklaşıyor.
|
Doğal liman Çam Limanı amatör balıkçıları da memnun edecek
miktarda mezgit, istavrit, dil, kırlangıç, tekir gibi balıkların
bolca tutulabildiği gözde balık yuvası olarak tanınıyor.
Piknik malzemeleri ile adaları ziyaret edenler tüm adalarda
çam ve çiçek kokuları arasında deniz havası alıp piknik
yapıyorlar.
Yaz boyunca adalarda denize girenler, patenle gezenler,
voleybol, basketbol oynayanlar, merkep, bisiklet, faytonla
yapılan turlara katılanlar, fotoğraf çekenler, cafelerde
oturanlar, yürüyüş yapanlar, birbirinden güzel köşklerin
fotoğraflarını çekenler, gün boyunca eğleniyorlar.
KINALIADA (Daha
detaylı bilgi, fotoğraf ve video için tıklayınız)
Kınalıada’nın avantajları öylesine çok ki gençlerin,
yazlıkçıların ilk tercihlerinin başında geliyor. Özellikle
adanın küçük oluşu nedeniyle bir boydan bir boya yürüyerek
yarım saatte ulaşabiliyor, etrafını yürüyerek dolaşabiliyorsunuz.
|
Adada fayton ve motorlu araç olmadığı için trafik derdi,
gürültüsü, at kokusu, bulunmuyor. Gideceğiniz yere ya yürüyor,
ya da bisiklete biniyorsunuz. Havası temiz, esintili, manzarası
güzel, huzurlu ve güvenli. Ermeni cemaati ve Türkler nüfusun
büyük kısmını oluşturuyor. Tarihi konakları, bakımlı bahçeleri,
begonvillerle bezenmiş tertemiz palmiye ağaçlı sokakları
adaya hayran kalmanızda önemli rol oynuyor. Kınalıada’nın
en büyük özelliklerinden biri de adanın her yerinden denize
girilebiliyor olması. İlk tercihler arasında iskelenin sağı
ve solunda kıyı boyunca uzanan Belediye Halk Plajları geliyor.
BURGAZADA (Daha
detaylı bilgi, fotoğraf ve video için tıklayınız)
Büyükada, Heybeliada, Kınalı'ya göre daha sakin ve daha
sessiz olmalarına karşın sıcak ve samimi atmosferi ile tercih
ediliyor.
Burgazadası (Antigoni) Eni boyu iki kilometre uzunluğunda
yuvarlak biçimli tek tepeli olan Burgazada, Prens Adalarının
içinde üçüncü büyüklükteki adası.
|
Zarif ve estetik köşkleri, tarihi konakları, kızılçam koruları,
sahil restoranları ile de ünlü ada, İstanbul'un yanı başında
önemli nefes borularından bir tanesi.
Bahçeli evleri, camisi, kilisesi, manastırı, çiçekli sokakları
fayton çanları, nal sesleri, rüzgârı, Burgazada'nın en belirgin
özellikleri.
SEDEF ADASI
Yarısından fazlası özel mülk olan Sedef Adasında 100 civarında
özel mülk konut bulunuyor. Dolaysıyla diğer adalar gibi
her yeri gezilemiyor. Fayton yok, adada yaşayanlar bisiklet
kullanıyorlar.
|
Kartal’dan 09.00 – 11.00, Bostancı’dan 09.30 – 12.00 ve
Büyükada’dan 10.15 – 12.45 seferleri ile ulaşılan Sedef
Adasının halka açık bölümünde bin kişi kapasiteli günübirlik
plaja girişte, şezlong, şemsiye, duş, kabin, su kaydırağından
yararlanılıyor. Ayrıca tesisler arasında geceleri kulüp
olarak hizmet veren lüks bir restoran yer alıyor. Sedef
Adası’na özel tekneyle gelip tekneden inmeyenlere, restorandan
tekneye paket servisi yapılıyor. Ada sakinliği ile ilgi
çekiyor, okulların kapalı olduğu aylarda yüksek sezonu yaşıyor.
Son yıllarda Sedef Adası da restoran, plajı rağbet görüyor.
Adalar Kent Müzesi için
Tıklayınız >> |