GEZİYORUM
Kazdağları'nın gizemli
dünyasına yolculuk,
Tahta Kuşlar Köyü...
Edremit'e
bağlı Tahtakuşlar ve Çamlıbel köyleri, Kazdağı eteklerine
kurulu, birbirine 500 metre aralıklı iki köy.
Çanakkale asfaltına iki km mesafedeki bu köyler, mitolojide
Bin Pınarlı İda dağı olarak Kazdağları yamaçlarında doğal
güzelliklerin yanı sıra dilden dile dolaşan efsaneleri ile
de ünlü..
Tahtakuşlar köyünün ataları,
13. yüzyılda Orta Asya'dan Moğol baskısı nedeniyle ayrılıp,
Hazar denizi kuzeyinden Horasan'a, oradan da şimdiki Irak'a
gelmişler. Orta Asya'da Şamanizm inancını bırakıp Müslümanlığı
kabul edince kendilerine Türkmen adı verilmiş.
Adana yöresinden Toros Dağlarına girdiklerinde orman ürünlerini
işlemeye başlamışlar.
Bu kez de adları Tahtacı Türkmeni olarak anılmış.
Sultan Mehmet, gemi kerestesi biçtirmek için Tahtakuşlar
Köyünün ilk yerlilerini İda Dağına davet etmiş.
Gelenlerin bir kısmı Sarıkız efsanesi ile karşılaşınca dağın
adını Kaz Dağları olarak değiştirip, kutsal saymışlar. Fatih
Sultan Metmet'in "Rahatınız iyi ise burada kalın"
demesi üzerine yerleşen ve orman ürünlerini işlemeye devam
eden Tahtakuşlar halkı, 1862-1864 yıllarında Bursa bölge
valiliğine getirilen Ahmet Vefik Paşa'nın iskan emriyle
köyü kurmuşlar.
Köy önceleri Avcılar, kuşlar ardında da Kuşlar Bayırı adını
almış. Sonunda da Tahtakuşlar adı yerleşmiş.
Çevresi Zengin
Bölge, çevre geziler için hayli zengin. 1764 metre yükseklikte
bulunan Sarıkız tepesine jeep, minibüs, traktör gibi altı
yüksek araçlarla çıkılabiliyor.
Havanın çok açık olduğu zamanlarda zirveden Sarıkız, Sarıkızın
Babası tepeleri, Marmara Denizi, Edremit Körfezi de görülebiliyor.
Hasan Boğuldu, Sutüven Şelaleleri de gezi yerleri arasında
bulunuyor. Assos' tan Bergama'ya kadar günlük geziler yapılabiliyor.
Efsanesi filmlere bile konu olan Hasan Boğuldu piknik alanına
gidenleri, yemyeşil bitki örtüsü içinde çağlayan şelaleler,
buz gibi soğuk suların yarattığı serinlik ve göletler bekliyor.
Hasan
Boğuldu Efsanesi
Efsaneye göre, yöre aşiretinden bir kız ile ovalı bir delikanlı
evlenmek ister. Fakat töreler uymaz ve töre sınavları yapılmasına
kara verilir.
Kız, ovalı delikanlıya "Benimle evlenmek istiyorsan aşiret
büyüklerinin kararı olarak, 40 okkalık tuz çuvalını bizim
dağa sırtından hiç indirmeden getirmelisin" der.
Çünkü dağlı kız, tuz çuvalını hiç nefes almadan ovadan dağa
götürebilmektedir.
Delikanlı Hasan, Emine ile evlenebilmek için tuz çuvalını
sırtlanır ve dağa çıkmaya başlar.
Ne var ki sıcakta terlemiş ve tuz çuvalı sırtında derin
yaralar açmıştır. Yarı yolda çıkamayacağını anlar ve gölete
kendisini atar.
Uzun süre delikanlıdan haber alamayan Emine, daha sonra
gölette Hasanın yemenisini bulur. Terk edilmeye dayanamaz
ve dere kenarında Hasana verdiği yemeniyle kendini bir ağaca
asarak hayatına son verir. Hasan gerçekten gururu yüzünden
canına mı kıydı, yoksa debisi yüksek suda serinliyeyim derken
başını kayalara çarpıp boğuldu mu bilinmez ama, günümüzde
aynı yerde yüzmek isteyenleri çevrede dolaşan görevli orman
bekçileri sık sık uyarıyorlar.
Sarıkız Efsanesi
Kazdağı'nda ki diğer bir öykü de Sarıkız Efsanesi...
Ayvacık yöresinden bir çoban, eşi ölünce küçük kızı ile
Ayvacık yöresinden Güre köyüne
yerleşir. Orada baba koyun çobanlığı, kızı da kaz çobanlığına
başlar.
İlkbaharda yaylaya, sonbaharda kışlamaya inerler. Bu zaman
içinde hem babada hem de kızda ermişlik olayları yaşanır!
Baba yaşlanıp Hacca gider. Giderken de kızını bir aileye
emanet eder.
Döndüğünde iftiraya uğradığını görür ve dışlanır. Hakkında
kötü sözler söylenen kızını öldürmek niyetiyle dağa çıkarır.
Dağ yolunda kızına hakaret edenler olur. Bunun üzerine Sarıkız
adını alır.
Kız, köye "Suyunuz soğuk, kızınız kavruk olsun "
diye beddua eder.
Sarıkız babası ile birlikte şimdi kendi adıyla anılan tepeye
çıkarlar.
Baba abdest almak için kızından su ister. Kızının iki kez
kendisine verdiği suyun tuzlu olması üzerine, bu defa Sarıkızdan
tatlı su ister.
Suyu anında vermemesinden şüphelenen baba, tuzlu suyu niçin
verdiğini sorar. Kız da "Acele ettiğin için denizden alıverdim
" yanıtını verir.
Böylece ermişliğine inanan baba mahcup olur. Kızını öldürmekten
vazgeçer ve kızı terk eder. O anda dağın üzerine simsiyah
bir bulut çöker. Dağdaki çobanlar bulut kalktıktan sonra
geldiklerinde, kızı bir tepede (Sarıkız Tepesi) babasını
da 10 km uzaklıktaki bir başka tepede (Sarıkızın Babası
Tepesi) ölü olarak bulurlar!
Halk baba ve kızı öldükleri yerde gömüp türbelerini çevirirler.
Etnoğrafya Galerisi
Türkiye'nin ilk Etnoğrafya Galerisi Tahtakuşlar Köyü girişinde
açılmış. Orta Asyadan Türkiye'ye göç eden ( Konar-Göçer)
Türk boylarının
ilginç ve özgün kültür varlıklarını sergileyen galeri, Alibey
Kurdar'a ait.
Kurdar, galeriyi içinde bulunduğumuz kültür varlığını kalıcı
kılmak, kültür erozyonundan kurtarmak için açmış.
Ayrıca, boş zamanlarında el işi yapanların el işi göz nuru
ürünlerini, galerinin satış bölümünde değerlendiriliyor.
Satış bölümünde halı, kilim, heybe, çeşitli dokumalar, maketler,
boncuk kolyeler ve bir çok yöresel el yapımı folklorik özellikli
hediyelik eşya sergileniyor.
Ekonomik fiyatla satılan ürünlerden başka Kazdağı eteklerinden
toplanan yöresel şifalı bitkiler, çeşitli çaylar, baharatlı
otlar da var. Otlara en çok eczacılar rağbet ediyor.
En çok satılan otların başında ise bir çok hastalığın gelişmesini
durduran "Karabaş otu" geliyor.
Sanat Galerisinde bulunan sergi salonu ve kütüphane ile
hizmet veren galeride sergi açmak isteyenlere galeriyi kiralayabiliyorlar.
Etnografya Galerisi Tel no: 0(266) 387 33 40
Türkmen
Mezarlığı
Tahtakuşlar köyünü tam karşıdan seyreden aynı zamanda diğer
yamacıyla körfez manzarası ve rüzgarlı havası ile dikkat
çeken çam ağaçlı tepede köy mezarlığı yer alıyor.
Türkmenlere has özellikler taşıyan mezarlıkta, mezar başlarına
su dolu testiler, eşarplar, meyve, çerez gibi yiyecekler
bırakılıyor.
Mezarları ziyarete giden Türkmenler, mezar çevresinde ailece
toplanıp beraberlerinde getirdiklerini yiyip içiyorlar.
|