GEZİYORUM
Trabzon'u
gezmeye zaman yetmez...
Tarihi
İpek Yolunun önemli durağı, Karadeniz Turizminin odak
noktası, zengin kültürü, yöresel özellikleri, eşsiz doğa
güzelliği ile mutlaka görülmeyi hak eden kent...
Tarihçesi
Kazılardan elde edilen bulgular ışığında yörede ilk yerleşim
MÖ. Yedi bin yılına (Paleolitik Çağ) kadar uzanıyor. Beyaz
ırkın Alp kolundaki göçerler, MÖ. 2000 yıllarında yöreye
yerleşmişler. Kurulan kent çeşitli medeniyetlerin etkisinde
kalmış, bir süre Pontus Krallığının egemenliğine girmiş,
Romalılar tarafından ele geçirilmiş. MS:II yy da Hadrianus
tarafından onarılmış, Bizans yönetimi hüküm sürmüş.
1204
yılında kurulan Trabzon Kommen İmparatorluğu, 26 Ekim.1461
yılında Fatih Sultan Mehmet'in kenti almasıyla da yıkılmış.
I. Dünya Savaşı sırasında Rus İşgalini de gören kent,
1924 yılında Türkiye Cumhuriyeti ili olmuş.
Ünlü gezgin Marko Polo'nun uğradığı, Yavuz Sultan Selim'in
valilik yaptığı, Kanuni Sultan Süleyman'ın doğduğu Trabzon'da
Roma, Bizans, Osmanlı dönemine ait sayısız eser bulunuyor.
Atatürk Köşkü
Trabzon'daki sihirli gezimize Atatürk Müze Evinden başlıyoruz.
1903 yılında Konstantin Kabayanidis adlı bir Rus tarafından
yaptırılan köşk 19. yy Avrupa mimari özelliklerini taşıyor.
Kenti
Soğuksu tepesinden seyreden müze ev günümüzde Atatürk
Köşkü Müzesi olarak ziyaretçileri ağırlarken bahçesindeki
kafesiyle dinlenme imkanı da veriyor.
Göz okşayan estetik mimarisi ve itinalı bakımı ile hayranlık
uyandıran müze eve, ilk kez 12.Eylül.1924 de Mustafa Kemal
ve eşi Latife Hanım Trabzon'a geldiklerinde konaklamışlar.
Gerekli tüm yerlere ziyaretlerini yapan Atatürk 17 Eylül
de Rize'ye doğru yola çıktıktan sonra Trabzon Belediyesi
özel idareye ait olan köşkü Ataya hediye edebilmek için
satın almış Soğuksu adı böylece Atatürk Köşkü olmuş. 10.Haziran.1937
de Ata 3. kez geldiği köşkte "Mal ve mülk bana ağırlık
veriyor, bunları milletime bağışlamakla ferahlık duyacağım.
İnsanın
serveti manevi kişiliğinde olmalıdır". Demiş, Atatürk'ün
ölümünden sonra müze olmasına karar verilen köşkte Atanın
kullandığı eşyalar, yatak odası, yaver odası, çalışma
salonu, dinlendiği koltuk, bilardo masası görülebiliyor.
Çatı saçaklarından, balkon korkulukları, yer döşemelerine
kadar eşsiz güzellikteki köşk de Atatürk 11 Haziran 1937
tarihinde şahıslarına ait taşınmaz mallarını, millete
bıraktıklarına dair muameleyi imzalayıp, noter huzurunda
tescil ettirmiş. Ulu önderin oturduğu koltuğa sonradan
konulmuş olan plakada bu ifade belirtiliyor. Kent merkezine
7 km uzaklıktaki müze köşk 1964 yılından bu yana ziyaretçilerle
dolup taşıyor.
Ayasofya
Kent merkezinin batı yönünde iki km uzaklıkta manastır
kompleksi içinde Trabzon'daki Komenos Devleti krallarından
I. Manuel zamanında yapılmış bir kilise olup yapının 25
m yanında 1427 yapım tarihli bir çan kulesi bulunuyor.
Bizans devrinin en önemli yapılarından biri olarak yüz
yıllardır bu özelliğini koruyan kilise 1670 yılında Beylerbeyi
Ali Beyin gayreti ile camii ye çevrilmiş, 1864 yılında
harap durumundaki hali Bursalı Rıza Efendinin teşvikiyle
onarılmış.
I.
Dünya Savaşı sırasında depo ve hastane olmuş.
1958-1962 yıllarında Edinburg Üniversitesi ile Vakıflar
Genel Müdürlüğünce restore edilerek 1964 de müze olarak
ziyarete açılmış. 12 köşeli yüksek kubbe kasnağı içinde
yer alan resimleri ile ilgi çeken kilise taş süsleme ve
freskleri hayranlık toplarken apsisin yarım kubbesinde
Meryem, Hz. İsa'nın göğe çıkışı, son akşam yemeği sahnesi
gibi freskler görülebiliyor.
Haghios Eugenıus Kilisesi (Yeni Cuma Cami) Yeni Cuma Mahallesinde,
St.Anna Kilisesi (Küçük Ayvasıl Kilisesi) Kahramanmaraş
caddesi üzerinde, St. Andrea Kilisesi (Molla Nakip Camii)
Pazarkapı Mahallesinde, St Phillip Kilisesi (Kudrettin
Cami) Esentepe Mahallesi, St. Elefterıos Kilisesi (Hüsnü
Göktuğ Camii) Çömlekçi Mahallesi, Santa Maria Kilisesi,
Vazelon Manastırı, Panagıa Thaoskepatos (Kızlar Manastırı)
Boztepe yamacında görülebilir. Ayrıca kent içi turu sırasında
B.İmaret Camii, İskender Paşa Camii, Bedesten, Sekiz Direkli
Hamam, Müze, Zağnos Paşa Köprüsü, Kalepark, Cephanelik,
Hayrettin Paşa, İskender Paşa Çeşmeleri, Emir Muhammet
Türbesi, eski evler, konaklar, hanlar gezi yerleriniz
arasına girebilir.
Sümela
(Meryemana) Manastırı
Trabzon'un en önemli turizm merkezini oluşturan manastır,
Maçka ilçesinin 17 km güneyinde Meryemana Deresi Vadisinde
ve vadi tabanından 200 m yükseklikte duvar gibi dik bir
yamaçta bulunan bir mağaraya inşa edilmiş. Zorlu bir tırmanışla
ulaşılan seviyeden görülen muhteşem panorama çıkmaya değer
ve tüm zahmetleri unutturacak güzellikler sergiliyor.
Ortodoks ve Katolik mezheplerinden olan Hıristiyanlarca
kutsal bir tapınak olarak kabul edilen manastır, MÖ.385
de kurulmuş, zaman içinde genişletilmiş, talan edilmiş,
yangın geçirmiş, onarılmış, yeniden 72 oda ve kitaplıklı
olarak yapılmış, fresklerle süslenmiş. Fatih Sultan Mehmet
26. Ekim. 1461 de Trabzon'u fethettiği zaman İstanbul'da
olduğu gibi Trabzon'da da bir çok kilise ve manastırı
korumuş. Yavuz Selim, Sultan Ahmet III, Sultan Mahmut
I, Sultan Abdülhamit manastıra yardımda bulunmuşlar.
Manastırın papazlar tarafından terk edilişlerinde patlatılan
dinamitler yüzünden çatısı havaya uçmuş, duvarlar tahrip
olarak molozlar yığılmış.!
İki
bölümden oluşan manastırın mağara bölümünde yer alan insan
motifli fresklerin gözlerine hangi açıdan ve mağaranın
gidip oradan bakarsanız hep göz göze geliyorsunuz.Yapım
tekniği olarak fresklerdeki bakışlar adeta sizi takip
ediyor! Manastırın sağ taraftaki basamaklardan inişte
ise yatak odaları, salonlar, kitaplık, kiler, depolardan
oluşan 60 ila100 cm kalınlığındaki duvarlara sahip dört
katlı yapı bulunuyor. 1972 de Trabzon Müze Müdürlüğünce
yeniden ele alınıp onarılan manastırda dikkat çeken bir
başka konu da fresklerin üzerine ziyaretçilerin önceki
yıllarda bıraktıkları yazı yazma alışkanlığı sonuçları.
Bunlar arasında birde ABDli askerin imzası görülüyor!
Çaykara-Uzungöl Turizm Merkezi
Trabzon'un önemli turizm potansiyeline sahip gezi ve tatil
merkezlerinden biri olan Uzungöl'e Trabzon'dan Çaykara'ya
bağlayan 80 km lik yol sonrası, 19 km lik yer yer rampa
ile ulaşılıyor.
Haldizen
Deresi Vadisi'nde heyelan sonucu oluşan göl İsviçre Alplerini
anımsatan birazda kıskandıracak güzellikte bir zirvede
yer alıyor. Girişte sizi karşılayan caminin solundan devam
ederek tesislerin bulunduğu mevkii ye geliyorsunuz. Sağdaki
yol ise tırmananları, gölün tüm güzelliğinin seyredilebildiği
yüksekliklere çıkartıyor, bakış açınız içinde zaman sanki
donuyor. Göl çevresini kaplayan ladin ağaçlarının oluşturduğu
orman, dinlendirici olduğu kadar, tertemiz, süzülmüş,
taze ve mis kokulu bir hava sağlıyor.
Nefes aldığınızı unutuyor, oksijen sarhoşluğunda, ortamın
sessizliğiyle ruhunuzun, dimağınızın yıkandığını hissediyorsunuz.
Sivil mimari örneği ahşap evleri nostaljik duygular yaşatırken,
iştahınızın açıldığını fark ediyorsunuz. 1000 m boyunda,500
m eninde, 15 derinliğe sahip göl alabalığı ile de ünlü.
Soğuk
kar sularıyla yapılan üretimle çiftliklerden sağlanan
alabalıklar, çeşitli pişirim şekilleri ile göl kıyısında
yer alan tesislerde 1974 yılından bu yana turistlere sunuluyor.
Gün boyunca çevrede bulunan diğer küçük gölleri, Uzungöl'ü
çeşitli açı ve yüksekliklerden seyredip, yürüyüşlerle
kondisyon depolayan turistler akşam olunca ahşap bungalovlarda
dağ köyü özelliklerinin verdiği keyifle konaklama yapıyorlar.
Arzu edenler kendilerine resepsiyondan verilen bir kucak
odunla odalarında yaktıkları sobalarında ısınıyor, yepyeni
günün ilginç sabahıyla uyanıyorlar.
Uzungöl’de helikopterden seyir zevki
Uzungöl kenarında bulunan pisten havalanarak helikopter
uçuşu yapma imkanı da bulunuyor. Beş kişilik helikopterle
sekiz dakikalık turlara kişi başı yüz TL fiyat ödeniyor.
Tur sırasında Uzungölü, çamlarla örtülü yamaçları, ormanları,
yayla ve vadileri, kar kaplı zirveler görülüyor. Ayrıca
onbeş dakikalık ve daha uzun turlara katılma imkanı da
bulunuyor. Uzun turlarda yüksek vadilerde motor susturulup
konaklama sağlanıyor. 2011 yılı Yaz mevsimi boyunca devam
eden helikopter turları, hava şartları ve bulutlanmaya
göre rota değişimleri olabiliyor.
Trabzon
ve folklorik değerler
3 telli kemençe eşliğinde oynanan ve folklorik oyunların
en kıvrak, en canlı figürleri içeren horon oyununda çeviklik,
sert yaradılışlık, hırçın deniz dalgası, sandal hareketleri,
yağmur yağışı sembolize edilirken yöreyi ziyaret eden
turistlerin büyük ilgisini çekip, ritmin verdiği enerji
ile oyunlara iştirak etmeleri sağlanıyor. İlginç desen
ve renkler barındıran yöresel kıyafetler en az oyunlar
kadar ilgi çeken bir başka yöreye özgü konu.
Tahta el tezgahlarında dokunan "keşanları" yöre kadınları
başlarına, peştamalları önlük gibi önlerine bağlarken
her yöreye özgü farklı desenlerle dokunan peştamallarda
kök boya kullanılıyor.
Günümüzde
gündelik hayat ve dekoratif amaçlı kullanılan peştamallara
en çok Çaykara da çay toplayan kadınlarda rastlanıyor.
Kadın kıyafetleri baş örtüsü, fistan, şalvar, kuşak, çarık,
renkli çoraplarla tamamlanıyor.
Eski erkek kıyafetlerinde, başlık, yelek, aba, zıpka,
gömlek, sabuk, hamayıl, yağdancılık, kavlık, sarma silahlık,
bıçak gibi aksesuarlar görülüyor.
Trabzon'un
el sanatlarının başında ise telkariler geliyor. Trabzon'un
çeşitli köylerinde hanımlar tarafından el yapımı olarak
üretilen gümüş telkariler, gümüş hasır bilezikler, çeşitli
takılar ve sedef kakmalı telkari takunya çeşitleri kuyumcu
vitrinlerini süslerken kentten ayrılmadan önce alınabilecek
bir armağan olarak hayranlık uyandırıyor.
Trabzon'dan bahsederken Trabzon Sporun başarılarından
söz etmemek mümkün değil. Ali Kemal, Necdet, Mehmet Ekşi,
Hami, İskender, Dobi Hasan, Ünal ve Şenol Güneş gibi Türk
futboluna daha bir çok spor adamı kazandırmış olan Trabzon
Spor, Liverpool gibi bir çok takımı yenme
başarısını göstermiş Anadolu'nun güçlü
temsilcilerinden olmaya devam ediyor. Takımın yan tarafta
görülen fotoğrafıyla nostaljiye bir dönüş yapıyoruz.
Trabzon tüm bu özelliklerinin yanında son derece esprili
mizah anlayışı ile de sempati kazanmasını biliyor.
Trabzon Spor Türkiye Ligi şampiyonu olduğu yıl spor yazarları
kentte şampiyonluğu takip için bulunuyorlar. Bir lokantada
yemek yerken elektrikler kesiliyor. Yahu ne oldu demeye
kalmadan komi hızla koşup kapıyı açıyor, sonrada karşısındaki
pencereyi. İçerdekiler ne yaptın şimdi diyorlar? Komi
"hiç merak etmeyin abiler, şimdi cereyan yapar elektrik
gelir" diye cevap veriyor!!!
Karadeniz
fıkraları ünlü olduğu kadar çeşitlidir de, hep Temel ve
arkadaşı İdris le başlar binlercesi böyle devam eder.
Karadenizlilerin hoş görüsüne sığınarak anlatılanlardan
bir iki örnek vereyim.
"Temelin karşısına günün birinde bir Cin çıkar, DİLE
BENDEN NE DİLERSEN hepsini yapacağım der. Temel de teeee
purdan Amerika'ya kadar pi yol yap der. Cin ohooooo öyle
bir şey istedin ki, bak şimdi, bir sürü viyadük yapacaksın,
tünel açacaksın, okyanus geçeceksin asfalt dökeceksin
bu çok zahmetli bir iş, benden başka şey iste söz onu
yerine getireceğim der. Temel bu defa Cin den, kadınları
anlamanın formülünü öğretmesini ister! Cin şöyle bir bakar,
durur, düşünür, kaşınır, tamam anlaşıldı, yolu kaç şerit
istiyorsun onu söyle der"!
"Temel
ve İdris bir gün tarlada çalışırken yanlarına haylidekolte
kıyafetli bir turist gelir, tanışırlar sonra da kendisini
çok beğendiklerini, beraber olmak istediklerini utana
sıkıla söylerler. Kadın peki der, yalnız bir şartım var,
şu koruyucuları takın da çocuğum falan olmasın diye ekler...............
Aradan üç ay gibi bir süre geçer yine bir gün tarlada
çalışırken Temel arkadaşına seslenir ve, İdris daa O kadınun
çocuğu olacaksa olsun, piz bunları çıkartalum artuk der.!!!
|