NE
YENİR?
Yöre halkı balıkçılık ve fındıkçılık yaparak geçiniyor.
Diğer köylerden farklı özelliği bahçesinde yetiştirdiği
ürünleri yol kenarına tezgâh kurup satma alışkanlığı yok.
Hayvancılık ta yapsa sütünü, sebze de yetiştirse ürünü gelip
alanlar oluyor. Köylü kendisi bire bir müşteriye satmıyor.
Köyün yakınında balıkçı barınağı var, günlük balık tüketiliyor,
şoklu balık olmuyor.
Balıktan dönen balıkçılardan saat 08.00’de taze balık alınabilir.
Köy içinde balık satanlar bulunuyor.
Yaz aylarında yazlıklara taşınanların gelişiyle nüfusu artan
Bağırganlı’da mobil marketler ihtiyaçları karşılıyor. Hoparlörlü
satış yapan manav kamyonetler, sokaklarda dolaşıp sebze,
meyve kavun karpuz satıyorlar. Günübirlik ihtiyaçlar için
birkaç büfe yol üstünde ve plajın gerisinde konumlanmışlar.
Bağırganlı balıkçı köyü ve köy halkının birinci gelir kaynağı
Karadeniz balıkçılığı.
Dolaysıyla tüm balıkçılar 1991 yılında temeli atılıp 2009
yılında bitirilen ve 2009 yılı Mart ayından bu yana hizmet
vermeye başlayan balıkçı barınağında toplanıyor. Barınak
yapımından öncesi gurbete çıkarcasına Ağva ve Kefken’e sığınan
balıkçılar, barınaklarına kavuşmanın sevincini yaşıyorlar.
Balıkçı barınağı yaklaşık 300 tekne alabilecek kapasitede.
Girişte bir tane yarı lokanta, yarı çay bahçesi kahve gibi
çalışan kapalı alanı var.
Denizde teknede yemek yemenin zorluğundan olsa gerek, balıkçıların
çoğu karaya ayak basınca burada sabit bir yerde sallanmadan
yemek yemenin zevkine varıyor, barınağa teknelere bakarak
demli çayları yudumluyorlar.
Aileye açık barınak kahve ve lokantasının en büyük özelliği
ise Bağırganlı’dan günlük balık almaya gelenlerin ve yoldan
gelip geçerken “burada bir balık yiyeyim” diyenlerin uğrak
noktası olması.
İşletmeci köylüler, misafirperver, denizin emekçilerine
canla başla, anlayışla hizmet veriyorlar. Meşrubat, çay,
balık, ızgara çeşitleri var. Alkol yok. Niye derseniz, denizden
gelip denize gidecek delikanlı balıkçının freni yok, içtikçe
içiyor, durdurması biraz zor oluyor diyorlar!
Balıkçılar birbirlerine başlarından geçenleri, yaşadıklarını
anlatıyorlar, çay içip hasret gideriyorlar, ağ toplama zamanına
dek masa oyunları oynuyor, vakit geçiriyorlar.
Röportaj için uğradığım barınakta hem fotoğraf çekip, hem
etrafı dolaşmak, hem denizin üzerinde araba sürmek, temiz
hava almak, balıkçılarla konuşmaya başladığım zaman bende
şaşkınlık yaratan tatlı bir sürprizle karşılaştım.
Bilmem ilginizi çeker mi ama ben ilk Bağırganlı röportajımı
Hürriyet Gazetesi Pazar eki Show dergisine yapmış. Kayaların
fotoğrafını koyup, “Tanrılar Burada Satranç Oynamış Olmalı”
diye bir de başlık atmıştım. Röportajın yayın tarihi 27
Mart 1994 yani 15 yıl önce, balıkçılarla laf arasında konuşurken
o günün askerlik çağında ki gençleri, bugün röportaj sırasında
aynı satırlarımı bana ezbere anlatınca çok duygulandım.
Yazıyı okuyup dışarıdan da köyü görmeye çok gelen olmuş.
Köy meydanı kahvesinde ikinci defa aynı konuşmalarla karşılaştım.
Tesadüf mü derken bir başkası’da aynı röportajı bana tekrarlayınca
tüğlerim diken diken oldu, ne çok okuyanım varmış meğer
yazdıklarım unutulmamış diye duygulandım. Benim mutluluğum
da böyle işte.
Ekmek
Fırını
Köy meydanında bir fırın var, ismi Merkez Ekmek Fırını köyün
tek fırını. Ekmeği odun ateşinde pişiriyor, karafırın. Fırıncı
Ordu’lu, temiz pak biri, fırında meşe ve gürgen odunu yakıyor
ama ekmeğe esas lezzeti veren su hava ve kendi mayamızdır
diyor. Etrafa mis gibi ekmek kokusu yayılıyor. Ekmek almak
için değil ama İzmit, Adapazarı, İstanbul’dan gelenler ekmek
almadan dönmezler, ünlüdür ekmeğimiz diye ekliyor.
Bağırganlı Taflan Koyunda neredeyse yegâne yemek yenecek
yer Deniz Yıldızı Pansiyonun manzaralı restoranı. Yıl boyu
açık olan restoranın işletmecisi Osman Kılıç sabahları balıkçı
barınağında denizden dönen balıkçılardan ilk elden aldığı
balıkları en ekonomik fiyatla satışa sunuyor. Müşterileri
arasında kafa dinlemek isteyenler, sakinlik arayanlar, gözlerden
uzak olmak isteyenler, Ağva’dan sıkılıp farklı yerler keşfetmek
isteyenler, yazlıkçılar ve günü birlikçiler motosikletli
gezginler olduğunu belirtiyor. Balık yasağının bitimiyle
Eylül ayından itibaren cazibesi artan Bağırganlı’nın yöre
balıkları arasında palamut, lüfer, istavrit, tekir, hamsi
bulunuyor. Balıklar mısır ununa bulanıp tava veya ızgara
yapılıyor. Restoranın mönüsünden çeşitler.
Hamsi tava porsiyon, palamut bir tane iki kişi yer büyüklükte,
iki kişilik salata, bira, rakı ufak yeni isteyene büyük
rakı. Restoran lüks olmasa da salaş balık lokantası keyfi
olanlar, bez peçeteler, papyonlu garsonlar aramayanlar için
yemek yenebilir türden.
Büfeler meşrubat türü içecekler, çay, tost bulunabilir.
Taflan aynı zamanda defneyaprağı anlamına geliyor. Yörede
çok miktarda defne ağacı var, Bursa, İzmir’e defneyaprağı
gönderiliyormuş. Defne ağacının bir tanesi de restoranın
duvarı boyunca yükseliyor. Müşteri isterse siparişlere yapraklardan
koyuyoruz diyorlar.
Yöreye piknik amaçlı gelenler Bağırganlı’nın her iki tarafında
bulunan kayalık manzaralı yolların geniş toprak alanlarında,
deniz içine kurulu masa gibi kayalıklarda beraberlerinde
getirdikleri ile unutulmaz türden keyifli olabilecek piknikler
yapabilirler.
Bu bölgelerde temizlik görevlisi olmadığı hesaba katılarak
piknikten geri kalanları çöp poşeti içinde toplamak yörenin
temiz kalabilmesi için gerekli görünüyor.
Bağırganlı çalışmamı yaptım, denize girdim, dönüşte balıkçı
barınağına tekrar uğradım.
Sabah gelen balıklardan koca bir palamudun ortasından kesip
kuyruk kısmına bir fileto çıkardılar. Tüpü yakıp, tavaya
yeni yağ koyup ters yüz kızarttılar, yukarda yazdığım odun
fırını ekmeğinin yarısını açıp içine balığı, üstüne kıyılmış
soğan ve maydanoz koyup, kâğıda sararak verdiler. Bir soda
kapıp doğruca barınağın en uç noktasına gittim, deniz kenarında
vos vos’un kapılarını açıp büyük iştahla yedim. Temiz hava
taze balık. Bağırganlı’da balık-ekmek keyfi denemeğe değer
bence. Eylül Ekim Kasım palamut yeniyor. Tost, köfte, bonfile,
tavuk şiş tava veya mangal yapıyorlar. Hüseyin Beyrek grup
halinde gelecek olanlar bir gün önceden ararsa tedarikli
oluruz diyor.
Gsm: (0-537) 705 55 88
Tel: (0-262) 572 52 04
|