GEZİYORUM
ZEKERİYAKÖY
Türkiye'nin en yüksek nüfusuna sahip
Sarıyer ilçesine bağlı orman köyü statüsünde olan
Zekeriyaköy, havasıyla, suyuyla, bitki örtüsü
ve Kilyos'un arkasında ki vadide yer alan konumuyla
İstanbul'un aktivitelere imkan tanıyan, şifa dağıtan
yıl boyu gidilebilen huzur sığınağı.
|
|
Kentin içinde olup doğa tutkusu olanların tercih
ettiği ve yaşanası evlerin, villaların yoğun olarak
gözlendiği modern köyde, günübirlik vakit geçirilebilecek
birçok yer, aktivite bulunuyor.
Özellikle hafta sonları yerleşik ailelere diğer
yerlerden gelenler de katılınca köy renkli, coşkulu,
farklı bir ortama bürünüyor. Çiftliklerde at binenler,
oyun parklarında çocuklarını gezdirenler, uzun
soluklu mükellef kahvaltı sofralarında haftanın
yorgunluğunu atanlar, kır lokantalarında ızgaralı
piknik yapanlar, bisiklete binenler, Motocross
yapanlar, çevre köyleri gezenler hoşça vakit geçiriyorlar.
Bizans Kulesi veya Kalesi
Sarıyer İlçesi çevresinde ki köylerden olan Garipçe,
Fener, Demirciköy, Kilyos, Uskumruköy, Gümüşdere
gibi Zekeriyaköy de eski bir Rum köyü olup mübadele
yıllarında Rumların boşalttığı yerlere Balkanlardan
Kafkaslardan gelen göçmenlerin yerleşmesiyle günümüze
dek gelişme göstererek
gelmiş.
Çevrede ki köylere bakınca ise Gümüşdere’de kilise,
Zekeriyaköy’de Bizans kalıntısı olduğu söylenen
kule veya kale olarak adlandırılan yapılar varlıklarını
sürdürüyor.
Zekeriyaköy’ün zirvesinde yer alan görkemli yapı
da bunlardan bir tanesi. Geniş alan ortasında
etrafı demir parmaklık ve tel örgüyle çevrili
arazide bulunan Kule, Zekeriyaköy’e gelenlerin
içine girmeden uzaktan da olsa, görmek istedikleri
tarihi bir yer olarak geçmişin izlerini taşıyor.
Köyün Tarihçesi
Adını Zekeriya Baba türbesinden olan köyün kuruluş
tarihi tam olarak bilinmiyor. Buna rağmen köyde
bulunan mezar taşlarından Hafız Ümmü Gülsüm 1751,
Salih Ağa 1761 gibi tarihler taşıyanlarla 18.
Yüzyıl sonu, 19. Yüzyıl başına ait 25 adet mezar
taşları ve köy meydanında 2. Beyazıt 1481-1512
tarafından yaptırılmış caminin 16. Yüzyıla tarihlenmesi,
Zekeriyaköy'de yerleşimin hayli eski yıllara dayandığına
kanıt olarak gösteriliyor.
Zekeriyaköy'ün
adı bazı kaynaklarda Kiraz Köyü olarak da geçiyor,
nedeni ise köyün sultani, dalbastı, draggani gibi
değişik türde kiraz cinslerine sahip olması.
İki yamaç üzerine geniş alana kurulu köye, 93
Harbi sırasında savaşın neden olduğu göç dalgası
sonucunda Kafkas ve Kırım çıkışlı aileler yerleşmiş,
zamanla Karadeniz Bölgesinden gelen göçlerin beşiği
olmuş.
Köyün simgesi olan ve çapı 11,5 metrelik, beş
yüz yaşını çoktan devirmiş anıt çınar ağacı muhtarlığın
gayretleri ile bakımlı hale getirilmiş. Köye kanat
açar gibi uzanan çınarın yaşlı kolları, gelenleri
kucaklarcasına karşılıyor, çevresine bilhassa
tarihi çeşme başına gelenlere gölgeli bir ortam
sağlıyor.
Köyün pınar suyu ile ünlü tarihi çeşmesi de anıt
çınarın en yakın komşusu.
Padişah Avcı Mehmet'in hanımı ve Padişah III.
Ahmet'in annesi Emetullah Valide Sultan tarafından
1745'de yaptırılmış. Çeşitli dönemlerde onarımlar
geçirmiş, yıkılıp yeniden yapılmış, tarihi değerlerin
büyük bölümünü kaybetmiş en son onarımı 1994 yılında
girmiş olmasına rağmen Zekeriyaköy Muhtarlığının
gayretleri ile 2014 yılı Ocak ayının 18'inde tarihi
kitabesi, usta bir işçilikle döşenen afyon mermerli
duvarları, çevre düzenlemesiyle yeniden kullanıma
sunulmuş.
Çeşmenin suyu sertlik derecesi düşük, rahat yudumlama
imkanı veren, lezzetli bünyeye sahip. İçme suyu
olarak ve çay demleme için elverişli sayılıyor.
Zekeriyaköy'ün çalışkan, misafirperver muhtarı
Semra Özkaya, "Bu sudan bir kez içen mutlaka tekrar
gelir, köyün bol oksijenli havasında kendinizi
dinç ve genç hissedersiniz" derken kendisinin
de ilk kez çocuk yıllarında okul gezisiyle ziyaret
ettiği Zekeriyaköy'e yıllar sonra gelin olarak
gelip yerleştiğini ve muhtar seçildiğini belirterek
köyünü çok sevdiğini vurguluyor.
"Göçmen's RANCH" Binicilik Tesisleri
Zekeriyaköy girişinde yer alan çiftlikte "Göçmen's
RANCH" Binicilik Tesisleri Zekeriyaköy'e tek başına
geliş nedeniniz olabiliyor.
Sarıyer Muhallebicisinin kuruluşu olan çiftlikte
özellikle çocuklu aileler kendilerini kaybediyorlar.
Çiftliğin hayvanat bahçesinde atlar, lamalar,
inekler, koyunlar, keçiler, tavuklar, horozlar,
hindiler, ördekler, kazlar, tavşanlar, farklı
cins güvercinleri görme, sevme, çıkardıkları sesler
eşliğinde çiftlik hayatını yaşama imkanı bulunuyor.
Parkurlarda ve 10 kilometrelik arazi gezilerinde
at binme, biniş dersi almak, refakatçi eşliğinde
atla dolaşmak, midilli atlar üzerinde çocukları
gezdirmek, bunları yapanları seyrederek kahvaltı
yapmak, yemek yemek ziyaretçilere büyük mutluluk
yaşatıyor.
Çalışanların tamamının göçmenlerden olması nedeniyle
Göçmen Ranch ismiyle anılan çiftliğin kahvaltı
ve yemeklerde tükettikleri, yumurta, et, sütlü
mamullerin büyük bölümü çiftlikten karşılanıyor.
Açık veya kapalı mekanlarda oturanlar güvenli
ortamda vakit geçiriyor, bol bol film, fotoğraf
çekerek, anıları belgeliyorlar.
Açık havada ve neşeli ortamda doğa ile iç içe
olunca haliyle iştahlar açılıyor, köy yumurtasıyla
yapılan menemenler, makarnalar, tavuklar, börekler,
köfteler, hamburgerler, tostlar, emsalsiz lezzetteki
sütlü tatlılara, demli çaylara, kahvelere dur
denmiyor.
Özel araçlarıyla gelenler park sorunu yaşamadan
araçlarından inince isterlerse hayvanat bahçesini
dolaşıyor, isterlerse restoran kafelerde kahvaltı
ediyor veya çocuklarını park oyuncaklarına götürüyorlar.
At binenler ise kısa sürede atları hazırlandıktan
geziye çıkıyorlar. Çiftliğin daha üst taraflarında
atla gidilebilen kısımları içinde büyük Japon
balıklarının yüzdüğü bir de gölet bulunuyor.
Çiftliğin ikisi kapalı, ikisi açık menejde, temel
binicilik, engel atlama, at terbiyesi çalışması.
Arazi binişlerinde yedekte çiftlik gezisi, çiftlik
içinde ve arazide serbest biniş, Gümüşdere sahilinde
plaj binişi yapılıyor.
(Çocuklara 15 dakikalık at binme için 15 TL, büyükler
kısa tura 20, yarım saatlik binişlerde 45 TL ödüyorlar.
300 dönümlük tesiste Pazartesi dışında her gün
08.00- 19.00 arası hizmet veriliyor. Arzu edenler,
inek sütü ve yumurta satın alabiliyor.
"Göçmen's RANCH" Binicilik Tesisleri tel no:
0(212) 202 78 29
Kirazlı Bahçe
Zekeriyaköy’ün gözde yerlerinden birisi de Kirazlı
Bahçe.
Muhtarlığın, kaynak su doldurulan çeşmenin, anıt
ağaçların önünden ilerleyip sağa doğru kıvrılan
dar yolu 100 metre kadar takip edince, şirin evler
arasından bir bahçeye ulaşıyorsunuz.
Zekeriyaköy içi Mevkii no 20 de hizmet veren bu
bahçe, ilkbahar ve sonbahar mevsimi başta olmak
üzere piknikçi ailelerin akınına uğruyor.
Mangalda ızgara yapmaya meraklı olup apartman
dairesinde oturanlar genellikle bu zevklerini
ağaçlar altında güzel bir içme suyuna sahip Soğuksu
Sokağı’nda ki Kirazlı Bahçe’de gideriyorlar.
Tarihi hayli eski olan Zekeriyaköy’de ki Kirazlı
Bahçe, 1928 yılında Gürcü kökenli Mustafa Dayaloğlu
tarafından Avcılar Kahvesi olarak kurulmuş.
O tarihten bu yana aile bireyleri tarafından ailelere
piknik sahası olarak hizmet vermeye devam ediyor.
Piknikçiler piknik ihtiyaçlarını beraberlerinde
getiriyorlar, Kirazlı Bahçede sadece içecek meşrubat,
çay kahve gibi tedarik imkânı bulunuyor.
Arzu edenler piknik sahasında patates kızartabilecekleri,
salata yapabilecekleri mutfağı kullanabiliyorlar.
Bahçe girişinde bulunan tarihi çeşmeden pınar
suyu içebiliyorlar, kömürü yakılmış hazır mangal
kiralayabiliyorlar.
Kirazlı Bahçe’nin kapalı salonunda çok eski tarihler
taşıyan iki antika soba, geçmişten bugüne ünlülerin
ziyaretlerinde çekilmiş fotoğraflar, çok eski
zamanları anımsatan büfe vitrini, Ercan Akaslan
tarafından geyik boynuzlarından yapılmış, özel
tasarımlı avizenin süslediği kapalı bir salon
bulunuyor.
Salonun dışı ise bir zamanlar Zekeriyaköy’de evi
olan Rahmetli Çelik Gülersoy’un yardım ve tavsiyeleri
ile çevreye uyumlu renge boyanıp ahşap kaplanmış
göz okşayan çayhanesi yer alıyor. Önünde araç
park imkânı bulunan aile işletmesi Kirazlı Bahçe,
saat 23.00’e dek yıl boyunca hizmet veriyor.
Kış mevsimin yağışlı günlerinde bile ağaçlarla
kaplı bahçenin tenteleri altında açık havada piknik
imkânı bulunuyor.
Kirazlı Bahçe tel: 0(212) 202 61 41
|
|